03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Helene Flautre, bugün Brüksel’de temaslarda bulunacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Yargıya yapılan müdahalelerden kaygılıyız. Yolsuzlukların üzerini örtmeyin” mesajı verileceğini söyledi. Meclis gündemindeki HSYK Yasası’nın değiştirilmesi için Erdoğan’ı iknaya çalışacaklarını söyleyen Flautre, “Bu şekilde çıkarsa Türkiye’yi yeniden demokrasi yoluna döndürecek yaptırımlar koymak zorunda kalacağız” uyarısında bulundu. Erdoğan’ın bugün bir araya geleceği Avrupalı isimler arasında yer alan Flautre, yazılı olarak verdiği mülakatta, sorularımıza şu yanıtları verdi: Brüksel ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan’a temel mesajlarınız neler olacak? Temel mesajlarımız şunlar olacak: 1. Eğer hükümet HSYK’yi yeniden yapılandırmak istiyorsa bunu en geniş uzlaşıyı sağlayarak ve Avrupa ile evrensel demokratik standartlarla uyum içinde yapmalıdır. 2. Yargının bağımsızlığı ve güçler ayrılığı ilkeleri Kopenhag Siyasi Kriterleri’nin olmazsa olmaz şartlarıdır. 3. Yaşanan krize çözüm bulunması için Türkiye ile işbirliğine hazırız. AB Türkiye’ye hukuk devleti ve yargının bağımsızlığı konusunda destek sağlamaya hazırdır. Avrupa’dan bakınca görülen nedir? Yolsuzluk mu? Paralel devlet mi? Bu tartışmaya girmek istemem. Ama yolsuzluk iddiaları şeffaf biçimde sonuna kadar soruşturulmalıdır. Hükümet de bu davalarda yargının bağımsızlığını güvence altına almalıdır. Yargıda organize çeteler olduğuna ilişkin iddialar da aynı şekilde hukuk devleti sınırları içinde soruşturulmalıdır. Başbakan’ın ve hükümetin yolsuzluk ve hüKriterleri’ne uygun mudur? 2010 referandumunu HSYK’de yapılacak reformun doğru yönde bir adım olduğuna inandığım için destekledim. HSYK Yasası’nda şimdi yapılmak istenen değişiklikler ise yargının bağımsızlığına büyük darbe vuracak ve geçmişin olumlu reformlarını iptal edecek niteliktedir. Yargının bağımsızlığı ve güçler ayrılığı ilkeleri Kopenhag Siyasi Kriterleri’nin olmazsa olmaz unsurlarıdır. HSYK düzenlemesi böyle yasalaşırsa TürkiyeAB ilişkilerinde müzakerelerin dondurulması gibi bir olumsuzluk bekliyor musunuz? Henüz orada değiliz. Cumhurbaşkanı Gül yasanın bu haline karşı olduğunu ifade etti. Ayrıca Anayasa Mahkemesi de iptal edebilir. Bu yüzden yasanın bu haliyle hayata geçmeyeceğini umuyorum ve Türkiye dostu diğer arkadaşlarımla birlikte Başbakan Erdoğan’ı bunun iyi bir reform olmayacağına ikna etmeye çalışacağız. Eğer AB’nin yaptığı uyarılara ve içerideki muhalefete rağmen yasa bu haliyle hayata geçerse, AB, hükümetin yeniden demokratik reformlar sürecine girmesini sağlamak için uygun yaptırımlar düşünmek zorunda kalacaktır. AB aynı zamanda Türkiye’deki demokratik reform süreci üzerinde etkili olmak istiyorsa, Türkiye ile Temel Haklar ve Yargı başlığı (23. Fasıl) üzerinde müzakerelere başlamalıdır. Hükümet bu haliyle Kürt sorununu çözebilir mi? Ben her zaman Kürt sorununun Türkiye’de demokratikleşme süreciyle bağlantılı olduğunu düşündüm. Bu nedenle Türkiye’nin şu anda içinden geçmekte olduğu demokrasi krizi, çözüm sürecine olumsuz etki edebilir. 5 katliamlarında da... Sonuç ne oldu? Cinayetlerin ve katliamların arkasında “örgüt yok” diyenler, bir örgütün olduğunu işaret ediyorlardı aslında. Hrant Dink cinayetinde biz bu örgütü gördük... Unutkan bir toplumduk! O derin yapı ülkeyi kuşatmıştı! Ülkeyi yönetenler her demokratik eylemi, adalet arayışını “Türkiye’yi bölmek” gibi kavramlarla yıkmak, dış güçlerle işbirliği yapmakla örtbas etti... Irkçımilliyetçi kışkırtmalara karşı halkların kardeşliğini savunanları ya öldürdü ya da zindanlarda çürüttü... Malatya Zirve Yayınevi katliamı ne oldu? Vur emrini veren kimdi? Ortaya çıkmadı... Acılarımız tarihin o kanlı sayfalarında kaldı... Adalet tüm bu davalarda yaya kaldı... HHH Benim ülkemin insanı acıyı bal eyledi... Hasan Hüseyin’in, Ahmed Arif’in dizeleri hayatın kendisi oldu... Yolsuzluğun! Acının! Asit kuyularına atılan canların! Kan, katliam, olay, cinayet! Kandan kına yakılmaz! Bunu anlatmaya çalıştık yıllarca, hüzünleri, acıları yüreğimizde duyduk! Geceler boyu ağladık! Yaşam sevincini yitirdik! En derin denizlerde sevgiyi, aşkı, birey olmayı, emeğin örgütlü gücünü, sermayeemek çelişkisini, halkların kardeşliğini topluma anlatamadık! Bazı gizleri ve öyküleri bulup çıkaramadık tozlu raflardan. Çocukları, gençleri zindanlara attık örgüt suçundan... Katilleri omuzlarında taşıyanlara oy verdik! HHH De Andrade’nin şiirsel dünyasını arıyorum kış güneşinin altında yürürken... Savaş Emek’in ölüm haberini alıyorum o sırada... Bir çevreci, bir devrimci ruh “eyvallah” deyip çekip gidiyor İzmir’de... Bugün Karaburun’da toprağa veriliyor Savaş! Ölüm bu, tıpkı derin denizler gibi. Günün ortasında bir film geri geliyor! Hayatın o daracık boşluğu nice ölümleri aklıma getiriyor... Başımı masmavi gökyüzüne çevirdiğimde o kanlı tarihin sayfalarını, cinayetleri, katliamları anımsıyorum... Erdoğan’a Brüksel Mesajları ‘Yolsuzlukları Örtme, Yargıya Müdahale Etme’ kümete dokunan diğer soruşturmalar konusundaki baskılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yürütmenin yargı üzerindeki müdahaleleri ve polis ile yargı arasında işbirliğinin bulunmaması kaygı vericidir. AB’nin Türkiye’den yolsuzluk soruşturmaları konusunda beklentisi nedir? Bu davaların üzerini örtecek adımlardan hükümet mutlak surette kaçınmalıdır. İddialar sonuna kadar araştırılmalıdır. Hükümetin yargı üzerindeki baskıları ve görevden almaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kamu görevlilerinin görevden alınmaları poliste düzen bozulmasına ve yolsuzluk soruşturmalarını etkili bir biçimde soruşturma kabiliyetine olumsuz etki yapmıştır. Yürütmenin yargı üzerindeki müdahaleleri ve yargıyla polis arasındaki işbirliği eksikliği bizim için çok büyük kaygı vericidir. Hükümetin HSYK değişikliği Kopenhag Böyle çıkarsa yaptırım lazım Kandan Kına Yakanlar... AKPCemaat çatışması yolsuzluk operasyonlarını ortaya çıkardığından bugüne değin ortalık toz duman içinde... 17 Aralık’ta başlayan süreç günlerdir Türkiye gündeminde... Medya üzerinden serbest atışlar acımasızca sürüyor. Türkiye, sancılı bir süreçten geçiyor... Ekonomik kriz kapıda! Tüm bunlar “paralel devlet”, “devlet içinde devlet” tartışmalarının tam göbeğinde geçekleşiyor... Önceki gün Hrant Dink’in alçakça katledilişinin yedinci yıldönümüydü. On binler Taksim’den Agos gazetesinin önüne dek yürüdü... Ocak ayı yakın tarihimizin kanlı sayfalarını oluşturur... 24 Ocak Uğur Mumcu cinayeti, Gaffar Okkan’ın öldürülmesi... Aralık 2002’de Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi... Daha nice cinayetler 90’lı yılların kanlı sayfalarında yer aldı. Çok açık biçimde söyleyeyim... Bu cinayetlerin tümü “milli mutabakat” sonucu işlenmiştir. Katiller değil tetikçiler yakalanmış, gizli gibi görünen ancak bilinen bir el bu kanlı suikastların üzerini örtmüştür... Kandan kına yakanları tüm cinayetlerde, katliamlarda gördük... En son Gezi Direnişi’nde... Ali İsmail, Ethem, Ahmet, Mehmet, Abdullah nasıl öldürüldüler? Onları öldürenler nasıl korundu? 13 yaşındaki çocuğun bedenini 13 kurşunla delik deşik edenler şimdi nerede? HHH Tarihin bir ırmak gibi hızla aktığı ülkede “kana kan intikam” duygularını kışkırtanlar, “Her şey vatan için” diyenler, “derin devletin” kanatları altına sığınanlar, Türkiye’yi yönetenlerle ırkçı şoven odaklardı... Bu güçler 40 yıl önce de vardı, 40 yıl sonra da var! Bizler ölümlerin arkasından, ölümlerimizin yıldönümünde, gerçek katillerin yargı karşısına çıkarılmasını istedik hep... Gazi olaylarında da istedik, Sivas ve Başbağlar Şeffaf soruşturun, üzerini örtmeyin Görevden almalar olumsuz etkiledi Rüşvetle rapor iddiası Durdurulan 3. dalga operasyonuna ilişkin yeni iddialar ortaya çıktı. Yangın ruhsatı için İtfaiye yöneticilerine 2 bin ile 50 bin TL arasında değişen rüşvetler verildiği öne sürüldü İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyeti’nin savcılık talimatlarını yerine getirmediği belirtilen 3. dalga rüşvet operasyonuna ilişkin bazı iddialar ortaya çıktı. İtfaiye Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nde bazı görevlilerin, tıbbi kurumlara, anaokullarına rüşvet karşılığı Yangın Yönetmeliği’ne “uygun” olduğuna ilişkin rapor verdikleri iddia edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Daire Başkanlığı’na yönelik olduğu iddia edilen ve savcının talimatının Emniyet tarafından yerine getirilmeyerek operasyona dönüşemeyen soruşturmayla ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. İddialara göre, İtfaiye Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nde görevli kişilerin, İstanbul genelinde aralarında Üsküdar’daki BİM adlı marketin de bulunduğu 73 şirkete Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği’ne uygun olmadığı halde rüşvet alarak olumlu itfaiye raporu tanzim ettikleri öne sürüldü. Memur Suçları Bürosu savcısı İbrahim Baytekin’in 16 Ocak Perşembe günü operasyon talimatı verdiği ancak yerine getirilmeyen, soruşturmada, rüşvetle yangın ruhsatı alınan yerler arasında tıbbi kurumlar, anaokulları ve yangın güvenlik şirketinin de olduğu iddia edildi. Yangın ruhsatı alabilmek için verilen rüşvetlerin ise 2 bin TL ile 50 bin TL arasında değiştiği öne sürüldü. Öte yandan 17 Aralık operasyonunda tutuklanan Muacet Korkmaz ile Ali Eroğlu, üzerlerine atılı suçun niteliği, delillerin lehlerine değişme ihtimali ve tutuklu kaldıkları süre göz önünde tutularak tahliye edildi. Aralarında işadamı Rıza Sarraf ile Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan’ın da bulunduğu 12 tutuklu sanığın tahliye istemleri reddedildi. Turan Çolakkadı’dan şiirli veda İstanbul Haber Servisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi’nin 16 Ocak kararnamesi ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevinden yalnızca kâğıt üzerinde var olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirilen Turan Çolakkadı, “İşte geldik gidiyoruz, şen olasın Halep şehri” mısraıyla veda etti. Çalakkadı 18 Ocak’ta İstanbul Adalet Sarayı’nın internet sitesinde (www.istanbul.adalet.gov.tr) yayımlanan mesajında: “Meslek hayatım boyunca adalet duygusu içinde hukukun üstünlüğü prensibine uygun davranmaya gayret ettim. Adalet personelimizi de bizlerden farklı görmedim, kim işini iyi yapıyorsa onun takdir edilmesi gerektiğini hep vurguladım. Şimdi görevimi, kendisini kardeşim gibi sevdiğim, Sayın Hadi Salihoğlu’na devrediyorum. Sizlere de elveda diyorum” dedi. Çolakkadı “Veda” başlığını taşıyan mesajının sonunda 16. yüzyılda yaşamış olan Âşık Garip’in ve 1953 yılında yaşamını yitiren hiciv ustası Namdar Rahmi Karatay’ın şiirlerinde geçen “Âşık Garip düştü yola / Hızır yardımcısı ola / Gözüme göründü sıla / Şen olasın Halep şehri” mısraına yer verdi. İçişleri Bakanı’ndan sonra Dışişleri sözcüsünün de adı iddianamede ‘17 Aralık’ta iki tahliye Herkes casus! BARKIN ŞIK ERGENEKON VE BALYOZ Yeniden yargılama talebi Yargıtay’da MERT TAŞÇILAR ANKARA Ergenekon ve Balyoz davalarında, “hukuka kesin aykırılık ve mutlak bozma sebebi içermesi nedeniyle karar düzeltme yoluna başvurulması” talebini içeren dilekçe, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından incelemeye alındı. Dilekçeyi veren Avukat Sedat Vural, kararla ilgili, “Bu üçüncü bir yol olacaktır. Yargısal bir konuda yürütme ve yasamanın evrensel hukuka aykırı müdahalesine karşı yapılan talebimin kabul edilmesi ‘Ankara’da yargıçlar var’ özdeyişine uygun olarak adalet ve vicdanın gerçekleşmesine fırsat verecektir” dedi. Dilekçenin kabul edilmesi halinde davaların yeniden görülmesi gündeme gelecek. Dilekçede, “Verilen tutuklama vesaire yargısal işlemlerin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 7. maddesine göre hükümsüzlüğü dikkate alınarak, telafisi imkânsız zararların varlığı karşısında, bu davalarda yargılanan kişilerin tahliyesinin takdir ve değerlendirilmesi ve gerekli başvuruların yapılması; talebidir” ifadeleri kullanıldı. Davaların evrensel insan hakları ilkelerine de aykırı olduğunu belirten Vural, bu açıdan bile yargılamaların hükümsüz olduğuna dikkat çekti. Vural, davaların görüldüğü mahkemelerin anayasanın “Görevli ve yetkili yargı mercii, yargılanacak olayın doğduğu anda yürürlükte bulunan yasanın öngördüğü yargı merciidir” hükmüne aykırı bir şekilde olduğunu da belirtti. ANKARA İzmir’deki askeri casusluk davası dosyasında sivil bürokrasinden çok kritik isim daha yer aldığı ortaya çıktı. Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü’ne getirilen ve Bakan Ahmet Davutoğlu’nun en yakın çalışma arkadaşlarından biri haline gelen Tanju Bilgiç’in adı İzmir’deki askeri casusluk davası iddianamesinde bulunuyor. İçişleri Bakanı Efkan Ala’dan sonra iddianamede adı geçen Bilgiç, Türk Dışişleri Bakanlığı açısından çok kritik bir görev yerine getirecek. Bilgiç’in adı iddianamede 4 ayrı yerde geçiyor. İddianamede Bilgiç için “Bekâr dullardan, kadınlardan bıkmış bir hali var. İlgi istiyor” diye kayıt düşülmüş. 316 muvazzaf ve emekli subayın yargılandığı İzmir’deki Casusluk davasının iddianamesinde şüpheli olarak yer alan Aylin Muslu ile ilgili “Pandora Veri” tabanı içerisinde, Dışişleri Bakanlığı’nın yeni Sözcüsü Bilgiç’in de fişlendiği belirlendi. “Kıbrıs ile ilgili gizli 5 6 belge” notu düşülen Bilgiç için, “Bekâr dullardan.. Kadınlardan bık mış bir hali var, ilgi istiyor” şeklinde de bir iddia yer alıyor. Bilgiç için açılan “v.12EkBİLGİÇ.doc” isimli bir uzantı ile ilgili olarak ise iddianamede, “Yukarıda adı ve özellikleri belirtilen ‘Eyal.doc’ isimli MS Word dosyası incelendiğinde; söz konusu belgenin, ‘GİZLİ’ gizlilik dereceli bir (1) sayfadan oluşan, 17 Aralık 2008 tarihli ‘NOT’ başlıklı bir belge olduğu görülmüştür” denildi. Yine Bilgiç için iddianamede açılan, “v.12EkBİLGİÇ.jpg” isimli uzantı için “Yukarıda adı ve özellikleri belirtilen ‘harita1.jpg’ isimli JPEG RESİM dosyası incelendiğinde; söz konusu resim klasörünün içeriğinde bir (1) adet resmin yer aldığı tespit edilmiştir” kaydı düşüldü. Dosyada 300 kadar da sivil bürokrat ile ilgili de fişleme bulunuyor. Cumhuriyet daha önce İçişleri Bakanı Ala’nın da adının dosyaya girdiğini ortaya çıkarmıştı. İzmir’de yürüyen davada, iddianamenin temeli yapılan aramalarda ele geçirilen “Pandora” isimli veritabanı üzerine oturuyor. Savcılık Pandora’nın suç örgütünün arşivi olduğunu savunuyor. AKP ESASA GEÇMEDEN USUL TARTIŞMASI BAŞLATTI Anayasa Komisyonu’nda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK’yi Adalet Bakanlığı’na bağlayan yasa önerisinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle muhalefetin çağrısı üzerine toplanan Anayasa Komisyonu’nu öneriyi esasa geçmeden usul tartışmasıyla geçiştirdi. Toplantının başında konuşan Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, bugüne kadar Anayasa Komisyonu’nun tali komisyon olarak herhangi bir öneri ya da tasarı hakkında hiç toplanmadığını ifade etti. Kuzu, “Ben eski uygulamalara bakarak toplantı yapmayacaktım. Ancak çağrı üzerine toplantı yapmaya ka HSYK’yi görüştürmedi rar verdim. Meclis Başkanı beni aradı. Ben de toplantıyı yapacağımı söyledim. Sonra bana bir yazı göndermiş. Bu toplantı yazı olmasa da olacaktı. Meclis Başkanı bir emir komuta zinciri gibi olamaz” dedi. AKP’den istifa eden Ertuğrul Günay da yaptığı konuşmada hayal kırıklığına uğradığını; bu kadar bir önemli bir konunun usul tartışmasıyla kapatılmak istendiğine işaret etti. Günay, “Türkiye’nin hukuk, anayasa daha da ileri gidiyorum Cumhuriyet niteliklerini tartışmalı hale getirecek bu düzenlemeyi şu an konuşmamız büyük bir yanlıştır” dedi. ÇIKIŞ YASAĞININ KALDIRILMASI İÇİN MAHKEMEYE BAŞVURDU KCK tutukluları AYM’ye başvurdu MAHMUT ORAL Haberal’dan ‘yurtdışı’ hamlesi İstanbul Haber Servisi CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İtalya’ya yapacağı resmi ziyarete katılacak heyette görevli olduğunu belirterek Ergenekon davasına bakan mahkemeden yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. Haberal avukatları aracılığıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede, Cumhurbaşkanı Gül’ün, 2831 Ocak 2014 tarihleri arasında İtalya’ya yapacağı resmi ziyaretine katılacak heyette, CHP’yi temsilen görevlendirildiğini ifade etti. Haberal’ın avukatları tarafından hazırlanan dilekçede, “Seçilmiş milletvekillerinin siyasi faaliyetlerini yerine getirmelerini engelleyen ya da kısıtlayan ölçüsüz müdahalelerin milli iradenin tecellisine engel teşkil edeceği ortadadır” ifadelerine yer verildi. DİYARBAKIR Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), tutukluklarının makul süreyi aştığı ve seçilme haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle tutuklu milletvekillerini tahliye etmesinin ardından KCK davasından tutuklu yargılanan, eski DEP milletvekili Hatip Dicle, BDP’li belediye başkanları, il genel meclis üyesi 88 seçilmiş için avukatları AYM’ye birey sel başvuru yaptı. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, KCK ana davasında yargılanan 94 tutuklu sanıktan 88’inin tutuklulukta geçirdikleri süre göz önüne alınarak tahliyeleri için AYM’ye başvuruda bulunduklarını söyledi. Elçi, Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay’ın da aralarında yer aldığı 6 tutuklu sanığın ise daha önce bireysel olarak AYM’ye tahliyelerine ilişkin başvuru yaptıklarını anımsattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle