15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2013 CUMA 4 örnek teşkil edecek, demokrasi yayacak bir modeldi. Oysa kendisi söylüyordu: Ben BOP’un eşbaşkanıyım. BOP’un bölgeye ve İslam âlemine nasıl bir barış ve özgürlük getirdiğini Irak’ta yaşayarak gördük. Aslında ne Türkiye’deki demokrasi umurundaydı Tayyip Bey’in ne de bölgedeki... O, ne demokrasi getirmek peşindeydi, ne de Türkiye’yi Avrupa’ya götürmek. Numarasının püf noktası, emellerini küreselleşen kapitalizmin çıkarlarıyla bağdaştırma hünerini göstermiş olmasıydı. Ilımlı İslamın değil, “uyumlu İslam”ın simgesiydi... HHH Onun için iktidara gelmişti, onu sürdürdükçe iktidarını da devam ettirebilecekti. Türkiye’ye demokrasi getirmesi falan kimsenin umurunda değildi. Dilediği kadar nobran, dilediği kadar hoyrat, dilediği kadar demokratik denetime karşı, dilediği kadar baskıcı, dilediği kadar buyurgan, dilediğince diktatör olabilir, her türlü özgürlüğü ayaklar altına alabilir, demokrasiyi rafa kaldırabilirdi. Ondan değişmesi, demokrasi gömleğini üstüne geçirmesi beklenmiyordu. Yeter ki, kendisine yüklenen işlevi layıkıyla yerine getirebilsindi... Yeter ki, kendisini iktidara taşıyanların denetiminden çıkıp özerk davranışlara tevessül etmesindi... Yeter ki, kasten olmasa da, içinden gelenlerin tepisiyle, kendi başına işler yapmaya, sözler söylemeye kalkmasındı... Yeter ki, misyonunun gerektirdiği kadar esnekliği muhafaza edebilsindi... Bunları yapamadığı zaman, ipini çekerler, yerine başkasını getirirlerdi. Bunu da değiştiği veya değişmediği için değil, artık işe yaramadığı için yaparlardı. Tayyip Bey gitse bile değiştiği için gitmeyecek. Tayyip Bey, açıkça beyan ediyor: Kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez. Kahkahayla gülüyor ve soruyorum: Tayyip Bey’de demokrat vehmeden efendiler, yıllar yılı biz size ne diyorduk ki? HABERLER Erdoğan, polis şiddetini savunup Gezi Parkı’nda ‘kötü koku’ arayışını sürdürdü Biz Ne Diyorduk ki? Tayyip Bey, dediğim dedik direniyor ve bu tavrında milim değişiklik olmayacağını ilan ediyor: Kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez. Okuyunca kahkahayla güldüm ve kendi kendime söylendim: Peki, yıllardır biz ne diyorduk ki? Tayyip Erdoğan’ın değişmediğini, demokratik ve çoğulcu bir toplumun yandaşı olmadığını, dünya görüşü gereği hiçbir zaman da öyle olamayacağını yıllar yılı söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Olağanüstü yetkili mahkemelerle hukuku çiğneyerek insanları hapse tıkan Tayyip Bey’in bu tavrı karşısında kimi “liberaller” bin dereden su getiriyorlardı: Efendim bunlar usul, bunlar ayrıntı, ama askeri vesayet kalkıyor. Hukukta öz ile usulün birbirlerinin ayrılmaz parçaları olduğunu anlatmaya çalıştık anlı şanlı avukatlara... Tınmadılar. “Askeri vesayeti ortadan kaldırıyorum” bahanesiyle yargı bağımsızlığını çiğneyip, hukukun gereklerini yerine getirmeyenlerin, sivil vesayet rejiminin kurucuları olduklarını izah etmeye çalıştık, anlı şanlı demokratlara... Aldırmadılar. HHH Toplumun numaracı cumhuriyetçilerine, özgürlüklerin kimi ulvi amaçlar uğruna zaman zaman ortadan kaldırılabileceğine iman etmiş sözde liberallerine, yargı bağımsızlığı olmasa da olur diye düşünen, hukukun yalnız bir grup insan için var olması fikrine hiç itiraz etmeyen demokratlarına göre Tayyip Erdoğan değişmişti, artık demokrat olmuştu, vesayeti tasfiye ediyor, demokrasinin önünü açıyor, Türkiye’yi Avrupa’ya götürüyordu. O artık ılımlı İslamın temsilcisiydi. Ilımlı İslam ile demokrasiyi getirecek, Türkiye’yi Avrupa’ya götürecekti. Erdoğan, bütün bölgeye Öfkesi ‘sınır’ı aştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı eylemlerinin bitirilmesi için davet ettiği heyetle görüşmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, en sert mesajlarını verdi. Avrupa Parlamentosu’nun (AP) eylemlerle ilgili kararını da tanımayacağını söyleyen Erdoğan, referandumun YSK tarafından yapılmayacağını, yerel yönetimlerle ilgili 15. madde çerçevesinde belediye tarafından yapılacağını belirterek bir tür anket yapacaklarının mesajını verdi. Erdoğan, partisinin kapatılan beldelerin belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıdaki konuşmasında şunları söyledi: Parkı eylemcileriyle bir araya geldik. Bu görüşmede, samimi çevrecilerin, illegal örgütlerle aralarına perde çekmek zorunda olduklarını vurguladık, heyettekiler illegal örgütlerle ilişkileri olmadığını dile getirdiler. Siz, ne kadar bunu söylerseniz söyleyin, aynı olay mevkiindesiniz, aynı yerdesiniz, dolayısıyla burada benim polisimi de eleştiremezsiniz ve kurunun yanında yaş böylece yanar. Referandum değil anket: Gelenlere (heyete) dedim ki, “Bu konuda bu kadar hassas mısınız, direniyor musunuz? Peki, o zaman plebisit yapalım.” Referandumun değişik şekli, referandum sadece anayasa değişikliklerinde uygulanabilir, bizim yasalarımıza göre ama plebisit o ildeki belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Yani kendi halkına bunu sorar, bunu dar çerçevede Beyoğlu’nda da daha geniş çerçevede İstanbul için de yapabilir. ilgili ders vermesin. Şu anda Gezi Parkı çevrecilik adına pislikten geçilmiyor. Bazıları çok muhteşem falan diyor, kusura bakmasınlar, bizi de aldatmaya yeltenmesinler, sidik kokusundan geçilmiyor ve birçoğu büyük abdestini de oraya yapıyor. Bunların hepsi tespitle mevcuttur. Burada samimi olanları kast etBüyük abdestini yaptığını tespit ettik: Kimse bize Gezi Parkı ile Kurunun yanında yaş da yanar: Bazı samimi ve dürüst Gezi Gezi Parkı eylemlerine karşı sert tavrını en üst düzeye çıkaran Erdoğan, yargıyı göreve çağırdı, polise sahip çıktı. Kilometrelerce uzaktan ‘Gezi Parkı’nın sidik koktuğu’ saptamasını yapan Erdoğan, “kurunun yanında yaş da yanar” dilerek direnişi destekleyenleri de tehdit etti. Erdoğan, özgürlüklere saygı çağrısı yapan AP’nin kararını da tanımayacaklarını söyledi. miyorum, onlar gidiyorlar orada anlaştıkları bazı otellerde bu ihtiyaçlarını gideriyorlar. Orada her şey ücretsiz biliyorsunuz. O ücretlerin de tabii kaynağı enteresan. Emriniz olur: Biber gazını güvenlik güçlerimiz kullanabilir mi? Evet, gerek AB müktesebatı gerek ileri demokraside, Amerika dahil hepsinde biber gazı kullanılır. Bu suydu, hatta boyalı suydu, ardından aynı şekilde biber gazını yeri geldiğinde güvenlik gücü kullanır, bu onun en doğal, tabii, hukuki bir hakkıdır, yetkisidir. Bunu kimse saptırmasın. Yatıyorlar, kalkıyorlar, polis de polis. Bunların sorgulanması lazım diyorsunuz da bu illegal örgütlerin, bu yakıp yıkanların sorgulanmasını niye gündeme getirmiyorsunuz? Bunları kimse gündeme getirmiyor. Açıklama yapıyorlar, “gözaltına alınanlar bırakılZAFER TEMOÇİN sın” diyorlar, emriniz olur, hemen bırakacağız zaten. İğneli Fırça [email protected] düşeni yapmasını bekliyorum. Bu kadar açık konuşuyorum, bu mesajın nereye gittiği bellidir. Çünkü molotofkokteyli kullanmak suçtur, yakıpyıkmak, kamu düzenini bozmak suçtur. Çevreciler aradan çekilin: Ben o samimi, çevreci dürüst olan kardeşlerime diyorum ki: Bizi daha fazla üzmeyin, siz oradan çekilin ve bizi o uç terör örgütleriyle iç içe olanlarla karşı karşıya bırakın, biz o Gezi Parkı’nı temizleyelim ve bunu sahiplerine teslim edelim. Biz sabrımızı şu ana kadar devam ettirdik ama sabrın sonuna geldik. AP kararını tanımıyorum: Dün Avrupa Birliği Parlamentosu’nda birileri çıkmış bir şeyler söylemişler. Bakın ben buradan bugün cevabını veriyorum. İlgili bakanlarım da zaten gerekli görüşmeleri kendileriyle yaparlar. Avrupa Birliği Parlamentosu’nun bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum. Bu kararı alanlar, önce Yunanistan’a baksınlar. Daha dün, evvelki gün İngiltere’de, G8 ile ilgili yapılan gösterilerde 30’u aşkın gösterici gözaltına alındı. Yerlerde sürüklüyorlardı, fotoğraflarda var ama Türkiye’deki bu gösterilerde, yandaş olan medya bile bunları göstermedi. Şu anda Türkiye AB’nin üyesi değil, müzakereci. Sen nasıl oluyor da benimle ilgili böyle bir karar alabiliyorsun? Senin haddine mi? Genişlemeden sorumlu olan bir adamları var. Buraya geliyor, bizimle konuşuyor. Benim karşımda en ufak bir antitez ileri süremiyor, çıkıyor tweet atıyor. Bu ahlaki mi? Şu anda Türkiye’deki bir kısım medya, onlarla birlikte bazı uluslararası medya kuruluşları, gösterileri bir Türkiye manzarası olarak sunmak gibi aldatıcı, aynı zamanda ahlaksız bir girişimin içerisindeler. Sanki bütün Türkiye yanıyor, bütün Türkiye yıkılıyor. Belli yerlerde lokal, mevzi olarak bu tür şeyler yapıldı. Basın ahlaksız girişim içinde: Yargı üzerine düşeni yapsın: Ben yargıdan da üzerine BAŞBAKANLIK SİTESİ Küçüklere çevre masalları! SELDA GÜNEYSU ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, yeni Başbakanlık binası için Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ) onlarca ağaç kesilmesine göz yumarken ve tüm yurttaki protestolara karşın Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması konusunda diretirken, Başbakanlık’ın resmi internet sitesinde çocuklara “Doğayı, çevreyi korumak ve onu gelecek kuşaklara yaşanır bir şekilde bırakmak, hepimizin görevi olmalıdır” öğüdü veriliyor. Söz konusu sayfada çocuklara şu ifadelerle sesleniliyor: “Canlıların sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi ancak sağlıklı bir çevreyle mümkündür. Günümüzün en önemli sorunlarından biri de çevre sorunudur. Bu sorun sadece bizleri değil tüm dünyamızı ve gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede yaşama imkânlarını da tehdit etmektedir. Çevre sorunlarının ortaya çıkması insanların doğal dengeyi bozmasıyla başlamıştır. Doğal dengenin bozulması da çevrenin kirlenmesiyle gerçekleşmektedir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle