13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2013 CUMA 6 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Ergenekon davasının karar aşamasına katıldıklarını açıklayan Mehmet Fatih Uslu ve Ercan Fırat hakkında soruşturma başlattı. Ergenekon davasının karar hükmünde imzaları olmamasına karşın üye hâkimler Mehmet Fatih Uslu ve Ercan Fırat, karar görüşmesine katıldıklarını beyan etmişti. Yargı çevrelerinde tepkiyle karşılanan bu beyanların ardından HSYK iki yargıç hakkında so HABERLER MUŞ’TA 9 KİŞİLİK AİLENİN YAKILMASI ruşturma başlattı. Yasalara göre yedek yargıçların karar görüşmesine katılamayacağını belirten Yargıçlar Sendikası ve eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, kararın yok hükmünde olduğunu belirtmişti. vaya girmesine engel olan Ankara Adliyesi Hâkimleri Mustafa Karadağ ve İlhan Kadıoğlu hakkında soruşturma başlattı. Hâkimler Karadağ ve Kadıoğlu, Danıştay 8.Dairesi’nin avukatların başörtüsüyle görev yapmasına imkân sağlayan kararını yok saymakla suçlanıyor. Yargıda yeni bir dönemin işareti sayılacak soruşturma, geçen yıl Zübeyde Kamalak’ın başörtülü olarak duruşmaya girmek istemesi üzerine, zabıt tutularak davanın ertelenmesiyle ortaya çıkmıştı. Ergenekon yargıçlarına soruşturma Öte yandan HSYK, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi avukat Zübeyde Kamalak’ın başörtülü olarak da Katliamda tutuklama yok İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İşçi Partisi Bergama ilçe örgütü, 30 Ağustos törenlerinde bayrak geçişi sırasında ayağa kalkmayan Bergama Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yüksel’i, ilçe adliyesi önünde yaptığı eylemle protesto etti. İlçe Başkanı Serap Yılmaz tarafından yapılan açıklamada, “Nedir bu kin ve nefret? Cumhuriyetin savcısı Türk bayrağı karşısında oturuyorsa, o artık Cumhuriyetin savcısı değildir” denildi. avukata engel olan hâkimlere de soruşturma Başörtülü İP’den savcı protestosu 28 Şubat davasında yargılanan emekli Orgenaral Doğan ‘AKP de irtica ile mücadele etti’ GÜRÜZ VE 8 SANIK TAHLİYE EDİLDİ Dünkü duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme, 28 Şubat döneminin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile emekli generaller Hakkı Kılınç, İzzettin İyigün, Abdullah Kılıçarslan, Çetin Saner ve Kamuran Orhon’un tahliyesine karar verdi. Adli kontrol uygulanan 9 ismin tahliyesine yaş ve sağlık durumları gerekçe gösterildi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan 7 Nisan 1997’de karargâhta yapılan irtica konulu toplantıya katılan J başkanlarının açık isimlerinin istenmesine karar veren mahkeme, ayrıca Tevfik Özkılıç’ın internete düşen ses kaydının dosyadan delil olarak çıkarılmasına hükmetti. Tahliye edilen Kemal Gürüz’ün eşi Güliz Gürüz, duygularını Cumhuriyet’e “Çok mutluyum. Oğlum Amerika’dan geliyor şimdi. Akşam hep beraber olacağız” diyerek anlattı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasının dün görülen duruşmasında tutuklu 36 sanık ve avukatları tahliye talebinde bulundu. Balyoz davası hükümlüsü emekli Orgeneral Çetin Doğan, yargılamaya ilişkin, “Maalesef BÇG ve 28 Şubat iddianamesi adıyla açılan bu dava, Ergenekon, Balyoz ve türevi davalardan farkı olmayan siyasi bir davadır. Buna ruhsat veren kesintisiz güç kaynağı da hep aynı merkezdir” dedi. Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararları, Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleri doğrultusunda irtica ile mücadele ettiğini dile getiren Doğan, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın bir toplantıda irtica için “hastalık” dediğini aktardı. Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, El Ezher Üniversitesi’nin denkliğini şu an AKP’de milletvekili olan kendisinden önceki YÖK Başkanı Meh gili elindeki bütün belgeleri gönderdiğini, dolayısıyla delillerin toplandığını belirtti. Toklu, “Tutukluluğun devamı kararında müvekkilime yönelik suç isnadı nedeniyle toplum için tehlike oluşturabileceği öne sürüldü. Suçlamalar mesnetsizdir. Müvekkilim toplum için herhangi bir tehlike de oluşturmuyor. Gerekçeler mahkemenin önyargısını ortaya koyuyor” dedi. Genelkurmay Başkanlığı’nda BÇG ile ilgili bütün çalışmaların yasal olduğunu ifade eden Toklu, “Bütün bu faaliyetler hükümetin talimatları ve bilgisi dahilinde, MGK koordinesinde yapılmıştır. Bu çalışmalarda REFAHYOL hükümeti değil, MGK tarafından iç tehdit olarak değerlendirilen irticaya karşı mücadele edilmiştir. Hatta, REFAHYOL hükümetinden sonra da bu çalışmalar devam etmiştir” diye konuştu. Dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Çetin Doğan, BÇG’nin irticaya karşı mücadele etmek için kurulduğunu belirterek Başbakanlık’ın bu konuda 61 tane genelge yayımladığını anımsattı ve “Erbakan tarafından bu dönemde 406 sayılı MGK kararlarından sonra 13 Mart 1997’de bir toplantı yapıldı, bu toplantı maalesef belgelerde yok. Burada irticayla ilgili alınan kararların uygulanması yönünde söz alanlar hararetli konuşmalar yapmışlar. Tansu Çiller’den sonra söz alan Erbakan, ‘Sayın Çiller benim sözlerime tercüman oldu, irtica bir hastalıktır’ demiştir” diye konuştu. “AKP hükümetleri 2004 ve 2006 yıllarında, irtica ile mücadele kapsamında genelgeler yayımlamıştır. AKP hükümeti, görevdeyken de bununla ilgili toplantılar yapılmıştır. Bu toplantılar 2009 yılına kadar da sürmüştür” diyen Doğan, tahliyesini istedi. Eski Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın avukatı Ömer Çeliksen, o dönem Genelkurmay Basın Sözcüsü olan müvekkilinin yaptığı açıklamaların kişisel olmadığını, Genelkurmay Başkanı’nın onayıyla yapıldığını söyledi. ‘Mahkeme önyargılı’ ‘Mezara saldırı provokasyon’ met Sağlam’ın kaldırdığını, AKP’de bakanlık yapan ilahiyatçılar Mehmet Aydın ve Sait Yazıcıoğlu’nun da bu konuda rapor hazırladığını bildirdi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davasında 36’sı tutuklu, 103 sanığın “REFAHYOL hükümetini devirmeye teşebbüs” suçundan yar gılanmasına devam edildi. Dünkü duruşmada 481 müştekiden sadece 3’ünün katılması dikkat çekti. Davanın 4. gününde tahliye talepleri alındı. Mahkeme Başkanı Köksal Tayyar, tahliye talepleri için her sanığa beş dakika verdi. Emekli Orgeneral Çevik Bir’in avukatı Vefa Toklu, Genelkurmay’ın davayla il AFYONKARAHİSAR’DAKİ MÜHİMMAT PATLAMASININ SANIĞI İLE İLGİLİ İLGİNÇ İDDİA: 26 yıl önce de yargılandı AFYONKARAHİSAR (DHA) Afyonkarahisar’da mühimmat deposunun patlaması sonucu 25 askerin şehit olduğu olayın üzerinden 1 yıl geçti. Şehit Mete Saraç Kışlası’nın yanında düzenlenen anma töreninde şehit ailelerine Afyonkarahisar Vali Yardımcısı Sabahattin Yücel, Garnizon Komutanı Tuğgeneral İsmet Gökhan Gülmez, milletvekilleri ve vatandaşlar başsağlığı diledi. Patlamanın ardından kenti ziyaret eden Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e hediye vermesi büyük tepki toplayan vali İrfan Balkanlıoğlu’na tepki gösteren şehit er Onur Fikret Dülger’in babası Zekai Dülger ise “Bu şehrin valisi nerede? Hepimiz geldiğimiz illerden hediyeler getirmiştik. Hepsini bu şehrin valisine verecektik” dedi. DHA’ya konuşan avukat Altan Ulutaş, “1987’de Erzurum Ilıca’da bir patlama oldu. Bu patlamada 9 askerimiz şehit oldu. Bu patlamadan sorumlu ve yargılanan bu komutan, Afyonkarahisar’daki patlamanın da sanığı. Kışladaki kameralar sahte çıktı. Ne delil kaldı ortada, ne de olayı ortaya çıkarma çabası var” dedi. MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Nusaybin ilçesi Bagok dağında 43 PKK’linin gömüldüğü mezarlığın tahrip edilmesi ve PKK’li Ahmet Uğurlar’ın cenazesinin alınması, BDP tarafından düzenlenen yürüyüşle protesto edildi. Mardin Milletvekilli Erol Dora, “Bu uygulama barışa vurulan bir darbedir” dedi. DTK tarafından yapılan açıklamada, “Savaş zamanında bile mezarlıklar tahrip edilmez Bu saldırı büyük bir provokasyondur” denildi. İHD’den yapılan açıklamada ise yetkililerin özür dilemesini istendi. Yurt Haberle ri Servisi Muş’ta 1993’te 9 kişilik bir ailenin yakılarak öldürülmesi davasında katil zanlısı 3 asker ile bir özel harekât polisi hakkında mahkeme adli kontrol kararı vererek, zanlıların tutuksuz yargılanmasına hükmetti. Altınova beldesinde Öğüt ailesine ait ev, ateşe verilerek yakılmış, olayda aynı aileden 9 kişi hayatını kaybetmişti. Hazırlanan iddianamede, dönemin Hasköy Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı B.K, üsteğmen H.A , Gök yazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş T.N. ve İl Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât Şube Müdürü Vekili Ş.U. hakkında, “Kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan her sanık için ayrı ayrı 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti. Davanın ilk duruşma sı dün Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıkların katılmadığı duruşmada, olay günü anne ve babası ile 7 kardeşini kaybeden Aysel Öğüt hazır bulundu. Maktül Mehmet Nasır Öğüt’ün kızı Aysel Öğüt, olay günü anlatırken gözyaşlarına hâkim olamadı. Öğüt, suçluların cezasını çekmesi gerektiğini belirterek, adalete güveninin tam olduğunu söyledi. Davanın güven lik gerekçesiyle başka bir ilde görülmesi gerektiğini içeren Muş Valiliği’nden gönderilen yazıya tepki gösteren müşteki avukatları, böylesi bir durumun davanın seyrini olumsuz yönde etkileyeceğini vurguladı. ehdit ediliyoruz’ Adliye çıkışında konuşan Aysel Öğüt’ün amcası Mehmet Eşref Öğüt, aldıkları tehditler nedeniyle yıllardır haklarını arayamadıklarını belirtti. ‘T Şehide Kürtçe ağıt MUŞ (Cumhuriyet) Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin Suriye sınırında 14 Ağustos’ta kaçakçıların benzin bidonlarını ateşe vermesi sonucu ağır yaralanan ve önceki gün GATA’da şehit düşen Piyade er Saddam Kalındodak’ın cenazesi Yolgözler köyüne getirildi. Şehidin yakınları tabuta sarılarak uzun süre gözyaşı döktü. Kürtçe ağıtlar arasında şehidin babası Halis Kalındodak, “Benim oğlum şehit oldu” dedi. Gece vakti kılınan cenaze namazının ardından Kalındodak’ın cenazesi köy mezarlığında toprağa verildi. ‘Hangi vicdana sığar’ Kendilerine suikast yapılacağı ileri sürülen komutanlar konuştu: Askerine sahip çıktı HİLAL KÖSE Poyrazköy davasında tanık olarak dinlenen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit, kendisine yönelik suikast iddiasına ilişkin, “Harp Okulu mezunu teğmenler, komutanına sadece sevgiyle bakar. Suikast düşüncesinde asla olamazlar, mümkün değil” dedi. Dünkü duruşmada tutuklu sanıklar Koramiral Deniz Cora, Kurmay Albay Ümit Metin ve Binbaşı Kemalettin Yakar tahliye edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tanıklık yapan Yiğit, “Deniz Harp Okulu’ndan mezun hiçbir subay komutanına kötü niyet içerisinde olamaz. Böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmiyorum” dedi. Dava dosyasındaki “dijital, sanal bilgileri” incelediğini belirten Yiğit, “Bir evrakta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Gölcük/İstanbul yazıyor. Gölcük, Kocaeli’ne bağlı. Buradan bile sahtelik açık olarak görülüyor” diye konuştu. Suga eylem planını duymadığını dile getiren Yiğit, “Suga adında, Soğuk Sa anssızlığım amirimin rahmetli olması’ Dönemin MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Bakanlar Kurulu kararıyla Genel Sekreterlik görevine atandığını, “O dönemki amirim başbakandı” dedi. Kılıç, bu işlerle hiçbir ilgisinin olmadığını kaydetti. Hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlandığını anımsatan Kılıç, “Sayın Erbakan’ın asker ile hiçbir sorunu yoktu. Benim şanssızlığım benim amirinin rahmetli olması. Hayatta olsaydı bu durumda olmayacaktım” dedi. Emekli Tuğgeneral Hakkı Kılınç, 73 yaşında olduğunu, uyku apnesi hastası olduğunu belirtti. Konuşmasında gözleri dolan, sesi titreyen Kılıç, “Kaçmayı düşünmeyi kendim ve ailem için zul sayarım. 30 yıldır ülkeyi milyarlarca zarara sokan, insan öldüren teröristlere ‘Silahınızı alın yurtdışına çıkın, size hiçbir işlem yapmayacağız’ deniliyor. Biz ise yurtdışına kaçacağımız gerekçesiyle tutukluyuz. Bu tutukluluk süresince verilen ceza, mahkeme salonunda verilecek cezadan daha ağır gelmektedir” dedi. Kılınç’ın konuşması izleyiciler tarafından alkışlandı. ‘Ş İHBAR MEKTUPLARI HEP OLUR DİKKATE ALINMAMALI Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Muzaffer Metin Ataç ise şunları anlattı: “Suga planını basından duydum. Benim dönemimde karargahta yasadışı bir oluşumdan haberdar olmadım. Olsaydı mutlaka sızardı diye düşünüyorum. Darbe iddialarına ilişkin de bir duyumum olmadı. İhbar mektupları yıllardır yapılır. Personeli karalamak isteyenler olabilir. Genelde, ihbar mektuplarının dikkate alınmaması fikrindeyim.” Ataç, teğmenlerin suikast iddiasına ilişkin de şöyle konuştu: “Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuş bir subayın, böyle bir faaliyette bulunmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunu yapanın tamamen aklını kaçırmış olması gerekir. Böyle bir şeye inanmadım. Güvenliğimizin zaafiyete düştüğüyle ilgili hiçbir şüphem olvaş döneminde hazırlanmış bir mayın planı vardı. Güncelliğini yitirdiği için imha edildi. Arkadaşlarımın mağduriyetine neden olan Suga planı ise Deniz Kuvvetleri’nin hiçbir biriminde hazırlanmamıştır. Ben böyle bir şeye inanmıyorum” diye konuştu. Kafes Eylem Planı’nı gözden geçirdiğini belirten Yiğit, “Askeri terminolojiye uymuyordu. Deniz Kuvvetmadı. SAT’lara ömür boyu güvenmiş bir insanımdır” yanıtını verdi. Kafes Eylem Planı’ndan Yüksek Askeri Şura sırasında haberdar olduğunu söyleyen Ataç, “Soruşturma da açtım. Planın gerçek olduğuna dair herhangi bir delile rastlanmadı” diye konuştu. Ataç, Poyrazköy’deki aramada ele geçen MKE yapımı mühimmata ilişkin de şöyle konuştu: “Mühimmat bulunduktan sonra ‘acaba bizim mi’ diye merak ettim, sayım yaptırdım. Bizim olmadığı raporla bildirildi. Ama kime ait? Tüm sıkıntı burada zaten.” Poyrazköy’deki alanın deniz kuvvetlerine ait olmadığını belirten Ataç, “O mühimmat, tel örgüyle çevrilmiş askeri alan içinde çıkarılsaydı, hepsine soruşturmayı ben açardım. Ama orası sivil bir arazi. Afedersiniz ama âşıklar bile vardı” dedi. kar. Atatürk’ün Türk gençliği kendine böyle bir görev addedemez. Canını feda etmekten kaçınmaz. Sizlerle hep gurur duydum. Hiçbir tereddüt yaşamadım.” Emekliliğini istemesine ilişkin olarak “Personelimin yasal hak ve hukukunu koruyamazsam ben o görevi yapamam” diyen Yiğit, konuşmasını tamamladıktan sonra izleyicilerin alkışlarıyla salondan alındı. ADANA (Cumhuriyet) Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAYDER) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana’da hasta tutukluların serbest bırakılması ve cezaevindeki ölümlerin son bulması için ortak bir açıklama yaptı. Adana Adliyesi önünde toplanan iki derneğin üyelerinin ortak açıklamasında “Hasta tutukluların hâlâ kötü koşullarda cezaevlerinde tutulmaları hangi vicdana sığar? Son dönemde cezaevlerinde yaşanan sürgünler de tutuklu ve hükümlüler kadar aileleri de cezalandırmak anlamına geliyor” denildi. 1.5 YIL HÜCREDE KALACAK ÖZBİL’DEN ÇAĞRI ‘Zihnin tecridine dur deyin’ HİLAL KÖSE ‘Teröristlere çık, bize kal’ leri mensuplarınca yapılmadığını tespit ettim” dedi. Çok sayıda manipülatif belgeyle karşılaştıklarını, personelinin suçsuzluğuna olan inancının ise her geçen gün arttığını belirten Yiğit şöyle konuştu: “Mezunlarımız Atatürk ilke ve inkılaplarına ne kadar bağlıysa, komutanlarına da o kadar sadakat içerisindedir. Bunun aksi düşünülemez. Komutanına sadece sevgiyle ba MARDİN (Cumhuriyet) Batman’da 1993’te suikast sonucu öldürülen HEP Milletvekili Mehmet Sincar, ölümünün 20. yıldönümünde Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki mezarı başında BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk, BDP Milletvekili Erol Dorave yurttaşların katıldığı bir törenle anıldı. Demirtaş, “Sincar, devletin organize cinayet sonucu öldürüldü. Maalesef bunca zamana rağmen halen devlet bunun hesabını vermemiş, halen özür dilememiştir” dedi. Mehmet Sincar anıldı TKEP/L davasında müebbet hapis cezasına mahkum edilen Sami Özbil (36), eylül ayı sonunda 1.5 yıl süre tutulmak üzere tek kişilik hücreye alınacak. Özbil’in avukatları karara itiraz etti. Cezaevinden mektup gönderen Özbil, “Çalıştığım gazeteye yazı yollayamayacağım. Fikir açıklama özgürlüğüm de elimden alınıyor” dedi. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuk lu olan Özbil, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı nedeniyle tek kişilik hücreye konulacak. 1.5 yıl boyunca tam bir tecrit uygulamasına maruz kalacak olan Özbil, cezaevinden gönderdiği mektupta, siyasal nedenlerle 2003 yılında tutuklandığını kaydetti. Şimdiye dek iki şiir, iki de romanının ya yımlandığını belirten Özbil, “Ancak şu anda, tam 1.5 yıl boyunca, mektup yazamamak bir yana, hiçbir entelektüel, edebi üretimde bulunma hakkımın gasp edilmesi tehlikesiyle karşı karşıyayım. Dışarıda entelektüel, edebi, sanatsal üretimde bulunan herkesin, zihni kireçlendirmeye odaklı bu uygulamaya karşı tutum takınması gerektiğine inanıyor, sesime ses veren herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum” diyor. Özbil hakkındaki tecrit kararı, lehine olan eski TCK’nin 70. maddesine dayanıyor. MLKP üyesi olmak suçundan da müebbet hapis cezasına mahkum edilen Özbil, iki müebbet hapis cezası mahkumiyeti nedeniyle 1 yıl 6 ay süreyle tecritte tutulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle