15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Demirtaş, Erdoğan’a ‘Uludere’de vur emrini ben vermedim diyorsun, yargının önünü aç’ diye seslendi ‘Emri vereni biliyor’ İstanbul Haber Servisi BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek “Türkiye’nin tam da burnunun dibinde görkemli bir halk devrimi yaşanıyor. Kendine ‘sosyal demokratım’ diyenler devrimi anlayamıyor. PYD lideri Türkiye’ye geliyor, buna en fazla ‘sosyal demokratım’ diyen ana muhalefet partisi karşı çıkıyor. Sırf devrimi Kürtler yapıyor diye, CHP’liler devrime karşı saygısız tutum içerisindeler. Bugüne kadar Suriye, Irak, Yunanistan komşunuzdu. Şimdi Kürdistan komşunuz olacak.” dedi. Abdullah Öcalan’ın müzakere sürecinde üzerine düşeni yaptığını belirten Demirtaş, “Hukuksuzlukların devam etmesi durumunda Abdullah Öcalan süreçte olmayacağını bizzat kendisi açıkladı” diye konuştu. BDP İstanbul 2. Olağanüstü İl Kongresi dün, Kadıköy Caferağa Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Kongrede konuşan Demirtaş, Türkiye’nin dış politikasının iflas ettiğini savunarak “Suriye’de ne Esad rejimini ne de eli kanlı El Kaide çetelerini desteklemek zorunda değiliz. Çetelerle işbirliği yapan Türk dış politikası iflas etmiştir. Salih Müslim’in Türkiye’ye gelmesi bu politikanın değişeceğinin işaretidir. Umarız böyle devam eder” diye konuştu. Abdullah Öcalan’ın nevruzda yaptığı konuşma ile müzakere sürecinde üzerine düşeni yaptığını kaydeden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yedi aydır kan akmıyorsa bu kimin sayesindedir? 14 metrekarelik çukurda tuttuğunuz kişi sayesindedir. Bunun bir karşılığı olmalıdır. Bülent Arınç çıkmış ‘Abdullah Öcalan’la basın konuşamaz’ diyor. Sayın Bülent Arınç, hangi kanunda sayın Abdullah Öcalan ailesiyle, basınla görüşemez diyor? Siz 14 yıldır kanunları çiğniyorsunuz. Bu hukuksuzluklar sürdüğü sürece Öcalan sürecin içinde olmayacaktır.” Başbakan’ın Uludereli aileler ile yaptığı görüşmeye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Demirtaş, görüşmenin olumlu geçtiğini, Başbakan’ın “Uludere’de vur emrini ben vermedim” sözlerine ithafen “Kendisi öyle diyorsa yargının önünü açsınlar. Vur emrini kimin verdiğini biliyor demektir” dedi. Seçmen Halkaları… (2) İnsan, yaşamı boyunca tutum ve davranışlarıyla yaşar. Yaşam deneyimlerini düşünceleriyle, duygularıyla, güdüleriyle değerlendirir. Zaman içinde değişmeyenler gibi değişenler de olur. İdealler, yerini yaşamın realitesine bırakır. Kendi yaşamımıza dürüstçe baktığımız ölçüde nasıl değiştiğimizi görürüz. Kabul edip etmemek her zaman cesaretimize bağlıdır. HHH Seçmen kitlelerini hep aynı kararlılıkta sanmak hatadır. Bütün grupların tutum ve davranışları değişiktir. Bu konuda yoğun çalışmalar yapılmakta, siyasal partiler seçmenlerini, pazar araştırmacıları marka sadakatini anlamaya çalışmaktadır. Seçmen gruplarını beş halkaya ayırmak, konuyu anlamayı kolaylaştırır. Tutum ve davranışların bir “odak noktası” vardır. “Odak noktası”, ilkeler olabilir, hedefler olabilir, lider olabilir, grubu bir araya getiren etkenlerdir. “Odak noktası”na en yakın halka, “çelik çekirdek” denilen karizmatik bir lider ile yakın çevresindeki kişilerdir. Bu halka, “yeminliler” denebilecek, her türlü yanlışa karşın sarsılmaz bağlarla bağlı olanların güçlü birlikteliğidir. Her grupta bu iç halka vardır. Bu halka grubun gücünü temsil eder. İkinci halka, “odak noktası”nda yer alan hedefleri paylaşan, grubun çalışmalarını “beğenen”, yapıyı “seven” kişilerin oluşturduğu “sadık yandaşlar”dır. Bu halkada yer alanlar kolay kolay vazgeçmez ve tuttukları yapıyı değiştirmezler. Üçüncü halka, yapının hedeflerini paylaşmakla beraber, “sevgisini” sürdüren ama “beğenmediklerini gören” taraftarlardır. Dördüncü halka, yapıyı “sevmeyen” ama yapılanları “beğenen” destekçilerdir. Beşinci halka, yapıyı “sevmeyen” ve “beğenmeyen” ama bir biçimde işine geldiği için orada görünen yararcılardır. Bu halkalar, elbette kesin çizgilerle ayrılamaz, her zaman girişçıkışlar olabilir, dinamik bir esneklikleri vardır. HHH Siyasal partilerin birinci ve ikinci halkaları, artık sabitleşmiş oyların sahipleridir. Güçlü liderlik, içselleştirilmiş hedefler, iç kontrollü dayanışma partilerin dışa yansıyan güçlerini oluşturur. Atatürk ve çevresindeki Kemalist grup “çelik çekirdek” için en anlamlı örnektir. Atatürk’ten sonra, İnönü dönemi dahil CHP bu gücü oluşturamamıştır. Bugün de güçlü lider Mustafa Kemal Atatürk’tür. AKP, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde inanmış bir iç halkaya sahiptir. İkinci ve üçüncü halkayı da bu güçle tutmaktadır. Dördüncü ve beşinci halkalar ise zayıflamıştır. Oysa, AKP’yi iktidarda tutan oylar dördüncü ve beşinci halkalardan gelmektedir. MHP, birinci ve ikinci halkanın oylarını almaktadır. Üçüncü halkanın yoğunluğu partinin durumunu belirlemektedir. BDP sağlam bir iç halkaya sahiptir. İkinci ve üçüncü halkaları da sağlam bağlarla bağlıdır. Dördüncü ve beşinci halkalarla da güçlü bağları vardır. CHP güçlü bir “çelik çekirdek” sahibidir. Karizmatik liderlik Atatürk’ten gelmektedir. Bugün parti bu durumun pek farkında görünmemektedir. Oysa, Atatürk sembol olarak “Rönesans ve Aydınlanma”yı temsil etmektedir ve CHP’nin temsil değeri budur. İkinci ve üçüncü halkanın oyları sadakat ile verilmektedir. Aldığı oyların kaynağı da bu halkalardır. CHP’nin doğru stratejisi, dördüncü halkanın oylarını almak, öteki partilerin de dördüncü ve beşinci halkalarının oylarını alacak bir “projeprogramı” bıkmadan, usanmadan anlatabilmek olmalıdır. CHP’nin seçim stratejisi ise seçim platformunda buluşabileceği bütün güçlerle “birleşik enerji ittifakı” yapmak olmalıdır. Bu çalışmanın öncülüğünü yapmalı ve hiç çekinmeden ülkenin bütün güçlerini “Yeni Uygar Türkiye”yi oluşturmak için birleşmeye çağırmalıdır. Bu çağrıyı yapmayan, bu çağrıya uymayan kuruluşların ve kişilerin AKP iktidarının destekçileri olduğu bilinmelidir. Her şey değişir. Her şey değiştirilir. İnsanların iradesi her şeyi değiştirir. Gücümüz bunu bilmektir… ‘GEZİ RUHU’ LONDRA’DA Londra Gezi Forumu katılımcılarından yaklaşık 30 kişilik bir grup, dün Londra’nın ünlü sanat merkezi Tate Modern’in önü ve Milenyum Köprüsü’nde Gezi direnişine destek eylemi gerçekleştirdi. Haftada bir toplanan Londra Gezi Forumu’da örgütlenen eylem yaklaşık bir saat sürdü. Tate Modern önündeki eyleme paralel olarak bir grup da Milenyum Köprüsü üstünde harf kombinasyonu ile İngilizce ‘Diren Türkiye Londra seninle’, ‘Türkiye’deki şiddete son’, ‘#direngezi’ yazdı. Tate Modern’in önündeki eylemde İngilizce hazırlanmış bir bildiri de dağıtıldı. Türkiye’de yaşananların özetlendiği bildiride ‘eylemin Gezi Parkı direnişine destek olmak amacı ile düzenlendiği’ kaydedildi. Başbakan’dan Alevilere tepki: Kendilerine göre söyleyip duruyorlar Erdoğan bildiğiniz gibi ‘Gereğini nasıl yapacağınızı bilirsiniz’ Erdoğan, Mısır’da ordunun göstericilere müdahale ettiği olaylara dünyanın duyarsız kaldığını savunarak Türkiye’de kullanılan biber gazı kadar ses çıkmadığını ileri sürdü. Gezi Parkı’na AVM yapılmasına karşı çıkılmasıyla başlayan gösteriler ile Mısır’daki gösterilerin benzer olduğunu ileri süren Erdoğan, “Fakat bu dik, güçlü duruş, halkımızın bu noktada verdiği tepkilerle hamdolsun bu iş atlatılmış oldu. Fakat bunlar durmayacak. Bunu özellikle bilmenizi, bunlara karşı uyanık olmanızı istiyorum” dedi. Erdoğan, Oflu kardeşlerinin “gereğini nasıl yapacaklarını bildiğini” de belirterek ilginç bir mesaj verdi. ‘Hukuksuzluk bitsin’ Binlerce Alevinin katıldığı bir yürüyüş ile Trafalgar Meydanı’nda bir miting düzenlenmişti. Önder İstanbul’a göz kırptı Kongrede konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de “İleride bu kongreyi Kürt halk önderi Sayın Öcalan, özgür olmadan bir yıl önceki kongre olarak hatırlamak istiyorum. Önümüzdeki yıl bu kongreyi Sayın Abdullah Öcalan’ın açmasını diliyorum” dedi. Öcalan’ın HDK projesine büyük değer verdiğini vurgulayan Önder, “Bugün Gezi’ye dökülen Türkiye halkları ilk defa ‘Bunlar bize bunu yapıyorsa Kürt halkına kim bilir neler yaptılar’ dediler. Gezi demek, bütün eksiklerimize rağmen, Halkların Demokratik Kongresi demektir. Gezi Direnişi’nden çıkardığımız derslerle yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Gezi ruhu, dolayısıyla HDK, bu sürece devrimci tutumuyla ağırlığını koyarsa bizim İstanbul’da HDK’li bir belediye başkanımız olacaktır” diye konuştu. Londra’da toplanan 7 bin imza Meclis’e sunulacak ‘Alevi’siz anayasaya hayır’ Dış Haberler Servisi İngiltere Alevi Kültür Merkezi (İAKM) ve Cemevi, Londra’da başlattığı “Türkiye’de Alevisiz bir anayasaya hayır, Alevilik yasaklanamaz” kampanyası kapsamında topladığı binlerce imzayı TBMM’ye sunacak. Ankara ziyareti ile ilgili bir açıklama yapan İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, Alevilerin yeni anayasa sürecine seyirci kalmayacağını belirterek anayasa yazım sürecinde Alevilerin görmezlikten gelinmesine, yasaklanmasına ve bitirilme çabalarına hayır demek için başlattıkları imza kampanyasındaki binlerce imzayı TBMM vereceklerini söyledi. Cemevi heyetinin 13 Ağustos Salı günü CHP Grup Başkanvekili Engin Atalay ve 15 Ağustos Perşembe günü de Anayasa Komisyonu üyesi İzmir Milletvekili Rıza Türmen ile görüşerek dosyayı kendilerine vereceğini söyledi. Anayasa Komisyonu’na iletilmek üzere verilecek dosyada 7 binden fazla imza, eşit yurttaşlık ve Alevi isteklerini anlatan üst yazı ve Britanya Alevi örgütlerinin eylem fotoğraflarının yer aldığını belirten Erbil, Alevilerin talepleri ile ilgili de şunları söyledi: “Alevi kimliği yasal olarak tanınmalıdır. Cemevleri inanç merkezi olarak kabul edilmeli, buna uygun yasal düzenlemeler yapılmalı ve ibadet yeri kapsamına Cemevi de alınmalıdır. Alevilere ait tüm dergâhlar ve mekânlar iade edilsin, Alevi katliamlarıyla devlet yüzleşsin.” Londra’daki Aleviler, Türkiye’deki anayasa sürecini protesto etmek amacıyla Kuzey Londra’nın Manor House tren istasyonu önünde 37 gün süren bir çadır eylem gerçekleştirmişti. İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesine karşı çıkan Alevilere tepki göstererek “Ceddimizin içinde ülkesini 2.5 katına 8 yıllık iktidarında büyüten bir padişahın ismini veriyoruz. Niye rahatsız ediyor? Böyle bir padişah ama yafta mı arıyorsun, yafta çok. Kendilerine göre bir şeyler söyleyip duruyorlar” dedi. Erdoğan Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin Haliç Kongre Merkezi’nde önceki gün verdiği iftar programında konuştu. İstanbul Boğazı’na yapılacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesine yönelik eleştirilere Erdoğan şu karşılığı verdi: “.. bugün ülkemizde birçok insanımız evlatlarına ‘Yavuz’ ismini verir. Hiç rahatsız olmaz. Trabzonlu zaten Yavuz’u iyi tanır, Fatih’i iyi tanır. Şimdi, yani bu isimler var diye birileri oraya gitmeyecek, rahatsız olacak; kusura bakma yani... Sen gitmezsin başkaları gider.” Alevilerle ilgili açıklamaları üzerine gelen tepkilere de değinen Erdoğan, “Ben diyorum ki ‘Eğer Ali’yi sevmek Alevilikse ben hepsinden daha Aleviyim’ diyorum. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Benim kayınbiraderim Ali, en büyük ağabeyi Hüseyin, bir ufağı Hasan. Bizim bu Sünni toplumunun içinde böyle bir ayrımcılık var mı? Hepimiz ailelerimize, çocuklarımıza bu isimleri göğsümüzü gere gere veriyoruz. Hiç böyle bir dert, böyle bir sıkıntı yok. Peki sizde bu dert niye?” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle