22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2013 SALI 4 HABERLER AKP’lilerden çirkin saldırı Sahiden İnanıyor mu? Tayyip Bey’in son günlerdeki konuşmalarına şaşmamak elde değil. Geçenlerde bir dost meclisinde yine ekranda arzı endam eylediğinde, hazır bulunanlardan biri içtenlikle sordu: Bu söylediklerine sahiden inanıyor mu? Gerçekten de söyledikleri akıl alır türden değildi. Başbakan son zamanlarda her yerde kendisini devirmeye ahdetmiş iç ve dış düşmanlar görüyor. “Onun zaten âdetidir, düşmansız politika yapamaz” deyip geçmeyiz. Olayın boyutları çok daha derin. “Paranoyanın pençesinde kıvranıyor” demek de pek bir şey açıklamıyor. Aslında her iktidarın, her muktedirin içinde bir miktar paranoya bulunması doğal. Ama burada o ölçü aşılmıştır. Siyaset dünyasında en yanlış şey “Hiçbir zaman olmaz” demektir. Zemin ve zaman müsait olunca koşullar olgunlaşınca en umulmadık şeyler bile olabilir. Ama şu anda Tayyip Bey’in bir askeri darbe ile devrilmesinin imkânsız olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. İç ve dış konjonktür bunun karşısında. Tayyip Bey’in sandıkta yenilmeden gitmesini, aklı başında hiç kimse istemez. Kâbusu haline gelmiş olan “Gezi”cilerin de öyle bir talepleri yok. HHH Zaten aklı başında kimse de çıkıp hükümet istifa demez. Dile getirilen, despotizmin son bulması özlemidir. Evet Tayyip Bey o makamda bulunduğu sürece despotizm son bulmaz. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Yadsınamaz başka bir gerçek de, Tayyip Bey’in yıkılmasının ancak sandık yoluyla olması gerekliliğidir. Bu gerçeği göremeyenler en büyük demokratik yanlışı yaparlar. Şu anda demokrasimiz açısından olabilecek en yanlış iş, Tayyip Erdoğan’ın iktidarının erken sonudur. Bir erken veda her şeyi berbat eder, koşulların olgunlaşmasını beklemek gerek. Merak etmeyin beklenecek süre sanıldığından daha kısa olacaktır. Bir ikbal sofrası kurulmuş, yenilmiş içilmiş, keyfedilmiş, gülünmüş, eğlenilmiştir. Şimdi sıra hesabı ödemeye gelmiştir. Hanı yağmanın tam hesabı verilecekken, iktidarın başını sofradan uzaklaştırmaya kalkmak akılsızlıkların en büyüğüdür. Bundan şiddetle kaçınmak gerekmektedir. Hatta Tayyip Bey kendisi, “Ben gidiyorum” dese karşı çıkmak ve ona Vefa Kartay’ın şu dizeleriyle yanıt vermek gerekir: Kim bırakmış seni kim ki gidesin? HHH Biliyorum hesap dönemi çetin olacak. Biliyorum, Erdoğan sandığı da ifsat etmek için elinden geleni ardına koymayacak. Ama demokrasi bütün bu olasılıkları öngörmeyi ve de göğüslemeyi gerektirir. Demokrasinin, demokratik sabır gerektirdiğini de bilmek zorundayız. Mısır’da yaşananlar, bize bu konuda iyice ders olmalıdır. Sokaklardaki milyonlar, kendisine karşı toplanmış 22 milyon imza, Mursi’nin sonunun geldiğini gösteriyordu. Ne bağnaz politikaları, ne ekonomik reçeteleri engelleyebilirdi Mursi’nin sonunu, bir tek şey onu bir anlamda ve ölçüde kurtarabilirdi: Erken gidiş. Bunu engellemek, koşulların olgunlaşmasını sağlamak gerekirdi. Olmadı, ordu aceleyle Mursi’yi devirdi ve böylelikle en olmayacağı gerçekleştirdi: Mursi’den bir kahraman yaratmak. Bu durumda derim ki: Sonun başlangıcı görünmüşken, koşulların olgunlaşmasını kolaylaştırın, ama olayların doğal seyrine müdahale etmeyin! Ham meyveyi koparmayın dalından! Evet şu anda demokrasi açısından en tehlikeli olan Tayyip Bey iktidarının erken sonudur. Allah’tan ufukta öyle bir olasılık görünmüyor. Fotoğraf: DHA Yurt Haberleri Servisi Kurtuluş Savaşı’nın mihenk taşı olan Büyük Taarruz kutlamaları Afyonkarahisar’ın Şuhit İlçe Stadyumu’nda yapıldı. Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları Umut Oran ve Adnan Keskin ile AKP, CHP ve MHP’den çok sayıda milletvekili katıldı. CHP Şuhut İlçe Başkanlığı önünden yaklaşık 10 bin kişinin yürüyüşünde parti otobüsüyle birlikte Kılıçdaroğlu ve CHP’liler, tören alanındaki AKP’lilerce protesto edildi. Kılıçdaroğlu’nu yuhalayan AKP’liler, “Kemal dışarı”, “Re cep Tayyip Erdoğan” sloganları attı. CHP’liler ise buna “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla karşılık verdi. CHP’lilerin stadyuma girişi sırasında AKP’liler tarafından su şişeleri atılırken çevik kuvvet polisleri iki grup arasında barikatlar oluşturdu. AKP’liler, stadyum içinde de CHP’lilere pet şişe ve sandalye attı. Gerginliğe, jandarma ve polis ekipleri müdahale etti. Polis bazı CHP’lileri copladı. Stattakiler dışarı çıkarılırken, kavga dışarıda da sürdü. CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, bir partili gencin yaralandığını ve birçok CHP’linin darp edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu: Erdoğan Ortadoğu’da hiçbir ülkeye gidemez CEMİL ÇİÇEK’TEN MISIR VE SURİYE İÇİN ULUSLARARASI PARLAMENTOLARA ÇAĞRI Başbakan evin yolunu bulamaz AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da hiçbir ülkeye gidecek halde olmadığını belirterek “Gazze’ye gideceğim’ dedi, gitti mi? Gidemez. Evinin yolunu bile artık doğru düzgün bulamaz. Gezi Parkı olayları onun fiyakasını indirdi. Yeni bir anlayışa ihtiyacımız var” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Büyük Taarruz’un 91. yılı etkinlikleri dolayısıyla geldiği Afyonkarahisar’ın Sinanpaşa ilçesini ziyaret etti. ‘Harekete geçin’ mektubu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Suriye ve Mısır konusunda “sessiz, geri viteste kalmakla” suçladığı uluslararası toplumu harekete geçirmek için, ülkelerin parlamentoları ile uluslararası parlamenter asamblelerine mektup yazarak, “Suriye’deki kanın durması, Mısır’da ivedilikle demokrasiye geçilmesi” talebini ileteceğini bildirdi. Mısır ve Suriye konusunda izlediği politikalar nedeniyle dünyada “yalnızlaşan” AKP hükümeti, Suriye’ye müdahale için BM kararı seçeneği dışında bir “uluslararası koalisyon” arayışına girerken, Çiçek de devreye girdi. Çiçek, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komiyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’le birlikte Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek, uluslararası topluma Suriye ve Mısır’daki katliama “seyirci kalmamaları” ve harekete geçmeleri çağrısında bulundu. Suriye ve Mısır konusunda parlamentolara, uluslararası parlamenterler asamblelerine TBMM Başkanı olarak bir mektup yazmaya karar verdiğini belirten Çiçek, “Mektubu bu hafta içerisinde göndermiş olacağız. Suriye’de akan kanın durması ve Mısır’da ivedilikle demokrasiye geçilmesi gereği vurgulanacaktır” dedi. Çiçek, ABD, AKPM, AB ve AK’ye üye ülkelerin parlamento başkanları, AP Başkanı, Türkiye’nin üye olduğu uluslararası örgütlerin parlamenter asamble başkanları, AGİTPA, NATOPA, PAB gibi gibi kuruluşlara da mektuptan göndereceğini bildirdi. Büyük Taaruz’u unuttular ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünü kutlarken. Kurtuluş Savaşı’nı sonuca götüren Büyük Taarruz’un 91. yıl dönümü kutlamadı. Gül ve Erdoğan, 1071 Malazgirt Zaferi’nin, 942. yıl dönümü yayınladıkları birer mesajla kutladılar. Gül mesajında, Türk milletinin Anadolu topraklarında, devlet adamlarının örnek yönetim anlayışıyla büyük başarılara imza attığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan ise kutlama mesajında, birlik mesajı vererek, “Aziz milletimiz, Malazgirt Zaferi sayesinde, Anadolu’da asırlar boyunca devam edecek olan barış, kardeşlik, hoşgörü ve dayanışmaya dayalı bir medeniyetin de temellerini atmıştır” dedi. Gül ve Erdoğan, Büyük Taarruz’un 91. yıl dönümü etkinlikleri için kutlama mesajı yayınladı. rovoke edenler tarihlerini bilmiyor’ Büyük Taarruz’un 91. yılı etkinlikleri dolayısıyla Şuhut Şehir Stadyumu’ndaki törenlerde AKP’li gençlerin saldırısını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “O toplantının değerini bilenler, o toplantıya gelenler ulusal duygularıyla toplantıya coşku verirler ama toplantıya gelip ‘yuh’ çekip, birilerini beğenmemek şeklinde gösteri yapanlar kendi ülkelerinin tarihlerini bilmeyenlerdir. Bundan ötürü ben şahsen çok üzüntülüyüm. Benim söylediklerimin hangisinden rahatsız oldular? Bizim dedelerimiz, görüşü, inancı ve kimliği ne olursa olsun beraber koyun koyuna şehit olarak yatıyorlar. O olayları provoke edenler kendi tarihlerini bilmiyorlar; eğer tarihlerini bilselerdi o toplantının anlamını çok daha iyi öğrenmiş olurlardı. Onların kim olduğunu ben gayet iyi biliyorum. Biz bindirilmiş kıtaların söylemlerine teslim olan bir siyasal gew ‘P Ata’nın izinde yürüdüler Büyük Taarruz’un 91. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin (AKÜ) bu yıl dokuzuncusunu düzenlediği Kocatepe Zafer Yürüyüşü’ne binlerce kişi katıldı. AKP’li ve CHP’li gençler arasında yaşanan gerilim nedeniyle CHP lideri Kılıçdaroğlu yürüyüşe katılmadı. Yürüyüşçüler, Yunan ordusunu yenmek için Türk ordusunun gece gizlice yürüdüğü 14 kilometrelik alanı 91 yıl sonra yeniden yürüdü. Yaklaşık 700 metre tırmanan gençler, dik yokuşların yanı sıra Kocatepe’nin soğuk havasıyla da mücadele etti. Yaklaşık 3 saatte Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı Kocatepe’ye ulaşan gençlere, Kocatepe savaşına katılan askerlerin yediği çorba, hoşaf, su ve ekmekten oluşan menü ikram edildi. (Fotoğraflar: DHA) ki balina için kıyameti koparanlar...’ Çiçek, Suriye’ye askeri müdahale konusunda görüşünün sorulması üzerine de şunları söyledi: “Eğer uluslararası kuruluşlar ve demokrasi dünyası bu insanlık dışı gelişmelere, kimyasal silah kullanımı dahil bir çözüm bulamazsa, bir ortak tavır geliştiremezse, o takdirde korkarım ki başta terör örgütleri olmak üzere pek çok fiili durumlarla hem kendileri hem de bölge bundan sonra daha fazla karşı karşıya kalacaklardır. Biz bu çağrıyı bir defa iş işten geçmeden, kuzgunlar leşe üşüşmeden bir an evvel tedbir almaları icap ediyor. Kutuplara sıkışan iki balina için kıyameti koparanlar, ki olabilir o da doğrudur, ama yüz binden fazla insan ölüyor, yaptıkları bir şey yok.” Çiçek, bir başka soru üzerine de Mısır ve Suriye’deki gelişmeler nedeniyle şu aşamada TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırmaya gerek olmadığını ifade etti. ‘İ lenekten gelmiyoruz” dedi. Daha sonra halka hitap eden Kılıçdaroğlu, siyasetin zenginleşme aracı olmadığını amacının halkı zenginleştirmek olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, “Geçmişte şu veya bu partiye oy vermiş olabilirsiniz. Doğru Yol Partili, Anavatan Partili veya Demokrat Partili, hep sinin başımın üstünde yeri var. Yeni bir yol haritası çizmek zorundayız” dedi. Türkiye’nin bütün dünyada yalnızlaştığını, hükümetin itibarını kaybettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Gezi Parkı olayları onun fiyakasını indirdi. ‘Türkiye yalnızlaştı’ Gençler indirdi onun fiyakasını. Yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Yeni bir hükümete ihtiyaç var. Halkın çıkarlarını savunan, onurlu bir dış politika güdecek hükümete ihtiyacımız var. Onun için güçlerimizi birleştireceğiz. Önümüzde yerel seçimler var ilk sınavı orada verelim” dedi. CHP’DEN ‘SONBAHAR YASASI’NA TEPKİ: ‘AKP savaş çığırtkanı’ Irak savaşını anımsatıp ‘Powell hâlâ pişmanlığı yaşıyor’ diyen Loğoğlu Suriye’ye müdahale için BM ve TBMM kararı gerektiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Suriye’ye müdahale için “BM kararı olmalı” görüşünü dile getirirken, Türkiye’nin olası bir müdahaleye dahil olması durumunda da bu kararın TBMM’ye getirilmesi gerektiğini söyledi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AKP hükümetinin Türkiye’yi “bağıra bağıra, göz göre göre” bir savaşa sürüklediğine işaret ederek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da bu sorumsuzluk içinde “savaş çağırtkanlığı” yaptığını belirtti. Günün önemli konusunun Suriye’de kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığının olduğunu ifade eden Loğoğlu, şunları söyledi: “BM heyeti, bu konuyu araştırmak üzere. Sonunda Esad rejimi bu heyete gerekli incelemeleri yapmak üzere izni verdi. Önemli bir adımdır. Buna rağmen Batılılar kimyasal silahın kullanıldığını ve bunun rejim tarafından yapıldığını kesin bir dille ifade ediyorlar. Rejim ise bunu reddediyor. Biz o doğrudur, bu yanlıştır demiyoruz. Kim kullanmışsa; Esad kullanmışsa Esad’ı lanetliyoruz, kullanan kim ise, Esad değilse onları da lanetliyoruz. ABD’nin doğrudan BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan Irak’a müdahalesinin en belirgin nedeni olarak Irak’taki kimyasal silahların varlığı piyasaya sürülmüştü. Powell hâlâ bunun pişmanlığını yaşamaktadır. Neticede bunun doğru olmadığı bilgi ve belgelerle ortaya çıkmıştır.” BM’nin yapacağı incelemelerin sonucunun beklenmesi gerektiğini ifade eden Loğoğlu, BM raporuna göre kimin hangi eylemlerden sorumlu olduğunun ortaya çıkacağını söyledi. Dışişleri Bakanı’nın son günlerde “gönüllüler koalisyonu”ndan bahsettiğini kaydeden Loğoğlu, Bosna’daki gibi bir müdahalenin öngörüldüğüne işaret etti. Türkiye’nin AKP eliyle savaşa sürüklendiğini, öncülüğünü de Davutoğlu’nun yaptığını kaydeden Loğoğlu, “BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan Suriye’ye herhangi bir müdahale sadece Suriye’ye müdahaleyle kalmaz. Bölgesel bir yangına dönüşür. Ayağımızı denk alalım, Türkiye’nin bir savaşa ihtiyacı yoktur” uyarısını yaptı. Gazetecilerin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gazze’ye gidip gitmeyeceği sorusu üzerine Loğoğlu, resmi temasları olmadığını, ancak gitmek istediklerinde bunu gerçekleştirebileceklerini ifade etti. Loğoğlu, “Biz her yere gidebiliriz. Gazze’ye de gidebiliriz” dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da Davutoğlu’nun Suriye açıklamasına, “Sen kim oluyorsun? Yurtdışına asker gönderme, bulundurma yetkisi TBMM’ye aittir” diye tepki gösterdi. Hukuksuzluk yasallaştırılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, İçişleri Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı, polise savcı izni olmaksızın 48 saat gözaltı yetkisi veren bir düzenlemeye “AKP hukuksuzluğu kendi hukuku için yasallaştırıyor. Bu uygulama ile AKP faşizminin vahşetini daha da arttıracaktır” tepkisini gösterdi. CHP’li Tezcan yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı’nın polise savcı izni olmadan 48 saat gözaltı yetkisi verilmesi için yaptığı çalışmadan derhal vazgeçilmesini isteyerek, “Gezi Direnişi’nde had safhaya ulaşan gözaltı terörü artacaktır. Başbakan, ‘hukuksuzluğu’ kendine ilke edindiğini bir kez daha göstermiştir” ifadelerini kullandı. Bu yasayla insan hakları ihlallerinin daha da artacağını belirten Tezcan, “Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinin ortaya çıkmasından sonra hükümetten akıl ve vicdan beklerken, hükümetin polise gözaltı yetkisi vermeyi planladığı ortaya çıkmıştır. Muhalif olan herkese adeta savaş açan AKP hükümeti, bu çalışmadan derhal vazgeçmelidir. Erdoğan’a bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; Zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur!” değerlendirmesini yaptı. ‘Anadilinde eğitim vazgeçilmez bir haktır’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Kürt Dil ve Eğitim Hareketi’nin (TZPKurdi) hafta sonu Diyarbakır’da 250 delegenin de katılımıyla “Dilin özgürlüğü, demokratik ulus çözümünde saklıdır” sloganıyla düzenlediği konferansın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, “TZPKurdi, anadilinde eğitimi vazgeçilmez bir hak görür. Tartışma konusu yapmaz. Bu çerçevede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anadilinde eğitime yönelik tutumunu kınıyoruz. Demokratik kurtuluş sürecinde anadilinde eğitimin kabul görülmesi için tüm kurum ve kuruluşlarımız seferberlik ruhu ile hareket etmeli ve sürece cevap olmalı” denildi. Bildirgede, anadilinde eğitim için eylemler yapılması çağrısında bulunuldu. Irak anımsatması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle