05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2014 SALI [email protected] 14 KÜLTÜR MURAT KARASU’NUN YÖNETTİĞİ OYUN AZİZ NESİN’İN DÖRT KISA OYUNUNDAN UYARLANDI ‘Azizce’ sahnede... Kültür Servisi Murat Karasu’nun yönettiği, Aziz Nesin’in kısa oyunlarından oluşan “Azizce” adlı oyun, Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahneleniyor. Nesin’in “Yaşasın Kavuniçi”, “İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç”, “Sen Gara Değilsin” ve “Bir Kadın İçin Düet” adlı dört kısa oyunundan oluşan “Azizce”de Münir Akça, Şirin Asutay, Doğacan Taşpınar, Yunus Emre Kılınç, Gülru Pekdemir, Ercan Koçak rol alıyor. Yazarın kısa oyunlarından oluşan bir seçki niteliğindeki oyunda, “Yaşasın Kavuniçi” siyasetin tarihi değiştiren büyük oyunlarını anlatırken “İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç” polis ve suçlu kimliklerinin anlamsızlaştığı ve birbirine karıştığı bir hikâyeyi konu alıyor. “Sen Gara Değilsin” ise “Savaşın kazananı olur mu” sorusunun cevabını arayan bir kara komedi. “Bir Kadın İçin Düet” adlı kısa oyun da kadın erkek ilişkisini merkeze alıyor. Oyun, toplumsal olarak çatışma yaşayan kesimleri taraf tutmadan yansıtıyor ve Nesin’in kendine has mizahından izler taşıyor. u Bizim basınımızda herkes her şeyden anlar, her konuda söz söyleme yetkisini kendinde bulur ya, Murat Bardakçı’nınki de bu örneklerden biri. Edebiyattan, hele şiirden anlamayan bir insanın kolaycı yargılarından başka bir şey değil söyledikleri. TURGAY FİŞEKÇİ Çağdaş şiirimiz ‘yürütme’ mi? Murat Bardakçı’nın ‘Cemal Süreya ve Şiirimiz’ yazısı kolaycı bir yargıdan başka bir şey değil Türkiye’nin aydın yüzü Prof. Dr. Halet Çambel bugün İstanbul Üniversitesi’nden uğurlanıyor Kültür Servisi Ölümüyle yalnızca arkeoloji dünyasını değil, tüm kültür dünyamızı yasa boğan Prof. Dr. Halet Çambel için bugün saat 10.00’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde bir tören düzenlenecek. Önceki gün 97 yaşında yaşamını yitiren Çambel’in cenazesi, yarın Muğla Akyaka’da eşi Nail Çakırhan’ın yanında toprağa verilecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “ömrünü arkeolojiye adamış, geride önemli eserler bırakarak, tarihe ve arkeoloji dünyasına büyük hizmetlerde bulunmuş olan” Çambel’in, medeniyetler beşiği Türkiye’nin sahip olduğu tarihsel birikim ve zenginil Çakırhan ile u Çambel’in liklerin gün ışıkaranğına çıkarılması öğrencilerinden arkeolog birlikte lığa karşı ışıkiçin takdirle karMehmet Özdoğan, lı bir dünyanın şılanan çalışmapeşindeydi, ononun Türkiye’nin lar yürüttüğünü lar için mutlu vurguladı. aydın yüzünün temel olmak topluma Kültür ve Tutaşlarından biri faydalı olmakrizm Bakatı ” dedi. olduğunu vurguladı. nı Ömer ÇeÇambel’in, Özdoğan, “Bugün lik, “Sahalarda Nail Çakırhan’ın topraktan arınonun, yarım yüzyıl vefatında, yapadırıp insanlık önce kurduklarını bileceği bir şey tarihine yeniolup olmadığıkoruyabilmenin çabası den kazandırnı soran Kültür dığı yapıtlar, içindeyiz” dedi. Bakanı’na “Var, sıralarda ise Kastabala’yı yetiştirdiği birkurtarın!” dedibirinden değerğini vurgulayan Nâzım Hikmet li isimlerle Çambel’i, bilim araştırmacısı M. Melih Güdünyasına ve ülkemize verdineş , “ Halet Çambel için ben ği hizmetlerle her daim saygı de ‘Yalıyı kurtaralım’ diyove şükranla anacağız” dedi. rum. Hepimize görevler düşÇambel’in öğrencilerinden tüğünü düşünüyorum. Onun Prof. Dr. Mehmet Özdoğan dostları olarak 10 yıldır kuise şunları söyledi: “Halet Çambel yalnızca bir rulamayan Halet Çambel arkeolog, bir bilim insanı de Nail Çakırhan Arkeoloji ve Mimarlık Araştırma Merkeğildi; yaşamı, kişiliği, öngözinin kurulmasını bekliyorüleri, ilkeleri ve gerçekleşruz. Bu konuda şimdiki rektirdikleri ile, onunla birlikte törün yaklaşımı ve yaptıklaçalışmış olan eski Osmaniye rı güven veriyor, umudumuValisi İsa Küçük’ün tanımladığı gibi bir ‘destan’dı. Ay zu yeşertiyor” dedi. Yazar Arif Keskiner ise dın kimliği her zaman ‘kenşunları söyledi: dine olan saygısını yitirme“ İlk kez 1948’de den topluma olan borcunu Osmaniye’ye geldiğinde adıödemek’ ilkesine dayanmaknı duyduğum Halet Çamtaydı. Çambel Türkiye’nin bel, köylülerin, hepimizin aydın yüzünün temel taşlabir parçası, yol göstericirından biri ve belki de son si olmuştu. En son Cumartemsilcisi idi. Bugün onun, tesi günü Halet Ablayı ziyayarım yüzyıl önce kurduklaret etmiştim, yani vefatından rını koruyabilmenin çabası 12 saat önce. Gayet iyi sohiçindeyiz.” bet ettik, Osmaniye’ye se“Halet Abla Destanı” adlam yolladı. Her zamanki gilı kitabın yazarı, Merkez Vabi güler yüzlü azimliydi, eşi lisi İsa Küçük, Çambel ile bulunmaz bir Cumhuriyetçi, 2003’te Osmaniye valisi iken örnek bir devrimciydi.” tanıştığını beliterek, “Eşi Nan Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 100. yılını kutladığı 20132014 tiyatro sezonunda yeni bir logoyla tiyatroseverlerin karşısına çıkıyor. 100. yıl logosu, bir yıl boyunca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki iç yazışmalarda, oyun düzeni, bülten, broşür, bilboard gibi basılı ve görsel materyallerde kullanılacak. Şehir Tiyatroları ayrıca, 20142015 ve 20152016 tiyatro sezonlarında da 100. yıl logosunu kullanmaya devam edecek. Habertürk gazetesinin 10 Ocak günlü sayısında Murat Bardakçı, Cemal Süreya’nın 24. ölüm yılı nedeniyle yazdığı “Cemal Süreya ve Şiirimiz” başlıklı yazısında, sözü dönüp dolaştırıp, çağdaş şiirimizi oluşturan pek çok önemli şairin şiirlerinde Fransız şiirinden alıntıların bulunduğunu söylüyor. Yazının öyle bir havası var ki, sizin büyük şair diye sevip beğendiğiniz şairlerin şiirleri aslında ordan burdan yürütmedir demeye getiriyor. Bizim basınımızda herkes her şeyden anlar, her konuda söz söyleme yetkisini kendinde bulur ya, Murat Bardakçı’nınki de bu örneklerden biri. Edebiyattan, hele şiirden anlamayan bir insanın kolaycı yargılarından başka bir şey değil söyledikleri. Şiir, dille yaratılan bir sanattır. Şiiri şiir yapan, yazıldığı dildeki güzelliği, özgünlüğü, benzersizliğidir. İstediğiniz kadar başka dillerde yazılmış şiirleri alıp Türkçeye çevirin, iyi bir şair değilseniz, o şiiri kendi dilinizde yeniden yaratarak şiir katına ulaştıramıyorsanız, çevirdiğiniz sözlerin hiçbir değeri olmaz. Bu nedenle esinlenme değil, Türkçe söylemedeki başarıdır burada ölçüt. Yoksa Shakespeare’in oyunları da döneminde herkesin dilinde olan halk hikâyeleri, söy lencelerdir. Shakespeare onları yeniden yazarken evrensel ve kişisel bir dile kavuşturmuştur. Şimdi Shakespeare’i, oyunlarının konularını başkalarından aldı diye küçümseyelim mi? 1929’da Nâzım Hikmet’in “835 Satır” adlı ilk kitabının yayımlanmasıyla başlayan “çağdaş Türk şiiri”, 1930’lu, 40’lı ve 50’li yıllarda yaşadığı yenilik hareketleriyle dünya şiiriyle atbaşı gelmiş, bu süreçte Türkçe, benzersiz güzellikte şiirlere kavuşmuştur. Bu sırada Türk şairleri dünya şiiriyle elbet içli dışlı olmuşlar, dilimiz güzellikte aslıyla yarışacak çeviri şiirlere de kavuşmuştur. Murat Bardakçı, yazısında edebiyat tarihimizin büyük bir eksikliği de bu konuları araştırmamış olmasıdır, diyor. Sanki çağdaş şiirimiz başka ciddi araştırmalara konu olmuş da, bu alan unutulmuş! Ülkemizde yüzden fazla üniversite var; yüzlerce, binlerce araştırmacı, öğretim üyesi... Çağdaş şiirimizin değerini anlayabilmiş, bunu topluma da yansıtmaya çalışan bütünlüklü araştırmalara ben daha rastlayamadım. Çağdaş şiirimiz ülkemizin ve ulusumuzun sahip olduğu en temel kültürel değerlerden biridir. Çünkü şiir sanatı ancak yalansızlıkla var olabilir. Sahtelik kaldırmayan bir alandır. Çağdaş şiirimiz 50 yılda onlarca büyük şair çıkararak dünyada örneği pek görülmedik bir yaratıcılık dönemi yaşadı. Bardakçı, Feyza Perinçek ile Nursel Duruel’in kaleme aldıkları “Cemal Süreya: Şairin Hayatı Şiire Dahil” adlı biyografiyi okusaydı, Cemal Süreya’nın ne denli yalansız bir hayatı olduğunu, şiirini nasıl bin bir güçlük ve güzellik içinde kurduğunu biraz olsun anlayabilirdi. Cemal Süreya için daha başka biyografiler de yazılmalı kuşkusuz. Bugün Orhan Veli’den Behçet Necatigil’e, Melih Cevdet’ten Cahit Külebi’ye, Edip Cansever’den Can Yücel’e dek büyük şairlerimizin çoğunun gerçek anlamda birer yaşamöyküsü henüz yazılmadı. Keşke Murat Bardakçı, bu eksikliğe de değinseydi. Ulusça şiir sanatımızın yalansızlığına bir parça tutunabilsek, içinde debelendiğimiz bu bataklıktan belki başımızı dışarı çıkarıp temiz bir nefes alma olanağı bulabilirdik. Habertürk gazetesi, edebiyata önem vermek istiyorsa, dışardan ahkâm kesenlerle değil de, sayfalarında bir edebiyatçı yazara yer vererek işe başlayabilir. Hüseyin Sermet’ten masterclass Kültür Servisi ARSU Güzel Sanatlar Akademisi 15 Ocak22 Ocak 2014 tarihleri arasında piyanist Hüseyin Sermet’i konuk ediyor. ARSU Güzel Sanatlar Akademisi, Çağlar Arsu öncülüğünde ve usta sanatçılar tarafından gerek masterclass gerekse akademik düzeydeki şan ve tüm müzik aletlerinin eğitimi üzerine çalışmalar yürütüyor. Hüseyin Sermet’in ARSU Güzel Sanatlar Akademisi’nde vereceği masterclass ve birebir eğitim programı hakkında detaylı bilgi için: bilgi@ arsuguzelsanatlar.com, 0216 336 70 40. www.arsuguzelsanatlar.com AFİŞ SER Gİ S 15 OCAK İ ’TA AÇILACAK ‘İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler’ Kültür Servisi “İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler” adlı afiş sergisi TÜRVAK SinemaTiyatro Müzesi’nde 15 Ocak’ta açılacak. Sergi, 19252013 yılları arasında Türkiye’de çekilen veya hikâyesi Türkiye’de geçen olayları anlatan yabancı filmlerin afişlerinden oluşuyor. Sergi; ABD, Avrupa, Avustralya, Hong Kong ve İskandinav sinemasından toplam 54 filmi ve Erler FilmTürker İnanoğlu’nun 4 ortak yapımının farklı dillerdeki görsel hafızasını bir araya getiriyor. Sergide; “XII. Karl”, “İstanbul’un Gizi”, “Korkuya Yolculuk”, “Ankara Casusu”, “Rusya’dan Sevgilerle”, “Topkapı”, “Hafif Süvari Alayının Hücumu”, “Paralı Askerler”, “Şark Ekspresinde Cinayet”, “Gözde” ve “Skyfall” gibi geçmişten günümüze farklı türlerdeki yapımların afişleri yer alıyor. Afiş sergisi, TÜRVAK Sergi Salonu’nda pazartesi günleri hariç her gün 10.0018.00 saatleri arasında 28 Şubat’a kadar görülebilir. SERGİ 21 OCAK’A KADAR GÖRÜLEBİLECEK Çoker’in ‘A Takımı’ Kültür Servisi Adnan Çoker’in küratörlüğünde, Sürmeli Otel’deki SArt salonunda açılan “A Takımı” isimli sergide, Adem Genç, Balkan Naci İslimyeli, Bedri Baykam, Ferit Özşen, Güngör Taner, Koray Ariş, Mehmet Kavukçu, Mustafa Altıntaş, Mustafa Ata, Serhat Kiraz ve Server Demirtaş gibi çağdaş sanatçılarının eserleri yer alıyor. 21 Ocak’a kadar görülebileAdnan Çoker cek sergi, tablolardan heykele, yerleştirme çalışmalarından fotoğrafa, sanatçıların diledikleri alanda ürettikleri yapıtlardan oluşuyor. “A Takımı” sergisi, aynı zamanda, 1960’lı yıllardan bu yana birçok ulusal ve uluslararası serginin küratörlüğünü gerçekleştiren Çoker’in 87 yaşının verdiği olgunluğu ve üreticiliği yeni kuşaklara sunmayı amaçlıyor. İBB Şehir Tiyatroları’ndan 100. yıla özel logo
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle