14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2013 CUMA 12 EKONOMİ [email protected] Öztrak’ın koordinasyonunda hazırlanan CHP’nin görünüm raporuna göre 2013 hedefleri tutmayacak Bu yıl zor geçecek Ekonomi Servisi Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırlanan CHP’nin 70. Ekonomik Görünüm Raporu’nda, haziran ayında yayımlanan ve en son resmi doküman olan 10. Kalkınma Planı’nda yer alan 94.4 milyar dolarlık yıllık dış açık tahmininin, bu yılın ağustos ayında aşılacağı ve dış açıktaki bozulmanın yıl sonuna doğru hızlanacağı belirtildi. Raporda yurtdışından uzun vadeli finansman temininin giderek güçleştiği, ithalatın finansmanının zorlaştığı, izlenen yanlış dış politikaların bir sonucu olarak komşu ülkeler ve Mısır’a yapılan ihracatın düştüğü ve liranın değer kaybının enflasyon hedefinin gerçekleşmesini zorlaştırdığı belirtildi. Temmuz ve ağustos ayı dış ticaret verileri ile ağustos ayı enflasyon verisinin değerlendirildiği raporda, özetle şu noktalara dikkat çekildi: Rapora göre Türkiye’de ithalatın finansmanı giderek zorlaşıyor. Büyük projeler için bile yurtdışından uzun vadeli finansman temini güçleşiyor. İzlenen yanlış dış politikalar yüzünden komşu ülkeler ve Mısır’a yapılan ihracat geriliyor. Liranın değer kaybı arttıkça enflasyon hedefi bir hayal haline geliyor. * Türkiye’nin bir yıllık dış ticaret açığı temmuzda 93.4 milyar dolara ulaştı. Haziran ayında yayımlanan ve en son resmi doküman olan 10. Kalkınma Planı’nda yer alan 94.4 milyar dolarlık yıllık dış açık tahmininin, bu yılın ağustos ayında aşılacağı ortaya çıktı. * Geçen yıl dış ticaret dengesini olduğundan iyi gösteren altın ticareti bu yıl ters etki yapıyor. Altın ticareti hariç tutulduğunda dış açıktaki artış temmuz ayında yüzde 6.4’e düştü. Ancak önceki iki ayda altın hariç dış açıktaki düşme eğiliminin bu ay yeniden artışa döndüğü de dikkate alınırsa dış açıktaki bozulmanın yıl sonuna doğru hızlanması beklenmeli. Diğer taraftan enerji hariç dış ticaret açığındaki artışın yüzde 42.8’e ulaşması açıktaki bozulma eğiliminin oldukça güçlü olduğunu gösteriyor. * İhracatın ithalatı karşılama oranında geçen yılın aynı ayına göre yaşanan düşüş ve döviz rezervlerindeki yetersizlik, ithalatın finansmanının giderek güçleşeceğini gösteriyor. AKP’nin izlediği dış politikanın bir sonucu olarak, İran, Suudi Arabistan ve Mısır’a yapılan ihracat, ilk yedi ayda geçen yılın aynı dö nemine göre düştü. * Ağustos ayında dolar kuru hızla arttı. Halen süren artış henüz enflasyona yansımış değil. Dolar kurunun 2 TL’yi aşması ve iç talebin durumu, önümüzdeki aylarda kurdan enflasyona geçişi hızlandıracak. Çekirdek enflasyondaki artış sürüyor ve bu enflasyondaki aylık düşüşün kalıcı olmadığını gösteriyor. * 3. boğaz köprüsünün finansmanı, Hazine garantisine rağmen üçü kamu bankası olmak üzere 7 Türk bankası tarafından sağlanabildi. Bu da gösteriyor ki, yurtdışı piyasalardan uzun vadeli finansman temini zorlaşıyor. Sonuç olarak, hem dış açık hem de enflasyon bu yıl hükümetin hedeflerinin oldukça üzerinde gerçekleşecek. Enflasyon hedefinin tutması, son 4 ayda aylık enflasyonun ortalama yüzde 0.5’in altında kalmasına bağlı. Yine IMF Kapısı mı? IMF’ye olan son borç taksiti ödendiğinde, bununla övünmüş, işadamlığını sayın başbakana yağcılık yaparak kamudan bir şeyler koparmak şeklinde anlayan işadamları tarafından övgü yağdırılmış, teşekkür ilanları yayımlanmıştı. Ne yazık ki son taksit ödenmesinden kısa bir süre sonra IMF’nin kapısını bir kez daha çalmak olasılığı belirmiştir. Merkez Bankası’nın piyasalara müdahalesine, açıklamalarına karşın, TL kısa sürede döviz sepetine karşı yüzde 10 değer yitirmiş, faizler yüzde 100’e yakın oranda artmış, çift haneyi görmüş, borsa yüzde 30 dolayında değer yitirmiştir. Bu gelişmelerin, işsizlik, yatırımların reel olarak azalması, enflasyonun hızının artması, bilançoların bozulması, bütçe açığının büyümesi şeklindeki olumsuz etkilerinin bir zaman aralığı ile görülmesi olasılığı artmıştır. Şeamet, felaket tellallığı yapmıyorum. Bu gelişmeler olmadan önce de Türkiye ekonomisinin uçurum kenarında, yar başında olduğu uyarıları yapılmış, doğal olarak dikkate alınmamıştı. Enflasyon ve finansal krizlerle mücadelede başarı için Merkez Bankası’na kamuoyunun, piyasaların güveni esastır. Bu güveni oluşturmak için güçlüyüz, dimdik ayaktayız, aslanlar gibi savaşıyoruz. Bankanın kasaları dövizle dolu, 100 milyar USD’yi aşkın rezervimiz var, gibi açıklamalar yeterli olmuyor. Güvenin oluşması için; (1) Merkez Bankası’nın taahhütlerini yerine getirmesi, özellikle enflasyon hedefini tutturması veya hedefe yaklaşması, (2) Sağlıklı öngörülerde bulunması, (3) Olaylar vahamet, ivme kazanmadan önlemler alması, (4) Yöneticilerin gerekli niteliklere sahip olması gerekir. Ne yazık ki TCMB güven verici asgari koşulları yerine getiremiyor. Bu nedenle açıklamalar, piyasaları yönlendirmek yerine tedirgin ediyor, tamamen ters yönde tepkilere yol açıyor. TCMB, en az son on yıllık dönemde önceleri örtülü, sonra da kamuoyunu bilgilendirerek enflasyon hedeflemesi yapıyor. Ama hiçbir yıl hedefi tutturamadığı gibi, bu yıl ilk hedeften yüzde 100 oranında sapma, yılın son üç aylık döneminde fiyat artış hızının çift haneyi görmesi olasılığı artıyor. Hedef tutturamamış, taahhüdünü yerine getirememiş, buna karşılık bir yaptırım görmemiş merkez bankasına güven duyulması da zorlaşıyor. Merkez Bankası’nın, kamuoyuna Türkiye ekonomisinin kırılgan olduğunu açıklamasa bile görmesi, dünyada likidite genişlemesinin yavaşlayacağını bilmesi, buna göre önlem alması gerekir. İktisada giriş kitapları bile, cari açığın uluslararası piyasada yüksek belirsizliklerin oluşmaya başladığı dönemlerde alınacak önlem “faizleri yükseltmek, banka kredilerini kısmak, bütçe açıklarını azaltmaktır” diye yazar. Merkez Bankası, en azından faiz oranlarını sürdürmek, banka kredilerini kırıcı önlemleri almak yerine, bir anlamda yangına körükle gitmiştir. Her alanda olduğu gibi merkez bankacılığında da olayları önceden görüp, olumsuzluklar ivme kazanmadan önlem almak gerekir. Bu konuda gecikmeler maliyetleri artırmakta, çözüm sürecini uzatmaktadır. Merkez Bankası, döviz ve altın rezervlerini yüksek göstermek ve bankaların likidite ihtiyacını azaltmak için uyguladığı ROM (rezer opsiyon mekanizmasını) kaldırabilirdi. Açıkçası TL zorunlu karşılıkların döviz ve altın olarak tesis edilmesi uygulamasına son verir veya ROK (rezerv, opsiyon) katsayısını çok düşürebilirdi. Böylece bankaların döviz likiditesi artarken TL likiditesi de azalırdı. Bunun sonucu bankaların döviz taleplerini karşılamak olanağı artırılırken TL kredileri daraltılabilirdi. TCMB’nin bünyesinde para politikası kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulun önemli görev ve yetkileri vardır. Emir kumanda ile faizleri düşürmek yerine, önceden önlemler alabilirdi. Merkez Bankası önemli rezerv kaybına karşın piyasalarda istikrar sağlayamamıştır. Gecikmeden önleyici önlemler alınabilmiş olsaydı, ülke daha az kayıpla bu çalkantıyı hafifletebilirdi. Piyasalarda kısa sürede istikrar sağlanamaz, Türkiye’den sermaye çıkışı sürer, taze para akışı ciddi biçimde yavaşlarsa, korkarım Türkiye yeniden IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalabilir. Zaten IMF Başkanı Lagarde de gelişmekte olan piyasalara yardım, destek konusunda yeşil ışık yakmış durumda. IMF, özellikle 1980’li yıllardan itibaren uluslararası kredinin son mercii olma işlerini ön plana çıkarmıştır. Bunun anlamı, burada istikrar sağlayamaz, cari açıklarınızı kapatamaz, vadesi gelen borçlarınızı ödeyemez duruma düştüğünüzde, başvuracağınız son mercii ne yazık ki yine IMF olmasıdır. Nazmi Durbakayım her birime 2 araçlık kapalı otopark verileceğini söyledi. Kendi elektriğini üretiyor İstanbul Haber Servisi Beşiktaş’ta bulunan Renaissance İstanbul Bosphorus Hotel’e ABD’nin Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) sertifikası verildi. Otel, aynı zamanda doğal ışıktan maksimum faydalanma, efektif iklimlendirme ve çevre dostu malzeme kullanımı gibi pek çok kriteri içeren ‘yeşil bina’ konseptiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da ‘yeşil yıldız’ ödülüne layık görüldü. Renaissance İstanbul Bosphorus Genel Müdürü Anıl Boydaş Tınaz, hedeflerinin enerji tasarrufu olduğunu belirterek, “Şu ana kadar yüzde 15 enerji tasarrufu sağlandı. Bu da 100 bin Avro’ya denk geliyor. Hedefimiz 2017’ye kadar enerji tüketimini oda başına yüzde 15 oranında düşürmek” dedi. Dr. Hans Peter Wild Nihat Özdemir Fikirtepe’nin dönüşümü 40 milyar liralık proje Ekonomi Servisi Afet Yasası kapsamına alınmasının ardından yeni proje hazırlıklarının hızlandığı Fikirtepe’de, 5 yılda yaklaşık 40 milyar liralık bir ekonomi yaratılacağına dikkat çeken Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, bölgede dört ayrı projenin çalışmalarına başladıklarını açıkladı. Konut, homeofis ve ticari birimlerin yer alacağı projenin mimari tasarımını Eren Yorulmazer yapacak. Durbakayım, son gelişme leri şöyle açıkladı: Fikirtepe, Kadıköy’ün alan olarak dörtte birini oluşturuyor. Bölgede toplam 223 ada var. Bunlar birleştirilip 60 imar adasına dönüştürüldü. Böylece çarpık yapılaşma kalmayacak. Bölge Afet Yasası kapsamına alınındı, her şey hızlanacak. Vergi ve harçlarda muafiyet uygulanacak. KDV yüzde 1 olacak. Yeni imar planı ile donatı alanlarının oranı yüzde 20’den 25’e çıkarıldı. Daha fazla nefes alınabilir bir alan yaratılıyor. Ana arterler 3’er metre genişletildi. Her birime 2 araçlık kapalı otopark verilecek. Ama bu gözden geçirilmeli. Çünkü 3040 metrekarelik dairede maliyeti artırır. Bir de bina yüksekliği 80 metre ile sınırlandırılacağına 100 metreye çıkarılırsa daha rasyonel yerleşme sağlanır. İçecek sektöründe güçlerini birleştirdiler Ekonomi Servisi Limak Grubu bünyesinde; meyve suyu konsantresi, meyve püresi, salça ve her çeşit meyve bazlı ürün işlemek amacıyla faaliyet gösteren Limkon Gıda ile dünya gıda sektöründe lider konumdaki doğal içerik tedarikçisi olan Wild Flavors GmbH ortak yatırıma imza attı. Anlaşma çerçevesinde Limkon Gıda’nın Adana’da yer alan fabrikasında ek yatırım gerçekleştirilecek. İşbirliğinin duyurulması amacıyla Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikada Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ve Wild Flavors GmbH Sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hans Peter Wild’ın katılımıyla imza töreni düzenlendi. Özdemir’in verdiği bilgilere göre, fabrikada ilk aşamada meyve suyu üretilecek hat için 5 milyon avro tutarında yatırım yapılacak. İkinci aşamada ek yatırım 10 milyon Avro’ya çıkarılacak. Yeni hat sonbahar sonunda faaliyete geçirilecek. Yeni hat ile birlikte Limkon’un yıllık 80 bin ton olan üretim kapasitesi ilk etapta 100 bin tona ulaşacak. Limkon, 5 senede 58 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı. Fabrikada istihdam edilen 110 kişinin yanı sıra, 4 bin dönüm arazi üzerinde yapılan ekim ile yıllık 1.200 kişiye iş imkânı sağlanıyor. Toplam çalışanların yüzde 38’ini kadınlar oluşturuyor. Frito Lay’e şok ceza Ekonomi Servisi Rekabet Kurumu, Frito Lay’e 17 milyon 908 bin 674,19 lira idari para cezası verdi. Rekabet Kurumu’nun (RK) internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Frito Lay Gıda San. Tic. A.Ş.’nin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u ihlal edip etmediğinin tespitine yönelik yürütülen soruşturma sonucunda nihai karar alındı. Kurul, şirketin nihai satış noktalarında ürünlerinin tek satılmasına yönelik uygulamalar yoluyla Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesini ihlal ettiğine, söz konusu uygulamalara bireysel muafiyet tanınamayacağına ve bu nedenle Frito Lay’e 17 milyon 908 bin 674,19 lira idari para cezası verilmesine oybirliği ile karar verdi. Paketlenmiş cips pazarında faaliyet gösteren Frito Lay hakkında Rekabet Kanunu’nun ilgili maddelerini ihlal edip etmediğinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturmada, 27 Ağustos’ta sözlü savunmaları alınmıştı. ‘Tayyip ürünler fuarı’ İstanbul Helâl Expo’nun açılışını yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “tayyip, temizlik ve kalite demektir” diyerek Başbakan Erdoğan’ın kulaklarını çınlatırken fırsattan istifade laiklere çatmayı sürdürdü. Ekonomi Servisi Bu yıl CNR Fuar Merkezi’nde 4.üncüsü düzenlenen “Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı” açılışını yapan Bülent Arınç, fuarının ismi ile anılan “tayyip” kelimesinin bazı kesimler tarafından yanlış anlaşılabileceğini belirterek, “Helal kelimesi, Tayyip kelimesi dini kavramlar. Helali anladık da, bu tayyip neyin nesi diyebilirler. Çünkü Türkiye’de bu kelime kullanıldığında akla hemen sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan geliyor. İçimizde o kadar laikliği yanlış anlayan, yanlış yorumlayan ve particilikten gözlerinin içi kızarmış o kadar gafil insan var ki böyle güzel bir konferansın adına bakarak, ‘Gördünüz mü yine bir konferansın içinde Başbakan’ın propagandasını yapıyorlar’ demiş olabilirler. Türkiye’de dindar Müslümanlar çocuklarına isim takarken mutlaka Kuran’a bakarlar. Helal ve tayyib kelimelerinin anlamlarını çok iyi bilmemiz lazım. Tayyip kelimesi sağlıklı temiz kaliteli demektir. Sayın Başbakan ismini buradan alıyorsa ne mutlu. Demek ki ismiyle mütenasip olmuş. Günümüzdeki politikayla kesinlikle ilişkisi yok” dedi. Arınç, bu fırsattan istifade ile konuşmasını yine laiklere çatarak sonlandırdı. Bimeks, Electroworld Türkiye’yi alıyor Ekonomi Servisi Teknoloji perakendeciliği sektöründe faaliyet gösteren Electro World’ün hisseleri 1.5 ay içerisinde ikinci kez el değiştirdi ve bu kez tamamı Bimeks’e satıldı. Temmuzda şirketin yüzde 40 ortağı olan Esas Holding, hisselerini şirketin çoğunluğuna sahip olan Dixons Retial’e devretmişti. Bimeks’ten KAP’a gönderi len açıklamaya göre, Bimeks Electroworld’ün sermayesinin yüzde 100’ünü temsil eden payların tamamını 6 milyon TL bedel ile satın almak için DSG European Investments Limited / İngiltere ( Dixons Retail Plc iştiraki ) ile hisse devir anlaşması imzaladı. Satınalma bedeli 2 yılda ve 2 eşit kısımda ödenecek. Yapılacak Rekabet Kurumu başvurusunun olumlu neticelenmesi halinde devir alma sürecinin 2013 sonuna kadar tamamlanabileceği planlanıyor. Electroworld Türkiye’de 22 ilde 14 büyük mağaza ve 18 franchise mağaza ile faaliyet gösteriyor. Electroworld Türkiye’nin Nisan 2013’te sona eren mali yılda faaliyet zararının 9 milyon sterlin ve satışlarının ise 170.7 milyon sterlin olduğu belirtildi. HSBC Türkiye, ihracatçı şirketlere 1 milyar lira destek sağladı Ekonomi Servisi HSBC Türkiye, Türk firmalarının dış pazarlardaki rekabet gücünü desteklemek amacıyla başlattığı “Uluslararası Büyüme Desteği” kampanyası kapsamında firmalara 1.5 ayda 1 milyar lira tutarında destek sağladı. HSBC’nin konuyla ilgili toplantısında verilen bilgiye göre, dış ticarette öne çıkmak isteyen kurumlara fonlama ve danışmanlık sunan program ile Türk şirketlerinin bölgesel başarı hikâyelerinin çoğalması hedefleniyor. HSBC Kurumsal ve Ticari Bankacılık’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Virma Sökmen, “Dış ticaret sektöründen ciddi bir talep var. Sektörlere desteğimiz sürecek” dedi. Türkiye’nin dış ticaretteki gelecek perspektifleri hakkında değerlendirmeler yapan Dış Ticaret ve Tedarik Yönetimi Birim Yöneticisi Toygun Özmen, demirçelik, kimya, endüstriyel makineler ve ulaşım araçları sektörünün Türkiye’nin dış ticaretinde önemli rol oynayacağı Yaklaşık bir buçuk ay içinde 542 dış ticaret şirketine 568 milyon dolarlık kredi sağlanan “Uluslararası Büyüme Desteği” devam edecek. İleride KOBİ’lere müşteri temsilcisi desteği de verilecek. nı belirterek, “Ortadoğu ve Kuzey Afrika toplam ihracatın üçte birlik bölümünü oluştururken bu önemi gelecekte de devam edecek. Çin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri 2030’a kadarki dönemde Türkiye’nin ihracatında önemli yer alacaklar. Çin, Hindistan ve Kore başta olmak üzere Asya bölgesine ihracat da gelecekte önemli bir rol oynayacak” dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle