23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Muhalifler arasındaki etkinlik kavgası kızıştı Gençler Güçlerinin Farkına Vardı ÖSO ile İslamcılar çatıştı Dış Haberler Servisi Suriye’de rejim karşıtı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile İslamcıların önceki gün Halep’te çatıştıkları ileri sürüldü. Çatışmaların önemli bir ÖSO komutanına İslamcılarca gerçekleştirilen suikasttan sonra başladığı kaydedildi. İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre çatışma, muhalifler ile rejim güçleri arasında ikiye bölünmüş durumdaki Halep’in Bustan el Kasr bölgesinde bir kontrol noktasının yanında meydana geldi. Muhalifler arasında sayılarının az olduğuna dikkat çekilen yabancı cihatçı grupların Halep’teki kontrol noktalarına saldırdığı ve geçen perşembe günü Lazkiye kentinin kuzeyindeki Cebel el Krud’da ÖSO komutanı Kemal Hamami’yi öldürdükleri belirtildi. En büyük cihatçı grup olarak tanınan El Nusra ile ÖSO’nun yakın zamana kadar ülkenin kuzeyinde birlikte çalıştıkları belirtilen haberde, iki grup arasında ilişkilerin henüz kopma noktasına gelmediği, ancak sorunların ciddi boyutlarda olduğu kaydedildi. İki gücün, bulundukları yerde etkin olmak için birbirleriyle rekabet içerisinde olduğu belirtildi. Lübnan Hizbullahı’nın ve çoğu Irak’tan gelen Şii militanların desteklediği Suriye ordusunun Humus bölgesinde avantajlı duruma geçtiği bildirildi. Bu arada Şam’da bir camideki 200 kişinin Suriye ordusu ile muhalif güçler arasında yaşanan çatışmanın ortasında kaldıkları belirtildi. Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verdiği bilgiye göre, cami cemaatinin saatlerdir camide mahsur kaldıkları ve aralarında teda 200 sivil camide mahsur viye muhtaç yaşlıların da bulunduğu belirtildi. Haziran ayında Halep’te bir kontrol noktasında kimliği bilinmeyen gruplarca kaçırılan iki Fransız gazetecinin hayatta oldukları bildirildi. Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın 53 yaşındaki Didier Francois ile 22 yaşındaki Edouard Elias adlı gazetecilerin serbest bırakılması için devreye girdiği belirtildi. Suriye Ulusal Konseyi dün yaptığı açıklamada, BM’den, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a, Halep’te gözaltına aldığı sivilleri serbest bırakması için baskı yapması çağrısında bulundu. ABD’de siyahları sokağa döken karar Öldüren polis serbest Baradey yemin etti Mısır’da ordunun yönetime getirdiği geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’un Dış İlişkilerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atadığı Muhammed Baradey (soldaki) dün yemin ederek görevine başladı. Baradey’in Muhammed Mursi’nin devrilmesinden sonra adı başbakanlık için geçmiş ancak atama, gösterilen tepkiler üzerine gerçekleşmemişti. Ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Mansur, salı günü Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) Genel Koordinatörü Muhammed Baradey’i de Dış İlişkilerden Sorumlu Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevlendirmişti. Mısır’da Mursi sonrası dönemin aktörleri de belli olmaya başladı. Mısır’ın Hüsnü Mübarek dönemindeki eski Washington Büyükelçisi Nebil Fehmi’nin, Dışişleri Bakanı olarak görev alacağı bildirildi. Ülkedeki sol ve liberal oluşumları bünyesinde toplayan Ulusal Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Münir Fehmi Abdunnur’un da kabinede yatırım bakanlığı görevini üstleneceği bildirildi. AB: Gayrimeşru hükümet Öte yandan Mısır’la ilgili daha önceki AB açıklamalarının aksine 28 başkente danışılarak yapılan son açıklamada, “AB, Mısır’daki gelişmeleri derin endişeyle takip etmektedir. Ordu, sivil iktidarın anayasal yetkisini kabul etmelidir. Mısır’ın hızla meşru bir hükümete ve demokratik yapılara dönmesi son derece önemlidir. AB mümkün olan en kısa sürede demokratik seçimlerin yapılması gereğini özellikle vurgular” denildi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Caterine Ashton da darbecilerin atadığı yönetimi “gayrimeşru” ilan etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise Muhammed Mursi’nin serbest bırakılmasını istedi. Dış Haberler Servisi ABD’de geçen yıl 17 yaşındaki Trayvon Martin adlı siyah genci öldüren polis memuru George Zimmerman, önceki gün, yargılandığı mahkeme tarafından suçsuz bulundu. Ülkede geçen yıl ırkçılık tartışmalarını yeniden alevlendiren ve büyük çaplı protestolara yol açan olayla ilgili olarak çıkan karar siyahları sokağa döktü. “Adalet yoksa barış da yok” sloganları atan siyah gruplar ve onlara destek veren beyazlar kararı protesto etti. Yargılanmasına üç hafta önce başlanan Zimmerman, dünkü oturumda hem Florida Savcılığı’nın yönelttiği ikinci derece cinayetten hem de yargıç Debra Nelson ’ın son dakika jüriye seçenek olarak sunduğu kasıtsız adam öldürmekten suçsuz bulundu. Yargıç Nelson kararın okunmasının ardından da Zimmerman’a hitaben, “Artık bu mahkemeyle bir işin kalmadı” dedi. Trayvon Martin 26 Şubat 2012’de Florida’nın Orlando kentinde bir akşam alışveriş yaptığı marketten çıktığında yağmurdan korunmak için kafasına geçirdiği kapüşonla eve dönerken Zimmerman tarafından hırsız sanılarak durdurulmak istendi. Merkez tarafından Zimmerman’a bir şey yapmaması ve ekibi beklemesi söylenmesine rağmen Zimmerman’ın genci tek kurşunla öldürdüğü ortaya çıktı. Cinayetin ardından siyahlar ve insan hakları savunucuları ülkenin hemen her yerinde olayı protesto eden gösteriler düzenlemiş, başlarına kapüşon takan göstericiler, Martin’in ırkçı bir önyargının kurbanı olduğunu savunup Zimmerman’a bu yüzden herkese ders olacak bir ceza verilmesini istemişlerdi. Hatta olayın ardından bir ay geçtikten sonra ABD Başkanı Barack Obama da bir açıklama yapmış ve “Eğer bir oğlum olsaydı Trayvon gibi olurdu” diyerek Martin’in ailesine sempatisini dile getirmişti. Sistemle kavga mı ediyorlar, ona baş mı kaldırdılar? Hiç sanmıyorum; kavgasız, gürültüsüz, sistemin içinde başka yolların bulunduğunun farkına vardılar. Sanki (bir toplumsal içgüdü yarattılar) pek farkında olmadıkları bireysel üstünlüklerinin ürettiği toplumsal bir içgüdü oluştu. Benim çok sevdiğim dışsallıklardan (externalities) doğan bir ek değer gibi... Akıl, yetenek, duygu ve insanlık olarak yaşadıkları toplumun (ve dünyanın) üzerinde olduklarını fark ediyorlardı. Efsanedeki Samson’un, saçları uzayınca gücünü keşfetmesi gibi bir şey. Siyasetçi, bürokrat, iş çevresi benzeri insanların yerleştirdikleri statüko ya da sistemden çok farklı özellikleri, üstünlükleri, yetenekleri vardı. Kullanma fırsatları olmamıştı; bu güçlerinin farkında olmadan, ufak tepkilerle uygulamaya başladılar. Bilgili, akıllı, dürüst, ahlaklı, samimi ve iyi niyetliydiler. Bunların hepsi birleşince statükonun ya da sistemin elinde olmayan dev bir güç doğuyordu. Fark buradaydı. Statükodan, yalanlardan sistemin olumsuzluklarından bunalmış büyük çoğunluğun gençlere sempati göstermesi ve destek vermesi çok doğaldı. Analar, babalar, köylüler, işçiler, aydınlar, “entelektüeller” de etkilendiler. En fazla da sanat çevreleri. Çünkü gençlerde zarafet, incelik, güzellik ortaya çıkıyordu. İnsanı okşayan fikirler, içtenlikle söylenmiş sözler. El ele tutuşan melekler gibi gençlerin kızlı erkekli Türk, Kürt, Yahudi, Alman, Fransız demeden bütünleşmeleri, Demokrasi çağrıları yapmaları, özgürlük türküleri söylemeleri, Kısaca topluma, sokaktaki insana insanlığı, yakınlaşmayı, sevgiyi, özgürleşmeyi anımsatmaları; yeni gençliğin gücü bundan kaynaklanıyordu; toplumda herkesin özlemini çektiği şeyleri parklara, meydanlara taşıdılar. Toplum “kendi içindeki güzellikleri” bu gençler sayesinde yaşamaya başladı. Bu ne büyük bir nimetti, güçtü? Analar, babalar ve herkes, gençlerden Türkiye’nin ve dünyanın nasıl mutlu yaşanabilir bir yer olabileceğini öğreniyordu; insanların yüzleri gülmeye başladı. Ve toplumdaki çirkinlikler daha açık görülebiliyordu artık; gençler anaları, babaları dahil toplumun gözünü açmışlardı. Kızlarına oğullarına “gece sokağa çıkma” diyen analar, babalar artık evlatları ile birlikte parklara gidip halay çekiyorlar, türkü söylüyorlar, fikir alışverişinde bulunuyorlardı. İşte gençler bunu başardılar. İnsanlara yaşama sevincini aşıladılar. Bu mutluluk sevinci ve yeni yaşam felsefesinin karşısına çıkarılan şeyler, gençlerin haklılığının kanıtları oldular; zırhlı araçlar, biber gazları, öldürücü su topları, palalı saldırganlar, hatta namlusundan kurşun fırlayan silahlar, gençlerin mutluluk tablosunu ortadan kaldırmaya çalışan çirkinlikler olarak gözler önüne serildi. Ülkede sağcısı, solcusu, Türk’ü, Kürt’ü, Ermenisi herkes buna karşı çıktı. Avrupa ve Amerika ayağa kalktı. Dünya, bizim gençlerin insani, demokratik, özgürlükçü, sanatsal çıkışına (ve felsefesine) büyük destek verdi. Akıl, bilim, teknik, ahlak, insanlık, demokrasi alanlarında “biz de elimizdeki kartları masaya sürüyoruz” demek cesaretini gösteren gençler vardı artık. Gençler kendi varlıklarını ve üstünlüklerini keşfediyorlardı. Ama esas zorluk şimdi başlıyor; Bu güçlerini “statüko içindeki etkin bir oyuncu olarak mı sürdürecekler”? Yoksa statükoyu değiştirmek için mi kullanacaklar? Bugüne kadar verdikleri mesajlar ikinci olasılığa daha yakın olduklarını gösteriyor. İyi, kötü ve çirkin Kapüşon taktı, suçlu sanıldı Morales’ten ABD’ye suçlama ‘Adreslerimizi çaldı’ AA Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales ABD istihbarat servisini, ülkedeki en üst düzey yetkililerin elektronik posta adreslerine ulaşmakla suçladı. Morales, dün Andes kasabasında halka yaptığı konuşmada, “Amerikalı casusların Bolivya’daki üst düzey yetkililerin elektronik posta adreslerine sahip olduğunu” ifade etti. Bolivya Devlet Başkanı Morales bu bilgiyi, Uruguay’da geçen cuma günü sona eren Güney Amerika Ortak Pazarı zirvesinde “dost devlet başkanlarından” edindiğini belirtti.Konuşmasında ABD’ye yüklenen Morales, “Karıştırmak, müdahale etmek, hâkimiyet kurmak için casusluk yapıyorlar. Doğal kaynaklarımızı ele geçirmek için hâkimiyet kurmak istiyorlar” dedi. Dış Haberler Servisi Irak’ta dün yaşanan şiddet olaylarında aralarında bir belediye meclisi üyesinin de bulunduğu yedi kişi yaşamını yitirdi. Musul’un Nineveh bölgesinde yol kenarında patlayan bomba sonucu Hamam alAli Belediyesi’nin meclis üyesi Muhammed Obey Sultan ile oğlu hayatını kaybetti. Saldırının belediye başkanı Saad Ali Şuvayit’i hedeflediği, patlamadan kurtulan Şuvayit’in dört korumasının da yaralandığı bildirildi. Musul’da bir kontrol noktasında meydana gelen saldırıda da iki asker hayatını kaybederken bölgenin polis şefi Halid el Hamadani’nin konvoyuna yapılan saldırıda da bir polis yaşamını yitirdi. Diyala eyaletinde de bir lokantanın yakınında meydana gelen patlamada ise iki kişi öldü. Irak makamları ve tıp çevrelerinin verdiği bilgiye göre son can kayıplarıyla birlikte ülkede bu ay hayatını yitirenlerin sayısı 340’a, yaralananların sayısı da 2 bin 600’e ulaştı. Yıllarca aşırı uçların gerçekleştirdikleri saldırılar nedeniyle dünyanın en güvenliksiz bölgelerinden biri haline gelen ülkede özellikle bu yıl SünniŞii çatışmasının hızla yayıldığı belirtiliyor. Irak’ta şiddet durmadı İtalyan senatosunda ırkçılık utancı Bakana ‘orangutan’ dedi Dış Haberler Servisi İtalya’nın ayrılıkçı Kuzey Ligi partisi milletvekili ve İtalya Senatosu Başkan Yardımcısı Roberto Calderoli, ülkenin entegrasyondan sorumlu bakanı Kongo asıllı Celine Kyenge’yi “orangutan”a benzetti. Aynı partinin üyesi Dolores Valandro da sosyal paylaşım sitelerinde siyah kadın bakan için “Kyenge’ye tecavüz edin” demiş, tepkiler üzerine partisinden ihraç edilmişti. Göçmen karşıtlığıyla bilinen partisinin Bergamo kentinde önceki gün düzenlediği mitingde konuşan Calderoli, ülkenin ilk siyah bakanı Savaşta ölenlerden daha çok İngiliz askeri intihar ediyor u Türkiye karşıtlığı ile bilinen ırkçı İtalyan politikacı Roberto Calderoli yine rahat durmadı. Calderoli ülkenin ilk siyah bakanına ırkçı hakaretler yağdırdı. Kyenge’yi “hiç sevmediğini” belirterek “O İtalya’ya yakışmıyor” dedi. Siyah bakan için inanılmaz cümleler sarf eden Calderoli, “Ne zaman internette gezinsem veya hükümetin aile fotoğrafına baksam onun suratını gördüğüm an bana orangutan çağrışımı yapıyor. Oysa ben hayvanları ve özellik le ayıları, kurtları çok severim” şeklinde konuştu. Calderoli’nin ırkçı sözleri İtalya’da büyük tepkilere yol açtı. İtalya Başbakanı Enrico Letta, dün yaptığı açıklamada Calderoli’nin sözleri için “kabul edilemez” yorumunu yaptı. Demokratik Sol Parti’nin iki hukukçusu Halid Çavki ve Gianni Cuperlo da Calderoli’nin istifa etmesini istedi. Calderoli, giydiği İslam karşıtı tişörtler nedeniyle büyük eleştiriler almış, Türkiye’nin AB’ye alınmaması için Milano caddelerinde yürüyüşler düzenlemişti. n Dış Haberler Servisi İngiliz ordusunun geçen yıl Afganistan’da Taliban’la savaşırken kaybettiği askerlerden daha fazlasını intiharlarla kaybettiği bildirildi. BBC’nin Panorama programının derlediği bilgilere göre, geçen yıl görev başındaki 21 asker ve 29 savaş görmüş eski asker kendi canına kıydı. Afganistan’daysa 44 asker hayatını kaybetti. Panorama programı adına, bilgi edinme özgürlüğü yasasından yararlanarak Savunma Bakanlığı’na yapılan başvuru sonucunda ortaya çıkan bilgilere göre, geçen yıl 7 askerin itihar ettiğinin kesinlikle belirlendiği ve 14 askerin ölümüyle ilgili soruşturmalarda da ağırlıklı nedenin intihar olduğu kaydedildi. Savunma Bakanlığı ise askeri personel arasında intihar ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSBPTSD) vakalarının toplum geneline göre düşük olduğunu savunuyor. Ancak Panorama’nın incelemesine göre, son 3 yılda Afganistan’da görev yapan askerler arasında TSSB görülme oranı ikiye katlanmış durumda.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle