14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2013 PAZAR [email protected] 18 Iron Maiden ‘The Prisoner’ı çalarken ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ sloganları yükseldi KÜLTÜR Direniş Çarşı’nın stadındaydı MURAT BEŞER Geçen cumartesi ve pazarı, Taksim ve Gezi Parkı’nda polis şiddetiyle Tepebaşı’nda Kasımpaşalı gençlerin şiddeti arasında geçirdikten sonra (bakınız önceki günkü yazım) bu hafta sonu kentten uzağa, denizlerin ortasına kaçtım. Yanımda bir dergi ve bir kitapla. Kitap Moris Gabbay’dan, dergi Turgay Fişekçi’den... Moris Gabbay, Nâzım Hikmet Vakfı’nı kurduğumuzdan beri, yakından tanıdığım, varlığıyla, bilgisiyle, birikimleriyle bizi sürekli aydınlatan, deneyimlerini paylaştığında tadına doyamadığımız, aynı zamanda vakfın saymanlığını, muhasebesini üstlenen bir arkadaşımız. Yaşının doksanı (sayıyla 90’ı) aşmış olması, bizlerle ya da Gezi gençliğiyle arkadaş olmasını engellemek bir yana daha da kamçılıyor! “Cumhuriyetle Birlikte Büyüdüm” adlı yeni çıkan kitabını (Sarı Defter Yayınları) soluk soluğa okuyorum. Sadece kendi tarihini, özgeçmişini değil, Türkiye ve dünya tarihinden kesitler veriyor. Konuşur gibi, anlatır gibi... Sözcüklerle resimleyerek, çağrışımlarla bütünleyerek... Abartmadan, kendini önemsemeden, renkli fırça darbeleriyle... Harf Devrimi, Tevhidi Tedrisat, Medeni Kanun, Robert Koleji... Yahudi asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sol düşünceye gönül ve aklını vermesi... İkinci Dünya Savaşı. Bursa Cezaevi’nde yatan Nâzım Hikmet ve arkadaşlarının dokuduğu kumaşları satıp, gelirini Nâzım’a ulaştırması... Önce dernekçilik, ardından Türkiye İşçi Partisi’ne katılması “Yaşamımın en güzel günlerini Partide geçirdim” dediği; kendini “öteki gibi” hissetmediği yıllar... Sonra FAO’daki (Uluslararası Gıda Örgütü) görevi nedeniyle Afrika ülkelerine gidiş... Yaşam denilen o müthiş serüven... İnsanı soluksuz bırakıyor... Genç kuşaklara aktarılan bir hazine!.. Elimdeki dergi “Sözcükler”in 44. sayısı. İki ayda bir şair Turgay Fişekçi’nin sorumluluğunda yayımlanan bu edebiyat dergisi, her sayısında sevdiğim sayısız imzaya yer veriyor. Büyük bir tat alarak okuduğum “Sözcükler” dergisinin temmuzağustos sayısında Gezi Direnişi’ne ilişkin yazılar, şiirler var. Dergide Turgay Fişekçi’nin “Yedi Canlı” şiiriyle, hepinize iyi pazarlar diyorum (Zaten bu yazının başlığını da bu şiirden ödünç alıp tepeye koydum!). “Yerde ararken gökte açıveren çiçek Renklerin döndürdü memleketin başını Kediler sana hayran, derin kuyuların suları da Yürüdüğünde peşinde kelebekler Bir çadır da bizim bahçeye kursan Cihat Burak, Ruhi Su, gelip orda yatsalar Şimdi, Daha İnsan Herkes... Cumhuriyet’le büyümek Saatler dördü geçtiğinde, Gümüşsuyu yönünden İnönü Stadyumu’na inen yokuşta, sırtlarına siyah Iron Maiden tişörtlerini geçirmiş insanlar tek tük görünmeye başladı. Stadın kapıları az önce açılmıştı; birileri önden çıkacak Anthrax’ı, hatta Voodoo Six’i izlemek istiyor, kimileri de Iron Maiden saatine kadar stadın çevresinde takılmak istiyordu. Etkinliğin sponsorlarından biri Gezi Direnişi’nin boykot listesindeki bir banka. Bu nedenle boykot etmekle hayranlık arasında sıkışanlar vardı; onların da bir kısmı çözümü “The Prisoner” çalarken hep birlikte gaz maskesi takmakta ve parça aralarında “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atmakta buldu. Doksanlı yıllarda geniş kalabalıklar ve medya tarafından aforoz edilen metalciler kuşağının artık çoluğa çocuğa karışmış hali bir yanda, ergenler öte yanda. Eşi ve çocuğuyla aile formatında gelenlere de rastlanıyor; köfteci, biracı, tişörtçü ve karaborsacı dörtgenine sıkışmış kalabalığın arasında. Ağırlıklı olarak topluluğu iki ayrı dönemiyle seven, iki kuşak: “Number Of The Beast”çiler ve “Seventh Son”cılar… Ön gruplar nispeten düşük vitesle ve hafif bir kalabalıkla geçilse de saatler sekiz buçuğu geçtiğinde girişler hızlanıyor; zira dokuza çeyrek kala gecenin beklenen anı çatmış olacak. Iron Maiden’ın üçüncü gelişi; ilki 1998, ikincisi iki yıl önce. Metal tanrıları duaları kabul etmiş olacak ki, kısa bir süre sonra yine buradalar. İlk geldiklerinde daha dirilerdi demek haksızlık olur, çünkü arkadaşlar halen zımba gibi. İlk parça “Moonchild” ile aşikâr, sıkı bir performans sergileyecekleri. Seksenli yıllara has bir sahnenin önündeyiz; repertuvarda zaten en çok “Seventh Son Of A Seventh Son” şarkısı var. Albümün 25. yılı ne de olsa. Şarkıcı Bruce Dickinson, Victor Hugo’nun “Sefiller” romanındaki Jan Valjean’ı andıran bir görüntü içinde. “The Trooper” ile tansiyon yükseliyor, Dave Murray, Adrian Smith, Janick Gers üçlüsünün gitarları şahlanıyor. “The Number Of The Beast”, stadın üzerinde şiddetli bir fırtına gibi kopuyor. “Phantom Of The Opera”, “Run To The Hills” ve “Wasted Years” peş peşe çalarken topluluk fethettiği kalabalığın bir parçası oluyor adeta. Bruce’un ağzından çı ‘Fear of the Dark’ (Karanlık Korkusu) çalarken önlerdeki kalabalığın arasından Gezi Parkı’na gönderme yapan bir pankart yükseliyor: ‘Fear of the Park’ (Park Korkusu). Bir grup ise ‘The Prisoner’ parçasında gaz maskesi takıyor... kan her sözcük, kalabalık tarafından emir telakki ediliyor. Maskotumuz Eddie’yi unutmayalım; o bize tüm konser boyunca farklı kılıklarda eşlik ediyor. Harlayan alevler, kıvılcımlar saçan ateşler, havai fişekler arasında “Seventh Son Of A Seventh Son” çalıyor ve (kır saçları ve asimetrik bakışlarıyla Silivri savcılarını anımsatan) dev Eddie topluluğun arkasından yükseliyor. Kılıcını Adrian’ın boğazına dayadığında, kulaklar ve gözler aynı anda terörize oluyor. “Fear Of The Dark” (Karanlık Korkusu) çalarken önlerdeki kalabalığın arasından Gezi Parkı’na gönderme yapan bir pankart yükseliyor: “Fear Of The Park” (Park Korkusu). Topluluğun beyni, yaşayan efsane, basçı Steve Harris, makineli tüfek duruşuyla çalarken headbang yapıyor, topluluğa adını veren şarkı esnasında. Konserin yüksek anlarından biri; Nicko McBrain davulunun kick’iyle patlatılan maytapları ustaca kullanıyor; kalabalığı “Aces High” ile kış kırtıyor. Bisteki üç parçanın en zalimi tabii ki “Running Free.” 100 dakika sanki beş dakikada akıp gitti. Repertuvarın mükemmelliğinden (sanki “Hallowed By Thy Name”in eksikti!) sahne dinamizmine, kalabalığın zekice tepkisinden yarattığı sempatik sansasyona kadar, unutulmaz bir gün, unutulmaz bir geceydi. İnönü Stadı’nın yıkımına son balyoz Iron Maiden’dan… muratbeser@muratbeser. com Turgay Fişekçi’den Taksim Gezi Direnişi’ne gönderme yapan pankartlar arasında “From Taksim to Lice, Sao Paulo, Tahrir, We Are All Blood Brothers. RESIST” (Taksim’den Lice, Sao Paulo, Tahrir’e, Hepimiz kankardeşiyiz. Diren) ve “Heavy metali sizden öğrenecek değiliz” de vardı. Ayşegül Dinçkök’ün sergisi 131 Ağustos arasında Hatay’da ‘Derin Tutku’ Kültür Servisi Fotoğraf sanatçısı Ayşegül Dinçkök’ün Endonezya’nın Sulawesi adasındaki eşsiz sualtı dünyasını ve canlılarını yansıttığı fotoğraflarından oluşan sergisi “Derin Tutku” Van’dan sonra Hatay’ın Arsuz ilçesi İskender Sayek Evi’nde, 1 31 Ağustos 2013 tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacak. İlk olarak 2012 Nisan ayında MSGSÜ Tophanei Amire Tek Kubbe Binası’nda açılan, daha sonra Mardin ve Van’a taşınan serginin Hatay’a taşınmasının öncelikli amacı, eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Füsun Sayek’i anmak. Mardin ve Van sergisi sırasında sergiyi ziyaret eden çocuklar arasında düzenlenen “Derin Tutku Resim Yarışması” Hatay’da da düzenlenecek. Serginin amacı, gençleri ve çocukları sualtı dünyası ile tanıştırabilmek ve çevre bilincini geliştirmek olarak tanımlanırken Ayşegül Dinçkök ilk ayağı Mardin, ikincisi Van olan ve diğer şehirlere de taşınacak bu sergi ile Doğu’da yaşayan deniz görmemiş çocuklara ulaşarak en büyük hayalini gerçekleştirmeyi hedefliyor. Çok sıkıldık bu kara yüzlü dünyadan Bir delik de bizim çatıya açsan Öpüşmek güzeldir her yerde Zindelik saçar ruha ve bedene İyi ki hatırlattın başkaldırı diye bir şey var İsa’dan beri insanı güzelleştiren Şimdi daha güzel her şey Daha insan herkes.” n Kültür Servisi Tem Sanat Galerisi’nde açılan “Çağdaş Ustalardan” resim, heykel ve fotoğraf sergisi 31 Ekim gününe kadar izlenebilecek. Tem’deki sergide, tuval resminden heykele, suluboyadan pastele, guaştan karakalem resim ve desenlere, ayrıca çok çeşitli tekniklerde üretilmiş, Türk ve yabancı sanatçıların orijinal baskılarına uzanan bir yelpazede seçilmiş 200’den fazla yapıt sunuluyor. Tem’de ‘Çağdaş Ustalardan’ İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI Türkiye’nin Yurtseverleri Atatürkçüleri Demokratları Sizleri 5 Ağustos 2013 Pazartesi günü Silivri Toplama Kampı’na çağırıyoruz. Hareket: 5 Ağustos 2013 Pazartesi Saat: 07.00 Kadıköy Evlendirme önü 07.30 Bakırköy Ömür Plaza önü. İrtibat: 0535 793 44 14 0535 815 62 47 0532 236 85 90
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle