25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2013 SALI 4 HABERLER Küçümsedin ama... Tava senden güçlüdür... Çünkü arkasında bir kadın vardır... H Yüreği tava gibidir doğrusu kadının... Alevi lezzete çevirir... En büyük ateşleri eritir içinde... Kor olur... Yanar... Ama yakmaz... H Kabağı ver helva yapsın sana... Lezzeti hazırlar... Aşkını, sevgisini, şefkatini sunar... Nazar mı değdi, kurşun eritir kem gözlere... H “Sandık” deyip duruyorsun ya... Sandığı belirleyen bilinçtir tava... H Sen konuş... Lügat parçala, şiir oku, uydur, bağır çağır, yırtın... O tavasını alıp balkona çıktı mı... Yalan, yulan, palavra, buhtan, iftira... Kimse inanmaz... Tavası “tın” dedi mi meleğimin... Doğrudur... İçten, samimi, kesin, kararlı, yürekten... H Ben sana söyleyeyim: Her tava, bir TOMA... Sokakları sustur, çocukları tutukla, meydanları boşalt, ağzını açanı götür... Panzerlerin, mangaların, Akreplerin, bombaların, gazın, ilaçlı suyun, polisin, eli satırlı gestapon... Ama onu susturamazsın... Hiçbir güç kesemez sesini... “Tın” dedi mi... Delirirsin... H Kafaya da alamazsın... Başladı mı söylenmeye?.. Anlayacaksın... Demek ki gidiyorsun... Tın tın... Sanıldığı Gibi Değil Havacılık tarihinin ilk aşamasında en büyük tartışma, geleceğin havadan hafif olanların mı, yoksa havadan ağır olanların mı olacağı konusunda odaklanıyordu. Düz mantık havadan hafif olanların lehine görünüyordu. Oysa yarışmayı havadan ağır olanlar kazandı. Bu gerçeği, her şeyin ilk bakışta düz mantıkla yüzeysel karar verilecek kadar basit olmadığına dikkat çekmek için anımsatmak gereğini duydum. Gezi olayları patlak verdiği zaman bir ara ortaya, kimsenin geri çevirmeyeceği kadar çekici görünen bir öneri atıldı: Halkın oyuna başvuralım! Dediğim gibi, “hayır” diye yanıtlanması güç, hatta imkânsız gibi görünüyordu başlangıçta bu öneri. Demokrasilerde “halka soralım!” deyince bütün akan sular durmalıydı. Milli iradeye saygı bunu gerektiriyordu. Oysa olay sanıldığı gibi değildi. Her şeyden önce, halkoylamasına hangi hallerde başvurulabileceği anayasada belirtilmişti ve bu tasarruf o şıklar içine girmiyordu. Kaldı ki İdare Mahkemesi’nin Gezi Parkı’na kışla yapılmasını engelleyen bir kararının referandumla aşılması imkânsızdı. HHH Artık gündemden düşmüş olan referandum konusunun üzerinde ısrarla durmamın nedeni, bu kurumun ülkemizde, çok eksik ve yanlış tanınmasıdır. İlk bakışta düz mantıkla, konuyu doğrudan halka sormayı öngören bir kurumun demokrasinin en hası olarak kabulü gerekir. Ne var ki, uygulamada her zaman öyle olmuyor. Genelde otoriter rejimler ve hatta diktalar, kendi amaçlarına yönelik tasarruflara meşruiyet kazandırmak için halkoylamasına başvuruyorlar. Bu genel kural kimi demokratik ülkelerde de iktidara halkoylamasına gitme yetkisinin verilmediği anlamına gelmez. Ama kurumun demokrasinin kurallarına ve etiğine uygun kullanılması, iktidarın halkoylamasından çıkacak olumsuz bir cevabın sonuçlarına katlanarak çekilmesini gerektirir. Nitekim, Fransa’da öyle olmuş, General De Gaulle, parlamentodan geçiremeyeceğini anladığı katılım yasasını 1969’da referanduma sunmuş, ama sonuç olumsuz çıkınca Cumhurbaşkanlığı görevinden de istifa etmiştir. Büyük yetkilerle donatılmış olan De Gaulle’ü böyle davranmaya zorlayan anayasal veya yasal zorunluluk yoktu. Ama demokratik etik bunu gerektiriyordu. HHH Kaldı ki demokrasilerde, her tasarruf halkoyuna sunma yoluyla meşrulaştırılamaz. Temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran veya zedeleyen bir yasayı halkın tamamı da onaylasa bir anlam taşımaz ve meşrulaşmaz. Burada, demokrasilerde milli iradenin sınırları sorunuyla karşılaşıyoruz. Tartışma yalnızca teorik değildir, pratik de, halkoylamasının, her zaman kendisinden beklenen sonuçları doğurmadığını gösteriyor. Bu olgunun siyasal yaşamımızdaki en çarpıcı örneği, 1982 tarihli Anayasa Referandumu’dur. 1982 yılında halkın yüzde 92’sinin hem 12 Eylül Anayasası’na, hem de cuntanın başı Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığına “evet” demiş olması, onay alanlardan ne birine ne de ötekine meşruiyet kazandırmıştır. Halkoylamasından elde kalan, sadece diktatöre yüzde 92 oranında boyun eğilmesinin toplumsal utancı olmuştur. 1961 Anayasası’nın daha demokratik koşullarda, halkoyuna sunulup onaylanmasına rağmen, üzerinde toplumsal mutabakat oluşamaması da anayasalardaki katılımcılık eksikliğinin, halk oylaması ile dahi giderilemediğinin çarpıcı bir örneğidir. Görülüyor ki, demokrasiyi yalnızca sandıktan ibaret sananların sunduğu gibi değil her şey ve ilk bakışta bütün itirazlara set çeken “halkın oyuna başvuralım!” önerisi de kimi pürüzleri gidermeye yetmiyor. Tava... Tek hecedir: “Tın...” Anlayan da anlar, anlamayan da... H Mikrofon, cam, ekran, televizyon, radyo, hoparlör, çanak, uydu, medya, kamera, flaş, bant, kayıt, yayın... Bu sapından tutup vurdu mu tavasına... “Tın...” Dünya duyar... H Sen konuş... İstiklal’de devriye Taksim’i boşaltan polis Gezi çevresinde kimlik kontrolü yapıyor İstanbul Haber ServisiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla cumartesi günü Gezi Parkı’nda sürdürülen eyleme müdahale edilmesinin ardından kapıtılan Taksim Meydanı dün yaya trafiğine açıldı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı Gezi Parkı ve çevresinde şüpheli görülen kişilere kimlik kontrolü yapılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı işçiler Gezi Parkı’nda inşaat molozlarını iş makineleriyle toplayarak kamyonlara yüklüyor, temizlik araçları ile parkta dezenfekte çalışması yapılıyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü de sökülen ağaçların yerine yeni ağaç ve çiçek dikiyor. Taksim Meydanı, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve Gezi Parkı’nda polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı gözlenirken çok sayıda toplumsal müdahale aracı (TOMA) ve akrep, resmi ve sivil polis araçları ile İETT’ye ait otobüsler hazır bekletildi. Bu arada polislerin AKM ve Cumhuriyet Anıtı önünde nöbet tuttuğu gözlendi. Gezi Parkı’nda bir taraftan moloz ve çöp kaldırma çalışmaları sürerken, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı işçiler de sökülen ağaçların yerine yenilerini dikti. Polislerin Gezi Parkı içerisindeki ağaçların gölgesinde uyumaları dikkat çekti. Biber gazını polis de tattı Bu arada önceki gün gece Taksim Point Otel önünde bekleyen polis ekipleri otobüs içerisinde dinlendikleri sırada bilinmeyen bir nedenden dolayı biber gazı bombası patladı. Etraf bir anda biber gazıyla dolarken, otobüs içerisinde bulunan polisler kendilerini dışarı zor attı. Bir polis biber gazından etkilenerek rahatsızlandı. Pazar günü gece saatlerinde polisin Taksim çevresinde göstericilere müdahale ettiği sırada görüntü alan bir gazeteciye emniyet amiri sert tepki gösterdi. Gazetecinin yanına gelerek “Biraz da eylemcileri çekin ya, biraz da bunları çekin. Hep polis hep polis. Polis gaz attı diyorlar ne yapalım, o.uralım mı ne yapalım” diye bağırdı. Gaz bombası Dilan’ın kafatasını çökertti, Berkin’in durumu hâlâ ciddi Direniyorlar TOMA’ya duvar Ankaralılar araçlarını önüne çekti, set kurdu MERT TAŞÇILAR ‘Gezi’den değil ANKARA Taksim Gezi Parkı direnişinin 20. gününde gündüz saatlerinde Kızılay’da başlayan çatışmalar Kennedy Caddesi’nde sabah saat 04.00’e kadar sürdü. Saat 21.00’den sonra Kuğulu Park ve Tunalı Hilmi Caddesi’nde toplanan yurttaşlara polis önce müdahale etti, sonra geri çekildi. Gecenin ilerleyen saatlerinde Kennedy Caddesi’ne yürüyen grubun önü ABD Büyükelçiliği yanında bulunan Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin önünde çevik kuvvet ekipleri tarafından kesildi. Her gece ABD Büyükelçiliği’nin korunmasına tepki gösteren yaklaşık 5 bin kişi ABD aleyhine slogan attı. Cadde üzerinde toplananlara gecenin ilk müdahalesi 23.50’de gerçekleştirildi. Akrep ve TOMA’larla saldıran çevik kuvvete cam şişe ve taş fırlatıldı. Müdahalenin ardından geri çekilen polis, Akrep’lerle grubun üzerine saat 01.30’da yeniden saldırdı. Bu sırada geri çekilen TOMA’lara su taşıyan Ankara Anakent Belediyesi’ne ait ASKİ tankeri direnişçilerin üzerine sürdü. Aracın önünü kesen yurttaşlar, ASKİ tankerini taşladı. Bu sırada caddeyi kapatan araç sürücüleri de TOMA’lara engel olarak göstericilere yaklaşmasını önledi. Polisin yoğun bir biçimde saldırdığı protesto gösterilerinde çok sayıda gaz bombası kullanılırken bir gaz bombası o sırada cadde üzerinde bulunan aracın içerisine girdi. Aracın şoförü yara almadan kurtuldu. Caddeye gider çevik kuvvet ekipleri çok sayıda kişiyi copladı. 20 günde 15 bin yaralı SİBEL BAHÇETEPE sigaradan’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) yapılan yazılı açıklamada, Halk TV’ye verilen 146 bin TL’lik para cezasının “Gezi Parkı yayınlarıyla bir ilgisinin bulunmadığı”, cezanın “TV’lerde tütün ürünleri ve görüntülerinin kullanılmasının ihlalinden kaynaklandığı” ileri sürüldü. RTÜK’ten konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Halk TV logosuyla yayın yapan, Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. unvanlı kuruluş hakkındaki müeyyide kararları, kuruluşun 13 ve 17 Nisan tarihli yayınlarına ilişkindir.” Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan direnişlerde, polisin biber gazı, cop ve tazyikli su ile müdahale etmesi sonucu 15 binden fazla insanın sağlık kuruluşlarına ve gönüllü oluşturulan revirlere başvurarak tıbbı yardım aldığına dikkat çekildi. 4 gün önce İstanbul’da meydana gelen olaylarda ise bine yakın kişi biber gazına maruz kaldı, 200’ü aşkın kişi ise yanık, kırık, yumuşak doku zedelenmesi, görme problemleri gibi değişik nedenlerden hastanelere başvurdu. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, 20 günden bu yana Türkiye genelindeki Gezi Parkı direnişlerinde polisin müdahalesi sonucu on binlerce insanın yaralandığını, bu hastaların yalnızca yüzde 7 ile 10’unun sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurduğunu söyledi. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Dr. Ali Özyurt ise “Ancak sayının çok daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Birçok hastanın hastanelere geldikten çok kısa bir süre sonra hastaneden ayrıldığını öğrendik. Sanıyorum gözaltına alınma gibi işlemler hastaları tedirgin etti” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Taksim Gezi Parkı direnişi tüm yurtta sürerken önceki gün Ankara’da atılan gaz bombası olay yerinin yanından geçen Dilan Dursun’un (20) kafasına isabet etti. Doktorların ifadesine göre kafatası çöken Dursun’un hayati tehlikesi sürüyor. Ameliyat edilen Dursun uyutuluyor. Doktorlar, ikinci bir müdahale için Dilan’ın gözlerini açmasını bekliyor. Olay önceki gün Gezi Parkı direnişi kapsamında Kurtuluş’ta yaşanan çatışmalar sırasında yaşandı. Çatışma bölgesinden geçen Dursun, polisin attığı gaz bombasından kaçarken gaz bombası kapsülü kafasına geldi. Dursun, çevredeki yurttaşların yardımıyla Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler’de okuyan Dursun’un Sivas’ta yaşayan babası Kamil Dursun, kızının durumunun ağır olduğunu söyledi. Doktorların ifadesine göre gaz kapsülünün çarpmasıyla kafatasının arka kısmının çöktüğünü belirten baba Dursun, “Şu anda yoğun bakımda. Hayati riski bulunuyor. Ağrıları ve durumunun kritik olması nedeniyle uyandırılmıyor. İkinci müdahale için kızımın mücadele etmesi gerekiyor” dedi. Dursun, doktorların Dilan’ın uyanması için herhangi bir süre vermediğini belirtti. Kamil Dursun, kızının yakın mesafeden vurulduğunu da iddia etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yaralanan Dilan Dursun’un ailesine geçmiş olsun dileğinde bulundu. Kılıçdaroğlu aradı Berkin uyutuluyor l İstanbul Haber Servisi Okmeydanı’nda polisin attığı gaz bambası kapsülü ile başından yaralanan ve beyin kanaması geçiren 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın ise durumu ciddiyetini koruyor. İki kez beyin ameliyatı olan Elvan’ın uyutulmaya devam ettiği, yoğun bakımda tedavisinin sürdüğü kaydedildi. Elvan’ın avukatı Evrim Deniz Karatana, bugün sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, savcılıktan bölgedeki MOBESE kayıtlarını incelemeye almalarını isteyeceklerini kaydetti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Elvan’ın ailesini arayarak geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle