14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER l TESAV Başkanı Erol Tuncer: Daraltılmış seçim bölgesi sistemi büyük partilerin hesabına çalışır Oy kaybına Gezi AKP’nin oyları 6 puan düştü Alçalmada Sınır Ülkemizde yaşanmakta olanları izlerken, insan ister istemez “alçalmada bir sınır” yok mudur, bu böyle ne kadar sürüp gidebilir diye sormadan edemiyor... Alçalmanın (alçaklık diye de okunabilir), yalanın, kötülüğün bir sınırı yok mudur? Akla ilk elde “ilahi adalet” kavramı geliyor. Halkımız bu anlamda kendine bir rahatlama yolu bulmuş. Bu dünyada yapılan kötülüklerin “öbür dünyada” cezalandırılacağına ilişkin oldukça yaygın ve kolayca değişmez bir inanç olduğunu biliyoruz. “İlahi adalet” kavramını bu dünyaya uygulamak olası mı? Daha açık bir deyişle, hukuk yoluyla cezalandırılmasa da yapılan kötülüğün bu dünyada cezasız kalması söz konusu olabilir mi? Bu noktada karşımıza “vicdan” kavramı çıkacaktır… HHH Vicdan sözü “çevremizdeki insanlara ve topluma karşı ahlaki sorumluluk duygusu” olarak açıklanıyor. Yeterli değil kuşkusuz, yine de bu açıklamayla vicdanın ne olup olmadığı konusunda fikir edinebiliyoruz. Bazı dillerde vicdan sözcüğü bilinç kavramıyla eşanlamlı olarak kullanılıyor. Bunda da bir doğruluk payı var. İnsan kişiliği, bilinçle biçimleniyor. Bilgilerimiz, bildiklerimiz kadar insanız. Fakat bunları yazmakta olduğum anda bile, pek de böyle olmadığını düşünüyorum. Bilgi sahibi bir sürü alçağın yanı sıra bilgileri sınırlı ne kadar iyi, doğru, dürüst insan olduğunu biliyoruz… Bu da karşımıza yine irdelenmesi gereken sorular çıkarıyor… HHH İnsan yaptığı şeyin kötü olduğunu bile bile neden kötülük yapar? Apaçık gerçekler karşısında yalanda neden ve nasıl direnir? Vicdanının sesini susturmayı nasıl başarır? Ya da bilinç ve vicdan arasında bilemediğimiz gizli yollar, karanlık koridorlar, labirentler mi bulunmakta? Bunu aslında o türden insanlara sormak gerekir, fakat yanıt alamayız ya da şaşırtıcı yanıtlarla karşılaşılır. Birkaç gün önce bir gazetemizde, Hitler’in başlıca suç ortaklarından Göring ya da Gobels’in sorgu sırasında söyledikleri vardı. Aslında Yahudileri çok severmiş. Kendisine gaz odalarına ilişkin fotoğraflar gösterildiğinde de bütün bunların çok korkunç olduğunu söylemiş. Ne dersiniz ya da demezsiniz?.. HHH Günümüz Türkiyesi’ne gelelim. Shakespeare’in tragedyalarından birinde “Anne, beni öldürdüler” diyen çocuk gibi “Vurmayın, öldüm” diyen delikanlıya vurmaya devam eden alçakların alçalmalarının sınırı nerede sona eriyor? Bu alçaklar, şimdi nasıl yemek yiyor, nasıl uyuyor, nasıl nefes alıp veriyorlar? Göstericinin başına ateş ederek ölümüne neden olan polis vicdanen rahat mı? Yaşamını hiçbir şey olmamış gibi sürdürebilecek mi? İşlediği suçun cezasını hukuken çekerken bile vicdanları rahat olmayan insanlar kuşkusuz varken bu polis memuru korunup kollanıyor olmasının tedirginliğini duymayacak mı? Ya bir katili ya da katilleri kollayan savcılar, yargıçlar, bütün bir adalet sistemi, bütün bir siyaset? Kirli, karanlık, sahte içeriği gün gibi ortadayken, Ergenekon ve Balyoz diye adlandırılan utanç davalarında ve benzerlerinde, alçalmanın hizmetinde kalmayı ısrarla sürdüren hukuk, hukukçu? HHH Birbiri ardına sıraladığı yalanlar, birbiri ardına yüzüne vurulmaktayken bunlar için özür dilemek yerine yeni yalanlar uydurmayı sürdüren siyasetçi, bunun bir alçalma olduğunun farkında değil mi? Alçalma, nereye kadar? Alçalmakta olan uçağın hedefi, tekerleklerini yere koymaktır. Alçalmakta olan insan için, insanlığın bunca birikiminden sonra, akla ve vicdana aykırı hiçbir hedef olamaz. Olsa olsa, çapına ve verdiği zararın ölçüsüne göre, kendi çevresi, ülkesi ya da bütün bir insanlığın lanetine uğramış olarak, yere çakılacak ve paramparça olacaktır. alarmı çaldı İstanbul Haber Servisi SONAR’ın anketine göre, AKP’nin oyları 2011 genel seçim sonuçlarına göre 6 puan düşerken CHP ve MHP oyları tırmanışa geçti. Araştırma şirketi oylardaki dalgalanmaya ilişkin “Süreç ve Gezi alarm çaldı” yorumunu yaptı. SONAR’ın Gezi eylemlerinden sonra ilk seçim araştırmasını yaptı. Yüz yüze anket yöntemiyle 26 il ve 35 köyde 3 bin kişiyle görüşüldü. Ankette “Pazar günü bir genel seçim yapılsa hangi partiye oy verirsiniz” sorusuna kararsız ve görüş belirtmeyenlerin oyları dağıtıldığında yüzde 44.10 AKP, yüzde 28.23 CHP, yüzde 16.30 MHP, yüzde 6.40 BDP, yüzde 2 SP, yüzde 1.93 İP yanıtını verdi. Oylardaki düşüş 2012 yılının pansuman İLHAN TAŞCI ANKARA Seçimler konusundaki çalışmalarıyla bilinen Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer, hükümetin üzerinde çalıştığı “daraltılmış seçim bölgesi” sisteminin her zaman büyük partilerin hesabına çalışacağına işaret ederek “Seçim barajı düşürülünce iktidarın kan kaybı oluyor. Onu telafi etmenin bir yoludur büyük partiler için” yorumunu yaptı. AKP’nin çözüm sürecinde barajı düşürme sözü verdiğini anımsatan Tuncer, “Şimdi barajı indirmekte zorlanıyor. 12 Eylül’ün bütün uygulamalarını tukaka eden iktidar yüzde 10 uygulamasına dokunmuyor. Çünkü büyük partilere avantaj sağladığı için milletvekili sayısı çok oluyor. Baraj inerse vekil sayı azalacak” dedi. kasım ayında başlıyor. Yüzde 53.2’den yüzde 47.3’e düşen AKP oyları bu ay yüzde 44.10’a kadar geriledi. 2011 genel seçimlerinde yüzde 49.83 oranında oy alan AKP 6 puan düşmüş durumda. CHP’nin oyları da şubat 2011’de yüzde 28.6 iken haziranda yüzde 26’ya düşüyor. Eylül 2011’de yüzde 22.4, şubat 2012’de ise yüzde 19.8’e kadar gerileyen CHP, kasım 2012’de oy oranını yüzde 25.2’ye yükseltiyor. Temmuz ayında da oy oranları yüzde 28.23’e çıkıyor. MHP’nin oyları da Şubat 2011’de yüzde 13.1 iken bugün yüzde 16.30’a çıktı. MHP’nin oyları 2012 yılının şubat ayında yüzde 16’ya yükselirken kasımda yüzde 15.2’ye düştü, temmuzda ise oylarını tekrar artırdı. Kaygan çoğunluk çıkabilir l TESAV Başkanı Tuncer’in verdiği bilgiye göre, dar bölge ile daraltılmış seçim bölgesi sistemleri şöyle: Hanefi Avcı’ya 15 yıl hapis Devrimci Karargâh’ta ceza yağdı HİLAL KÖSE Devrimci Karargâh davasında 2 yıl 10 aydır tutuklu yargılanan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, örgüte yardım ettiği, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği ve yargıyı etkilediği gerekçesiyle toplam 15 yıl 4 ay 5 gün hapis ve 10 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. Avcı, kişisel verileri hukuksuz ele geçirme suçundan ise beraat etti. eni suç duyurusu Mahkeme heyeti, iddianamede Avcı’nın kendi fotoğrafı bulunan Süleyman Güzel, Bilal Balkan, Sabit Kabaklı adına sahte sürücü belgesi ve pasaport düzenlediğinin iddia edildiğini belirtti. Heyet, Avcı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Tutuklu sanıklardan Fatih Aydın, 7 Ağustos 2008’de 1. Ordu Karargâhı’na yönelik havanlı saldırı eylemi nedeniyle “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 45 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. En ağır ceza tutuklu sanık Cemal Bozkurt’a verildi. Havanlı saldırı ve AKP il binasına bombalı paket gönderdiği gerekçesiyle iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Bozkurt, ayrıca 251 yıl 2 ay hapis ve 45 bin TL adli para cezasına çarptırıldı. Tutuklu sanıklar Özgür Dinçer ve Okan Duman’a ise müebbet hapis cezası verildi. Örgüt yöneticisi olduğu öne sürülen Ulaş Erdoğan ise 17 yıl 11 ay hapse mahkum edildi. Y Avcı’nın örgütle ilişkilendirildiği tutuksuz sanık Necdet Kılıç ve tutuksuz sanık Necdet Öztürk, sırasıyla 6 yıl 8 ay, 20 yıl 5 ay 10 gün hapis ve 25 bin lira adli para cezası aldı. Sosyalist Demokrasi Partisi Genel (SDP) Başkanı Rıdvan Turan’a örgüt üyesi olduğu ve ruhsatsız silahı olduğu gerekçesiyle 7 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Gezi’de tutuklanan bu davanın tutuksuz sanığı Ulaş Bayraktaroğlu 6 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. SDP üyelerinin de aralarında bulunduğu 15 kişi örgüt üyeliği gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. AKP İl binasına bombalı paketi götürmekten sorumlu tutulan kurye İbrahim Şimşek de suçu sabit olmadığı gerekçesiyle beraat etti. Tuncer, “Yüzde 5’e indirilmeli ki bir anlamı olsun. Eli gitmiyor, yüzde 7 yeter diyor. Bundan iktidarın kayıpları olacak. Buradan doğacak kayıplarını önleyebilmek için de ‘bölgeleri daraltayım’ diyor. Daraltılmış bölge hesaplama yapıldığı zaman büyük partilerin lehine çalışır” değerlendirmesini yaptı. Tuncer “2011 yılında aldığı aynı oyla daraltılmış bölgeden bir miktar daha fazla çıkartabilir. Asıl belirleci olan bundan sonra alacağı oydur. Olası oy kaybının bir miktarını böyle telafi etmeye çalışacak. Net hesaplarını yapabilmek için daraltılmış bölgelerin ilan edilmesi lazım, ‘şu ölçülere göre daraltacağız’ diye. Ondan sonra simülasyon yapıp hesaplanır” diye konuştu. TESAV Başkanı, hükümetin çözüm sürecine ilişkin barajın düşürülmesi konusunda verdiği sözü kendince yerine getirme olarak nitelerken “Ancak bizim için yeterli değil. Yüzde 10 barajının en büyük sıkıntısı küçük partiler açısından vatandaşın oyunu saptırıyor. ‘A partisine vereceğim ama barajı aşamaz’ diyerek ona en yakın B partisine mecburen veriyor. Baraj düşse seçmen oyunu daha özgür kullanacak” değerlendirmesini yaptı. Daraltma AKP’ye yarar l Dar bölge: Her bölge bir milletvekili çıkarıyor. Milletvekili sayısı kadar seçim çevresi oluşturuluyor. Yararı, milletvekili partisinin genel merkezine değil, kuvvetli şekilde seçmenine bağlanıyor çünkü seçmen o kişiyi çok yakından tanıyor. Seçmen açısından avantaj ancak parlamentedo kaygan çoğunluklar ortaya çıkabiliyor. Dar bölgede, etnik, mezhepsel köken, bazen de para önemli etken olarak öne çıkabiliyor. Bir aşiretin elinden alamayabiliyorsunuz. çok olduğu illerde tek bölge yerine birden fazla bölgelere ayrılarak daraltılıyor. Bizdeki ekstrem olmayan örneği, İstanbul’daki 85 milletvekili üç bölgeye, Ankara’nın 31 milletvekili 2’ye, İzmir’in 26 milletvekili ise 2’ye bölünmüştür. Bunun nedeni 80 milletvekillik bir bölge yaptığınızda seçmenle milletvekili ilişkisi kopuyor. Seçmen de blok partisine oy veriyor. Hizmet verirken de seçmene fazla dikkat etmeden genel merkeze bakıyor. Seçmeni bölerek tanıması sağlanıyor. Daraltılmış bölge 1991 seçimlerinde uygulandı. Mesela Ankara 4 bölgeye bölünmüş, bir bölgede 5, diğerlerinde 6 milletvekili çıkmış. İstanbul 9 bölgeye bölünmüş; en az 3, en fazla 6 milletvekili çıkmış. l Daraltılmış bölge: Milletvekilinin 10 ay yattı, beraat etti Vatan gazetesi internet editörü Aylin Duruoğlu, dün sonuçlanan Devrimci Karargah Davası’nda beraat etti. Duruoğlu, gözaltına alındığında hakkında “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti. 17 sanıklı iddianamede, Duruoğlu’na dönük somut bir delil yer almamış, ancak 20 yıl önce bir 1 Mayıs gösterisine katılması aleyhinde delil olarak kullanılmıştı. 27 Nisan 2009’da gözaltına alınan ve 10 ay tutuklanan Duruoğlu, çıkarıldığı ilk duruşmada serbest kalmıştı. Duruoğlu karardan sonra, “Bu durum malesef Türkiye’de çok sık karşılaşılan bir manzara. Terör suçlaması çok kolay yapılıyor” demişti. Şark kurnazlığı AYŞE SAYIN ANKARA CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Abdullah Öcalan ve BDP’nin “seçim barajının düşürülmesi” talebi doğrultusunda AKP’nin yaptığı çalışma kapsamında seçim barajının yüzde 78’e çekilip “daraltılmış bölge” sistemi girişimini “Şark kurnazlığı, ‘ben başkalarının oyuyla milletvekili çıkarmaya devam ederim’ anlayışınınn devamı” olarak nitelendirdi. Günaydın, bu girişime “temsili demokrasi krizi” boyutundan bakmak gerektiğini belirterek “Çünkü Türkiye’de parlamenter rejim, defakto olarak tek adam rejimine yaslanmış durumda. Başkanlık sistemi tartışmalarını da bu sorun üzerinden tarif eden AKP, aslında sorun yaratan ve yarattıkları sorun üzerinden yeni bir sistem önererek şark kurnazı kimliğine tam oturuyor” dedi. Günaydın, şu görüşleri dile getirdi: “Yüzde 10 barajının başkalarının oylarıyla AKP’nin milletvekili çıkarmasına neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Barajı 7 8’e indirmek hiçbir şey yapmamak demektir. CHP’nin barajın yüzde 3’e indirilmesi konusunda 3 kez verilmiş teklifi vardır ve hatta barajın sıfırlanmasına da sıcak baktığımızı defalarca ifade ettik. Yüzde 10’dan 7 8’e çekmek hiçbir şey yapmamak ve ‘ben başkasının oyuyla milletvekili çıkarmaya devam edeyim’ demektir.” AKP’nin 6 Aralık 2012’de Meclis’ten Büyükşehir Yasası ile seçim bölgeleriyle oynanıp, yeni büyükşehirler yaratıp, seçim bölgesi ölçeğinin de büyütüldüğüne işaret eden Günaydın, AKP’nin bu değişikliği yerel seçimde avantaj sağlama amacının yanı sıra “yaptığı pazarlıklara zemin hazırlamak” için yaptığını vurguladı. Günaydın, “Yerel seçimde ölçeği büyüten iktidarın, genel seçim için daraltılmış bölgeyi önermesinin” altında da yine AKP’nin “şark kurnazlığı” anlayışının yattığını ifade eten Günaydın, böyle bir sistemin “demokratikleşme” yerine “feodal ilişkileri” öne çıkaran bir anlayışı doğuracağına işaret etti. CHP: Feodal ilişkiler önem kazanır Sistematik EMRE DÖKER baskıya döndü İZMİR Ege Üniversitesi’nde, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uygun davranarak, türbanla derslere girilmesine izin vermediği için 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan emekli Fen Fakültesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü hakkında, eğitim hakkını engellediği savıyla 4 öğrencinin şikâyeti üzerine 3. soruşturma açıldı. Rektörlüğün soruşturma izni verdiği Pekünlü’den, 10 gün içinde savunma istendi. Pekünlü emekliye a0 yrılmadan önce, bir öğrencinin şikâyeti üzerine açılan davada, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi, Prof. Dr. Pekünlü’ye 3. soruşturma Pekünlü’ye 2 yıl 1 ay ceza vermişti. Pekünlü konuyu Yargıtay’a taşımış, ancak süreçte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı cezanın onanmasını istemişti. Pekünlü hakkında, emekliye ayrıldıktan sonra da 4 öğrencinin benzer şikâyeti nedeniyle soruşturma başlatılmış, 4 ile 12 yıl arasında hapis istemiyle dava açılmıştı. Ancak 9. Asliye Ceza Mahkemesi davanın üniversitenin izni olmadan açıldığı gerekçesiyle dosyayı üniversiteye iade etmişti. Bu gelişmelere karşın Prof. Dr. Pekünlü’ye yönelik sindirme ve baskı politikalarının devam ettiği ortaya çıktı. Öğrencilerin 3’ünü tanımadığını belirten Pekünlü, durumun “sistematik baskıya” dönüştüğünü dile getirdi. 5 Ağustos çağrısı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhuriyet İçin Güç Birliği Platformu, 5 Ağustos’ta Silivri’de gerçekleştirilecek Ergenekon davasının son duruşmasına, İzmir’den yoğun katılım olacağını bildirdi. İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Yürütme Kurulu Başkanı avukat İrfan Koçana, “Biz Cumhuriyet İçin Güç Birliği olarak 5 Ağustos’ta Silivri’de olacağız. Özgürlükten, demokrasiden yana tüm güçleri, yurtseverleri de 5 Ağustos’ta Silivri’de buluşmaya çağırıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ü, Atatürk’ün devrimlerini ve yurtseverliği mahkum edemezsiniz. Türk milleti buna asla izin vermeyecektir” dedi. İzmir’den
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle