15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 2013 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER AKP iKtiDArı ile birliKte MeMurSen’e KAtılAnlArın SAyıSınDA büyüK Artış yAşAnDı CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL yeterince savunmadığını söylüyor. Görevden alınan Mısır cumhurbaşkanını savunurken şöyle dedi: “Hatasız insan var mıdır?” Kuşku yok, insan hata yapar... Mursi’nin bir yıllık iktidarında: Ekonomi dibe vurdu. RTE’ye göre Mursi insandır, hata yapar! “Ben seçildim, istediğimi yaparım” anlayışını egemen kıldı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Devletin kilit noktalarına Müslüman Kardeşler’i atadı. Yandaşlarını ihya etti. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Mısır ekonomisinin önemli parçası turizm geliri büyük ölçüde darbe yedi. RTE’ye göre insandır, hata yapar! İşsizlik arttı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Seçildiği gün, balkondan “Bütün Mısır’ın başkanı olacağım” dedi. Tam tersi davrandı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Sürekli kendi yetkilerini artırdı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Toplumu kutuplaştırdı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Şeriata yol verdi. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Yargıyla inatlaştı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! Bir yılda cinayetlerin sayısı bir, adam kaçırma dört, meskene tecavüz hırsızlık iki, araç hırsızlığı dört, silahlı soygun beş misli arttı. RTE’ye göre insandır, hata yapar! RTE’ye göre, Mursi’nin insan olarak “ufak tefek” hatalarını büyüterek darbe yapmanın ne gereği var(dı)! HHH Mursi, RTE’yi örnek almış olabilir. Zira RTE’nin insan hata yapar mantığından yola çıkarsak, “Sandıktan çıktım, istediğimi yaparım” diye özetlenen tek adam davranışlarının… AKP yanlısı ya da yakını gördüklerini devlet kadrolarına yerleştirmenin... son seçim gecesi balkona çıkıp bütün milletin başbakanı olacağını ilan etmesine karşın toplumu bana oy veren yüzde 50’lilerle “öteki” yüzde 50’liler diye kutuplaştırmasının…. yargıyı bağımlı, medyayı çeşitli baskı, korku olanaklarıyla kendine dönük hizaya getirmesinin... demokrasiye aykırı örnekleri antidemokratik uygulamaların ve... HHH ….bugün darbe yapan cuntayı yerden yere vuran, ne ki 2011 yılında Mübarek’e darbe yapan cuntanın lideri generali ziyaret ederek cunta hükümeti ile işbirliği ve ekonomik anlaşmalar imzalamasının tek bir gerekçesi var: İnsan RTE’nin “hataları!” ...... ...... HHH Tabii, raftaki yalancı dolmaları yerseniz!.. Üye sayısı patladı MUSTAFA ÇAKIR n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ANKARA AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 41 bin üyesi bulunan MemurSen’in, üye sayısında patlama yaşandı. Diğer sendikalar tarafından “yandaş” olmakla suçlanan MemurSen’in üye sayısı 11 yılda 16 kat artarak 707 bin 652’ye ulaştı. Sadece geçen yıldan bugüne kadar 1 yıllık artış 57 bin üye oldu. Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası kapsamında memur sendikaları ile memur konfederasyonla u AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında üye sayısı 41 bin olan MemurSen, 707 bin üyeye ulaştı. rının üye sayılarına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre Türkiye’de toplam 2 milyon 134 bin 638 memur bulunuyor. Toplam sendikalı memur sayısı ise 1 milyon 468 bin 21. Sendikalaşma oranı yüzde 68.77. Rakamlar memur sayısının da sendi kalı sayısının da geçen yıla göre arttı ğını gösteriyor. Geçen yıl toplam memur sayısı 2 milyon 17 bin 978, sendikalı memur sayısı da 1 milyon 375 bin 661’di. 4 büyük konfederasyona bakıldığında ise çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Geçen yıla göre üye sayısını en fazla artıran konfederasyon yine MemurSen oldu. 2012 istatistiklerine göre 650 bin 328 üyesi bulunan MemurSen, 57 bin 324 kişilik artışla 707 bin 652 üyeye ulaştı. Son istatistiklere göre Türkiye’deki sendikalı memurların yaklaşık yarısı MemurSen’li. Sanata AKP darbesi SELDA GÜNEYSU İktidarın politikaları bale eğitimi tercihlerini de büyük ölçüde düşürdü Ermeni soykırımı iddiaları ‘Tanıma’ için eylem planı İstanbul Haber Servisi Irkıçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, Ermeni soykırımının Türkiye tarafından tanınması için techirin 100. yılında geniş çaplı bir anma programı yapma kararı aldı. Girişim bu karar doğrultusunda dün Taksil Hill Otel’de “1915’ten 2015’e Ermeni Soykırımı 100.Yıldönümü Eylem Planı” başlığı altında panel ve forum düzenledi. Girişimin sözcülerinden Levent Şensever, soykırımın tanınması için sendikalar, yerel yönetimler ve çeşitli kitle örgütlerinden destek isteyeceklerini belirterek 24 Nisan 2015 tarihinde Ermeni diyasporasının da içinde olacağı geniş katılımlı bir anma etkinliği düzenleyeceklerini söyledi. Şensever, çalışmalarının hazırlık aşamasında olduğunu, asıl faaliyetlerin ekim ayında başlayacağını kaydetti. ABD’deki Clark Üniversitesi Öğretim Üyesi Ümit Kurt, 100 yıl geçmesine karşın Türk devletinin inkâr politikasını sürdürmesini eleştirdi. ANKARA AKP iktidarının son 10 yıldaki kültür sanat politikaları, bale sanatını vurdu. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın orta kısım bale bölümüne 10 yıl önce 700 başvuru yapılırken, bu sayı 2011’de tek sınıf için 43, 2012’de iki sınıf için 59, 2013’te ise yine tek sınıf için 38 kişide kaldı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “tiyatroları özelleştireceği” yönündeki söylemleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Başbakan’ın bu söylemlerinin ardından Devlet Opera ve Balesi (DOB) ile Devlet Tiyatroları (DT) genel müdürlüklerini lağv etmeye yönelik hazırladığı yasa tasarısı taslağı, Kars’taki İnsanlık Anıtı’nın “ucube” denilerek, yıkılması, Gezi Parkı eylemleriyle birlikte sanatçıların “hedef haline getirilmesi” gibi gelişmeler, Türkiye’de sanata, özellikle de bale sanatına olan ilgiyi azalttı. Devlet kurumlarının kapatılmasından endişe eden, çocuklarının ileride iş bulamamasından kaygılanan birçok veli artık çocuklarını konservatuvarlara göndermek istemiyor. Bu durumdan en fazla etkilenen bölüm ise bale anasanat dalı. Türkiye’nin ilk konservatuvarı olan Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Bale Anasanat Dalı’nın orta bölümüne başvuru sayıları son 3 yılda hayli azaldı. 10 yıl öncesinde aynı bölüme 600, 700 başvuru yapılırken, bu sayı 2011’de tek sınıf için 43, 2012’de iki sınıf için 59, 2013’te ise yine tek sınıf için 38 kişiye kadar düştü. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinden edinilen bilgiye göre, durum müzik anasanat dalında da farklı değil. Yine 10 yıl önce konservatuvarın müzik bölümüne başvuru sayısı 800, 900 civarında. Ancak bu sayı 2011’de tek sınıf için 114, 2012’de iki sınıf için 205, 2013’te de yine tek sınıf için 101 kişiye kadar geriliyor. Hacettepe’nin yatılı bölümünün yıkılmasının başvuru sayılarını doğrudan etkilediğini belirtirken özellikle bale sanatçıları bu durumdan kaygılı: Murat Tamer (Konservatuvar Müdürü): Ülkedeki her durum başvuruları etkilemiş olabilir. Gelecek kaygısı, özellikle velilerde oluşan “Benim çocuğuma ne olacak? İş bulabilecek mi?” gibi soruların yanıtlarının bulunamaması önemli sorun. Meriç Sümen Kanan (Eski DOB Genel Müdürü, devlet sanatçısı, balerin): 2005’ten önce 10 yıl boyunca kadro sınavları açılamamıştı. Bu nedenle insanlar tereddüt yaşıyorlar, kaygılılar. “Benim çocuğum gelecekte ne olacak” kaygısı... Bahri Gürcan (DOB Başdansçısı, balet): Bale, senfoni orkestraları, opera, tüm bu sanatlar Türkiye’nin çağdaş yüzüdür. Ne yazık ki son yıllarda bu sanatlara karşı bir yıpratma politikası uygulanıyor. ‘Yargı adil olmalı’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu”nun düzenlediği “Sessiz Çığlık” eylemi dün 41. kez yapıldı. Tutuklu yakınları, tüm yurttaşlara 15 Temmuz tarihinde gerçekleşecek olan Yargıtay’daki Balyoz davasının temyiz duruşmasını izleme çağrısında bulundu. Beşiktaş’taki Demokrasi Heykeli önünde gerçekleşen eylemde grup adına basın açıklaması yapan emekli komutan Cavit Uğur, “Hukukun başta hukukçular olmak üzere herkes için gerekli olduğuna inanıyoruz. Bağımsız ve tarafsız olması gereken yüksek Türk yargısının adil olmasını bekliyoruz. Hukukun üstünlüğüne inanan, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı olan tüm yurttaşları 15 Temmuz Pazartesi günü sabah 09.00’da Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde başlayacak olan duruşmayı izlemeye çağırıyoruz” diye konuştu. Müzikte de durum aynı ‘Hemen uygulanmalı’ CHP’li Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süresi kararını değerlendirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süresiyle ilgili kararının derhal uygulanmasını isteyerek “Yoksa anayasaya aykırılığı tespit edilmiş olan bir kanunun maddesinin, bir yıl daha uygulamada kalması ve mahkemelerin anayasaya aykırılığı tespit edilmiş olan kuralı bir yıl daha uygulaması gibi garip bir durum düşünülemez” dedi. Hamzaçebi, tutukluluk süresinin 10 yıla kadar uzayabilmesinin bir hukuk devletinde olmaması gereken durum olduğunu, bunun açıkça insan haklarına, anayasada güvence altına alınan temel özgürlüklere aykırı bir durum olduğunu anlattı. Hamzaçebi, yüksek mahkemenin verdiği kararla 10 yıla ilişkin hükmü iptal ettiğini, kararın bir yıl sonra yürürlüğe girmesini öngördüğünü anlattı. Hamzaçebi, “İnfaz hukukunda lehe olan kurallar derhal uygulanır, bunun geciktirilmesi mümkün değildir. Anayasamız bu yöndedir. Bu kural derhal uygulanmalıdır” dedi. İktidar döne döne olayın salt ağaç işi olmadığını, altında başka nedenlerin yattığını tekrarlıyor. Elbette Gezi parkındalığının çok geniş boyutları var. Ancak sadece ağaç için olsa bile, değer. 21. yüzyılda çevre duyarlılığı en büyük siyasi hareketlerden biri olacak. Zaten başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede Yeşiller, yönetimi etkileyen önemli bir unsur oldular. Bu güç zamanla daha da etkili hale gelecek. Türkiye’de çevre hareketi belli konulara göre filizlendi. Gezi’den sonra tüm partileri etkileyen bir politik çıkış haline gelebilir. HHH Türkiye çevre sorunlarını 1970’lerde büyük kentleri saran hava kirliliği ile tanıdı. O günlerde sorun yargıya götürülünce konuya ilişkin yasa maddesi bulunamamış, yargıç da ilk kez böyle bir davayla karşılaşınca şu yorumu yapmış: “Hava çamaşır mı ki kirlensin; ne demek hava kirliliği?” Büyük kentlerin hava kirliliği sorunu zamanla alınan önlemlerin etkisiyle azaltıldı. Ancak bugün çok daha geniş ölçekli çevre sorunlarıyla karşı karşıyayız. Denizlerimiz hızla kirleniyor; doğal yaşam ölüyor. Neredeyse bütün göllerimiz küçülüyor, hatta yok oluyor. Amik Gölü haritadan silindi. Burdur Gölü kilometrelerce içeri çekildi. Akşehir Gölü’ne maya çalmak isterseniz suya değil çamura çalmanız gerekecek. Tarım arazileri kent rantının kıskacı altında. Hidroelektrik santralları sadece toprakları, vadileri sular altında bırakmıyor, bütün bölgenin doğal iklimini değiştiriyor. Çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğayı korumak en önemli politika olmayacaksa ne olacak? Gezi Parkı insanları iki ağaçla birlikte büyük bir “ağ aç”a hareketine giriştiler. Türkiye’yi ve dünyayı saran bu ağ, yeni çevre politikaları da açacak. Mısır’dan başlayarak bütün Kuzey Afrika’nın çölleşmesine, yüzyıllar önce dünyanın 4 derece ısınmasının neden olduğu biliniyor. Bugünkü tartışma götürmez ısınmanın, mevsim değişikliklerinin, Türkiye’nin de suyunu ısıtmayacağını söylemek için ancak iktidar olmak gerekir! Bir gün bakacağız, Balkanlar’dan gelen soğuk ve yağışlı hava, boğuk ve yakıcı havaya dönüşecek... Bir gün bakacağız, muson yağmurları bu son yağmurları olacak... İşte o gün, önlem almak için toplantı üstüne toplantı yapacak olan iktidar, çaresiz kalacak, geçmişi suçlayacak. Bunun da hiçbir anlamı olmayacak. Halkın demokrasi, adalet, özgürlük, daha yaşanılası bir Türkiye arayışının iki ağaçla başlaması ne güzel. HHH Hiçbir çevre sorunu ülkesel değildir. Herhangi bir ülkenin en ücra köşesinde yaşanan bir çevre sorunu az ya da çok mutlaka etrafındaki ülkeleri de etkiler. O nedenle Amazon Ormanları’nın dakikada 250 metrekare azalması, Aral Gölü’nün yok olması, Meksika Körfezi’nin petrole bulanması, bütün dünyanın sorunudur. Doğal hayatın zenginlikleri gözüyle bakınca 21. yüzyıl küreselleşmeyle değil, kürede selleşmeyle başladı. Başta altın olmak üzere, çevre kıyımının en büyük gerekçesi madenler. Yazıyı, Beydeba’dan okuduğumu anımsadığım bir öykücükle noktalayayım. Sihirli lamba, devlet büyüğüne “Ne isterseniz yerine getiririm” demiş. Büyük, “Tuttuğum her şeyin altın olmasını isterim” karşılığını vermiş. Sihirli lamba “Tamam” demiş. O andan itibaren tuttuğu her şey altın olmuş. İş, başlangıçta çok zevkliymiş ama... Acıkmış... Ekmeğe uzanmış, altın olmuş... Susamış... Suya uzanmış, altın olmuş... Sevdiği bir çiçeğe dokunmuş, altın olmuş... Yumuşak bir yatakta biraz dinlenmek istemiş, altın olmuş... Sonrasını tahmin etmek zor değil... Gezi parkındalığına kem gözle bakan, altında başka şeyler arayan herkesin, tuttuğu altın olsun! ‘Kışladaki ölümler saptırılıyor ’ n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’de ACI KAYBIMIZ Şükran Hüküm ve merhum Şefik Hüküm’ün sevgili oğlu Uğur Hüküm Paris’de yaşamını yitirdi. Acımız sonsuzdur. Bozdağ: Lehe hüküm doğurmaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutuklukla ilgili kararını değerlendirirken, “Anayasa Mahkemesi 10 yılı iptal ederken, 5 yıla çekilmesini söylemiyor” dedi. Bozdağ, mahkemenin kararını “isabetli” olarak nitelendirirken, kararın lehe durum doğurup doğurmayacağına ilişkin olarak da, “İptal yürürlüğe girmediğinden lehe hüküm uygulaması, benim görüşüme göre burada olmaz” dedi. Bozdağ, Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtlarken, uzun tutukluluğun terör ve bazı örgütlü suçlar nedeniyle delillerin toplanmasındaki birtakım zorluklar nedeniyle bir ihtiyaçtan kaynaklandığını ileri sürdü. Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin 10 yılı iptal ederken, 5 yıla çekilmesini istemediğini belirterek, tutuklamaların tümüyle takdiri konu olduğuna anlattı. Bozdağ, kararın lehe durum doğrup doğurmayacağı sorusuna, “Bu iptal kararı yürürlüğe girmiyor, girmiş olsa o zaman lehe hüküm uygulaması için zaten düzenlemeye gerek Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk kararını ‘isabetli’ bulduğunu açıkladı basın toplantısı düzenleyen BDP Milletvekili Mülkiye Birtane, Bingöl’de askerlik yapan Adem Kalkan’ın 23 Haziran’da bir askeri aracın içinde çenesinin altından vurulmuş olarak bulunduğunu anımsattı. Askeri yetkililerin Kalkan’ın intihar ettiğini öne sürdüğünü anlatan Birtane, bu yönde delil bulunmadığını ve ailenin buna ikna olmadığını, Kalkan’ın öldürüldüğüne dair kuvvetli şüphe bulunduğunu savundu. Birtane, kışlalardaki asker ölümlerinin bütününü intihar olarak ele almanın saptırma olduğunu söyledi. AİLESİ Annesi; Şükran Hüküm, Kardeşi; Tuğrul Hüküm ve Eşi; Nilgül Hüküm Çocukları; Zeynep ve Sinan Hüküm Anneleri; Pınar Hüküm Seymen yok. Şu anda mahkeme karar vermiş; uygulamasını bir yıl ertelemişse, o zaman eski hüküm bir yıl varlığını sürdürüyor demektir. İptal edilmiş değil demektir. Eğer bir yıl içinde yasama organı düzenleme yapmazsa, ondan sonra yeni durum uygulanabilir olacaktır veya yasama organı bu süre içinde bir düzenleme yaparsa, yeni düzenleme yürürlüğe girmiş olacaktır. İptal yürürlüğe girmediğinden lehe hüküm uygulaması, benim görüşüme göre burada olmaz” diye yanıt verdi. n BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da, DHKP/C üyesi olduğu iddiasıyla 4 Temmuz’da gözaltına alınan 16 kişiden 6’sı savcılık tarafından serbest bırakılırken 10’u tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Zanlılardan 8’i mahkemece tutuklandı, 2 kişi ise serbest bırakıldı. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Danıştay ve Yargıtay üyesi seçilebilmek için meslekte 15 yerine 20 yıl çalışma koşulu aranmasını da öngören ve yargıçların veto beklediği yasayı onayladı. Düzenlemeye göre adli tatil 20 Temmuz’dan 31 Ağustos’a kadar çalışmaya ara verecek. DHKP/C operasyonu: 8 tutuklama Gül’den 20 yıla onay Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. İlter KAYGUSUZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle