Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ARALIK 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA PAZAR YAZILARI 13 Seri katili K psikologlar yarattı S itapları Türkçeye de çevrilmiş olan, casus romanlarıyla ünlü yazar Jan Guillou, “Ne kadar zorlasam, fantezi dünyamdan böylesi karmaşık bir senaryo çıkaramam” diyor. İtiraf ettiği sekiz cinayetten dolayı seri katil olarak adlandırılan Thomas Quick yıllar sonra aklandı. Kişilik bozukluğu yüzünden hâlâ psikiyatri kliniğinde tutuluyor, ancak hekimlerin, toplum için tehlike oluşturmadığına kanaat getirmeleri halinde serbest kalacak. Thomas Quick’ten nasıl bir seri katil yaratıldığını gazeteci Dan Josefsson ortaya çıkardı. 50 bin belgeyi inceleyip Thomas Quick’in tedavisine katılan psikologlarla görüşen gazeteci, İsveç adalet tarihinin en büyük skandalını hem kitaba döktü hem de bir saatlik televizyon belgeseli yaptı. Skandalın mimarı, psikolojik sorunları olan mahkumların tedavi altında tutulduğu kliniğin şefi psikolog. Arapsaçına dönen hikâyeyi daha iyi anlamak için başa dönelim. Uyuşturucu kullanan, pedofil eğilimi taşıyan, banka soygununa da karışmış olan Thomas Quick, 1991’de tutuklanarak psikiyatri kliniğinde bakım altına alındı. 1992’de serbest bırakıldı, ama sosyal yaşama ayak uyduramadığından tekrar psikologla görüşmeye başladı. 1994’te haber bomba gibi patladı. Thomas Quick’in 19761988 arasında işlenmiş olan ve o güne kadar failleri yakalanamamış olan sekiz cinayeti üstlendiği açıklandı. Yedi yıl süren mahkeme sürecinde seri katil tam 39 cinayet işlediğini itiraf etti. Cinayetlerle ilgili ortada doğru dürüst kanıt olmamasına rağmen itiraflarına dayanarak Thomas Quick sekiz cinayetten ömür boyu hapis cezasına çarptırılarak psikiyatri kliniğine kapatıldı. Biraz abartarak söyleyecek olursam o sıralar seri katil Thomas Quick’le yatıp Thomas Quick’le kalkıyorduk. Bu arada süreci sorgulayan bir kriminolog, Thomas Quick’in katil olma olasılığının çok zayıf olduğunu ileri sürmekteydi. 2006 yılında Thomas Quick’in yakınları davaya tekrar bakılmasını istedi; ancak adalet bakanlığı danışmanı yasal sürecin hatasız işlediği yolunda görüş bildirince talep geri STOCKHOLM çevrildi. 2008 yılında bu kez Sundsvall kentinin savcısı, gösterilen kanıtların tatmin edici olmadığı gerekçesiyle davaya tekrar bakılmasını OSMAN İKİZ istedi. Aynı yıl Thomas Quick de ifadelerini, “hayal ürünüydü” diyerek geri çekti ve seri katil olarak tanındığından dolayı adını değiştirip Sture Bergwall adını aldı. Hikâyenin nasıl sonuçlanacağını aşağı yukarı tahmin ediyorduk. Suça göre kanıt yaratılmış olduğu inancı oldukça yaygındı. Ve süreç tahmin ettiğimiz gibi sonuçlandı. Sture Bergwall temmuz ayındaki son duruşmada tüm suçlardan aklanarak beraat etti. Tabii bu kadarı bile büyük bir skandal ve adalet bakanlığı yasal sürecin nasıl işlediğini ortaya çıkarması için birini görevlendirdi ama asıl skandalı son haftalarda öğrendik. Meğer seri katil psikiyatri kliniğinde yaratılmış. Baş sorumlusu da o sırada başhekim olan psikolog Margit Norell. Bu psikolog şimdi yaşamıyor. Onun zamanında bir tarikat gibi çalıştığı söylenen ekipteki diğer psikologların ifadelerine göre Margit Norell, onlar için bir anne gibiymiş. Bizim seri katil de Margit Norell’i zamanında çok sevmiş. Terapi saati gelsin diye can atıyormuş. Margit Norell’in teorisine göre şiddete başvuranlar mutlaka küçük yaşta cinsel tacize uğramış olanlar. Thomas Quick de 1990’larda terapiye başlar başlamaz küçüklüğünde babası tarafından taciz edildiğini anlatmış. Yine teoriye göre bu gibi hoş olmayan anılar bilinçaltına itilip bastırılıyormuş. Bunlar ancak psikanaliz sırasında ortaya çıkıyor ve ardından şiddet olayları da itiraf ediliyormuş. Thomas Quick de bu şekilde itiraflarda bulunmuş. Ama öğreniyoruz ki, tedavi amaçlı verilen ilaçların etkisi uyuşturucudan daha betermiş. Öte yandan Margit Norell çok tatlı dilli, inandırıcı bir psikolog olsa gerek ekibindeki tüm psikologlar onun psikanaliz seanslarına katılıp rahatlamışlar. İçlerinden bir kadın psikolog, terapi koltuğunda içini dökmekle yetinmemiş, orada anlattıklarını pek yakınlık duyduğu Thomas Quick’e de yazmış. Mektuplarından birinde, bir yaşından itibaren babasının, annesinin ve büyük kardeşlerinin cinsel tacizine maruz kaldığını yazmış. Şimdi ise o sırada abartmış olduğunu sadece babası tarafından taciz edildiğini söylüyor. Şimdi, psikologların seri katil yarattığı, polisin mahkemeye düzmece kanıt sunduğu sistemin güvenilirliği sorgulanıyor. Hitler yandaşı bir yargıç usanne Filbinger babasının 2007 yılında ölümünün ardından tavan arasında bir sandık içinde 60 defter bulur. Bu defterler merhumun yaşamı boyunca ailesinden saklamış olduğu günlükleridir. Kardeşleri engellemek istese de Susanne Filbinger’in kitaplaştırdığı bu günlükler birkaç ay önce piyasaya çıktı. Baba Hans Filbinger 1913 Freiburg doğumludur. Lisenin ardından 1933’te hukuk öğrenimine başlar. Aynı yıl Nasyonal Sosyalist Üniversite Öğrencileri Birliği’ne üye olur. Kısa sürede “Hıristiyan olmayanlara ve Alman toplumuna yabancı güçlere karşı çıkmalıyız” gibi görüşlerle çevresinde ünlenir. 1934’te Hitler’in “Yıldırım Kıtaları”na (SA) katılır. Genç Hans Filbinger hırslıdır. 1937’de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) üyesi olur. Savaş sürecinde Nazi Almanyası’nda askeri yargıç olarak görev yapar. Çoğunlukla deniz kuvvetlerinde suç işleyenler (!) onun karşısına çıkarılır. Filbinger savaşın son aylarında bile idam kararları talep eden bir Nazi savcısıdır. Yeni kurulan Almanya’da hiç kimse Filbinger’in kılına bile dokunamaz. O avukat olarak yaşamını sürdürür, Hıristiyan Demokrat Parti’ye (CDU) girer, kısa süre sonra sürecinde eski Nazi yargıcının dört idam Freiburg belediye meclisine seçilir, kararının altında imzası olduğu ortaya parti içinde hızla yükselir. 1960’ta çıkar ve Hitler yandaşı Filbinger Badeneyalet meclisinde milletvekilidir. Württemberg Eyalet Başkanlığı’ndan Kurt G. Kiesinger kabinesinde istifa etmek zorunda kalır. Ancak o içişleri ve milli eğitim bakanlıkları görüşlerinden vazgeçmeye hiç niyetli yapar. 1966’dan 1979’a kadar Badendeğildir; kısa süre sonra aşırı sağcı, Württemberg Eyaleti Başbakanı Hans tutucu Weikersheim Araştırmalar Filbinger’dir! Nazi Almanyası’ndaki Merkezi’ni kurup başına geçer. 2007 geçmişi, Hitler döneminde yandaş bir yılında Filbinger’in cenaze töreninde savcı ve yargıç olması sağcı görüşlü ve yaptığı konuşmada, “O Nazilerin bir tutucu çevresinde hiç kimseyi rahatsız kurbanıydı, o nasyonal sosyalist etmemektedir. Hatta 1974 ve değildi, kendini baskı STUTTGART 1977 yıllarında Almanya’ya rejiminin zincirlerinden yeni bir cumhurbaşkanı kurtaramamıştı” sözleriyle aranırken Hans Filbinger’in Hitler yandaşı eski yargıcı adı hep adaylar arasında koruyan eyalet başbakanı geçer. Ancak aynı süreçte Oettinger bir skandala ünlü tiyatro yazarı Ralf imza atar. O günlerde CDU Hochhut, Filbinger’in “bir sekreteri olan ve “Eyalet AHMET ARPAD Hitler savcısı” olduğunu başbakanımızın Filbinger belgeleriyle ortaya koyar. üzerine söyledikleri çok Ünlü rejisör Thomas Bernhard’ın doğru” diyen Thomas Strobl şu sıralar o aylarda yazdığı “Emeklilikten Merkel’in beş yardımcısından biri! Önce” adlı oyununu ünlü rejisör Claus Oettinger ise skandal konuşmasının Peymann, Stuttgart’ta sahneler. Kısa ardından görevinden ayrılmak zorunda sürede büyüyen tartışmaya eski savcı kalmıştı. 2009’dan bu yana Merkel’in önce, “O zaman doğru olan şimdi yolladığı Brüksel’de AB Enerji Komiseri yanlış olamaz” görüşleriyle karşı olarak görev yapıyor! Savaşın ardından çıkmaya uğraşır. Hochhut aleyhine Hans Filbinger örneği birçok eski savcı açtığı davayı kaybeder. Hatta bu dava ve yargıcın yeni kurulan Almanya’da yine görevlere getirildiği bilinen bir gerçek. Özellikle 1960’lı yıllara kadar Federal Almanya Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışanların üçte ikisinin Nazi geçmişi olduğu sonraki yıllarda ortaya çıkmıştı. Bunun nedenini ülkenin ilk Başbakanı Konrad Adenauer şöyle açıklamıştı: “Temiz suyun olmadığı yerde kirli su dökülemez!” Nazi geçmişli yargıç ve savcıların çoğunluğu Hitler’in 1933’te başa geçer geçmez kurdurttuğu Özel Yetkili Mahkemeler’de Filbinger gibi uzun yıllar görev yapmış hukukçulardı! Savaş başladığında Almanya’nın hemen hemen her kentinde böyle bir mahkeme vardı. Özel yetkili mahkemelerde görevlendirilen yandaş yargıçlar en ufak suçlara bile yıllarca cezalar verebiliyor, insanları toplama kamplarına atabiliyor, hatta ölüme yollayabiliyordu. Hitler hoşuna gitmeyen karar veren yargıçları Nasyonal Sosyalist olmamakla suçluyor, açık açık kendi eliyle görevden almakla tehdit ediyordu! “Nazi Almanyası’nda hukuk” konusuyla ilgilenen tarihçilere göre Özel Yetkili Mahkemeler kurulmasının ana nedeni Hitler karşıtlarını kısa sürede elemine etmekti... www.ahmetarpad.de K osman.ikiz@gmail.com arsenik, cıva, kadmiyum, kurşun gibi anada’nın deniz derya şehri VANCOUVER bazı ağır metaller, içme sularını sinsi Vancouver haberleri, tam biçimde kirletmektedir. Geçen yaz, Yeşilay’lık... Yeşilay’ın salt Pasifik’teki plajlar dolaşılıp kuma “İçki bütün kötülüklerin atılmış izmarit toplandı. Sonuç, 400 anasıdır!” diye hatırlanacak bin adettir. Laboratuvar bulgularına meşhur sloganındaki içki kısmına göre, bu miktarda atık izmarit dahi, Vancouver’da önem verilmiyor, MAHMUT tek başına, kentin su kaynaklarını ama sigara söz konusu olunca ŞENOL zehirleyebilirdi. Kentin sosyal zabıta sokağa çıkıyor. Yeni demokrat, genç Belediye Başkanı slogan, “Sigara her kötülüğün Gregory Robertson, işine bisikletle gidip başıdır!” Vancouver, sigarasız bir hayata gelirken yolda gördüğü izmarit bolluğundan hazırlanıyor. Sigaranın engellenemeyeceği rahatsız olup projeyi başlatmıştır. Kararlı apaçık bilindiğinden, hiç değilse artığını, yani görünüyor! 2020’de Vancouver sigarasız izmaritini temizlemeye koyuldular. İzmaritin, kent olacak diyen Reis’in taraftar bulması içilen kısmından daha tehlikeli olduğuna dair zor olmadı; çevreciler, Yeşiller, her şeye bulgulara ulaşılmıştı. İzmarit kirlenmesine hazır eylemciler, Kızılderili muhalifler derhal karşı kentin hemen her sokak köşesine en toparlandı çevresinde... Fakat, sağ kanattan bir az bir adet küllük yerleştirmek ilk adımdı. karşı atak orta sahaya düşüverecekti. Gel gelelim tütün dumanı yok mu, işte onun Belediyenin kamu gelirlerinden toplanan parayı önüne geçilemiyordu. Dumanla büyüdüğüm kül tablasına harcamasını parmağa dolayanlar yılları hatırlıyorum. Evde nikotin bulutundan da çıktı. Reis Gregory, küllüklerin 1 Kanada zehirlenmeye ramak kaldığı zamanlarda pencereler açılır, ama bu kez kentin kömür yakılı soba bacalarından çıkan kirli havasıyla karşılaşırdık. Buna pasif sigara içiciliği deniyordu. Rahmetli büyüklerimiz sayesinde bizler, yirmili yaşlarımıza kadar bol bol sigara içtik; dışarıdaki kömür zifti de cabasıydı. Ama devirler çabuk değişiyor. Şimdi sigarayla mücadele devridir; lakin her yerde, herkes yine fosur fosur! Tiryakisiyle karşıtları arasında bitmez savaş sürüyor. Pasifik Doları’na mal olduğunu söylemesiyle, hesap Okyanusu’nu seyreden Vancouver, sigaranın peşinde olanlar biraz sustu, ama bu kez sokak izmaritine kadar her şeyine karşı çıkan kentler adediyle kerrat cetveline başvuruldu; meğer 2 arasında birinciliği kimseye kaptırmamaktadır. bin sokakta küllük varmış. Eh, masraf pek fazla Binaların 15 metre uzağında tiryakilere sayılmazdı. Ne var ki izmarit toplanmasıyla iş yer gösterip yasağa başlanmıştı. Polisin bitmiyordu, bu kez nasıl ortadan kaldırılacağı elinde cetvel, metreyle dolaşıp sigaracıların mesele oldu. İzmarite dair geri dönüşüm işlemi binalara uzaklığını ölçmesi alay konusudur. henüz bilinmiyordu, yenisini bulmak 1 dolarlık Şimdiyse, sigara izmariti baş düşman! İzmariti küllüğü direklere asmaktan daha pahalıydı; başparmağıyla işaret arasında tutup fırlatmak üniversitelerden yardım, proje bekleniyor. becerisi göstereni polis yakalarsa 200 dolar Şimdilik izmarit depolara yığılıyor, kokusundan ceza kesmektedir. Bu önlemler, diğer Kanada yanına varılmıyor. Dumanı içine çekene bir kentlerine yansımakta gecikmedi. Benzer dert, izmariti sokağa fırlatıp doğayı kirletmesi uygulamayı daha hafifinden alarak, mesela ayrı dert, ormanlık alanda yangın çıkarması Edmonton, Regina, Saskatoon, Calgary ve daha başka bir dert, hâsılı izmarit bir yapışık Toronto’da bulmak mümkün. Montreal, bir bela ki sormayın! Aslında Vancouver’dan Fransız kenti olduğundan, henüz sigarayı haberlerimiz bu kadar değildi. Belediye, dudağı ucundan indirmeye hazır değildir, orayı izmaritlerin yanı sıra kapı tokmaklarına da en sona bırakalım. İzmarit de neymiş, deyip takmıştır. Ev kapılarında sağa sola çevirmeli geçmeyelim. Tahminlere göre, dünyada her topuzlu tokmakların kaldırılması talimatını yıl 4 trilyon adet izmarit sokağa atılıyor; kül veren Belediye, kullanım zorluğunu öne tablasından çöpe gideni hariçtir. Gitsin, ne sürüyor, yerine mandal tipi basmalısını var diyenlere vaziyetin vahameti gösteriliyor: öneriyordu. 2014’ün Martı’na kadar tokmağını Yağmur sularıyla izmarit topraktan sızıp içme değiştirmeyene ceza kesilecek. Anlayacağınız, sularına karışmaktadır. Böylece doğa gizli bir de tokmak sorunu var yani... biçimde tahrip olmaktadır. İzmaritte yakılmış tütün artığı 40 kadar kimyasal, bunlar arasında msenol34@yahoo.com Her köşe başına kül tablası Maymunun M gözü açıldı... aymunlar bilindiği üzere doğada insanoğlunun en yakını... Akrabalığımızı gösteren fosil kanıtları ve birçok bilimsel veriye sahibiz; o kadar yakınız. İnsana en büyük kötülük yakınından gelirmiş derler.. Biz de en yakın türümüz maymunlara kötülük ediyoruz. Nicedir, Endonezya’nın başkenti Cakarta sokaklarında maymun işkencesine tanık olunuyordu. Budizm ve Hinduizmde kutsal sayılan, el üstünde tutulan, ormanın en güzel yerlerinde kendilerine tapınak yapılan, heykelleri dikilen maymunlar Cakarta sokaklarında şaklabana dönüyor, maymun gibi oynatılıyordu. Bu sokak gösterileri için maskeli maymun olarak bilinen, macaques makak türü önce bir güzel terbiye edilir. Dik yürümeleri terbiyenin ilk adımıdır. Böylelikle insana daha çok benzeyecektir ki alay edilebilsinler. Adeta bir köle gibi elleri/ayakları bağlanır. Daha sonra bir kostüm giydirilir. Çoğunlukla dar, üstlerine tam oturan bir kostüm, mesela bir iç çamaşırı ya da daracık bir elbise... Yüzlerine de maske takılır. Bir bebek yüzü maskesi, bazen başka bir hayvan kafası, bazen de ağzında emziği olan bir çocuk maskesi, daha neler neler... Uzun kuyruklarına takılan bir çıngırak gibi aksesuarla kıyafet tamamlanır. Doğuştan sevimli olan hayvanlar aslında halk arasındaki deyimle maymuna benzetilir, soytarı bunların yanında efendi kalır. Çoğunlukla baş aşağı, sokak çalgıcıları gibi dolaştırılırlar bütün gün... Ellerinde bir kova gösterinin sonunda para toplar şebeklik yapmak zorunda bırakılan maymunlar. Ağır işçi muamelesi gören, iyi beslenmedikleri aşikâr olan, bir deri bir kemik kalmış maymunlar yorgunluktan yürüyemeyecek hale gelirler günün sonunda... Bizi bu işkenceden azat edin, bırakın diye yalvaran bakışlarını terbiyecisi umursamasa da bu, izleyenin gözünden kaçmaz, acı verir. Maymunların gördüğü bu zulüm karşısında, Cakarta Hayvan Hakları Derneği ve yabancı turistCAKARTA ler hariç herkes ne zamandır, üç maymunu oynamaktaydı. Hayvanseverler maymunlara yapılan barbarlığı uzun süredir protesto ediyor, ama sonuç alamıyordu. Maskeli maymun gösGÜLSEREN terisi kanunlara aykırı olduğu kadar TOZKOPARAN sağlık açısından da ciddi riskler taşıJORDAN maktaydı. Maskeliler birçok hastalığın, ne yazık ki taşıyıcısıydı. Örneğin, geçen yıl denetlenmiş 21 maymunda tüberküloz, hepatit, herpes ve tetanoz gibi çeşitli bulaşıcı hastalıklar saptanmıştı. Nihayet Cakarta’nın sorunlarına alışılmadık çözümler bulmasıyla tanınan Vali Jokovi’den maymun meselesine de bir çare geldi. Gelecek yıl yapılacak başkanlık seçiminde adı geçen vali sokaklardaki bu rezaleti önledi ve “Taciz edilen maymunların hepsini satın alacağım!” dedi. Böylece toplanan maymunların Ragunan Hayvanat Bahçesi’nde ayrılmış özel bir alana konulacağı, orada tekrar eski maymun hallerine dönmek üzere tedavi edilecekleri de bildiril§di. Daha sonra vahşi doğaya bırakacaklardı. Maymun sahipleri ve oynatıcılarını da işsiz bırakmamak için onlara çeşitli meslek edindirme kursları açılacaktı... Vali emredince yapmamak olmaz, hemen harekete geçildi ve sokaklardan 350 maymundan 67’si toplanıp karantinaya alındı. Kurtarılan maymunların vereme yakalandığı, beslenme yetersizliği ve stresten mustarip oldukları açıklandı. Vereme yakalanan yalnızca maymunlar değildi, onlara yakın 125 kişiye yapılan testler sonucunda 8 kişide verem belirtilerine rastlandı. Tarama daha çok maymunların barındırıldığı gecekondu bölgelerinde ücretsiz yapılmaya başlandı. Gösteri yasağı gelecek yıl tamamen başlamış olacak ve bir daha Cakarta’da maymun sirki yaşanmayacak. Vali Jokovi, bu işin halkla ilişkiler ve tanıtım kısmını da ihmal etmiyor: Maymunları kurtarma kampanyasını tanıtan ve destek isteyen posterler, afişler şehrin dört bir yanına asılmış durumda. Kampanya yalnız Cakarta’da değil, tüm Endonezya’da ve çevreci uluslararası kamuoyunda ses getirdi. Cakarta’dan sonra Surakarta Valiliği de harekete geçerek aynı yasağı getirdi. En yakın gendaşlarımız için gösterilen bu çabadan sonra insanın, yine de eski dost düşman olmazmış diyesi geliyor. gjtozkoparan@hotmail.com