22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2013 SALI 4 HABERLER ‘Demokrasi ve Barış Konferansı’nın sonuç bildirgesinde ‘süreç kesintisiz sürmeli’ denildi AKP ile Başka Türlüsü Olamaz Alkol ve tütün kısıtlaması ile igili yasanın çevresindeki yalanları ve yanılgıları temizleyelim ki, gerçek bütün açıklığıyla çıksın ortaya. Herkesin yaşam biçimine müdahale etmeyi varlık nedenleri ve gizli gündemleri haline getirmiş olanların ilk söyledikleri yalan, anayasanın 58. maddesinin kendilerine yüklediği görevi yerine getirdikleridir. Gerçekten de anayasanın Gençliğin Korunması başlıklı 58. maddesinin ikinci fıkrası şöyle der: “Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kamu alışkanlıklarından ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” Bu doğrudur. Ama 58. madde oraya gelmeden önce, birinci fıkrasında devlete şu görevleri de yükler: “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.” Şimdi AKP’nin bu maddede sayılan bütün bu görevleri yerine getirmeye kalkıştığını söyleyebilecek kimse var mı? Birinci fıkrada yazılanları yerine getirdiler de, sıra ikinci fıkraya mı geldi? Güldürmeyin Allah aşkına! HHH Kaldı ki, cümle âlem biliyor ki, Türkiye’de toplumsal bir alkol düşkünlüğü tehlikesi yok. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) rakamlarına baktığınız zaman Türkiye’yi 193 ülke içinde 143. sırada görürsünüz. Türkiye kişi başına alkol tüketiminde Müslüman Azerbaycan’ın da çok arkasında kalmaktadır. (Türkiye’de kişi başına tüketim yılda 1.8 litre, Azerbaycan’da 10.60 litre, Irak’ta 2.41 litre.) Her ülke alkol bağımlılığıyla mücadele etmelidir ve etmektedir. Alkol bağımlılığının toplumsal maliyeti vardır. Toplumda yaygınlaşmış alkol bağımlılığına karşı mücadeleye kimse karşı çıkmaz. Ancak demokrasilerde bu mücadele yasaklar değil, caydırıcı önlemlerle yürütülür ve alkolle mücadele konusu kişi başına alkol tüketiminin 10 litrenin üstünde olduğu toplumlarda gündeme gelir. Ayrıca işsizlik, eğitimsizlik gibi faktörler de alkol bağımlığını teşvik eden etkenler arasında yer alır. Tabii yerine ve zamanına göre, kimi yasaklamalara gidildiği de görülmüştür. Örneğin gece belirli saatler arasında bayilerden perakende içki satışının engellenmesi görülmemiş bir uygulama değildir. Kadıköy Belediyesi’nin Kadife Sokak’ta getirdiği kısıtlamalara da kimse karşı çıkmamıştır. Kısacası bizim savunduğumuz alkol bağımlılığı değil, özgürlüktür. HHH AKP ise özgürlük ve toplum sağlığı bahanesi altında, herkesin yaşam tarzına müdahale etmektedir. Böyle olacağı geldiği günden belliydi. Bunu söylediğimiz ve yazdığımız zaman, onlar “Biz kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyeceğiz” diyorlardı. Yetmez ama evetçi sözde liberal, özde göbekçi takım da şunu söylüyordu: Nereden biliyorsunuz, bu sizin yaptığınıza niyet okuma denir! Peki ne oldu? Niyet mi okuduğumuz, doğruyu mu söylediğimiz teker teker çıkıyor ortaya. Bugün içki konusunda bir adım daha attılar. Yarın daha da atacaklar. Nereye kadar? Türkiye Suudi Arabistan ve İran’a dönene kadar. Dur bakalım ne olacak diye diye bugünlere gelindi, görün daha nerelere varılacak! Bu yasayı beceriksizlik olarak yorumlamayıp “ne gereği vardı ki” demek de ahmaklıktır. Çünkü ortada beceriksizlik falan yok. Amaç içkiyi yasaklamaktı. Bu yolda bir adım daha attılar. Artık açık açık, bağıra çağıra ilan ederek yürüyecekleri günler de yakındır. AKP ile başka türlüsünün olması mümkün değildir, hiçbir zaman da değildi. Aksini düşünenler yanılgı içindeydiler. Bari şimdi yanlışlarını görseler! TS ILAN 5/15/13 12:00 PM Page 1 Öcalan’a özgürlük istemi AYŞE SAYIN 20 yıl sonra Dağlıca’da piknik Yurt Haberleri Servisi Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaklaşık 100 kişilik bir grup, 20 yıl aradan sonra Irak sınırında bulunan Dağlıca bölgesinde piknik yaptı. Daha önce yasaklı olan Avaşin Çayı kenarında mangal yakıp, halay çeken Yüksekovalılar, sürecin mutluluk verici olduğunu belirterek barışın sürmesini istediklerini söyledi. YEREL SEÇİMLERE TEK ÇATI ALTINDA GİRECEK BARAJ Açılım süreci BDP’ye yaradı ANKARA AKP MKYK’ye sunulan bir kamuoyu araştırmasında oylarının yüzde 8.5’e dayandığı ortaya çıkan BDP, Diyarbakır merkezli Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nce (SAMER) yaptırılan kamuoyu anketinde oy oranı yüzde 1011 aralığında çıkınca, ilk kez yerel seçimlere “BDP çatısı altında” girmeyi gündemine aldı. Kürt sorunu konusunda başlatılan müzakere süreci, BDP’nin oylarına “artış” olarak yansıdı. AKP MKYK’de BDP’nin yüzde 10’luk seçim barajına yanaştığı saptamasından sonra, partinin SAMER adlı şirketin yaptığı ankette oylarının yüzde 1011 aralığında çıkması üzerine, parti yönetimi hem yerel, hem de genel seçimlere “BDP çatısı” altında girmek için hazırlık başlattı. BDP MYK’de yapılan değerlendirmede, yerel seçimlerde “baraj sıkıntısı” olmadığı da dikkate alınarak partinin ilk kez yerel seçimlere “parti kimliği” ile girerek genel seçimler için de gücünü test etmesi görüşü ağırlık kazandı. Genel seçimlere “bağımsız” adaylarla girdiği için seçimlerde siyasi partilere verilen hazine yardımından yararlandırılamayan BDP, bu sorunu da aşma hesabı yapıyor. BDP’den üst düzey bir parti yöneticisi, “Şu anda bir baraj sorunumuz görünmüyor. Ancak biz barajı aşıyoruz diye, yüzde 10 seçim barajının kaldırılması talebimizden asla vazgeçmiş değiliz. Anayasa ve yasal düzenlemelerle hem barajın kaldırılması hem de hazine yardımlarının siyasi partilere adilce dağıtılmasına dönük düzenleme yapılması talebimizde ısrarlı olmaya devam edeceğiz” görüşünü dile getirdi. BDP yönetimi, geçen hafta Adalet Bakanlığı’na yapılan başvuruya bu hafta içinde olumlu yanıt verilmesini bekliyor. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetin, çözüm sürecinin yanı sıra, seçim stratejisi konusunda da Öcalan’la görüş alışverişinde bulunması bekleniyor. BDP yönetiminin bu kapsamda, partinin oy oranının yüzde 10 barajının üzerinde olduğu, Halkların Demokratik Kongresi’nin kamuoyunda tanınmadığı, seçime bağımsız adaylarla girmenin dezavantajlarına da dikkat çekerek BDP çatısı altında seçime girme konusunu Öcalan’ın görüşüne sunması planlanıyor. BDP yönetimi, yerel seçimler için Öcalan’dan vize alırsa, yerel seçimlerden çıkacak Türkiye genelindeki oy oranına göre bir sonraki genel seçime de yine BDP çatısı altında girmeyi planlıyor. Öcalan’ın da olumlu bulması ve parti yönetiminin kesin karar alması durumunda BDP ilk kez kendi ismiyle seçime girmiş olacak. CHP YÜZDE 3 İSTİYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “seçim barajının kaldırılması” yönündeki önerisinin ardından, parti yönetimi harekete geçti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, daha önce TBMM’ye sundukları genel seçimlerde ülke barajının yüzde 10’dan, yüzde 3’e indirilmesine ilişkin yasa önerisinin “doğrudan gündeme alınması”nı isteyecek. Sezgin Tanrıkulu, yüzde 10’luk seçim barajının 12 Eylül darbe rejiminin eseri olarak “eksiksiz demokrasinin” önündeki en önemli engellerden biri olmaya devam ettiğine işaret etti. Yasa önerisi üzerinde bugün yapılacak görüşmelerin temsilde adalet ve çoğulculuğun TBMM’ye yansıması açısından “tarihi bir sınav” olacağına işaret eden Tanrıkulu, “Bu sınav demokrasi ve barış isteyenlerle, istemeyenler arasındaki sınavdır. Yasanın TBMM gündemine alınıp alınmaması yönündeki oylama, bu sınavdan geçenler ile geçemeyenlerin işareti olacaktır” dedi. AYŞE SAYIN Öcalan’a sunulacak ANKARA BDP ve HDK’nin öncülüğünde hafta sonu yapılan “Demokrasi ve Barış Konferansı”nın sonuç bildirgesine başta Batman Milletvekili Ayla Akat olmak üzere, BDP’liler “Kürt halk önderi” ifadesinin konulmasını istedi. Çağrıcıları arasında Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Murathan Mungan’ın da olduğu, katılımcıları arasında ise 500’e yakın akademisyen, sanatçı yazar, siyasetçi ve sivil toplum örgütü temsilcisinin yer aldığı konferansta, BDP’nin bu önerisine birçok aydın ve sivil toplum örgütü temsilcisi sıcak bakmadı. Konferansta kriz aşılamayınca, bildirge hazırlama komisyonuna, bu konuda “redaksiyon” yetkisi verilirken bildirgenin kamuoyuna açıklanması da düne kaldı. Yapılan değerlendirme sonucunda, bundan sonraki konferanslara zarar verilmemesi ve bildirge resmi makamlara da gönderileceği için “Kürt halk önderi” ifadesinden vazgeçildi. Bildirgede yer verilmemesine karşın sonuç raporunda, “Müzakereleri yürüten Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın ‘sağlık, güvenlik ve özgürlük’ koşullarının sağlanması, müzakerelerin daha hızlı ve daha sonuç alıcı bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır” ifadesine yer verilmesi dikkat çekti. Bildirgede ise aynı cümlede Öcalan için “sayın” ifadesi kullanıldı. İmralı’ya gidecek BDP heyeti aracılığıyla Öcalan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Çözüm Komisyonu’na da gönderilecek olan bildirgede yer alan temel talepler şöyle: lKesintisiz sürdürülsün: Kürt sorununda çözüme yönelik görüşmeler sürecinin desteklenmesi ve geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Konfe ransımızın, müzakere sürecinin kesintisiz olarak sürdürülmesi için kararlı bir tutum ve çaba içerisinde olacağını ilan ediyoruz. lDemokratikleşme vurgusu: Sürecin kalıcı bir barışa ulaşması için çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir demokrasiyi bütün kurumlarıyla oluşturmanın ve buna işlerlik kazandırmanın kaçınılmaz olduğunu vurguluyoruz. Demokrasiyle barışın birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kez daha saptayarak demokratikleşme yönünde atılacak adımların barış sürecini de ilerleteceğini belirtiyoruz. lSorun yaratan AKP: Bugün bazı yaklaşımların, barış ve demokratikleşme sürecinin karşılıklı güven içerisinde ilerleyebilmesi açısından kimi sorunlar yarattığını görüyoruz. AKP hükümetinin, hegemonyacı ve otoriter bir siyaset anlayışı ile çözüm sürecinin sağlıklı gelişiminin önünde sorun alanı yaratmaması gerektiğini belirtiyoruz. Güven sağlayıcı adımların tek taraflılık karakteri göstermemesi, karşılıklı güvenin artırılması, çözüm ve barış sürecinin güçlendirilmesi için hükümeti, sorun alanlarını daraltacak adımları gecikmeden atmaya davet ediyoruz. lÖcalan’a özgürlük: Müzakerelerin sonuç alıcı bir biçimde sürmesi ve geliştirilmesi için şu aşamada müzakereyi büyük kısıtlar altında yürüten Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının’ sağlanması ve toplumun çeşitli kesimlerinden oluşan heyetlerle iletişim imkânlarının yaratılması gerekliliğini belirtiyoruz. lSiyasi tutuklular bırakılsın: Hasta ve çocuk tutsaklar başta olmak üzere, siyasi tutukluların serbest bırakılmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin geciktirilmeden ele alınmasını talep ediyoruz. Bundan sonra 3 ayrı komisyon onferans katılımcılarının müzakere sürecinin “takipçisi” de olduğu belirtilen bildirgede, “güvenlikçi politikalara bir daha asla dönülmemesi, sürecin kesintiye uğramaması” vurgusu yapılırken Meclis’te bulunan tüm siyasi partilere de demokratikleşme konusunda yasal reformlara destek vererek demokratikleşmenin hızlandırılması, yeni anayasa çalışmalarının seçimlerden önce sonuçlandırılması çağrısı yapıldı. Barışın sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da ve Suriye’de de gerçekleşmesi hedefinin ortaya konulduğu bildirgede, Reyhanlı olayının barış gereksiniminin ne kadar “acil” olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekildi. Konferans katılımcıları bundan sonraki çalışmalarını, “Hakikat, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu”, “Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa Komisyonu”, “Toplumsal Müzakere ve Demokratik Siyaset Komisyonu” şeklinde sürdürme kararı aldı. K 17 liseliye Erdoğan davası BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da geçen mart ayında AKP Bursa İl Teşkilatı önünde parasız eğitim için pankart açıp “Parasız eğitim, sınavsız üniversite”, “Ampul Tayyip” sloganlarını atarak eylem yapan “Liseli Genç Umut’” üyesi 17 öğrenci hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında hakaret içeren sloganlar attıkları iddia edilen 12’si yaşı küçük 17 liseli için “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yaşı küçük çocuklar önümüzdeki günlerde Bursa 1’inci Çocuk Mahkemesi’nde, diğerleri ise Bursa 1’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak. CM MY CY CMY K C M Y CHP Selçuk’a çelenk cezası İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Selçuk İlçe Başkanlığı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarında Atatürk anıtına çelenk koyduğu için cezalandırıldı. Kaymakamlık tarafından düzenlenen yazının kendilerine ulaşmasının ardından açıklama yapan CHP Selçuk İlçe Başkanı İbrahim Adıgüzel, “Günümüz Türkiyesi’nde rejim değişikliği için adımlar atılmaktadır. Cumhuriyetin tasfiyesi için öncelikle bayram kutlamalarına yönelik saldırılar ve kutlamaların etkisizleştirilmesi çabaları öne çıkmaktadır. Yeni tarih oluşturma çabalarına paralel olarak yerelde de bayram kutlamalarında baskı uygulanmaya başlanmıştır. Ulusal bayramlarımızı kutlamak ve Atamıza çelenk sunmak suç ise CHP Selçuk İlçe Örgütü olarak biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz” dedi. 19 MAYIS’TA ATATÜRK ANITI’NA GİDEN PARTİLİLER CEZALANDIRILDI Kaymakamlık CHP Selçuk İlçe Başkanlığı’na yazı gönderdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle