18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAYIS 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Parasız eğitim isteyen gençlerin zindanlara atılması, Silivri ve sözde Kürt açılımı gündemdeyken KCK davalarındaki hukuksuzluk... Sivil iktidar cephesinin gözdağı, Reyhanlı katliamının sansürlenmesi... THY grevinin kırılmak istenmesi... Bunları algılamayan, görmezden gelen, yalan haberciliği gazetecilik sanan, ayrımcılığı özgürlük olarak niteleyen toptancı bir yapı. İsrail Filistin’de kıyım yaparken susanlar, Mavi Marmara gemisi olayını unutanlar... Sendikal hak ve özgürlükleri savunan KESK üyesi işçileri ve emekçileri “örgüt üyesi” yaftasıyla zindana atanlar... Geçmişe doğru bir yolculuk yapın siz de... Kanlı yakın tarihimizin sayfalarına bakın, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü ve sonraki yılları görün. Yargısız infazlar, işkenceler, ölümler... On binlerce insanın zindanlara doldurulması, milyonlarca kitabın yakılması... Sendikal hak ve özgürlüklerin yok edilmesi. 12 Mart yetmemişti, 12 Eylül gelmiş, özgürlükler elimizden alınmıştı. Demokrasimiz askıdaydı... Sol, devrimci örgütler, siyasi partiler, sendikalar ezildi. Bugün ne oluyor? 16 bin üyesi olan Havaİş’in grevi kırılmak isteniyor, Bakan Bey “Eylem yapan tek sendika üyesi yok, uçuşlar aksamadan sürüyor” diyor. Sözde sendikalı işçiler THY’ye sahip çıkmışlar ve greve katılmamışlar... Türkiye’de bunun adı “demokrasi ve özgürlük” oluyor... Medya suskun, sesi çıkmıyor... Hak ve hukuk tıpkı darbeler dönemindeki gibi... Eziliyor, püskürtülüyor, kapı önüne konuluyor işçiler. HHH Türkiye laik demokratik bir cumhuriyettir! Uygarlık çağındayız! Diktatörlükler, şeyhlikler, padişahlıklar, şeriatla yönetilen ülkelerde değil, demokratik sistemin olduğu ülkelerde de demokrasi, temel hak ve özgürlükler çiğnenirken bunlar görmezlikten geliniyor. Denilen şu kabacası: “Yurttaş olma köle ol!” Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a parlamenter geleneği neden yok etmeye çalıştığını sordu metin tutumunu eleştirerek “Bu ülkede 74 milyon insanı Abdullah Öcalan’ın ağzına bakar hale getiriyorsun, bunun ayıp tarafı yok mu?” dedi. Büyümeyi “palavra” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, “Sizin ipinizi çeken iktidarın sandıkta ipini çekin” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Burdur’un Bucak ilçesinde işadamları, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle u Anayasa görüşmelerinin başkanlık sistemi tartışmalarına dönüştüğüne dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Niye geliyor başkanlık sistemi? Neden, bilen, tartışan var mı?” dedi. Türkiye’deki BURDUR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğbüyüme açıklamalarını palavra olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu çözüm sürecine ilişkin olarak lu, çözüm sürecinde hüküda, 74 milyonun Abdullah Öcalan’ın ağzına bakar hale getirildiğini söyledi. SERGÜL CANIGÜR ‘Başkanlık mı? Kusura bakma’ öğretmen evindeki kahvaltıda bir araya geldi. Siyasetin her şeyden önce ahlak gerektirdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Doğruları söylemiyorsa vatandaşını kandırıyor demektir. Siyaset, siyasetçinin cebini dolduracağı alan değildir, yandaşını zengin edeceği alan değildir” diye konuştu. Türkiye ekonomisinin savunulanın aksine büyümediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz de büyüyoruz, doğru. 2.2 büyüme oranımız. Şöyle bir algı var: ‘Türkiye son 10 yılda müthiş bir büyüme gösterdi.’ Tamamen palavra arkadaşlar. 19462002 ortalama büyüme hızı yüzde 5.1. Kıbrıs çıkarması oldu, üç darbe yapıldı. 2002 2012 ortalama büyüme yüzde 1 oldu. Darbe mi oldu? 38 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. 1.5 trilyon dolar para harcandı son 10 yılda. 1.1 trilyon doları toplanan vergilerdir. Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanması yapıldı. Peki niye Güney Kore’ye göre geride kalıyoruz? Size düşen görev de sizin ipinizi çeken iktidarın sandıkta ipini çekmek” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, anayasa gö Yurttaş Olma Köle Ol!.. Demokrasi ve özgürlük kavramları nedir? Bu soruya yanıt hep bilindik! Yıllardır hem sol siyaset hem sağ siyaset yapanların ağzından düşmeyen kavramlar! Türkiye’de siyaset özellikle sağ partiler tarafından etnik ve dinsel kimlik üzerinden yapıldığı için demokrasi ve özgürlük kavramları da ne yazık ki evrensel değil. Son 11 yıla bakıldığında etnik ve dinsel kavramlar daha ağır bastı... Başbakan Erdoğan, siyaseti, demokrasi ve özgürlük anlayışını dinsel ve etnik kimlik üzerinden yapmadıklarını söylese bile inandırıcı değil... Türkiye’de giderek Türkİslam ve Kürtİslam temeline dayanan bir siyasetin egemen olduğunu, ivme kazanmaya başladığını görüyoruz. Böyle bir gidiş tehlikelidir... Sonu çıkmaz sokaktır... Çünkü dinsel, etnik kimliğe ve “Sünni İslam Kardeşliği”ne dayalı bir anlayışla demokrasi ve özgürlükler gelişmez... Bugün Irak ve Suriye’de bir mezhep çatışmasının iç savaşa dönüştüğünü ABD’nin bile bilmesine karşın bizim görmezden gelmemiz hangi kafanın ürünüdür?.. Ortadoğu cehennemi alev alev yanıyor. Türkiye ise yangına körükle gidiyor, uzlaşmacı bir tavır izlemiyor... Nereden nereye geldik birkaç yıl içinde! Kardeşim Esad oldu mu düşmanım Esed? Oldu elbet... HHH Laik demokratik cumhuriyeti savunmak, BOP’a karşı çıkmak, hukuksuzluğa karşı başkaldırmak, adalette eşitlik istemek suç artık... Sermayeemek çelişkisini vurgulamak, emekçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini yazıp çizmek, yeni dünya düzenine karşı dik durmak “1930’lar kafası” diye nitelendiriliyor. Baskıların arttığı bir ülkede hâlâ darbeler hukuku egemen! LOĞOĞLU: Kükreyen Erdoğan hizaya getirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti ve Suriye konularında “ABD Başkanı Obama temkinli, ölçülü politika izliyor; Başbakan’ı da bu çizgiye getirmiş oluyor. Kükreyen, herkese bağırıp çağıran Başbakan, Dışişleri Bakanı demek ki hizaya getirilebiliyor” değerlendirmesini yaptı. Loğoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Suriye’deki gelişmelere yer verdi. Erdoğan’ın, ABD’ye ziyareti sonrası Suriye’ye dair “Fikirlerimizi geliştirip ülkeye döndük”, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ise “ABD ile görüşlerimizi senkronize ettik” dediğini belirten Loğoğlu, “Türkiye’nin, Suriye politikası demek ki bir yandan geliştirilmeye, bir yandan senkronize edilmeye muhtaçtı. Bu operasyonların Washington’da tamamlandığını anlıyoruz. ABD Başkanı Obama, Suriye’ye askeri müdahale yapılmaması, Suriye muhalefetine ağır, öldürücü silahlar verilmemesi, BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan Suriye’de uçuşa yasak bölgeler gibi girişimlere kalkışılmaması konularında temkinli, ölçülü politika izliyor; Başbakan’ı da bu çizgiye getirmiş oluyor. Bu olumsuz değildir. Ama kükreyen, herkese bağırıp çağıran Başbakan, Dışişleri Bakanı demek ki hizaya getirilebiliyor” diye konuştu. Loğoğlu, AKP hükümetinin Suriye’deki elini çekmesinin, Suriye’ye yapılacak en büyük yardım olduğunu ifade etti. Loğoğlu, AKP’nin izlediği politikanın, bugün Suriye’nin içinde bulunduğu durumun en büyük nedenlerinden biri olduğunu ifade etti. ‘1 trilyonluk dava açmazsan namertsin’ B urdur’da CHP İl Başkanlığı önünde halka seslenen Kılıçdaroğlu’nun “Ben çay içmeye gelmiştim ama siz izinsiz gösteri düzenlemişsiniz. Hepinizi Silivri’ye göndereceğim” sözleri katılımcıları gülümsetti. Anayasa tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, “Bedenimizi çiğnemeden anayasanın 4 maddesini değiştiremezler” dedi. Başbakan’ın kendisine 1 milyon TL’lik tazminat davası açtığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Uludere’de de Reyhanlı’da da ölenlerin katili Erdoğan’dır... Bana tazminat davası açmış. Allah’tan başka kimseden korkmayız. 1 milyon değil 1 trilyonluk dava açmazsan namertsin” dedi. (DHA) rüşmelerinin de başkanlık sistemi tartışmalarına dönüştüğüne dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Niye geliyor başkanlık sistemi? Neden, bilen, tartışan var mı? Yok. Bizim 150 yıllık parlamenter geleneğimiz var. Kör topal gidiyoruz. Orada da bizim karşı çıktığımız şeyler var. Milletvekillerini milletin kendisi seçmeli, liderler değil. Demokrasiyi, özgürlüğü, vatandaşın haklarını istiyorsan, yargı bağımsızlığı istiyorsan gel. Ama ‘Ben başkanlık sistemini getireceğim’. Kusura bakma” diye konuştu. Çözüm sürecine ilişkin kimsenin bir şey bilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Pazarlığın ayrıntısı nedir, bilen var mı? Biz endişemizi söyleyince, ‘Siz barışa karşı mısınız’ diyorlar. Yok kardeşim barışa karşı değiliz. Siz neleri konuştunuz, biz onu öğrenmek istiyoruz. Bu ülkede 74 milyon insanı Abdullah Öcalan’ın ağzına bakar hale getiriyorsun” dedi. Suriye ile yaşanan krizin ardından Reyhanlı’da 52 yurttaşın yaşamını yitirdiğini, Cilvegözü’nde 14 kişinin ve 1 polisin şehit edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Batıdan doğudan getiriyorsunuz bir sürü radikal unsurlar, Türkiye’de silah eğitimi veriyorsunuz. Katar’dan para geliyor, cebine para koyuyorsunuz. ‘Git Suriye’de kardeşini öldür’ diyorsunuz. Komşuda yangın var. Suyla gitmeniz, çözmeniz lazım.” CHP’nin hesapları şeffaflaştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, mali yönetimde “şeffaflaşma” kararı aldı. Bu çerçevede partinin hesapları, dünden itibaren internet sitesinden kamuoyuna ilan edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın yaşama geçirdiği uygulama ile partinin hesapları 3’er aylık dönemler halinde güncellenerek kamuoyuna duyurulacak. Uygulama ile parti hesapları kamuoyu tarafından rahatça izlenebileceği gibi, parti örgütleri de 3’er aylık dönemlerde hangi tarihte genel merkezden ne kadar yardım alacaklarını görebilecekler. Toplam 45 milyon 204 bin liralık bütçesi olan CHP’nin 31 Mart 2013 itibarıyla 17 milyon 634 bin liralık giderleri içinde en yüksek kalemi, 5 milyon 787 bin 166 lira ile “örgütlere yardım giderleri” oluşturuyor. Bunu 2 milyon 71 bin lira ile personel giderleri izlerken 1 milyon 440 lira ile “seçim tanıtım giderleri” üçüncü sırada yer alıyor. Partinin en büyük “gelir” kaynağını ise 42 milyon 465 bin liralık “Hazine yardımı” oluşturuyor. GÖREVDEN ALDIKLARI KİŞİYİ VEKÂLETEN ATADILAR RTÜK yargıyı yine yok saydı FIRAT KOZOK ‘Susurluk gibi’ CHP lideri ve beraberindeki genel başkan yardımcıları Burdur dönüşü kaza atlattı. Olayda birçok kuşkulu durum dikkat çekti AYŞE SAYIN ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur gezisi dönüşünde Afyon İscehisar yakınlarında trafik kazası geçirdi. Tali yoldan gelen beton mikserine çarpmamak için başka bir araca çarpan makam aracındaki Kılıçdaroğlu ve beraberindeki genel başkan yardımcıları Adnan Keskin ve Yakup Akkaya, kazadan yara almadan kurtuldu. Mikser şoförünün “ehliyetsiz” olduğu belirlenirken, CHP Basın Danışmanı Veli Özdemir, mikserden önce iki minübüsün Kılıçdaroğlu’nun seyahat ettiği yolu kestiğini ve uyarılara rağmen kaçmamasının son derece “kuşkulu” olduğunu belirterek “Bu sıradan bir kaza değil, Susurluk’u andırıyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nun makam şoförü Cahit Yetişir’in kullandığı aracın beton mikseri ile çarpışmamak için Ford marka minibüse çarparak durabildiği kazada aracın sol ön tarafı hasar görürken Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler yara almadan kurtuldu. CHP lideri ve beraberindeki genel başkan yardımcıları koruma aracıyla Ankara’ya dönerken, Afyon Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturma başlattığı bildirildi. CHP Basın Danışmanı Veli Özdemir, kendisinin makam aracının gerisindeki parti otobüsünde olduğunu belirtti. Özdemir, kazanın son derece kuşkulu olduğunu ve “Susurluk’u andırdığını” söyledi. Özdemir, şu bilgileri verdi: “İscehisar mevkiinde, tali yoldan doblo tipi minibüs araba, arka arkaya çıkıyor. Yandan da beton kamyonu çıkıyor. Makam şoförü Cahit Yetişir, selektör yapıyor, korna çalıyor, fakat tali yoldan çıkan araçlar hiç hareket etmiyor. Bu sırada yan yoldan gelen beton kamyonu genel başkanın makam aracına Soruşturma başlatıldı yöneliyor. Genel başkanın makam şoförü, beton kamyonu ile çarpışmamak için başka bir araca çarpıyor. Kaza olduktan sonra, tali yoldan anayola çıkan iki aracın şoförleri kaçıyor, daha sonra biri yakalanıyor. Ancak yakalanamayan kişi hakkında ‘yakalama kararı’ olduğunu öğrendik.” Olay yerinden kaçan Osman Ünal, hakkında bir icra davası nedeniyle yakalama kararı olduğu öğrenildi. Olay yerinde kardeşini bırakarak kaçan Ünal, daha sonra yakalandı. Osman Ünal, adliyeye sevk edilirken kazayı bildirmediği için 166 lira trafik cezası kesildi. Araçta bulunan Akkaya ise olayın Türkiye’de her gün yaşanan “normal” bir kaza olduğunu söyledi. Yine araçta bulunan Keskin de “TIR’dan kurtulduk. Araba hasar gördü, biz çok ucuz atlattık” ifadesini kullandı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kılıçdaroğlu’nu arayarak geçmiş olsun dileğini iletti. ‘Basit bir kaza’ ‘Ucuz atlattık’ ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yargı kararıyla görevden almak zorunda kaldığı, AKP’nin RTÜK üyeliği ile ödüllendirdiği İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Nurullah Öztürk’ü, bu kez “vekâleten” aynı göreve atadı. RTÜK’te öyküsü yıllar öncesine dayanan süreç şöyle gelişti: Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanı Cengiz Özdiker, görevinden alınmış, Danıştay ve idare mahkemelerinin göreve iade kararı vermesi üzerine önce Diyarbakır Bölge Müdür Yardımcılığı’na, ardından da Adana Bölge Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı. Aynı dönemde Nurullah Öztürk de İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’na getirilmişti. Özdiker’in açtığı davalar sonucunda Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski Başkan Zahid Akman, mevcut başkan Davut Dursun ile bazı RTÜK üyeleri hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan hapis kararı vermiş, Yargıtay’da da cezaya onama istenmişti. Üyelerin imdadına AKP’nin görevini kötüye kullanma suçuna verilen cezaların üst sınırını 2 yıla indiren ve cezaevi tehdidini kaldıran yasa değişikliği yetişmişti. Bu sırada Danıştay bir sürpriz karara daha imza atmıştı. 5. Daire, Özdiker’in talebini reddeden ve Öztürk’ün atanmasında aykırılık bulmayan yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Ancak, RTÜK Danıştay kararının ardından konunun yerel mahkemede tekrar görüşüleceği gerekçesiyle 2 ay boyunca karara ilişkin bir adım atmamıştı. Ancak yerel mahkeme de Özdiker’in açtığı davayı hukuka uygun bulup RTÜK işlemini iptal etmişti. Yıllar süren tartışmaların ardından Üst Kurul, geçen hafta Nurullah Öztürk’ü görevden aldı. Ancak Öztürk, bu kez de AKP tarafından daha üst bir göreve, RTÜK üyeliğine getirildi. TBMM’de yapılan seçimin ardından kurula üye seçilen Öztürk’e bir kıyak da Kurul Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun’dan geldi. Dursun, RTÜK’ün diğer 8 üyesinden habersiz şekilde Öztürk’ü, daha önce alındığı göreve bu kez “vekâleten” atadı. RTÜK yöneticilerinin haksız ve hukuka aykırı idari işlemlerine karşılık 20’i aşkın Danıştay ve idare mahkemesi kararı sağlayan Özdiker ise yine göreve iade edilmedi. CHP, Öztürk ile ilgili iddiaları Meclis gündemine getirdi. CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Mahkeme kararı ile görevden alınan bir kişinin, aynı göreve vekâleten atanması yargı kararını yok saymak anlamına gelmez mi?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle