Katalog

SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2013 CUMARTESİ 12 Erdoğan’a Siyonizm tepkisi Başbakan’ın Viyana’da Medeniyetler İttifakı toplantısı sırasında sarf ettiği “Siyonizm .... gibi İslamofobinin de insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır” sözleri İsrail, Yahudi çevreleri ve ABD’nin yanı sıra BM’de de rahatsızlık yarattı. başkanı Ahmedinejad ve antisiyonizmi, antisemitizmin üzerini örtmek için kullanan Sovyet liderlerinin seviyesine indiğini” kaydetti. Moskova Başhahamı ayrıca “Türk hükümetinin hâlâ Ermeni soykırımını tanımaması ise Erdoğan’ın yorumlarına bir ironidir” ifadesini kullandı. BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un sözcüsünün yaptığı açıklamada, Ban’ın Erdoğan’ın ifadelerine ilişkin “Eğer siyonizm ile ilgili yorumun çevirisi doğru yapıldıysa, bu sadece yanlış olmakla kalmaz, Medeniyetler İttifakı’nın dayandığı temel prensiplerle de çelişir” görüşünde olduğu belirtildi. Açıklamada, Ban’ın “sorumlu liderlik başlığı altında yapılan bir toplantıda böylesine yaralayıcı ve ayrıştırıcı yorumlar yapılmasının talihsiz olduğunu” söylediği ifade edildi. Medeniyetler İttifakı’nın başından beri, karşılıklı hoşgörü ve saygıyı teşvik etmek, antisemitizm ve İslamofobi dahil her türlü “aşırıcılık ve gericiliğe” karşı ses yükseltmek için çabaladığına vurgu yapıldı. Erdoğan’ın sözleri, İsrail’in yakın müttefiki ABD’nin çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Ankara ziyaretine de gölge düşürdü. Dış Haberler Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen çarşamba günü Viyana’da 5. Medeniyetler İttifakı Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Tıpkı siyonizm veya antiSemitizm veya faşizm gibi İslamofobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır” yönündeki sözlerine İsrail başta olmak üzere Yahudi çevrelerden kınama yağdı. BM’de de ciddi rahatsızlık yaratan Erdoğan’ın demecine sert bir tepki de dün Ankara’ya Dışişleri Bakanı’nı gönderen Washington cephesinden geldi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, “Başbakan Erdoğan’ın siyonizm ve faşizmi kıyaslayan beyanatının kınandığı” bildirildi. Netanyahu’nun, Erdoğan’ın açıklamalarına yönelik olarak, “Bu karanlık ve yalan ifade, dünyadan geçtiğini düşündüğümüz bir düşüncedir” ifadesine yer verildi. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigal Palmor, Erdoğan’ın demeci için “cehaleti yansıtıyor” derken, Moskova Hahambaşı Goldschmidt, Erdoğan’ı Ahmedinejad ve eski SSCB liderleriyle karşılaştırdı. (AFP/REUTERS/AA) DIŞ HABERLER [email protected] ‘Öfkeliler’in Babası Öldü Piyasa diktatörlüğü, vahşi liberalizm; demokrasi krizine bayrak açan “öfkelilerin” manevi babası Stephane Hessel öldü. Türkiye’de de “Cumhuriyet” Yayınları’ndan “Öfkelenin” adıyla iki yıl önce dünyayla eşzamanlı olarak çıkan ünlü bir manifestonun sahibi olan Hessel; 50 sayfayı bulmayan bu incecik kitapla yaşamının son yıllarında dünyayı sarstı. Öyle ki bu kısa bildiriyi, insanlığa yön veren en etkili siyasal metinlerden biri olan Marx ve Engels’in“Komünist Manifesto”su ile karşılaştıranlar dahi çıktı. Fransa’da baskıya girmesiyle birkaç ayda 34 dile çevrilen ve 4 milyon kopya satan kitapçığın dahiyane olan yanı, “zamanın ruhunu” konuşturmasıydı... Küreselleşme karşıtı hareketle, 2000’ler başında yükselen ve 20072008 finans krizi sonrasında Batı’yı teslim alan “öfke seli”, Hessel manifestosu ile birleşince; “Öfkelenin!” düsturu, Wall Street göstericilerinden İspanya’nın “Puerta del Sol” aktivistlerine ve İtalya’nın Grillo destekçilerine dek “yurttaşlık haklarını arayan” eylemcilerin rehberi oldu. İnternet ve sosyal ağlarda aktif olan sistem karşıtları, Hessel’in mesajını bir ışık hızıyla çoğaltıp yaydılar. “Rus devriminin yapıldığı 1917 yılında” doğmuş olmakla iftihar ettiği söylenen Hessel, aslında tüm sorulara yanıt veren bir “mesih” olmak iddiası taşımıyordu. Hessel’in verdiği başlıca mesaj, Elysee sarayından Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın da dikkat çektiği gibi; “haksızlığa boyun eğmemekti!” “Özgürlüklerinizin yok olmasına seyirci kalmayın. Direnin. Edilgen olmayın. Yazgınız sizin elinizde. İnsanlık tarihi, yazgıyı değiştirmek sorumluluğunu gösteren yurttaşların eseridir” diyordu özetle Hessel. Bu mesajı üstelik sadece sözleriyle değil, sık rastlanmayan bir örnekle yaşamıyla veriyordu. Hessel’in sözlerine ve manifestosuna ağırlık katan unsur da bu baştan sona yaşamını yönlendiren tutarlı yeryüzü duruşu olmuştu. Nerdeyse bir asır süren yaşamına Protestanlığı seçen bir Alman Yahudisinin oğlu olarak başlayan Stephane Hessel, II. Dünya Savaşı öncesinin çalkantılı yıllarında Fransız yurttaşlığına geçmiş; savaşta direnişçilik yapmış, toplama kampında ölümle yüz yüze gelmiş ama mücadelesini bırakmamış, Avrupa’ya barışın gelmesiyle diplomatik kariyere girmiş, BM Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin yazılımında bulunmuş, VietnamCezayir’in bağımsızlaşma süreci içinde ön saflarda yer almış ve nihayet yaşamının son demlerinde dahi Filistin mücadelesine verdiği destek yüzünden Yahudi lobilerince istenmeyen adam ilan edilmiş bir isimdi. En son Gaze’ye yardım filosuna destek verdiği için Yahudi cemaatlerinin şimşeklerini çeken Hessel, bu saldırıları geç yaşında istifini bozmadan, soğukkanlılıkla karşılaşmış ve “Baba tarafım itibarıyla ben bir Yahudiyim” demişti: “Geçmişte Nazilerle mücadele etmişliğim var. Antisemitizm suçlamalarına bu itibarla duyarlı değilim. İsrail devletinin davranışı karşısında öfkelenmek hakkımı kullanıyorum. Bunu antisiyonist ya da antisemitlikle damgalamak, aptallıktır. İki devlet; YahudiFilistin devletleri yan yana yaşamak zorunda. Bunu var gücümle istiyorum!” “Öfkeliler” kitabıyla dünyanın geç yaşında tanıdığı “bilge” hakkında okuduğum en etkileyici değerlendirmelerden birinde Hessel, annesinin vaktiyle vermiş olduğu bir öğüdün hayatına eşlik etmiş olduğunu anlatıyordu… Hessel’e “Hayatta size verilmiş olan en değerli öğüt nedir” diye soruyorlar. “Karizmatik bilge” şu yanıtı veriyor: “Annem bana, ‘Mutlu olacağına söz vermen lazım. Çevrendekilere vereceğin en büyük lütuf budur’ demişti. Bu söz hayat boyu bana rehberlik etti.” Aynı şekilde “Kaybettikleriniz nedir?” sorusuna da Hessel; “Şanslıyım” yanıtını veriyor: “Hayatta önemli olan hiçbir şeyi kaybetmedim. Karşılaştığım tüm çehreleri ve öğrendiğim tüm şiirleri hatırlıyorum. Ezberinden okuyabildiğim değişik dillerde 100 şi ir biliyorum. Hâlâ yeni şiirler öğreniyorum. Geçen hafta daha Rilke’nin Orfe’ye sonelerini öğrendim!”(Guardian, 27 Şubat) Şapo! Ne müthiş bir bellek! Ne müthiş bir entelektüel zenginlik! Ve ne müthiş bir yaşam tutkusu! Boş yere Stephane Hessel olunmuyor. Hessel’i sıra dışı öğütlerle büyüten annesi Helen Grund, aslında ressammış. Baba Franz Hessel de yazarmış. Hessel, kültür ve şiir aşkını evde küçük yaşında, Chagall ve Picasso’ların dostu olan annebabadan almış. Annesi ve babası, 60’lı yıllarda François Truffaut’nun çektiği bir kült film olan “Jules ve Jim” adındaki öyküye ilham veren tutkulu bir üçlü aşk yaşamış ve ardından ayrılmışlar… Stephane Hessel’in yaşamı baştan sona roman gibi. İçine bir değil, dolu dolu birkaç yaşam sığan bir yaşam bu. ve bunun antisemitizm tanımı şeklinde değerlendirerek iptalini memnunlukla karşıladığını hatırlatırız” denildi. ürkiye hala Ermeni soykırımını tanımadı’ Amerikan Yahudi Komitesi, ABD merkezli İftira ve İnkârla ‘T Mücadele Birliği Erdoğan’a tepki gösterirken Moskova Hahambaşı ve Avrupa Hahamlar Konferansı Başkanı Pinchas Goldschmidt, Erdoğan’ın siyonizme yönelik eleştirisinin antisemitizm boyutlarına vardığını belirtti. Goldschmidt açıklamasında, “Bu Yahudi halkına ve özünde Rus devrimiyle yaşıttı barış olan bir harekete yapılmış cahilce ve nefret dolu bir saldırıdır” derken Erdoğan’ın bu sözleriyle, “İran Cumhur ehaleti yansıtan içi boş sözler’ İsrail gazetesi Jerusalem Post’un haberine göre, İsrail Dışişleri Sözcüsü Yigal Palmor, Erdoğan’ın demecine ilişkin “sadece cehaleti yansıtan içi boş sözler” yorumu yaptı. Palmor, “siyonizmin Yahudi halkının ulusal hareketi olduğunu” söyledi. “Kutsal topraklarda bir Yahudi devleti kurulmasını” içeren siyonizm, İsrail devletinin kuruluş felsefesini oluşturuyor. Merkezi Cenevre’de bulunan Dünya Yahudi Kongresi’nin sponsoru olduğu BM’yi İzleme örgütü Erdoğan’ın demecini şok edici olarak değerlendirirken özür dilemesi çağrısı yaptı. Örgütün açıklamasında “BM Genel Sekreteri Ban Kimun’a selefi Kofi Annan’ın, BM’nin 1975 yılı siyonizme ilişkin kararını ırkçılık olarak gördüğünü ‘C ‘Soykırım mastürbasyonu yapmayın’ Dış Haberler Servisi İsveç parlamentosunda 1915’te “Süryani soykırımı” yapıldığına ilişkin tasarı onaylanırken, Avrupa Birliği (AB) Bakanı Egemen Bağış’ın, Süryani temsilcileri ile yaptığı görüşmede “İsveç ve Avrupa’da seyfosoykırım mastürbasyonu yapıp İsveç’in soykırımı tanımasına sebep oldunuz da ne oldu? Neden Pontus Rumlarını bu işe karıştırarak kışkırtıcılık yapıyorsunuz?” dediği bildirildi. Bağış’ın 16 Ocak’ta Asuri ve Süryani yetkilileri ile Stockholm’deki konsolosluk binasında yaptığı toplantıda Süryani halkı temsilcilerine hakaretlerde bulunduğu ileri sürüldü. İsveç’te faaliyet gösteren AksaTV’nin internet sitesinde Dikran Ego imzasıyla yayımlanan yazıda, Asuri/Süryani halkının bakanlık düzeyinde bir toplantıda yer almasının çok alışılagelmiş bir şey olmadığı, bu yüzden toplantının Türkiye tarafından gelen çağrıyla yapılmış olduğunun kesin gibi göründüğü belirtildi. Yazıda, Türkiye’nin İsveç’te faaliyet gösteren Asuri/Süryanilere aniden bakanlık düzeyinde ilgi gösterilmesinin, Türk hükümetinin İsveç’teki Asuri kurumlarından çok rahatsız olmasından kaynaklandığı kaydedildi. Hükümetin, İsveç’teki Asuri kurumlarını seyfo915 soykırımının İsveç parlamentosunda tanınmasından sorumlu tuttuğu öne sürülen yazıda, Asuri parlamenter Yılmaz Kerimo’nun bu yüzden Bağış tarafından “istenmeyen adam” ilan edildiğinin söylendiği de belirtildi. AB Bakanlığı’ndan, AB sitesi Europaportal’a bir tekzip gönderildi. Tekzipte “yazılanların çamur atma amacıyla kaleme alınmış yalanlar olduğu” savunuldu. Gazze filosunu desteklemiş : AA Siyonizmi görmedi AP ajansı, AA’nın konuya ilişkin haberinde Erdoğan’ın tepki çeken konuşmasından “siyonizm” ifadesini çıkararak alıntı yaptığına dikkat çekti. AA’nın haberinde “kaynağından düzeltme yapıldığı” ifadesinin yer aldığı belirtildi. Türkiyeİsrail ilişkileri 2010 yılında kanlı Mavi Marmara baskınıyla ciddi krize sürüklenmiş, son dönemde, ilişkilerin tamiri yönünde iki taraftan da sinyaller gelmeye başlamıştı. AP Halep’te katliam iddiası 72 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ Tlass: ABD ve Rusya savaşı bitirebilir Dış Haberler Servisi Suriye’nin Halep kentinde rejim güçlerinin 72 kişiyi öldürüp yaktığı öne sürüldü. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu’ndan (SMDK) önceki gün yapılan açıklamada, hükümet güçlerinin Halep’in doğusundaki Malkiyeh köyüne geçen pazartesi günü düzenlediği baskında öldürülenler arasında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu belirtildi. Açıklamada, yakılan cesetlerin 49’unun kimliğinin belirlenebildiği, bunların 7’sinin 8 aylıktan 12 yaşına kadar çocuklar olduğu, diğer cesetlerin kimliklerinin ise ileri derecede yandıkları için belirlenemediği kaydedildi. Hükümet güçlerinin baskın sırasında köylülere işkence ve tecavüz ettikleri de iddia edildi. Chavez ‘hayat mücadelesi’ veriyor Dış Haberler Servisi Kanserle mücadele eden Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in son ameliyatının ardından “hayat mücadelesi verdiği” bildirildi. Venezüella Devlet Başkanı Yardımcısı Nicolas Maduro, önceki gün yaptığı açıklamada, “Chavez, hayat mücadelesi veriyor ve biz de ona bu mücadelesinde eşlik ediyoruz” dedi. Son olarak geçen yıl 11 Aralık’ta kanser ameliyatı için Küba’ya giden Chavez’in, o günden bu yana hiçbir konuşması yayımlanmamıştı. Ülkesine 18 Şubat’ta dönmesinin ardından Chavez’in tedavisine başkent Caracas’taki askeri bir hastanede devam ediliyor. Chavez’in yandaşları liderlerine destek amacıyla Caracas ve diğer kentlerde toplanırken, yapılan son bir kamuoyu yoklamasına göre 5 Venezüellalıdan 3’ü Chavez’in görevine döneceğine inanıyor. Mutlu olmaya söz vermek… El Halil’de karşı karşıya F ilistinli bir esirin İsrail hapishanesindeki kuşkulu ölümüne protestolar sürüyor. Batı Şeria’nın El Halil kentinde, esirlere yönelik muameleyi protesto eden Filistinli gençlerin eylemini İsrail askerleri engellemeye çalıştı. (REUTERS) Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın çocukluk arkadaşı ve eski seçkin birlikler komutanı Manaf Tlass, Rusya ve ABD’nin Suriye’deki savaşı bitirebileceklerini söyledi. Geçen yıl rejimden kaçarak ülke dışına çıkan Tlass, Moskova ve Washington’ın, Suriye’de sağlanacak bir ateşkesin garantörleri olabileceklerini belirtti. Rusya’nın Sesi radyosuna konuşan Tlass, Moskova’nın muhalifler içindeki ılımlı güçleri destekleyerek barışın sağlanmasına yardımcı olabileceğini savunarak “Rejimi de aşırıları da desteklemeyen üçüncü bir taraf var. Suriyelilerin çoğu bu iki aşırı uç arasında seçim yapmak istemiyor, güvenli bir devlette yaşamak istiyorlar” dedi. Moskova’da üst düzey Rus yetkililerle görüşen Tlass, Rusya’nın Suriye’deki krize çözüm bulunmasına yardımcı olabilecek etkiye sahip olduğunu da belirtti. Canlı yayında teşhir ettiler Dış Haberler Servisi Çin’de 2011’de 13 balıkçıyı öldürmekle suçlanan 4 yabancı uyruklu kişi, devlet televizyonunda teşhir edildikten sonra idam edildi. Resmi CCTV’deki canlı yayında, Yunnan eyaletindeki hapishanede, mahkumların hücrelerinden alınarak ölüm cezasının iğneyle infaz edildiği bölüme götürülüşleri anbean gösterildi. Çin’de idam mahkumlarının ilk kez infaz öncesi görüntülerinin canlı olarak yayımlandığı bildiriliyor. Canlı yayın büyük tepkiye yol açtı. Öldürülen 13 balıkçının cesedi Mekong Nehri’nde iki Çin kargo gemisi içinde bulunmuştu. (REUTERS) İngiltere: Enfal katliamı ‘soykırım’ Dış Haberler Servisi Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin 1988’de Kürtleri hedef alan Enfal katliamını İngiltere “soykırım” olarak tanıdı. Kararda, 1988 yılında Baas yönetimi tarafından Kürtleri hedef alan katliamda 200 bine yakın kişinin öldüğü ve bunun bir soykırım olduğu belirtildi. Daha önce İsveç ve Norveç de Irak’taki katliamı soykırım olarak tanımıştı.