23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER ‘Önceki Saat: 03.00 gördüklerimize Boğaz Köprüsü benzemiyor’ Bakırköy’de yurttaşlar, Gezi Direnişi’ne Özgürlük Meydanı’nda toplanarak destek oldu, polis şiddetini protesto etti. TEM’in Gaziosmanpaşa bölgesinde önceki gece saat 01.30 sıralarında binlerce kişi yolu kapatarak basın açıklaması yaptı. Alibeyköylüler de geç saatlerde “Hükümet istifa” sloganlarıyla sokağa döküldü. Gazi Mahallesi’nde gruplar sokak ve caddelerde barikat kurup ateş yaktı. Türk bayrakları taşıyan bir grup da Cevizlibağ’da E5 Karayolu’nu trafiğe kapatarak Topkapı yönüne doğru yürüyüş yaptı. İstanbul Tabip Odası, sosyal medya üzerinden, “Önceki günlerde gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor. Tüm doktorlar Taksim’e gelsin” çağrısı yaptı. Sorun Başbakan mıdır? Sorun Başbakan mıdır? Sorun Gezi Parkı mıdır? Başbakan’ın sert tutumu, öfkeli davranışları, aşağılayıcı dili elbette sorundur. Ama orada odaklanan bir algının yanıltıcılığı gözden kaçıyor. Sanki Başbakan tutumunu, davranışlarını, dilini değiştirse her şey çözümlenecek. Ya da Başbakan değişse, bir başka AKP’li başbakan olsa her konu yoluna girecek. Eğer, olmaz ya, bugün Başbakan, Gezi Parkı’nı gençlere bıraksa, yönetimini onlara verse, adını da Özgür Gençlik Parkı koysa hem kahraman olacak hem de ülkedeki demokrasi kanıtlanmış olacak. Öyle mi? Elbette ki değil. Eğer ağaca bakarken ormanı göremezseniz büyük bir yanılgı içine düşersiniz. Sorun ne Başbakan’dır ne de Gezi Parkı? Onlar simgelerdir. Sorun, Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının getirdiği “rönesans ve aydınlanma kültürü”nün ortadan kaldırılarak yerine “din esaslarına dayalı itaat kültürü”nün konması çabasının yarattığı gerilimdir. Ülkenin her yerinde, her yaştan yurttaşların karşı çıktığı, Gezi Parkı’nda öncelikle gençlerin simgeleştiği direnişle ortaya çıkan çatışmanın temel nedeni budur. Bütün AKP iktidarı döneminde adım adım ama belirli bir planla, her alanı dayatmayla ele geçirme hedefinin amacı da budur. Bu hedefe giden yolda her şey taktiklerle kullanılmıştır. İçerde solcu liberaller, sağcı liberaller, ortadaki kaygısızlar, muhafazakâr kesimler, dışarda Avrupa kamuoyu, Amerika kullanılmıştır. Bir bölümüne “darbelere karşı demokrat” olarak yaklaşılmış, bir bölümüne “ulusalcılığa karşı küreselci” görünmüş, geri kalanına “dine dayalı ahlak” anlayışı gösterilmiş, bu arada sürekli olarak “hakkı yenmiş öfkeli” tavırla seslenilmiş, yapılan yolsuzluklar, yandaşlara sağlanan büyük ekonomik çıkarlar yaygarayla örtülerek gizlenmiştir. Elbette ki “din esaslarına dayalı itaat kültürü” toplumun günlük yaşamına dayanıp da kişilerin yaşam biçimine müdahale çizgisine gelince tepkiler içsel olmaktan çıkıp dışavurulmuştur. Bu “müdahaleci tehdit”, Başbakan’ın üslubunda, tutumunda, dilinde simgeleşmiştir ama temel çok daha derindedir. İşin temeli, dünya görüşüdür. İşin temeli yaşam felsefesidir. İşin temeli bilinç mi, inanç mı ikilemindeki tercihtir. Laik dünya görüşü ile teokratik dünya görüşü çatışmaktadır. Akılcı sorgulayıcı dünya yaşamı ile itaate, biata dayalı öbür dünya yaşamı çatışmaktadır. Bilinçli birey, yurtsever yurttaş ile inançlı mürit, itaatli ümmet anlayışı çatışmaktadır. Toplumdaki gerilimin temel kaynağı budur. Çözüm nerede mi? HHH Dayatmacı siyasal iktidarla çözüm olamaz. Bu dayatma çatışma yaratır, ayrımcıdır, tehdit edicidir, cezacıdır. Birlikte yaşamayı kabul etmeyerek zorla dayatılan siyaset, yerini bütün toplumu kucaklayan bir siyasal iktidara bırakmalıdır. Halk, gücünü sandıkta göstererek yeni bir siyasal iktidarı ülke yönetimine taşımalıdır. Bu yeni siyasal iktidar dış güçlerin piyonu olmayan “bağımsız”, inançlar karşısında “laik”, zora dayanmayan her türlü görüşe özgürlük sağlayan “demokrat”, gelir dağılımını dengelemeyi amaçlayan “adaletli ekonomi yöneticisi”, yurttaşlar arasında yandaş olanolmayan ayrımı yapmayan “insancıl” bir iktidar gücü olmalıdır. Bu düğümü çözecek olan da siyasettir ve siyasal partilerdir. CHP en büyük muhalefet partisi olarak bu bağlamda harekete geçmelidir. İşçi Partisi olsun, öteki sol partiler olsun hepsi de ortak bir seçim platformunda güçlerini birleştirmelidir. Tek çözüm sandıktadır. Şimdiden. Gün kaybetmeden. Saat geçirmeden. Anadolu Yakası önceki geceyi sokakta ve gaz bombardımanı altında geçirdi. Saat 23.00 sıralarında Söğütlüçeşme’de on binlerce kişi çevre yolunu trafiğe kapattı. Bağdat Caddesi’ni trafiğe kapatan binlerce kişi de “Taksim’e yürüyoruz” diyerek harekete geçti. Kartal ve Maltepe’de ise yurttaşlar E5 üzerinde Boğaz Köprüsü’ne çıkan yollara ulaşmaya çalıştı. Köprüye ulaşmak isteyen Kadıköylülere 01.30 sıralarında Fikirtepe Metrobüs Durağı civarında polis müdahale etti. Boğaz Köprüsü’ne giden yol gaz bulutu ile kaplandı. Polis, Altunizade’de metrobüs yoluna giren bir grubu da yine biber gazı ve tazyikli suyla dağıttı. Köprüye ulaşmayı başaran bir grup, Boğaziçi Köprüsü’nü 03.00’te yürüyerek geçti. Polis, gruba Mecidiyeköy’de müdahale etti. Tüm yollar kapatıldı CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı CHP milletvekilleri ile birlikte geceyi Taksim ve çevresinde geçirdi. Basına açıklama yapan Salıcı, “Başbakan’ın mitingi öncesi adeta temizlik harekâtı başladı. Bu geceye (önceki gece) tahammül edebilselerdi sembolik olarak 35 çadır kalacaktı, onlar da verilen sözleri takip için bekleme sürecine geçecekti” dedi. Direnişçilere destek vermek isteyen yurttaşların Taksim ve çevresine ulaşımını engellemek için metro ve vapur seferleri durduruldu. Unkapanı Köprüsü ve Dolmabahçe yönündeki tüm yollar kapatıldı. Beşiktaş’tan Nişantaşı ve çevresine ulaşım da kapatıldı. Hastane ve otelde eylemci avı Polis, yurttaşlara ‘düşmanmışçasına’ bir tavır sergiledi İstanbul Haber Servisi Polisin önceki akşam 20.55 sıralarında Gezi Parkı’ndaki yurttaşlara müdahalesinin ardından gece boyunca Taksim’e çıkan caddelerde çatışmalar sürdü. Yaralılara ilk yardımın yapıldığı Divan Oteli’ni hedef haline getiren polis, sabaha kadar gece boyunca su ve biber gazı püskürttü, cop kullandı. Dün sabahın ilk ışıklarına kadar Harbiye, Divan Oteli, Hilton Oteli, Tarlabaşı, Talimhane, Mecidiyeköy’den Taksim’e çıkmaya çalışan direnişleri polis gaza ve suya boğdu. Kadıköy’den Boğaz Köprüsü’nü geçerek Taksim’e ulaşmaya çalışan binlerce yurttaşa Fikirtepe’de müdahale edildi. Müdahalelerde çok sayıda kişi yaralandı ve gözaltına alındı. Polis gücü yetersiz kalınca İl Jandarma Komutanlığı’nın TOMA’ları da göstericilere su sıktı. Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth da gazdan etkilenler arasında yer aldı. Dün gezi Gezi Parkı’na girmek isteyen Roth, polis tarafından parka sokulmadı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu gazdan etkilenerek hastaneye kaldırılırken Amasya Milletvekili Ramis Topal’n da polisin kaskıyla vurması sonucu burnu kırıldı. Otelin içine gaz atıldı. dı. Polislerin kasklarında numara olmaması da dikkat çekti. Otelin lobisine kadar giren polisler, göstericilere müdahale ederken yurttaşlar tepki gösterdi. Talimhane ve Dolapdere’ye inen sokaklarda da gece boyunca polis, sert müdahalede bulundu. Göstericiler, Talimhane ve Tarlabaşı yakınlarında barikat kurup ateş yaktı. Jandarma’ya ait TOMA’lar da Talimhane girişinde sahneye çıkarak gördüğü herkese tazyikli su sıktı. CHP’li Ramis Topal Jandarma TOMA’sı İstiklal Caddesi’nde de önceki gece yarısına doğru toplanan kitleye polis yine gaz bombaları ile saldırdı. TOMA’lara bu kez akrep denilen zırhlı araçlar da eşlik etti. Beyoğlu’nda Makine Mühendisleri Odası’ndaki revire de 23.30 sıralarında gaz bombası atıldı. Polisin, Gezi Parkı’na Taksim yönünden girmesi nedeniyle direnişçiler, Elmadağ ve Harbiye yönüne doğru kaçtı. Harbiye’de çevre semtlerden gelenlerin de katılmasıyla binlerce kişi toplandı. Polis, yardım için gelen AKUT üyelerine de saldırdı. 01.0002.00 saatlerinde ise Halaskârgazi Caddesi’ndeki CHP Şişli İlçe Başkanlığı’nın camları polisin attığı gaz bombası ile kırıldı. Mecidiyeköy’den Taksim’e çıkmak isteyen kalabalık bir gruba da 23.30 sıralarında gazlı müdahale oldu. Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nin önünde binlerle buluşan binlere ve Şişli geneline müdahale gece boyunca devam etti. Nişantaşı’nda halk tencere tavalarla polisi protesto etti. Mecidiyeköy metrobüs durağına atılan gaz bombası yurttaşları zor durumda bıraktı. Okmeydanı, Nurtepe ve çevre mahallelerden binlerce kişi Şişli’ye kadar “Hükümet istifa” sloganlarıyla yürüdü. Yurttaşlar TEM Otoyolu’nu trafiğe kapattı. Sarıyer Ömürtepe’de de halk, tencere tavalarla ve “Hükümet istifa” sloganları atarak Kireçburnu’na yürüdü. Ayrıca, Tuzla, Pendik, Ümraniye, Sarıgazi, Çekmeköy, Fatih, Zeytinburnu, Küçük Çekmece ve Büşükçekmece’de yurttaşlar yürüyüşler düzenleyerek polis müdahalesini protesto etti. İstiklal’deki revire gaz AKUT’a da saldırı ‘45 değil 15 dakika sonra’ Müdahalenin başladığı önceki akşam saatlerinde Gezi Parkı’nda bulunan H.K. adlı direnişçi şunları anlattı: “Müdahale ilk anonstan 15 dakika sonra başladı, valinin söylediği gibi 40 dakika süren bir anons olmadı. Biz Gezi Parkı’ndayken polis gelerek maskelerimizi çıkarmamızı, aksi takdirde gözaltına alınacağımızı söyledi. ‘Çıkarırsak bizi öldüreceksiniz’ dedim. Yüzüme gaz sıktılar. Aynı anda bir kadın gaz nedeniyle fenalaştı. Onu da alarak InterContinental Otel’e doğru koştuk. Otel kapılarını açmayınca yaralı olduğunu söyledik, kapıyı açtılar ve içeri girdik. 10 dakika sonra dışarı çıkmamız gerektiği, yoksa polislerle çıkarılacağımız söylendi. Ordan çıkıp bir eve sığındık.” şyalar kaldırılırken basın Gezi’ye alınmadı Müdahalenin ardından Taksim Meydanı’nda polis ve belediye ekipleri temizlik yaptı. Polisler Taksim’de üç gün dinletilerin sunulduğu piyanoyu da 23.30 sıralarında kaldırdı. Temizlik çalışmalarını sürdürürken Gezi Parkı’na gazeteciler alınmadı. Çadırlarda bulunan eşyaların tutanağa bağlanacağı açıklansa da el koyma sırasında basın dahil hiçbir gözlemci bulunmaması kuşku yarattı. Gece yarısından sonra Taksim Meydanı’nda polisler ve belediye ekipleri dışında kimse yoktu. Sıraselviler Caddesi’nin Taksim çıkışı, polisin sert müdahalesine karşı yurttaşların kararlı direnişine sahne oldu. Sıraselviler’den Taksim’e çıkmak isteyenlere TOMA’larla su sıkılıp gaz bombası atıldı. Çöp konteynırlarıyla barikat kuran eylemcilerin Taksim’i zorlaması, polisin de onlara karşılık vermesi sabaha kadar sayısız kez tekrarlandı. Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Alman Hastanesi’nin bulunduğu cadde gaz bulutu altında kaldı. Polis müdahalesi sırasında evlerin pencerelerine çıkan yurttaşlar polisleri protesto ederken Cihangir’de de bazı evlerden 10. Yıl Marşı yükseldi. Polis müdahalesinin ardından Taksim Gezi Parkı’ndan kaçanların sığındığı Koç Grubu’na bağlı Divan Oteli ise sabaha kadar burayı düşman mevzisi olarak kabul eden polis güçlerinin hedefi oldu. Polis, gönüllü doktorlar ile tıp fakültesi öğrencilerinin buraya sığınan yaralılara yardım için acil servisteymiş gibi çalıştığı Divan Oteli’ne sabaha kadar birçok kez gaz bombası atıp tazyikli su püskürterek, yakaladıklarını copladı. Polis gaz bombalarını otelin döner kapısını hedef alarak atmaktan çekinmedi. Otelde bulunan çocuklar da fenalık geçirdi. Divan Oteli’nin lobisinde ilk yardımın ardından yaralılar ambulanslarla hastanelere sevk edildi. Ancak polis zaman zaman ambulansların otele ulaşmasına engel oldu. Otelden “Polis halkına ihanet etme” sloganları atıldı. Olaylar sırasında ailelerinden ayrı düşerek kaybolan çocuklar Divan Oteli’nde toplandı. 00.20 sıralarında İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Alman Sol Parti Milletvekili Sevin Dağdelen de Divan Oteli’ne gitti. 01.30’da da otele ve çevresine gaz yağmuru devam etti. Divan Oteli’nin önünde gece saat 02.00 sıralarında her şeye karşın şarkı söyleyip sloganlar atan gençlere müdahaleye CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Ali Özgündüz ve Engin Özkoç, polisin önüne geçerek engel oldu. Ancak polis TOMA’dan su sıkmaya devam etti. Polis ile görüşen vekiller, göstericilerin çıkması için müdahalede bulunulmamasını istedi. E Divan Oteli hedefte ilton’a numarasız kasklı polis baskını Hilton Hotel’e sığınan yurttaşlara burada da müdahale eden polis, oteldeki ecza malzemelerini topla H MİYASE İLKNUR Başbakan Erdoğan’ın Sincan mitinginde “Gezi Parkı’nı ya yarın boşaltırsınız ya da biz boşaltmasını biliriz” tehditi üzerine durumdan vazife çıkaran İstanbul Valisi Mutlu, parka saldırı emrini verdi. Gündüz olması nedeniyle parkta pusette, çocuklar, çocuklarını ziyarete gelen analar, revirde yatan hastalar gaz bulutu ve tazyikli su arasında sıkıştı. Sedye ile taşınan hastalara bile tazyikli su sıkacak kadar gözü dönmüştü polisin. Binlerce kişi feryatlar içinde Divan Oteli’ne sığındı. Polis Gezi Parkı ile birlikte Divan Oteli’ni de boşaltma emri almış olacak ki, otelin içine bile gaz bombaları attı. Otelin içinde can pazarı yaşanıyordu. Revire çevrilen lobinin alt katındaki hastalara, lobide nefes almakta zorlanan, bayılan, gaz kapsülü ve plastik mermi ile yaralanan yeni hastalar ekleniyordu. Doktorlar hangisine bakacağını şaşırmış vaziyetteydi. Lobide nefes almanın imkânı yoktu. Öksürük nöbetine yakalananların imdadına elinde solüsyon spreyi bulunan gençler yetişiyordu. Revire indirilen çocuklar korkudan ağ Divan Oteli’nde can pazarı lıyordu. Bir ara otelin içi dayanılmaz hale gelince topluca dışarı çıkma kararı alındı. Dışarısı otelin içerisine göre daha iyiydi. Divan Oteli’nin önündeki grubun attığı sloganlara Harbiye’deki on binlerin sloganı karışıyordu. Harbiye’deki grubun giderek büyümesi üzerine TOMA’lar hareketlendi. Otelin önündeki grup TOMA’laraıp engel olmaya çalıştı. Bu engelleme üzerine polisler toplu halde Divan Oteli’ne doğru saldırıya geçti. İçeri girmek isteyen polislerle kapı önündeki yüzlerce eylemci göğüs göğüse çarpışmaya başladı. Coplar, tekmeler, yumruklar havada uçuşuyordu. Polislerin copuna, gazına ve suyuna karşılık, göstericilerin tek silahı baretleri ve maskeleriydi. Polisler otele giremeyince döner kapıdan içeriye gaz kapsülleri fırlattılar. Otelin içi yine cehennem yerine döndü. İnsanlar feryatla kendilerini dışarı attılar. Ama her çıkan yere yığılıyordu. Orta yaşlı bir kadın önümüzde düşüp bayıldı. Maskemizi çıkarıp kadının ağzına tutarak nefes almasını sağlamaya çalışırken bu kez genç bir delikanlı, “Ölüyorum ne olur yardım et hanımefendi” diye yalvarınca, kadının ağzından maskeyi çekip almak ve delikanlının ağzına tutmak zorunda kaldık. Ama bu sefer de biz nefessiz kalmaya başlamıştık. Yerde yatan kırmızılı bir kadın kendinden geçmesine karşın ona yardım edememenin ezikliği içindeydik. Çevremdeki her insan bir başkasına yardım ettiğinden kimsenin bir diğerine yardım edecek hali yoktu. Bir maskeyi üç kişi kullanarak ambulansların gelmesini bekledik uzun süre. CHP milletvekili Sezgin Tanrkulu megafonla polisin önüne giderek, “Suç işliyorsunuz, hem sadece görev suçu değil insanlık suçu da işliyorsunuz. Bunun hesabını ileride veremeyeceksiniz. Amirleriniz sizi kurban edecekler. Sizi uyarıyorum” demesine karşın polisin tavrında bir değişiklik olmadı. Hatta bu konuşmayı karılıksız bırakmayıp Tanrıkulu’na tazyikli su ve gaz sıktılar. Parka ıhlamur dikildi Taksim ve çevresinde Gezi Parkı protestoları sürerken dün akşam saatlerinde parkta farklı bir hareketlilik vardı. 2 Kamyonla 21 yetişkin ağaç parka getirildi. Dikimine başlanan ağaçların ıhlamur olduğu öğrenildi. Bu saldırı insanlık suçu İstanbul Haber Servisi Taksim’i önceki gece kuşatan çevik kuvvet ekipleri, meydanı halka ve gazetecilere kapattı. Meydana çıkan tüm sokak ve caddeler, TOMA’larla, Akrep’lerle tutuldu. Taksim’e turistler dahi giremedi. Taksim Dayanışması’ndan yapılan açıklamada “Emniyet güçlerinin Gezi Parkı’na yapmış olduğu baskını kınıyor; kadın, çocuk ve yaşlıların parkta olduğu sırada, plastik mermiler, yoğun gaz ve ses bombaları ile yaptıkları saldırının bir insanlık suçu olduğunu bildiriyoruz” denildi. Açıklamada “Olayların sorumlusunun hükümet olduğu” belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle