14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EYLÜL 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA l Mursi’ye isyan başlatan hareketin kurucuları: Erdoğan demokratik değil, Arap faşist diktatörleri gibi Mısır’da 25 Ocak 2011 devriminde liberaller, Hıristiyanlar ve Müslüman Kardeşler (MK), Mübarek’e karşıydı. Ancak 30 Haziran 2013’te liberaller ve Hıristiyanlar, MK’ye karşı harekete geçti. Ocak devrimine 6 Nisan Hareketi öncülük etmişti. 30 Haziran’ı ise bir grup genç kafede oturup sohbet ederken planladı. Onlar imza kampanyası başlattı ve “isyan” anlamına gelen “Temerrüt Hareketi” ismini seçti. “Ya istifa, ya seçim” diyerek yola çıktı. İmza kampanyası Duygu Güvenç 3 1 Mayıs günü başladı ve 22 milyona ulaştı. Mursi’nin birinci yılını tamamladığı 30 Haziran’da Tahrir’de buluşmak için çağrı yapmışlardı. İşte bu hareketin çağrısından bir hafta önce MK de destekçilerini Adeviye ve Nahda meydanlarına çağırdı. HABERLER 9 Gençlerin sesi Nil’in yakası iki çıkacak l Fidan’dan Mursi’ye: l 30 Haziran gösterisinden önce Cumhurbaşkanı Mursi, Başbakan Hişam Kandil ve Genelkurmay Başkanı Sisi bir araya geldi. Güvenlik önlemleri ve halkın tepkisi ele alındı. Sisi, Mursi’den televizyonda kapsayıcı bir konuşma yapmasını istedi. Mursi tam tersi bir konuşma yaptı. Mursi televizyonda konuşurken, kanallar Sisi’nin duruşunu yakın plandan veriyordu. Aynı gün Cumhurbaşkanlığı, Sisi’nin üçlü görüşme sırasında gülen fotoğrafını da basına dağıttı. Sisi bir kez daha Mursi ile görüştü ve “Ülke kaostan kurtulsun, istifa et” mesajı verdi. Mursi, Sisi’ye, “Bunu nasıl söylersin” diyerek odadan çıkmasını istedi. Tarih 2 Temmuz’du. Ardından hızla telefonlara sarıldı ancak telefonlar artık askerin kontrolündeydi. Sisi’yi çağırdı ve istifa etmeyeceğini bildirdi. Sisi başka çözüm yolu kalmadığını belirtip emrindeki askerleri Mursi’yi tutuklamak için içeri ça daha gür Seçime git ğırdı. Mursi, sanılanın aksine 3 Temmuz’da değil, 2 Temmuz’da bir helikopterle koltuğundan uzaklaştırıldı. Sisi’yi, Mursi atamıştı. Ordunun içindeki muhafazakâr kanattandı. Öyle ki eşi de kara çarşaflıydı. Ancak Sisi ile Mursi arasındaki ilk çekişme, Sina yüzünden başlamıştı. Sina’da kaçırılan askerler için Mursi, operasyon izni vermemişti. Sisi, Mursi’nin karşı çıkışını ise Hamas ile işbirliğine bağlamıştı. Sisi ve Mursi arasındaki gerginlik tırmanırken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Kahire’ye gittiğini ve Mursi ile görüştüğünü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu açıklamıştı. İşte haziran ayı ortasında gerçekleşen bu kritik görüşmede, Fidan’ın Mursi’ye, “Direnme! Seçime git, kahraman ol. Yine kazanırsın” dediğini öğrendik. 3 Temmuz’un hemen ardından Ankara’da duyduğum bu mesajın detaylarına Mısır’da ulaştım. Buna göre Fidan, Mursi’ye, “Arkanda milyonlarca insan var. Sandığa gidersen yine seçilirsin. Seni sandıkta deviremezler. Önce güvenliği düzenlemelisin. Polisle işbirliği önemli” mesajını iletmiş. Darbe, Mursi’nin Fidan’ın önerisini kabul etmediğini gösterdi. Avrupa’nın Derdi ‘Suriye’ Değil ‘İşsizlik’ Krynica, Polonya Polonyalılar “Doğu Avrupa’nın Davos”u denmesinden hoşlanıyor ülkenin güneyindeki bu küçük kasabada her eylül başında düzenlenen Uluslararası Ekonomik Forum toplantılarına. Bu yıl 23.’sü yapılıyor. Avrupa, Rusya, Kafkaslar ve Uzakdoğu’dan 2 bine yakın siyasetçi, uzman ve iş insanını bir araya getiriyor. Avrupa’nın önemli buluşmalarından olan Krynica Ekonomi Forumu’na Türkiye’nin katılımı ise tarihinin en düşük seviyesinde. Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Piotr Krawczyk, hükümet ve muhalefetten katılım için yoğun çaba harcadı. Ancak sadece eski dışişleri bakanlarından Yaşar Yakış kabul etmiş daveti. Mihmandarlığımızı üstlenen Polonyalılar da bu duruma şaşkındı: “Türkiye 2008 yılında sadece hükümetten 40 kişilik delegasyonla katılmıştı. Bakanlar ve bürokratların yanı sıra çok sayıda iş insanı vardı. Umarız gelecek yıllarda bu sayılar artırabiliriz.” Türkiye’nin düşük katılımı, son yıllarda AB’ye yönelik giderek artan ilgisizliğin yeni bir işareti... Aslında bu karşılıksız da değil. AB tarafında da benzer bir ilgisizlik söz konusu. “Türkiye ve AB ilişkilerinin geleceği” konulu panelde Yakış ile birlikte konuşan panelistler Japonya, Sırbistan, Moldova ve Ukrayna’dan seçilmişti... Ortak özellikleri, hiçbirinin AB üyesi olmaması! Paneli yöneten Polonyalı gazeteci dahi o kadar umutsuzdu ki, tartışmayı, “Gazetecilikte en uzun izlediğim konu Türkiye’nin AB üyeliğidir. 20 yıl önce TürkiyeAB ilişkilerini yazardık. Hâlâ aynı yerdeyiz” sözleriyle açtı. Yakış’ın yanıtı sorunun özünü ortaya koyar biçimdeydi: “Siz yine iyisiniz. Ben ilk başvuruyu yaptığımız 1959’dan beri izliyorum. Üniversite öğrencisiydim, bitirdim, Dışişleri’ne katıldım. Emekli oldum, hâlâ izliyorum.” Türkiye’nin AB üyeliğinin demokratik reformların pekişmesine daha da katkı yapacağını belirten Yakış, “Türkiye AB’ye alınmazsa ne olur” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “AB almadı diye haritadan silinmeyiz. Ama Avrupa ile işbirliğimiz bugünkü gibi de olmaz.” Türkiye panelinde AB’li yok İsyanı onlar başlattı Temerrüt hareketinin kurucuları Mai Wahba, Hasan Şahya, Muhammed Hekal ve Emani Elmehdi ile buluştuk. Dört arkadaş birbiriyle konuşmak için yarışıyordu adeta. Onlara “Fikir nasıl, nerede doğdu” diye sorduğumda, Şahya anlattı: “Bir kafede oturmuştuk ve politika konuşuyorduk. Mursi de tıpkı Mübarek’in yaptığı hataları yapıyordu. Mübarek de kanunlara uymadı, Mursi de. ABD ve İsrail’i desteklemeye başlamıştı. Önce Peres’e mektup yollayıp ‘Sevgili arkadaşım’ dedi. Ardından siyasi ajandasını uygulamaya başladı. Biz İsrail’e karşı silah tutan herkesi destekleriz. Dökülen her Mısır kanı için üzgünüz. MK meydanları kendi işlediği suçları gizlemek için kullandı. Mısır kanını kullanarak konuyu uluslararası arenaya yaymaya çalıştı.” İlk anda 15 milyon imza hedeflediklerini belirten Temerrütçüler, “Mursi’nin cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında aldığı 13 milyonluk oyu aşmayı istiyorduk onu istifaya zorlamak için. Biz 22 milyona ulaştık. 30 Haziran’da ise dünyadaki en büyük gösteriyi yaptık, katılanların sayısı 32 milyonu aştı” diyerek hedeflerine ulaştıklarını vurguladı. Hekal, “Erdoğan demokratik değil. Arap faşist diktatörleri gibi. Şimdi dördüncü dönem de görev yapmaya çalışıyor. İsrail’le barıştı. Bu onun Mursi’ye neden destek verdiğini de gösteriyor” derken MK’den ve benzer düşüncelerden korkmadığını da ekledi. Mısır sokaklarında Mursi yanlılarıyla güvenlik güçlerinin kovalamacası... aponya’dan fark edilen ‘Yeni Osmanlıcılık’ Panelin belki de en şaşırtıcı gözlemlerinden biri, Japon ekonomist Prof. Tetsuji Tanaka’dan geldi. Türkiye’nin AB’ye üye yapılmama gerekçelerini sıralayan Tanaka’nın “son yıllarda ortaya çıkan ‘yeni Osmanlı’ arayışları” ve “Türkiye’de demokrasi taleplerinin aşırı güç kullanımı ile bastırılması”na vurgu yapması dikkat çekiciydi. Üç gün boyunca 200’e yakın panelde Avrupa ile bu kıtada yaşayan insanları ilgilendiren pek çok konu saatlerce tartışıldı. Ancak tüm dünyayı bir savaşın eşiğine getirme potansiyeli taşıyan Suriye ve Ortadoğu konusuna tek bir panel dahi ayrılmamıştı. Avrupa’nın ortası sayılan bu küçük kasabadan gözlenen gerçek şu: Avrupa’nın, Avrupalı siyasetçilerin, iş insanlarının ve diğer karar vericilerin en büyük önceliği “ekonomi”. Panellerin ağırlığına bakınca özellikle “işsizlikle mücadele” konusu ağır basıyor. J ‘Kamuoyu ilişkiyi kes diyor’ Kuma şoku Grubun başları kapalı olan iki kadın üyesine de kadın hakları için mücadele edip etmeyeceklerini sorduğumda en büyük şaşkınlığı da yaşadım. Wahba, “Ben ikinci bir kadın gelirse asla kabul etmem, giderim. Ama bir şey yapamam, dinim izin veriyor” derken, Elmahdy de örtünmenin dinin gereği olduğunu vurguladı. Wahba bir gazeteci olduğunu belirtip Sisi yönetimine tam desteğini, “İlk defa Mısır’da basın özgürleşti. Televizyonlarda Mursi karşıtlarının görüşleri yayımlanmıyordu. Zamanla kadınlar da daha özgürleşecek” diyerek ifade etti. Gezi için Şahya, “İki eylemi de düzenleyenler gençlerdi. Bundan sonra gençlerin sesi daha gür çıkacak. Mübarek ve Mursi bir paranın iki ayrı yüzü. Sosyal adeletin olması için bu iki rejimin de muhasebesi yapılmalı. Barışçıl gösterilerle, suç dolu meydanları birbirinden ayırmamız lazım” diyerek Adeviye’dekilerle arasındaki farkı anlattı. Restorasyon l Mısır’daki gösterilerde yanan mekânlardan biri de MK’nin sembolü haline gelen Adeviye Camisi’ydi. Ağustos ayındaki gösterilerin merkezi olan Adeviye Meydanı’ndaki camiye ölenlerin bedenleri getirilmişti. Harabeye dönen camide şimdi restorasyon çalışmaları devam ediyor. Fetih Camii ise hâlâ ibadete açılmamış. Meydanlar arasındaki fark kendini olağanüstü halin simgesi olan şehir merkezindeki tanklarla gösteriyor. Ancak Adeviye ve Nahda’daki tankların sayısı, Tahrir’den ve Nasr’dan çok daha az. başladı l ABD beklemiyordu Mısırlı işadamı Muhammed Kasım, Mısır’daki yönetim değişikliğinde ABD’nin rolü olmadığını şu sözlerle anlattı: “30 Haziran’dan birkaç gün önceydi. ABD Büyükelçisi Ann Peterson ile bir yemekte yan yana oturuyorduk. Ona Mursi’nin gideceğini söyledim ve çağrılara nasıl baktığını sordum. Bana, ‘Bu hareketten yönetim değişikliği çıkmaz. Politbüroyu ziyaret ettik, 30’unda bir şey olmaz. Onlar bir avuç çocuk’ dedi. Ben de ona 30 Haziran’da meydana tüm ailemle gideceğimi söyledim. Eğer ABD organize etse ABD Büyükelçisi bilirdi herhalde. Oysa onlar da habersiz yakalandı.” Abdurrahman Salahaddin Ankara’dan gelen tek olumlu mesajın yanıtsız kalmadığını açıkladı: “Gül’ün Mısır “milli günü” nedeniyle tebrik mesajı geldi. Ardından da ramazan nedeniyle Cumhurbaşkanımız Adli Mansur tebrik mesajı yolladı. Ancak ardından peş peşe üzücü açıklamalar geldi. Ben şu anda Botsalı ile temastayım. Aynı zamanda Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği ile de temastayım. Ama Mısır kamuoyundan çok fazla tepki alıyorum tüm ilişkileri kesmek için. Her geçen gün daha zorlaşıyor.” Muhammed Kasım Dertleri Suriye değil işsizlik Alema: Ankara’ya bastırmalıydık Suriye konusu, yüzlerce panel arasında sadece NATORusya ilişkilerini konu alan bir tartışmada o da çok kısa bir biçimde ele alındı. Eski İtalya Başbakanı Massimo D’Alema, ittifak ile Rusya arasındaki sorunlara değinen konuşmasında Suriye ile ilgili şunları söyledi: “ABD’nin tek taraflı müdahalesi sorunu çözmeyecek, bu krizin daha da uzamasına ve derinleşmesine neden olacaktır. Sorunun çözümü NATO ve Rusya’nın birlikte haraket etmesindedir. Siyasi çözüm arayışı için taraflara baskı kurmalıydık. Batı, Sünni isyancılar ve onların sponsoru olan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar üzerinde masaya oturmaları için baskı kurmalıydık. Diğer yandan Rusya da Esad üzerinde çok güçlü baskı kurmalıydı. Tek çıkar yol buydu ve hâlâ da budur.” Polonya’nın eski Savunma Bakanı Bogdan Klich de, benzer biçimde Suriye krizinin ancak Rusya ile Batı arasında yapılacak bir işbirliği ile çözülebileceğini vurguladı. Yakış da katıldığı TürkiyeAB panelinde bir soru üzerine ABD’nin yapacağı sınırlı operasyonun sonucunun kontrol edilemez gelişmelere yol açabileceğini belirtti. Suriye’nin karşılık verme riskine dikkat çeken Yakış, “Kimyasal silah ya da diğer silahlarını kullanabilirler. Tüm bölge kaosa dönebilir” uyarısında bulundu. HHH Krynica kasabasından gözlenen gerçek, Avrupalıların Suriye ya da diğer bölgesel krizlere en ufak bir ilgisi olmadığı yönünde... D’ l Olumlu mesaj yanıtsız kalmaz Mısır’ın Ankara Büyükelçisi Baltacılar meydanda l 25 Ocak devriminde asker ses çıkarmayarak devrime yeşil ışık yakmıştı. Develerle gösteri yapan Mısır polisi ise Mübarek’in ardından yok olmuştu. Polisin meydanları bırakmasının ardından Mısır’da Baltacılar belirmeye başladı. Mursi, içişleri bakanlarını sık sık değiştirmesine karşın polisi kontrol edemedi. Polisler görevlerini yapmayarak direnirken, ülkede güvenlik zafiyeti arttı. 30 Haziran’da ise Sisi, içişleri bakanı ile işbirliği yaptı. Mursi döneminde görev yapmayan Mısır polisi şimdi yeniden işinin başında. Erdoğan küstürmüş l Erdoğan, Eylül 2011’de Mısır’a yaptığı ziyarette aslında MK üyelerini hem de birçok Mısırlıyı küstürmüş. Erdoğan’ı aslında büyük coşkuyla karşılayan MK’liler o ziyaretin ardından büyük hayal kırıklığı da yaşamış. Kahire’deki opera binasında konuşan Erdoğan, anayasasında şeriatı benimseyen Mısırlılara, “Laiklik, din karşıtlığı değildir. Müslümanlar iktidarda olduğunda, Hıristiyanlar, Yahudiler ve ateistlere de eşit yurttaşlar olarak saygı gösterilmelidir. Laiklikten korkunuz olmasın” demiş. İşte bu sözler, Mübarek’in devrilmesinin ardından henüz yönetim koltuğuna oturmayan MK’yi kızdırmış. MK’den Mahmud Guzlan, “Başka ülkelerdeki deneyimler, Mısır’a kopyalanamaz. Türkiye’de laik bir devletin kurulmasına neden olan koşullar, Mısır’daki koşullardan farklıdır” diye tepki göstermişti. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle