14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 6 EYLÜL 2013 CUMA 16 KÜLTÜR Salzburg Festivali ‘Don Carlo’ ile mükemmeli yakalamıştı Savaşı önlemek için… Salzburg Festivali’nin unutulmaz anlarını sizlerle geçen cuma paylaşmaya başladım. Yerim dar geldi. Yazının devamı bu haftaya kaldı. Ne Mozart ne de Stephan Zweig, Salzburg’da dillerden düşmeyen iki başka isim vardı: “Norma”nın Cecilia Bartoli’si ve “Don Carlo”nun Jonas Kaufmann’ı... Ancak hele “Don Carlo”yu da izledikten sonra, yalnızca bu iki sanatçının değil, Salzburg’dan geçen birçok sanatçının nasıl da mükemmelin peşinde koştuğunu ve yakaladığını görecektim. Yaz ayları dünyanın her yeri festivallerle dolu. Ama niteliğin, mükemmele en yakın olduğu yer ve etkinlik bence Salzburg’du… 11 FİLMLİK ÖZEL BİR SEÇKİ İstanbul Modern’de Kültür Servisi İstanbul Modern Sinema, 1929 Eylül tarihleri arasında “Ölesiye” başlıklı programla 11 filmlik bir seçki sunacak. Sinema tarihinin farklı dönem ve coğrafyalarından örnekler sunulacak programda, Steven Soderbergh’in Cannes’da Altın Palmiye alan ve James Spader’a da en iyi erkek oyuncu ödüllerini kazandıran “Seks Yalanları”, Andrey Tarkovski’den Cannes Film Festivali’nde jüri büyük ödülü ve Fipresci ödülünü kazanan “Solaris”, Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönen Rainer Werner Fassbinder’in “Veronika Voss”u, JeanJacques Beineix’nin ilk filmi “Diva”, Luis Buñuel’in Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü aldığı “Viridiana”, Zeki Demirkubuz’un Altın Portakal’da en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini alan filmi “Kader” yer alıyor. Programda, Sam Peckinpah’ın kült yapıtı “Bana Alfredo Garcia’nın Kellesini Getirin”, Atom Egoyan’ın Oscar’a aday olan filmi “Başka Bir Dünya”, Kim kiduk’tan “Yay”, Roger Michell’in Ian McEwan’ın romanından uyarlanan filmi “Dayanılmaz Aşk” ve Peter Brosens ile Jessica Hope Woodworth’ün “Beşinci Mevsim” adlı filmi de gösterilecek filmler arasında. ‘Ölesiye’ sinema arış için aşkı feda etmek Festivalin en iddialı prodüksiyonlarından biri Verdi’nin “Don Carlo”suydu. Schiller’in eseri üzerine hem Fransızca hem İtalyanca librettosu olan, çeşitli kesintiler geçiren bu eser bu kez İtalyanca orijinal haliyle ve kesintisiz oynanacaktı. Eseri sahneye koyan ise 20. yüzyıl tiyatrosunun en önemli rejisörlerinden Peter Stein’dı. Rol dağılımı uluslararası ünlü isimlerden oluşuyordu. “Don Carlo”, Fransa ile İspanya arasında 16. yüzyıl savaşları döneminde geçer. İki krallık arasındaki savaşı bitirmek için Fransa Kralı kızı Elizabeth’i İspanya Krallığı’na B gelin verecektir. Ama zaten Elizabeth ve İspanyol Kralı Filippo’nun oğlu Don Carlo birbirlerine deliler gibi âşıktır. Ve haber gelir: Artık barış imzalanabilir. Çünkü Fransa kralı, kızını İspanyol krala veriyor (oğula değil babaya!). Buyrun trajediye! Daha ilk andan dev opera sahnesine tiyatro büyüsünün serpilmiş olduğunu görüyor ve hissediyorsunuz. Peter Stein yapacağını yapmıştı: Karşımda sanki Goya tabloları görüyordum. Savaşlardan kırılan halk, yardımsever bir prenses, ormanda kimliğini gizleyen delikanlının prensesle karşılaşması, ilk görüşte aşk, barış özlemi, idealizm, vatan sevgisiyle tutkulu aşkın iç içe geçmesi… Peter Stein olağanüstü bir ışık kullanımıyla, gölgelerle Teatral sahneleme oynayarak, tüm sahneye yaydığı devinimle ya da hareketsizlikle, zaman zaman sahneyi bölüp minicik bir bölümünü kullanarak müthiş bir derinlik kazandırmıştı sahnedeki her ana. Çatışmaları, çelişkileri vurgulamıştı. Çok yalın gibi görünen ama sonsuz yoğun bir yorumdu bu. Sadece aşk sahnelerinde değil, en zorlu çatışma sahnelerinde de (örneğin din adamlarıyla devlet adamlarının çelişkisi; hem kral babanın danışmanı, hem oğlun sırdaşı olan Rodrigo’nun çelişkisi, Elizabeth’in Don Carlo’nun ve kralın kendi kendileriyle hesaplaşması) hepsinde sonsuz bir inandırıcılık vardı. Verdi’nin muhteşem müziği Antonio Papano yönetimindeki Viyana Filarmoni Yıldızlar geçidi Orkestrası’yla kanatlanmıştı. Son yılların en gözde tenoru Alman Jonas Kaumann (Don Carlo) sesiyle, enerjisiyle, oyunculuğuyla ve karizmasıyla (çok da yakışıklı) mükemmeldi. YunanAlman Soprano Anja Harteros karşısında tüm duygu birikimini ortaya döken; tereddüt anlarını bize de yaşatan, gençlikten olgunluğa ilerleyen bir Elizabeth’di. İkisi birbirlerine müthiş yakışmışlardı. Bu prodüksiyonun bir eşsizliği de tüm seslerin mükemmelliğiydi. Amerikalı bariton Thomas Hamson (Rodrigo), Finli bas Matti Salminen (Kral Filippo) Rus mezzosoprano Ekaterina Semenchuck (Prenses Eboli) ve Amerikalı bas Eric Halfvarson (baş engizisyoncu) sesleri kadar oyunculuklarıyla ve sahneye olan egemenlikleriyle de her biri ayrı ayrı izleyiciyi avuçlarına alıyorlardı. imge Büyükedes’in başarısı İnsan her festivalde istediği kadar kalabilse ne iyi olurdu. Ama olamıyor işte. O yüzden Ricardo Muti’nin yönettiği “Nabucco” operasını izleyemedim. Roma Opera Orkestra ve korosunun konser biçiminde sunduğu operayı izlemeyi çok isterdim. Çünkü solistler arasında bir Türk soprano Simge Büyükedes vardı. Operanın önemli kişilerinden Anna’yı söylüyordu. Konser izleyen ve müzik bilgilerine sonsuz saygı duyduğum arkadaşlarım, Simge Büyükedes’in sesiyle, tavrıyla, duruşuyla ne denli iyi olduğunu anlata anlata bitiremediler. Ben de müthiş gururlandım. Teşekkürler Simge Büyükedes! İnanıyorum ki, Leyla Gencer de o akşam seni o dev sahnenin bir köşesine sinip izlemiştir! S FESTİVAL 14 EYLÜL’DE ANTALYA’DA Barış İçin Kadın Filmleri Kültür Servisi Filmmor tarafından düzenlenen Barış İçin Kadın Filmleri Festivali 14 Eylül’de Antalya’da yapılacak. Atatürk Kültür Merkezi’ndeki etkinlikte kadın konulu filmler, video çalışmaları gösterilecek ve bir de söyleşi gerçekleştirilecek. Yeşim Ustaoğlu’nun “Güneşe Yolculuk”, Melek Özman’ın “İsyanı Nisvan” ve “Hani Meral”, Mizgin Müjde Arslan’ın “Ben Uçtum Sen Kaldın” ve Filiz Işık Bulut’un “Deng” filmleri programda yer alıyor. Gün boyunca ayrıca “Barış İçin Kadın Konferansı” ve “Kadınlar Barış İçin Sabahlıyor” etkinlikleri sırasında kaydedilen videolar sunulacak. Ayrıca Barış İçin Kadın Girişi’nin katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirilecek. Etkinlikler herkese açık, ücretsiz olarak yapılacak. Bu yıl 12’ncisi düzenlenecek Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali için de başvurular başladı. 2014’ün Mart ayının ikinci haftası İstanbul’da düzenlenecek festival için, yönetmeni ya da yönetmenlerinden biri kadın olan filmlerin en geç 1 Kasım’a kadar başvuruda bulunması gerekiyor. Bu yıl festivale 40 bin kişinin katılması bekleniyor Rock’n Coke heyecanı başlıyor Olimpos’ta kazılar başladı u Antik kentte bu yıl ağırlıklı olarak, restorasyon ve daha önce ortaya çıkartılan yapıların sağlamlaştırılması için çalışma yapılacak ANTALYA (AA) Kumluca ilçesindeki Olimpos antik kentinde, 2013 yılı kazı ve restorasyon çalışmaları başladı. Olimpos Kazı Heyeti Başkanı, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yelda Uçkan, gazetecilere yaptığı açıklamada, bu yılki çalışmaların üç bölümde sürdürüleceğini söyledi. Antik kentte kazı çalışmalarının 2000 yılında başladığını anlatan Uçkan, bu yıl ağırlıklı olarak daha önceki yıllarda ortaya çıkartılan yapıların restorasyonu ve sağlamlaştırılması üzerine çalışacaklarını kaydetti. Uçkan, şunları söyledi: “Bu yılki kazı çalışmalarımız koruma ve onarım ağırlıklı sürdürülecek. Özellikle geçen yıl açtığımız nekropol caddesinde ortaya çıkan ve sivil konutlar olduğunu düşündüğümüz konutlarda tahribatı önlemek amacıyla ortaya çıkan yapıların onarımı ve sağlamlaştırmasını yapacağız. Ayrıca eser deposunda gelecek yıl hazırlanması planlanan Olimpos Kazısı kitabına ilişkin eser, envanterleme ve belgeleme çalışmalarımız devam edecek.” Kültür Servisi Bugün başlayacak ve üç gün sürecek Rock’n Coke festivali, 5 farklı sahnede 100’den fazla performansa ev sahipliği yapacak. Festivalin ana sahnesinde Arctic Monkeys, The Prodigy, Primal Scream, Hurts, Editors; Keşif Sahnesi’ndeyse Radio Moscow’dan Boban and Marko Markovic Orchestra’ya birçok isim yer alıyor. Ana sahnede Teoman, Duman, Aylin Aslım, Manga, Can Bonomo gibi yerli isimler de var. Saatler kala festivale bir sürpriz isim daha katıldı. Festivale özel hazırlanan “Rock’n Coke’ta Ben Niye Yokum” klibiyle internette bir fenomene dönüşen Tarık Mengüç, Keşif Sahnesi’ndeki isimlerden biri oldu. Şarkısında “Gerekirse biz de rock söyleriz / Gerekirse DJ’le eğleniriz / Çok istiyorsan kafa sallarız / Çadırı da kurarız da göbeği de atarız” diyen Tarık Mengüç, sanal dünyadaki ilgi sonrasında festivaldeki isimler arasına katıldı. Bu yıl yaklaşık 40 bin kişinin katılması beklenen festivalin düzenleneceği Hezarfen Havaalanı’na nasıl ulaşılacağı ise ayrı bir sorun. Festival organizasyonu katılımcıların festivale gelişte ve dönüşte sıkıntı yaşamamaları için metrobüs hattını kullanmalarını öneriyor. Katılımcılar, Beylikdüzü metrobüs hattının son u Arctic Monkeys, The Prodigy, Primal Scream gibi Rock’n Coke’ta sahne alan isimler arasına, festivale saatler kala Tarık Mangüç de dahil oldu. Mengüç, “Rock’n Coke’ta Ben Niye Yokum” isimli klibinin sanal ortamda büyük ilgi görmesi üzerine festivale katıldı. durağı olan Tüyap durağında inerek festival alanına gidecek servisleri kullanabilirler. Ayrıca festivalden dönüş saatlerinde metrobüs seferleri artırılacak. Özel araçlarıyla gidecekler alaAylim Aslım belgeselİ YAPILIRKEN ortaya çıktı na E6 üzerinden ulaşılabileceği gibi, trafik yoğunluğu olan E5 üzerinden de gidebilir. E6 Çatalca çıkışından itibaren yerleştirilecek yönlendirme tabelaları ulaşımı kolaylaştıracak; ancak müzikseverlerin trafik yoğunluğunu göze alması ve sapakları kaçırmaması gerekiyor. Festival alanına servis araçlarıyla ulaşmak da mümkün. Servis araçları Mecidiyeköy ve Kadıköy’den her saat başı sınırlı sayıda, Beylikdüzü’nden ise araçlar doldukça kalkacak. Alandan şehre dönüş aynı noktalara gece 02.00’ye kadar düzenli olarak, ancak sınırlı sayıdaki araçlarla yapılacak. 400 kişinin görev yapacağı festival alanında danışma merkezleri aralıksız ve ücretsiz hizmet verecek ilk yardım çadırları, duşlar, standart tuvaletler ve engelliler için tuvaletler, şarj üniteleri, elyüz yıkama istasyonları, çöp ve atık istasyonları, yiyecekiçecek standları, kamp çadırlarını kurmaya yardımcı olacak görevliler, katılımcılar için hazır bulunacak. Salinger’dan beş ‘yeni’ kitap Kültür Servisi Hayatının son 45 yılını insanlardan uzakta, eser yayımlamadan geçiren ABD’li yazar J. D. Salinger’ın yaşamını anlatan belgeselin hazırlıkları sırasında, yazarın yayımlanmamış beş kitabı daha olduğu ortaya çıktı. Salinger’ın ölmeden önce avukatına teslim ettiği iddia edilen kitapların isimleri de açıklandı. Önümüzdeki 7 yıl içinde yayımlanacağı belirtilen kitapların arasında, Salinger’ın Türkçede “Gönülçelen” ve “Çavdar Tarlasında Çocuklar” isimleriyle yayımlanmış kült romanı “Catcher in the Rye”ın devamı olan bir kısa hikâye de var. Kitabın başkarakteri Holden Caulfield’in hayatından yeni bir kesit sunan hikâyenin ismi “Last and Best of Peter Pan’s”. Salinger’ın hikâyelerinde sık sık kulandığı Seymour Glass karakterinin yer aldığı beş kısa hikâyeden oluşan “The Complete Chronicle of Glass Family” (Glass Ailesi’nin Eksiksiz Tarihi) ve yazarın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki anılarının bir derlemesi olan “A Counterintelligence Agent’s Diary” (Bir Karşı İstihbarat Ajanının Günlüğü) adlı kitaplar da yayımlanacaklar arasında. Diğer kitaplar ise, Salinger’ın Sylvia Welter ile kısa süren evliliğine dayanan “World War II Love Story” (2. Dünya Savaşı Aşk Hikâyesi) ile Hinduizmi anlattığı “A Religious Manual” (Dini Bir El Kitabı). Ulaşım nasıl olacak? Kültür Servisi Pera Palace Hotel Jumeirah 121. yaşını müzikle kutluyor. Piyanist Ayşegül Kuş Durakoğlu yönetiminde, Cihat Aşkın ve Serap Çiftçi gibi Türk ve Amerikalı müzisyenlerden oluşan Musica Mundana Oda Müziği Grubu’nun vereceği “Orient Express ile Müzikli Yolculuk” konseri bu akşam saat 19.00’da Grand Pera Balo Salonu’nda gerçekleşecek. Orient Express’le kutlama Arctic Monkeys Editors
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle