18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2013 PAZAR 6 HABERLER Kılıçdaroğlu, ortaya çıkan MGK belgesiyle Ergenekon ve Balyoz davalarının çöktüğünü söyledi ‘Erdoğan’ın da hapiste olması lazım’ ÖZLEM GÜVEMLİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gülen cemaatine yönelik 2004 tarihli MGK kararlarının, AKP’nin ikili oynadığını ortaya çıkardığını belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan kararların altına neden imza attığına dair açıklama beklediklerini söyledi. Ortaya çıkan MGK belgesi ile Ergenekon ve Balyoz davalarının çöktüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Orada yargılananlar, bugün hapiste olanlar o belgelere dayandırılarak yapıldıysa ki öyle oldu o zaman bu belgeye dayanarak başta Erdoğan olmak üzere hepsinin içeride olması lazım. Aynı mantık, aynı yöntem” dedi. Kılıçdaroğlu dün İstanbul’dan beraberinde heyetle birlikte bir dizi temasta bulunmak üzere ABD’ye gitti. Ziyaret öncesinde Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, ABD’de Fethullan Gülen ile görüşme konusunun gündemlerinde olmadığını söyledi. Ortaya çıkan 2004 tarihli MGK kararları ile ilgili sorular üzerine Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın bugüne kadar “kardeşim” dediği iyi ilişkiler kurduğu birçok kişiye ihanet ettiğine dikkat çekerek, Kaddafi’yi sırtından bıçakladığını, Esad’a ve Necmettin Erbakan’a ihanet ettiğini vurguladı. Erbakan’ın açımasızla eleştirildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu “Ter döken fotoğraflarını gösterdin. Yiğitlik edebiyatı yapıldı, biz asla izin vermeyeceğiz dendi. Bir baktık ki bunlar Erbakan’dan daha kötülermiş. İhanet kültüründen gelen önce kendi insanlarına arkadaşlarına sonra da kendi ülkelerine ihanet ederler” dedi. Başbakan Erdoğan’ı eleştirmeye devam eden Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Niye dik durmadın arkadaş. Bu imzayı niye attın arkadaş? Efelenerek yürüyordu, ‘küçük dağları ben yarattım’ diyordu. ‘O günün koşulları öyleydi’ diyorlar. Hangi koşullardan İkiyüzlü siyaset bahsediyorsun? Tek başına iktidarsın. MGK sivilleşmiş. Bugün hâlâ o kararların gereğini yerine getirmek için çalışıyor. Vahim bir tablo ile iki yüzlü bir siyaset ile karşı karşıyayız. Hep söylerim yalancıdan başbakan olmaz. Tablo bu gerçeği ortaya koydu.” Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın bu konuda açıklama yapmamasına da tepki gösterekek “Neden yapmıyor biliyor musunuz? Yapacağı her açıklamanın belgeyle yalanlanacağını o da biliyor” dedi. Dershanelere gerek kalmayacak bir eğitim sistemi gerçekleştirilerse düzenlemeye destek vereceklerini kadeden Kılıçdaroğlu, “100 bin kişi oradan ekmek yiyor. 100 bin kişiyi işe mi alacaklar? İşe aldıkları zaman atama bekleyen öğretmenler ne olacak?” dedi. CHP Genel Başkanı olarak ABD’ye ilk ziyaretini yapacağını belirten Kılıçdaroğlu, Washington’a Amerikan Kongresi ve 3 düşünce kuruluşunun daveti üzerine gittiğini, CHP’nin görüşlerini, düşüncelerini, ilke ve değerlerini anlatacaklarını söyledi. Devlet Erkinde Bir ‘Taşeron’ Cemaat – Erdoğan arasındaki çatışmanın “yasal”lığı ilgilendiren çok önemli bir yönü üzerinde durmuyoruz. Geçen cuma gecesi Halk TV’de üzerinde biraz durdum. Burada köşenin elverdiği ölçüde ayrıntısına gireceğim!.. Bu nasıl bir çatışma? Evet bir sürü noktaya işaret ediyoruz ama bir açı var ki susuyoruz: Cemaat, devlet içinde bir “iktidar erki” kullanıyor. Kullanıyordu demek istemiyorum, her ne kadar Erdoğan iktidarı özel mahkemeleri lağvederek ve poliste cemaati bu “erk”lerden kısmen uzaklaştırdıysa da halen mesela yüksek yargıda ve daha kimbilir nerelerde “cemaat adına” iktidar olanakları kullanılıyor. Şüphesiz devlet içinde “tek görüşte insanlar” aramak yanlıştır. Toplumun farklı görüşte insanları orada çalışır. Benim kastettiğim ise parti gibi davranan bir önemli “iktidar ortağı” ve “odağı”nın, “müttefik”in bu konumundan yararlanarak polis, istihbarat, MİT, yargı vb. gibi devletin çok önemli erklerini (icra güçlerini), fiilen kullanıyor durumda olmasıdır... Bu yasal değildir daha doğrusu yasadışı bir durumdur. Durun, durum o kadar karmaşık değil, izah edeyim! HHH AKP, yasalara göre kurulmuş bir parti. Seçimlere giriyor, kazanıyor, parlamentoya giriyor, hükümeti kuruyor. Tamamen meşru, yasal bir durum. AKP’nin iktidar olma ve ülkeyi yönetme meşruiyeti, seçim süreci tarafından belirleniyor. Ve iktidar olarak devletin / ülkenin erklerini kullanıyor: Polis, istihbarat, MİT, devletin diğer önemli organları ve ülkemizin diktatoryal özelliğine uygun olarak da tabii ki yargı! Özetle, tüm icra gücüne sahip. İktidar olmak demek icrayı kullanmaktır. HHH Gelelim cemaate... AKP ile dayanışma ve ortaklık serüveni, cemaati devlete önemli ölçüde yerleştirdi. AKP dönemi, cemaatin yıldızının parladığı devlette, iktisadi ve sosyal hayatta ve medyada büyük bir hızla yayıldığı dönem. Cemaat bütünüyle politika yapan bir örgüt. Her politik konuda fikri var. Olabilir ama olamaz bir durum var: AKP ile ortaklığı nedeniyle devlette önemli icra örgütlerinde var, dahası bu erkleri yönetiyor. Poliste, istihbaratta, yargıda... Buralarda birey olarak değil, örgüt olarak bulunuyorlar! Anladığım kadarıyla milletvekili kontenjanları da var... Bakan olarak varlar mı?! HHH Peki soruyorum: Cemaat bu erklerde bulunurken meşruiyetini nereden alıyor? Meşruiyetinin kaynağı nedir? Seçimlerde yok, oyu yok, şusu yok, busu yok... Peki, cemaat adına devletin icra güçlerini hangi hak ve hukukla yönetebiliyor? Tamamen illegal bir durum söz konusu... Pardon, AKP neye dayanarak “iktidar ortaklığı” kuruyor. İktidar ortaklığı ancak seçimlere giren ve parlamentoda temsil edilen partiler arasında olabiliyor. Buna da koalisyon ya da koalisyon hükümeti deniyor. Abartarak bir örnek vereyim: AKP iktidar olmuş ve bazı devlet organlarının yönetimini taşerona veriyor! HHH Durum budur. Devlet erkinde yasal iktidar partisiyle ilgisi olmayan bazı güçlere yer verilmesi anayasal bir suç oluşturur. Meşruiyetini halktan ve seçim sürecinden almayan hiçbir güç iktidara ortak olamaz ve devlet erkini kullanamaz! Başbakanın, cemaat güçlerine karşı poliste, istihbaratta, yargıda cemaat güçlerini dağıtması bütün bu açılardan da yasaldır. HHH Fakat şöyle bir durum da var: Cemaatin hedefi doğrudan RTE’dir! Dikkat edin: AKP değil... İktidara yandaş bir yazar geçen gün yazısının başlığında, cemaatin hedefi Erdoğan’dır, diyordu! Günaydın! Jeton neden bu kadar geç düşüyor bilmiyorum, 2012’nin 7 Şubatı’ndan bu yana durumu yeni kavramışlar!! Tabii ki hedefleri Erdoğan! Bence çok daha önemli bir olgu, cemaatin, Erdoğan bertaraf edilirse AKP ile hiçbir sorunu olmayacak gibidir... Yani Erdoğan dışında işleri tıkırında! İşin ilginci, Erdoğan’sız bir AKP’nin de Gülen ve cemaat gibi bir sorunu olmayacağı görüntüsüdür. Geçen iki yıl içinde, cemaatin AKP’yi kabuk parti olarak kullandığı yolundaki yazılarımı bulup çıkartmalıyım.. Olayın başka komik bir yönü, CHP’nin gel bizi kullan biçiminde bir tutum içinde görüntü vermesidir. Yoo sadece şaka yapıyorum! ABD’de CHP’yi anlatacağım Avukat Çiçek, ‘ortaya çıkan MGK kararı’ konusunda Başbakanlık ve mahkemeyi suçladı ‘Belgeleri gizlediler’ Cemaat şirketlerine inceleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki “dershane” kavgasının ardından Maliye Bakanlığı’nın cemaate yakın olarak bilinen üç grup hakkında vergi incelemesi başlattığı belirtildi. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın hakkında vergi incelemesi başlattığı gruplar arasında Boydak Grubu da yer alıyor. Boydak Holding Başkanvekili Mustafa Boydak, 3 şirketlerinin Maliye tarafından denetlendiğini doğruladı. Grup şirketlerinin daha önceki yıllarda da denetlendiğini belirten Boydak, “Bence rutin dışı bir denetim değil. Geçen yıl da daha önceki yıllarda da benzer denetimlerden geçmiştik. Daha önceki denetimlerden bir şey çıkmayınca memnun olmuştuk. Yine memnun oluruz” açıklamasını yaptı. Maliye Bakanlığı, Gezi olayları sırasında Divan Oteli’ni eylemcilere açan Koç Grubu hakkında da vergi incelemesi başlatmıştı. Boydak geçen temmuz ayında yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi taşıyan şirketleri gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Yanlış algıya maruz kalmayalım. İş dünyamızda, ‘Sen bana düşmansındeğilsin’ gibi ayrım yapmayalım. Ekonomiyle ilgili sorunları aşarız, bundan en ufak bir endişe olmasın. Ayrımcılık yapmayalım. Biz ekonomiyi çözeriz” demişti. Boydak’ın bu sözleri Koç grubuna destek olarak değerlendirilmişti. Taraf gazetesi dün Boydak Grubu dışında cemaate yakın olarak bilinen iki ayrı grup hakkında da vergi incelemesi başlatıldığını duyurdu. Taraf bu gruplardan birisinin “medya ve madencilik” alanında, diğerinin ise “yayıncılık” alanında faliyet gösterdiğini belirtti. Geçen aylarda bazı internet sitelerinde cemaate yakın olduğu bilinen Timaş Yayınları’na Maliye tarafından baskın yapıldığı duyurulmuştu. Evrakların Maliye tarafından incelendiği belirtilmişti. Cemaate yakın olan Kozaİpek Holding de “medya ve madencilik” alanında faaliyet gösteriyor. Kozaİpek Holding maden işletmeciliğinin yanı sıra Kanaltürk televizyonu ile Bugün gazetesinin de sahibi. Taraf’ın haberinde belirttiği “medya ve madencilik” alanında faliyet gösteren grubun da Kozaİpek Holding olabileceği yorumları yapılıyor. Adaleti zedelediler İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından yargılanıp hapis cezasına çarptırılan muvazzaf ve emekli askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, her cumartesi olduğu gibi bu hafta da Beşiktaş’taki Demokrasi Anıtı önünde toplanarak 62. kez “Sessiz Çığlık” eylemi yaptılar. “Bu kadar haksızlık yetmez mi adaletin yarası bir babanın çocuğunu kucaklamasıyla sarılır”, “Adalet yoksa barış da olmaz”, “Hukuk ve adalet için yürekten bir sessiz çığlık” yazılı pankart ve dövizler açılan eylemde, platform adına basın açıklamasını 16 yıl hapse çarptırılan Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün kardeşi Nurhan Ekinci okudu. Vardiya Bizde Platformu’nun açıklamasında, “Toplumun adalet duygusunu zedeleyen bu davaların, ülke yönetiminden, güvenliğinden ve adaletin sağlanmasından sorumlu kurum ve kuruluşların bilgisi dahilinde ve hatta himayesinde gerçekleştirildiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin, gözaltında iken telefonuna terör örgütü üyesi 139 kişinin telefon numaralarının yüklenmesinden sorumlu polis memurunun, beraat ettirilmesi, bunun en büyük kanıtıdır” denildi. Eyleme katılan sanatçı Gülsen Tuncer ise “Bizler Atatürk’ün kızları ve oğullarıyız. Adalet olmazsa ne devlet, ne insanlık ne de uygarlık kalır” diye konuştu. Timaş ile Kozaİpek mi? İstanbul Haber Servisi Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) Gülen cemaatine karşı mücadeleyi içeren, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzalı 25 Ağustos 2004 tarihli kararı yayımlayan Taraf gazetesi dün de kararın uygulandığına ilişkin belgelere yayımladı. “Kararlar uygulanmadı, yok hükmünde” şeklindeki açıklamalara karşın dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer imzalı 28 Ekim 2004 tarihli yazıda eylem planının uygulamaya konulması isteniyor. Ergenekon davasından ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı İrem Çiçek “Bu belgeler yargılama aşamasında Başbakanlık ya da mahkeme tarafından gizlendi” diye açıklama yaptı. İrtica ile Mücadale Eylem Planı’nın altında ıslak imzası olmakla suçlanan ve Ergenekon davasından ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı İrem Çiçek de yargılama aşamasında Ağustos 2004 tarihli MGK kararının ve uygulama kararlarının mahkemeden gizlendiğine dikkat çekti. İrem Çiçek, Ergenekon soruşturmalarını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Öz’ün yazısını sosyal paylaşım sistesi Twitter’daki hesabından paylaştı. Çiçek, soruşturma sırasında Savcı Zekeriya Öz’ün hem Ağustos 2004 tarihli MGK kararının hem de bu kararların dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer tarafından uygulandığına ilişkin yazıyı istediğine dikkat çekti. İrem Çiçek, Twitter hesabında “Bu belgeler yargılama aşamasında Başbakanlık ve/veya mahkeme tarafından gizlendi!.. Talebe rağmen gönderilmedi. Yok denildi” şeklinde açıklama yaptı. Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan emekli ve muvazzaf askerler, Milli Güvenlik Kurulu kararları doğrultusunda hareket ettiklerini savunmalarında vurguladılar. Balyoz davasında 18 yıla çarptırılan emekli Orgeneral Ergin Saygun ise 5 Nisan 2012 tarihindeki savunmasında Ömer Dinçer’in tanık olarak dinlenilmesini talep etmişti. Ergenekon davası ile birleştirilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un ek iddianame ile katıldığı “İnternet Andıcı” davasında sanıklar Andıç’ın yasal bir faaliyet olduğunu, MGK kararlarına da uygun olarak hazırlandığını savundular. İnternet Andıcı iddianamesindeki “Askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla kara propaganda faaliyetleri yürütülen internet siteleri kurulduğu” iddialarına karşılık sanıklar “İnternet Andıcı’nın yasal bir faaliyet olduğunu, MGK kararlarına da uygun olduğunu” ifade ettiler. Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız da savunması sırasında dosyadaki Genelkurmay Başkanlığı’nın 26 Ekim 2010 ve 30 Aralık 2010 tarihli yazılarına dikkat çekerek “İnternet sitelerinin hukuki dayanakları ile işletim usul ve esaslarına ilişkin Başbakanlık direktifleri, MGK kararları tarih ve sayıları ile belirtilmiş, ayrıca her resmi görev için yapıldığı gibi, anılan faaliyet için de gerçekleştirilen kurum içi düzenlemeler hakkında açıklamalarda bulunulmuştur” şeklindeki açıklama yaptı. Balyoz davasında da emekli Albay Hakan Büyük, 2004 tarihinde Eskişehir’de hazırlanan bir istihbarat raporuna ilişkin “Mevcut MGK kararları, yönetmelik ve yönergeler gereği yapılan bazı faaliyetler olduğu” açıklamasını yaptı. Şahin: Ben de Haber Merkezi Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) 2004’te imzalanan Gülen cemaatine yönelik mücadele kararlarına ilişkin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Orada bulunsaydım o kararın altına ben de imza atardım” dedi. Şahin, partisinin Karabük İl Başkanlığı Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, MGK kararına ilişkin, “Atina’da bulunduğum için kararın altında imzam yok. İsmimin üstünde ‘bulunamadı’ yazıyor” diye konuştu. “12. yılda pişman olacağımız, hiçbir kararın altına imza atmadık” diyen Şahin, “O döneme göre bunu yorumlayacaksınız. O karar AKP’yi ve hizmet hareketini korumak amaçlı bir karardır” diye devam etti. MGK’de 4 saat konuşuluyorsa 2.5 saatinin irtica tehditleri üzerine olduğunu vurgulayan Şahin, “Karar şu anlama gelir; Tavsiye niteliğinde olan MGK kararını hükümete havale etmek. Hükümet kararı aldı ama hiçbir iş yapmadı. Ben başbakan yardımcısıydım ve bunların takibinden sorumluydum. Arşive kaldırdık” dedi. AKP Ankara Milletvekili ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan ise “Bu karar yok hükümde. AKP hiçbir adım atmamıştır” açıklamasını yineledi. Akdoğan “Birileri ‘AKP Türkiye’yi muhafazakârlaştırıyor,’ birileri de muhafazakâr kesime karşı girişimlerin içindeymiş gibi bir görüntü oluşturuyor. Bu son derece yanlıştır” dedi. Gülen: Sahte CD caiz değil İstanbul Haber Servisi Milli Güvenlik Kurulu’nun “Fethullah Gülen cemaatine karşı önlemlere” ilişkin Ağustos 2004 tarihli kararının altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasının bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından Fethullah Gülen’in açıklamaları önceki gün herkul.org sitesinden yayımlandı. Gülen, “Dilime kilit vuruldu” derken Ergenekon ve Balyoz davalarında en çok konuşulan “sahte CD ve dijital veri konularına” gönderme yaparak “CD’ler oluşturmak, çiplere değişik şeyler yüklemek, bazı kimselerin haysiyet, şeref, namus ve iffetiyle alakalı bazı şeyleri teşhir etmek suretiyle onları yıkmak ve devirmek, bir müminin yapmaması gerekli olan şeyler, caiz olmayan şeylerdir bir mümin için” dedi. Hükümetin dershaneleri kapatma kararının arkasında 2004’te alınan MGK kararlarının olduğunun anlaşıldığını anlatan Gülen, “Şimdi denen, edilen şeylerle şahsen benim kolum, kanadım kırıldığı gibi, dilime de bir kilit vuruldu” dedi. Gülen konuşmasında “Sabrın gereği, onları sineye çekiyorsunuz, yutkunuyorsunuz... Başkalarını kırmayayım diye, hazmedilmeyecek şeyleri atıyorsunuz içinize; bu defa siz kırılıp dökülüyorsunuz” dedi. “Bazı dostlarımız sükut çağrısı yapıyorlar” diyen Gülen şöyle devam etti: “Üniversite hazırlık kurslarınızda uyuşturucu, sigara, alkol mü kullanılıyordur? Bohemlik mi yapılıyordur? Bunlar yapılıyorsa, ben de öyle derim, ‘Kapılarına kilit vurun, çekilin, iyilik yerine kötülük yapıyorsunuz siz’. Bunlar yok da, kendi toplum değerlerinize bir yürüyüş varsa şayet, bu haktır; bundan dönmek, nâhak bir şey olur. O zaman böyle bir mevzuyu müdafaa etmede susmak dilsiz şeytanlıktır.” imzamı atardım Ağar dosyası AYM’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Mehmet Ağar’ın infazını durduran Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı başvuruyu yetkisizlikten reddetti ancak bu kez Aydın İnfaz Hakimliğinin yaptığı başvuruyu esastan görüşmeye karar verdi. Mahkeme, ilgili yasa maddesinin iptali istemiyle yapılan başvuruyu, esastan görüşerek karara bağlayacak. MGK kararını yorumladı Askerlerin savunmaları Kulaçoğlu’na destek İstanbul Haber Servisi Sanatçı Pınar Aydınlar, RedHack operasyonu kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Taylan Kulaçoğlu’na destek amacıyla resmi web sitesini kapattı. Aydınlar, www. pinaraydinlar.com adresindeki sitesini kapatarak, RedHack’in fotoğrafı ile birlikte bir açıklama yayımladı. İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eksim Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tivnikli’nin oğlu Ebubekir Tivnikli’nin düğününe katıldı. Düğün basına kapalı olarak görçekleştirildi. Devlet zirvesi düğünde l İstanbul Haber Servisi Japonya milli gününde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a karşı tutumu nedeniyle hakkında suç duyurusu yapılan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, “Sadece Emine Erdoğan’a ‘hangi sıfatla konuşuyorsunuz’ dedim. Recep Tayyip Erdoğan, bunu söyledim diye hakkımda suç duyurusunda bulunuyor. Sonra da insanlara ‘Kamer Genç Emine Erdoğan’a sövdü’ diyor. Ben bunun hesabını hem Tayyip’ten hem de bana bu tuzağı kuranlardan soracağım” dedi. Genç: Hesabını soracağım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle