12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 11 ‘Çocukların soruları ‘ SANATÇILAR İSYAN ETTİ Bugün olmayan ciğerimizi deliyor’ ? Mustafa Balbay tutuklulukta beşinci yıla giriyor; annesi, babası, kardeşi, çocukları ve eşi de Silivri yollarında dört yılı devirdi Baba yüreği TÜREY KÖSE şey vicdan Kültür Servisi Gazetemiz yazarı ve Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Ergenekon Davası kapsamında tutuklu yargılanmasının bugün 5. yılına giriyor. Sanatçılar, Balbay’ın durumunu eleştirmeye devam ediyor. merhamet ? Mustafa Balbay’ın babası Fevzi Balbay emekli, 79 yaşında. “Bizi Mustafa kocattı, girdiğinde 75 yaşındaydım” diyor. O da, Silivri yollarında geçen son 4 yılı şöyle özetliyor: “Ne diyelim, diyecek laf mı kaldı? Silivri yolunu düzledik, gide gele, gide gele, ama bitmedi. Ayda bir sefer gittik, mahkemeleri izledik gittik geldik. Hep bekledik. Hep kuvvetli şüpheden dolayı tutukluluğun devamı, diyorlar. Allah insaf, merhamet versin. Yazıklar olsun bu memleketin haline. Gece yarısı evinden götürdüler, yat bakalım 4 yıl. Torunları Silivri’de görüyoruz. Gülşah, iki çocuğun hem annesi hem babası. Ne diyelim, ne bekleyelim? İnşallah hayırlı olur. Birazcık insaf varsa, merhamet varsa bir düşünürler.” Birazcık varsa... ? DÜŞÜNDÜKÇE UTANIYORUM Yıldız Kenter: Utanıyorum. Bütün Balbay’ları düşündükçe utanıyorum. Hayatımızın neşesi, huzuru kaçtı. Yaptığımız hiçbir şeyden keyif alamıyoruz. Bir insan bu kadar süründürülür mü anlayamıyorum. Bu konuda her şey söyleniyor, her şey yazılıyor ama hiçbir değişiklik olmuyor. ? ADALET YÜREK BURKUYOR Genco Erkal: Tek başına bu olay bile ülkemizde adaletin yürek burkan durumunu belgelemeye yeter. Saygın bir gazeteciyazar, aynı zamanda seçilmiş bir milletvekili 6 yıldır somut ve kabul edilebilir bir gerekçe gösterilmeden hücrede tutulabiliyor. Bunu kabullenmek mümkün değil. Ha gayret Sevgili Balbay, üretmeye devam. İnanıyorum ki esirliğin uzun sürmeyecek. “Kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir.” ANKARA Gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Silivri’deki tutukluğunda 5. yıla girerken; ailesi de Silivri yollarında 5. yıllarına giriyor. Annesi Melek Balbay, “Bir an önce kavuşmak istiyorum, çoluk çocuğu mahvoldu. Oğlanın soruları ciğerimizi deliyor” diyor. Babası Fevzi Balbay, “Silivri yolunu gide gele düzledik. Allah insaf, merhamet versin” diye ekliyor. Kardeşi Suat Balbay ise “Herkes şikâyetçi, icraat yok. Hukuk cinayeti sürüyor” sözleriyle isyanını dile getiriyor. Balbay’ın eşi Gülşah Balbay ve çocukları Yağmur ile Deniz, anne babası MelekFevzi Balbay ile kardeşi Suat Balbay’ın hayatları Silivri yollarında geçiyor. Balbay’ın Nazilli’de yaşayan annebabası ile konuştuk. Eşin direnci Annenin özlemi Oğluma kavuşmak istiyorum ‘Ben umudumu yitirmedim ? ÖZGÜR İNSANDAN KORKARLAR Mehmet Aksoy: Balbay’ın 5 yıldır yaşadığı tutsaklıktan başka bir şey değil. Onun özgür fikirlerinin hapiste tutulması amaçlanıyor ama bu başarılamaz diye düşünüyorum. Aslında iktidarların her zaman böyle kurbanlara ihtiyaçları vardır çünkü özgür insanlardan korkarlar. Susturmaya çalışırlar ama bu hiçbir zaman başarılamadı. Doğru yolda, doğru şeyleri savunan o kişinin hareket kabiliyetinin kısıtlanması, çocuklarıyla görüşememesi oldukça üzücü bir durum. Vicdansızlık bu aslında. Bugün olmayan şey vicdan... ? TOPLUM UYANIYOR Tarık Akan: Adalet diye bir şey kalmadı bu ülkede. Adaletin şayet yarısı çalışıyor olsaydı, bunlar katiyen olmayacaktı. Ama adalet sistemi tamamen yok olmuş vaziyette bence. Ve bunun yapılmasının tek nedeni, Türkiye’de aydın olan, toplumuna ışık tutmaya çalışan insanları yok etmek ve korkutmaktır. Ama artık toplum yavaş yavaş da olsa her şeyin farkına varmaya başlıyor. Bunları düşünen ve yapan zihniyetin günün birinde yargılanacağına inanıyorum. Kardeşin isyanı ? 75 yaşındaki annesi Melek Balbay’ın sözleri yürekleri yakıyor. İlk sözü; “Bir an önce kavuşmak istiyorum oğluma”. Sonra, 4 yıldır Silivri yollarında geçen hayatlarını anlatıyor: “Gittik, gittik, döndük geldik, tahliye yok, tahliye yok, uzattılar, uzattılar bugüne geldi. Biz bu yaşta kar kış demedik gittik, yollarda Suatımın arabasının camları buz tuttu. Bu yaşta rezil olduk, oluyoruz, Allah bildiği gibi etsin. Daha ne diyeyim? Bundan sonra ne olacağını bilemiyoruz. Allah’a havale ettik. Hayırlı olsun. Çoluk çocuğu mahvoldu. Çocuklarının yüzüne bakamıyoruz. Oğlan, baba ne zaman gelicen, diye soruyor, ciğerimizi deliyor. Kızcağızım büyüdü, o anlayışlı biliyor babamın yanında ağlamayayım üzülür, diyor ama oğlan bilmiyor, annesinin kucağında koydu gitti. Allaha havale ettik, çektiğimizi Allah bilsin.” ya siz?’ GÜLŞAH BALBAY Hukuksuzluğa dur diyecek merci arıyoruz babamın, Gülşah’ın, çocukların çektiklerini dile getirip acınma duygusu yaratmanın bir manası yok. Olması gereken, hukuksuzluğa ‘dur’ demek. Bol bol laf var ama icraat yok. İnsanlar çürümeye terk edildi, esir gibi. Topluma ölü toprağı serpilmiş sanki. kendimi bir karabasan, bir korku filmi içinde gibi hissediyorum. Sadece seyrediliyor. Kanunları tanımıyorlar, koca Genelkurmay Başkanı tanık getiriyor, dinlemiyorlar. Herkes şikâyetçi, çözüm bulan yok. Başbakan çıkıyor, tutuklu Genelkurmay Başkanı olur mu, diyor. Ama Hakan Fidan’a yaptığını ona yapmıyor. Seçilmiş milletvekili içeride, toplum duyarlılığını kaybetti.” ? Mustafa Balbay’ın kardeşi Suat Balbay da 4 yıldır her hafta Silivri yollarında. Ailelerin Silivri’de yaşadığı aramalar ve benzeri mağduriyetleri o kadar önemsemiyor. “Bunlardan şikâyet etmiyorum. Bunlar resmin önemli tarafı değil” diyor ve şunları ekliyor: “Bütün olay bu hukuk cinayeti. Hukuk cinayeti sürüyor. Bu hukuksuzuluğa ‘dur’ diyecek merci arıyoruz. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, ana muhalefet lideri ve diğer muhalefet partileri herkes seyrediyor. Ortada bir hukuk cinayeti, hukuksuzluk var. Uzun tutukluluktan herkes şikâyetçi ama kimse elini taşın altına koymuyor. Benim annemin, Bugün 6 Mart 2013... Balbay, Silivri Cezaevi’ne gireli tam dört yıl oldu. Bugün de her gün olduğu gibi içimde kaynayıp coşan ayaklanma ve başkaldırıyı bir kez daha duyumsuyorum. Ve hâlâ cevabını bulamadığım o soru: “Balbay niye hâlâ içeride?” Onsuz geçen koca dört yıl... Sınırsız bir boşluk kuyusunda yuvarlanıp durduk... Kızım Yağmur, oğlum Deniz ve ben... Yıllarca karşımızda ne idüğü belirsiz bir güç ile körebe oynadık. Bu belirsiz gücü ete kemiğe büründüremeden... Ve her gün çığlıklarla dışa vurulamamış yürek boğulması yaşamak... Can kurtaranımız, yaşanacak güzel günlere olan inancımız ve bizi yalnız bırakmayan dostlarımız... Balbay, Cumhuriyet gazetesinin yıllarca Ankara Temsilciliği’ni yapmış deneyimli bir gazeteci. Şimdiye kadar hiçbir iktidara boyun eğmemiş. En büyük emeli mesleğini özgürce, korkusuzca ve çizgisinden sapmadan yapabilmek olmuş. Şu anda hakkında ikişer ağır müebbet hapis cezası hükümeti cebir ve şiddet uygulayarak yıkmaya kalktığı için, 20 yıl ceza halkı isyana teşvik ettiği için, 10 yıl da varlığı hâlâ ispatlanamamış Ergenekon terör örgütüne üye olduğu için isteniyor. Mahkemenin delil olarak önümüze koydukları tamamen mesnetsiz. Bilgisayarındaki notların adli kontrol sırasında tahrif edildiği TÜBİTAK tarafından rapor edildiği halde mahkeme kör, sağır... Diğer deliller ise Ankara Büro’nun santralından kaydedilen konuşmalar ve Balbay’ın kitapları... Tüm bunlar bir gazeteciyi terörist ilan etmeye yeterli mi? Tabii ki hayır. Ne yaparsınız, 2013’te ‘ileri demokrasi’den bizim payımıza düşen bunlar... Balbay, iki sene önce mücadelesini siyasi alanda vermek üzere CHP’den aday oldu. İzmir milletvekili seçildi. O Türk kamuoyunun vicdanında çoktan beraat etti. Şimdi sıra mahkemenin kararında... Evine oyuncak silah dahi sokmamış bir gazeteci için ‘terör suçu işlemiştir’ kararı verilirse tüm topluma hukuk yoluyla gerçek terör estirilecektir. Hukuksuzluk, halkı sindirmek için kullanılan yıkıcı bir silah olmamalı. Kimi ne zaman, nasıl vuracağı belli olmayan bu silah gün gelir tetiği çekene dönebilir. Siyasal iradenin itici gücü zorbalık, kin ve zulüm olursa toplumsal gelişim ve ilerleme imkânsızdır. Bu olsa olsa geriye doğru adım atmak olur. Aklı başında hiç kimsenin bunu arzu edeceğini sanmıyorum. Medya böylesine bir başkalaşım döneminde Türkiye’yi toz pembe gösteren bir bilgisizlik yumağıyla toplumu sarmalarsa geri adımların altında tekerlek vazifesi görür. Dön dön dur... Onur kırıcı olur. Hepimizi huzur kaçkını yaptılar. Ruhsal sürgüne mahkum ettiler. Egemen güçlerle aynı fikirde olmayan herkesi terörist olarak sundular. Bu gerilimi toplum ne kadar kaldırabilir? Artık toplumsal barış ve huzurun zamanı... Ben umudumu yitirmedim. Ya siz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle