18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2013 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ….kendisi, “Türk müdür, Arap mıdır, Gürcü müdür, Laz mıdır” bir türlü söylemiyor. Mezhepçilik olmayacak diyor, pekâlâ. Ama Suriye’de, Irak’ta Sünnileri kollayan, Şiilere karşı her gün duruş tazeliyor. “Ne oldum deme ne olacağım de bre gafil” diyenlere yanıtı: “Benim kaderimi Allahım çizdi!” Zaten Türk olduğunu söyleyemeyen, Arap hayranlığını Arap kökenli bir kadını eş seçmekle kanıtladığı inancında olan RTE’ye, halk diliyle “Ne oldum delisi olma” diyen, diyebilen de yok bu ülkede! Temiz Türkçede karşılıkları olmasına karşın Arapça ve Farsça kökenli kimi sözcükleri “halkla bütünleşmeye bir araç gibi gören ana muhalefet bile” topluma salık veriyor... Çağdaş cumhuriyeti kuran parti diye övünen ana muhalefet, taklitçi davranışlarıyla AKP iktidarının diline düştü. Alaylı eleştirilerinin hedefi oldu... “CHP lideri ‘Halkla bütünleşin, onlarla onlar gibi selamlaşın, selamünaleyküm deyin’ demiş İzmir’de. Rabbimin hikmeti nereden nereye geldik” diyen AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın sözleri acaba Kılıçdaroğlu’na bir anlam ifade etmiyor mu? HHH Geriye doğru almış başını giden iktidar teknesinin yelkenlerini muhalefet rüzgârıyla doldurarak daha hızlı yol almasını sağlamaya ne gerek var? Oysa yollar ayrı. Biri diyor ki “Ben NeoOsmanlıyım.” Ya Cumhuriyeti Osmanlı’ya sapmaktan koruyacağına inanmak istediğimiz “diğeri”? Çağdaş demokrasilerin çağdaş gelenek ve göreneklerini savunmak yerine; Osmanlı’nın asırlardır yaşayan Türkçeyi aşağılayarak yapıştığı Arapçaya da Farsçaya da karşıyım demesi gerekirken... ….örneğin partililerin evinde ziyaret ettiklerine ya da sokakta gördüklerine “iyi günler” demelerini öğütleyeceğine; örgüte dağıtılan kitapçıklarda da, genel başkanı mitinglerdeki konuşmalarında da selamünaleyküm denilmesini salık veriyor. Halkla bütünleşmek için! HHH Gençliğinde Manisa’daki evinde annesiyle ağırladığı, ta Amerika’da eşiyle ziyaretine gittiği Fethullah Gülen’le sarmaş dolaş olduktan sonra Mekke’yi ziyaretten dönüyormuş gibi gururlu, kıvançlı demeçler veren, laik Cumhuriyetin RTE’den de öteye karşıtı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın; önce açıkladığı müjdeyi söyleyelim. Bir dahaki seçimde milletvekili olmayacak, siyaseti bırakacakmış! Laik demokrasinin bir kazancı! Müjdenin arkasından sakallı softa Osmanlılık övünüsü geliyor. AKP takımının Atatürk Cumhuriyetine düşmanlıklarının belirgin kanıtlarından biri, 10. Yıl Marşı... Duyunca tüyleri diken diken oluyor. Arınç da AKP’ye özgü bu laik Cumhuriyet karşıtı erdemden elbette soyutlanacak değil ya... Manisa’da katıldığı bir festivalde 10. Yıl Marşı yerine Mehter Marşı’nın çalınmasının daha anlamlı olacağını söylüyor. Mehter Marşı?.. Osmanlı’yı seslendiren marş: Bir ileri… Dur… Bir geri! Sonra?.. Hep geri, hep geri! HHH İslamın Avrupa’da, Amerika’da çığ gibi geliştiğini söyleyen RTE; acaba son gezisinde ziyaretinde bol yemek, dostluk söyleşileriyle sırtının sıvazlanıp uğurlandığı Beyaz Saray’ı zor duruma düşürdüğünün…. ….Amerika’da Başkan Obama’ya “hediye etmek için üzerinde Arap harfleriyle Barack Hüseyin Obama yazılı bir hat sanatı eseri seçmesinin doğru olmadığının” konuşulduğunun farkında mı acaba?.. Amerikalılarla yapılan sohbetlerde;“Cumhuriyetçilerle muhaliflerin Başkan Obama’yı karalamak için Müslüman olduğunun” ileri sürüldüğü söyleniyor. “Başkanın kullanmadığı bir ismin, Türkiye’nin kullanmadığı Arap harfleriyle levha haline getirilmesi ileride başkanı yaralamak isteyenlere fırsat verebilir.” (Geziyi izleyen Prof. Güngör Uras’ın yazısından.) İslamın Avrupa’da, Amerika’da giderek yaygınlaştığına, çığ gibi geliştiğine inanan ve bu inancını ABD Başkanı’nın da paylaştığını sanan RTE’ye; ABD’de de İslamın siyaset ve yönetim üzerinde etkisiz, ancak etnik bir grup olduğunun.. ….Müslüman Türk halkı üzerinde, kuşkusuz etkili silah olarak kullandığı İslamın ve de Arap hayranlığının Amerika’da düşündüğü ölçekte olmadığının kanıtıdır bu olay! HHH Fakat ne çare; Türkiye’deki siyasal İslam dayatmaları ABD’de sökmediği gibi... Müslüman halkı Budist zulmü görüyor diye heyetler gönderdiği, dünyaya yardım çağrıları yaptığı Myanmar’ın Arakan eyaleti; “Müslümanlara iki çocuk sınırlaması” getiren bir karar aldı. Üç yetmez beş çocuk diye nutuklar atan RTE’de günlerdir tık yok! HABERLER Okulların yüzde 85’i forma istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimİş’in 488 öğrenci velisi arasında yaptığı okullarda serbest kıyafet anketine göre velilerin yüzde 85’i “siyasi simgelerin okullara girdiği, çocuklar arasında marka rekabeti yaşandığı” gerekçeleriyle formaya geri dönmek istiyor. Eğitimİş, Türkiye çapında 488 öğrenci velisiyle yaptığı okullarda serbest kıyafet uygulamasına ilişkin anketin sonuçlarını açıkladı. Buna göre velilerin yüzde 70.2’si “uygulamanın çocuğunun davranışlarını olumsuz etkilediğini” düşünüyor. Velilerin yüzde 79.6’sı serbet kıyafet uygulaması ile “çocuklar arasındaki eşitlik ilkesinin zedelendiğini” belirtirken, yüzde 64.6’sı ise “siyasi simge olan kıyafetlerin okullara girdiğini” aktarıyor. Velilerin yüzde 87.9’u ise “maddi durumu iyi olmayan velilerin ve çocuklarının serbest kıyafet uygulamasından olumsuz etkilendiğini” açıklıyor. Yine velilerin yüzde 85 gibi büyük bir oranının serbest kıyafet uygulaması ile “çocuklar arasında marka rekabeti yaşandığını” belirtti. Öğretmenler için yürütülen serbest kıyafet kampanyasının da velilere sorulduğu ankette, velilerin yüzde 72’sinin öğretmenlerin serbest kıyafetle okula gelmemesi gerektiğini düşündüğü sonucuna ulaşıldı. Tek Adam Yönetimine Doğru! 19 Mayıs bayramını da yaşadık. Halkımız yığınlar halinde sokaklarda yürüdü, bağırdı, marşlar söyledi. Türk tarihinde dönüm noktası sayılan bir günün değerini bilerek andı. Ama yönetici kadrosunda bulunan kişiler uzakta mı uzakta. Başbakan nerde? Ben Tayyip takımının işbaşına geldiği günlerde yazmıştım. Artık ulusal bayramlar yaşanmayacak, ama halkımız bu haksızlığı unutmayacak, iktidarı elinde tutanlara da hak ettikleri dersi verecek! Bu, bir seçimle mi olur, yoksa daha başka bir yolla mı? Nereden nerelere geldik? On yıldır Tayyipler dönemindeyiz. Daha doğrusu Tayyip Erdoğan ve yakınlarının dikta rejiminde yaşıyoruz, yaşamaya, katlanmaya çalışıyoruz. Cumhuriyet devrimleri bir masal olmaya başlatılmış... Bu yılın 19 Mayıs’ında Başbakan ABD’de... Geçen bayramlarda da yurtdışındaydı. Ne istiyor? Nefret mi ediyor cumhuriyet devrimlerinden? Tanrı’ya şükretmesi gerekirken bu devrimciler beni iktidara getirdi diye! Cumhuriyet devrimine inanan büyük bir politikacı, aydın, yazar kadrosu var, ama kendi içinde çekişmelerle yolu aşırı sağcı, gerici düşüncedeki adamlara bırakmış... On yıldır Tayyip Bey gibi bir kişinin saltanat sürebilmesine. Günden güne “eski”ye dönüyoruz. Eski alışkanlıklara, eski köhnemiş bilgilere, yanlış düşüncelere... Türk halkı bugün bir seçim olsa kime oy verecek? Hiç kuşku yok bunlara! Bunlar dediğim gerçek cumhuriyet karşıtlarına! Tek adam düzenini kurmak, Tayyip’i de başkanlığa getirmek... Anayasa değişikliği yapmaya uğraşıyorlar. Yapacaklar, Cumhuriyet tarihinde yaşanmış bir devrimi ortadan kaldırıp ilkel bir dikta kurmak... Ben yaşımı başımı almış bir yurttaşım. Ömrüm gerçek bir demokrasinin kurulması için çalışmakla geçti. Yazılarla, kitaplarla, eylemlerle... Gele gele bir karanlık çıkmaza girdik. Bataklık bir ortam yaratılıyor. Doğru söyleyenler, yazanlar “içerde”ler! Saymak zor, beş yıldır hapishanelerdeki askerlerin, yazarların sayısını! Mahkemeler ne güne mi duruyor? İktidarda bu ters kafalı adamlar varken adalet adamları ne yapsın? Her şey tepeden yönetiliyor. Tek adam, diktatör olacak, parlamento, muhalefet, basın özgürlüğü diye bir şey kalmayacak. Hitler’in Almanya’sı, Mussolini’nin İtalya’sı gibi tek adam diktatörlükleri yaratılacak... Kemalist devrim mi? O bir masala döndürüldü. Mustafa Kemal Atatürk diye biri hiç yaşamamış sayıldı! Adını bile anmıyorlar, böyle bir adam, böyle bir devrim döneminin yaşanmadığına hepimizi inandırmak istiyorlar... Biliyorsunuz kaç yaşımda olduğumu. Bütün bu yılları, halkımızın yücelmesi, tam özgürleşmesi için yazılarla, kitaplarla harcadığımı... Ne diyeyim. Söz sizin... Din dersini boykot SİNAN TARTANOĞLU Eğitim Sen, ‘Laik Eğitim Programı’yla gericileştirmeye ‘dur’ diyecek ANKARA EğitimSen, 4+4+4 sistemi ve sistemin en önemli parçası seçmeli din dersleri ile eğitimin muhafazakârlaştırılması karşısında 4 aylık “Laik Eğitim Mücadele Programı” hazırladı. Programa göre, yaklaşık 125 bin sendika üyesi eğitimci, öğrenciler ve veliler ile, zorunlu ve seçmeli din derslerinin kaldırılması için laiklik dersleri verecek, imza kampanyaları yapacak, mitingler düzenleyecek. Taleplerin yerine getirilmemesi durumunda, din derslerinin boykot edilmesi de gündeme gelebilecek. EğitimSen, 4+4+4’e karşı 4 ay sürecek çeşitli eylem ve etkinliklerin yer aldığı bir mücadele programı hazırladı. “Eğitimde Muhafazakârlaştırılma Politikalarına Karşı Bilimsel ve Laik Eğitim Mücadele Programı” ve “4+4+4’e Karşı Mücadele Programı” başlıkları altında toplanan eylem planına göre şu eylemler yapılacak: Din dersleri kaldırılsın: Farklı inanç grupları, meslek odaları, sendikalar ve kitle örgütleri ile ortak imza kampanyası düzenlenecek. Eylül ayında, “Zorunlu din dersleri kaldırılsın” talepli kitlesel mitingler düzenlenecek. Okul yönetimlerinin öğrenciler ve veliler üzerinde kurduğu seçmeli din dersi baskısı teşhir edilecek. Laiklik konulu seçmeli ders: 7 Haziran 2013’te okullarda, 1 ders saati boyunca “Neden Laik Eğitim” dersi işlenecek. Eğitimin içeriğinin gericileştirilmesine ve zorunlu seçmeli derslerle tüm okulların imam hatibe dönüştürülmesine karşı laiklik içerikli seçmeli dersler hazırlanacak. Bu derslerin seçilmesi için çağrı yapılacak. ramı kapsamında ise 14 Haziran’da yeni eğitim sisteminin bir yıllık bilançosu kapsamlı bir rapor haline getirilerek kamuoyu ile paylaşılacak. Okulların dönüştürülmesi ve norm kadro fazlası öğretmenlerinin sürülmesi karşısında öğrenciler ve velileri ile birlikte “Okulumu ve Öğretmenimi İstiyorum” başlıklı dilekçe kampanyası başlatılacak. Kampanyanın ardından öğretmenler, öğrenciler ve veliler miting için Ankara’ya davet edilecek. Ay içerisinde, “5 yaşındaki çocukların ilkokula değil anaokuluna gönderilmesine” ilişkin çalışmalar yürütülecek. Okulu ve öğretmenimi istiyorum: 4+4+4’e Karşı Mücadele Prog Yaşar Kemal’le öğrenecekler Usta yazar Yaşar Kemal’in memleketi Osmaniye’nin Gökçedam (Hemite) köyünde yeniden düzenlenen “Hemite Yaşar Kemal Kültür Evi”nde çocuklar atölyelerde canlı etkinliklerle öğrenecek. Hafta sonu usta yazarın katıldığı açılışın ardından çocuklar atölye çalışmalarına başladı. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından düzenlenen atölyelerde Hemiteli çocuklar, Yaşar Kemal’in İnce Memed kitabını yaratıcı drama yöntemiyle okuyarak öğreniyor. Hemite Ortaokulu öğrencilerinin katıldığı okuma atölyelerinde, Yaratıcı Drama Eğitmeni Çiğdem Odabaşı, 5, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerine Cumhuriyet döneminde halkın nasıl bir ortamda yaşadığını kitaptan yola çıkarak anlatıyor. Atölyelerde katılımcılara ezenezilen ilişkisi sorgulatılarak onurlu olmanın, emeğin, çabanın ve adaletin öneminin fark ettirilmesi hedefleniyor. Ayrıca çalışma ile çocukların usta yazarın kitaplarına ilgi duyması hedefleniyor. KESK’İN 5 HAZİRAN’DAKİ 1 GÜN İŞ BIRAKMA EYLEMİ TTB’den grev çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık meslek örgütleri, tüm sağlık çalışanlarını KESK’in 5 Haziran’da düzenleyeceği 1 günlük greve davet etti. Başta Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Dev Sağlık İş olmak üzere çok sayıda sağlık hizmeti sendikası ve derneği adına TTB Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında tüm sağlık emekçileri KESK’in 5 Haziran’da düzenlediği greve davet edildi. Açıklama yapan TDB 2. Başkanı Serdar Sütçü, Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği, sağlık verilerinin paylaşılması, siyasi otoriteye sağlıkçılara meslekten men cezası yetkisinin verilmesi gibi düzenlemelerin 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda değişiklikler içeren “torba yasa” ile yasalaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekti. Sütçü, “KESK, ‘İş ve gelir güvencesi’, ‘Performansa dayalı ücrete hayır’, ‘Kamuda CEO, hükümet memuru istemiyoruz’ talepleriyle 5 Haziran’da bir günlük uyarı grevi kararı almıştır. Sağlık emekçilerini bu eylemde yer almaya çağırıyoruz” dedi. acılar yaşatmış ve demokrasi umutlarını daha başlangıcında yok etmiştir. Şimdi böyle bir iktidarın Türk demokrasisine vurduğu sayısız darbe göz ardı edilecek ve meşruiyetini kaybederek askeri darbeyle devrilen DP yerine gelen askeri yönetimin yaptığı 1961 Anayasası ve onun Türk halkına sağladığı haklardan hiç söz edilmeyecek ve bizim sözde resmi tarih karşıtları tarafından 27 Mayıs kategorik olarak faşist bir yönetim yaratan 12 Mart ve 12 Eylül’le bir tutulacaktır. Bu açık bir haksız yargıdır. 1961 Anayasası sosyal devleti, Anayasa Mahkemesi’ni, üniversite özerkliğini, sendikal hakları, yargı bağımsızlığını, sosyal güvenlik hakkını getirmiştir. Bunlar çok sözü edilen demokrasinin altyapısını oluşturan kurumlardır. 27 Mayıs bize düşünce özgürlüğünü, sol açılımını getirdi. İnsan hakları, emekçi hakları, gelir dağılımı neredeyse ilk kez tartışılır oldu. Nâzım Hikmet’i ilk kez dergilerde okumaya başladık. Türk halkı onun bir vatan haini olmadığını, 27 Mayıs’tan sonra öğrenebilmiştir. Yön dergisi halka çok şey vermiş ve onlara ülkeleri hakkında düşünmeyi, soru sormayı öğretmiştir. 27 Mayıs bir darbe olarak başlamış ama bir demokratik devrime dönüşmüştür. Ama bu askeri yönetim, 147’liler olayı gibi büyük yanlışlıklar yapmaktan geri duramamıştır. Karşı devrimciler 1961 Anayasası’ndan memnun kalmamışlar ve kısa zamanda onu yok etmenin yolunu bulmuşlardır. Bugün tarihi çarpıtanlarla baş başayız. Bir aydınlanma ve uygarlık savaşıdır bu. Süregelen bu savaşı mutlaka akıldan, bilimden, halktan, emekten yana olanlar kazanacaktır. Not: Silivri’de yıllardır yersiz ve haksız, özgürlüklerinden yoksun bırakılan yurtseverleri sevgiyle, özlemle anıyorum.  Taner Yıldız grev çadırında Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR l Özel orman alanlarında yapılaşma Turistik bölgelere ibadethane ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, dün akşam Meclis’e sunduğu yasa tasarısı ile Orman Yasası’nı değiştiriyor. Tasarıya göre dere yataklarına yapı yapan veya izinsiz kapatan, yeraltı sularına izinsiz besleyen gerçek kişilere 15 bin TL, tüzel kişilere 50 bin TL ceza uygulanacak. Tasarı, kıyılarda ibadethane açılmasını da öngörüyor. İhtiyaç duyulması halinde, kıyılarda ibadethane yapılmasına izin verilecek. Tasarı, Türkiye’de yüzde 70’i İstanbul’da bulunan özel orman alanlarındaki yapılaşmaya da yeni düzenleme getiriyor. Bu alanlara Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın uygun görüşü ile inşaat yapılabilecek. Yapılaşma ise izne konu özel orman alanının yüzde 6’sını, bina yüksekliği ise en düşük zemin kotundan itibaren 9.5 metreyi geçemeyecek.  Genç bir doktor, taze bir  nöroloji uzmanıyım, İstanbul’da bir devlet hastanesinde görev yapıyorum. Hastane başhekimi ve tüm uzmanlarla birlikte belediye başkanı (Kemal Aygün) tarafından bir toplantıya davet ediliyoruz. DP’li başkan bir süre partisinin başarılarını sıraladıktan sonra sadede geliyor “Arkadaşlar Vatan Cephesi’ne katılırsanız çok doğru bir şey yapmış olursunuz.” Başhekim Dr. Mansur Sayın,“Arkadaşlar ben katıldım, başka çare yok” diyor. Devlet memurlarına onur kırıcı bir baskı. O günlerde radyolarımız saatlerce Vatan Cephesi’ne katılan insanları, kedileri, köpekleri, yaşama veda etmiş olanları yayımlayıp duruyordu. Demokrat parti çok başarılı bir bölme, parçalama stratejisi uyguluyor. Halkın kahveleri, kıraathaneleri, gazinoları hatta camileri artık ayrılmıştır. Bu ayrılık tohumlarını hiç sakınca görmeden serpiyordu, adı Demokrat olan parti. 1956 yılında, Urfa’nın Birecik ilçesinde, Fırat üzerindeki köprünün açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes bu açılışı izleyerek11 Nisan kurtuluş bayramını kutlamak üzere Urfa’ya geldiler. Geçit töreninde bir kara çarşaflılar topluluğu önlerinde geçit yaptı. Açıkça “Sizin sayenizde bu kapanma özgürlüğüne kavuştuk” demek istiyorlardı. Onları, cumhurbaşkanı DP markalı bastonu ile, diğer iki bakanla birlikte idamını esefle karşıladığım Başbakan Adnan Menderes ise şapkası ile selamladı. Bu olayın tanığı oldum. Yine DP’nin Urfa’ya atadığı belediye başkanı, benim de hazır bulunduğum bir yemekte “Orucunu yiyenin katli vaciptir” demiştir. Köy ağalarını milletvekili yapan DP’nin ilk icraatı Arapça ezan olmuştur. Bunun ardından cumhuriyet karşıtı Saidi Nursi’yi ziyaret edip ona saygılarını sundu GÖRÜŞ Demokrat Parti ve 27 Mayıs lar. Cumhuriyet devrimlerini, halkın tuttuğu ve tutmadığı diye ayıran, resmi ilanlarla besleme basın yaratan yine bu iktidardır. 67 Eylül faciası ve kara sayfasının baş sorumlusu da bu partidir. Ama hiç utanmadan Aziz Nesin’i ve solcuları olaydan sorumlu tuttular. (Aziz Nesin Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesine karşı çıkmıştı.) Kırşehir DP’ye oy vermediği için ilçe yapıldı. Meclis’te tahkikat komisyonu kurup ona mahkeme yetkileri vererek muhalefeti tasfiye etmek isteyen, Meclis’i yargı yerine koyan DP iktidarıdır. Köy Enstitüleri’ni, halkevlerini kapatan, böylece iki aydınlanma odağını yok ederek feodalitenin ve aşiret düzeninin süregelmesine yol açan yine adı Demokrat olan parti olmuştur. İktidarın antidemokratik eylemlerine ve zorbalığına kar şı duran üniversite hocalarını kara cüppeliler diye anan başbakan ve bir hukuk abidesi Ord. Prof. Sıddık Sami Onar’ı üniversite bahçesinde yerlerde sürükleyen bu iktidarın emrindeki emniyet güçleridir. Menderes’in Meclis’e dönerek “Siz dönerek isterseniz hilafeti de getirebilirsiniz” diye seslenişi çok ünlüdür. “Ben bir odunu da aday koysam seçtiririm” deyişi de hiç unutulmamıştır. Tıpkı bugünküler gibi din istismarı için her  fırsatı kullanmışlardır. DP yönetiminde ülkenin bağımsızlığını yitirişi de ayrıca uzun uzun tartışılmaya değer. Cezayir’in bağımsızlık mücadelesinde onları değil Fransa’yı destekleyen bu iktidar, Türkiye’nin yurtseverlerine büyük n İstanbul Haber Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bir firmanın açılışına katılmak amacıyla geldiği Tuzla Orhanlı’daki İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesi (DESBAŞ) girişinde bir tekstil firmasının haklarını almak için direnişte bulunan işçileriyle karşılaştı. Taner Yıldız, işçilerin daveti üzerine aracından inerek çadırlarını ziyaret etti. Deriİş Sendikası’ndan yapılan açıklamada, işçileri dinleyen Bakan Taner Yıldız’a işçiler ve sendika yetkililerinin, işyerinde yaşanan sendikal hak ihlallerini ve firmamın tutumunu aktararak çözüme katkıda bulunmasını, destek vermesini istedikleri bildirildi. n İstanbul Haber Servisi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kurtarmak için 31 Mayıs 1971 tarihinde Malatya Kürecik’te kurulu NATO üssündeki bazı personeli kaçırmak isteyen ancak Nurhak Dağı eteklerinde jandarma ile çıkan çatışmada yaşamını yitiren Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan, katledilişlerinin 42. yıldönümünde mezarları başında düzenlenecek törenlerle anılacaklar. Anma törenleri, 31 Mayıs Cuma günü Karacaahmet Mezarlığı ana giriş kapısında başlayacak. Cemgil ve arkadaşları anılacak KPSS Deneme sınavı yanıtları GENEL YETENEK 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 E B B D E D B E E B C D C B C C B C B E 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 C D C C A E C D C E B D C B D E B B E E 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 C B B B E B C C E E E B B A A D B C C B GENEL KÜLTÜR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 B A E B E C A E C E E D B D A B C C A B 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 D C D C D E A D B D B B D A D B E B D E 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 E B C A E C B B C D C D B C D D C B C A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle