23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 20. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ’NDE BUGÜN Avrupa’ya caz köprüsü Kültür Servisi Avrupa cazı ile İstanbul’daki caz müzisyenlerini buluşturmayı amaçlayan, festivalin artık gelenekselleşen bölümlerinden European Jazz Club, bu akşam, İstanbul’da yaşayan Amerikalı caz trompetçisi Lloyd Chisholm ile alto saksofon virtüözleri Nicolas Dary ve Luigi Grasso’yu ağırlıyor. 40 yılı aşkın kariyerinde bugüne kadar Art Farmer, Barry Harris ve Dizzy Gillespie gibi cazın önemli isimleriyle çalışan Lloyd Chisholm, çalışmalarının sonucunda özgün bir “hardbop” stili geliştirdi. Avrupa’da yeni nesil caz müzisyenleri arasında sayılan Nicolas Dary ise Fransa’da birçok yıldızla aynı sahnede yer aldı. Bu geceki konserin İtalya ayağını ise Luigi Grasso oluşturacak. Konser Salon İKSV’de, saat 22.30’da gerçekleşecek. Parklardaki Üniversiteler... Latinceden gelen “forum” sözcüğü, antik çağda, başta Roma olmak üzere, eski kentlerde “toplantı alanları” anlamını taşır ve örneğin pazarların kurulduğu yerler için de kullanılmıştır. Bu yazı bağlamında ise “forum”, insanların istedikleri konuları özgürce tartışmak ve dile getirmek için toplandıkları mekânları ve alanları ifade etmektedir. Tarihsel köken açısından, bilimin özgürce üretildiği kurumlar niteliğindeki üniversitelerle, toplulukların seçtikleri konuları özgürce tartışabildiği ortamlar arasında neredeyse olmazsa olmaz sayılabilecek bir ilişki vardır, çünkü bilimin özgürce üretilebilmesinin temel koşulu, böyle ortamları temel alabilmesidir. Avrupa’da, başta Paris Üniversitesi olmak üzere, üniversiteler 12. yüzyıldan başlayarak birer “hocalar ve öğrenciler korporasyonu” yapısıyla, bağımsız ve kendi kendilerini yöneten kurumlar olarak ortaya çıkmışlardır. Batı’nın 1517.yüzyıllar arasında gerçekleştirdiği “Bilimsel Devrim”, işte bu kurumlar temelinde yükselebilmiştir. Prof. Dr. Emre Dölen, Bilgi Üniversitesi Yayınları arasında çıkan beş ciltlik “Türkiye Üniversite Tarihi” başlıklı dev eserinin ilk cildinin girişinde bu konuları ayrıntılı olarak işler. Batı’da baştan bu yana üniversite kurumuna var eden birkaç temel koşuldan biri olan “özgür tartışma ortamı”, bizim üniversitelerimizde ne yazık ki kökleşememiş, 1933’te doğrudan Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimiyle ülkemize davet edilen İsviçreli Profesör Albert Malche’nin verdiği rapora dayanılarak gerçekleştirilen “Üniversite Reformu” da Atatürk’ün ölümünden sonraki yıllarda yeterince kararlı bir biçimde sürdürülememiştir. Gerek Atatürk’ün gerekse çevresindeki bazı bilim adamları ile politikacıların, daha önceki darülfünunda yeterince sorgulamayan ve düşünmeyen, dolayısıyla yeterince eleştirel bir tutum sergileyemeyen kuşaklar yetiştirildiği gerekçesiyle zorunlu buldukları bu reform, düşünce hayatı yüzyıllardır felsefe ve sorgulama geleneğinden yoksun bir yörüngede seyretmiş olan toplumumuzda rayına oturtulamamıştır. 1980 darbesinin ardından İhsan Doğramacı ve Kenan Evren işbirliği ile üniversitelerimizin sırtına geçirilen YÖK yaftalı deli gömleği ise bu atılımın gerçekleşmesini neredeyse bütünüyle olanaksız kılmıştır. Bugün, gençliğin Gezi Parkı Direnişi’nin hemen ardından şehirlerimizin parklarında hızla yayılmaya başlayan forumlar, on yıllardır tartışma geleneğine hasret kalmış bir gençlik kitlesinin bu eksikliği gidermeye yönelik onurlu bir girişimidir. Daha direnişinin ilk günlerinde parklarda kitaplıklar kuran, böylece de gerçek bilgiye olan susamışlığını dile getiren bu gençlik, hemen ardından “forum” adıyla gerçekleştirdiği toplantılarla, “üç beş çapulcu” olmanın ne kadar ötesinde bir ciddiyete sahip bulunduğunu da kanıtlamıştır. Otuz yıldan fazla bir zamandır kendi yöneticilerini kendileri seçme hakkından bile yoksun olmalarına rağmen kendilerini rahatça hâlâ “üniversite” diye nitelendirebilen kurumlarımızın, bu ülkenin gençliğinin parklarda açtığı gerçek üniversitelerden alabileceği pek çok ders vardır! Hamilton de Holanda ve Stefano Bollani ile Latin Amerika ve Akdeniz’e müzikal bir yolculuk SAMİ KISAOĞLU güvercin Zarafetin adımları neden “bandolimin Jimi Hendrix’i” yakıştırması yapıldığı biraz daha gün yüzüne çıkıyor. Bu seneki İstanbul Caz Festivali’nin en ilginç Bollani ve De Holanda, müzik yaşantılarını buluşmalarından biri de Brezilya’nın müzik haziayrı kıtalarda sürdüren müziğin farklı türlerine nelerinden Hamilton de Holanda (bandolim) ile emek veren iki usta sanatçı. Senfonik çalışmalarİtalyan caz sahnesinde adeta bir pop yıldızı oladan film müziklerine, trio, kuartet gibi farklı grup rak selamlanan Stefano Bollani (piyano) birlikte formatlarından solo projelere müziğin onlarca liğine dayanan bir proje. İstanfarklı alanında top koşturan iki sanatçıbul Arkeoloji Müzeleri’nin avnın yolları birkaç yıl önce kesişiyor. lusunda bu akşam 21.30’da gerHer iki sanatçı da gerek müzikal anu Brezilya’nın müzik çekleşecek olan bu konser birlamda açık fikirli ve çok yönlü olmahazinelerinden Hamilton ları, gerek bitmek bilmez meraklarıyla birine kontrast olabilecek iki de Holanda ile İtalyan enstrümanın karşılıklı sohbetibirbirlerinin ruh ikizi gibiler. İki sanatni içeriyor. çı da sahnede ikili olarak gerçekleştiricaz sahnesinde bir pop 1700’lerin ilk çeyreğinde len çalışmalara özel bir ilgi duymuş. yıldızı gibi selamlanan İtalya’da gelişen mandolinin Müzisyenler arası iletişim ve paylaStefano Bollani’nin Brezilya müziğindeki yansımaşımın yoğun olarak yaşandığı ikili prosı olan bandolimle yine barok jelerde Bollani şimdiye kadar Chick birlikteliği, iki karşıt dönemin ortalarında aynı coğCorea, Enrico Rava, Lee Konitz gienstrümanın sohbetini rafyada vücut bulan piyanonun bi isimlerle çalışırken De Holanda ise içeriyor. müzikal ortaklığına dayanan Joel Nascimento, Egberto Gismonti, proje eklektik bir repertuvarı Mike Marshall gibi isimlerle çalışmış. içeriyor. İki sanatçının çaldıklaKuşkusuz iki müzisyenin kariyerrı her notada derin bir duyarlılık sergiledikleri bu lerinde paralellikler içeren başlıklar sadece gerbuluşma Latin Amerika ve Akdeniz ezgilerinden çekleştirmiş oldukları ikili projelerle sınırlı değil. unutulmaz film müziklerine uzanan bir ses paleKendi odaklandıkları müzik türlerinin yanı sıtinde dolaşıyor. ra farklı müzik tarzlarının temsilcileriyle de ortak Zarafet ve yaratıcılığın güvercin adımlarla birçalışmalar gerçekleştirmekte olan Bollani ve De birini izlediği projede, piyano sıklıkla kol kanat Holanda müzikte her daim yeni arayışların izigeren, destekleyen bir enstrüman rolünü üstlenirni sürüyor. ken bandolim türlü numaralarla yaramaz bir çoBu bitmek bilmez merakın bir yansıması olan cuk gibi davranarak oyuncu bir tavır sergiliyor. ortak projeleri ise müzik dostları için 20. İstanBöylelikle geride kalan her notada enstrümanınbul Caz Festivali’nin en keyifli konserlerinden da yeni çalış olanakları yaratan De Holanda için birini vaat ediyor. Nicolas Dary Taşmektep seminerleri başlıyor Kazdağları eteklerindeki Adatepe köyünde 14 senedir faaliyetini sürdüren Taşmektep, 18 Temmuz’da Kürşad Demirci’nin vereceği Şamanizm semineriyle bu seneki etkinliklerine başlayacak. Demirci’nin üç günlük seminerini, Marianna Yerasimos’un “Osmanlı mutfağı ve balık kültürü”, Fatih Usluer’in “Hurufi metinlerin Türk edebiyatına katkısı”, Erhan Öztepe’nin “Alexandria Troas antik kenti ve gezisi”, Zerrin İren Boynudelik ile Kamil Fırat’ın “Başlangıcından günümüze sanatlarda ‘barış’ ve ‘adalet’ alegorisi” ve Bülent Bilmez’in vereceği “Osmanlı İmparatorluğu ve Balkanlar” gibi farklı konulardaki seminerleri izleyecek. Taşmektep’teki atölye programında ise Burcu Büyükünal ve Selen Özus yönetiminde “takılabilir sanat” başlıklı bir çalışma yapılacak. (www.tasmektep.com) KAZDAĞLARI’NDA VERİMLİ TATİL PERA MEZAT’IN DÜZENLEDİĞİ MÜZAYEDE 18 TEMMUZ’DA Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları Kültür Servisi Mustafa Kemal Atatürk’ün az bilinen, kimi gün yüzüne çıkmamış fotoğrafları, 18 Temmuz’da Pera Mezat tarafından düzenlenecek müzayedeyle satışa sunulacak. Özel bir koleksiyonda yer alan fotoğraflar arasında, Atatürk’ün sosyal yaşamına ilişkin karelerin yanı sıra Sivas, Adana, Kastamonu, Kayseri, İzmir ve Bursa ziyaretleri başta olmak üzere, bazı cephelerde çekilen fotoğrafları da bulunuyor. Pera Mezat Genel Koordinatörü Samet Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, satışa sunulanlar arasında 15. Fırka’nın Kordon’dan İzmir’e girişine ait çok nadir fotoğrafların da olduğu belirterek müzayedede 500’e yakın Atatürk fotoğrafının yer alacağını kaydetti. Cumhuriyetin ilk dönemlerine ait havacılık, eğitim, spor ve sağlık çalışmalarıyla ilgili fotoğraflarla birlikte, madalya, para, kitap ve gravür koleksiyonları da müzayedede ilgilenenlere sunulacak. n Kültür Servisi Uluslararası Erivan Altın Kayısı Film Festivali’nde Türkiye’den “Araf” ve “Saroyan Ülkesi” filmleri ödül kazandı. Yönetmenliğini Lusin Dink’in, yapımcılığını da Soner Alper’in üstlendiği “Saroyan Ülkesi” (SaroyanLand) bu yıl onuncusu düzenlenen Uluslararası Erivan Altın Kayısı Film Festivali’nde “Gümüş Kayısı” ödülüne layık görüldü. Lusin Dink bu ilk filminde, dünyaca ünlü yazar William Saroyan’ın 1964’te ailesinin şehri Bitlis’e yaptığı yolculuğu, Saroyan metinleriyle, şiirsel bir gerçekçilikle bugüne taşıyor. Festivalde uluslararası yarışmada “Jüri Özel Ödülü” ise Yeşim Ustaoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Araf” filmine gitti. Erivan’dan 2 ödül birden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle