15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2013 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Baş Belası Twitter Ey Türk Gençliği! BEŞ gün sürmüş ve tarihe not düşülmüş uzun bir söylevin sonrasında, emanetçi muhatap olarak gençliğin seçilmiş olmasındaki hikmet ancak şimdi anlaşılıyor. O Nutuk biterken genç olanların çoğu artık yaşıyor bile olmayabilir. Ama doksanıncı yılını aşmış bir Cumhuriyetin her döneminde yinelenen seslenişler boşa gitmemiş olmalı ki, şimdi, hem de tam gerekli oldukları günlerde, yanıt bulmaktalar ve böylece “birinci vazife” yerine getirilmiş oluyor. Yani “Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa kadar koruma ve savunma” ödevi hâlâ var; gerektikçe yerine getirilebilir. ağımsızlık ve Cumhuriyet. Bu iki sözcükle özetlenebilen o tek sayfalık metnin eski dilinden zihinlerde kalmış Arapça ya da Farsça sözcükler “vazife, istiklal, ilelebed, ahval ve şerait, namüsait, zaptedilmiş, emsal” türünden kalıntılarla ara sıra belleğimizin bir köşesinden çıkıp dilimizin ucuna geldikçe belli bir yaşın üstünde olanlarımız tuhaf bir tadı yeniden duyar gibi oluruz. Kuruluş günlerinin, askerce veya çocuksu törenlerin, taze ciğerlerin gücüyle şişen gururlu göğüslerin silinmez anılarıdır bunlar; yakın zamana kadar hep büsbütün kaybolup gideceklerini düşünür ve üzülürdük. Arkamızda yıkık, sönmüş umutlar bırakıp gitmenin burukluğu içimizi ve önümüzü bir daha hiç aydınlatmayacakmışçasına karartmıştı. rtık öyle değil. Gençlik, batmış sanılan bir güneşin geri dönüp ufukta yeniden parlaması gibi beklenmedik bir sıcaklık getirdi ülkenin havasına. Sönmüş ateşlerimizi yine yakabilir, tükenmiş güçlerimizi yeniden canlandırıp geleceğe daha sağlam bir güvenle bakabiliriz. İçilen antlar, Cumhuriyetçi öğretmen sözleri boşa gitmemiş. Yaşanan, bir “gençlik devrimi”dir. Yepyeni, kendine özgü bir devrim. Belki, bilinen, özlenen değişik düşüncelerin gün görmüş yaşlı kuşaklarca tekrar ortaya atılması sayıp önceki benzerlerinden söz edenler çıkacaktır elbet. Ama, tam öyle değil. Böyle bir baş kaldırış hem bugünkü yanlışlara tepki niteliği taşıyor, hem de yorgun düşmüş Cumhuriyetin, mezar başına üşüşen fırsatçıları geldikleri yere kovalayacak gücünü göstereceğe de benziyor. Bugün Gezi Parkı sürecinde yaşananlar, doğru habere anında ulaşma konusunda elimizde Twitter gibi egemenleri rahatsız edecek güçte bir araç olduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda tüm dünyada yaşanan ama bizlere aktarılmayan her şeyin orada insan olduğu sürece gizli kalamayacağı anlamına geliyor. Memet Harun ÖZER Bilgisayar Müh. Od. Yönt. Kur. Üyesi B B aşbakan Erdoğan: “Sosyal medya toplumların baş belasıdır” dedi. Yanlış mı dedi? Hayır! Ama eksik söyledi. Aslında demek istediği “kendi söylemleri dışında ses çıkaran her şey ve herkes ki buna sosyal medya da dahildir diktatör rejimlerin baş belasıdır: Susturulmalıdır!” Geleneksel medya öylesine susturulmuş ve acz içinde kalmıştır ki; eylemlerin başladığı 28 Mayıs gününden bu yana tüm iletişim neredeyse sosyal medya üzerinden yürütülmüştür. Özellikle de Twitter. fotoğraflıvideolu yayınlarını paylaşma olanağı sundu. İnsanlar bu yorumlara kendi yaşadıklarını kattı ve paylaştı. Artık farklı bir olanak vardı, insanlar devletin kendilerine gösterdiklerini değil gerçekleri gördü. Gezi Parkı’nı canlı sunan Halk Tv, Norveç televizyonu olan VG TV kanallarının linkleri Twitter üzerinden paylaşıldı. Yine direnişe katılan insanlar tarafından ve bizzat direniş içinden yapılan yayınların haber paylaşımları da Twitter üzerinden yapıldı. Kızılay’da elinde sade ma konusunda elimizde Twitter gibi egemenleri rahatsız edecek güçte bir araç olduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda tüm dünyada yaşanan ama bizlere aktarılmayan her şeyin orada insan olduğu sürece gizli kalamayacağı anlamına geliyor. Tüm medya uyusun, sansür uygulasın… Biz kendi “baş belası” araçlarımızı kullanmaya devam edeceğiz! Büyüklerimiz yaptıkları açıklamalarda internetten rahatsız olduklarını belirttiler. Neyse ki “demokrat” olduklarından Twitter’ımıza dokunmamışlar. Biz bu demokratlığı “ayağınızı denk alın, her an bir sansür uygulayabiliriz” diye okuyalım. Twitter’ı kesebilirler. İnterneti ve hatta elektrikleri kesip tüm iletişimi ortadan kaldırabilirler. İnternet ya da elektrik kesmenin iki taraflı sonuçları olabileceğinden bu daha az olası. Ama Twitter yaygınlaştıkça kritik anlarda Twitter’a erişimin engellenmesi söz konusu olabilir. Uygulanacak sansürün yöntemine bağlı olarak sansürü farklı şekilde aşmak olanaklıdır. Ama şimdilik bilgisayarımızda ve telefonumuzda Tor adlı yazılımı hazır bulundurmakta fayda var. Tor ile yasaklanmış sitelere girebilir, mesaj gönderebiliriz. Kullanımı ise oldukça basit. Kullandığınız işletim sistemine göre programı aşağıdaki adreslerden indirebilirsiniz: Windows: https://www.torproject.org/dist/torbrowser/torbrowser2.3.258enUS.exe Mac 32bit: https://www.torproject.org/dist/torbrowser/osx/TorBrowser2.3.258osxi386enUS.zip Mac 64bit: https://www.torproject.org/dist/torbrowser/osx/TorBrowser2.3.258osxx8664enUS.zip Linux 32bit: https://www.torproject.org/dist/torbrowser/linux/torbrowsergnulinuxi6862.3.258devenUS.tar.gz Linux 64bit: https://www.torproject.org/dist/torbrowser/linux/torbrowsergnulinuxx86642.3.258devenUS.tar.gz Android: Akıllı telefonunuz varsa Tor’u farklı şekillerde kurmak mümkün. En kolayı “android market”te bulunan Orbot adlı yazılımı kurmak: https://play.google.com/store/apps/ details?id=org.torproject.android Kıymayın Taksim Çiçeklerine! Taksim’de: Gaz bombaları değil... Tomurcuklar patlasın… Doğanın kokusu, renkleri… Çeşitliliği, çoğulculuğu… Farklılıkların birlikteliği… Toplumu sarsın! HHH O tomurcuklar bizim… O çiçekler bizim! Kokumuz, tadımız… Onurumuz… Haysiyetimiz onlar! HHH İnsanlığın süzülmüş değerleri… Doğanın bekçisi… Daha iyi bir dünya isteyen… Çocuklarını düşünen… Çocuklarımız onlar! HHH Kızlar, kadınlar… Ergenler, gençler… Hem genç hem kadın olarak… İki kat ezilenler… Canımız, ciğerimiz onlar! HHH Öfke ve kin değil… Sevgi ve dayanışma! Nefret ve ayrışmanın yerine... Doğa ve yeşil… Ağaç ve yaprak… Çiçek ve böcek… Ve haysiyet! İlla ki haysiyet: Siyaset de haysiyet… İdeoloji de haysiyet… Eylem de haysiyet… Söylem de haysiyet… “Ben de varım” diye haykıran bir haysiyet! HHH Kıymayın bu gençlere… Soldurmayın bu çiçekleri: Onlar bizim geleceğimiz! Ey yöneticiler: Unutmayın… Taksim sizin de haysiyetiniz! Twitter engellenirse A Çünkü Twitter sadece bilgisayarlar, tabletler vb. aracılığı ile değil cep telefonlarındaki kısıtlı internet bağlantısı üzerinden de aktif şekilde kullanılabiliyor. 140 karakterde kısa, net, kesin bilgiler içerebiliyor. Fotoğraf ve kısa videolar da eklenebiliyor. Takipçi sayısı fazla olan kullanıcılar, hiçbir filtreye, sansüre takılmadan, on binlerce kişiye yayın yaptığı anda yani gazetecilik deyimi ile söylersek “o an” da ulaşabiliyor. Başbakan neden Twitter’a baş belası dedi? Bu sorunun cevabı çok net: Tüm medya uyurken Twitter ayakta idi. Nerede ne oluyor? Kimin neye ihtiyacı var? Yaşanan polis şiddeti, doktoravukat ihtiyaçları, internet erişimi için Wifi şifreleri, suyemek dağıtım noktaları, sığınılabilecek apartmanlar… Aklınıza gelebilecek her şey bu ortamda paylaşıldı. Twitter sayesinde halkımız sansürlenmişyönlendirilmiş medya haberlerinin farkına vardı. Tüm dünya Gezi Parkı haberlerini manşetlere taşırken, ülkemiz televizyonlarının neredeyse tek bir haber bile geçmediğine, onun yerine penguen belgeselleri yayınladığına şahit oldu. Cumartesi öğlen Başbakan konuşana kadar neredeyse hiçbir ulusal kanal konu ile ilgili haber bile yapmadı, üç maymunu oynadı. Oysa Twitter, insanların Neden özellikle Twitter? ce cep telefonu olan bir arkadaşımız www.ustream.tv üzerinden canlı yayına geçtikten 10 dakika sonra Twitter sayesinde on binlerce insan tarafından izlenir oldu. Cep telefonunun şarjı bittiği an bir başkasına geçildi. witter özgürlüktür’ diyebiliriz New York Üniversitesi Sosyal Medya ve Politik Katılım Laboratuvarı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 31 Mayıs 2013 Cuma günü sadece öğleden sonra 16.00 ile gece yarısı 24.00 arasındaki 8 saatte atılan tweet sayısı 2 milyon. Demek ki konuyla ilgili olarak dakikada 4 binin üzerinde tweet atılmış. Asıl ilginç olanı ise, diğer Arap Baharı olarak adlandırılan olayların tersine, Gezi Parkı olaylarında tweet’lerin yüzde 90’ı ülke içinden, bunların da yüzde 50’si İstanbul’dan gelmiş. Yine atılan tweet’lerin yüzde 88’i Türkçe, sadece yüzde 12’si uluslararası mesajlardan oluşuyor. Halbuki “Mısır Baharı”nda tweet’lerin sadece yüzde 30’u ülke içinden atılmıştı. Bugün Gezi Parkı sürecinde yaşananlar, doğru habere anında ulaş ‘T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle