18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL İstanbul polisi demokrasi karşıtlarına karşı çok demokrattı GÜNDEM görünmez oluverdi. Bir, iki, üç gün değil, tam sekiz gün; ne bir ses ne bir nefes yok beyefendiden! Yine kalınbağırsak tümörlerinden mi rahatsız? Var mı yok mu, devlet sırrı; diyabeti mi, sarası mı tedavi gerektiriyor?.. İster istemez nerededir, hastalıkları nicedir diye sorular akıllara takıldı... 76 milyonun kendinden saydığı yüzde 50’sini merak içinde bırakmamak için gayretkeş medyamız RTE’nin sağlığıyla ilgili haberler yazdı günlerce. Bir gün baktık ki, kepini, kıçındaki şortu çıkarıp atmış; sürat motorundan çıkmış, Türkmenistan’a gitmek için havaalanında ve... …tatilde konakladığı meskende bayramlık ağzını bırakmış… Önce rahatsızlığını, hastanelere yattığını konu edinen medyamızı, arkadan Mısır’daki katliama sessiz kaldı diye uluslararası medyayı, Batı dünyasını, kendinden başka kimseye yakışmayan saldırgan üslubuyla bir güzel haşladı. HHH Ne ki her konuda olduğu gibi Mısır konusunu da haklı çıkmak çabasıyla gözünü kırpmadan yalan ifadelerle saptırdı. Suikast korkusuyla halkından 8 gün gizlenen Başbakan’la ilgili akla yakın olasılıkları içeren haberlerle araştıran medyaya yüklendi... Oysa medyaya yine saldırırken; şikâyet ettiği haberleri, hiçbir açıklama yapmadan ortalıktan kayboluşunun tetiklediğini bir saniye olsun düşünme zahmetine katlanmadı. “Bu kadar yalanı nasıl buluyor, nasıl uyduruyor, nasıl yazıyorlar? Biraz insaf yahu” diye yine medyayı suçladı! Bu denli yalan yanlış yorumu becerebilen RTE’yi kendi diliyle yanıtlamak gerek: Edep yahu! HHH Arkadan, Gezi eylemlerini günlerce her yönüyle canlı yayımlayan uluslararası medyayı, Kahire katliamını “iki satırla” vermekle suçladı. Oysa örneğin Amerikan CNN’i, BBC; katliamı, Mısır’daki siyasal durumu olası gelişmeleri açıklayan canlı haberlerle yayımladılar. Hatta Batı dünyasını Sisi darbesine hâlâ darbe demedikleri için suçlayan RTE’nin konuşmalarını örneğin CNN İstanbul’dan canlı yayında uzun uzadıya özetledi de... Yok hayır! RTE, kendini doğrucu Davut gösterecek ama Batı devletlerinin katliamla ilgili görüşlerini, uluslararası medyanın yayınlarını izlemeden veya bilgi sahibi olsa bile bilmezlikten gelen söylemlerle yerden yere vuracak!.. Lakin Müslüman Arap devletlerinin Kahire katliamından hiç söz etmemelerine, darbeye darbe demeyişlerine, hatta alkışlamalarına değinen eleştirel tek satır yer vermeyecek konuşmalarında. Huzuruna çıkmaktan, ödüllerini almaktan gurur duyduğu tarihsel Türk ve laik TC düşmanı Suudi krallarını, Körfez’deki petrol zengini, Sisi’ye maddi büyük bağışlar yapan Arap devletlerini tek cümle ile eleştirmeyecek ve... …bu Başbakan laik, Batılı olmaya hevesli TC Başbakanı olacak ha! Rahmetli İnönü sağ olsaydı “Hadi canım sen de!” diye alaya alırdı RTE’yi... Çevresiyle yalaka yandaşlar dışında; kim yutar bu kadar basit demagojiyle bütünleşen, doğruları söylüyorum derken baştan aşağıya yalana başvuran konuşmaları.. kişisel övünme çabalarını? HHH “Darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum: Bu dünya kudretli görünen firavunlara bile kalmadı. Er veya geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar” diyor. Kıssadan hisse: Er veya geç; bu ülkede de biri çıkar ve… ...RTE’den on yıldır her alanda uyguladığı zulmün hesabını mutlaka sorar!.. Darbeye tepkiden hilafet özlemi çıktı İstanbul Haber Servisi Mısır’da gerçekleştirilen darbenin ardından sokağa çıkanlara yönelik ordu ve polisin açtığı ateş sonucu 500’den fazla kişinin yaşamını yitirmesi İstanbul’da çeşitli gösterilerle protesto edildi. Fatih Camii’nde “Kahrolsun demokrasi, geliyor hilafetin sesi” yazılı pankartın açıldığı gösteride kılınan gıyabi cenaze namazına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de katılarak saf tuttu. Gıyabi cenaze namazının ardından Saraçhane Parkı’na kadar tekbir getirerek yürüyen gruba, polisin ise herhangi bir uyarıda bulunmadığı dikkat çekti. Mısır’da darbe sonrası çıkan sokak gösterilerinde 500’den fazla kişinin kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmesini protesto etmek amacıyla Fatih Camii’nde toplanan kalabalık bir grup, Müslüman Kardeşler’e destek eylemi yaptı. “Ne darbe, ne demokrasi biz ümmetten ve hilafetten yanayız”, “Kahrolsun Sisi, Kahrolsun demokrasi, geliyor hilafetin sesi” yazılı pankartların açıldığı gösteride ölenler için kılınan cenaze namazına Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de katılarak saf tuttu. Erdoğan ve Demir cenaze namazının ardından camiden ayrıldı. Bu arada gıyabi cenaze namazının ardından ellerinde “Demokrasi, demokrasi dediniz ümmetin kanını emdiniz”, “Demokrasinin döktüğü kanların hesabı sorulacak”, “Demokrasi eşittir küfür sistemi” yazılı dövizlerle Saraçhane Parkı’na doğru yürüyüşe geçen göstericiler sık sık tekbir getirdi. Bu arada polisin başta Gezi Parkı olmak toplumsal olayların olduğu gösterilerde aldığı geniş güvenlik önlemleri gözük n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Mısır’da darbecilerin yaptığı katliamı protesto etmek için Fatih Camii’ne toplanan kalabalık demokrasi aleyhine pankart açtı, hilafet istedi. (Fotoğraf: DHA) AKP’li başkandan da ‘Halife seçelim’ çağrısı SAKARYA (Cumhuriyet) Sakarya’nın Erenler ilçesinin AKP’li belediye başkanı Cavit Öztürk, sosyal paylaşım ağı “Twitter”da yayımladığı mesajda Müslümanların halife seçmesini istedi. Öztürk, “Evet Hıristiyanların başında papa bulunurken Müslümanların başında bir dini lider bulunmaması benim gücüme gidiyor. Dünyadaki İslam âlimleri toplanıp bir halife seçmeli. Bu hangi ülkeden olur bilmem. Halife Pakistan’dan olur, Türkiye’den olur veya bir başka İslam ülkesinden seçilir. İlla devlet başkanı olması gerekmez. Tüm Müslümanları temsil edecek nitelikte olmalı. Hıristiyanların dini lideri papa Hıristiyanların başında ‘ya bizim, biz Müslümanların dini lideri halifemiz nerede?’ ifadelerini kullandı. mezken Bilal Erdoğan’ı korumak için cami avlusuna gelen çevik kuvvet polisinin göstericileri uzaktan takip ettiği ve herhangi bir uyarı yapmadığı görüldü. Eyüp Camii’nde çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan gösteride gıyabi cenaze namazı kılındı. Burada grup adına açıklamayı okuyan Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Bu katliam tek başına yapılmıyor, ortakları var. Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. Bu tuzağa düşmememiz lazım” dedi. Bebek’teki Mısır Başkonsolosluğu önünde de Uluslararası Hukukçular Birliği mensubu bir grup avukat ve İHD üyeleri ayrı ayrı eylem yaptı. Yapılan açıklamalarda ise BM’nin acil toplanarak Mısır’da insanlık suçu işlendiğine dair karar alınmasını istendi. ŞERİATÇI EL NUSRA, PYD KONTROLÜNDEKİ BÖLGELERE SALDIRIYI YOĞUNLAŞTIRDI Çatışmalar şiddetlendi MAHMUT ORAL SGD’lilere linç girişimi n İstanbul Haber Servisi Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) üyesi Senem Bali ve Yunus Akan’ın, Karaköy’de yaz kampı afişleri asarken Sabancı Üniversitesi’nin güvenlik görevlileri tarafından saldırıya uğradığı iddia edildi. SGD’lilere hakaret eden güvenlik görevlilerinden biri kendisine “Sakin olun” diyen Akan’a kafa attı. Görevlinin saldırısının ardından civarda toplanan bir grup, sosyalist gençleri darp etti. SGD üyeleri kaçarak linç edilmekten kurtuldu. DİYARBAKIR Suriye’nin Rasulayn kentinde PYD ile El Nusra Cephesi arasındaki çatışmalar dün yeniden şiddetlendi. Suriye’den atılan mermiler nedeniyle Ceylanpınar’da Ahmet Seyar, göğsünden vurularak ağır yaralandı. Suriye’nin Haseki kentine bağlı Rasulayn bölgesinde PYD güçleri ile Nusra Cephesi arasında 16 Temmuz’dan bu yana süren çatışmalar dün sabah yeniden yoğunlaştı. IrakŞam İslam Devleti ile El Nusra Cephesi, dün sabah saat 04.00’te tank ve ağır silahlarla Tel Halaf üzerinden Rasulayn’a saldırdı. İslamcı grupların önce Rasulayn’a havan topları attığı, ardından ağır makineli silahlarla yaylım ateşi açtığı belirtildi. El Nusra cephesi militanlarının, Rasulayn’da Kürtlerin yönetim merkezi olarak kullandıkları Kürt Yüksek Konseyi binasını da vurduğu ifade edil di. Çatışmaların Kürt bölgesi ile Arap bölgesini ayıran gayri resmi sınır kapısının ele geçirilmek istenmesi üzerine yoğunlaştığı, Kobani kasabası ile buna bağlı köylerde de çatışmaların yaşandığı bildirildi. Çatışmalarda 10’dan fazla El Nusra militanı ile PYD’nin silahlı kanadı PYG üyesi 2 kişinin öldüğü bildirildi. Rasulayn’daki çatışmalardan seken mermiler Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesine düştü. Sınırın sıfır noktasındaki Yenimahalle mevkisinde, İMKB İlköğretim Okulu yakınlarında sıva yapan işçi Ahmet Sayar (33) isimli kişi göğsünden vurularak ağır yaralandı. Kurşun sınır aştı Rasulayn’daki çatışmalar nedeniyle aralarında yaşlı ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 500 kişi, gruplar halinde mayınlı araziyi aşarak tel örgülerden Türkiye tarafına geçti. Göçmen dramı Bir mesleki faaliyetten suç ürettiğinizde sadece o davanın sanıklarını değil, tümüyle o mesleği ve mensuplarını da yargılamış oluyorsunuz. Avukatlardan gazetecilere kadar pek çok meslek bu hukuksuzluğun kıskacında. Ben de bu sütunlarda yıllardır, bir gazetecinin yaptığı görüşmelerden, yazdığı haberlerden, kitaplarında, haberlerinde kullandığı bilgi ve belgelerden suç üretilmeye başlanırsa meslek tehdit altındadır, deyip durdum. 5 Ağustos’ta açıklanan Ergenekon kararları ne yazık ki benim haklılığımı acımasız bir şekilde doğruladı. Öncelikle gazetecilik mesleği açısından benim hakkımda verilen kararın ayrıntılarını paylaşmak istiyorum. HHH 4 ayrı suçlama nedeniyle toplam 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldım. Bunları sırasıyla irdelersek... Birinci suçlama: Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek. Mahkeme benim bu yöndeki suçu, halen yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) uygulanmaya başlandığı 1 Haziran 2005’ten önce işlediğime hükmetti. Bu nedenle önceki TCK’nin 147. maddesine göre 16 yıl verdi. Savunmalarım sırasında yaptığım konuşmaları “olumsuz davranış” sayarak 4 yıllık indirim yoluna gitmedi. Mahkemeye göre benim 2005 sonrası gazeteciliğimde, kamuoyunda kullanılan tanımla “darbe faaliyetim” yok. Benim 2005 öncesi gazeteciliğimde de o dönemin Ankara gerçeklerini araştırmak, öğrenmeye çalışmak, bilgilerimi ve yorumlarımı okurla paylaşmaktan başka bir çabam olmadı. Ben bu çaba ve sorumluluğu hapishane koşullarında bile yerine getirmeye çalıştım. 5 yıllık yargılama boyunca bana, “şunlarla görüşmüşsün”, “şu notları tutmuşsun”, “şöyle haberler yapmışsın” çerçevesi dışında soru sorulmadı. İkinci suçlama: Gizli belge bulundurmak. Mahkeme TCK 327/1 maddesine göre 9 yıl verdi. Bu madde aynen şöyle: “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir.” Ben 9 yıl aldım. Zira mahkeme, suçu birden fazla işlemek gibi cezayı artırıcı nedenleri devreye soktu. Benim 8 adet belgelere dayalı kitabım var. Bunların hiçbiri hakkında dava açılmadı, soruşturma söz konusu olmadı. Üstelik özellikle uluslararası ilişkilere dayalı kitaplarımda bir yurtsever olarak Türkiye’nin çıkarlarını hep önde tuttum. Bunu önsözlerde de dile getirdim. Suç buradaysa kitaplarım raflarda. Üçüncü suçlama: Kişisel verileri elde etmek. Mahkeme TCK 136/1 maddesine göre 7 yıl verdi. Bu madde aynen şöyle: “Kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Ben 7 yıl aldım. Mahkeme burada da suçu birden fazla işlemek gibi cezayı katlayıcı nedenlerle karar verdi. 33 yıllık gazeteci, 20 yıllık köşe yazarıyım, bugüne dek hiçbir insan hakkında “kişisel verilere dayalı” haberyorum yapmadım. Hakkımda böyle bir nedenle dava da açılmadı. Dördüncü suçlama: Yasakgizli bilgi temin etmek. Mahkeme TCK 334. maddesine göre 2 yıl 8 ay verdi. Madde şöyle: “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.” Bir tek burada üst sınırın 4 ay altında kalmışım! Bu bilgilerin ne olduğunu ben de bilmiyorum! Zira 5 yıllık yargılama boyunca yukarıdaki 9 ve 7 yıl ceza verilen belge ve kişisel veriler de bana gösterilmedi. Gizli bilgibelgeler, aynı zamanda sanıktan da gizli oldu. HHH İşte “suçlarımın” ve verilen cezaların özeti bu. Gazete ortamındaki bilgisayarlardan çıkan dijital verilerin hukuki olup olmamasını bir tarafa bırakıyorum... Son 3 suçlama katıksız gazetecilik içeriyor. İlk suçlama da mesleki faaliyetlerimin art niyetli değerlendirilmesinden başka bir şey değil. Bu 3 suçlamanın özeti bilgibelge bulundurmak. Bunlardan 18 yıl 8 ay verildi, darbe girişimi iddiasından 16 yıl. Bu suçlamanın delili de sakatlanmış “notlar”dan ibaret. Tümünü toplarsak bilgibelgenot bulundurmaktan 34 yıl 8 ay! Bir başka anlatımla; haber yapmaktan, not tutmaktan 16 yıl, haberleri belgelere dayandırmaktan 9 yıl, belgelerde kişi adları geçmesinden 7 yıl, bilgi bulunmasından 2 yıl 8 ay... Matruşka gibi... Başta meslektaşlarım olmak üzere tüm Türkiye’ye sesleniyorum: Bu cezaya vicdanınızda bir yer bulun! n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, CHP’nin 20 bin üyenin seçmen listesinde yer almadığı açıklamalarına ilişkin, “Sadece CHP üyeleri değil, AKP üyeleri de silinmiştir. Üstelik, CHP’nin 20 bin üyesinin kaydı silinmişken, AKP’nin silinen üye sayısı 149 bin 716’dır” dedi. Şentop, AKP olarak sistemi bildikleri için kaydı silinen üyeleriyle temasa geçtiklerini ve onların kaydının yapılmasını sağladıklarını sözlerine ekledi. ‘AKP’nin 149 bin üyesi silindi’ Bayık: Çözüm süreci tıkanma aşamasında Haber Merkezi KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, hükümete yaptığı çağrıda, PKK’nin atması gereken bütün adımları attığını, hükümetin de Abdullah Öcalan’ın istediği 8 komisyonun kurulması adımını atması gerektiğini söyledi. Bayık, örgüte yakın yayın yapan internet sitelerinde yaptığı açıklamada, çözüm sürecinin tıkanma aşamasında olduğunu ifade ederek “Attığımız adımları seçimlere kurban etmek istiyorlar” dedi. Kürt sorununu demokratik ve siyasi yollarla çözmekte ısrar ettiklerini belirten Bayık, “Sorunun çözümü için 1’inci aşamayı bitirdik, 2’nci aşamaya geldik. Devlet ve hükümetin yapması gerekenleri yapmasını bekliyoruz ama atmaları gereken adımları atmıyor, atmak istemiyor. Abdullah Öcalan’ın hükümete sunduğu 8 komisyonun bir an evvel kurulması ve yasal hazırlık yaparak bu yasaların Meclis’ten geçirilmesi gerekir ki 2’nci aşama sona ersin ve 3’üncü aşama olan normalleşme aşamasına geçilsin” diye konuştu. “1 Eylül’e kadar devlet ve hükümete süre verdik” ifadesini kullanan Bayık, “Çözümü istiyorlar mı yoksa istemiyorlar mı?” şeklinde konuştu. Erbil’deki Kürt Ulusal Konferansı ertelendi MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den Kürtlerin ilk kez bir araya gelerek düzenleyecekleri Kürt Ulusal Konferansı’nın eylül ayına ertelendiği belirtildi. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın önerisiyle, Erbil’de Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den Kürtlerin düzenleyeceği Kürt Ulusal Konferansı için çalışmalarını sürdüren 21 kişilik hazırlık komitesi önceki gün Erbil’de toplandı. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, KDP’li yetkililerden Kemal Kerküki de katıldı. Ahmet Türk ve BDP heyeti ile PKK’li yetkililer, Kürt Ulusal Konferansı’nın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nden önce toplanması için ısrar etti. Ancak KDP yetkilileri buna karşı çıktı. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanlığı seçimlerinin eylül ayı sonunda yapılacağını belirterek konferansın seçimlerden sonra yapılmasını istedi. Her iki taraf anlaşmaya varamayınca konferansın eylül ayının ilk veya ikinci haftasında yapılmasına karar verildi. DIŞİŞLERİ UYARDI, CHP IRAK HEYETİNİ DARALTTI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı’nın güvenlik uyarısında bulunmasının ardından CHP Irak ziyareti için belirlenen heyette daralmaya gitti. Yapılan açıklamada, ziyareti izlemek isteyen 54 gazeteci sayısının asgariye indirildiği belirtildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nın Irak ziyaretiyle ilgili olarak ciddi güvenlik riskine dikkat çektiğini belirterek “Daha önce de Irak ziyaretine güvenlik riski nedeniyle karşı çıkışlardan haberdar olan Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, ciddi güvenlik riski uyarılarına rağmen geziyi iptal etmeyecek ve Irak’a gidecek” ifadelerini kullandı. Loğoğlu yaptığı açıklamada, “Ancak heyette yer alacak konuklarımızı riske etmemek için başta gazeteciler olmak üzere, bizimle Irak’a gidecek olanların sayısında büyük bir azaltma yapmak durumunda kaldık” ifadelerini kullandı. Sınırda her gün çatışma n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, TürkiyeSuriye sınırında 200 araç, 250 atlı ve 3 bin yayadan oluşan kalabalık bir kaçakçı grubunun, Suriye tarafında toplandığını ve hududa doğru yaklaştığını; göz yaşartıcı bombayla yapılan müdahale sonrasında kaçakçıların bölgeden uzaklaştırıldığını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle