13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MART 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Şirketlerin sicil bilgilerini reel sektöre açan Kredi Kayıt Bürosu, çek riskine ilişkin bilgiler verecek İnanmazsan aç da bak redi Kayıt Bürosu’nun TOBB ile imzaladığı protokole göre, çek ve risk raporları ilgililer ile paylaşılacak. K Başbakan Yardımcısı Babacan, ‘Bütün bilgiler kişinin kendi izniyle 3. taraflarla paylaşılabiliyor. Bu sistem dünyada ilk ve tek’ dedi. 1 yılda arkası yazılan çek adedi ve tutarı ile arkası yazılan çeklerin listesi verilecek. Risk raporunda ise kişinin bankacılık sektöründeki kredi ödeme performansına ilişkin bilgiler yer alacak. Banka sayısı, toplam risk ve limiti, ilk kredi kullanım tarihi, son kredi kullanım tarihi, ödemesi geciken kredi adedi ve ödemesi geciken kredi tutarı bildirilecek. İmza törenine katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şirketlerin sicil bilgilerinin reel sektöre açılmasına ilişkin, “Ticari sır kavramının iş hayatında çok özel bir yeri var. Bütün bilgiler kişinin kendi izniyle 3. taraflarla paylaşılabiliyor. Bu sistem dünyada ilk ve tek” dedi. rotokolle ticaret hayatındaki sisli hava ortadan kalkacak’ diyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ‘P şirketlere ‘Bu sistemi kullanın. Rekabet artıyor ve artmaya devam edecek. Zira riskini yönetemeyen şirketler ayakta kalamayacak’ diye seslendi. 28 Şubat’la Bugünün İktidarları Aklanamaz İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, emek, paylaşım, yaşam hakları işleyişi, Cumhuriyet kazanımlarında düzen hesaplaşması, sorgulanmasında, iktidarlarının yaşamın her alanına yönelik olumsuz, tersine icraatlarını, artık darbelerle, son atak 28 Şubat’la büyük hesaplaşma, mağdurların şovu, operasyonu ile aklayıp paklayamazsınız. İktidarlarının Meclis’ten geçirmek istediği dünyada bir örneği olmayan, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ilkelerini toptan katleden başkanlık sisteminin diktatoryal düzeni getiren içeriğini saklayamazsınız. Üst yargıda uyum gerekçeli, zaten İktidarlarına kendi 12 Eylülleri’nin ürünü bağımlı yargı düzeniyle bile yetinmeyerek, Meclis’le birlikte tek kişiye mutlak bağlama, biyat içerikli değişiklikleri “ileri demokrasi” diye yutturamazsınız. Hele de TürkKürt bu ülkenin vatandaşı her bireyin özlemle, umutla beklediği barışı getirme adına, yürekler ağızda beklenen pazarlıkların sonucunda, tek gerçek sihirli reçete; evrensel temel insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni kriterleri rafa atılır, gerçekten birlikte barış içinde yaşama koşullarının ortadan kaldırıldığı uzlaşma kriterleri dayatılırsa... 28 Şubat’ın Erbakan’ı iktidardan düşüren sonuçlarının, partisinin içinden doğmuş AKP’yi iktidara taşıdığı, uzun soluklu iktidarda kalışına katkıda bulunduğu savlarını abartılı bulsam da yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Refah daha doğrudan Fazilet içinden doğmuş AKP’nin bir çırpıda kuruluş, yükselişini en çok Ecevit koalisyon hükümetinin iktidardaki büyük ekonomik krizle birlikte, ABD’nin Irak işgalinde biçilen rolü reddedişinin payının aynı ölçeklerde önemli, anlamlı olduğunun altının çizilmesi koşuluyla... Yeri gelmişken Erdoğan hükümetlerinin ülkemiz için en hayırlı işleri olduğunu düşündüğüm, bizi komşumuzda ölen yüz binlerin canından, milyonların çok ağır mağduriyetlerinden, bugünün Irak bataklığında saplanıp kalmış, birinci dereceden savaş suçlusu olmaktan kurtaran, Irak işgaline sınırsız destek içerikli 1Mart tezkeresinin reddedilişinin Meclis tutunaklarının artık yayımlanmasını dilerim. CHP Milletvekili Ahmet Toptaş’ın soru önergesinde altını çizdiği üzere, ilgili anayasa, yasa hükümleri 10 yıl geçtikten sonra bu tutanakların gizlenememesini öngörüyor. Türkiye’yi aklayan, hâlâ demokrasi var dedirtebilen bu belgeler neden, kimlerden saklanıyor ki? HHH Dikkatinizden kaçmış olamaz 28 Şubat’ın 16. yıldönümüne İktidarları kapalı kapılar arkasında olağanüstü bir hazırlıkla girdi. Dönemeç taşı yapılan büyük adımlarından biri olarak düğmeye basılır basılmaz henüz yayımlanmamış iddianemeyle bağlantılı yeni operasyonlarla 28 Şubat’ın ünlü toplantısına katılmış komutanların çoğunluğu tutuklanmış oldu. Tankların yürüdüğü yoldan, sorumlu sayılan komutanın cezaevine götürülüşü medya çağının çok özenle hazırlanmış bir şovu olmalı. Yandaşı, teslim alınmışı her türden büyük medya televizyon kanalları önceden hazırlanılmış programlarla günler, geceler 28 Şubat’ı sıcak gündeme taşıdı. Gerçi kaçınılmaz yaşamsal gündem İmralıKandil hattı görüşme, yazışmalarının bomba haber gelişmeleri ile istenilen etkinin yaratılması planları birazcık işlemedi. Yine de Başbakan Erdoğan’ın imam hatipliler, kendi mağduriyeti üzerinden “yarasaya benzetilme” vurgulaması ile mağduriyet canlandırması Arınç peşinden başarılı, profesyonel kadroların da katkıları ile medyatik toplumu etkileme üzerinden tam not aldılar. Elbette dünyada bir benzeri, örneği olmayan, “imamhatip” yetiştiren meslek lisesi kapsamında, tüm yükseköğrenim, mesleklerin her alanına dönük üstünlük sağlama hakkının sorgulanmasını kimseler yapmayacaktı. Dünyanın en zengin ülkelerinde de, eğitimde üniversitelere öğrenci hazırlayan ortaöğrenim okulları, liselerin ağırlığı esas, meslek okullarının ancak önlerinin kesilmemesi eğitim, ekonomik verimlilik kriterleri yok sayılacaktı. Dünyada “papaz lisesi eğitimi aldırılarak siyasetçi, doktor yetiştirmenin örneği neden yok” sorusuna yanıt aranmayacak, üç dörtlü dayatma sistemle, eğitimin içeriğinin katledilmesi sorgulanmayacak, iktidarlarının yüzkarası olacakken yüz akı başarısı olarak pazarlanacaktı. Cumhuriyet, laikliğin olmazsa olmaz ilkelerinin çiğnenmesine yönelik siyasal İslamcı 28 Şubat koşullarını yaratan icraatlar yokmuş gibi o tarihlerden günümüze hiç gündeme getirilmemiş boyutlarda bir büyük mağdurlar korosunun medyatik şovu pazarlanacaktı. Yine de darbelerle hesaplaşma gündeminde boynumuz kıldan ince; postmodern darbe 28 Şubat’la bu büyük hesaplaşma atağı karşısında, darbeci damgası yememe korkusuyla karşı durabilecek halimiz olabilir mi? Adama sorarlar, sormalılar... Gerçekten darbelere karşı, insan haklarından, demokrasiden yana duruşta, haksız, yargısız, toptancı suçlamalar, infazlar savunulabilir mi? 28 Şubat’ın andıçları, sermayemedya ayağındaki suçortakları ile hesaplaşma, mağduriyet üzerinden siyaset, katlanmış kirlilik ittifaklarında, haksızlıklarla, diktatoryal iktidar gidişinde dörtnala yapılabilir mi? Ekonomi Servisi Kredi Kayıt Bürosu (KKB) şirketlerin sicil bilgilerini reel sektöre açacak uygulamaya ilişkin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile protokol imzaladı. Protokole göre bankalarca verilen çek ve risk raporu bilgileri, bundan sonra KKB internet sitesinde üye olan iş dünyası ile paylaşılacak. Bankaların verdiği çek raporlarında keşideci ile ilgili net bilgiler bulunuyor; keşidecinin hangi bankalarla çalıştığı, çek adedi, ödenen çek ve adedi, ödenmemiş çek ve adedi, ibraz edilen ilk çekin adedi, arkası yazılan ilk çekin tarihi, arkası yazılan son çekin tarihi, ibrazında ödenen son çekin tarihi, son 1 yılda ödenmiş çek adedi ve tutarı, son TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da “Vadeli çek ve senet gibi ticari işlemler hâlâ şirketler için önemli bir fiKKB internet sitesine üye olan kişi, cep telefonunun mesaj bönansman kaynağıdır. Prolümüne kendi Risk veya Çek Raporu için, ‘Riskim veya Çekim’ tokolle ticaret hayatındayazıp bir boşluk bıraktıktan sonra TC kimlik numarasının (TCKN) ki sisli hava ortadan kalson dört hanesini yazarak, 3. şahıslara ait raporları sorgulamak iskacak” dedi. TOBB Baştediğinde ise ‘Risk veya Çek’ yazıp bir boşluk bıraktıktan sonkanı, şirketlere “Bu sistera 3. şahıs TCKN, yeniden bir boşluk bırakarak kendi TCKN’sinin mi kullanın. Rekabet arson dört hanesini yazarak, operatör farkı gözetmeksizin 4552’den tıyor ve artmaya devam KKB’ye SMS göndererek süreci başlatıyor. Kişinin kendi çek ve edecek. Zira riskini yönerisk raporu cep telefonuna hemen, 3. şahsa ait çek ve risk raporu temeyen şirketler ayakta ise, ilgili kişinin onayı alındıktan sonra SMS ile gönderiliyor. Bu kalamayacak” diye seslendi. sistem çok hızlı, mesajı attıktan 1012 saniye sonra rapor cep teKKB Genel Müdürü Kalefonuna geliyor. Telefona gelen özet çek ve risk raporunda, kişi sım Akdeniz de çek veya risk kredibilitesine dönük kritik bilgiler yer alıyor. raporlarına erişim için KKB inÇek numarasıyla da sorgulama yapabilme imkânı veriliyor. ternet sitesine üye olunması geBu, aynı zamanda bu çekin bankanın kayıtlarında gerçekten rektiğini belirtti. var olup olmadığı konusunda teyit veriyor. SiStem naSıl işleyecek? İhracat iki ayda yüzde 5 arttı u TİM verilerine göre ocak ve şubatta 23.2 milyar dolarlık ihracat yapıldı. TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçının finansmanda zorlandığını belirterek ekonomi yönetiminden kur ve kredilerle ilgili düzenleme istedi. Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre ihracat yılın ilk iki ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artışla 23.2 milyar dolara çıktı. Bu dönemdeki en yüksek ihracatı 3.28 milyar dolarla otomotiv sektörü gerçekleştirdi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından açıklanan verilere göre şubatta yüzde 5.6 artışla 11.69 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 11.82 artışla 153.64 milyar dolar olarak gerçekleşti. Gelişmiş ülkelerin izledikleri politikalar ile para birimlerinin değerini düşük tutmaya çalıştıklarına dikkat çeken Büyükekşi, “Yani rekabetçi kur artık her zamankinden daha önemli. Birçok ülke ihracat artışı için kur ile oynuyor. Bize göre Türkiye için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile kurdaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve de TL’nin rekabetçi seviyelerini korumak olacaktır” dedi. Büyükekşi 2012’de büyümenin yüzde 2.5 seviyesinde kalacağına ve ihracatın destek ihtiyacına dikkat çekerek “İhracatçı finansmanda zorlanıyor. Eximbank, Bankalar Birliği, Katılım Bankaları Birliği ile beraber teknik bir çalışma grubu oluşturduk. Hazırladığımız raporu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a sunduk. İhracat kredilerin artırılması, maliyetin düşürülmesi için önerilerimizi ilettik” dedi. Adliyede savcılığı kınadılar Afiş asan sendikacılara soruşturma ALİCAN ULUDAĞ mali müşavirler siyaha büründü Taksim’den Tünel’e kadar protesto yürüyüşü yapan mali müşavirler, özellikle Kamu Gözetimi Kurumu’nun Türkiye ekonomisinin geleceğini ipotek altına aldığını ve işletmelerin bağımsız denetiminde işlerini zorlaştırarak kendilerini devre dışı bırakmaya çalıştığını savundu. Muhasebe Haftası nedeniyle Taksim’de bir basın açıklaması yapan İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, meslek camiasının taleplerini şöyle sıraladı: “Denetim yapacak serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlere sınav zorunluluğu getirilmemeli. Mesleki eğitim, ücretlendirme, denetim ve disiplin gibi birliğimizin kuruluş yasasında yer alan yetki ve sorumluluk alanlarına müdahale edilmemeli, gerekli durumlarda ‘birliğimizle işbirliği’ yapılmalı. Unvanlar arasında ayrımcılık yapılmamalı ve eşit davranılmalı. TÜRMOB eğitimleri kabul edilmeli. Harç, hizmet bedeli, mühür ve benzeri konularda yasal dayanağı olmayan yetkiler kullanmasından vazgeçmeli. Paydaşların katılımına ve denetimine açık bir yönetim tarzı sergilemeli.” ANKARA Büro işkolunda yapılan grev kapsamında Ankara Adliyesi içinde afiş asan ve bildiri dağıtan Büro Emekçileri Sendikası’nın (BES) üyeleri hakkında soruşturma açıldı. 27 Şubat’ta büro işkolunda yapılan genel grev kapsamında BES’in Ankara Adliyesi’ndeki işyeri temsilcilerinin duyuru amacıyla bildiri dağıtmaları özel güvenlik görevlilerince engellendi; astıkları afişler toplatıldı. Olayın büyümesi üzerine BES’in işyeri temsilcileri Kamuran Emir, Turgay Akçay ve Gülçin Ergün, idari işlerden sorumlu Başsavcı Vekili Şadan Sakınan ile görüştü. Sakınan, bildiri dağıtılmadan önce kendisinden izin alınması gerektiğini söyledi. Grevin ertesi günü, yani 28 Şubat’ta adliyeye gelen BES temsilcileri, kendilerine ayrılan panodaki afişlerin de kaldırıldığını gördü. Bunun üzerine sendika, panoya “Başsavcılık tarafından sendikamıza yönelik baskıları ve panolarımıza yapılan müdahaleyi kınıyoruz” şeklinde afiş astı. Özel güvenlik bu afişleri de kaldırdı. Kameralardan yapılan tespitle üç BES üyesi hakkında soruşturma açıldı. Çalışanlar, adliye içindeki karakola giderek ifade verdi. ‘Getirdiklerinden çok götürüyorlar’ Ekonomistlere göre, özelleştirmeyle gelen yabancı yatırımcı katma değer yaratmıyor, yeni istihdam alanı açmak bir yana aldıkları işyerinde çalışanları işten çıkarıyor EMRE DÖKER Başçı’dan sıkılaştırma mesajı Ekonomi Servi si Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, sert sermaye çıkışları olması halinde TL likiditesini azaltarak sıkılaştırma yapabileceklerini söyledi. Londra’da yapılan banka ekonomistleri toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başçı, faiz koridorunu kademeli olarak 850 baz puandan 400 baz puana daralttıklarını belirterek “Koridor halen asimetrik ve yukarı yönlü geniş ki bu da sert sermaye çıkışları olması halinde TL likiditesini çekerek sıkılaştırma yapmaya hazır olduğumuz sinyalini veriyor” dedi. Kur savaşı riski görmediklerini ifade eden Başçı, kredi büyümesini sıkılaştırıcı yönde atılan son adımların etkisinin önümüzdeki aylarda görüleceğini belirtti. İZMİR Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin olağan genel kurulunda, bu yıl yeni teşvik yasasıyla yabancı yatırımcının Türkiye’ye 15 milyar dolar getireceği açıklandı. Derneğin başkanı olarak son kez konuşan İzzet Karaca, özelleştirme ihalelerinin uluslararası yatırımcının Türkiye’ye ilgisini artıracağını söyledi. Ancak ekonomistler, yabancıların getirdiğinden çok götürdüğünü vurguluyor. Emekli Ankara Üniversitesi Sos yal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bilsay Kuruç, yabancı sermayenin Türkiye’de “hazır yatırıma” geldiğini dile getirerek “Yeni istihdam alanı açmıyorlar. Çalışanları işten çıkarıyorlar” dedi. Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erinç Yeldan da, “15 milyar dolarlık yabancı yatırım” sözünün, kamunun sosyal tesislerinin pazarlanması için yeni pazar arayışı olabileceğini söyledi. “15 milyar dolar” sözünün klişe bir rakam olduğunu vurgulayan Yeldan, “Kısa vadeli toplumsal hafızaya sahip olduğumuz için bu gibi klişe rakamlar unutuluyor. Türkiye’de her zaman yüzde 5 büyüme, yüzde 5 enflasyon, yüzde 6.5 kısa vadeli faiz dışı fazla gibi klişi rakamlar sürekli söylenir. Bunların yanına ayrılmaz bir parça olarak 15 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı da eklenir” dedi. Bu sözlerin ciddiye alınacak bir tarafının kalmadığını belirten Yeldan, “Maliye politikası çıkmaza girdiği için yine özelleştirme, yine aynı rakamsal hedefler tozlu raflar dan indiriliyor. Geçenlerde kamu kuruluşlarının sosyal tesislerinin özel sektöre açılacağı, devredileceği haberleri vardı. Bu rakamlar bununla ilintili bir pazar arayışı olabilir” diye konuştu. Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Umut Halaç da “Özelleştirmelerle, var olan şirketler yabancılara satılıyor. Bu yabancıların doğrudan bir yatırımı olmuyor. Büyük bir firma gelip de fabrikasını Türkiye’de bir kente kurmuyor. Varlığımızı yabancıya satmış oluyoruz” diye konuştu. Avustralyalı 170 firma Türkiye’ye çıkarma yaptı Ekonomi Servisi Avustralya’nın Viktorya eyaletinden bakanlar, 170 yerli firma ile birlikte Türk şirketlerle işbirliği geliştirmek üzere İstanbul’a çıkarma yaptı. Viktorya Eyaleti’nin İnovasyon, Turizm, Hizmetler ve Küçük İşletmelerden Sorumlu Bakanı Louise Asher; Limanlar, Yarışlar, Önemli Projeler ve Kırsal Bölge Şehirlerinden Sorumlu Bakanı Denis Napthine ve beraberindeki heyet farklı sektörlerin temsilcilerini ziyaret etti. Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra Türkiye’ye gelen heyet; gıda, turizm, tarım, at yetiştiriciliği, su kaynakları, altyapı, savunma, yüksek eğitim ve denizcilik sektörlerine odaklanıyor. Yapılacak işbirlikleriyle iki ülke arasında 46 milyon Avusturya Doları olan ticaret hacminin artırılması hedefleniyor. Suyu temizleyen filtreli şişe Karbon filtresiyle sağlıklı su tüketimi sağlayan Bobble marka su şişesi Türkiye’de satışa sunuldu. Amerika ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılan Bobble, suyu temizleyerek kullanıma sunuyor. Şişenin, suyu klor, koku ve organik kirleticilerden arındıran bir karbon filtresi bulunuyor. DG Farma CEO’su İlker Torlak, şişeyi tanıtırken “Türkiye’de 5 binin üzerinde satış noktasında tüketiciyle buluşacak olan filtreli su şişeleriyle belediyelerin ‘mikropsuz su’ olarak tanımladığı musluk suları da daha kaliteli hale gelecek” dedi. 100 işverenden 93’ü erkek Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 yılına ilişkin Girişimcilik istatistiklerini açıkladı. Mart ayının ilk haftasında kutlanan Girişimcilik Haftası etkinlikleri kapsamında yayımlanan çalışmalardan ‘Hanehalkı İşgücü Anketi’ne göre işveren olarak çalışanlar içinde kadının payı yüzde 6.9 iken erkeğin payı yüzde 93.1 olarak hesaplandı. Toplam istihdamın içinde işveren olarak çalışanların payı ise 5.3 oldu. Girişimlerin en fazla faaliyet gösterdiği alan yüzde 40.5 ile toptan ve perakende ticaret sektörü oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle