17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2013 CUMA [email protected] 16 KÜLTÜR Bu yılın İstanbul Film Festivali’nde en iyi film, senaryo ve montaj ödüllerini kazanan ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’, Beyoğlu Sineması’ndaki ‘Başka Sinema’ etkinliğinde seyircisiyle buluşuyor nihayet Altın İskender’e doğru 5 4 . SELA NİK FİLM FESTİVA Lİ ASLI SELÇUK ‘Sevmek acı gerçek acı...’ ço koca Cemal’imiz pata küte dövdüğü bölümlerden bütünleniyor. Alışılmış yollardan bir hikâye ankarısı Yasemin’e kendini affettirmek latmaktansa, ifade etmek istedikleriiçin kitap satıcısı, zamanı durdurabilme ni gerçeküstücü öğelerle birbiri ardıbecerisine sahip, özgür ama hamile kız na dizip absürd bir estetiği de Defne’nin (Damla Sönönemseyerek peş peşe seyremez) yer tezgâhından satın u Yönetmen den siyah beyaz görüntülealdığı Shakespeare’in soÜnlü’nün canının nelerini içeren kalın ciltli re döken “auteur” yönetmen dilediği gibi çektiği bir kitaptan Sen AydınlaOnur Ünlü’nün genelde daldan dala atlıyor izlenimi de ve gözlerini açmak tırsın Geceyi şiirini okuyor veren trajikomik sineması, kiama nafile, uçakla isteyip de bir türlü karısına mi zaman gülünçlü ve absürd, İstanbul’a uçacak Yasemin uyanamayan, kimi zaman da hüzün (ya da gitti gider... endişe) verici ve düşündürücü evham kumkuması 100 dakikalık tuhaf olay olabiliyor. örgüsünü birbirine yapışCemal’in Mehmet Erdem’in söyletıran çeşitli insani endişegerçeküstücü diği, Alper Atakan düzenlelerden oluşturarak şu gök öğelerle mesi “Gülmek İçin Yaratılkubbenin altında çağlardan mış” şarkısıyla Arapça, güzeberi anlatılan, yazılan ve desteklenmiş, lim bir aşk şarkısının (Mreyoynanan hep aynı teranebölük pörçük ta Ya Mreyta) duygusallığını nin yeni bir çeşitlemesini hikâyesini taşraya (adını da Shakespeare’den kaynaştıran müzikler eşliğinalıp) önümüze koyarak soözgü, insani seyirciyle buluşuyor boğuntu, olağan nunda “Sen Aydınlatırsın Gecesıkıntı ve tüm yi.” Özellikle ekranda sona erdirilmeden önce büyük endişeleriyle bir hayran kitlesine sahip bezeyerek olagelmiş “Leyla Mecönümüze süren nun” dizisinin tiryakisi si“Sen Aydınlatırsın nemaseverlerce kesinlikle Geceyi” kesinlikle kaçırılmayacak bu özel ve güzel film, görsel olmakkaçırılmaz! tan çok giderek edebi bir tatta seyrediyor ucu açık finaline dek. Yönetmen Ünlü’nün cade akan ve yine insanüstü güçlere sanının dilediği gibi çektiği ve gözlerihip kahramanlarının resmi geçit yapni açmak isteyip de bir türlü uyanamatığı filmde, ilkokul öğretmeni Vildan yan, evham kumkuması Cemal’in gerHanım’ın (Derya Alabora) öğütleriçeküstücü öğelerle desteklenmiş, böni hatırlatan, sevecen babasının (Ahlük pörçük hikâyesini taşraya özgü, inmet Mümtaz Taylan) Çiçek Berber sani boğuntu, olağan sıkıntı ve tüm endükkânında çalışan, kahvedeki Nadir dişeleriyle bezeyerek önümüze süren Sarıbacak gibi abazan arkadaşlarıyla “Sen Aydınlatırsın Geceyi” kesinlikbelden aşağı geyik muhabbeti yapmakle kaçırılmaz! tan da hazzetmeyen, kafayı rahmetli Başka Sinema etkinliğinde ayrıca buannesinin kayıp kolyesine takmış, mogün Filmekimi’nde görüp çarpıldığımız biletine bindirip birlikte gazoz içmeye ve bir ay önce yazdığımız, son Cannes götürdüğü fabrika emekçisi Yasemin’e festivalinin Altın Palmiye’li “La Vie (Demet Evgar) artık zamanıdır diyed’Adele, chapitre 1 et 2Mavi En Sırek ansızın evlilik öneren ve ağzı bocak Renktir” de gösterime giriyor. Tunus kökenli Fransız yönetmen zuk, Akhisar’a sürülmüş ruh doktoAbdellatif Kechiche’in, kameraman runun (Ercan Kesal) verdiği, ayakSofian el Fani’nin son derece başarılı ları yerden kesicikafa yapıcı ilaçları Yasemin’le leblebi gibi yutup Süper omuz kamerası çekimleriyle çok yoğun, etkileyici bir sinema dilini yakamen misali göğe yükselerek yeryüzüladığı, farklı sınıflardan iki genç kızın nü tepeden seyredecekleri (seyirciyi de (Adele Exarchopoulos, Lea Seydogülme krizine sokan) bir uçuş tribine ux) lezbiyen beraberliğini konu edigiren, satmak için keklik yetiştiren ve nen, 3 saatlik bu olayfilmi, son dödolgun sekreterini (Ezgi Mola) sıkıştırdığını tesadüfen gördüğü çapkın zen nemde sinemada cinselliğe en cesur gin Dündar’dan (Serkan Keskin) çifte ve gerçekçi bir yaklaşımın ürünü ve mutlaka seyredilmeye değer. siyle vuracak kadar hoşlanmayan, ma İlk uzun metrajı “Polis”le (2006) başlayan kariyerini “Çocuk”, “Güneşin Oğlu”, “Beş Şehir”, “Celal Tan ve Ailesinin Acıklı Hikâyesi” (2011) gibi çeşitli türleri deneyen farklı filmleriyle, “Gazi”, “Nerede Kalmıştık”, “Şubat” ve özellikle uçuk kaçık “Leyla ile Mecnun” gibi çok sevilen (en son Ferdi Tayfur şarkısından esinlenen adıyla yeni dizisi “Ben de Özledim” başladı malum) TV dizileriyle sürdüren, üslubu, tarzı ve aynı ekibiyle sinemamızda gitgide bir ekol’e dönüşen, 1973 doğumlu, okullu yönetmen Onur Ünlü’nün nicedir görmek istediğim son filmini (“Sen Aydınlatırsın Geceyi”) Beyoğlu Sineması’ndaki “Başka Sinema” etkinliğinde seyrettim nihayet. Son İstanbul Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümünde en iyi film, senaryo, montaj ödüllerine layık bulunmuş, adını da Shakespeare’in bir sone’sinden alan “Sen Aydınlatırsın Geceyi”, hayattan tüm beklentisini sıfırlayıp oturduğu yerde dalıp dalıp giden, ava çıkıp tek fişek atmadan dönen, Marcel Ayme karakteri gibi duvarlardan geçebilen, her fırsatta yangında ölmüş annesiyle kardeşlerinin mezarlarını ziyaret eden, bu arada futbol yan hakemliği de yapan, usturayla bileklerini keseceği bir intihar girişiminde de bulunan, müzikte samimi bulmadığı Orhan Baba’dan çok Ferdi’yi tercih eden ve varoluşa iyice yabancılaşmış, Mecnun karakterinin uzantısı da sayılacak hep bezgin, vesveseli, dertli ve tedirgin Cemal (yönetmenin demirbaş oyuncusu Ali Atay) adındaki gençten bir berber kalfasının sakin bir Ege kentindeki (ManisaAkhisar) yaşamını konu ediniyor. Euripides’in “İnsan endişeden yaratılmıştır” öndeyişiyle açılan film, tam bir yaratıcı yönetmen nitelemesini sonuna dek hak eden Onur Ünlü’nün yaratıcı buluşlar içeren ve duygusunu seyirciye geçiren anlatımı, kameraman Vedat Özdemir imzalı, nefis siyah beyaz görüntüleri ve birbirine eklemlenmiş, (kimisi göndermede bulunan, kimisi de kıssadan hisse çıkarılacak nitelikteki) aile, aşk, evlilikten futbol ve şikeye kadar uzatılacak, çeşitli fıttırık SELANİK 54. Selanik Film Festivali’nde ilk ve ikinci filmlerin Altın ve Gümüş İskender ödülleri için yarıştığı 14 filmi değerlendirirken jüri üyeleri aynı düşüncelerde birleştiler. Jüri başkanı Amerikalı yönetmen Alexander Payne (Schmidt Hakkında, Senden Bana Kalan) iki bakış açısının önemli olduğunu, jürinin tüm bilgilerini, deneyimlerini kullanırken aynı zamanda filmleri çocuk gözüyle, önyargıya kapılmadan izlemeleri gerektiğini vurguladı. u “Filmin teknik “Filmin teknik yapısına dikkat etmiyorsam bu filmin yapısına dikkat ğını açıkladı. iyi olduğunu gösterir. İnsaetmiyorsam bu Çağdaş Yunan Sineması nı odaklayan, insanların öyfilmin iyi olduğunu bölümündeki yapımlar özelkülerini anlatan çalışmalalikle ülkedeki ekonomik krigösterir. İnsanı rı yeğliyorum. Filminizi yüzi ele alarak krizin yarattıreğinizi koyarak, içtenlikle odaklayan, ğı etik, sosyal sonuçları taryaparsanız o film iyi demekinsanların öykülerini tışıyorlar. Standing Aside, tir” diyen Payne, bağımsız Watching’de (Yorgos Serveanlatan çalışmaları filmleri destekleyen festivallerin önemini vurguladı. yeğliyorum. Filminizi tas) Antigone adlı genç kadın köyüne dönmek için kenFranco Zeffirelli, Jeremy yüreğinizi koyarak, ti terk eder, geniş hoşgörüIrons, Cristian Mungiu giiçtenlikle yaparsanız süne karşın taşrayı yozlaşbi sinemacılarla çalışan Romış, uzlaşmaz bulur. The men yapımcı Ada Solomon o film iyi demektir” Winter’da (Konstantinos filmleri izlerken her yönetdiyen Alexander Koutsoliotas) başkahraman menin değişik bakış açısıyPayne, bağımsız Londra’yı terk ederek doğla farklı yolculuklara çıktığıduğu Yunan köyünde kendifilmleri destekleyen nı, bilgilerini, deneyimlerini ni bulmaya çalışır. yeniden tazelediğini belirtti. festivallerin önemini Wild Duck (Yiannis Sa“Görevimiz filmleri yargıvurguladı. karidis) parçalanan dünyalamak değil, bence sinema daki etik değerleri anlatan sanatını kutlamalı, filmleri keskin bir masaldır. The ruhumuzla, yüreklerimizle değerlendirmeliyiz” diyen Solomon, Eternal Return of Antonis Paraskevas’ta (Elina Psykou) 20 yıl boyunca başarılı ödüllerin jüri üyelerinin kişisel yaklabir TV programcısı olan Antonis varoşımlarına göre belirleneceğini, seçimleluş krizine girince patronunun desteğiyrin göreceli olacağını açıkladı. le kaçırılışını planlar. Solomon, Payne gibi teknik unsurları Terk edilmiş bir otele yerleşen sunuönemsemediğini, sinemayı hazır gıda ve gurme yemek olarak ikiye ayırdığını, iz cu burada geçmişini, yaşamını sorgular. Zaman ilerledikçe unutulduğunu, adının leyicinin özgünlüğü, yeni tatlar aradığını irdeledi. Festivalin yöneticisi Dimitri medyada gittikçe daha az anıldığını, onsuz da yaşamın sürdüğünü ayrımsar. Onu Eipides, programda dünya sinemasınyaratan imaj dünyasının içine sıkışan Andan taze, yeni yaklaşımların bulundutonis yeniden kendini bulabilecek midir? ğunu, her yönetmenin kişisel yolculuğa “Ünlülerin yaşamı, zayıflıkları, korkuçıktığını belirtti. ları, hümanist yönleri ilgimi çekiyor. Ödüllerin sahipleri yarın akşam gerçekParaskevas krizden önce doğdu ama leştirilecek kapanış töreninde belli olacak. Uluslararası jüri mesleklerinde başarı krizle birlikte büyüdü. Filmim ekonolı varsıl insanların öykülerini anlatan Holl mik, sosyal, etik kriz üstüne” diyor yönetmen Psykou. ywood endüstrisinin bile bu şablon konuOyuncu Valeria Golino (Yağlardan vazgeçerek sıradan insanları anlatmur Adam) ilk yönetmenlik denememaya yöneldiğini, krizin salt sinema seksi Miele’de yaşamlarının son günlerinde töründe değil toplumun her katmanınölümcül hastalara kendini adayan genç bir da duyumsandığını, küresel kriz sürecinkadının portresini çiziyor. Arjantin Sinede genç sinemacıların farklı anlatım yolları bulacaklarını, Romanya, Yunanistan, İs ması’ndaki son örnekler aile sorunlarını, kuşak ve sınıf çatışmalarını, gençlerin sopanya, Arap ülkelerinde çatışma, kriz olduğu için yaratıcı, özgün filmlerin yapıldı runlarını anlatıyorlar. MAHKEME, APOLLINAIRE DURUŞMASINI 17 ARALIK’A ERTELEDİ ‘Yargılama anayasaya aykırı’ AİHM 2010’da Türkiye’yi suçlu bularak yayıncıya tazminat ödenmesine hükmetmişti. Sel Yayıncılık adına yapılan açıklamada, “Yapılmak istenenin, ucu son derece açık ‘müstehcenlik’ kavramı üzerinden emsal bir karar yaratılarak, bağımsız yayıncılığın geleceğinin dizayn edilmesi olduğu açıktır” denildi. Türkiye Yayıncılar Birliği ise Apollinaire’in tüm metinlerinin Avrupa Kültür Mirası listesinde olduğuna dikkat çekerek “Çevirmen ve yayıncının para cezasına çevrilemeyecek hapis cezası tehdidi altında bulunması uluslararası hukukun ve anayasanın ifade özgürlüğüyle ilgili temel ilkelerine aykırıdır” dedi. Yayıncılar Birliği, Meclis’i ve hükümeti, Türkiye’de ifade ve yayınlama özgürlüğünü engelleyen yargı kararlarını önleyecek somut adımlar atmaya çağırdı. KENTİN GELECEĞİYLE İLGİLİ ARAŞTIRMA PROJELERİ ÜRETEN STUDIO X İSTANBUL AÇILDI Bir şehir laboratuvarı Kültür Servisi Columbia Üniversitesi’nin bir girişimi olarak dünyanın sayılı kentlerinin ardından İstanbul’da da Uluslararası Kent Laboratuvarı Studio X açıldı. İstanbul’da kentin geleceği ile ilgili araştırma projeleri ve fikirler üreten bir “laboratuvar” işlevi yürüten mekân, kentin karşılaşacağı sorunları tanımlamayı ve çözümleri için yeni düşünce biçimleri üretmeyi hedefliyor. Borusan Holding’in sponsorluğunda Salıpazarı’nda açılan New York, Amman, Bombay, Pekin, Rio de Janerio, Johannesburg ve Tokyo’daki merkezlerine eklenen Studio X İstanbul, ilk yılında araştırma projelerine odaklanacak. Studio X İstanbul’un direktörlüğünü mimar Selva Gürdoğan üstleniyor. Studio X İstanbul ayrıca Columbia Üniversitesi’nin tüm fakülteleriyle projeler sürdüren, İpek Cem Taha’nın direktörlüğündeki Columbia Global Centers / Türkiye ile de koordineli çalışacak. Columbia Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Mark Wigley, basın toplantısında “Studio’yu bir sanatçının çalışma atölyesi gibi düşünebilirsiniz. X’i ise içinde ne olacağını bilmediğimizi anlatmak için kullanıyoruz” dedi. Gürdoğan ise mekânın sanatçı, mimar, politikacı, sivil toplum örgütleri, herkese açık olduğunu belirtti. “Masada kim yoksa biz onları davet edeceğiz. İstanbul için akademik tartışmalar zaten oluyor, ama bunun yaygınlaşması ve kolaylaşmasını istiyoruz. Bir şehrin sağlıklı gelişmesi için birkaç paydaş bir arada olmalı. Halk, uzmanlar, yerel yönetimler, STK’ler. Bunların hepsi bir arada olmak zorunda ki sağlıklı bir ilerleme olsun. Bizim öncelikli amacımız bu.” Kültür Servisi Sel Yayınları tarafından, “CinSel Kitaplar” serisinde yayımlanan Fransız şair ve yazar Apollinaire’in “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları” kitabıyla ilgili, yayıncısı İrfan Sancı ve çevirmeni İsmail Yerguz’a açılan “müstehcenlik” davasının yeni duruşması dün Çağlayan Adliyesi’ndeki 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kitap hakkında 2009’da açılan davada sanıkların beraatına karar verilmiş, ancak Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin kararı bozmuştu. Sancı ve Yerguz’un 6 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava, savunmaya ek süre tanınması için 17 Aralık’a ertelendi. Ayrıca, aynı yazarın “On Bir Bin Kırbaç” kitabı hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği kararın Türkçe çevirisinin Adalet Bakanlığı’ndan istenmesine karar verildi. Söz konusu kitap da cezalandırılmış, ancak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle