15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Dünya piyasalarındaki sorunlara tüketici güvenindeki sert düşüş de eklenince lira bir darbe daha yedi Güven düştü dolar çıktı u Tüketici Güveni eylül ayında yüzde 6.6 azalarak 72.1’e indi. Ekonominin geleceğine giderek daha karamsar bakan verilerin artması, TL’nin dermanını kesiyor. Bir gün önce günü dolara karşı 2.01’den kapatan TL, günü 2.0320’den kapattı. Ekonomi Servisi ABD’nin bütçe görüşmeleri ve borçlanma tavanının yanı sıra Fed’e yönelik belirsizlikler global piyasalarda satış baskısına neden olurken, gelişmekte olan piyasalardan çıkışların hızlanmasıyla dolar/TL 2.03’ü aştı. Doların Türk Lirası’na karşı gösterdiği hızlı yükselişte, dün açıklanan tüketici güven endeksindeki sert gerilemenin yanı sıra Merkez Bankası’nın TL’nin değerlenmesi için faiz silahını kullanmayacak olması da etkili oldu. Bu çerçevede önceki gün akşam saatlerinde dolara karşı 2.0110 2.0115 düzeyinde olan TL, tüketici güvenindeki sert düşüşün de etkisiyle 2.0330’a kadar yükseldi. Dün piyasalar kapanırken serbest piyasada dolar 2.0320 liraydı. Doların yükselmesindeki ana dış etkeni ABD’de kamu kurumlarının harcama tavanı ve ek bütçeye ilişkin beklentilerdeki gerginlik oluşturuyor. ABD’de kamu kurumlarının harcama yapmaya devam edebilmeleri için Kongre’nin ek harcamayı 1 Ekim’e kadar onaylaması, federal borçlanma limitinin artırılması için de 17 Ekim’e kadar uzlaşma sağlanması gerekiyor. Bu endişeler, Türkiye dahil “gelişmekte olan” piyasalardan merkezlere doğru parasal çıkışlara neden oluyor. Bu da doları artıran temel faktörü oluşturuyor. Dün açıklanan Tüketici Güven Endeksi de liradaki düşüşü hızlandıran bir faktör oldu. Merkez Bankası ve TÜİK işbirliği ile hazırlanan endeks eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 6.6 azalarak 72.1 değerine geriledi. Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100’den küçük olması ise tüketici güveninde kötümser durum olduğunu gösteriyor. Son iki aydır düşen endeksin alt kalemleri, piyasadaki güven sarsıntısı ve artan karamsarlığı da gösteriyor. Gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme olasılığında bir ay öncesine göre yüzde 21.9 azalma var. Gelecek 12 ayda işsiz sayısında artış bekleyenler yüzde bir ayda yüzde 1.2 artmış. Kafa Aynı Kafa Başbakan’ın demokrasi paketini açıklamasına gün kala, üç kulübün taraftarlarına yönelik, sözde tribünlerdeki şiddeti önleme operasyonunun, hukuk devleti düzeni içindeki yeri, işleyişinin, sizce Ergenekon’dan, KCK yargılamaları operasyonlarından farklı bir başlangıç, işleyişi var mı? Operasyonlardan sorumlu iktidar cephesi sözcülerinin “siyasi yanı yok” açıklamalarına inanıyor, güveniyor musunuz? Hukuk devleti düzenlerinde, yargılamanın güvenilirliği, bağımsızlığının olmazsa olmaz ilkeleri açısından, özel yargı elinde yaşanan, hakhukuk çerçevesinde nokta konulup bitirilemeyecek davalardaki çok ağır insan hakları, hukuk devleti düzeni işleyişi ihlalleri, takılmış bozuk plak gibi bile bile aynı yaklaşımlarla neden, nasıl gündeme sokulabilir ki?.. Yargılamada kişinin açık, suçundan yola çıkılması gerekirken, neden bir kez daha toptancı genel suçlamalarla, söz konusu operasyon için ilk aşamada açıklandığına göre, geriye dönük 16 eylemden üç takımın birden 96 taraftarı için genel suçlama ile gözaltılar gerçekleştiriliyor? Siyasi olmadığı açıklanmış operasyondaki sorgulamalarda başından gözaltına alınmış taraftarlara, Gezi eylemleri içerikli suçlama soruları yöneltiliyor?.. Önceden saptanmış suç eylemleri üzerinden değil de sorgulamalardan çıkarılabileceklerden örgüt suçu bulunabilmesinin yolu aranıyor... Biz bu demokrasilerde örneği olmayan, hukuk devleti düzenine aykırı operasyonlarla nerelerden nerelere kadar gidilebildiğinin çok çarpıcı, acıtıcı örneklerini yaşamadık mı? Çok açık, net olarak askeri darbelerle hesaplaşma kaleminde açılmış davalardan bile amaca yönelik sonuç alınmasını engelleyecek boyutlardaki hukuksuzluk, yargılama usul, insan hakları ihlalleri ile nokta konulamayacak davalardan ders almak hak getire... Sonuçta gerçekten darbecilerle hesaplaşma amacına ulaşılamayacağı bir hakhukuksuzluk ihlalleri, çoğunluk için ağır mağduriyetler kara tablosu ortaya çıkmışken... Türkiye’nin askeri darbeler süreçlerindeki askeri darbe hukuku uygulamaları ağırlığında, kimilerinde daha da fazla hukuk ihlalleri yaşamakta olduğu gerçeği sırıtırken... Tribün şiddeti operasyonu adı altında aynı kafayla yola çıkmak neyin nesi? Haksızlık, haksız şiddetin, yargı yoluyla yaratılan mağdurlar gerçeğinin toplumu nasıl da cepheleştirdiği, Türkiye’yi demokrasi yolunda yürümekten engellediği, işin içinden çıkılmaz hak hukuk ihlallerinin yaraları sarmak şöyle dursun, şiddeti üretiği ortada iken, aynı yöntemler, aynı kafayla operasyonları nasıl okuyacağız ki?.. HHH İktidarları, içerdedışarda izledikleri politikalarda çok sıkışmış, işin içinden çıkamaz olarak, günlük gündem değiştirme, yeni cepheleşme odakları yaratmayı sıkışıklıklarının çaresizliğinde yeni bir çıkış yolu, çözüm olarak mı görmekteler? Suriye, Esad’a yönelik olarak öylesine sert, tek yanlı bağırıp çığırdılar ki... Şimdi dünya dengelerinin zorlamasında aslında çaktırmadan tersine çevirmeye çalıştıkları yeni yol haritalarının sırıtmaması için, kitleleri oyalayacak çok farklı bir gündeme, yeni çatışmalara mı gereksinimleri çok? Suriye’de rol kapma uğruna öylesine atak, öylesine gözü kara işlerin, sorumlulukların içine daldılar ki... En haklı, en insani çerçevede olan savaştan kaçanlara açılan kapılarımızdan, doğan doğal maliyetlerin bile tek başına Türkiye tarafından ödenmesi gibi bir tablo ile yüz yüzeyiz... Dünyanın kaynaklarını toplayan en büyükler lütfedip, sadaka boyutunda Suriye’den kaçanların ağır maddi manevi yükünü bizimle paylaşmak eğiliminde değiller. BM’den, dünyayı paylaşımda zorlamaya yönelik, insani yardım çalışmaları için toplantıların Türkiye’de yapılmasını istiyoruz... Başbakan’ın demokrasi paketini açıklamasına gün kala, toplumun beklentilerinin çok yükselmiş olduğu Kürt açılımından, içeriğinden ne çıkacağı üzerinden fetva verecek halimiz yok. İçerik kaygıları, beklentinin çok yükseltilmiş olmasının düş kırıklığına dönüşebilecek sonuçları bir boyut... Bir de paketin gerçekten demokratik açılım olabilmesi ile çelişen, hiç de demokratik olmayan hazırlanış boyutu var ki... Türk’üKürt’ü, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bireyin en küçük bir itirazının olamayacağı en sıradan, en demokratik bir açılım maddesi için bile, demokratik olmayan yol ve yöntemlerle, öylesine dayatmacı olarak gündeme getiriş, üslupla yaratılan sorunlar var ki... Gerçekten barış içinde birlikte yaşamanın olmazsa olmazı çok basit bir çözüm yönteminin öylesine yanlış, tersine anlaşılması, algılanması sorunu var ki... Kaygılanmamak, korkmamak elde değil. Başbakan’ın tek başına giderek keskinleşen çatışmacı dil ve üslupla yeni gerilimler katma riskleri öylesine çok ki... Ne olurdu hiç değilse Meclis’teki partilerle, halkın temsilcisi sivil toplum örgütlenmeleri, toplumsal tarafları ile kimi açık uzlaşmalar yapılsa, özünde içerik olarak kolayca buluşabileceğimiz ortak çözüm alanları çoğaltılabilseydi? Şimdi kimi slogan söylemlerin işlevlerinin tersine algılanabilmeleri riskleri bile çok ağır... Yaşamın asıl insanları etkileyen alanlarına ilişkin kaygı verici gelişmelere hiç giremeden bile “tribünlerdeki şiddet” gündemli operasyon, yeni bir diken değil mi? Yıl sonu hedef yüzde 30 kâr Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen’in toplantıda verdiği bilgiye göre; 4 Şirketin özsermayesi AgeasSabancı ortaklığının hemen öncesinde açıklanan 2011 Haziran mali tablolarında 371 milyon TL iken 2013 ilk yarıyılında yüzde 28 artışla 495 milyon TL seviyesine ulaştı. 4 2011’in ilk altı ayındaki 4.8 milyon TL olan teknik kârı da bu yılın ikinci çeyreğinde 36.7 milyon TL seviyesine çıktı. 4 Prim üretiminde yüzde 1216 artış; yıl sonu kârında yüzde 2030 artış, yıl sonu itibarıyla yüzde 8’lik pazar payı, bileşik rasyoda 2 puanlık iyileşme bekleniyor. 4 Aksigorta’da Sabancı Holding ve Ageas Insurance International yüzde 36’şar paya sahip. Yüzde 28 hisse de halka açık. Paralar merkeze kaçıyor Uğur Gülen Steven Braekeveldt Haluk Dinçer Aksigorta şirket bakıyor Aksigorta ortakları sigorta sektöründe satın alma fırsatlarını değerlendirmeye hazır Ekonomi Servisi Sabancı Holding ve Belçikalı sigorta şirketi Ageas’ın sahibi olduğu Aksigorta’da ortaklar Türkiye’nin bir numaralı sigorta şirketi olma hedefi doğrultusunda operasyonel olarak performans artışına odaklanırken diğer yandan Türkiye sigorta sektöründe ortaya çıkabilecek fırsatları değerlendirmeye hazır. Aksigorta ile Ageas’ın ortaklıklarının iki yıllık sürecinin değerlendirildiği basın toplantısında konuşan Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer, sigorta sektöründe konsolidasyon beklediklerini ve Aksigorta’nın büyüme planları doğrultusunda satın alma fırsatlarını değerlendireceklerini söyledi. Sabancı Holding ve Ageas’ın Aksigorta’daki ortaklıkları iki yılını doldururken Aksigorta, 2011 yılında 32 milyon TL, 2012 yılında 49 milyon TL olan net kârını 2013 yılının ilkyarısında gayrimenkul satış kârının da desteğiyle 120 milyon TL’ye çıkardı. Dinçer, sektörde mevcut 35 oyuncudan ilk 10’unun yüzde 75 pazar payına sahip olduğunu ve geriye kalan ve pazarın yüzde 25’ine sahip olan 25 oyuncuya ortalama yüzde 1 pazar payı düştüğünü belirterek hâlâ kârlılık sorunu olan pek çok şirket olduğunu vurguladı. Bu yapının çok fazla sürdürülebilir olduğunu zannetmediklerini belirten Dinçer, “2012’de zarar vardı, 2011’de de zarar vardı, bu yıl ilkyarı kârlı gibi görünüyor ama yine zararda olan çok sayıda şirket olduğunu görüyoruz, konsolidasyonun kaçınılmaz olduğu şeklinde bir değerlendirmemiz var. Önümüzdeki dönemde fırsatlar çıkacağına inanıyoruz; zaman zaman da çıkıyor, yönetim kurulunda değerlendiriyoruz. Dolayısıyla fırsatları değerlendireceğiz” diye konuştu. Şirketin diğer ortağı olan ve Avrupa’nın en önemli 20 sigorta şirketi arasında yer alan Ageas’ın kıta Avrupası Üst Yöneticisi Steven Braekeveldt de Avrupa ve Asya’da aktif olmak istediklerini dile getirdi. Braekeveldt, “Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde konumumuzu güçlendirmeyi, büyümeyi hedefliyoruz. 2015’e kadar sermayemizin yüzde 25’ini gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde yapmak, hayat dışı sigorta sektöründeki payımızı artırmak istiyoruz” diye konuştu. Tüketici daha karamsar Çağlayan: Koç’un Ahmet Efendi’den ne farkı var Olayların birbirine karıştırılmaması gerektiğini ileri süren Ekonomi Bakanı, ‘Nasıl ki bakkal Ahmet denetleniyorsa, Koç da denetlenir’ diye konuştu. Başçı’yı da eleştiren Çağlayan, ‘6 milyar dolar boşa gitti bir kuruş indiremedi’ diye konuştu. yapılacaktır. Bu tür olayların birleşmesi bizi yanlışa götürür. Türkiye’de nasıl bakkal Ahmet, OSTİM’de sanayici Mehmet denetleniyorsa, Koç Grubu şirketleri de Sabancı Grubu şirketleri de tüm şirketler de denetime açıktır” değerlendirmesinde bulundu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın yıl sonu kur hedefi belirlemesine dair, “Başçı açısından bağlayıcı niteliği olması nedeniyle bunu doğru bulmuyorum” diyen Çağlayan, bankanın dövizin yükselişine karşı yaptığı uygulamayı da eleştirdi. Çağlayan, “Eğer insanlar 2.5 liraya dolar almak istiyorlarsa varsın alsınlar ama Merkez Bankası 6 milyar dolar para harcamış bunun karşılığında sadece 1 kuruş geri gitmiş” yorumunu yaptı. İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KLİNİK PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMIMIZIN KOORDİNATÖRLÜĞÜNDE ÜÇ YENİ SERTİFİKA PROGRAMI SUNUYORUZ Genel Koordinatör Yrd. Doç. Murat Paker İdari Asistan Esra Akça ([email protected]; 0212311 76 76) Travma Çalışmaları Sertifika Programı (8 aylık) Direktörler Yrd. Doç. Ayten Zara & Doç. Jack Saul (New York) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği toplantıda Koç Grubu’na yönelik Maliye müfettişlerinin denetimi ve grubun kazandığı ihalelerin iptaline ilişkin haberlerin anımsatılması üzerine, bu olaya tersinden bakıldığında çok büyük kurumlara denetim yapmamak gibi bir durumun ortaya çıkacağını söyledi. Bu durumu farklı olaylarla ilişkilendirmeye kalkmanın yanlış olduğuna dikkati çeken Çağlayan, “Kendinin incelenmesini istemeyenler çıkıp farklı şeyler söyler, kimsenin de bunun üzerine gitmemesi gibi sonuçlar ortaya çıkar” dedi. Çağlayan, “Gerekli düzenleme ve denetimler her zaman Yaratıcı Hareket (1 yıllık) ve Dans/Hareket Terapisi (2 yıllık) Sertifika Programları Direktör Yrd. Doç. Zeynep Çatay Psikanalitik Süreç Atölyesi (3 aylık) Moderatörler Uzm. Psk. Alev Çavdar, Uzm. Psk. Hande Dündar, Uzm. Psk. Filiz Yurtseven Psikanalitik psikoterapiyle ilgili ruh sağlığı öğrencileri ve çalışanlarına yönelik, 3 ay süreyle haftada 2 saat toplanacak olan bu atölye çalışmasında gerçek psikanaliz seanslarının mikroanalizleri, uygun teorik okumalar eşliğinde yapılarak psikanalitik sürecin daha derinlikli olarak anlaşılması hedeflenecektir. Son başvuru tarihi 25 Ekim 2013 Bilgi ve başvuru için http://bilgiegitim.com/ [email protected] Bir kuruş inmedi Yurtiçi ve yurtdışından önde gelen psikotravmatoloji uzmanı eğitmenler tarafından, travma mağdurlarıyla çalışan veya çalışmak isteyen klinisyen ve klinisyen olmayan profesyoneller için temel (56 saat) ve ileri (160 saat) psikotravmatoloji eğitimi. Son başvuru tarihi 4 Ekim 2013 BEDAŞ işçilerinin Eşcinseller, Barilla’ya davası bilirkişide boykot çağrısı yaptı İstanbul Haber Servisi İşten çıkarılan 30 BEDAŞ işçisinin 2012’de açtıkları İstanbul 8. İş Mahkemesi’ndeki işe iade davası, bilirkişi raporu alınması için 15 Kasım’a ertelendi. Mahkeme, bilirkişiden, o dönemde taşeron şirkete bağlı olan işçilerin BEDAŞ işçisi sayılıp sayılmayacağının, işten çıkarmaların gerekli olup olmadığının tespit edilmesini istedi. EnerjiSen’in İstanbul 1. İş Mahkemesi’nde kazandığı davada, taşeron 2000 işçinin kadroya alınmasına karar verilmişti. Ekonomi Servisi İtalyan makarna devi Barilla, Yönetim Kurulu Başkanı Guido Barilla’nın reklamlarında hiçbir zaman bir eşcinsel çifti oynatmayacağını söylemesinin ardından, müşteriler boykot çağrısı başlattı. Barilla, İtalya’da bir programda “Eşcinseller bizim makarnamızı ve reklamlarımızı seviyorsa, bizim makarnamızı yerler. Yoksa yemezler” dedi. Eşcinsel birlikleri bu ifadelere tepki gösterdi. Barilla, reklamlarında idealize edilmiş bir İtalyan kırsalında mutlu aileleri kullanıyor. Bilgi ve başvuru için http://travma.bilgi.edu.tr [email protected] Zeynep Çatay ve Marcia Plevin (İtalya) tarafından verilecek bu eğitimlerden Yaratıcı Hareket Programı’nın (153 saat) temel amacı kişinin bedenini algılama kapasitesini ve yaratıcı, spontan bedensel ifade becerilerini geliştirerek beden/zihin ve ruhsal dünyasının bütünleşmesine katkıda bulunmak. Bu program sonucunda katılımcılar, hareketi bireyler ve gruplarda yaratıcı süreci geliştirmek için bir araç olarak kullanabilecekler. Dans/Hareket Terapisi Programı’nda (372 saat) buna ek olarak, ruh sağlığı çalışanlarının yaratıcı hareket ve dansı psikoterapötik bir kanal olarak kullanabilir hale gelmeleri amaçlanıyor. Son başvuru tarihi 30 Aralık 2013 Bilgi ve başvuru için http://dansterapi.bilgi.edu.tr [email protected] www.bilgi.edu.tr 444 0 428
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle