23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Polis mahalleyi gaza boğdu, arabaların içine bile müdahale etti 5 10 yaşında gözaltında MUSTAFA ÇAKIR Gezi Parkı Eylemleri ve AKP’nin İnsicamı Başbakan Tayyip hassasiyetinizi Erdoğan, Taksim Gezi taşımıyorum. Parkı’nda başlayıp Yaralayıcı olmayın. tüm Türkiye’ye Benim değerler yayılan ve eylemlilik konusunda senden süresince, “AKP’ye alacağım ders yok” oy veren yüzde 50’yi diyerek daha da sert zorla evde tuttuklarını” çıktı ve toplantıya ara söyledi. Sonra vererek daha fazla mitinglere başladı ve konuşmasını engelledi. yine kendi ifadesiyle Ahmet İyimaya Bunun ardından AKP “dişlerini sıkarak” milletvekilleri Şamil stresli bir şekilde evde Tayyar ve Ahmet oturan seçmenini Kutalmış Türkeş dışarı çıkardı. AKP’nin arasında iktidar seçmeni özgürlüğüne kulisinin tuvaletinde kavuşup rahatladı kavga çıktı. Tuvalette rahatlamasına ama karşılıklı bağırış bu kez de AKP’li çağırışlar üzerine fark vekilleri stres bastı. edilen ve araya girilerek Geçen hafta Meclis’te ayrılan kavga nedeniyle alışlagelenden farklı iki vekil arasındaki olarak AKP’liler Ramazan Can gerilimin parti arasında art arda yönetiminin barıştırma kavgalar çıktı. girişimlerine karşın Önce TBMM devam ettiği belirtiliyor. Adalet Komisyonu Son olarak Bakanlar Başkanı Ahmet Kurulu’nda Başbakan İyimaya ile AKP Erdoğan tarafından Kırıkkale Milletvekili eylemcilerden Ramazan Can sert özür dilediği için bir şekilde tartıştı. sert bir şekilde AKP Grup Yönetim eleştirilen Başbakan Kurulu üyesi de olan Yardımcısı Bülent Can, Komisyon Şamil Tayyar Arınç’ın istifadan toplantısında Cumhurbaşkanı CHP’lilerin usulle ilgili Abdullah Gül’ün araya konuşmadıklarını, girmesiyle döndüğü bu nedenle haberleri çıktı. Arınç konuşmalarının bu haberin “asılsız kesilmesini istediği bir senaryo” olduğu İyimaya’dan, “Usulle açıklamasını yaptı ama ilgili konuşuyor. Bana üst üste yaşanan bu öğretme” yanıtını aldı. beklenmedik olaylar, Can da İyimaya’ya, AKP’lilere “Gezi Parkı “Hassasiyetlerimizi eylemleri hakikaten taşımıyorsun” diyerek sinirleri germiş, stresi AKP hassasiyetlerini Ahmet Kutalmış yükseltmiş, partinin Türkeş anımsattı. İyimaya ise insicamını bozmuş” Can’a, “Hangi yorumlarını yaptırdı. ANKARA Dikmen önceki geceyi ayakta geçirdi. Dikmen Caddesi’nde Kızılay yönüne her gece saat 22.00 sıralarında yürüyüş düzenleyen yurttaşlar sokak başlarında toplanmaya başladıkları sırada yapılan uyarıların ardından polisin müdahalesiyle karşılaştı. Müdahale tüm gece sürdü. Müdahale sırasında üç kişi gözaltına alındı. Bunlardan ikisinin 18 yaşından küçük olduğu belirtildi. Dikmen Karakolu’na götürülen üç kişi daha sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar arasında 10 yaşında bir çocuğun da yer aldığı belirtildi. Polis şiddetine tepkiler dün de sürdü. Cadde üzerinde toplanan ellerinde Türk bayrakları olan ve vuvuzela, tabak çanaklarla ses çıkaran, slogan atan yurttaşlara TOMA’lardan tazyikli su sıkıldı. 2 Akrep de gaz bombalarıyla sokak aralarına girerek gruplara müdahale etti. İlker ayrımına kadara giden polis sonrasında Akrep ve TOMA’lar eşliğinde yeniden Polis Evi’nin olduğu yere döndü. Polis, Dikmen Caddesi’nden geri dönerken arkasında oluşan araç kuyruğu kornalarıyla tepki gösterdi. Bu sırada Dikmenliler evlerinin balkonlarına çıkarak polisi protesto etti. Bazı çevik kuvvet polisleri arkalarında korna çalan araçların üzerine yürüdü. Polis bazı araçların içine polis gaz sıktı. Polisin geri dönmesinin ardından yeniden sokak başlarında toplanan eylemciler “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atınca müdahale yeniden başladı. Sokak aralarına gaz bombaları atıldı. Balkon ve pencerelere çıkan yurttaşlar polisi yuhladı. Ardından çevik kuvvet de sokaklara girdi. Salkım Söğüt Sokak’ta toplanan gruba seslenen bir çevik kuvvet amiri “Durun, kaçmayın. Kaçmayın da konuşalım” dedi. Polis şiddeti Ankara’da sürerken Dikmenliler sabaha kadar uyumadı. İZMİR’DE GÖZALTINA ALINAN 14 KİŞİDEN 13’Ü TUTUKLANDI Arabanın içine gaz Hangi örgütü seçeyim? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Taksim’de başlayan eylemlere destek gösterileri sırasında “binalara zarar verdikleri ve molotofkokteylli saldırıları düzenleyerek halkı kışkırttıkları” iddia edilerek İzmir’de gözaltına alınan 14 kişiden 13 tutuklandı. Gözaltındakilerden Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi S.Ö., önceki gün polis nezaretinde LYS sınavına girdi. S.Ö’nün de aralarında bulunduğu 13 kişi hakkında mahkemeden tutuklama kararı çıktı. Bir kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken bir kişinin de arandığı açıklandı. Erdal Kozan’ın tutuklama gerekçesinde örgüt üyeliğinin gösterilmesi üzerine nöbetçi yargıca, “Arama kararında 9 örgüt var. Hangi örgüt üyesi olduğumuz belirtilmemiş; örgütü siz mi seçiyorsunuz yoksa biz mi beğeniyoruz?” diye sorduğu öğrenildi. AA bunu da yaptı Video kayıtları olmasına karşın polisin ‘göstericilerin arasında kalıp havaya ateş ettiği’ haberini geçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anadolu Ajansı (AA), Kızılay Meydanı’nda düzenlenen Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük’ün başından vurularak hayatını kaybetmesi olayında polisi savundu. AA, Ethem’i vuran polisin “göstericilerin arasında kalıp havaya ateş ettiği” haberini geçerek polisin kendisini koruduğu havası yarattı. 1 Haziran günü Kızılay’da Ethem Sarısülük’ün yaralandığı an ve öncesine ilişkin “yeni görüntüler ortaya çıktığını” savunan AA, şu haberi geçti: “Eylemciler çalılıkta sıkıştırdıkları polislere taşlı saldırıyı sürdürüyor ve bazı polislerin kalkanlarını alıyor. Atılan taştan kaçan bazı polisler, telefon kulübelerinin üzerinden atlayıp Milli Müdafaa Caddesi’ne çıkıyor. Bu sırada, saldırıdan kaçamayan bir polis ise göstericilerin arasında kalıyor. Kalabalığın taş atmayı sürdürdüğü polis, havaya üç el ateş etmesinin ardından Milli Müdafaa Caddesi’ne kaçıyor. Polis memurunun üçüncü atışı sırasında birkaç metre uzaklıktaki Ethem Sarısülük’ün yere düştüğü görülüyor. Yaralanan Sarısülük, arkadaşları tarafından hastaneye kaldırılıyor.” Oysa savcılık dahi, henüz yürüttüğü soruşturmada polisin kendisini mi koruduğu yoksa kasten mi ateş ettiği konusunda bir yorum yapmadı. Soruşturmada şüpheli polis henüz ifade vermedi. yor / Derken karanfil elden ele.” Gezi Parkı eylemlerinin acı kayıpları var. Mehmet Ayvalıtaş 21 yaşındaydı, Abdullah Cömert 22 yaşındaydı, Ethem Sarısülük 26 yaşındaydı, Mustafa Sarı 27 yaşındaydı. Haziran’da öldüler. Hasan Hüseyin’in “Haziran’da ölmek zor” dizeleriyle selamlanıyorlar. “gece leylak ve tomurcuk kokuyor/ bir basın işçisiyim/ elim yüzüm üstümbaşım gazete/ geçsem de gölgesinden tankların tomsonların/ şuramda bir kuş ötüyor/ haziranda ölmek zor...” Gidenlerin arkasından bir başka Ece Ayhan şiiri fırlıyor bir çıkmaz sokaktan. Hani, “her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır/ bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek” dizelerinin olduğu “Meçhul öğrenci anıtı” şiiri. Can Yücel de çok uzaklarda bir yerlerden gidenlere “zarfsız kuşlar” gönderen çapulcuların omuzlarına vurup “ama aşk olsun sana çocuk/ aşk olsun...” diye yüreklendiriyor olmalı... 10 çocuğa 2 TOMA Bu sırada evlerinden müdahaleye tepki gösteren yurttaşlarla polis arasında da tartışma başladı. Camlara çıkan Dikmenliler, “Evde hasta var. Neden gaz sıkıyorsunuz? Yeter, 10 tane çocuğa 2 tane TOMA gönderdiniz. Defolun gidin” diye bağırdı. Sokağa çıkan yurttaşlar da polise tepki gösterdi. Bunun üzerine polis amiri, “Onlar da taş atıyorlar. Bi susun da şunları dağıtalım. Lütfen evinize gidin de suçluyla suçsuzu ayırabileyim” dedi. Ardından kendilerine tepki gösteren ve elinde bayrak bulunan bir yurttaş gözaltına alınırken tekmelenip tartaklandı. Bazı gaz bombaları evlerin çatılarına düştü. Zaman zaman yurttaşlar arasında da tartışma yaşandı. Bazı yurttaşlar “Yeter artık, çocuğum yarın sınava girecek” diyerek polise tepki gösteren diğer yurttaşlarla atıştı. Bu arada gaz bombaları araçların camlarını kırdı. Araç sahipleri, “Polis çağırıp tutanak tutturacağım. Şimdi de polis gelmez ki? Ne yapacağız?” diyerek tepkisini dile getirdi. Cadde üzerinde önceki gece yaşananların ardından dün gece de yurttaşlar sokaklara döküldü. Binlerce yurttaş hükümeti protesto ederken, polis yine akrep ve TOMA’larla önlem aldı. Kitlenin yürümesine izin verilmeyince yurttaşlar cadde üzerinde sloganlar atarak tepkilerini ortaya koydu. TÜREY KÖSE Sendikaya Yok, Müftülüğe Var TBMM yerleşkesine girerken çantanızda sendika ya da siyasi partinin logosu bulunan herhangi bir bildiri ya da tanıtım broşürü çıkarsa; görevliler size bu broşürlerle “içeri giremeyeceğinizi” söyler ve bunlara “el koyar.” Bu uygulama; milletvekili tanıdığınız yoksa çantasında sendika ya da siyasi parti logosu olan her ne olursa olsun her türlü belge için uygulanacak genel kuraldır. Hatta birkaç ay önce tutuklu CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın fotoğrafının yer aldığı tişört ve yelek taşıdığı gerekçesiyle bir vatandaş yerleşke içine alınmamıştı. Geçen hafta ise bu kurala Türk Hava Yolları’nda (THY) günlerdir grev yapan çalışanların Havaİş’e ait broşürleri takılmıştı. Bu kural normal vatandaşlarda çok katı bir şekilde uygulanırken, gel gelelim Ankara Müftülüğü’nün yaz okulu etkinliğine ilişkin tanıtım broşürü kapıya takılmadan yerleşke içine girdi. Hatta TBMM’de görev yapan personele bile dağıtıldı. Ankara Müftülüğü tarafından yerleşke içinde dağıtılan broşürlerde 24 Haziran 23 Ağustos tarihleri arasında tüm cami ve Kuran kurslarında yaz okulu programlarının başlayacağı duyurusu yapıldı. “Gel bu yaz, Kuran’ı gönlüne yaz!” sloganın bulunduğu broşürde; Kuran kursunun yanı sıra yaz okulu kapsamında futbol, yüzme, masa tenisi, basketbol, voleybol, badminton gibi spor faaliyetleri; akıl oyunları, drama, gezi, hafıza teknikleri ve hızlı okuma gibi etkinliklerin yapılacağı da duyuruda yer aldı. Sendikaların TBMM kapısından çevrildiği, Ankara Müftülüğü’nün broşürlerinin ise elden ele Meclis personeline dağıtıldığı göz önüne alındığında; sendikaların emekçilerin haklarını savundukları tanıtım broşürlerini “hayır olsun” diye Ankara Müftülüğü’nün dağıtmasını istemeleri akıllıca olur. ‘Özgür bir yaşam için buradayız...’ İstanbul Haber Servisi Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel Dayanışma Derneği (LGBT) 4. Trans Onur Yürüyüşü’nü binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirdi. Taksim Tramvay Durağı’nda dün akşam saatlerinde toplanan binlerce kişi gökkuşağı renklerinden oluşan bayraklar ve Türkçe, Kürtçe yazılı dövizlerle, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Transfobik devlet istemiyoruz”, sloganları atarak Taksim Tünel Meydanı’na yürüdü. Burada yapılan açıklamada “Yalnızca son bir sene içinde 18 trans birey nefret cinayetine kurban gittiği için buradayız. Cinselliğin siyahları olan bizler, dünyanın tüm siyahları ile birlikte kol kola sokaklarda özgürlük şarkıları söyleyeceğimiz günleri hep beraber yaratacağız” dedi. Yürüyüşe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve CHP Milletvekili Binnaz Toprak da destek verdi. Tepkiler sürdü Feyzioğlu’nun Hedefinde Ne Var? Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na (TBB) seçilen Metin Feyzioğlu, Gezi Parkı eylemleri sürecinde öne çıkan isimlerden. 31 Mayıs sürecinin hemen arkasından ülkede yükselen tansiyonun düşürülmesi için “sağduyu” çağrısında bulunan isimlerdendi. Nitekim “devreye girmesini” istediği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de görüştü. Tabii Feyzioğlu’nun “siyasi” bir kimliği de var, nitekim Barolar Birliği Başkanlığı öncesinde CHP Parti Meclisi üyesiydi. Yasal zorunluluk yoktu ama istifa etti. CHP’de olduğu dönemde, “ilerisi” için hedefinin CHP Genel Başkanlığı koltuğu olduğu yorumları kulislerde konuşuluyordu. Gezi Parkı eylemleri konusunda kendisiyle röportaj yapan arkadaşımız İlhan Taşcı, Feyzioğlu’na işte bu “yorumları, kulisleri” anımsatıp “Yerel seçimlerden sonra olası bir kurultayda, sizi genel başkan adayı olarak görebilir miyiz” diye sordu. Feyzioğlu, sözcükleri seçe seçe kullandı ve yorumu “okuyucuya” bırakan şu yanıtı verdi: “Spekülasyonlar üzerine hiç yorum yapmam. 4 yıllığına TBB’ye seçildim. Amacım TBB’yi siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin yönlerini bulurken izleyecekleri kutupyıldızı yapmak. Kim olursa olsun, bir kitle partisinin genel başkanlığına adının toplumda geçmesinden onur duyar. Ben de duyarım. Ama bu, spekülasyonlara girmemize veya yeni spekülasyonların üretilmesini gerektirmez. Hedefim TBB’nin hukuka dair, toplumsal olaylara dair her konuda ne dediğinin herkes tarafından beklenir hale gelmesi. Benim kaygım bu. Sonrasını sonrası gösterir.” ANKARA Asi şehirlere, asi şairler yakışır. Gezi Parkı eylemlerinde de asi şairler, asi şiirler vardı. Şiir sokağa çıktı, parklarda dolaştı, meydanlardan seslendi, pankart olup duvarlardan seyretti, TOMA’lara karşı karanfil oldu... Gezi Parkı eylemlerinin ilk akla gelen şairi elbette Nâzım Hikmet’ti. Afişlerde “Bir ağaç ölür, bir millet uyanır” sözleri vardı büyük şairin. Ve “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine” daveti eylemcilerin ortak hayalini özetliyordu. “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/ ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında” dizeleri de eylemlerin ruhuna çok uygun düşüyordu. Sonra, elbette muhalif, mülksüz, sivil şair Ece Ayhan vardı eylemlerde. Ankara’da Kuğulupark’ta birçok pankartta Ece Ayhan’ın “Mor Külhani”sinden dizeler vardı. Özellikle “Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” dizesi. “Şiirimiz kentten içeridir abiler” de Şiirler de direniyor yip “Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?” diye soran şairin dizeleri ne de çok yakışıyor sokaklara. Kuğulupark’ta çapulcu şairin dizeleri dolanırken bir duvarda David Harvey’in kitabına göndermede bulunan “Yaşasın asi kentler” yazısı çiziktirilmiş. Harvey, “Kent hakkı için mücadele, başkalarının ürettiği ortak yaşamın sırtından insafsızca beslenen ve bu yaşamlardan rant sağlayan sermaye iktidarlarına karşıdır… Kapitalist kentleşme, toplumsal, siyasi ve yaşanılabilir ortak alanlar olarak şehri daima yok etme eğilimi gösterir” demiyor muydu? Birileri “düzayak çivit badanalı bir kent” hakkı için sokaklara, meydanlara dökül müş. Ece Ayhan’ın “ M o r külhani ”siyle meydan okuyan, karanfillerle TOMA’lara karşı duranlar yeni, yepyeni bir politik dilin habercileri. TOMA’larla püskürtülen kırmızı karanfilli eylemcileri görünce Edip Cansever’in “Yerçekimli Karanfil” dizelerini anmadan olmaz: “Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte/ Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel/ O başkası yok mu bir yanındakine veri Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı parlamentokulisi@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle