19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Lirayı ‘aslanlar gibi’ savunacağını açıklayan Başcı’yı piyasalar ters anladı. Kurlar daha da tırmandı Dolar meydan okuyor Başçı’nın yeni taktiğinin ilk gününde dolar 2.07 , Avro 2.74 TL’ye çıktı. Wall Street Journal, “Türkiye bu yazki bozgundan en fazla etkilenen ülkelerden biri ama Merkez Bankası Başkanı fazla rahat” diye ince ince iğneledi. Fitch, “Kurdaki son yükseliş Türkiye’nin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor” diyerek fon akımlarındaki yavaşlamaya dikkat çekti. Tim Ash’e göre “Türkiye negatif ayrışacak.” Uzmanlara göre kaçış sürecek. Ekonomi Servisi Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı’nın önceki gün yaptığı açıklamalar piyasaların yanı sıra yabancı basında da soğuk duş etkisi yarattı. Türk Lirası’ndaki keskin düşüş pek çok gazeteye haber oldu. Haberlerde özellikle Başçı’nın piyasalarla ilgili kaygılı olmayan tavrı eleştirildi. Uzmanlara göre Türkiye’ye yönelik endişelerde Suriye’deki gelişmelerle Ortadoğu riskinin yeniden ortaya çıkması, iki günde yüzde 5 yükselen petrol fiyatları ve TCMB politikalarının sorgulanması gibi 3 unsur öne çıkıyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) tahvil alımlarını azaltacağı endişeleri de bunlara eklenince, yabancı yatırımcıların beklediği faiz artışlarının gerçekleşmemesinden kaynaklanan çıkışların artması, piyasadaki negatif ayrışmanın sürmesi bekleniyor. İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır “Gelişmekte olan ülkelerin hepsi faiz yükseltme eğiliminde. TCMB ise faize müdahale edip iç talepte aşırı daralmaya yol açarak büyümeyi yavaşlatmak istemiyor. Bu ortam, TCMB’ye güveni biraz sarsmış durumda” dedi. Durmak yok kaçışa devam Ekonomi Servisi Fed’in tahvil alımlarını yavaşlatacağını duyurduğu 22 Mayıs’tan bu yana yüksek cari açığı ve dış borçları yüzünden piyasalardan kaçışın en fazla hissedildiği ülke olan Türkiye, bu unvanını bırakacağa benzemiyor. TCMB Başkanı Başçı’nın açıklamaları doları düşürmek yerine aksine yükselişine zemin hazırlarken buna eklenen Suriye gerginliği de borsadaki kan kaybını hızlandırdı. Uzmanlara göre kurdaki yükseliş açık döviz pozisyonu olan borsa şirketlerinin kârlarını, petroldeki yükseliş ise sanayi şirketi hisselerini baskı altında tutuyor. Borsada kayıplar dün de yüzde 2’yi aştı ve 64 bin 148 puan ile Ağustos 2012’den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Dolar 2.0733 ile yeni rekorunu kırdı. Döviz sepeti ise 2.42 TL’nin üzerini gördü. Serbest piyasada dolar 2.0580, Avro 2.7440 TL’den günü tamamladı. Gün boyu düşen borsa, akşama doğru banka hisselerine gelen alımlarla toparlandı. Bankacılık endeksi yüzde 2.84 yükselirken sanayi endeksi yüzde 1.56 düştü. Petrol fiyatlarının yükselmesi nedeniyle THY hisseleri yüzde 5.29 çakıldı. Borsa yüzde 0.10 düşüşle kapandı. Havada Gaz Varsa... Havada gaz kokusu varsa çakmak çakılmaz, ışığın düğmesine bile basılmaz... Patlama kaçınılmazdır. Suriye’de kimyasal silahın kullanılmış olduğu gerçeği, evrensel insan hakları, hukuku bir yana, insanlık adına reddedilemeyecek, dahası tartışılamayacak kırmızı çizgilerden... Gerçekler böylesine tartışılamaz, çıplak olunca Suriye’ye silahlı müdahale kaçınılmaz olgu niteliğine bürünüyor.. “Esad yönetiminin doğrudan sorumluluğu kanıtlansa da kanıtlanmasa da.. “, “BM’den alınması gereken karar alınsa da alınamasa da” noktasında, “gönüllü ülkeler” kapsamında, bal gibi de “ABD’nin gücü, belirleyiciliği” ağırlık kazanmış olarak, en hafifi ile “havadan bombardıman” olasılığı ağırlık kazandığından dün ülkemiz içinde olmak üzere Suriye sınır kapılarından sivil kaçışlarında yeniden patlama gündemdeydi... Haber değeri olanı ise birbirinin zıddı olasılıklar, kaygılarla Suriye’den yeni çıkışlar dışında, mikrofon, kamera uzatılan sokaktaki Suriyelilerin, aslında Suriye’ye silahlı müdahale olasılığından ciddi kaygı duymak şöyle dursun şimdiden yüz bin cana mal olduğu öne sürülen iç savaş bilinmezliğinden bir tür kurtuluş için adım atılıyor olabilirliği ile, derin nefes almaya çalıştıklarıydı... Aynı umutlu beklentiyi, nefes alışı, ABD eksenli Kosova bombardımanı müdahalesinin yaşandığı günlerde Sırp katliamından kaçmış, Türkiye’ye sığınmış yakınlarım arasında hissetmiştim... İtiraf ediyorum, onların umutlarının uzun süreçte boşa çıkacağına, düş kırıklığına döneceğine inansam, kurulmuş evrensel tuzakları çıplak görebilmeye çalışsam da Kosova’da yaşamak zorunda olanlar açısından başkaca çıkış yolunun olmadığını da görmüş olarak içim sızlamıştı... Dahası Kosova kurtarılıp geriye dönerlerken uğurladığım akrabalarımın sevinçlerini gözlemlerken salya sümük ağlamıştım.. Onlar kaynaşmanın, vedalaşmanın duygusallığı sanırlarken uzun süreçli nasıl da zor günlere yolculuk yapmakta olduklarını ve öngörülerimdeki karabasanı elbette paylaşmaya kalkışmamıştım. Ölümden kaçıp tek seçenekli yaşama dönüşlerinde söylenebilecek söz yoktu çünkü... Suriye gerçeği, Kosova koşullarından çok daha olumsuz gerçekleri içerse de tüm çıkar taraflarının kendilerine göre aldıkları dersler, deneyimler bağlantılı çok farklı davranışları belirleyen etkenleri var... HHH Irak’ı çok güvenli bir güç operasyonu ile, doğrudan askeri güçleri ile işgal etmeyi seçmiş ABD’nin, dünya güç ve çıkar odağında olarak Suriye’de olabildiğince kısa sürecek bir havadan operasyonu yeğleyeceği yargısı çok güçlü. Sağ liberal ideolojiden deneyimlerine güvendiğim bir uzman gazeteci ABD merkezli özel silahlı güçler operasyonunun amacını; “Esad yönetiminin kolunu kanadını kırmak, muhalefetle uzlaşmaya zorlamak” olarak özetliyor. Öngörüsünün tutup tutmayacağını bilemesem de Irak’ta, Afganistan’da alınmış acı derslerin unutulmadığı kuşkusuz... Irak’tan askeri sorumlulukta göreceli kurtulmuş sayılsalar da daha dün iç savaş niteliğini koruyan SünniŞii çatışmasında 70 kadar Iraklının ölümündeki doğrudan sorumluluklarını, çıkmazı görmezlikten gelecek halleri yok. Irak’ta durup durup alevlenen iç savaş içerikli ırkmezhep çatışmalarında son ayların ölen sayısı binleri aşmış sayılamıyorken, aynı dinden inanmış Müslümanlar ibadet yerlerinde dua edenleri cennete gitme adına öldürebiliyorlarken, ekilen kin tohumlarını, başkaları, en çok da bu sözde inanmış Müslümanların ekip biçtikleri gerçeği sırıtıyor olsa da... Ortak akıl, “Ortadoğu’ya uzun soluklu müdahale öngörülmüyor. Sadece kimyasal silah kullanılmasına karşı uyarıcı, ders verme niteliğinde çok kısa bir bombardıman, cezalandırma öngörülüyor..” açıklamalarının peşi peşine yapılmasını zorluyor... Suriye’nin havasından, geriliminden yayılan keskin gaz kokusu, dünya çapında dudak uçuklatan bir büyük patlamanın habercisi olduğundan, çakmak çakılmaması, elektrik düğmesine basılmaması için çırpınışlar sürüyor... Tamam da bu güçlü kaygıdan beslenen ortak akıl çıkışları bile, piyasalar düzeninden hemen karabasan haberlerin çıkmasını engelleyemiyor... Kısa süreli kaçınılmaz olasılıklar satın alınınca, saatler içinde petrol fiyatları, doların yükselişleri, başı çekenler arasında Türkiye başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerde piyasaların çalkalanması kaçınılmaz oluyor... Bizim daha büyük sorunlarımız da var. Emperyal güç odaklarının dünyayı kasıp kavuran, havaya yayılmış, öfke, çaresizlik gazı birikimini görerek ders alıp, ortak akıl üretme çabaları içinde elbette kendi çıkarları öncelikle attıkları adımlar söz konusu... Öfke gazının yoğunlaştığı bölgelerde, sıcak çatışmaların doğrudan tarafı olmaktan bucak bucak kaçmaktalar. Bölge ülkelerine sorumluluklarını yok sayıp “başınızın çaresine bakın” demeye bakıyorlar. Durumdan pay kapma düşünde iktidarları, bugüne kadar gözü kapalı, öfke gazının içine balıklama atlama siyasetiyle bölgede kazançlı çıkma sevdası içinde oldular. Akıl başa devşirilmezse vay hallerine, vay hallerimize... Suriye gerginliği sert vurdu Ekonomi Servisi Fed endişelerinin yanı sıra ABD’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunma ihtimalinin artması ile küresel piyasalarda gerginlik tırmanıyor. Asya’da bölge piyasaları çoğunlukla değer kaybetti. Nikkei yüzde 1.5, Hang Seng yüzde 1.46, Sensex yüzde 1.45, Singapur yüzde 1.2 düştü. Ortadoğu’da jeopolitik gerginliklerin tırmanması sonucu riskli varlıklarda satış başladı. Yen, dolar karşısında iki haftanın yüksek seviyesine tırmandı. Spot altın, 1433 doları geçerek 14 Mayıs’tan beri gördüğü en yüksek seviyeye ulaştı. Brent petro(AFP) Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in kıdemli direktörü Paul Rawkins bazı gelişmekte olan ülkelerin Fed’in parasal genişlemeden çıkışının yol açacağı sermaye hareketlerine karşı daha fazla risk altında olduğunu belirtti. Rawkins “Kurdaki son yükseliş Türkiye’nin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi” derken Türkiye ekonomisinin fon akımında herhangi bir yavaşlamaya karşı kırılgan olduğuna dikkat çekti. Yapılan değerlendirmede fon akımındaki zayıflamanın büyümeye olumsuz etkileri olabileceği dile getirildi. Fitch kırılganlığa işaret etti lün fiyatı ise 115.97 dolar seviyesine çıktı. Societe Generale, Suriye ile Batılı ülkeler arasındaki gelişmelerin seyrine bağlı olarak Brent petrolün fiyatının gelecek günlerde 125 dolara ve hatta 150 dolara kadar yükselebileceğini belirtti. Ortadoğu borsaları ve para birimlerinde büyük kayıplar yaşandı. The Dubai DFM endeksi yüzde 7, Birleşik Arap Emirlikleri DFM endeksi yüzde 7.01, Suudi Arabistan borsası yüzde 2.8 geriledi. Suriye gerginliği Avrupa borsalarına da satış getirdi. Endeksler yüzde 0.5 ile 1 arasında geriledi. Almanya borsasında düşüş yüzde 1.5’e yaklaştı. Ash: Türkiye negatif ayrışacak Standard Bank Gelişen Piyasalar Analisti Tim Ash, son gelişmeler ve TCMB’nin açıklamalarıyla Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelerden negatif ayrışacağını söyledi. Ash, “Türk Lirası değer kaybediyor. Bunun temel nedenlerinden biri küresel sorunlar. Türkiye gibi cari açığı yüksek olan ülkelerin ciddi finansman ihtiyacı var. Bir diğer nedeni de TCMB Başkanı’ndan gelen yorumlar. Bu biraz sıra dışı bir yorumdu. Birçok ekonomist faiz oranını yükseltme seçeneğini elinde tutması gerektiğine inanıyordu. Faizle ilgili değil de farklı enstrümanlardan bahsetmek piyasada baskı yarattı” dedi. Ash şöyle devam etti: “Liranın zayıflamaya devam edeceği düşünülüyor, Merkez Bankası faizleri yükseltmek istemiyor ve elde çok az seçenek kaldı. Bu durum da piyasaları ikna etmediğinden, elde çok fazla seçenek kalmıyor. Bu durum da lirayı zayıflatıyor.” FT: Kaygılar giderilemedi Financial Times (FT) gazetesi, “Türk Lirası rekor bir düzeye indi” derken TCMB Başkanı Başçı’nın liranın düşüşüne ilişkin kaygıları gideremediğini yazdı. Başçı’nın yıl sonuna kadar faizlerin artırılmayacağı, döviz kurları konusunda kaygılı olmadıkları yönündeki ifadelerinin piyasaları rahatlatmadığını vurgulayan gazete, Başçı’nın açıklamalarının ardından liranın dolara karşı keskin biçimde düştüğüne, borsanın da gerilemeye devam ettiğine dikkat çekti. İngiliz gazetesi, analistlerin Merkez Bankası’nın 20 Ağustos’ta borç verme faizinde yaptığı 50 baz puanlık artışın “hem yetersiz olduğunu, hem de geç geldiği” yönündeki değerlendirmelerine de yer verdi. WSJ: Bu ne rahatlık ABD’li Wall Street Journal, “Rahat Merkez Bankası Başkanı, lira için daha çok rezerv harcamayı planlıyor” başlığıyla verdiği haberine “TCMB Başkanı salı günü, ülkenin büyük hızla düşen para birimi ve kararan ekonomik görünümü ile ilgilemek üzere ağustosta ailesi ile yapacağı tatili ertelediğini söyledi” ifadeleri ile girdikten sonra “Tatilini iptal etmesi belki iyi oldu çünkü yurtdışına seyahat etmek ona çok pahalıya mal olurdu” esprisini yaptı. WSJ, Başçı’nın sözlerinin üzerine liranın yeniden düştüğüne dikkat çekerek “Türkiye’nin bu yaz, yükselen piyasalardaki bozgundan en çok zarar gören ekonomilerden biri olmasına karşın başkan ekonominin görünümü konusunda ne kadar ‘rahat’ olduğunu defalarca vurguladı” diye yazdı. Ekonomi Servisi Tüketici güven endeksi ağustosta bir önceki aya göre yüzde 1.6 azalarak 77.2 değerine geriledi. Merkez Bankası ve TÜİK işbirliği ile hazırlanan endeksin 100’den küçük olması ise tüketici güveninde kötümser durum olduğunu gösteriyor. Endeks temmuzda 78.5 değerine yükselmişti. Endeksin alt kalemlerinden gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimali endeksi bir önceki aya göre yüzde 10.4 azaldı. Genel ekonomik durum beklentisi endeksi de yüzde 2 düştü. Hanenin gelecek 12 aylık döneme ilişkin maddi durum beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.3 azaldı. Gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısı beklentisi endeksi yüzde 1.2 arttı. Tüketici güven yitirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle