03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2014 SALI 6 HABERLER Uzmanlar “Böyle giderse Türkiye ‘terörü destekleyen ülkeler’ listesine girer” diyor Sevkıyat uluslararası suç BARKIN ŞIK MİT’in TIR Filosu Önceki gün AdanaGaziantepHatay hattında, Suriye’ye sefer halinde MİT TIR’ları olayı yaşandı. Kimisi arandı, silah ve mühimmat çıktı; kimisi aranamadı, MİT “Bu TIR’lar bizim” dedi: “Devlet sırrı, arama yapamazsınız...” Bilinen o ki, RTE iktidarı MİT’i kullanarak Suriye’ye durmadan, TIR konvoyları halinde silah sevkıyatı yapıyor. RTE’nin sesi Yeni Şafak, “Suriyeli muhaliflere yardım götüren MİT TIR’larını deşifre etti” diyerek Cemaate yüklendi ve ekledi: “Bunun adı vatanda ihanet...” Yoo hayır, İktidarCemaat kapışmasına girmeyeceğim. Derdim başka: İktidar, fiili olarak Suriye savaşının içinde. Bu silahları kimlere sevk ettiği konusunda bir bilgi yok. El Nusra’cılara mı? Özgür Suriye Ordusu’na mı? Orada yüzlerce grup var.. Ama bunun adı, Suriye iç savaşına fiili müdahaledir. İlan edilmemiş bir gizli müdahale.. Bu suçtur... Savaş ilan etsen, neyse.. Propaganda şefi H. Çelik “TIR’larda ne olduğu kimseyi ilgilendirmez” bile dedi.. Ama silah ihbarı varsa, yasaları, savcıları ilgilendirir... Türkiye yasasız masasız bir ülke olduğu için Çelik haklıdır! Bugüne kadar Türkiye tarihinde görülmemiş olaylar gerçekleşiyor; savcı emrini polis, “kanıt göster” diye yerine getirmiyor! Anayasanın askıya alındığı ülkede, tabii ki TIR’larda ne olduğu “kimseyi ilgilendirmez”... HHH Ama, bu konu uluslararası camiayı, uluslararası hukuku ilgilendirir, farkında değil mi? Suriye ve Irak’ta İslami kılıklı köktendinci cinayet şebekeleri güçlenir ve ülkeleri parçalayıp küçük devletler kurmaya yeltenirken, dünya Suriye’de ‘barış’ arıyor, Cenevre Konferansı düzenliyor, Esad’ı “ehvenişer” kabul ediyor... Ankara ise hâlâ savaş kışkırtıcılığı yapıyor. TIR’lar bunun delili... HHH Bu arada “kimyasal silah”la Suriye’de yapılan katliam çözümlemesi de adım adım gelişiyor... Arşive indim küçük bir tarama yaptım, eylül başlarına kadar... 21 Ağustos 2013’te Şam yakınlarında kimyasal silah saldırısı yapıldı... 1500 civarında sessiz sedasız ölüm. Ankara hemen ve derhal zil çalıp oynamaya başladı: Davutoğlu, Obama’nın ilan ettiği kimyasal silah kullanma sınırı için, “Kırmızı çizgiler aşıldı, uluslararası toplum en kısa zamanda harekete geçmeli, yoksa daha büyük insanlık suçu işler Suriye’deki rejim” dedi... Ankara’nın o ana kadarki politikası zaten hemen müdahaleyi öngörüyordu ve ABD’yi savaşa kışkırtıyordu. RTE+Davutoğlu ikilisinin kafasındaki en büyük takıntı, Esad’ın mutlaka gitmesiydi. RTE, “Kurban Bayramı namazını Şam’da Emevi Camii’nde kılacağız” demişti. O zamandan bu yana bayramlar geçidi yaşadık. Biz unuturuz ama Başbakan hiç unutmaz... Rusya başından beri kimyasal saldırıyı Şam’ın yapmadığına emindi. Çok güçlü bir gerekçe de, tam o sırada Birleşmiş Milletler’den bir heyetin Şam’da bulunmasıydı. Esad zaten savaşta üstünlük sağlamıştı, kimyasal silah ancak yenilmekte olan güçlerin elinde son kullanılacak silah olabilirdi... Şam’ın böyle bir silaha başvurması akıl alacak iş değildi. HHH ABD önce “Şam’a sınırlı bir müdahale”yi gündeme getirdi. Havadan bombardıman. Türkiye’deki üslerini de bombardıman için kullanacaktı. RTE, Davutoğlu “sınırlı savaş olmaz” diyecekti: “Sınırlı falan olmaz. Tek seçenek silahlı müdahaledir...” Yani vurdun mu yıkacaksın, darmadağın edeceksin ülkeyi, 100 bin Suriyeli yetmeez, bir 100 bin daha öldüreceksin!.. RTE’nin “öyle vurçık bizi tatmin etmez” lafı ünlüdür. Ankara derhal, ABD, Fransa, İngiltere ile birlikte ‘savaş gönüllüleri’ ittifakına katıldı ve savaş hazırlıklarına girişti, öyle ki milletin 4x4’lerine bile el konacaktı! Putin, “ABD ve başka ülkeleri Suriye’deki iç savaşa çekmek için, bölgedeki bazı ülkelerin provokasyonu” olarak nitelendirecekti kimyasal silah kullanımını... Adres: Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye idi.. Fakat İngiltere parlamentosu savaşa hayır deyince ittifak çöktü. Fransa da onu izledi. ABD de vazgeçti.. ABD zaten sınırlı müdahale bile istemiyordu... Düşünüyorum da, ABD’nin sınırlı müdahale için ilk başlarda “Elimizde kanıtlar var” dedikleri, Ankara’nın ona gönderdiği ‘kanıtlar’ olmasın? Davutoğlu diyordu ki: “Bizim açımızdan ki bu tamamen milli istihbarat bilgilerimiz ve milli uzmanlarımızın değerlendirmeleridir kimyasal silah atım açıları, izleri açısından bakıldığında, sorumlunun Şam rejimi olduğundan şüphemiz yok” diyecekti.. Hatta bu “kanıt dosyası”nı Başbakan ikna için gittiği Rusya’da Putin’in önüne de koyacaktı. Anlaşılan MİT’e, “kimyasal saldırıyı Esad’ın düzenlediğine dair bir kanıt dosyası oluştur” denmişti.. Dünya lideri RTE, Rusya’dan önce ABD’ye de bu “uyduruk dosyayı” vermiş olabilir. HHH Ankara’nın Obama’ya demediğini bırakmadığını tahmin edersiniz! Obama’nın da bütün bunları bildiğini, öğrendiğini… Ankara’nın o sırada en fazla ihtiyaç duyduğu, eli kanlı katliamcı bir Bush idi. Oğulbaba fark etmez.. Sonrası kısa kısa: Esad kimyasal silahlarının tüm kontrolünü BM’ye bırakacak ve Ankara’nın Suriye’de savaşa girme umutları tümüyle yok olacaktı. Arınç’ın ve hükümetin üzüntüden nasıl kahrolduğunu, şu sözlerinden anlayacaktık: “Maalesef müdahale imkânı ortadan kalktı.” Dünkü yazımda da belirttiğim gibi ABD’nin ünlü üniversitesi MIT, dosya üzerine son noktayı koyacaktı: Esad kullanmadı! HHH Peki, kimyasal silahları kim verdi köktendincilerin eline? O zamanlar yayılan haberlerde “Suudiler verdi” deniyordu. Bilmiyoruz. ABD’nin fiilen müdahalesi için çırpınan üç ülke vardı: Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye... Kimin bu katliamda parmağı var, açıklanması gerekir... Ankara kime neden TIR’larla silah gönderip Suriye’ye hâlâ saldırıyor, açıklanması gerekir. Ankara yıkılacak ve Esad orada kalacak korkusu mu? ANKARA Stratejist emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, Adana’da yaşanan son “TIR krizi”ni, “Hükümetin Suriye’deki muhalif gruplara karşı angajmanları ve taahhütleri var. Ancak uygulamalar uluslararası hukuka ve iç hukuka aykırı olduğu için bürokrasi ve yargı direniyor” şeklinde değerlendirdi. Solmaztürk, Emniyet ve yargıda gerçekleştirilen sürgün operasyonlarının tepkiyi artıracağını ve önümüzdeki dönemde bu tür olayların yaşanmaya devam edeceğini savundu. Solmaztürk, hükümetin seçimler nedeniyle Suriye’deki muhalif gruplara yardımı kesemeyeceğini belirtirken “Gergedan hızla giderken birdenbire duramaz. Hükümet Suriyeli gruplara verdiği taahhütlerden vazgeçerse bunun iç politikaya yansımaları olur. Seçimlere giderken Türkiye içinde yeni bombalar patlamasına katlanamazlar” dedi. Solmaztürk, bir ülkenin yetkili kurullardan karar alması durumunda “devlet politikası” olarak bir ülkeye silah sevkıyatında bulunabileceğini belirtirken “Ancak, yaşanan son TIR krizlerinde büyük bir beceriksizlik var. MİT bu işi beceremiyor. Becerikli insanlar işbaşında değil” dedi. Savcı talimatı doğrultusunda polis ve jandarmanın TIR’lara yaptığı baskın nedeniyle Suriye’ye silah sevkıyatı konusunda bir “devlet politikası kararı” bulunmadığı yönünde izlenim edindiğini belirten Solmaztürk, şunları kaydet ti: “Devlet değil, hükümet politikası olarak gözüküyor. Hükümet kendi ajandasına yönelik politika izliyor. Böyle giderse ‘terörü destekleyen ülkeler’ listesine girersiniz. Yapılan eylem uluslararası suç. Olanlar iç hukuka da aykırı. MİT istihbarat operasyonları düzenleyebilir. MİT’in silah sevkıyatı gibi bir yetkisi yok. MİT Türkiye içinde silah ticareti organize ediyor. Bu mevzuata aykırı.” “Dünyaya kendimizi güldürüyoruz” diyen Solmaztürk, “Yabancı ülkeler de bu tür örtülü operasyonlar gerçekleştiriyor, ama kendi kanunlarına uyduruyor. Bu tür operasyonların kanunu olmalı. Yasama bu tür Dünya bize gülüyor organizasyonları denetleyebilmeli” dedi. İlk TIR krizinin ardından savcının değiştiğini anımsatan ve son operasyonu yeni savcının gerçekleştirdiğini anımsatan Solmaztürk, “Bu adamların hepsi cemaatçi değil. Bu kadar hukuksuzluk, kanunsuzluk devlet politikası gibi gösterilince bürokrasi ve yargı buna tepki gösteriyor. Emniyet ve yargı içinde yapılan sürgünler, tepkiyi artırıyor. Artık dönülmesi gereken nokta geçildi. İdeolojik saplantılarla karar alan bir ülke durumundayız” diye konuştu. Solmaztürk, “Türkiye’nin izlediği bu politikalar nedeniyle Esad yönetimi gitse bile hükümetten bunun hesabı uluslararası alanda mutlaka sorulur” uyarısında bulundu. Soruşturmada gizlilik kararı alındı ADANA (Cumhuriyet) Adana’da önceki gün silah ve mühimmat taşıdığı ihbarı üzerine durdurulan 7 TIR’dan aranan 3 TIR’daki malzemelere ilişkin savcılıkça tespit yapıldığı, MİT’in malzemelerin kendilerine ait olduğunu belgelemesi üzerine soruşturmada gizlilik kararı verildiği anlaşıldı. ESKİ MÜSTEŞAR ÖNEŞ: Cemaat mi aratıyor? İLHAN TAŞCI ANKARA Eski MİT Müsteşarı Cevat Öneş, istihbarat teşkilatına ait olduğu belirtilen TIR’ların art arda durdurularak aranmasının 17 Aralık süreci ve cemaatle bağlantılı olup olmadığının araştırılarak aydınlatılması gerektiğini vurguladı. Daha önce askeriyeye ait mühimmat taşıyan kamyonun geçiş güzergâhının bildirilmemesi ve Ankara Emniyeti’ne çekilmesi nedeniyle yaşanan tartışmayı anımsatarak, MİT için de benzer bir durum olup olmadığı sorusuna Öneş, MİT yönünden böyle bir durumun söz konusu olmayacağı karşılığını verdi. Bunun gerekçesini Öneş şöyle açıkladı: “Yasal çerçevede MİT taşıma yapıyorsa bunu üstlendiği görev nedeniyle kimseye bildirmek durumunda değil. Zaten o zaman MİT yapmaz. Devletin diğer kurumlarına da bildirmez. İşin mahiyetine niteliğine göre MİT’e verilen görevse, MİT’in yasal sınırları içindeyse tabii ki bildirmek durumunda değil.” Aramalarla ilgili yaşananların cemaatle bağlantılı bir konu olup olmadığının tartışıldığını anımsatan Öneş, şu belirlemeleri yaptı: “Cemaatle, 17 Aralık’la bağlantılıysa ciddi bir durumdur. Devletin kuruluşları arasında hukuku zorlayan değil, açıkça çok ciddi ihlal eden ve çok ciddi bir meseleyle karşı karşıyayız demektir. Bu da devletin, hükümetin çözmesi gereken bir sorundur. Çünkü burada hem işin içinde bazen savcılık kararıyla oluyor yargı meselesi, bazen de Emniyet’in kontrolleriyle başlayan bir süreç var. Hem yargı, hem yürütme arasında sorun var demektir. Süratle çözülmesi gereken bir konudur.” ‘TIR’larda silah var’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır konuma getirildiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da durdurulan TIR’larda silah taşındığını belirterek “Kimse, kimseyi kandırmasın. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır konuma getiriliyor” dedi. Kılıçdaroğlu dün Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay’ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu ziyaretin ardından bir gazetecinin Adana’da durdurulan TIR’lara ilişkin sorusuna, “Olaya iki açıdan bakılması gerekir. Birincisi, bu nasıl bir iktidardır ki, Suriye’ye gönderdiği TIR’ları gizleyemiyor. Davul zurna ile Suriye’ye TIR gönderiliyor. Demek ki bu iktidarın çivisi çıkmış. İkincisi ise bu TIR’larda insani yardım malzemesi olması halinde, gizlemeye gerek yok. Olay şudur, bu TIR’larda silah taşınıyor. Kimse, kimseyi kandırmasın. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır konuma getiriliyor. Bir ülkenin 90 yıllık birikimini, siz mayan bir suçsa doğrudan soruşturulacak. Kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz” dedi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, “TIR’daki malzemenin ne olduğu hiç kimseyi ilgilendirmez” yönündeki açıklamasına tepki göstererek “Bizim vergilerimizle El Kaide’ye, Nusra’ya, Özgür Suriye Ordusu’na silah gönderiyorsanız hepimizi o TIR’lar ve TIR’lardaki malzeme ilgilendirir” dedi. Kılıçdaroğlu Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay’ı ziyaret etti. uluslararası arenada tartışma konusu yaptıramazsınız, hakkınız yoktur buna. Ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Suriye’nin içişlerine doğrudan müdahale edip, silah desteği vermeye başladı?” dedi. Bunun kabul edilemez olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Benim bildiğim kadarıyla MİT’in silah kaçakçılığı yapma gibi bir görevi yok. MİT’in yasasına baktığımızda, örgütün operasyonel eylem yapma yetkisi de yok. Yasadışı bir işlemin içine, Türkiye Cumhu riyeti hükümeti sokulmuş durumda. Yarın, bunun hesabını kim verecek? Bizim demokrasimiz, neden uluslararası alanda tartışma konusu olsun. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin meşruiyeti neden tartışma konusu olsun” dedi. CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu da MİT’in yurtdışı operasyon yetkisi olmadığını, yurtiçi operasyonlarda da diğer kurumların koordinasyonunun gerektiğini söyledi. Loğoğlu, “MİT görevlilerinin görevleriyle ilgili suçları için Başbakan’dan izin gerekir. Görevle ilgili ol Emekli büyükelçi Süha Umar, hükümetin “gizlisinin” her zaman devletin “gizlisi” olmayacağına dikkat çekti. Umar, “Devletin sırrı olur. Hükümetin, devletten gizli olarak yürütmeye kalkıştığı ‘gizlisi’ olamaz. Hükümetler, devletin çıkarlarını ve imajını zedeleyecek eylemlere kalkışamazlar. Kalkışırlarsa yargının görevi bunu önlemek ve kalkışanları cezalandırmaktır” diye konuştu. gizlisi olmaz’ ‘Hükümetin CHP’Lİ ALİ SERİNDAĞ: Adana’da durdurulan TIR’ları değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Savcı benim iznim olmadan kalkıp böyle bir müdahalenin içine giremez’ dedi ‘Savcılar izin almaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı’nda geçmişte müfettişlik ve valilik görevlerinde bulunan CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, Başbakan tarafından görevlendirilen kamu görevlilerinin yargılanma usullerinin belli olduğunu anımsatarak “Delil toplamak, tespit yapmak için izin keyfiyeti öngörülmemiştir” dedi. Savcının soruşturma izni istemesi için elinde soruşturmayı gerektirecek bilgi ve belgelerin olması gerektiğini söyleyen Serindağ, “Arama yapmadan, belge ve bilgi sahibi olmadan savcının soruşturma izni istemesi mümkün değildir. Soruşturmaya karar verilebilmesi ve soruşturma yapmak gerekiyorsa izin istenebilmesi için elbette TIR’da arama yapılması kadar doğal bir şey yoktur” dedi. Serindağ, 2009 yılında mühimmat taşıyan askeri kamyonun Genelkurmay’ın “bizim kamyonumuz” demesine karşın arandığını, Bülent Arınç’a suikast yapılacağı iddiasıyla bazı görevlilerin Genelkurmay’ın “Biz görevlendirdik” açıklamasına karşı gözaltına alındığını ve “kozmik odanın” arandığını anımsattı. ‘Savcıya da jandarmaya da gereken yapılacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün içlerinde silah olduğu gerekçesiyle Adana’da aranan 7 TIR’la ilgili, “Daha kısa bir zaman önce atılan adımın bir başka devamıdır. Ne yazık ki burada jandarmamız da kullanılmıştır. Tabii burada gerek bu savcıyla ilgili, gerekse jandarmayla ilgili, komuta kademesini kast ediyorum, hepsiyle hukuki süreç başlatılmıştır” dedi. Erdoğan, AB görüşmeleri nedeniyle yaptığı Brüksel ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, AB ile müzakerelerde yapıcağı seyahatin önemli olduğunu aktarırken, Fransa Cumhurbaşkanı Francis Hollande’ın da Brüksel ziyareti sonrası Türkiye’ye geleceğini belirtti. Erdoğan, Adana’da MİT’e ait olduğu sonradan ortaya çıkan TIR’larla ilgili de sert sözler sarf etti. “17 Aralık müdahale girişimi, başarısız bir girişim olmuş ancak Türkiye’de demokratikleşmenin ve çözüm sürecinin önündeki engel ve direncin de kalkmasına vesile olmuştur” diyen Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: MİT’in TIR’ları: (CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun MİT ile ilgili sözlerini sorulması üzerine) Dünyada milli istihbarat teşkilatları ne gibi görevler yapar bunlar bellidir. Bir defa savcı benim iznim olmadan kalkıp böyle bir müdahalenin içine giremez. MİT’in ne getirip ne götürdüğüne bakamaz. Bu paralel yapılanmanın diğer bir versiyonudur. Daha kısa bir zaman önce atılan adımın devamıdır. Ne yazık ki burada jandarmamız da kullanılmıştır. Tabii burada gerek bu savcıyla ilgili, gerekse jandarmayla ilgili, komuta kademesini kast ediyorum, hepsiyle hukuki süreç başlatılmıştır. Kendi istihbarat teşkilatını dünyaya bu şekilde lanse eden bir insanın vatanseverliğinden ben şüphe ediyorum. Başka bir şey de söylemeye gerek yok. HSYK düzenlemesi: Sayın Cumhurbaşkanımız ortaya bir iyi niyet koydu. Biz ana muhalefet ve diğerleriyle bu tür işlerin yapılamayacağını biliyorduk, biliyoruz. Ve ben Sayın Cumhurbaşkanımıza ifade de ettim. Bakın dedim şu anda yeni anayasayla ilgili çalışmada, 60 maddede mutabakat var. Bu mutabık olanları gelin çıkaralım diyoruz yanaşmıyorlar. HSYK ile ilgili de belli bir noktaya gelinmiş. Oturup konuşularak burada mutabık kalınsın bunu da yapalım. Anayasa değişikliğinde bu konuyla ilgili en ufak bir terslik olmaz. Arkadaşlarımı ben görevlendiriyorum, yarın (bugün) ana muhalefetten de diğerlerinden de randevu alacaklar ve ziyarete gidecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle