23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2013 SALI 6 HABERLER ANAYASA KOMİSYONU Son 5 yılda iki katına çıkan vakıf üniversitesi sayısı 78’e ulaştı Adım başı üniversite ürkiye’de tam 11 çesit vakıf üniversitesi var! Fethullah Gülen Cemaati’ne, başka cemaatlere, holdinglere, dershane ve okul kökenlilere, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait üniversiteler var. FİGEN ATALAY T H aksız bir rekabet olduğu, cemaat ya da iktidara yakın üniversitelerin fiyatlarının daha makul olduğu, en önemlisi de YÖK’ün tüm üniversitelere aynı mesafede olmadığı, objektif davranmadığı söyleniyor. P asta büyümüyor ama vakıf üniversitelerinin sayısı artıyor! Pastadan en çok payı alabilmek için de aşırıya varan reklam kampanyaları yapılıyor. Bu da vakıf üniversitelerinin toplumdaki itibarını zedeliyor. V akıf üniversitelerinin hemen hepsinin 1015 yabancı üniversiteyle anlaşması var ancak bunların hepsi için işlevsel demek mümkün değil! Aralarında ‘göstermelik’, reklama dönük anlaşmalar da var! 4. madde ısrarı kilitledi AYŞE SAYIN Türkiye’de 78 vakıf üniversitesi var. Bu sayısı son 5 yılda iki katına çıktı. İstanbul’da vakıf üniversiteleri öğrencilerinin sayısı, devlet üniversitelerini geçti. Ankara, İzmir, Kayseri, Konya ve Gaziantep, en çok vakıf üniversitesi olan iller. Üniversite sayısı hızla artıyor ancak pasta büyümüyor! Bu nedenle de vakıf üniversitelerinin çoğu reklamla ayakta kalmaya çalışıyor. Kimi zaman aşırıya kaçan reklam kampanyaları “Eğitimde bu kadar reklam olur mu” sorusunu akla getiriyor. Bu alanda ciddi bir “reklam kirliliği” yaşanıyor. Vakıf üniversiteleri çeşit çeşit! Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı üniversiteler var, dini cemaatlerin desteklediği ya da iktidara yakın grupların kurduğu üniversiteler var, mütevelli heyeti başkanı hükümete ya da dini cemaate yakın üniversiteler var. Kreşten üniversiteye öğretim kurumları kuranlar var, dersane sahiplerinin, holdinglerin, STK’lerin, TOBB, İTO gibi kuruluşların kurdukları üniversiteler var. Cemaatler tarafından desteklenen üniversitelerin fiyatları daha düşük, olanakları çok. YÖK’ün tüm vakıf üniversitelerine karşı aynı nesnellikte olmadığı da kulağımıza fısıldanan bir iddia. Vakıf üniversitelerinin ücretleri de çok farklı. Bir yıllık eğitim ücreti 10 bin olan da var, 50 bin olan da. İmaja aldanmayın l Vakıf üniversitelerinin fiziki koşullarını çok iyi araştırın. l Reklamlara itibar etmeyin. l Bursların devamlılığı konusunu netleştirin, ikinci yıl çeşitli nedenlerle kesilen burslar oluyor. l Derse girecek hocaları, akademik kadroyu iyi araştırın. l Hepsinin yurtdışında 1015 üniversiteyle anlaşması var ama bunların çoğu göstermelik, işlevsel değil. Yurtdışındaki kurumlarla ne kadar organik bir ilişkileri var, öğrenin. l Üniversiteyi, sadece meslek sahibi olmak için değil, dünyaya entelektüel gözle bakabilmek için de seçin. l Kâğıt üzerinde kulüp çok ama ne kadar işlevsel, kontrol edin. l Üniversitenin ismine, imajına aldanmayın. ÖNERİLER ANKARA TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nda “değiştirilemez maddeler”de yaşanan kilitlenme, AKP ve BDP’nin değiştirilemez ilk 3 maddesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini öngören 4. maddesini değiştirme ısrarı, CHP ve MHP’nin karşı tutumu nedeniyle aşılamadı. Komisyonda, BDP’nin “Devletin idari yapısı ademi merkezi sistem esasına göre düzenlenir” önerisi, “federasyon” tartışmasına yol açtı. TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nda geçen haftadan başlayan “değiştirilemez madde” tartışması dünkü toplantıda da sürdü. Komisyonda AKP’nin komisyon danışmanı Yavuz Atar, değiştirilemez maddelerin darbeci generallerce “anayasayı halka karşı korumak için konulduğunu” ileri sürerek “5 generalin yaptığı maddeleri niye değiştirmeyelim?” görüşünü savundu. CHP’li komisyon üyesi Süheyl Batum ise değiştirilemez maddelerin 1924 Anayasası’nda da olduğunu ve amacının “anayasayı halka karşı değil, Meclis’te belli dönemlerde çoğunluğu oluşturan siyasi partilere karşı anayasayı korumayı hedeflediğine” işaret etti. Anayasa Mahkemesi’nin 1970’te bu maddelerin Cumhuriyetin niteliklerini, çoğunlukçu sisteme karşı korumak için konulduğunu kayda geçirdiğini belirten Batum, AKP’nin ise “5 generalin hazırladığı yasa, darbecilerin düzenlemesi” diyerek kamuoyunda yanlış bir algı yaratmaya çalıştığını belirtti. Batum, “Zaten seçmeninizin bir bölümü de, ne yapılıyor, neden yapılıyor hiç sorgulamıyor, ‘Tayyip ne yaparsa doğru yapar, kılı olurum’ diyor” deyince, AKP’li Ahmet İyimaya, “Başbakanımızı hedef alıyorsunuz” diye itiraz etti. BDP ve AKP’nin değiştirilmesini istediği ilk 3 maddeyle ilgili MHP, “virgülüne dokunulmasın” derken CHP, 2. maddede yer alan ve kapsamı belirsiz olması nedeniyle ilkesel olarak, diğer partilerin uzlaşması halinde “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde” ifadelerinin metinden çıkarılabileceğini bildirdi. Komisyonda BDP’nin anadili hakkı ve devletin idari yapısının “ademi merkeziyetçi” olması yönündeki önerisi ile“Atatürk milliyetçiliğinin” anayasadan çıkarılması önerisi de tartışma yarattı. BDP’li Bengi Yıldız, Atatürk milliyetçiliği kavramı nedeniyle yıllarca Kürtlerin ezildiğini, asimile edildiğini belirterek bu kavramı asla kabul etmeyeceklerini ifade etti. CHP’li Atilla Kart ise tüm eşitlikçi demokrasi temelinde bir anayasa arzu ettiklerini belirterek Kürtlerin yok sayıldığı bir düzenlemeyi kendilerinin de kabul etmediğini ifade etti. CHP’li Batum ise kendisinin kişisel olarak “resmi dil, Atatürk milliyetçiliği, ulus devlet” yapısını savunduğunu belirtti. MHP, mevcut anayasadaki düzenlemeyi savunurken AKP’lilerin bu çıkış karşısında hiç yorum yapmadıkları öğrenildi. Batum: AKP yanıltıyor ‘KAÇAK GÜREŞ VAR!’ Vakıf üniversitelerinin birinde yöneticilik yapan bir öğretim üyesi, bu üniversitelerin YÖK’le yaşadıkları sorunları şöyle anlatıyor: “Vakıf üniversiteleri belli bir mantığa göre kuruldu. YÖK, ‘sen zenginsin ve zenginliğinin bu toplumdan kaynaklandığının bilincinde olarak gelirinin bir bölümünü eğitime vakfediyor, bir üniversite kuruyorsun. Vakıf sahibi olarak mütevelli heyetin başındasın ama aynen devlet üniversitelerinde olduğu gibi vakıf üniversitelerini de yönetecek olan benim. Hatta devlet üniversiteleri üstünde hakkım 1 ise senin üzerindeki hakkım ve müdahale gücüm 1.5 olacak’ diyor. Ancak vakıf üniversitelerini kuran insanların kafalarında bu yok. Onlar da diyor ki: ‘Üniversite kurarak itibar sahibi oluruz. Biçimsel olarak YÖK’ün dedikleri gibi olsa da içerik olarak bu kurumları bir işletme gibi yönetiriz.’ En büyük yapısal sıkıntı, vakıf üniversitelerini kuran insanların üniversite modeliyle, YÖK’ün kafasındaki model birbirinden çok farklı. YÖK denetlerken, ‘bunları yaptın mı?’ diye bakıyor, üniversite bunları şeklen yapmış gözükmekle birlikte mümkün olduğu kadar işletme gibi düşünerek başka imkânlar da sağlamaya çalışıyor, buradan bir ekonomik getiri bekliyor. Gözle görünmeyen aldatmaca, adı konulmamış kaçak güreş var. Vakıf üniversiteleri YÖK’le çatışmak istemiyor ama kendi kafalarındaki modelden de vazgeçmek istemiyor. YÖK’ün istediği koşullar duruma göre yerinde veya ağır. Üniversiteler o koşulları yerine getirmek için hileli şeyler de yapıyor. Örneğin YÖK ‘açacağın her bölüm için 3 tane kadrolu hoca alacaksın’ diyor. O bölüme yeterli öğrenci gelmezse bu hocaların maaşları nasıl ödenecek? Bölüm, fakülte, üniversite açma koşulları için el altından göz boyama yapıyorlar. Vakıf üniversitelerinde hiçbir şey göründüğü gibi değil. YÖK bu kurumlara daha rahat hareket etme imkânı sağlarsa iyi olur ama bu kurumların çoğu da bir boşluk bulurlarsa istismar etmeye müsaitler. Belki de bu yüzden YÖK ince eleyip sık dokuyor, biliyor ki 12’si batarsa sistem çok ciddi biçimde tartışılır.” Üniversite mi şirket mi? SON 3 YILDA KURULAN VAKIF ÜNİVERSİTELERİ lHamdullah Emin Paşa (Alanya) lFatih Sultan Mehmet (İstanbul) lGedik Üniversitesi (İstanbul) lİpek Üniversitesi (Ankara) lSelahattin Eyyübi (Diyarbakır) lSüleyman Şah (İstanbul) l Türk Hava Kurumu (Ankara) lUluslararası Antalya (Antalya) lMurat Hüdavendigar (İstanbul) lBezmiâlem Vakıf (İstanbul) lSabahattin Zaim (İstanbul) lCanik Başarı (Samsun) lKemerburgaz (İstanbul) lGıda Tarım (Konya) lNişantaşı (İstanbul) lSanko (Gaziantep) lÜsküdar (İstanbul) lKanuni (Adana) lBilge (Ankara) lAvrasya (Trabzon) lOrhangazi (Bursa) l29 Mayıs (İstanbul) lKaratay (Konya) lMEF (İstanbul) B azı vakıf üniversitelerinde kurucuların bu üniversiteleri, kendi ‘şirketleri’ gibi görme eğilimi, kurumsallaşma sürecini olumsuz etkiliyor. Vakıf üniversitelerinde mütevelli heyetlerinin kompozisyonları ve mütevelli heyeti başkanlarının yönetime aşırı karışması da eleştiri konusu oluyor. Bazı vakıf üniversitelerinde, mütevelli heyet başkanları ile rektörlerin, dekanların yönetim anlayışı da farklı. Biri üniversiteyi işletme gibi, diğeri kamu kurumu gibi görüyor. Arkalarında, kaynak yönünden güçlü bir vakıf bulunmayan vakıf üniversiteleri, büyük ölçüde öğrenciden aldıkları ücretlerle yaşıyor. O zaman da öğrenci başına yapılan harcama düşüyor. Vakıf üniversiteleri arasında öğrenci başına yapılan harcama açısından büyük farklılıklar var ve bu farklılık öğretim kalitesinde de farklılık yaratıyor. Federasyon resti Hocaların işi zor! Bir vakıf üniversitesinde hem hoca, hem yönetici olan bir öğretim üyesi, bu üniversitelerde görev yapan hocaların durumunu anlatıyor: “Maaşlar pazarlık usulune dayandığı için çok iyi ücret alan da var, mağdur olan da var. Hocaların bir eli yağda bir eli balda değil. Görev tanımı bakımından işleri daha zor. Öğretim elemanları da kamu üniversitelerindeki kadar rahat değil. ‘Dersime girerim, araştırmamı yaparım’ diyemiyor, birçok işi yapmak durumunda kalıyor.” BARIŞ İÇİN KULAÇ ATACAK Güvenlik için rota değiştirdi SİBEL BAHÇETEPE “Savaşa hayır” demek için 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 91. yılında Hatay’dan Suriye’ye kulaç atmayı planlayan Alper Sunaçoğlu’nun bu etkinliğinin rotası değişti. Bedirhan Karadağ adlı yüzücü ile birlikte Suriye’de Türk jetinin düştüğü Lazkiye kıyılarına dek yüzmeyi planlayan ve oradan Suriye karasularına çıkmayı planlayan yüzücüler, ardından bir miktar toprak alarak, o toprağı Edirnekapı Şehitliği’ne getirecekti. Resmi başvurularını yapan ve geçen günlerde yetkililer ile görüşen Sunaçoğlu’nun bu etkinliği “güvenlik gerekçeleri” gösterilerek değiştirilmek zorunda kaldı. Hatay işadamları ve Bürokratları Derneği, Avrasya Hospital ile Afrika Türk ve Müslüman İşadamları Derneği sponsorluğunda gerçekleştirilecek söz konusu etkinlik kapsamında, Sunaçoğlu ve Karadağ, 30 Ağustos’ta saat 09.30’da çok sayıda milletvekili, sivil toplum kuruluşu temsilcileri eşliğinde Arsuz’dan suya girecek. Ortalama 45 kilometre yüzecek yüzücüler beslenmesini de denizde yapacak ve bu sırada iki tekne de kendilerine eşlik edecek. 1012 saat suda kalacak olan Sunaçoğlu “Dünyanın neresinde olursa olsun savaşlar son bulsun diyorum. Birgün barış ve dostluk havasında inşallah Suriye’ye yüzerim” dedi. Kalite farkı çok Vakıf üniversiteleri arasında fiziki koşullar, teknolojik olanaklar, tercih eden öğrenci profili ve mütevelli heyeti başkanının öncelikleri açılarından çok ciddi farklılıklar var. Üniversitelerin verdiği eğitimi tarafsız olarak inceleyecek bir “Kalite Güvence Sistemi”, standartları belirleyecek, denetleyecek ölçütler yok. Bir vakıf üniversitesi yöneticisi, “Falan üniversite iyi deniliyor. Neye göre iyi belli değil. İş reklama ve kamuoyu yaratmaya bağlı. Üniversiteler, pastayı büyütmek yerine reklamla ayakta kalmaya, sektörel bir akıl yürütmek yerine kurumsal bir kurnazlıkla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Ancak vakıf üniversiteleri ‘parayla diploma’ veren kurumlar da değil. Kaliteli olmak zorundalar. Doğru değerlendirmeler yapılırsa, mütevelli heyet başkanları üniversite yöneticiliği misyonuna sahip olurlarsa hem kamu üniversiteleri ile rekabet gelişir, hem uluslararası arenada Türkiye için bir zenginlik olur” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle