27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 AĞUSTOS 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 “Üç çocuk!” havada bir talimat değil. Mevzuat altyapısı hazır bile... Doğum izni süresi artırıldı. Çocuk arttıkça istihdam önceliği, erken evlenmek ve çocuk yapacak gençlere özel indirimli TOKİ kredisi... Her şey tamam! Gerisi artık halkımızın eline, diline, beline.. Diye yazıya oturmuşken... Hürriyet’te Profesör Şükrü Kızılot’un köşesi gözümüze ilişti: “Mutluluk çubuğunun parasının tamamını devlet ödüyor!” Soru: 78 yaşında SSK’den emekliyim. Eşim öldü. 37 yaşında güzel bir dul ile evleneceğim. Evliliğimin dört dörtlük sürmesi için, “mutluluk çubuğu” taktırmam gerekiyor. Bu çubuk kaç lira. Devlet ödüyor mu?” Kızılot müjdeyi veriyor: “Maliyeti 812 bin lira. Aradaki fark çubuğun şişirilebilir veya otomatik olmasına göre değişiyor. Devlet her ikisini de ödüyor!” Sosyal devlet dediğin böyle olmalı. Vatandaşının her yeriyle her yönden ilgilenmeli. Ama biz hepsine kulak tıkadık. Kulak verdiğimiz en önemli iddiayı da dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile şimdilerde Başbakan’ın özel doktoru olan dönemin Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ile paylaştık. Vatandaşın alkolden uzak durmasını... Sigarayı bırakmasını, kanser olmasını önlemeye çalışan devlet, nedense hazır kanser olanların masrafını karşılamıyor. Örneğin, 9 Eylül Üniversitesi’nde mesotelyama hastalarına uygulanan, etkinliği ABD’de kanıtlanmış bir tür kemoterapiye ödeme yapmıyor. Ama kendisinden otuz, otuz beş yaş genç birisiyle evlenen bir emeklinin sağlık ve afiyet içinde seks yapmasını sağlamak üzere aynı devlet, “çubuk masrafını” üstleniyor. Şimdi, “Neden” diye sözcü Hüseyin Çelik’e sorsak... Umalım yanıtı “Kardeşim sen milletin mutluluk çubuğunun kâhyası mısın?” olmasın! Olsa bile... Yine de kimse ne kendisi, ne de “Üç, hatta dört, beş diyen Sayın Başbakan” için zinhar öyle bir şey demez. Çubuk kâhyalığı Ortaya Karışık Avrupa yaşlanırken, ülkemiz gençliğini koruyormuş. İlk 5 yıllık planlardan beri Türkiye’yi İtalya ile kıyaslamak âdettir. İtalya’da 80 yaş üstündeki nüfus oranı yüzde 5’i geçmiş. 80’liklerin oranı ülkemizde ise sadece yüzde 1.4 imiş. Bu demektir ki, Sosyal Güvenlik bütçemiz daha uzun yıllar açık vermeyecek. Genç dullarla evlenip de “mutluluk çubuğu” parasını devlete ödetecek emeklilerin sayısı epey bir süre daha makul sınırda kalacak. Mutluluk Çubuğu Güvencesi üç, hatta dört, beş” diye fazla bastırmıyordu. Çubuk soruları daha çok “diyabet ölçüm çubukları” hakkındaydı. Tanesi 75 kuruş olan bu çubukların parasını SGK ödemiyordu. Bu yüzden diyabetliler ile mutluluk çubukçuları arasında haklı bir kıskançlık kavgası patlak verdi... Konuyu TBMM’ye taşıdım. CHP milletvekili arkadaşım Sacid Yıldız üroloji profesörü idi. O da kırk paralık şeker çubuğunu ödemeyen ama binlerce liralık mutluluk çubuğunu ödeyen devlete isyan ediyordu. İsyanın asıl nedeni finansal değil, medikaldi. Devletin adaletsizlinden çok, bakanlığın tıbbi basiretsizliğine idi. Çünkü, erkeklerin mutluluk çubuğuna muhtaç hale gelmesinin bir numaralı nedeni “şeker hastalığı” idi. Devletin vatandaşın 75 kuruşluk şeker çubuğunu ödememesi demek... Sonunda vatandaşı topyekun şeker hastası yapmak demekti. Bu ise sonunda, maliyeti binlerce Demokrasinin Gözyaşları!.. Dillerinden düşürmüyorlar demokrasiyi. İşlerine geldiği gibi. İçini, özünü boşaltarak, kendilerine yontarak. Sandık bağlamında, seçimden seçime... Hak aramak yok, gösteri ve toplantı düzenlemek yok, özgürlük yok onların demokrasilerinde. İtaat var, biat var... HHH Orada başka, burada başka... Mısır’da cuntaya direnen Mursi yanlıları, demokrasiye sahip çıkıyor onlara göre. Tahrir’de Müslüman Kardeşler’i protesto edenler darbeci. Suriye’de insanın kaldıramayacağı vahşete imza atan muhalifler özgürlük istiyor, “demokrat” sözüm ona... Taksim’de Gezi direnişcileri “darbeci”... HHH Sihirli bir sözcüktür ellerinde. Ortadoğu’yu yeniden paylaşmak için, gerektiğinde. Irak’a nasıl girdiler. Diktatör Saddam gidecek, demokrasi gelecek! Geldi demokrasi işgalle, kan, gözyaşı, derin acı ve ölümlerle... 1.5 milyon Iraklının yaşamına mal oldu, ülke üç parça. “Arap baharı” dediler ölümün soğuk yüzüne Sırada Suriye. 100 bin can gitti komşudan, kanlı infazlar, bombalar ve kimyasal gazla... HHH Tam gaz demokrasi geliyor coğrafyamıza, çocuklar ölüyor! Cunta kurşunlarıyla can veriyor Mısırlı Esma, Başbakan ağlıyor. Gezi eylemlerinde polis kurşunuyla, dayakla öldürülenlere gözyaşı yok ama. Esma kadar değerleri yok Ethem’in, Ali’nin... Ethem, Ali, Abdullah ve Mehmet’in anneleri, babaları, kardeşleri ve dostları ağlıyor nasılsa. Onlar ölümü hak ettiler mi yoksa? İnsanın yüreği yanıyor, insanlığın! HHH Buradaki demokrasi başka işliyor. Hâkim adayı Didem Yaylalı, fişlendiği için HSYK tarafından hâkimlik mesleğine kabul edilmiyor. İntihar ediyor çiçeği burnunda genç kız, bu dünyadan göçüp gidiyor. Ağlayacak değiller ya! HHH Ya Gezi Parkı protestoları sırasında başına atılan gaz bombası fişeğiyle beyin kanaması geçiren 16 yaşındaki M. A.T’ye ne diyecek sizin demokrasiniz? Hafta sonu gazetelerde kafatasının neredeyse dörte birinin olmadığı fotoğrafını gördünüz mü, ne hissettiniz ? Ağlamadığınızı düşünüyorum... (Ateş İlyas Başsoy) İstanbul’un son ormanının sonu (İsmini Yavuz Sultan Selim koyalım da tartışılırken biz keselim!) lirayı aşan mutluluk çubuğunu bedavadan takmak demekti. Konuyu önergelerle bakanlığa yansıttık. Sonunda, günde bazen 510 kez kullanılabilen şeker çubuklarının parasını kurtardık. Bu tartışmalar çok şükür, halkın “mutluluk çubuğu” güvencesine de bir zarar getirmedi. ekerin tatsız sonu O sırada “Hedef 2023” sloganı yeni ortaya atılmıştı. Bu “çubuklu” sorulardan Kimileri bu sloganın, mutluluk milletvekili iken bendenize de çubuğuna ihtiyaç yılı olarak mı gelirdi. belirlendiğini falan Milletvekilliği ile köşe yazarlığı söylüyordu. benzeşiyor zaten. Gaz ve Erkeklik Hatta mutluluk çubuğu İcabında milletin çubuğu, Yargıtay biber gazının için “ful ödemeyi” kişisel sopası, palası ile de ilgilenmeyi silah olduğuna geleceğe yatırım olarak karar verdi. gerektiriyor. Ba şb görenler de oldu. akan, “Biz Suriye ve O günlerde Başbakan, “en az Mısır gibi silah kullanmıyoruz. Biber gazı kullanıyoruz!” de Ama asıl gerçek başk di. umudunu kesip intihar Ölenler ölüyor kalanlara Kalanlara da Ağlamak a Anaztezi Teknisyenler yerde pırtladı: edenlerin tam sayısı ise belli belki daha çok ağlamak i Derneği, “Gaza ma ruz Ama nedense bunları değil. gerekiyor. ka 10 bin kişi kasten adam lıyoruz. Hep kız oluyoruz!” diye TBMM çocuk sahibi “intihara yönlendiren kişiler”in En utanç verici istatistikleri öldürme suçu işledi. Ve iktidarın Gezi eylem ’ye başvurdu. tam sayısı saptanmış! Adli Sicil Bürosu açıkladı: Bu sayıların hepsinin cilerine neden cöertçe biber gazı sık 500 2012 yılı içinde 33 bini küsurları da var. tırdığı böylece Adli Sicil Bürosu keske biraz çocuklara olmak üzere 100 bin Ama kusurlu kim belli değil. ortaya çıktı: “Hep kız doğsun. Kız da nedenleri açıklasaydı. “cinsel saldırı” olayı yaşandı. Ülkemizden ve dünyadan lar taciz etmek daha kolay ı dövmek ve daha rahat!” Doğalgaz Karneyle Sermayeyi Küçük Ama Güzel Tüketmek, başlıklı cuma yazısında söz konusu edilen “Küçük Şey Yoktur” (Şule Yay.) adlı kitabın yazarı Kemal Ural’dı. Ural uzun yıllar devlette çalıştıktan sonra emekli olmuş, Erzincan doğumlu bir memur. Oktay Akbal “Yazmak yaşamak” demişti. Ural da yaşamanın yazmak olduğunda karar kılmış. 87 yaşında ve sağlık ve afiyet içinde “Bir’in Sırrı”ndan sonra üçüncü kitabını yazıyor. Ş On Bir Yıllık Soru Tweet: @SONSAYI Dünya demokrasileri içinde, muhalefet liderleriyle canlı yayında tartışma programına katılmayan kaç iktidar partisi lideri var? (A. İlyas Başsoy) ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. HARBİ SEMİH POROY Sevgili Çapulcu, Lütfen Bir Dakika Beni Dinler misin? Sevgili çapulcu kardeşim, lütfen bana beş dakikanı ayır. Yaşadığımız gerilimli 10 yılın üstüne son üç ayda ağır günler yaşadın. Arkadaşların öldürüldü, belki gözünü kaybettin! Dayak yedin veya genç bir kızsan tacize uğradın. TOMA’lar, coplar, Akrepler seni kovaladı. Bir de üstüne hakarete maruz kaldın, aşağılandın, tehdit edildin. Gün oldu cenazeni kaldırmana, ağıt yakmana izin vermediler; savaşta bile uygulanmayacak tavırlarla sana yardım etmeye kalkan doktorları, avukatları düşman ilan ettiler. Bunlara rağmen, yine esprilerinden, barış arayışından, her türlü silahla arana mesafe koyuşundan ödün vermedin. Tuzaklara düşmedin, provokasyona gelmedin. Sana bu muameleleri reva görenler, kullandığın baret veya gaz maskesini bile “suç delili” ilan ettiler! Bunlar dışında siyasi alanda özgürlükle arana hangi timsahlı dereleri koyup demokrasi ve laikliği nasıl öldürmeye çalıştıklarına hiç girmeyelim. Doğal ve haklı olarak böyle bir ortamda Türkiye’deki siyasi partileri beğenmiyorsun, onları kendine yakıştıramıyorsun. Siyasette bedeller ödemiş bir kuşağın çocuğu olarak hem ailen, hem sen siyasete soğuk bakıyorsun. Senin ölçülerine göre, siyaset topluma mantık, özgürlük, eşitlik, dürüstlük ve etik taşımalı. Bu nedenle parti içi faşizme, yolsuzluğa, hukuksuzluğa dayanamıyorsun.. İsyan ediyorsun, adı üstünde, direniyorsun! Siyasette koyduğun hedeflere ben de ulaşmak istedim. Şu farkla ki, ben siyasetin partilerde yapılacağını bildiğimden, partimi, CHP’yi ideal bir konuma taşımaya çalıştım. Bu felsefeleri öne çıkararak başkanlık yarışına girdim, önüm eski zihniyetin antidemokratik kalıntılarıyla kesildi. Yeni tüzük hazırladık yılmadan, gençleri ve kadınları siyasete kazandırmak için. Genel başkan ve üst kadrosu o yapılanmada partinin en ağır çalışanları olmalı, tek seçicileri veya imtiyazlıları değil... Şimdi bu hak etmediğin dünyadan kurtulma yolunda bir fırsat var: Seçimler geliyor. “Hiçbir parti bana göre değil” dersen, maalesef yeni korkunç kayıplar yaşayacağız. Çünkü oy vermemek veya oy oranı düşük partilere destek olmak, sana bir şey kazandırmayacak. Siyasete küsmen ise sadece faşizmi ve yobazlığı harmanlayıp ağır bir beton gibi kuşağının üstüne yıkılmasına neden olacak! Bu tavırların siyasette gram değeri yok! Bunu yapanlar ancak kendi bindikleri dalı kesmekten öteye gidemiyorlar. Önümüzdeki seçimlerde CHP’nin ve muhalif sol partilerin güç birliği yapması, gençlerin, çapulcuların, kararsızların oylarını alarak Türkiye’ye oksijen dolu bir atmosfer hediye etmeleri, tek siyasi çıkış. Belki ilk veya ikinci kere oy vereceksin. Büyük ihtimalle bunu kerhen yapacaksın. Ama zaten kimse senin CHP’li olmanı beklemiyor. Bu parti barajı düşürmeye söz verdiği için, karanlık kefeni yırtıp ışığa kavuşana kadar ödünç verdiğin bir oy bu. Belediye, Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimlerinden sonra ister kendi partini kurarsın, ister inandığın partiye oy verirsin. Ama şu anda zalim iktidarı bu ilkel seçim yasalarıyla sandıkta yenebilecek tek somut seçenek CHP ise ona tavır koyduğunda, kendine, arkadaşlarına ve ailene tavır koymuş oluyorsun! Yoksa CHP’yi ben de acımasızca eleştirebilirim, hem de haklı olduğumu içinden bilerek! Ne yazık ki bunu yapsam yalnız kendi oğlumun değil, tüm çocukların geleceğini bencilce ateşe atmış olurum! O andan itibaren artık hiç kimseye iktidarı şikâyet edemem, yurtdışından gelen gazeteciler bana “zırdeli” deyip giderler! Lütfen gözlerini kapa ve Gezi Parkı’nda paylaşılan o inanılmaz dostluğu, iki lokma ekmeği, dayanışmayı, zengin sohbetleri, beraberce kullanılan kütüphaneyi, söylenen şarkıları hatırla. Bunların üzerinden birileri grayderle geçerse mutlu mu olacaksın? O umut dolu hayaller ayaklarına taş bağlanıp suya atılırsa, “Ne güzel hınç aldım” mı diyeceksin? Biz bunları konuşurken, Tuncay ve Balbay, arkadaşlık ve direniş tarihine geçen en içten sözleri birbirlerine bırakıyorlar, ODTÜ’lü gençler ısrarla ağaçları korumaya gövdelerini siper ederek devam ediyorlar, Berkin E. hâlâ ölümle pençeleşiyor. Karar senin. Bu sefer kazanmak istiyorsan, kerhen değil, aşkla oy verip şimdiden sokaklara dayanışma adına çıkman lazım... Kendin için değil, çocukların, ülken ve henüz doğmamış milyarlarca vatandaş adına yap bunu. Kanıksanmış tavırlarla kendi önüne barikat dikme! Seçim matematiğinde “en az” rakiplerin kadar zeki ol ve aynı sepette oy toplamanın önemini artık sonsuza dek anla! Olayların aynı ritimde kalacağını hiç sanma. Her şey ya daha kötüye gidecek ya da muhteşem bir güneş bizi bekliyor olacak! BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA T.C. BODRUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI Sayı : 2013/298 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU İL/İLÇE : MUĞLA/BODRUM MEVKİİ : YAKA KÖYÜ / KABASAKIZ MEVKİİ PAFTA NO: N18C17D4 ADA NO: 109 PARSEL NO: 19 VASFI: TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 27.948,18 m2 MALİKLERİ 1 HABİBE BİLLOR, 2 HATİCE KIY, 3 NAZMİYE TOKER, 4 MUSTAFA (NAZMİ) YAYMAN, 5 SERPİN YAYMAN, 6 KADRİ YAYMAN KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARE : T.C. ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (EPDK) KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ : T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu vekili Av. Bilal Güzel tarafından Habibe Billor, Hatice Kıy, Nazmiye Toker, Mustafa (Nazmi)Yayman, Serpin Yayman, Kadri Yayman aleyhine Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yaka köyü, Kabasakız mevkii, N18C17D4 pafta No, 109 ada, 19 parsel sayılı taşınmazın 27.948,18 m2 büyüklüğündeki içerisinde tarla vasıflı taşınmazın 3.328,93 m2’lik kısmında irtifak hakkı, 9.24 m2’lik kısmında mülkiyet hakkı, için 4650 sayılı yasayla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) adına tescili talep edilmiş olmakla; belirtilen taşınmaza ilişkin olarak; 1 Aydem Elektrik Dağıtım AŞ’nin talebi üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 07/06/2012 tarih ve 387310 sayılı kararıyla kamulaştırma kararı alındığı, söz konusu 27.948,18 m2 büyüklüğündeki içerisinde tarla vasıflı taşınmazın 3.328,93 m2’lik kısmında irtifak hakkı, 9.24 m2’lik kısmında mülkiyet hakkı, için kamu yararı kararı gereğince Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) adına tescilinin talep edildiği, 2 Tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabilecekleri hususunun ihtarına, 3 Açılacak davalarda husumetin T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na yöneltileceği, 4 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarmı belgelendirmedikleri takdirde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) adına tescil edileceği, 5 Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına Vakıfbank Bodrum Şubesi’ne yatırılacağı, 6 Konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiğinin ihtarına, Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2013/298 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 07/08/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 51556) SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Tomas, 1 dorak” gibi 2 adlar da verilen bir tür 3 tulum pey 4 niri... En 5 küçük izci 6 kuruluşu. 7 2/ İzmir’in bir ilçesi... 8 İridyum 9 elementi1 2 3 4 5 6 7 8 9 nin simgesi. 3/ Yunan mitoloji 1 V İ B R A F O N sinde doğa tan 2 O Y A D O L A K rısı... Düden 3 K E V D E R E A den daha geniş 4 A L O T A P L olan çukurlukla 5 L İ N K V İ R A ra verilen ad. 4/ 6 İ K A N E D İ M Antalya’nın Kaş 7 S D A L L A M A ilçesinde, Eşen 8 T R A K E R A T Çayı’nın ağzın 9 A S I R E T A da bir kıyı golü. 5/ Bayındır, mamur... “Ötürü, dolayı” anlamında kullanılan bir söz. 6/ Galyum elementinin simgesi... Lenf düğümlerinin iltihaplanması. 7/ Afrika’da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Parola. 8/ Güven. 9/ Asya’da bir ülke... Bir nişan tahtasına küçük okların fırlatılmasıyla oynanan bir oyun. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İsviçre’ye özgü bir cins peynir. 2/ Bir göz rengi... El değmemiş, dokunulmamış olan. 3/ Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü olan bir balık... Geleneksel Japon şarkılarına verilen ad. 4/ Uzaklık işareti... Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 5/ “Bey” denilen bir dişi arıyla kovandan çıkan arı topluluğu... “Gözümüze kara toprak / Dolmadan bir sürelim” (Karacaoğlan). 6/ Kötü bir işteki yardımcılar... Şöhret. 7/ Ormanlarda yaygın olarak bulunan ve bazı türleri zehirli olan mantar cinsi. 8/ Bilginin saklanması ve iletilmesini konu alan akademik ve mesleki disiplin. 9/ Yerfıstığı... Köpek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle