14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’nin kapısını çalacağı tek bir komşusu kalmadı’ dedi 5 ‘Terör ithal ediyoruz’ ANTALYA (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en çok barışa ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Bugün Türkiye’nin kapısını çalacağı tek komşu ülke kalmadı. Herkesi düşman ilan ettik. Savaş çığırtkanlığı yapmanın âlemi ne?” dedi. Dünya Turizm Günü nedeniyle Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör: Turizm” konulu konferansa katılan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeye barışı yerleştirdiğimiz andan itibaren, özgürlüğü ve demokrasiyi daha kökleştirdiğimiz andan itibaren Türkiye çok büyük sıçramalar yapacaktır” diye konuştu. Türkiye’nin çevresinde “kapısını çalacağı” tek komşusu kalmadığını anlatan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Herkesi düşman ilan ettik. 500 bin mülteciyi Türkiye’de ağırlıyoruz. Bu resmi rakam. Gayriresmi rakamı kimse bilmiyor. 900 kilometre sı CHP, BARBAROS ŞANSAL’IN SUÇLAMALARINI CİDDİYE ALMADI Haber Merkezi Gezi Parkı protestolarına destek veren modacı Barbaros Şansal’ın “palalı” saldırgan Sabri Çelebi ile ilgili iddiada bulunduğu bir videosu yayımlandı. Videoda Şansal, Gezi eylemcilerinin düzenlediği bir platformda konuşurken “palalı saldırı” olayının CHP tarafından organize edildiğini ileri sürdü. İzmir’de gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Şansal, “Bildiğim kadarıyla bunu söyleyen arkadaş AKP’nin polisiyle davalı. Gürsel Tekin de oradaydı” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise iddiaları “Tamamen asparagas” şeklinde yorumladı. Tekin, “Bizim her şeyimiz açıktır. Ciddi olmayan bir şey için hukuki süreç başlatmayacağım” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Barbaros Şansal, Gezi olaylarındaki ‘palalı saldırganın’ CHP ile bağlantısı olduğunu iddia etti, bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusu üzerine, “Kim o?” diye sordu. Şansal’ın modacı olduğunun söylenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Aklını peynir ekmekle yemiş herhalde. Moda işine baksın o. Eğer siyasete soyunacaksa AKP orada duruyor, gider oraya katılır, o zaman bizim muhatabımız olur” diye konuştu. Bir Eflatun Ölüm... Serin ve mavi bir güz akşamında yitirilmiş anıları, özlemleri kucaklıyordum... Ağaç dallarının titreyişini, Homeros’un ışık sahilini, kimi kavgaları, dostlukları düşünüyordum. Bir şairin dizelerinde hayatı bölüşüyordum... “Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki”... İnsanoğlu dünyayı omuzlarında taşıyabilirdi istediği zaman; savaşları, açlıkları, yoksullukları durdurabilirdi... Bir çocuğun elinde olabilirdi tuhaf bir dünya! Hayat böyle sürüp giderken bu gösteriyi acımasız bulanlar, o yufka yürekliler ölmeyi yeğ tutacaklardır... Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz. Bir gün gelir bir komut olur yaşamak. Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan... Şair böyle sesleniyordu işte... Hayatın o kökleri, geride kalan yıllar... Elimde bir Behçet Aysan kitabı... Nemli bir İstanbul akşamı! Kitabı kızı Eren Aysan yazmıştı: “Bir Eflatun Ölüm” (um:ag yayınları). Kitabı yarılamıştım... Bir bölüm gözüme ilişti: “Kar yağıyor dışarıda... Mektubun yeni gelmiş İstanbul kokuyor... Kar yağıyor... Seni seviyorum...” Bir anda gözlerimin önüne Madımak katliamı geldi... Yükselen alevler ve yobazların haykırışları. Katil sürüleri onlarca aydını, şairi, ozanı, gençleri cayır cayır yakarken ağızlarından salyalar akıyordu. Devlet ise askeriyle, polisiyle sadece seyrediyordu. HHH Sabah gazeteye geldim... Odamda otururken, sinemacı ve tiyatrocu sevgili arkadaşım Tuncel Kurtiz’in ölüm haberini aldım... İçim titredi! İlk sorum şu oldu arkadaşlara: “Edremit’te mi yoksa İstanbul’da mı?” Bir devrimci ruh daha ayrılmıştı aramızdan... Çocuksu, coşkulu, adam gibi adam... Ben Edremit doğumluydum. Tuncel İzmit. Onun da çocukluğu babası kaymakam olduğu için Edremit’te geçmişti. İkimiz de Kaz Dağları’nı karış karış bilirdik. Ben Ören’e, Güre’ye gittiğimde buluşur dostlar sofrasında otururduk. Yüzlerce şiir bilirdi o! Homeros’un ışık sahili, Edremit’in Çamlıbel köyü Tuncel’in gür sesini dinlerdi... Yorgun yüreği bir iki kez teklemişti... Ona pek aldırış etmezdi... Türkiye Tuncel’in yüzünü pek tanımazdı... Doğa sevdalısı Tuncel, birkaç odalı butik oteli ve restoranını karısı ve kayınpederiyle işletirken sadece komutlar verirdi. Behçet Aysan, Metin Altıok ve Tuncel Kurtiz... Behçet ve Metin’i 20 yıl önce yitirmiştik... Onlar da arkadaşımdı... Hele Metin’le 20’li yaşlarda arkadaş olmuştuk... Yıllar geçip gidiyordu işte... Ölüm kaçınılmazdı... HHH Tuncel, Çamlıbel’de değil İstanbul’da ölmüştü... Yıllarını sinemaya ve tiyatroya adamış olan o devrimci yürek uzun yıllar Berlin’de yaşamış, daha sonra Türkiye’ye dönmüştü. Yılmaz Güney’in de can dostlarından birisiydi... Gözlerimin önüne onun çocuksu coşkusu, delişmenliği, hiçbir zaman yitirmediği devrimci ruhu geliyor... İnatçılığı! Sık sık söylediği: “Ben en çok annemi özledim!” 2009 yılında Güz Sancısı filminin ardında Ezel dizisiyle Türkiye onun yüzünü ve sesini tanıdı... Oysa tiyatroda sahnenin tozunu 1959’da Dormen Tiyatrosu’nda içine çekmiş, sinemada Sürü filmiyle oyunculuğunu doruğa taşımıştı. Ağaç, çiçek, böcek sevgisiyle, okuyup yazarak yaşama sarılan bir ustayı, dostu, arkadaşı yitirmenin derin acısı içindeyim... Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki Tuncel! Gel rakı sofrasını Homeros’un ışık sahiline kuralım yine... Eski dostlarla buluşalım, güneşin batışını seyredelim Behramkale üzerinden... Denize bakalım, şarkılar söyleyelim; Behçet’in, Metin’in şiirlerini okuyalım birlikte... Kavga edelim, çokuluslu altın avcılarını anlatalım arkadaşlarımızla birlikte... Devrimci ruhumuzu ateşleyelim, sevda, aşk, sevgi, barış için... Savaşa karşı çıkalım! Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan! nırımız var, sınır olmaktan çıktı. Terör ithal eden ülke konumuna geldik. Bu bizim için hoş bir tablo değil. Anadolu’nun toprakları sevgi ve barışla yoğrulmuştur. Mevlana, Karacaoğlan bu toprakların insanıdır. Savaş çığırtkanlığı yapmanın âlemi ne?” Eski başbakanlardan Bülent Ece vit döneminde kurulan ve turizm sektörünü de içine alan Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 ayda bir toplanması gerekirken Şubat 2009’dan bu yana toplanmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, turizmin, barışın dili olduğunu vurguladı. Kılaçdaroğlu, Antalya’da Mustafa Asım Cula İlköğretim Okulu 2’nci sınıfındaki başkanlık seçimleri sırasında öğrencilerden birinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “Ağaç kesiyor” diye eleştirdiği için öğretmeni tarafından “vatan haini” ilan edildiğine ilişkin haberi hatırlattı ve “Olacak şey değil. Bu öğretmen gelecek kuşakları yetiştirecek, temel sorunumuz bu” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle