16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] Polisin sert müdahalesi dış basında ‘Rejimin otoriterliğini gösterdi’ cümleleriyle yorumlandı Türkiye ayaklandı Observer gazetesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “protestoların doğasını anlayamadığını” belirterek “On beş gün boyunca attığı yanlış adımların ardından Erdoğan protestoların yönetimine zarar verdiğini anlıyor ama halkın beklediği özgürlüğü ortadan kaldırırsa muhtemelen sona ermeyeceğini kabul etmiyor” dedi. değişen bir şey varsa eğer bu da Erdoğan ve diğer üst düzey yetkililerin, sonunda bu korkuların bulaşıcı olabileceğini kabul etmiş olmalarıdır” dedi. Gazete, gösterilerden önce dünyaca tanınmış Gallup kamuoyu araştırmaları şirketinin yaptığı anketin sonuçlarını da yayımladı. Buna göre Türkiye halkının hükümete desteğinde ciddi düşüş var. İstanbul’da 2011’de yüzde 59 olan oranın 2012 yılında yüzde 30’a gerilediği belirtilen ankette Türkiye’nin geri kalan bölümünde bu oranın yüzde 57’den yüzde 48’e düştüğü ileri sürüldü. Observer, gösterilerin yurtdışındaki hükümet algılarını etkilediğine de dikkat çekerek “Uluslararası sahnede son iki hafta, göstericilere karşı kulla Dış Haberler Servisi Gezi Parkı direnişçilerine karşı polisin önceki gün ve dün başlattığı sert müdahale dünya basınında değerlendirme ve eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Tanınmış İngiliz gazetesi Independent’ta yer alan Joan Smith imzalı yazıda İstanbul’daki protestolara Erdoğan hükümetinin verdiği tepkinin, “rejimin tüm çıplaklığıyla otoriter olduğunun görülmesini sağladığı” belirtildi. Yazıda, “Modern dünyanın makul insanları bu tür olaylara belli bir noktaya kadar sabredebilir. Son birkaç haftada Türkiye’nin son derece anlayışsız Başbakan’ı halkın rızası olmadan hükmetmenin sınırlarını da keşfetmiş oldu” denildi. İngiliz pazar gazetesi Observer da yaptığı geniş bir değerlendirmede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “protestoların doğasını anlayamadığını” belirterek “On beş gün boyunca attığı yanlış adımların ardından Erdoğan protestoların yönetimine zarar verdiğini anlıyor ama halkın beklediği özgürlüğü ortadan kaldırırsa muhtemelen sona ermeyeceğini kabul etmiyor” dedi. Türkiye’nin bir travma yaşadığını, Erdoğan’ın da buna anlam vermek için uğraştığını kaydeden Observer, “Gezi krizi sırasında attığı tüm adımlar gibi protestocularla konuşmayı kabul ederek oynadığı kumar yüksek risk taşıyordu” değerlendirmesini yaptı. Gösterilerin nedeninin halkın korkuları ve kendilerini baskı altında hissetmeleri olduğuna ilişkin gözlemleri de aktaran gazete “Son birkaç gün Destek düşüyor nılan şiddet nedeniyle Almanya’nın öncülüğündeki bir grup ülkenin zaten buz gibi olan AB katılımı görüşmelerini yeniden frenlediği Avrupa’da hükümetin itibarına önemli ölçüde zarar verdi” dedi. Amerikan New York Times gazetesi de İstanbul’da yaşananları “kaos gecesi” olarak niteleyerek özellikle Divan Oteli’nde yaşananları anlattı. Gazete “Otelin balo salonunda kurulan seyyar kliniğin yerinde yatan bazı insanlar, fışkırtılan tazyikli sudaki kimyasalların yol açtığı yanıklardan yakınıyordu” ifadelerini kullandı. Amerikan Newsweek dergisi de hükümetin yargıyı beklemeyi kabul eden hükümetin tutumunu “yine” değiştirdiğine vurgu yaparak parka müdahele ettiğini yazdı. BBC, CNN International ve El Cezire gibi uluslararası televizyon kanalları, Başbakan Tay yip Erdoğan’ın uyarısının ardından binlerce polisin 18 gündür göstericilerin kontrolündeki parka göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve TOMA’larla sert şekilde müdahale ettiğini bildirdi. CNN operasyonun Erdoğan’ın İstanbul’da yapacağı mitingden hemen önce gerçekleştiğine dikkat çekerek, polis anonsuna rağmen binlerce kişinin meydandan ayrılmadığını belirtti. BBC, polis operasyonunun ardından İstanbul’un birçok bölgesinde halkın pencerelerden ve balkonlardan tencerelere vurarak hükümeti protesto ettiğini bildirdi. İtalyan basını da olaylara geniş yer verdi. Corriere Della Sera gazetesi de olayları “Taksim boşaltıldı” başlığıyla vererek “Türkiye yanıyor” ifadesini kullanırken La Republica gazetesi de “Erdoğan, kaslarını gösterdi” dedi. La Stampa gazetesi de protestoların “Erdoğan’ın otoriter yönetimine yöneldiğini” belirtti. İl Giornale de “Erdoğan’a karşı çıkanlar meydanları istila ediyor” yorumunu yaptı. Suriye’deki Türkiye ve İmaj Sorunu Türkiye son birkaç yıldır Suriye’yi konuşuyordu. Sadece konuşmuyor Suriye’deki iç çatışmaların ve Esad’ın devrilmesinin bir tarafı olmuştu. 900 km’lik Suriye sınırımızda eskiden ticari ürünler, turistler, işadamları gelip giderken son birkaç yıldır silahlar, mülteciler, patlayıcılar gelir geçer oldu. Adana’dan Gaziantep’e bütün bölge ekonomik olarak büyük kayba uğramış. Türkiye ekonomisinin Ortadoğu kapısı, Irak Kürdistan’ı hariç kapanmış. Bölge ülkeleri ile olan ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkiler çok olumsuz bir noktaya gelmiş. Bağdat ve Şam ile yaşanan siyasi ve iktisadi sorunlar yanında Arap baharının yaşandığı ya da üretildiği diğer Kuzey Afrika ülkeleri ile ilişkiler de bozulmuş özellikle ekonomik olarak. Ankara, “Suriye ve Arap baharları konularında” ABD ve AB’ye çok yakın durdu. Suriye konusunda ise kraldan fazla kralcı oldu. Hükümet genel olarak, Arap dünyası ile ilişkilerde Batı’dan destek gördü. Özellikle Suriye politikası, “iç politika ve iş çevrelerinde eleştirildi, eleştirilmekte.” Ankara’nın Suriye politikası içerde olduğu kadar dünya kamuoyunda da eleştirildi. ABD ve AB’nin desteğine rağmen, genel dünya kamuoyunun algılaması olumsuzdu. Son Reyhanlı olayı da tuz biber ekti. Dünya kamuoyu (ve Batı) Türkiye’nin yeni yüzü ile Taksim’de karşılaştı: Uygar ve doğayı seven insanların daha fazla özgürlük istekleri dile getiriliyordu. Müzikle, dansla, şiirle, mizahla dünya medyasına sunulan farklı bir Türkiye ortaya çıktı. ABD, İngiliz, Fransız, İtalya televizyon kanalları ve medyası yepyeni ve uygar bir Türkiye’yi birinci haber olarak sunuyorlardı. Demokrasinin, barışın, sanatın kısacası insanlığın ortak değerleri gençlerimiz tarafından doğaçlama olarak ortaya konuyordu. Batı’nın hep “öteki” olarak gördüğü Türkiye öteki olmadığını; hatta onlara örnek olacak bir çağdaşlık yaratmakta olduklarını gösteriyorlardı. Hem de isimsiz gençleri ile parasız, pulsuz, örgütsüz, art niyetsiz ama alın terleriyle ve yürekleriyle yoktan var ettikleri bir ortam oluşturuverdiler. Saklı kalmış, gerçek Türkiye’nin öz değerlerini dünyaya duyurdular. Bütün dünya onların ayaklarına gelmeye başladı; televizyonlar, gazeteciler, sanatkârlar, mesaj gönderenler, en ünlü yazarlar, çizerler, siyasiler destek çıkıyorlardı. İstanbul’dan, Türkiye’den, Ortadoğu’dan çıkmış olması bir tesadüf değildi; Taksim gezisindeki gençler aslında, “İstanbul’un dünyanın kültürel başkenti” olduğunu, kendileri de farkında olmadan kanıtlamış oldular. Evet bir boyutunda Suriye’deki Türkiye, öte yanda Taksim’deki, Taksim Gezisi’ndeki Türkiye. Doğu ile Batı arasındaki sıkışmışlığın yarattığı çelişkilerden doğan bir kır çiçeği gibi. İşin içinde yok yok, her şey var; penguenler, asırlık çınarlar, yurtdışından gelen piyanistler, organik biber gazları ve Nasreddin Hoca’nın torunlarının yarattıkları inanılmaz çizgiler ve yazılar… Dünya ilk defa öteki olmayan Türkiye’yi tanıyordu. 15 Haziran akşamı polisin Taksim Gezisi’ne saldırısı dünya televizyonlarında canlı olarak yayımlandı. Acaba Türkiye’nin küresel imajı bundan nasıl etkilendi? Demokrasi mi, iktidar mı, Türkiye mi, yoksa anarşi mi kazandı? Rus medyası: Gaz İstanbul’u yakıyor Gezi Parkı’na yönelik polis müdahalesi Rus medyasında da geniş yer buldu. Rusya’nın Sesi radyosu tazyikli su ve biber gazı kullanılan müdahale için “İstanbul’u yakıcı gaz sardı” derken “bundan çocuklar ve ihtiyarlar da etkilendi” dedi. Rusya hükümetinin resmi yayın organı Rossiyskaya gazetesi ise internet sitesi üzerinden Türkiye’deki son gelişmeleri, “İstanbul’da ayaklanmalar başladı” başlığıyla duyurdu. Oxford’dan Türkiye için mektup İngiltere’nin dünyaca ünlü Oxford Üniversitesi’nin aralarında Türk öğretim görevlilerinin de bulunduğu akademis yenleri Guardian gazetesinde Türkiye’deki olaylara ilişkin bir açık mektup yayımladı. “İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde gerçekleşen protestolar sırasında temel hak ve hürriyetlerin ciddi biçimde kısıtlandığını gözlemlemekteyiz. Polis gücünün aşırı kullanımının yanı sıra, yüksek sayıdaki keyfi tutuklamalara, Türkiye medyasına uygulanan baskılara ve genel anlamda toplu gösteri hakkı ile ifade özgürlüğü ihlallerine tanık olmaktayız” ifadeleri yer alan mektupta “Erdoğan’ın uzlaşmaya açık olmayan tavrını özellikle kaygı verici buluyoruz. Yaşanmakta olan sürecin ciddi sonuçları olabileceğinin farkındayız, Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi için tek yolun barışçıl bir çözümden geçtiği kanaatindeyiz” denildi. G8 Zirvesi’nde Suriye öncelikli gündem maddesi olarak ele alınacak. Mısır, Suriye ile tüm bağların koparıldığını duyurdu İran’dan Suriye’ye 4 bin asker Dış Haberler Servisi ABD ve müttefiklerinin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad muhaliflerine silah yardımı yapacakları kararını almalarının ardından İran’ın da Esad güçlerine yardım amacıyla Devrim Muhafızları’na bağlı 4 bin askeri Suriye’ye yollayacağı iddia edildi. Independent gazetesinin tanınmış Ortadoğu uzmanı Robert Fisk’in iddiasına göre Suriye’deki gelişmeleri kendi güvenliği için tehlikede gören İran, Suriye’ye Golan Tepeleri’nde İsrail karşıtı bir cephe açma önerisinde de bulundu. Fisk konuya ilişkin dün yayımlanan makalesinde İranlı kaynakların, Suriye’nin müttefiki olan Rusya ile sürekli irtibat halinde olduklarını söylediklerini belirterek Hizbullah’ın Suriye’den muhtemelen yakında çekileceğini ancak İran’ın Şam’a olan desteğinin artacağını kaydetti. Uluslararası topluma çağrıda bulunarak Suriye’de uçuşa kapalı bölge ilan edilmesini isteyen Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi Suriye ile olan tüm diplomatik bağların koparıldığını açıkladı. Mursi Kahire’deki Suriye elçiliğinin kapatılacağını, Şam’daki Mısır temsilcilerini de çekeceklerini duyurdu. Mursi, Mısır’ın hiçbir ülkeye askeri ve siyasi müdahalede bulunulmaması Öteki değil… Mursi köprüleri attı ilkesinden hareketle Suriye krizinde de dış müdahaleye karşı çıktığını belirterek “Suriye halkı kendi topraklarında devletini kuruncaya kadar bizler rahat yüzü görmeyeceğiz. Bizler Esad rejimine karşı Suriye halkının yanındayız. Mısır, halkıyla ve ordusuyla Suriye halkı özgürlüğüne kavuşuncaya dek elinden geleni yapmaya devam edecektir” dedi. Kuzey İrlanda’da bugün başlayan dünyanın en büyük ekonomisine sahip 8 ülkenin liderlerinin bir araya geldiği G8 Zirvesi’nde, ABD’nin “kimyasal silah kullanarak kırmızı çizgiyi aştığını” söylediği Esad rejimine yönelik neler yapılabileceği başta olmak üzere Suriye konusu öncelikli olarak ele alınacak. EFES TATBİKATI GERÇEKLEŞTİ İlk kez atış yapılmadı BARKIN ŞIK Kuzey Kore’den ABD’ye sürpriz öneri: Görüşelim ANKARA Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Ege Denizi kıyılarında gerçekleş tirdiği en büyük “çıkarma” tatbikatı Efes 2013’te bu yıl ilk kez fiili atış yapılmadı. 10 Haziran’da sona eren ve 1 ay süren tatbikat sırasında gerçek mühimmat kullanılarak atış gerçekleştirilmemesine gerekçe olarak “tasarruf tedbirleri” gösterildi. Her yıl gerçekleştirilen Efes Tatbikatı’nın iki yılda bire çekilmesinin de gündemde olduğu öğrenildi. Tatbikata, kara, deniz ve hava kuvvetlerine bağlı unsurlar ile Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı 7 bin personel katıldı. Tatbikatın iki yılda bir gerçekleşmesi Yunanistan’a “jest” niteliği taşıyor. Tatbikatta bir ilke imza atılarak simülatörlerle yapılabilen eğitimler tatbikata yansıtılmadı. TSK, Efes Tatbikatı’nı ilk kez “atışsız” olarak gerçekleştirildi. Tatbikatın adı da değişti Efes2013’ün fiili atış eğitimi olmaksızın gerçekleştirilmesi nedeniyle tatbikatın ismi de değiştirildi. Tatbikat bu yıl “Fiili atışlı tatbikat” yerine “Müşterek Kıtalı Komuta Yeri Tatbikatı” adı altında düzenlendi. Tatbikata bu yıl 7 bin personel, 23 muhtelif gemi, 22 uçak ve 17 helikopter katıldı. Efes Tatbikatı’nın önümüzdeki dönemde her yıl yerine iki yılda bir düzenlenmesinin de gündeme gelebileceği kaydedildi. Tasarruf kriterinin diğer tatbikatlarda da adım adım devreye sokulacağı dile getiriliyor. İki yılda bir düzenlenen yüksek maliyetli Denizkurdu tatbikatlarının da bu kapsamda yeniden düzenlenmesi bekleniyor. Bu yıl Denizkurdu Tatbikatı’nda, “Çok Tehditli Ortamda Harekât Eğitimi” icra edilirken birlikler silahların fiili olarak ateşlenmesi dışındaki tüm işlemleri gerçek durumda icra etti. EY TÜRK GENÇLİĞİ! “Birinci vazife”nizi unutmadığınız; iktidarın sözde ileri demokrasisine anlamlı bir biçimde HAYIR! dediğiniz; Atatürk’ü, Cumhuriyet’i ve gerçek demokrasiyi içlerine sindiremeyenlere; özgürleştirici bilimsel eğitim yerine bağnaz koşullanmaları getirmeye çalışanlara, laik Cumhuriyet’i yüceltip yaşatacak güce ve kararlılığa sahip olduğunuzu kanıtladığınız; “Devrimlerin başladığını ama bitmediğini”, “Rüzgâr ekenlerin fırtına biçeceklerini” bütün dünyaya gösterdiğiniz; “Ateşe ve ihanete” meydanlarda yanıt vererek “Emanete” canınız pahasına sahip çıktığınız; Temel hak ve özgürlüklerinizi yitirmemek amacıyla başlattığınız bu görkemli direnişi gerçek demokrasi iradesi, özgürlük ve barış türküleriyle süslediğiniz için; Bu güzel ülkenin tüm kadınları (anneleri, anneanneleri, babaanneleri), size haklarını helal ediyor ve bu direnişte sonuna kadar yanınızda yer alacaklarını duyuruyorlar. KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ Dış Haberler Servisi Kuzey Kore’den ABD’ye sürpriz bir teklif geldi. Başkanlığını Kuzey Kore lideri Kim Jongun’un yaptığı Milli Savunma Komisyonu’nun, Kore Yarımada sı’ndaki gerilimi azaltmak, barış ve güvenlik sağlamak amacıyla ABD’ye nükleer ve güvenlik konularında üst düzey görüşmeler öneren bir bildiri yayımladığı bildirildi. Washington’ın, Kuzey Kore’nin önerisine henüz yanıt vermediği belirtildi. Güney ve Kuzey Kore arasında ge çen çarşamba günü yapılması planlanan üst düzey görüşmeler, tarafların, heyetlerin başkanları konusunda anlaşma sağlayamaması üzerine iptal edilmişti. Güney Kore Birleşme Bakanlığı, Seul yönetiminin heyet başkanını değiştirmesinin ardından Kuzey Kore’nin heyetini iki gün sürecek görüşmeler için Seul’e göndermeme kararı aldığını açıklamıştı. İki ülke arasında bakan düzeyindeki son toplantı 2007’de gerçekleştirilmişti. İslam coğrafyasında kan durmuyor Dış Haberler Servisi Pakistan’ın Ketta kentinde önceki gün Serdar Bahadır Han Kadın Üniversitesi öğrencilerini taşıyan bir otobüse düzenlenen ve 14 genç kızın ölümüne, 22’sinin de yaralanmasına yol açan saldırının ardından aynı gün gerçekleştirilen ikinci saldırı ülkeyi şoka soktu. Aşırı dinci militanların ilk saldırıda yaralananların tedavilerinin yapıldığı hastaneye düzenledikleri ikinci intihar saldırısında bu kez 11 kişi hayatını kaybetti. Saldırganlardan dördünün öldüğü, birinin de tutuklandığı bildirilirken eylemden aşırı dinci Leşker Cengvi adlı Sünni Müslüman grup sorumlu tutuluyor. rak: Şiilere saldırı Irak’ın Kut, Necef, Mahmudiye, Nasiriye ve Basra kentlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda yerleşim biriminde Şiileri hedef alan bombalı araç yüklü saldırılarda en az 20 kişi yaşamını yitirdiği bildirildi. I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle