19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER TürkiyeIrak Komşuluk Nimet ve Hizmet ORTADOĞU kargaşasında böyle bir toplum, ülke, devlet olabilmenin ne büyük bir nimet sayılması gerektiğini bilip yapılabileceklerin hepsini doğru yapıyor muyuz acaba? Okulların açılmasına birkaç hafta kala bu konu üzerinde biraz durmadan olmaz. Nimet gerçekten önemli. Düşünün ki, kötü siyasetçiler elinde iyi yönetilmeyen milyonlarca insan’ın üzerinde yaşadıkları toprakların ne yüce uygarlıklara kaynaklık ve beşiklik ettiğini düşünmeden birbirini hırpaladığı, yaraladığı ülkelerin bölgesi burası ve böyle bir ülkede çok şükür artık kardeş kavgalarının olmadığı, katliamların unutulduğu bir dönem yaşıyoruz. Doğal afetler de yok. öyle durumlarda nelerin yapılabileceğini düşünmeden edemiyor insan. Örneğin, dağınıklık, düzensizlik ve her şeyden önemli olarak ufuksuzluk sancıları çekmekte olan eğitim ve öğretim sistemine çekidüzen vermek iyi olmaz mı? Tam zamanıdır: Okulöncesinden, ilkokuldan başlayarak üniversite öncesine varıncaya kadarki bütün sisteminin gözden geçirilip kolay anlaşılır ve kolay uygulanır bir düzene bağlanması gerekiyor. Cumhuriyetin ilk yıllarıyla birlikte “lkokulortaokullise” diye basit bir kademelendirmenin getirdiği temelin sağlamlığı zihinlerde yer etmiş ve çevresinde çok çeşitli ya da çok boyutlu bir kanaviçenin oluşturulmasını kolaylaştırmıştı. Kabul edelim ki, beceriksizce ortaya atılan “dörtdörtdört” hevesi o basitliğin ve berraklığın canına okumuştur. Böyle bir deneyim, bundan sonrası atılacak adımların sağlamlığını sağlamak için nelerden uzak durulmasını öğrenme bakımından iyi bir ders sayılmalı ve okullar sistemi acemi heveslilerin cehaletinden korunmalıdır. konomide planlı gelişmenin ve yüksek teknolojiye hedeflenmiş eleman yetiştirme gereksiniminin gerektirdiği disiplin hiç değilse bu sonbahardan başlayarak eğitimde yeni bir atılımın temel kuralı durumuna getirilebilirse yenilmeyecek bir zorluk yoktur. İlişkileri ve CHP’nin Irak Ziyareti Türkiye teröre, terör örgütlerine, özellikle de din, mezhep ve etnik temele dayalı teröre destek veren bir ülke olamaz. Türkiye, bunun acısını 30 yılı aşan süreden bu yana yaşadı. Komşu ülkelerin bu yöndeki yaklaşım ve desteklerinin acısını çekti, bedelini ödedi. Erdoğan ToPraK CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili C B E umhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Nuri Kamil Muhammed Hasan elMaliki’nin davetlisi olarak Irak’a resmi bir ziyaret gerçekleştirecektir. Türkiye AKP iktidarı döneminde başta komşularımız olmak üzere tüm Ortadoğu ülkeleriyle kurulan tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik köprüleri atmış; bu ülke halklarının tercihlerine saygı duymayarak emperyal bir politikayla bu ülke rejimlerini şekillendirmeye kalkmıştır. Cumhuriyetin temel felsefesi Ortadoğu halklarının özgür olmaları ve bu ülkelerle Türkiye’nin eşit ve özgür bir birliktelik kurmasıydı. AKP dışındaki bütün hükümetler buna son derece saygılı davrandı ve titiz hareket etti. AKP döneminde ise bu tarihsel ve kurumsal ilişki yok sayıldı ve adeta AKP kendisini Ortadoğu’nun tek hâkimi olarak görmeye başladı. Türk halkı böyle bir düşünceye sahip değil. Türk halkı, komşularıyla barış içinde yaşamak istiyor. Bugün yaşanan sıkıntılardan kaynaklı olarak hem halkımız hem de Ortadoğu halkları büyük ekonomik sorunlarla yüz yüze kalmışlardır. Türkiye bölgeyle olan ekonomik ilişkilerinde tarihinin en büyük kayıplarını yaşamaktadır. Bizim amacımız ekonomik ilişkileri tekrar bir düzene ve istikrara kavuşturmak ve ülkeler arası köprüleri yeniden kurmaktır. Biz biliyoruz ki bölge devletlerinin ve halklarının Türk halkıyla ve devletle bir sorunu bulunmamaktadır. Sorun AKP hükümetinin politikalarıyladır. leri zora koşan bir konuma getirmiştir. Bu durum, sadece bölge ülkeleri ve komşularımız için değil, AB, ABD, Rusya ile olan ilişkilerimizde de söz konusudur. Halkımız, Irak halkının yaşadığı acıları, sıkıntıları, milyonlarca Iraklının can kaybını kaygı ve üzüntüyle izlemektedir. CHP olarak, Irak’ta etnik ve mezhep temelindeki terör olaylarını, her gün masum insanların canına kıyılmasını kaygıyla karşılamakta ve kınamaktayız. Türkiye, her zaman Irak’ın dostu ve zor günlerinde yanında olmuştur. CHP olarak, bizim inancımız ve yaklaşımımız yine aynı doğrultudadır. Irak’ta kardeş kavgasına vesile olanları, buna zemin hazırlayanları şiddet ve nefretle kınıyoruz. Irak halkının demokrasi, insan hakları konusundaki mücadelesine, Irak halkını ayrıştırmaksızın destek veriyoruz. Müslümana kıyan Müslüman olamaz Ortak komşumuz Suriye’de, egemen yapıların insan hakları ve demokrasi adı altında körüklediği iç savaşın, Irak’taki yansımalarını, El Kaide başta olmak üzere, radikal İslamcı terör örgütlerinin Müslüman kanı akıtmalarını ve bunu İslam adına yapmalarını şiddetle kınıyoruz. Müslümana kıyan Müslüman olamaz. Terör örgütlerinin, bulunduğumuz coğrafyadan uzaklaştırılması kaçınılmazdır. Mezhep ve etnik temele dayalı katliamların İslamiyetle anılması, İslamiyete mal edilmesi kabul edilemez. CHP olarak yaklaşımımız, bölgenin, dünyanın saygın, demokratik, laik ve barışçı ülkesi Türkiye olarak, Irak’la her zaman dostane ve yapıcı yaklaşımları desteklemektir. AKP hükümetinin komşularımıza yönelik dış politika yanlışlarını gündeme getirmemize, uyarmamıza karşın, hükümet yanlışta ısrar etmektedir. Bu diplomasi, Türkiye’yi bölgede ve dünyada yalnız bırakmıştır. Türkiye, geçmişte de bugün de Irak’ın en önemli, siyasi, ticari ve ekonomik partneridir. Irak ile Türkiye’yi birbirine bağlayan ve ilki KerkükYumurtalık Petrol Boru Hattı ile atılan adımlar, müteahhitlerimizin Irak’ın imar ve inşasına verdikleri katkıyla hızla gelişerek büyümüştür. Bugün de gerek müteahhitlerimiz, gerek özel sektörümüz ve sanayicilerimizle, Irak ekonomisinin güçlenmesi, Irak halkının refahının yükselmesi konusunda her türlü işbirliğine hazırız. 11 milyar dolara yaklaşan ihracat ve ticaret hacmiyle, Türkiye’nin dış ticaretinde Almanya ve Rusya ile birlikte, ilk sırada yer alan Irak ile olan ekonomik ilişkileri, daha da ileriye taşımak düşüncesindeyiz. Heyetimizde, iktidarın ‘fişleme’ yaklaşımına karşın çok sayıda, ülkemizin önde gelen müteahhit, sanayici, imalatçı, ihracatçı işadamı da yer almaktadır. l Irak ile güvenlik, enerji, eğitim, ulaştırma, bayındırlık, sağlık vb. alanlarda imzalanan 48 mutabakat muhtırası, işbirliğimizin daha da genişlediğini göstermektedir. l Musul ve Basra’dan sonra, Erbil’de de başkonsolosluk açılması, ilişkilerin her alanda süratle geliştiğini göstermektedir. Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti, özellikle heyette işadamlarının da yer alması konusundaki ısrarı, bizi memnun ettiği gibi, sayın genel başkanımıza Devlet Başkanı Protokolü uygulanması da ülkemiz ve partimiz adına onur vericidir. Irak’ta sadece temmuz ayında terör ve intihar saldırılarında 1057 kişinin yaşamını yitirmiş olması ülkedeki köktendinci ve etnik terörün boyutları konusunda kaygıları artırıyor. ABD ve AB’nin El Kaide ve El Nusra, Müslüman Kardeşler gibi radikal İslamcı örgütlerce üstlenilen bu terör saldırılarına karşı tepkilerini sertleştirmeleri, Yemen’de operasyonlar başlatmaları anlamlı. Son iki yıldır, “Ilımlı İslam” yaklaşımıyla, bölgemizdeki ayaklanmaları destekleyen, teşvik eden Batılı ülkeler, gidişatın “Şeriat ve Radikal Katliamlar” yönünde olduğunu görünce, başta Mısır, Libya ve Tunus, sonrasında Suriye olmak üzere bu örgütlere desteği kestiler. Türkiye’ye de bu örgütlere destek verilmemesi konusunda baskı başladı. Oysa biz CHP olarak, bunu ilk günden itibaren söyledik. Türkiye teröre, terör örgütlerine, özellikle de din, mezhep ve etnik temele dayalı teröre destek veren bir ülke olamaz. Türkiye, bunun acısını 30 yılı aşan süreden bu yana yaşadı. Komşu ülkelerin bu yöndeki yaklaşım ve desteklerinin acısını çekti, bedelini ödedi. CHP’nin yaklaşımı ve temel ilkesi, bölgesinde, bir barış ve kardeşlik adası olan, müreffeh, demokratik, laik, insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere saygılı örnek ve model bir Türkiye. Irak, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere, doğal kaynakları, zenginlikleri, stratejik konumu, bölgesel ağırlığı ile bölgemizde ve dünyada çok farklı bir yerde olmayı hak eden bir ülke. Komşumuzla, bu alanda dostane işbirliğiyle, el ele, ülkelerimizi aydınlık bir geleceğe taşımak kararlılığımızı ifade etmek istiyoruz. CHP, Irak’ın ve Irak halkının yanındadır, dostudur, kader ortağıdır. Çok Fişli Diktatörün Fişi Yahudileri fişlersiniz… Rumları fişlersiniz… Ermenileri fişlersiniz… Kürtleri fişlersiniz… Alevileri fişlersiniz… Katolikleri fişlersiniz… Ortodoksları fişlersiniz… Protestanları fişlersiniz… Dindarları fişlersiniz… Dinsizleri fişlersiniz… Eylemcileri fişlersiniz… Solcuları fişlersiniz… Sağcıları fişlersiniz… Demokratları fişlersiniz… Atatürkçüleri fişlersiniz… Atatürk karşıtlarını fişlersiniz… Öğrencileri fişlersiniz… Öğretmenleri fişlersiniz… Öğretim üyelerini fişlersiniz… Gazetecileri fişlersiniz… Yazarları fişlersiniz… Sanatçıları fişlersiniz… Askerleri fişlersiniz… Askerlere yakın olanları fişlersiniz… Askerleri sevmeyenleri fişlersiniz… Lezbiyenleri fişlersiniz… Geyleri fişlersiniz… Transseksüelleri fişlersiniz… Gezi Parkı’na gidenleri fişlersiniz… Pankart açanları fişlersiniz… Maçta tezahürat yapanları fişlersiniz… Duran adamı fişlersiniz… Yürüyüş yapanları fişlersiniz… Tvit atanı fişlersiniz… Feysbuka gireni fişlersiniz… Baroları fişlersiniz… Meslek odalarını fişlersiniz… Sendikaları fişlersiniz… Dernekleri fişlersiniz… Politikacıları fişlersiniz… Ana muhalefet partisini fişlersiniz… HHH Böylece çok fişli bir diktatör olursunuz! Ama ne kadar çok fişiniz olursa olsun… Bir gün seçmen, sizin de fişinizi çekiverir! Türkiye’ye baskı İki kardeş ülke Türkiye ile Irak, tarihsel ve kültürel bağları, ekonomik ve siyasi ilişkileri açısından, bulunduğumuz coğrafyanın birbiriyle kaynaşmış iki kardeş ülkedir. Türkiye, kardeş ülke Irak’ın en sıkıntılı ve zor dönemlerinde, her zaman yanında olduğu gibi, bugün de Irak’ın toprak bütünlüğü, barışın tesisi, Irak halkının refahı ve toplumsal ilerlemesi için, her türlü desteği vermeye hazırdır. CHP olarak temel ilkemiz, komşularımızla barış, birliktelik, dayanışma, birbirinin içişlerine karışmama, karşılıklı saygı ve egemenlik haklarının korunması doğrultusunda, en üst düzey hassasiyetin gösterilmesidir. CHP, aynı zamanda yıpranan TürkiyeIrak ilişkilerini de bu ziyaretle onarmayı, ileriye taşımayı hedeflemektedir. AKP iktidarı, maalesef ülkemizi, neredeyse tüm komşularımızla husumet, karşılıklı gerginlik ve buna bağlı olarak da siyasi ve ekonomik alandaki ilişki Depreme Hazırlıksız Ülke… 17 JülidE KÖroğlU EğitimciJeomorfolog verildiği tarafımızdan saptanmıştır. 1999 depreminden sonra, bina çatlaklarının sıvandığı, renkli badanalarla veya uyduruk güçlendirmelerle işi geçiştirdiklerini sananlar, ortadadır. Sorumlu kuruluşların yurttaşlara “hoş görünerek, oy almak üzere” koşullandığı ülkemizde diğer gözlemlerimizi de yine sıralarsak neler görürüz? İlk başta gelen odur ki, Türkiye’de sağlıklı “imar planları” ve güvenli kentleşme için gereken “makro bölgelendirme” çalışmaları tamamlanmamıştır. Zemin yapılarına bağlı eş ivme, eş şiddet ve deprem tehlikelerini gösterir haritalar tüm bölgeleri kapsamamaktadır. Kayıtlarla bağlı; zeminyapısı, topografik ve sıvılaşma etkisine ait sınıflandırmalar bitirilmemiştir. Güvenilir istatistiklere de ulaşılamamıştır. Hasarlı bölgelere yönelik bina onarım ve yenilemelerde diğerlerine göre teknik öncelik verilmesi gerekirken, 1999’dan beri askıda kalanlar bulunmaktadır. KocaeliSakarya çevresini bir dolaşınız, göreceksiniz. Kent planlaması yönünden bir yarar da ağır hasarlı mevkilerin yeşil alan olarak belirlenmeleri ve yüksek binaların güvenli zeminlere göre yapım planlamalarının sağlanmasıdır. Yeşil alanları, rantiyeye döndür Ağustos 1999 tarihli “Marmara Kocaeli” depreminde, 7.4 “Richter” ölçekli ve 150 km. etki alanlı 45 saniyelik bir felaketle 18 bin 243 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu konuda yazılar kaleme alınmış, depremin neden ve niçinleri üzerinde çok durulmuştur. Ama yıllar geçtikçe bu facia, akıllardan silinmeye yüz tutmuştur. “İnsan belleği, unutmakla sakattır” mantığının değişmez bir şiar olduğu yeniden kanıtlanmıştır. Bilinir dere yataklarına devletçe toplu konutlar inşa edecek kadar öngörüsüz bir ülkedeyiz. Zamanı bilinmeyen bir deprem olasılığı için ciddi hazırlıklar yoktur. Son yıllardaki “toplu konut” inşaatlarının, çoğunlukla yeni ev edinmek ve kimi kentsel alanları kısmen ıslah etmekten ötede sonuçları olmamıştır. menin peşindeki kapkaççılığın kol gezdiği bir ülkede, bu konu da ortada kalmıştır. Bir doğal afetin ardından, göçlerle yerleşim ve demografik yapıda değişimler belirmektedir. 1999 depreminden sonra Marmara Bölgesi’ne doğru başlayan göçlerin, sosyal ve ekonomik uyumsuzluklar yarattığı bilnmektedir. Bu konuda ilgili makamlar, gelişi güzel demografik tutanaklardan öteye ne yapmışlardır? Depreme dayanıklı yapı yönetmeliklerine uygun olmayan bina üretimi ve jeolojik faktörlerle, iskân tabanındaki dayanıksız veriler, kötücül etkenlerdir. Su, çevre, altyapı, sosyal ve eğitsel, yerleşim, sağlık ve yönetsel kolaylık öğelerinde gerekli araştırmalar yapılmakta mıdır? meyeceği de açık değil midir? Deprem tehlikesi taşıyan her ilde görev alacak kişi ve kuruluşların belirlenmesiyle, olay yerine ulaşım ve müdahale planlamaları, güncel ve yeterli şekle, ancak kâğıt üzerinde getirilmiştir. “Tatbikat” örnekleri sayılıdır. “Mahalle Afet Gönüllüleri” sıradan bir organizedir. Barakalar resmi geçididir. Görevli resmi organlar da zayıf kamu kurumlarıdır. Devletçe eğitim, teçhizat ve güç artırması geleneksel “kazmakürekkova ve kum” hazırlığından sadece biraz daha üsttedir. Sonuç Ciddiyetsizlik Türkiye’de devletin tutarlı bir genel afet politikası olmamıştır. Yüksek lisans tezimizin hazırlık safhasında depremin vuku bulduğu bölgedeki resmi kurumlarda yaptığımız incelemeler, bizi şaşırtmıştır. Çünkü olası afetler için önlem noksanlıklarından tutunuz da yüksek binalara yönelik izinlerin tekrar Türkiye’de 1999 MarmaraKocaeli depremiyle, 27 Aralık 1939 tarihli ve 7.9 Richter enetim ve önlem ölçeğindeki “Erzincan” depJeolojik ve jeoteknik çalış reminin dehşetli örnekleri yamalarına önem verilmeyen ül şanabilir. Atatürk’ün deyişiykemizde inşaat piyasası başı le: “En gerçek yol göstericiboştur. Kaçak yapılaşma, bi nin bilim” olması gerçeğinin limsel kurallara aykırılık ve çoğu kez göz ardı edildiği bir proje hataları rahat bir suç or ülkedeyiz. Geleneksel kamu tamı sürdürmektedir. Sakın zihniyeti burada yine bildiğicalı bir durum da özelleştiri ni uygulayacaktır. Bu gidişle len denetim alanındaki ücretde deprem ve diğer afetlerle lerin, müteahhitler veya kendi maliklerince verilmesidir. yine hazırlıksız yakalanacağıDenetimin, liberalizmin uy mız kehanet sayılmamalıdır. Genel afetler için, bilimsel gulandığı bu ülkede bundan sonra nesnel hizmet yapacak derinlikli çağcıl bir zihniyet kamu kurumlarına devredile devrimine gereksinim vardır. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle