25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Savcılık, kamera kayıtlarından eli sopalı saldırganları tespit etti, biri polis dört kişi tutuklandı Bir Sivil Vesayet Öyküsü Ergenekon Davası tam tahmin ettiğim gibi bitti. Olay hukuki olmadığı için, ayrıntılarının da önemi yok. Ayrıntı, kanıt, delil, tanık bunlar hukuki işlemlerde rol oynayan etkenler, siyasi davalarda değil. Bu dava başladığından beri, ayrıntıları ıskalayanlar hep şu savı ileri sürdüler: Ama biz askeri vesayeti tasfiye ediyoruz. Tabii ki hep aynı karşılığı alıyorlardı: Canım askeri vesayeti tasfiye etmeyin diyen yok. Ama demokrasilerde bu da hukuk çerçevesinde yapılır. Askeri vesayet, özel yetkili mahkemelere gerek kalmadan kaldırılmalıdır. Aksine davranış halinde, vesayet kalkmaz, ancak şekil değiştirir. Başka bir deyişle askeri vesayet gider, sivil vesayet gelir. Demokrasiler için sivil vesayet de askeri vesayet kadar tehlikeli ve de zararlıdır. Yasaların çiğnenmesi, demokrasinin temel ilkelerinin hiçe sayılması, örneğin, yargının yürütmenin ya da herhangi başka, yasada yeri olmayan ve anayasadan almadığı yetkiyi kullanan bir sivil gücün vesayetine girmemesi gerekir. HHH Şimdi size demokrasinin onsuz olmazı yargı bağımsızlığının köküne kibrit suyu eken, yargı üzerinde sivil vesayetin çarpıcı bir örneğini vermek istiyorum. Iğdır, Tuzluca doğumlu, İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve 2003’ten beri Hazine avukatlığı yapan Adem Sevilmiş, o tarihten bu yana tam 22 kez hâkimlik ve savcılık için sınava girmiş, yazılı sınavları kazanmış ve her defasında mülakatta geri çevrilmiş. 12 kez mülakatın kamerasız yapılmış olması dolayısıyla dava açıp kazanmış olan Sevilmiş, son olarak girdiği mülakatta da dizüstü bilgisayarın batarya çeşitlerini bilemediği için geri çevrilmiş. Daha önce bir başka mülakatta, elma ağaçlarının optimum verim sağlayacak plantasyon araları sorusunu yanıtlayamadığı için başarısız kabul edilen Adem Sevilmiş, 4 Ekim’de tekrar sınava girecek. Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu, benzer başka bir örneği de sunmuş, 30 Temmuz tarihli haberinde; o da sekiz kez mülakattan geri çevrilen Halil Atlı. Halil Atlı’ya sorulan sorular arasında, künde sanatı ve Pritzker Mimarlık Ödülü’nün ilk kadın sahibi var. İşte hâkim ve savcıların göreve alınmalarında nesnel ölçütler bunlar. Haberde belirtildiğine göre, iki adaydan Adem Sevilmiş’e daha sonra bir siyasi kişi, dosyasında gizli bilgiler bulunduğunu ve mülakatı asla geçemeyeceğini söylemiş. Burada bir noktayı vurgulamak isterim: Adem Sevilmiş Hazine avukatı olduğuna göre, devlet memuru olma koşullarını yerine getirmiş. Bu durumda, dosyasında bulunan ve hâkim savcı olmasını engelleyen bilgiler neler olabilir ki? HHH Olay münferit değildir. Şimdi dostum İlhan Taşcı’ya bir telefon açsam bunun benzeri bir sürü örnek daha sıralayabilirim. Geçenlerde Cumhuriyet’te Danıştay Başkanı’nın seçimindeki krizin sonunda, cemaat ile hükümet kanatlarının uzlaşmasıyla aşıldığı haberi yayımlandı. Haberi kimse yadırgamadı, kimse yalanlamadı. Eğer durum buysa, yargıdaki nesnel atanma kriterleri bunlarsa, ortada yargı diye bir şey kalmamış demektir. Yargı bağımsızlığı bir kez yok oldu mu, orada adaletten de söz edilemez. Adaletin ayaklar altına alındığı rejimler zulüm rejimleridir ve zulmün de askerisi ile sivili arasında herhangi bir fark yoktur. Bugün Türkiye’deki durum da budur. Unutmayalım, demokrasilerin karşısındaki tehlike yalnız askeri vesayet ya da askeri zulüm değil, aynı zamanda sivil vesayet ve sivil zulümdür. Adaleti çiğneyen, asker de olsa sivil de olsa zalimdir. Askeri vesayete karşı duruyorum derken sivil vesayete selam çakan ya da zemin hazırlayan ise zalimin yardakçısıdır. Askeri zulmün şakşakçılığı ile sivil zulmün yardakçılığı arasında fark yoktur. Sahtekârlığın gereği yok! Ali’nin katilleri bulundu CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran günü eli sopalı bir grubun saldırısına uğrayıp beyin kanaması geçiren ve yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili soruşturmada “silindi” delinen kamera görüntüleri Jandarma Kriminal Laboratuvarları’nda geri döndürüldü. Olayla ilgili Ali’yi dövdükleri belirlenen 4’ü polis 8 kişi gözaltına alındı, bunlardan 1’i polis, 4 kişi tutuklandı. Cumhuriyet Savcısı Orhan Çetingül, görüntülerin esnaf tarafından silindiğini savunarak yine polisi savundu. Ali İsmail Korkmaz, Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran’da polisin müdahalesinin ardından Sanayi Sokak’ta u Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın katil zanlılıları yakalandı. Savcılık, silinen güvenlik kamera görüntülerinin geri döndürülmesiyle biri sivil polis dört kişinin kimliklerini belirledi. Ali’nin ölümüne neden olanlardan birinin polis olmasına karşın savcılığın basın açıklamasında ‘Polisi linç ettiniz’ diye medyayı eleştirmesi dikkat çekti. eli sopalı bir grubun saldırısına uğramış, Yunus Emre Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde “Bir şeyin yok” denilerek eve gönderilmişti. Ertesi gün fenalaşınca arkadaşları tarafından yeniden hastaneye kaldırılan Korkmaz’ın aldığı darbelerle beyin kanaması geçirdiği anlaşılmış, 38 günlük yaşam mücadelesini kaybederek 10 Temmuz’da ölmüştü. Olay yerindeki MOBESE kameralarında görüntü bulunamazken işyerlerindeki güvenlik kameralarında Ali’nin saldırıya uğradığı 18 dakikalık bölümün silindiği ortaya çıkmıştı. Jandarma Kriminal Laboratuvarları’nda görüntülerin geri döndürülmesiyle tüm gerçekler ortaya çıktı. Görgü tanıklarının, Ali’ye polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grubun saldırdığı yönündeki iddiaları doğrulandı. Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla 4’ü polis, 4’ü sivil 8 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 4’ü serbest bırakılırken polis memuru Mevlüt Sağalman, silinen görüntülerin bulunduğu fırının sahibi İsmail Koyuncu, fırıncının yakınları Ramazan Koyuncu ve Muham met Vatansever tutuklandı. Olayla ilgili kimliği tespit edilemeyen 1 kişinin arandığı bildirildi. Eskişehir Adliyesi’nde olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Hasan Gönen ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Çetingül, basın yayın organlarında soruşturmaya ilişkin çıkan haberlere tepki gösterdi. Soruşturmaya konu olan kamera kayıtlarının polis tarafından değil, siviller tarafından silinmeye çalışıldığının ortaya çıktığını belirten Çetingül, medyanın polisleri hedef haline getirdiğini savundu. Çetingül, “Bazı internet sitelerinde, ‘Korkmaz’ı öldürdü’ diye resimleri yayınlanıp, hedef haline getirilip gözaltına alınan polis memuru H. E’nin ise Korkmaz’ı dövme olayına hiç karışmadığı tespit edilmiştir” dedi. ALİ’NİN ANNESİ (Fotoğraf: DHA) ZANLILARIN UTANÇ İFADELERİ ‘Katil yüzüme nasıl bakacak?’ AKIN BODUR Öldürmek için dövmedim Antalya’da Gezi eylemi Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, Gezi Direnişi sırasında gözaltı ve tutuklamalara tepki göstermek için Kazım Özalp Caddesi’nde bir araya geldi. “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar, halkın direnişini durduramayacaktır” yazılı pankart açan grup, slogan atarak Cumhuriyet Meydanı’nda yürüdü. Burada grup adına açıklama yapan DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Cemal Aybar, Gezi Direnişi’nde gözaltına alınan ve tutuklananların hemen serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Aybar, “Bizler, Türkiye halkının hak, adalet, özgürlük mücadelesinin en köklü emek ve demokrasi güçleri olarak, AKP iktidarının despotik bir rejim oluşturma yönündeki bu saldırganlığının durdurulması gerektiği kanısındayız” dedi. İLHAN TAŞCI İSKENDERUN Eskişehir’de 2 Haziran’da 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın uğradığı sopalı saldırıyla ilgili silinen görüntülerin Jandarma Kriminal Laboratuvarları’nda geri döndürülmesi ve biri polis 4 kişinin tutuklanması Ali’nin ailesinin acısını biraz olsun hafifletti. Katillerin saptandığına ilişkin bilginin gelmesi üzerine gözyaşlarına boğulan anne Emel Korkmaz, “Alişim geri gelmeyecek ama katilleri inşallah en ağır cezayı alır. Umarım onların da ömrü, ölümü dilenerek uzun olur. İlk mahkemede orada olacağım. Yüz ifadelerini, suratlarının şeklini görmek istiyorum. Nasıl yüzüme bakacaklarını, neler hissedeceklerini görmek istiyorum. Bakalım nasıl bir vicdanları var?” dedi. Oğlunun öldürülmesiyle hayata dair tüm umutlarının da yok edildiğini vurgulan baba Şahap Korkmaz da şöyle konuştu: “Yazık, boşu boşuna bu gençler ölüme gitti. Yazıklar olsun onları öldürenlere ve destek verenlere, ‘Polisi destan yazdı’ diyenlere. Evlatları öldürenler ve onlara destek verenler, bir anne ve babanın acısını düşünmüyor mu? Oğlumun elinde hiçbir şey yokken, canice öldürdüler. Silindi denilen ve jandarmanın ortaya çıkardığı o görüntüler yayımlansın. Yayımlansın ki, tüm dünya görsün. Ve bu insanlık mı herkes görsün, utansınlar. ‘Polis destan yazdı’ diyenler, onları destekleyenler bunu da görsün” diye konuştu. Ağabey avukat Gürkan Korkmaz da şunları söyledi: “Bazı polislerin saldırıyı koordine ettiği, sivil vatandaşları ve diğer polisleri talimatlarıyla yönlendirdiği, göstericileri pusuya düşürdüğü çok net ortaya çıktı. Silinen görüntülerin ortaya çıkarılması, hem daha önceki ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, hem de kameranın çalışmadığı iddiasını yalanladı.” u Eskişehir valisinin suçu Ali’nin arkadaşlarının üzerine atma çabalarına karşın polis Mevlüt Sağalman Ali İsmail Korkmaz’ı dövdüğünü itiraf etti. Ali’ye saldırdığı tespit edilen ve kamera görüntülerini saklamaya çalışan fırın sahibi İsmail Koyuncu ise polisi suçladı. ‘Yazıklar olsun’ 365 BİN TL CEZA RTÜK’ün hedefi Halk TV FIRAT KOZOK ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), bayram öncesi kanallara ceza yağdırdı. Üst Kurul, Gezi Parkı eylemlerindeki yayınlarıyla dikkatleri üzerine çeken Halk TV’ye bir filmdeki saniyelik sigara görüntüsü nedeniyle 5 ayrı işlemde toplam 365 bin TL ceza kesti. Halk TV de “Hayatımız Sinema” adlı bir programda tanıtımı yapılan sinema filmlerinin birinde geçen saniyelik sigara görüntüsü nedeniyle 73 bin TL’lik para cezasına çarptırıldı. Yayının 5 ayrı günde yayımlanması nedeniyle para da 5 ile çarpıldı ve fatura 365 bin TL’ye yükseldi. RTÜK, Ulusal Kanal’a da Gazdan Adam Festivali’nin tanıtım filmini ekranlarına taşırken reklam olduğunu belirtmediği için 11 bin 500 TL para cezası kesti. Cezalar CHP kontenjanından seçilen üyeler Ali Öztunç ve Süleyman Demirkan’ın itirazlarına karşın kurul tarafından onaylandı. ANKARA Üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın beyzbol sopası ve coplarla dövülerek öldürülmesi olayına ilişkin Eskişehir valisinin “Arkadaşları öldürmüş olabilir” açıklamasına karşın, cinayetin altından polis çıktı. Dün tutuklananlardan sivil polis Mevlüt Sağalman ifadesinde olay yerinde bulunduğunu, öldürme kastı olmadığını belirterek “Sadece bir tekme attım” diyerek kendini savundu. Korkmaz’ın öldürülmesi sonrasında şüpheli olarak ifadesi alınan ve “Ben bir şey yapmadım. Simit verdim, meyve suyu verdim” diyerek kendisini savunan fırıncı İsmail Koyuncu’nun da çözülen görüntülerde dövenler arasında olduğu anlaşıldı. Eskişehir valisi Güngör Azim Tuna, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın dövülerek katledilmesine ilişkin yaptığı “Kesinlikle bunu yapan Türk polisi değil. Orda birtakım kişiler tabii ki darp olayını yapıyorlar. Hatta aldığımız duyumlara göre kendi arkadaşlarına bile zarar verip ‘bunu polis yaptı’ süsü vermeye çalışan gruplar oldu” açıklamalar tartışma yaratmıştı. Eskişehir Başsavcılığı’nın koordinasyonunda dün gerçekleştirilen operasyonda üçü fırıncı, biri Terörle Mücadele Şubesi’nin sivil polisi olmak üzere 4 kişi tutuklandı. Tutuklama istemiyle nöbetçi hâkimliğe sevk edilen TEM Şubesi polisi Mevlüt Sağalman, jandarmada geri getirilen görüntülerin kendisine gösterilmesi üzerine olay yerinde bulunduğunu kabul etti. Sivil polis Mevlüt Sağalman, Ali İsmail Korkmaz’ı öldürme kastının olmadığını savunarak “Sadece bir tekme attım” dedi. Uzun süredir görev başında olması nedeniyle oldukça yorgun olduğunu anlatan polis, “eylemcinin kendisine küfrettiğini”, bu nedenle tekme attığını ileri sürdü. Polis Mevlüt Sağalman’ın bu ifadesi ilerleyen aşamalarda kendisini “meşru müdafaa” ile savunması için verdiği değerlendirildi. Olaya karışanları eşkâllerine kadar anlatan görgü tanığı, tekme olayını ifadesinde, elinde beyzbol sopası olan kişinin İsmail’in yanına giderek kafasına doğru 45 kez tekme ile vurduğunu belirtip “Ayrıca birkaç kez tekmeyle İsmail’in beline vurdu” demişti. “Kayıt yapmadı” denilen ancak silindiği anlaşılan ve jandarma kriminal tarafından kurtarılan görüntülerin ait olduğu Harman ekmek fırınının sahibi İsmail Koyuncu ise olay yerinde bulunan üniformalı ve sivil polislerin kendilerine “kaçan göstericileri durdurun” talimatı verdiğini anlattı. Koyuncu, kendilerinin kaçanları engellediklerini ancak dövmediklerini savundu. Dün tutuklanan İsmail Koyuncu, Korkmaz’ın öldürülmesine ilişkin dosyada önemli bir yer tutuyor. Olayın ardından polisler fırına giderek İsmail Koyuncu’dan fırının kamera kayıtlarını istemişlerdi. Ancak İsmail Koyuncu, kameranın kayıt tutmadığını söylemişti. 13 Haziran’da İsmail Koyuncu’nun savcılıkta “şüpheli” olarak ifadesi alındı. İsmail Koyuncu, olay gecesine ilişkin, “Yürüyüşe katılan bazı gençler fırınıma gelip sığındılar. Ben onlara simit verdim, meyve suyu verdim” dedi. İsmail Koyuncu, fırının önünde odun, sopa olmadığını da savunurken bir görgü tanığı, fırının önünde odunlar olduğunu, odunları alana da fırıncının müdahale etmediğini anlatmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle