15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2013 PAZAR 4 HABERLER Ötekileştirilmeyi Sosyalizmle Aşmak Sevgili, “Seni Şişli Tünel tramvayında ikinci mevki vagonunda biletçi dahi yapmazlar!..” Bir küçük çocuğun daha duyar duymaz dünyasını karartmaya yetip de artacak bu sözleri 1930’lu yıllarda akrabası Osmanlı döneminin eski polis müdürlerinden Samuel Efendi, o sıralarda Fransız ilkokuluna gitmekte olan Moris’e (Gabbay) söylemektedir. Dilersen, sözü doğrudan Moris Gabbay’a bırakalım: “... Bu sözler uzun zaman benim aklımda yer etti. Okul döneminde bazı arkadaşlarım ‘Ben Kuleli’ye, Deniz Lisesi’ne gideceğim’ veya ‘Pilot olacağım’ diyorlardı. Daha yolun başında, çocukluk yıllarımda benim için bu yolların kapalı olduğunu görüyordum. Bu durum bir çocuk için ileriye dönük hayaller kurma adına, çıkmaz bir sokaktı. Geleceğini veya istediğin bir şeyi yapamıyor olmak bir çocuk için ağır bir travmaydı. Bu durum ister istemez okulda arkadaş çevrende de seni etkiliyor, hayallerde bile farklılaşma başlıyor. Müslüman bir Türk arkadaşın hayalleri ile bir Musevinin veya bir başka gayrimüslimin hayalleri aynı olmuyor, giderek hayata bakış açılarında da farklılıklar başlıyor...” Okuduğum anda, tüylerimin diken diken olduğu yukarıdaki satırlar, dostum Moris Gabbay’ın özyaşamöyküsünü anlattığı “Cumhuriyetle Birlikte Büyüdüm” adlı kitabından alınma. HHH Kitabın yukarıya aldığım bölümünü okurken aklıma başka bir dostum Stelyo Berberakis geldi. Eşimin hemşerisi (ikisi de Giresunlu) Stelyo’nun da çocukken en büyük tutkusu subay olmakmış. Ama demokrat Türkiyemiz, bunca devrimi başarmış olmasına karşın ne bir Rum ne de bir Yahudi Türk’ü subay olarak kabul edemezdi. Nitekim öyle de oldu. Azınlık olan onlar, “öteki” idiler. O kadar ki çocukluk hayalleri bile bizimkiyle bir olamazdı. Şimdi Sevgili, bu yazdıklarımı okurken Moris Gabbay’ın, kitabının birçok yerinde bir acının, dizginlenmiş de olsa bir öfkenin, bir ukdenin izlerini aramaya kalkma! Bulamazsın! 91 yaşına varmış olmasına karşın hâlâ Nâzım Hikmet Vakfı’ndaki görevini sürdüren Moris Gabbay, sapına kadar, bu toprakların çocuğu ve bu vatanın evladı. Biz ne kadar onu ötekileştirmeye çalışırsak çalışalım, o bunu aşmayı başarmış. Böylelikle durumun, utancı ötekileştirenlere düşerken onuru onun payında kalmış. Tabii bu durumda insan soruyor kendi kendine “nasıl başarmış” diye. Yanıtın anahtarı Moris Gabbay’ın mükemmel eğitiminde ve dünya görüşünde. O, ötekileştirilmeyi, kendi sosyalist dünya görüşü sayesinde aşmayı becermiş. HHH Moris Gabbay bu olayı şöyle anlatıyor: “Savaş süresince başta Fransa’da, Almanlara karşı kurulan direniş örgütlerinde komünist ve sosyalist partilerin öncü olarak görünmeleri bu hareketlere karşı ilgimi arttırdı. Bu havanın etkisiyle ‘bir şeyler yapmanın sırası geldiği’ düşüncesiyle üniversitede solcu olduklarını bildiğim arkadaşlarla Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’ni kurduk... Kendimi büyük bir aile içinde hissetmeye başladım. Artık dünyadaki ve Türkiye’deki siyasal ve politik gelişmeleri daha farklı bir gözle kavramaya başlıyordum... Kolejde aldığım temel eğitim Marksizmi kavramamı daha da kolaylaştırıyordu... Artık kendimi ‘öteki’ gibi hissetmiyor, ülke sorunlarının çözümü için yeni bir gözle çözüm yolları arıyordum. Bu süreç Türkiye İşçi Partisi’ne katılmama zemin oluşturdu. Yaşamım boyunca benim için çok önemli bir dönemi Türkiye İşçi Partisi’nde geçirdim.” Türkiye İşçi Partisi’nde yıllarca önemli görevler yapan ve Mehmet Ali Aybar’ın her zaman yakınında bulunmuş olan Moris Gabbay’ın anılarını okurken tarihimizin çok önemli bir dönemine de tanıklık etme olanağını buluyorsun. Herkese salık verebileceğim bir kitap “Cumhuriyetle Birlikte Büyüdüm”. Teşekkürler Moris Gabbay, her şey için teşekkürler! ‘Acınız acımız’ MEHMET ALİ SOLAK/ AKIN BODUR Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay’da Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ın ailelerini ziyaret etti HATAY/İSKENDERUN CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı Direnişi’ne destek eylemlerinde yaşamlarını yitiren Abdullah Cömert ile Ali İsmail Korkmaz’ın ailelerine taziye ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, çelik işçisinin greve gittiği İSDEMİR’deki grev çadırını da ziyaret ederek alın terinin yanında olduğunu söyledi. Tarifeli uçakla İstanbul’dan Hatay’a gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, genel başkan yardımcılarından Nihat Matkap ile Sezgin Tanrıkulu, Hatay milletvekilleri Refik Eryılmaz, Mehmet Ali Ediboğlu, Mevlüt Dudu, Hasan Akgöl, Mersin Belediye Başkanı Başkanı Macit Özcan eşlik etti. Hatay’ın Merkez ilçesi Antakya Armutlu Mahallesi’ndeki Abdullah Cömert’in ailesini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, baba Ali Cömert’e başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu, “Acınız, acımızdır. Acınızın ne kadar derin ve büyük olduğunun bilincindeyiz. Acınızı yürekten paylaşıyoruz. Allah sizlere sabırlar versin” derken, Abdullah Cömert’in görme özürlü kardeşi Ahmet’i öperek bir süre ilgilendi. Kılıçdaroğlu, daha sonra demokrasi şehidi Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, ağabeyi Zafer Cömert ve kız kardeşleriyle de görüştü. Kılıçdaroğlu acılı aileye, “Bu olayın takipçisiyiz, peşini bırakmayacağız” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra Ali İsmail Korkmaz’ın ailesini de ziyaret etti. Merkez Antakya ilçesine bağlı Ekinci beldesinde kalabalık bir grup tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu aileyle bir süre sohbet etti. Oğlunun katillerinin bir an önce bulunmasını isteyen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, “Oğlum suçsuzdu ve çok iyi bir insandı. Ne olur oğlumun kanı yerde kalmasın. Bizim de acımızı dindirin” dedi. Kılıçdaroğlu da acılı anneye “Oğlunuzun faillerinin bulunması için elimizden geleni yapacağız. Bundan kuşkunuz olmasın” dedi. Acılı aileler Erdoğan’a sordu: Annelere sarıldı Abdullah Cömert ile Ali İsmail Korkmaz’ın ailelerine taziye ziyaretinde bulunan CHP lideri, acınızın ne kadar derin ve büyük olduğunun bilincindeyiz. Acınızı yürekten paylaşıyoruz. “Bu olayın takipçisiyiz, peşini bırakmayacağız” dedi. Emri kim verdi? İLHAN TAŞCI ANKARA Uludere katliamında yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla bir araya gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ailelere, “Belki vur emrini benim verdiğimi düşünüyorsunuz ama vur emrini ben vermedim” savunmasını yaptı. Erdoğan, bir süre önce yaşamını yitiren Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi’nin adı verilen havaalanın açılışı için gittiği Şırnak’ta, Uludere katliamında yaşamını yitiren ailelerle görüşmek istedi. Ancak aileler bu çağrıya başta olumsuz yanıt verdi. Katliamda yakınlarını kaybedenlerden BDP Parti Meclisi üyesi de olan Ferhat Encü, kendilerine böyle bir davetiye gelmediği için başlangıçta bu görüşmeyi yalanladıklarını ifade etti. Encü, sonrasında yaşanan gelişmeleri ise şöyle anlattı: “İftara gidilip, sadece yemek yenilip bizim acımızı istismar eder kaygısıyla ‘davet edilsek bile gitmeyiz’ açıklamasını yaptık. Ancak öğleden sonra BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bana ulaştı. Başbakan’ın ailelerle görüşmek istediğini aktardı. Acımızın istismar edileceği kaygısını dile getirdik. Öyle ‘Roboskili ailelerle bir araya geldi’ şeklinde abartılı bir görüşme istemiyoruz dedik. Değerlendirme sonrasında ailelerden 6 kişi görüşmeye gitti.” Ferhat Encü’nün verdiği bilgiye göre, aileler Başbakan’a 577 gündür süren bir acıya karşın “devletin baskısını ve hukuksuzluklarını” dile getirdi. Aileler, Başbakan’ın Uludere ile ilgili söylemlerinin kendilerini üzdüğünü aktarırken Erdoğan’ın da olaydan acı ve üzüntü duyduğunu ifade ettiği öğrenildi. Encü, Başbakan Erdoğan’ın ailelere, “Sizlerin bilmediği farklı şeyler var. Faillerin bulunması konusunda gerekenleri yapacağız. Belki vur emrini benim verdiğimi düşünüyorsunuz. Başbakan bunun emrini verdi diye düşünüyorsunuz ama vur emrini ben vermedim” dedi. Encü’nün verdiği bilgiye göre aileler de “Emri siz vermediyseniz, bu katliamın faillerinin ortaya çıkarılması konusunda yardımcı olun. Reyhanlı’da yaşanan patlamada hemen yargıyı göreve çağırıyorsunuz. Roboski’de çağırmıyorsunuz. Neden” diye sordular. Aileler, Başbakan’dan “acılarını ötekileştirmemesini” isterken “Üzerimizde hâlâ baskılar var. Sınır ihlali gerçekleştirdiğimiz için ailelere para cezaları kesildi. Bu bile baskı” diye konuştular. Katliam sanıklarına tahliye yolu mu? MEHMET MENEKŞE SİVAS 2 Temmuz 1993 Madımak katliamı davasından tutuklu mahkumlardan bazılarının İstanbul Adli Tıp Kurumu’na, buradan da hasta mahkumların kaldığı Metris 2 No’lu T ve R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na nakledildiği ortaya çıktı. Bu durum Madımak katliamı mahkumlarının “ölümcül hasta” adı altında serbest bırakılacakları kuşkusunu uyandırdı. Madımak katliam mağdurları avukatı Şenal Sarıhan, Sivas, Ankara ve İstanbul infaz savcılıklarına yarın verecekleri dilekçe ile Metris 2 No’lu T ve R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderilen mahkumların kimler olduğunu, sayısını ve hastalıklarının derecesini soracaklarını belirtti. “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda hiçbir özel korumadan yararlanmamaları gerekiyor” diyen Sarıhan, Madımak katliamı mağdurlarının ailelerinin hassasiyetinin dikkate alınması gerektiğinin altını çiz Grevci işçilere destek İskenderun’a geçerek İSDEMİR’deki grev çadırını ziyaret eden Kılıçdaroğlu, çelik işçisi ve ailelerine hitap etti. Kılıçdaroğlu, “İşçi ve işçinin hakları, demokrasinin ve özgürlüğün güvencesidir” dedi. di. Yirmi yıldır süren Madımak katliamı davasının sürecinin dikkate alındığında yapılan en son işlemin soru işaretleri ortaya çıkardığını belirten Sarıhan, “İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürülmüşler ve oradan da hastaların gönderildiği cezaevi olan Metris 2 No’lu T ve R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na nakilleri yapılmış. Kaç kişi gönderildi sayıyı da bilmiyoruz, kimler götürüldü isim de bilmiyoruz. Hastalık dereceleri nedir, gerçekten hasta mıdırlar? İnsan haklarına dayalı bir hukuku savunduğumuz için hükümlü ve tutukluların hasta olmaları halinde mutlaka tahliye edilmeleri gerektiğini savunuyoruz fakat Madımak katliam davası sanıklarına ilişkin olarak bugüne kadar hiçbir şey hukuka uygun ve gerçek duruma uygun yapılmadığı için bir kere kaygı içerisindeyim. Yani yeniden bir tahliye yolu mu açıyorlar diye. Durumu da bilmiyoruz, hastalık ciddi bir hastalık mı?” dedi. KışanaK: Dersim özür bekliyor Yurt Haberleri Servisi BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, çözüm sürecinde karakol yapımlarına tepki gösterdi. Tunceli’de düzenlenen “38’den Sakine’lere Kadın Özgürleşmesi” panelinde konuşan Kışanak, Tunceli’de dört bir tarafın karakollarla dolu olduğunu söyleyerek çekilme sürecindeki karakol yapımlarını eleştirdi. Kışanak, “Akşam benim kaldığım evde gösteriyorlar. Şu tepe kalekol, bu tepe kalekol, şurası kalekol. Ya böyle bir şey olabilir mi? Evinin balkonunda oturuyorsun, üç taraftan üç tane kalekol görüyorsun. İçtiğin çay zıkkım olup boğazına düğümleniyor yani” dedi. Tunceli’de soykırım yaşandığını, Tunceli halkı ve Alevilerin devletten yıllardan bu yana özür beklediğini anlatan Kışanak “Devlet adına resmi olarak Dersim halkında özür dilenmesi gerekiyor” diye konuştu. Görüşme öncesi trafik Direnci BDP ile kırdılar FIRAT KOZOK ANKARA – Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanı’nın açılışında Uludereli ailelerle görüşmesi sürecinde yoğun bir trafik yaşandı. Görüşme için Şırnak Valiliği’nin hazırladığı davetli listesi, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in devreye girmesiyle değişti. Ergin, önce Başbakan Erdoğan’ı, ardından da BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı arayarak olaylarda yaşamını yitiren 34 kişinin yakınlarının davet edilmesini sağladı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre Başbakan’ın Şırnak ziyaretinden önce valilik, Erdoğan’la görüşecek heyeti belirledi. Heyette, yaşamını yitirenlerin aileleri yer almadı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Erdoğan’la görüşecek listeyi öğrendikten sonra Başbakan Erdoğan’ı arayarak heyetin yaşamını yitirenlerin yakınlarından oluşturulması gerektiğini söyledi. Erdoğan’ın onaylamasının ardından, kentteki BDP ağırlığı da dikkate alınarak BDP’nin kapısı çalındı. Bakan Ergin, Selahattin Demirtaş’ı arayarak listenin oluşumunda devreye girmesini istedi. Bunun üzerine Demirtaş, BDP Şırnak İl Başkanlığı’nı arayarak ailelerle temasa geçilmesini ve yemek için organizasyon yapılmasını istedi. Tüm bu trafiğin ardından Erdoğan’la görüşecek heyet belirlendi. Tekin: Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi gerekiyor BALIKESİR (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, partisinin Edremit ilçe başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olarak gördüğü Siyasi Partiler Yasası’nın yeterince tartışılmadığını savundu. Siyasetçilerin, 12 Eylül 1980’deki askeri müdahaleyle ilgili darbecilerle hesaplaşılacağına yönelik söylemlerine rağmen aynı dönemde getirilen Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmeye cesaret edilemediğini söyleyen Tekin, “Yerel seçimler öncesi iktidar partisine bir çağrıda bulunuyorum. Gelin, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirelim, yüzde 10 barajını da dünyanın her yerinde olduğu gibi makul bir ölçüye getirelim, demokrasinin önünü açalım.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle