19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER ‘Erdoğan otokrat lider‘ ‘Ey Nobel!’e, El Cevap Tayyip Bey’in Nobel’e çatan çıkışı doğrusu çok kimseyi gülümsetti. Geçen gün, bu konuda emekli büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı eski müşteşarı, eski CHP milletvekili, sınıf arkadaşım Onur Öymen’den bir ileti aldım. Aynı zamanda Başbakan’ın Mısır konusunda algılama hatalarını vurgulayan iletiyi birlikte okuyalım: “Başbakan geçen günkü konuşmasında Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Nobel Barış Ödülü sahibi El Baradey’i eleştirmiş ‘Ey Nobel sen nasıl barış ödülleri dağıtıyorsun ki bu kişiler arasında askeri darbe yapanlar yanında yer alıyor’ demiş. Sayın Başbakan ‘Ey Nobel!’ derken ödülü koyan Alfred Nobel’i kastediyorsa o 1896’da öldü. Fizik, kimya ve ekonomi alanlarındaki Nobel ödüllerinin kimlere verileceğine, İsveç Bilimler Akademisi, edebiyat ödülünü İsveç Akademisi, tıp ödülünü İsveç Karolinska Enstitüsü kararlaştırıyor. Nobel Barış Ödülü’nün kime verileceğine ise Norveç Parlamentosu’nun seçtiği beş kişiden oluşan Nobel Komitesi karar veriyor. El Baradey’in uluslararası Atom Enerji Ajansı ile birlikte, 2005 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık gören de bu komitedir. Evvelce Arafat’a, Kissinger’e Obama’ya barış ödülünün verilmesini eleştirenler oldu, ama El Baraday’e bu ödülün verilmesini eleştireni şimdiye kadar duymamıştık. HHH El Baradey Mısır’ın en ünlü hukukçularından, diplomatlarından ve Mısır ile İsrail arasında imzalanan Camp David antlaşmasına katkıda bulunanlardan biridir. Uluslararası Atom Enerjisi adına Saddam zamanında Irak’ta nükleer silahların bulunup bulunmadığını araştırmış ve Amerikalıların iddialarının aksine Irak’ta böyle silahlar bulunmadığını açıklamıştır. 2011’deki Başkanlık seçimine, adil ve demokratik koşullarda yapılmadığı için katılmayı reddeden El Baradey muhalif grupların büyük bölümünün desteğine sahip olduğundan şimdi cumhurbaşkanı yardımcılığına getirildi. Bugün El Baradey’in Mısır’da yaşanan tehlikeli kutuplaşmayı uzlaşmayla sonuçlandırabilecek belki de tek insan olduğuna inananlar çok. Mısır’da uzlaşma isteyen İslamcı çevreler bile onu güvenilir bir muhatap gibi görüyorlar. Müslüman Kardeşler’i destekleyen Vasat Partisi yetkilileri Baradey ile koşulsuz görüşmeye hazır olduklarını El Ahram’a açıkladılar. El Baradey 2 Ağustos’ta Washington Post’ta yayımlanan mülakatında şunları söylüyor: ‘ Sertlikle sonuç alamayız. İstikrara ulaşmanın tek yolu farklı görüşlere saygıdır. Müslüman Kardeşler siyasal sürecin bir parçası olmalıdır. Anayasanın yeniden yazılması çalışmalarına onlar da katılmalıdır. Milletvekili ve Bakanlık seçimlerine de katılabilmelidirler. HHH Mursi’nin kusuru Müslüman Kardeşler’in üyesi olması değil, halkın beklentilerini karşılayamamasıdır. Demokrasilerde 20 milyon kişi sokağa dökülmüşse istifa edeceksiniz. Mursi’yi görevden uzaklaştıran, halkın tepkisidir. Maalesef halk orduyu çağırmıştır. Müdahale olmasaydı iç savaşa gidiyorduk. Mursi istifa etmeliydi, ama etmedi. Şimdi ülke Mübarek zamanına göre daha çok bölünmüştür. Ordu ülkeyi yönetemeyeceğini biliyor ve halk da yönetmesini istemiyor. Ülkenin demokrasiye doğru gittiğinden halkın emin olması lazım. Şimdi sivil cumhurbaşkanı, sivil yardımcısı ve sivil bir hükümet işbaşındadır. Şimdi toplumun bütün kesimlerinden 50 kişilik bir Kurucu Meclis seçeceğiz. Yeni bir anayasa yapacağız. Daha sonra parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Bütün bunlar en geç 9 ayla 1 yıl arasındaki bir sürede gerçekleştirilecektir. Böylece halk gerçek bir demokrasiye geçtiğimizi görecektir.’ El Baradey’in görüşleri bunlar. Bütün bunlar ortadayken, El Baradey’e şimdi askeri müdahaleden sonra cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini kabul ettiği için, 8 yıl önce kendisine Nobel Barış Ödülü verenleri eleştirmek makul mü? Bunları söyleyenlere birisi de çıkıp, ‘şimdi kendinize örnek aldığınız Turgut Özal 12 Eylül darbesinden sonra başbakan yardımcılığını kabul etmişti’ derse Sayın Başbakan ne diyecek?” Avrupa’daki 5 liderin yönetiminin eleştirildiği Guardian’daki yazıda, Türkiye’deki muhaliflerin hapse atıldığı, barışçı gösterileri ezmek için şiddete başvurulduğu belirtildi Dış Haberler Servisi İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesi, Avrupa’da otokrat liderlerin yükselişte olduğunu ve bunun Avrupa demokrasisi için bir sınav anlamına geldiğini yazdı. Gazetenin Avrupa editörü Ian Traynor imzalı yazıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Romanya’da Victor Ponta, Çek Cumhuriyeti’nde Milos Zeman ve Macaristan’da Victor Orban liderliğindeki hükümetler otokrat yönetimler olarak sıralandı. Yazıda Putin ve Erdoğan’ın muhalifleri hapse attıkları, barışçı gösterileri ezmek için şiddete başvurdukları belirtildi. Söz konusu ülkelerde, iktidarın tek bir liderin elinde toplanması bakımından benzerlik olduğu kaydedilen yazıda, “Victor Orban, Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, lider tarafından domine edilen politik partilerin ya da elitlerin başında bulunuyor” denildi. Yazıda halkın hükümete, başta İstanbul olmak üzere kitlesel gösterilerle cevap verdiği ve bu gösterilerin azalmadığı da kaydedildi. Guardian’da yayımlanan Türkiye ile ilgili bilgi kutusunda da AKP yönetiminin siyasal çizgisi ılımlı İslam olarak belirtilirken AKP destekçilerinin Başbakan Erdoğan’ın ekonomiyi düzelttiği ve ülkeyi bölgesel bir güç haline getirdiği yolundaki sözlerine yer verildi. Gülsuyu’ndaki çetelerin saldırılarını inceleyen CHP’li vekillerin toplantı yaptığı Maltepe ilçe teşkilatında dinleme cihazı bulundu. CHP’li Tanal kendilerini iktidarın dinlediğini iddia etti Yine ‘böcek’ skandalı TEKİN: FİŞLEMENİN SORUMLUSU GÜLER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP’liler hakkında ortaya çıkan fişleme belgelerinin kendilerine iletilmesi halinde inceletebileceklerini belirten İçişleri Bakanı Muammer Güler’e, “Bugüne kadar CHP aleyhindeki hangi iddiayı soruşturdunuz da bunu ortaya çıkaracaksınız? Zaten bunun sorumlusu sizsiniz. 76 milyon yurttaşın değil, sadece kendinize oy veren yüzde 50’nin güvenliğinden sorumlu gibi davranmayı bırakın” diye karşılık verdi. Güler’in sözlerini gazetemize değerlendiren Tekin şunları söyledi: Komedi: İçişleri Bakanı’nın ‘fişleri bize gönderin inceleyelim’ sözü tam bir komedidir. Daha iki ay önce yine CHP hakkındaki fişleme belgeleri Taraf’ta yayımlandığında ne yaptılar? İşi çözeceklerine, yayın yasağı getirdiler. Şimdi bu fişleme konusunda da sorumlu Başbakan Erdoğan ve güvenlikten sorumlu İçişleri Bakanı’dır. Nezaketen bir sorar insan: İçişleri Bakanı’na soruyorum; ana muhalefetin güvenliğinin sorumlusu sizler değil misiniz? Hiçbir şey yapamasan bile nezaketen dahi insan bir arar sorar, ‘Geçmiş olsun, ne yapabiliriz?’ der. İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN CHP hükümet adım atmazsa ‘fişlemeyi’ uluslararası platforma taşıyacak ‘İktidarın acizliği’ AYŞE SAYIN İstanbul Haber Servisi CHP’li milletvekillerinin, Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde uyuşturucu çetelerinin saldırıları hakkında incelemeler yapmak için gittiği partinin Maltepe ilçe teşkilatında toplantı yapılan salonda dinleme cihazı bulundu. Heyette bulunan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal şikâyette bulunduklarını belirterek “Kimin çıkarı olabilir? Siyasal iktidar yapar bunu. Herkesi dinliyor, herkesi zabıtları altına almak istiyor. Bu da böyle bir olayın uzantısı, başka türlü CHP’nin çalışmasını kim izler? Herhalde çetelere bilgileri uçurtmak için yapabilir. Bu çetelerin burada beslenmesi, büyümesi bu hale siyasal iktidar getirdi” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevlendirilen milletvekilleri Müslüm Sarı, Celal Dinçer ve Mahmut Tanal önceki gün CHP Maltepe ilçe binasında ilçe yöneticileri ile birlikte basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı bittikten sonra Gülensu ve Gülsuyu mahalle muhtarlıklarına gidildi. İlçe binasında kalanlar toplantı yaptıkları salondaki sandalyelerden birinin altında dinleme cihazı buldu. Saat 16.30 sıralarında bu bilgi milletvetillerine iletildi. Milletvekilleri Emniyet yetkilileri ile birlikte ilçe binasına geri döndü. Polis inceleme yapmak üzere ne olduğu tespit edilemeyen cihaza ve bir kabloya el koydu. CHP Milletvekili Mahmut Tanal, cihazın araştırılmasını isteyerek cihazı koyan kişiler hakkında şikâyetçi oldu. Gazetemize değerlendirme yapan milletvekili Tanal, “Otoriter totaliter rejimlerde hükümet yetkilileri herkesin ne yaptığını bilmek izlemek ister ya. Bu da böyle bir olayın uzantısı, başka türlü CHP’nin çalışmasını kim izler” diye sordu. Gülsuyu’nda sadece 3 tane MOBESE kamerası olduğunu belirten Tanal şöyle devam etti: “Çetelerin, rahat eylem yapmaları ve cirit atmaları için bunu yapıyorlar. Gezi Parkı’na o kadar Emniyet gücünü dökeceğine git aynı şekilde Gülsuyu’na dök. Çetelerin cirit atmasına birileri izin veriyorsa çıkarı olanlardır. Bizim de bu bilgilerimizi aynı şekilde aynı metotla demek ki oraya iletmek istiyorlar. Maltepe’ye uyuşturucu çetesiyle mücadeleyle ilgili sorunları tespit etmek için oraya gittik. Yaralanan 9 kişiyle ilgili kimse yakalanmamış. Kaymakam bilgileri bizden öğreniyor. Hangi sokaklarda uyuşturucu satıldığını ben biliyorum. 2 günde CHP milletvekilleri gidip sokakta bunu öğreniyor da 5 yıldır orada olan kaymakam nasıl ulaşamıyor?” [email protected] ğerlendirdi. Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu, fişleme olayıyla ilgili kendisine bir dosya geldiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, olayın basına yansımasının ardından hükümetten tek bir yetkilinin bile kendilerini aramadığını da aktardı. Bu tür yöntemlere ancak acz içine düşen ve gidici olan iktidarların başvuracağını belirten Kılıçdaroğlu’nun, “Bu tür olaylar bizi yıldıramaz. Yerel seçimlere giden süreçte bu tür durumlarla karşılaşılabiliriz” değerlendirmesinde bulunduğu öğrenildi. Toplantıda, hükümetten konuyla ilgili bir açıklama yapılıp yapılmayacağının beklenmesi, eğer bu olmazsa konunun TBMM ve uluslararası platformlarda gündeme getirilmesi görüşü benimsendi. Toplantıda ayrıca, AKP’nin Gülen cemaati ile yaşadığı gerginlik nedeniyle yerel seçimlerde “oy kaybı” telaşı yaşadığı, bu nedenle de CHP’nin önünü kesmeye dönük bu tür girişimleri artırarak sürdürebileceği uyarısı yapıldı. ‘Kaymakam bizden öğreniyor’ ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partili milletvekili ve yöneticilerinin fişlenmesi olayını, “iktidar partisinin acizliği” olarak nitelendirirken “Gidici olan iktidarlar bu tür yollara başvurur ancak bu tür girişimler bizi yıldıramaz” diye değerlendirdiği öğrenildi. CHP MYK Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanarak bazı CHP’lilerin fişlenmesiyle ilgili gelişmeleri de Anayasa Uzlaşma Komisyonu Toplantıların yapıldığı salonda ‘böcek’ Basın özgürlüğü maddesine rötuş AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun dünkü toplantısında, 4 siyasi parti “vatandaşlık”, “anadilinde eğitim”, değiştirilemez maddeler” ve “başkanlık sistemi”nin de aralarında yer aldığı kritik maddelerin gelecek hafta yeniden ele alınmasını benimsedi. Komisyonda yeniden ele alınan “sağlık hakkı” başlıklı maddedeki “Her kadın üreme sağlığı ve doğurganlık hakları konusunda ücretsiz hizmet alma hakkına sahiptir” hükmü görüşülürken BDP’li Bengi Yıldız, kadının doğurmama hakkının anayasal güvence altına alınmasını istedi. CHP’liler Yıldız’ı desteklerken AKP ve MHP bunun anayasa ile düzenlenemeyeceğini savundu. Tartışmaların ardından “doğurmama” hakkının maddenin gerekçesinde bir ibare olarak geçmesi kararlaştırıldı. Komisyonda “basın özgürlüğü” maddesinde de önemli bir düzenleme yapıldı. Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları süreci ve son olarak sanatçılara yönelik uyuşturucu operasyonunda yapılan haberler, yeni anayasanın “basın özgürlüğü” maddesinde değişikliğe gidilmesine yol açtı. Yapılan değişiklikle haklarında çeşitli suçlamalar bulunan kişilerin haber yoluyla mahkum edilmelerini önleyici “Basınyayın kuruluşları mahkemelerin bağımsızlığı ve masuniyet karinesini zedeleyecek biçimde yayın yapamaz” fıkrası eklendi. Söz konusu hükümle basınyayın kuruluşları, “Suçsuzluğu ispat edilene kadar herkes masumdur” ilkesi anlamına gelen masuniyet karinesini zedeleyici haber yapamayacaklar. Mimarlar Odası da ‘Bizi kim dinliyor Sayın Başbakan?’ dinleniyormuş! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de son günlerde artış gösteren kuşkulu soygunlar, binalara yerleştirilen dinleme cihazlarına bir yenisi daha eklendi. Gezi Parkı eylemlerinde öne çıkan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde de dinleme cihazı bulundu. Dinleme cihazının bulunduğu salonda Başkent Dayanışması’nın yeni döneme ilişkin eylem programı hazırlanıyordu. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sekreter üyesi Tezcan Karakuş Candan, dinleme cihazının bir sandalyenin altına yapıştırılmış halde bulunduğunu anlatarak “Ne zaman konulduğunu bilemiyoruz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin öncü tavrından kaynaklı bir dinleme olayına girdiklerini düşünüyoruz. Konuyu yargıya taşıyacağız” dedi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın önceki gün yaptığı “Biz şubat ayında birçok bilgiye ulaştık. Elimizde kayıtları var” şeklinde açıklamasını anımsatarak, “Onun üzerine böyle bir cihazın çıkması da çok manidar. Bunu üst üste koyduğunuzda endişe etmemek mümkün değil” şeklinde konuştu. Cihaz, Şube Bilgi İşlem Sorumlusu Erdem Öztürk tarafından basın mensupları önünde açıldı. Cihaza herkesin kolaylıkla ulaşabileceğini bildiren Öztürk, cihazının yaklaşık 70 lira değerinde olduğunu söyledi. İçerisinden 7 voltluk lityum pil çıkan cihazın pil ömrünün yaklaşık 50 saat olduğunu ifade eden Öztürk, detaylı inceleme sonucunda cihaz üzerinde bir verici olup olmadığının anlaşılabileceğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Sayın Başbakan’ın bile dinlendiği, üstelik de çalışma ofisine kadar dinleme cihazı konduğu bir ülkede, kim dinlenmediğini iddia edebilir” diye sordu. Tanrıkulu, yazılı açıklamasında, insanların en temel haklarından biri olan mahremiyetin, tarihte hiç olmadığı kadar saldırı altında olduğunu vurguladı. Yurttaşların yasadışı telefon dinlemeleri yüzünden artık dedikodularını bile şifreli yaptıklarını ileri süren Tanrıkulu, “Kesin olarak dinlenmiyorum” diyebilecek tek bir milletvekili de olmadığını dile getirdi. “Sayın Başbakan’ın bile dinlendiği, üstelik de çalışma ofisine kadar dinleme cihazı konduğu bir ülkede, kim dinlenmediğini iddia edebilir” diye soran Tanrıkulu, şu ifadeleri kullandı: “Bugün CHP’lileri fişleyenlerin yarın sizi de fişlemeyeceğinin garantisi olamaz. Sayın Genel Başkanımız defalarca açıkladı; ‘Dinleniyoruz’ dedi. Sayın Başbakan ve diğer hükümet yetkilileri bu konuda sessiz kalarak iddiaların gerçekliğini teyit etmiş oluyorlar.” Rock’çı imama inceleme ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Pınarbaşı köyünde imamlık yapan ve arkadaşlarıyla oluşturduğu “Fi Rock” adlı müzik grubu ile konser veren Ahmet Muhsin Tüzer hakkında il müftülüğü inceleme başlattı. Müftülük, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da müfettiş istedi. Antalya Müftüsü Ahmet Çelik, “İmamlık sıradan bir memurluk değil. Bu durum diğer memurlar için normal olabilir, bizler için normal değil” dedi. İlk konserini 10 Ağustos’ta Kaş’ta veren Tüzer’in, tasavvuf ve rock müziğini harmanlayarak söylediği şarkıları cami cemaati tarafından da beğenilmişti. Sosyal medyada tehdit yorumları alan imam savcılığı suç duyurusunda bulunmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle