23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 6 HABERLER Gezi’de gözaltına alınıp tutuklanan eylemciler, yaşadıkları ‘zulmü’ anlattı ‘Çocuklarım aç’ AYŞE SAYIN Yargıtay’da Adalet Olacak mı? Bugün dünyanın insanlık açısından en hain ve düşman; siyasi iktidar açısından en intikamcı ve iktidarı kötüye kullanıcı; hukuk açısından en utanç verici ve bir mahkeme kararı açısından en adaletsiz, kasıtlı, haksız, asla kabul edilemez ve isyan edilesi davalarından biri olan Balyoz davası Yargıtay’da görülmeye başlıyor. Bunları, davanın özünü, delil denen kepazelikleri, savcının ipe sapa gelmez iddianamesi ve benzeri esas hakkındaki mütalaasını, mahkemenin yargılama süresince savcı ve polis iddialarının yazıcısı ve savunucusu gibi tutumu ile yargılanan 365 insanın masumluğunu ortaya seren her şeyi reddedişini.. Bildiğim, gördüğüm, okuduğum için sayıp döküyorum... Davada ileri sürülen iddialardan bir veya birkaçı doğru olsa, dururum... Sonuçta, darbe girişimi görsem derim ki: Eeee darbeye kalktınız, başaramadınız. Şimdi buna katlanacaksınız... RTEFG iktidarı, ortaklaşa bu siyasi sahtekârlığı tezgâhladı... Nedenini sormayın, iktidarlarının meşruluğunu giderek yitireceği durumlarda, karşılarında bir de “muhalif ordu” görmek istemediler. Çünkü iktidar, iktidarda bulundukları sürece yaptıkları her şeyi meşru gören, hak ve hukukları olduğunu sanan, demokrasiyi sandığa indirgeyen, her şeyi yapabileceklerine inanan bir ekip... Bu arkaik, diktatoryal iktidar, sadece orduyu değil, karşılarında güç odağı olarak gördüğü her şeyi darmadağın etmeye yeminli... Medya... İşadamları.. Sivil toplum örgütleri.. Sendikalar.. GEZİ PARKI!!!! En son örneği TMMOB!!! Demokrasinin d’sinin yanlarından geçmediği bir iktidar var karşımızda... Şimdi düşünün, RTE’nin “savcı” rolünü üstlendiğini resmen açıkladığı bir davanın iler tutar ne yanı kalır ki... Hiçbir zaman unutmayalım: Balyoz (Tabii ki Ergenekon ve Odatv de) RTE/FG ortak iktidarının ürünüdür... Balbay ve diğerlerinin canına kıymaya kalkışanlardan kimse, cemaati ayırmaya kalkmasın bu insanlık dışı olaydan. Minik sahtekârlıklar ve ayak oyunlarıyla, iktidarı FG’den ayırmasın... Aramızdan birileri hiç hataya düşmesin.. Bunun da hesabını sorarlar.. ANKARA Bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek, Gezi olayları sırasında tutuklanıp, Metris Cezaevi’ne konulanlardan. “Halkı isyana teşvik” suçlamasıyla tutuklanan ve buna kanıt olarak da sattığı “Atatürk’lü Türk bayrakları” gösterilen Sarıçiçek, cezaevinden “5 çocuğum aç!” diye isyan etti. CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri Veli Ağbaba ve Özgür Özel, Adalet Bakanı Ergin’e “yıldırım telgrafla” cezaevinde uğradıkları kötü muameleyi duyurdukları, aralarında Çarşı grubu üyesi İbrahim Halilullah Turan’ın da bulunduğu 9 kişiyle cezaevinde görüştü. 12 Temmuz’da Metris Cezaevi’ne giden milletvekilleri hazırladıkları raporda, tüm tutukluların gözaltına alınırken “ağır hakaret, küfür ve şiddete maruz kaldıklarını, darp edildiklerini” anlattıkları belirtildi. Raporda, tutuklananların tamamının ayrı ayrı koğuşlarda ve hepsinin de “adli suçlularla” birlikte kaldığına işaret edilerek “Bazı gençler, diğer tutuklu ve hükümlülerin kendilerini koğuşta ortacılık görevini vererek hizmet ettirdiğini ve geceleri zorla nöbet tutturduklarını, hatta bunların kendilerini tehdit ettiklerini söylemişlerdir” görüşüne yer verildi. Raporda yer alan değerlendirme ve görüşler şöyle: ‘Annemi de dövdüler’ ve kuzeni ile birlikte Mis Sokak’ta oturduklarını ve bira içtiklerini söyleyen Akgün, gaz atıldıktan sonra kaçtıklarını ve bir hana sığındıklarını anlatıyor. Polisin hanın içine defalarca gaz bombası attığını belirten Akgün, daha sonrasında içeri giren polislerce döve döve gözaltına alındığını ifade ediyor. Gözaltına alınırken 5 kat boyunca indirilirken hem darp edildiklerini hem de küfür yediklerini anlatan Akgün, “Anneme yönelik de ağır küfür ve hakarette bulundular, dövdüler” dedi. Akgün, 27 yıldır aynı yerde oturmalarına ve polise doğru adresi vermesine rağmen, polisin yanlış ikametgâh adresi verdiğini iddia ettiğini söylüyor. Kendisinin son bir aydır yurtdışında olmasına rağmen sürekli eylemlere gelmekle itham edildiğini beyan ediyor. ERDOĞAN, ‘GÜRÜLTÜ’ DEDİ YASAL MÜDAHALENİN YAPILMASINI İSTEDİ Umut Akgün (Bilgisayar programcısı): Annesi, babası, eşi Bakana tencere tava talimatı İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam, Çemberlitaş’taki Birlik Vakfı’nın iftar yemeğine katıldı. Erdoğan, tenceretavalı protestoların gürültü kirliliği yaptığını belirterek bu konuyla ilgili İçişleri Bakanı’na talimat verdiğini, Emniyet’in yasal anlamda gerekli müdahaleyi yapmasını istediğini anlattı. Başbakan Erdoğan, iftarın ardından yaptğı konuşmada, Gezi olaylarına da değinerek çevre diyenlerin gürültü kirliliği yaptığını söyledi. İstanbul Kazlıçeşme’deki mitingi sınavlar nedeniyle saat 18.00’e aldıklarını belirten Erdoğan “Ama bazıları sabah 04.00’e kadar tenceretava çalışıyor. Bu suçtur” dedi. Erdoğan, bu konuyla ilgili İçişleri Bakanı Muammer Güler’e talimat verdiğini, Emniyet’in yasal anlamda gerekli müdahaleyi yapmasını istediğini ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki gelişmelere de değinerek “Benim şu anda Mısır’daki cumhurbaşkanım Mursi’dir. Çünkü onu halk seçmiştir. Dolayısıyla biz böyle bakmazsak, Mısır halkına saygısızlık yapmış oluruz” diye konuştu. Mursi’ye destek Ali Sarıçiçek (Bayrak satıcısı): Evli ve 5 çocuğu var. 2 yıldan bu yana maçlarda ve eylemlerde bayrak satışı yaparak geçimini sağlayan Sarıçiçek, en büyük çocuğunun hatada 150 TL ücretle kemercide çalıştığını, evin başka geçim kaynağı olmadığını, bu nedenle, kendisinin içerde olması yüzünden karısının ve 5 çocuğunun aç kaldığını söylüyor. Sarıçiçek, çok yorulduğu için eve gitmeye karar verdiğini ancak yolunun polis barikatı ile kesildiğini ifade ediyor. Geçmek için izin istediğini belirten Sarıçiçek, kendisine izin verilmediğini ancak pasaportlarını gösteren ABD’li iki kişinin barikattan geçmesine izin verildiğini ifade ediyor. Bunun üzerine tepki olarak ellerini havaya kaldırdığını söyleyen Sarıçiçek, o sırada TOMA’nın tazyikli su sıktığını ve tüm bayraklarının ıslandığını ve ıslanan bayraklar satılmayacağı için de sinirlendiğini anlatıyor. Bu nedenle polise sözlü olarak tepki gösterip bağıra çağıra oradan uzaklaştığını söyleyen Sarıçiçek, iki sokak ötede dinlenmek için oturduğu kaldırımdan gözaltına alındığını söyledi. Ayrıca Sarıçiçek, bayraklarının karakolda kaldığını ve ailesine teslim edilmediğini de belirtiyor. Sarıçiçek, kendisine yöneltilen suçlamanın “halkı isyana teşvik” olduğunu ve hakkındaki delillerin Atatürk ve Türk bayrağı olarak tutanaklara geçtiğini söylüyor. Kendisine karakolda sorgu sırasında gösterilen resimler ise TOMA’nın önünde sinirli bir şekilde bağırırkenki ve gençler slogan atarken elinde ıslak bayrakları ile olduğu resimleri. 10 kişilik koğuşta 12 kişi kaldıklarını söyleyen Sarıçiçek, neden içerde olduğunu bir türlü anlayamadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Palalı Fas’ta, ben buradayım. Her işin bir riski var, burada bulunmamın sebebi ise iş kazası.” ‘Palalı Fas’ta ben buradayım’ Hakkımda hiçbir resim veya görüntü yok. Polis, toplu gözaltı yaparken, yerde bulunan maske, gözlük ve kaskı bana yazdı. Kız arkadaşımla beraber ara sokaklardan eve giderken birlikte gözaltına alındık. Kız arkadaşım serbest bırakıldı ama ben hâlâ tutulmaya devam ediliyorum. Oğuz Tekin (Öğrenci): ‘Kaskı bana yazdılar’ Ali Can SünnetçioğluÖzgür Yıldırım (Öğrenci): Gaz saldırısı sonrasında Rumeli Han’a sığındık. Buradan toplu olarak alındık, döve döve götürdüler. Hakkımda tek delil veya fotoğraf olmamasına rağmen, polis elimize bizim olmayan gaz maskelerini zorla tutuşturdu. Ne maskemiz ne gözlüğümüz ne de kaskımız vardı. ‘Döve döve götürdüler’ Cambazı Bırak... Elimde epey bir süredir “Cambazı Bırak, Balyoz’a Bak” kitabı var (Nergiz Yayınları). Gezi patlak verince yazamadım. Şimdi zamanı! Balyoz sanığı emekli Oramiral Özden Örnek’in “belgeseli”. Balyoz davasını en iyi anlatan, her sözünü belgeleyen emek ve beyin ürünü kitaplar arasında özgün yerini aldı. Özden Örnek diyor ki, “Kitap, 365 kişinin davasının kitabıdır. Bu kitap gerçekten TSK’ye indirilen Balyoz’un hikâyesidir. Bu kitap ‘muhafazakâr demokrat’ düşüncenin istediklerini yapabilmek için önündeki engellerden birini yok etme olayının arkasındaki entrikaların sadece bir özetidir...” Çok doğru! Örnek, Balyoz davasının hazırlıklarının izini, taaa 1999 yılına kadar sürüyor. Bu benim için de yeni! O tarihte Gülen cemaatinin desteklediği Aksiyon dergisinde yayımlanan “Hain Eller İşbaşında” makalesinin ilk işaret olduğunu anlatıyor. Tabii aynı dergide o zamanlar, bavulcu Baransu’nun da çalıştığı notunu düşerek! Bu bölümde, mahkemenin hiçbir zaman çağırıp dinlemediği, Tekirdağ Cezaevi’nde tutuklu Orhan Aykut’un komployu açıklayan ifadesi de var. Örnek, doğru bir saptamayla diyor ki, medya olmasaydı Balyoz davası bir darbe girişimi olarak millete yutturulamazdı! Evet, düzgün bir medya olsaydı, bunun hazırlanmış bir komplo/ tezgâh olduğu çok çabuk ortaya çıkardı! Tabii, Balyoz’un hazırlanması ve sürdürülmesi için, siyasetin Emniyet ve yargı üzerinde de tam kontrolü şarttı... Örnek, buna da işaret ediyor ve Balyoz’un daha iddianame bile hazırlanmadan medyaya nasıl ve hangi başlıklarla (camiyi bombalayacaklardı gibi) servis edildiğinin öyküsünü anlatıyor... Sonuç çıkartıyor Örnek: Sanıkların hiçbirinin böyle bir “darbe” fiilinden haberi yok... Hiçbir tanığın sanıklar hakkında beyanı yok... 36 bilirkişi tüm sahtekârlığı ortaya koydu... 1957 tane sahtekârlık, çelişki vb. belgelendi... Sanıkların tanık dinleme isteklerinin hiçbiri kabul edilmedi... Sanıklar lehine çok önemli belgeler ise saklandı... En kritik deliller kaybedildi... (sayfa 500) “Eylem yok, örgüt yok, iştirak yok, hukuki delil yok, adil yargılama yok, darbeyi önlemek diye bir eylem de yok...” Ne var peki? Sadece bir komplo! Ve 365 insan suçsuz yere 20 yıla varan cezalar aldı.. Şimdi, Yargıtay’da adalet var mı yok mu göreceğiz, bekliyoruz... ‘Sağım solum Beşiktaş’ İbrahim Halilullah Turan (Çarşı grubu üyesi): Evim basıldı. Hakkımda hiçbir resim, görüntü bulunmuyor. Tek kanıt, alanda bulduğum ve eve götürdüğüm patlamamış gaz bombası. En ağırıma giden şey; Çarşı birilerinden para aldı, talimat aldı gibi ifadeler. Biz İstiklal’e ve Taksim’e ilk gece her birimiz kendiliğimizden koştuk. Her maçtan sonra bize dünyayı dar eden polis bu sefer de başkalarını dövüyordu. Polise tepki için gittik. Çarşı bayraklarını görünce bir araya geldik. Benim siyasetle hiç ilgim yok. Son seçimlerde sandığa gittim ve oy pusulama “Sağımsolum Beşiktaş” yazdım ama bu yaşadıklarımdan sonra bu iktidarı kim yenecekse oyumu ona vereceğim. İzmir’de Gezi eylemcisine gözaltında işkence iddiası İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi Parkı Direnişi’ne destek eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle geçen cuma sabahı Ege Bölgesi’nde 4 ilde gerçekleşen polis baskınlarında gözaltına alınan 15 kişiden biri olan Fırat Dağıtım çalışanı Hüseyin Kaya’nın gözaltında gördüğü işkence nedeniyle hastaneye kaldırıldığı ileri sürüldü. Avukat Nezahat Paşa’nın verdiği bilgiye göre polisler tarafından kafasından darp edilen ve sürekli kusan Hüseyin Kaya, Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. ÖNDER: İLK DEFA HALKLARIN BİRLİKTE MÜCADELE EDEBİLECEĞİNİ GÖRDÜK ‘Gezi ile barış süreci karşıt değil’ İstanbul Haber Servisi BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Gezi Parkı Direnişi’nin “alanlarda halkların barışının sağlanması”nın en önemli pratiklerinden birisi olduğunu belirterek “Gezi süreci ile BDP İstanbul İl Örgütü, Gezi Parkı eylemlerine ve polis barış süreci birbirinin saldırılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. karşıtıymış gibi gösteriliyor. Bu böyle deyarak ‘rövanşını’ ilan etti. AKP bu antideğil. İlk defa halkların beraber mücademokratik uygulamalara derhal son vermele edebileceğine somut olarak şahit ollidir” dedi. Gezi saldırılarında yaralanan duk” dedi. ve hayati tehlikeyi atlatamayarak hastaneBDP İstanbul İl Örgütü, Gezi Parlerde yaşam mücadelesi veren gençlerin kı eylemlerine ve polis saldırılarına ilişsorumlusunun AKP hükümeti olduğunu kin bir basın toplantısı düzenledi. Takbelirten Koçak, “Ölümlere ve yaralansim Tarlabaşı’nda bulunan BDP İstanbul İl malara sebebiyet verenler adalete hesap Başkanlığı’nda yapılan toplantıya Sırrı Sü vermelidir” ifadelerini kullandı. Koçak, reyya Önder ve BDP İstanbul İl Eşbaşkanı Diyarbakır Lice’de karakol inşaatını porAsiye Koçak katıldı. Koçak “Meydanlarda testo edenlere açılan ateş sonucu 18 yaşıngazla, copla saldırarak hızını alamayan hü daki Medeni Yıldırım’ın hayatını kaybetkümet, vali ve Emniyet yetkilileri direnenmesinin “hükümetin demokratikleşme lerin evlerine baskınlar düzenleyerek, çok ve Kürt sorununa çözüm noktasındaki sayıda insanı gözaltına alarak ve tutuklatutarsızlığını” kanıtladığını söyledi. Karakola sığındık, bırakmadılar Ahmet Kaycı (İşçi): Bir arkadaşı ile gazdan kaçtıklarını, Beyoğlu Karakolu’na sığındıklarını beyan ediyor. Kaycı, tüm bunlara rağmen, “halkı isyana teşvik” suçlamasıyla tutuklandığını söylüyor. Kaycı, “Gazdan kaçıp, en güvenli yer olarak gördüğümüz karakola sığındık, bir daha bırakmadılar” diyerek mağduriyetini dile getirildi. cak faiz lobisi ya da Yahudi lobisi ile alakam yoktur. Üstüne üstlük “Seyyid” soyundan geliyorum. Eylemler sırasında polis barikatına yaklaştım ve “Şiddet uygulamayın, ayıptır” deyince, polis “alın bunu” diyerek gözaltına alındım. İstiklal’de dururken çekilen fotoğrafım kanıt olarak kullanıldı. Polis tarafından darp edildim, bunu kanıtlamak için de doktora gideceğim. Ahmet Erol: 1980 doğumlu Erol 1 hatalık evli. Alevi olan Erol kendisini CHP’li olarak tanımlamakta. Gözaltına alınmasına anlam veremeyen Erol, alışveriş merkezi önünde yürürken gözaltına alındığını ve hakkında hiçbir delil veya kanıtın olmadığını söylüyor. ‘1 haftalık evliyim’ ‘Kanıt fotoğraf’ Mehmet Yalçın (Tekstil işçisi): 4 kez eylemlere katıldım an
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle