17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 KASIM 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Vekiller, partinin ilkelerine ve sorunlar karşısında saptadığı görüşlere karşı çıkmamak kaydıyla pekâlâ diledikleri gibi konuşuyor; hatta kimi zaman değişik görüşler, öneriler öne sürenlere de rastlanıyor. Lider sultasının en az hissedildiği parti CHP! Buna karşın, AKP’de bir vekil sıkıysa Genel Başkanı’nın açıklamalarına zıt ya da karşı çıkan konuşmalar yapsın. Partiden ihracı talebiyle doğru disiplin kuruluna!.. Lider sultasını kıramamış bir partiden, ilerisi bir yana, demokrasinin klasik temel kurallarını uygulaması beklenebilir mi? HHH AKP’deki parti içi demokrasinin beş paralık değeri olmadığını Genel Başkan, Başbakan RTE, Rusya’ya giderayak yaptığı basın toplantısında açıkladı. Hükümetin Gezi Parkı eylemlerindeki tutumunu, Suriye politikasını ve son olarak dershanelerin kapatılması kararını eleştiren Kütahya AKP Milletvekili İdris Bal’ı, daha disiplin kurulu toplanıp, suçlanan vekilin savunmasını almadan ve kararını vermeden tek bir cümleyle kapının önüne koydu: “Hadi şimdi bağımsız aday olarak seçime gir ve dilediğin gibi konuş!” dedi. Bu AKP’de lider sultasının bugüne dek hiçbir liderde görülmedik ölçüde olduğunun kanıtı... Tek adam korkusunun dal budak saldığı AKP’den demokrasi, hele ileri demokrasi hamlelerini beklemek abesle iştigal! HHH İdris Bal’ın lidere ters düşen son kabahati, dershanelerin kapatılması kavgasında ilişkisi olduğu iddia edilen Gülen cemaatinin görüşlerine koşut kimi açıklamalar yapması!.. AKP lideri ve kadrosu; yıllardır el bebek gül bebek geçindiği Fethullah Gülen ve cemaatiyle, seçim yılı 2014 arifesinde böylesi kırıcı bir kavgaya tutuşmakta neden sakınca görmüyor acaba? Düne kadar Gülen cemaati oylarından yararlanmayı ön planda tutan RTE ve AKP kadroları, yerel ve genel seçimlerde Gülen cemaati oylarını gözden çıkardılar. Tabii açıklamıyorlar, AKP yaptırdığı anketlerde Gülen cemaati oylarının AKP’nin alacağı oylara ancak yüzde 1 (bir) olumsuz etkisi olabileceğini saptadı. Bu da AKP’ye göre oy genelinde devede kulak! Zaten RTE, cemaat oylarının, AKP oylarına yüzde bir olumlu katkı sağlayacağını görse… Hiç Gülen’le böylesi ağız dalaşına girişir miydi? HHH Bir başka olasılığı unutmamak gerek. Başbakan’la Gülen arasındaki iplerin koptuğu kanısına kapılanlara geçmişteki benzer olayları anımsatalım. Sağcılar arasında kimi konularda ayrı görüşlerin açıkgizli çarpıştığına… Ama sağcı partilerle, bu partilere bağlı görünen cemaat veya tarikatlar arasındaki kavgaların sonradan gizlice yapılan görüşmelerle barışla sonuçlandığına ve hatta o partinin kavgalı olduğu tarikat ya da cemaati temsilen vekil adaylarının listelerde yer aldığına çok kez tanık olduk. Bu örneklerden yola çıkarsak bugün AKPGülen ve cemaati arasındaki kavga bakarsınız bir gün; yine eski, canciğer kuzu sarmasına dönüşüverir. Gülen ve cematteki “kardeşlerine” RTE, öylesine ballı börekli açıklamalar yapar ki, bugünkü kavgayı enine boyuna irdeleyen haberler, yorumlar yayımladığı için yine medyayı suçlar... Bu nedenle cemaatiktidar kavgasından demokratik rejime yararlar beklemek saflık olur... HHH Şimdi ellerinde seçim cetvelleri; acaba bugün tartışılan hangi konu seçimlerde partimize olumlu etki yapar, hangisi yapmaz diye ölçüyorlar. Örneğin dershanelere koşut kızerkek bir arada aynı okula gitmesinler diyen görüşü AKP’nin Meclis Başkanvekilliği görevine getirdiği Sadık Yakut açıkladı. RTE’ye sordular; “Gündemimizde yok” dedi. Ama gündemimize yarınlarda girmez demedi. Kızlıerkekli birlikte okul yaşamına son verip vermemeyi seçimlere ne denli etkili olur diye ölçüyor olmalılar. Gitikçe kapanan toplumdan olumlu sinyal aldıkları gün; tabii milletin yararı uğruna uydurma gerekçelerle hayda kızlar ayrı, erkekler ayrı okullara! HHH Yetmez! Kadına sinemalarda ayrı gün, kadınlara özel taksiler, kafelerde erkek ayrı kız ayrı, trende kadına ayrı kompartıman, otobüste kadına ayrı bölüm, erkekle arası perdeyle kapalı, kadına erkeğe ayrı parklar vs… … Ya ölüleri yan yana gelir, el ele tutuşursa? Kadına erkeğe ayrı mezarlık! Yol yöntem açıldı yobazıma. Tutamazsınız gayrı! HABERLER Bakanlıktan olumsuz yanıt alan Afyon şehidinin babası isyan etti : Tabutun içinde ne verdiniz ki anıta karşısınız! 13 GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada uzaklaştırılmak üzere olduğu günlerde gitmiştim. Gezide beni en çok etkileyen, 1973’teki darbede öldürülen Allende’nin sesinin kimi bulvarlarda teypten yükselişi ve Pablo Neruda’nın müzeevindeki Nâzım Hikmet fotoğraflarıydı. Bir de o günlerde okuduğum bir kitabı paylaştım kendisiyle. Darbe döneminde ülkesi Şili’ye girmesi yasaklanan film yönetmeni Miguel Littin, Avrupa’da sürgün yaşadığı günlerde ülkesine dönme hasretine çare buluyor. Saçlarını cımbızla alıp kelleşiyor, gülüşünü her şeyini değiştirip, farklı bir kimlikle Şili’ye geliyor, Pinochet’nin sarayı dahil pek çok yerde 32 bin metre film çekiyor. Bir yolunu bulup ziyaret ettiği annesi bile tanıyamıyor onu. Littin’in “Şili’de İllegal” kitabından söz ettikten sonra konuyu Türkiye’ye getirmek zor olmadı! HHH Ayala ile de açık yüreklilikle paylaştım; davaların başlangıç aşamasında Türkiye’deki hukuk birikiminin, adaletsizliğin, yargı eliyle zulmün bu kadarını kaldırmayacağı düşüncesindeydik. Ancak 12 Eylül 2010 referandumundan sonra hukuk sisteminin içeriği, çerçevesi, her şeyi değişti. Bu değişiklik davalara ve devamında kararlara da yansıdı. Ayala’ya mahkeme sürecinden bazı örnekler verdim. Zaten 8 Nisan 2013’teki ikinci büyük Silivri buluşmasına gelmiş, durumu yerinde görmüştü. O gün gazetecilerle sohbetinde, “Böyle bir yargılama olabileceğine inanamıyorum” demişti. Ayala, iddianamelerin birleştirilmesini, çok farklı olayların aynı davanın içine konmasını anlattığımda, doğal olarak “Nasıl yani?” diye sordu. Şili’den örnek verdim. Çok farklı kesimden iki grubun aynı örgüt üyesi gibi yargılandığını düşünmesini rica ettim, “Olamaz” dedi. Gizli tanıklarla ilgili yaşananları dinlerken, bir korku ya da gerilim filminin senaryosundan söz ediyormuşum gibi bir ifade vardı yüzünde. HHH Ayala, Türkiye’deki özel mahkemelerin kabul edilemezliğini vurguladıktan sonra bunu Türkiye’nin de bir parçası olduğu uluslararası toplantılarda dile getirdiğini söyledi. Böylesi görüşmelerde sadece kendi durumumdan söz etmeyi, salt özel bir uluslararası kamuoyu oluşturma çabasına girmeyi kendimce bencillik sayıyorum. Vicdanım el vermiyor. İçimdeki ses, “Arkadaş bir tek sen misin haksızlıklara, zulümlere uğrayan? Bak, sen iyikötü durumunu gündeme getirecek zemin bulabiliyorsun. Bundan yoksun olanlar da var. Onların da sesi olmaya çalış” diyor. Ayala ile görüşürken de aynı ses beni dürttü durdu. Olabildiğince Türkiye’deki hukuk sorununun genel boyutlarına da değindim. “Yargı reformu” diye uluslararası alanda propagandası yapılan yargı paketlerinin gerçekçi olmadığını anlattım. Ayala ile birlikte gelen gazeteci arkadaşlarla da görüşme sonundaki sohbetimiz bütün bunların devamıydı. Nietzsche’nin, “amor fati” yani “kaderini seveceksin” sözü, hapisteki yol kenarı levhalarımdan biri oldu. Kendimce şöyle düşünüyorum: Yaşamımı, bir gazeteci olarak, edebiyatın pek çok dalında eser vermek üzere sürdürmek, bunun dışında siyaset dahil başka bir alana bulaşmamak şeklinde planlamışken, bambaşka bir hayat çizgisi oluştu. O zaman koşullar ölçüsünde bunu iyi yaşa. Kalemsel ve siyasal mücadeleni her şeyden önce hukuk için kullan. Bu daha ağır sorumluluklar verebilir, gücün yettiğince yüklen. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin işçisi ol. Kişilerle uğraşmak da sana yakışmaz; kimsenin adamı olmadan, bu mücadelenin adamı ol. ‘Anıttan korktular’ AYKUT KÜÇÜKKAYA O anıta onay yok Patlama tarihinde Afyonkarahisar 500’üncü İstihkam Ana Depo Komutanlığı 4’üncü Mühimmat Bölge Komutanı olan Kıdemli Albay Veysel Özbay, Bölük Komutanı Binbaşı Ali Duran ve Üsteğmen Tarık Aydın’ın tutuksuz yargılandığı davaya 3 Aralık’ta Eskişehir 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ndeki duruşmayla devam edilecek. Başbakan’ın Afyon’a yapılacak anıttan “korktuğunu” söyleyen Ali Taştan, duruşma öncesi, “İktidar patlamayla ilgili Meclis’te araştırma yapılmasını bile istemedi. Eğer devletin ahlakı varsa bu patlamayı hukuken çözer. Kaza mı sabotaj mı hâlâ bilmiyoruz. Biz hukuk ve ahlak peşindeyiz” diye konuştu. Milli Savunma Bakanlığı Afyonkarahisar’daki cephanelik patlamasında şehit olan 25 asker için “anıt” yapılmasını isteyen şehit ailesine “olumsuz” yanıt verdi. Bakanlık gerekçe olarak “personelin şehit olduğu yerlerde anıt yapılmasına dair uygulama bulunmamasını” gösterdi. Şehit ailesine Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca patlamanın meydana geldiği kışlanın taşınması ve arazisinin diğer kamu kuruluşlarına devri konusunda çalışmaların devam ettiği bilgisini veren Bakanlık; anıt yapımının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca “değerlendirilmesini” istedi. Şehit asker Tolga Taştan’ın babası Ali Taştan, karara, “Tabutun içinde ne verdiniz ki anıta karşı çıktınız” sözleriyle isyan etti. 5 Eylül 2012’de Afyonkarahisar’da meydana gelen ve 25 askerin şehit olduğu askeri mühimmat deposundaki patlamayla ilgili olarak “hukuki mücadelelerini” sürdüren aileler bir yandan da “manevi destek” görmek istiyorlar. Patlamada ölen askerlerin ailelerinin en büyük dileği ise evlatları ‘Aile Bakanlığı değerlendirsin’ nın parçalanmış bedenlerinin bulunduğu bölgede bir anıtın yükselmesi. Bu istekle şehit babası Taştan 16 Temmuz 2013 tarihli bir dilekçeyle başvurusunu yaptı. Bu başvuru Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 29 Temmuz 2013 tarihli yazısıyla Milli Savunma Bakanlığı’na iletildi. Bakanlığın 31 Ekim 2013 tarihli yanıtı acısı dinmeyen babayı bir kez daha yıktı. Bakanlığın yanıtında özetle şöyle denildi: “Milli Savunma Bakanlığı’nca, anılan patlamada şehit olduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca bildiri len tüm personelin mezarlarının, ailelerinin isteği doğrultusunda defin yerlerinde yaptırıldığı, personelin şehit olduğu yerlerde anıt yapılmasına dair uygulaması bulunmadığı... Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca, söz konusu kışlanın taşınması ve arazisinin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devri çalışmalarının devam ettiği tespit edilmiştir. Bu itibarla, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında anıt yapım işinin Bakanlığınızca değerlendirilmesini rica ederim.” Liderlere ‘kadınları unutma’ etiketi İstanbul Haber Servisi Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Başkanı Çiğdem Aydın, AKP, CHP ve MHP genel başkanlarından seçim kampanyalarında “kadın adayları unutmamasını” istedi. KA.DER, daha fazla kadının aday gösterilmesini ve seçilmesini sağlamak amacıyla yerel seçim kampanyası başlattı. Aydın, “Nüfusun yarısının yok sayıldığı, yönetime katılımdan yoksun bırakıldığı bir ülkede, adalet, demokrasi ve eşitlikten söz edilemez” dedi. 2 bin 950 belediye başkanının yalnızca 26’sının kadın olduğunu anımsatan Aydın “Fıskiyeyi kadın sığınmaevlerinden daha önemli gören belediye başkanlarımız var. Erkek siyasetçiler kalksın biz oturmak istiyoruz” dedi. Daha sonra üyeler salona asılan ve üzerinde Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin fotoğraflarının yer aldığı afişe “Kadın adayları unutma” yazılı etiketler yapıştırdı. Köylünün çevre zaferi CHP’DEN BAKAN KILIÇ’A Danıştay, zeytinlikleri HES, turizm ve konuta açan yönetmeliği iptal etti BAKANLIKta bugün eylem var DOPİNG GENSORUSU Türkiye’yi küçük düşürdü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Engin Özkoç ve arkadaşları, “doping olaylarını önlemede yetersiz kaldığı ve Türkiye’yi küçük düşürdüğü” gerekçesiyle, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç hakkında TBMM Başkanlığı’na gensoru önergesi verdi. Önergenin gerekçesinde, Bakanlığın “Dopingle Mücadele Sözleşmesi” hükümleri ile Dopingle Mücadele Yönetmeliği’ni uygulamadığı ve sporcu sağlığını koruyacak tedbirleri almadığı belirtildi. Kılıç’ın “son dönemde sporu ve Türkiye’yi dünya kamuoyunda küçük düşürdüğü, itibarsızlaştırdığı, spor etik ve ruhuna aykırı doping vakalarının ardındaki nedenleri ortaya çıkartmadığı” dile getirildi. Asker kaçakları 24 saatte teslim Haber Merkezi Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, kolluk kuvvetleri tarafından yoklama kaçağı ve bakaya olarak belirlenenlerin yakalanarak muhafaza altına alınmaları ve en geç yirmi dört saat içinde askeri mercilere teslim edilmelerinin sağlanması gerektiğini açıkladı. Polisin görev alanı içerisinde askerlik şubesi yoksa, kişinin sağlık sorunu engel teşkil ediyorsa ve teslim işlemi güvenlik riski taşıyorsa kişi serbest bırakılacak. Haliç’te ‘oldubittiye’ suç duyurusu hazırlığı İstanbul Haber Servisi Haliç Dayanışması bileşenleri, Haliç Tersanesi’ne yapılacak otel ve yat limanı projesine karşı açtıkları iptal davası sonuçlanmadan Tersanei Amire alanının boşaltılmaya başlanması nedeniyle savcılığı suç duyurusunda bulunacak. Haliçport olarak bilinen ve işadamı Fettah Tamince’nin kazandığı ihale 2 Temmuz’da gerçekleştirildi. 8 Kasım günü yüklenici firmaya “yer teslimi” işlemi yapıldı. Camialtı Tersanesi boşaltıldı, gemi yapımında kullanılan muhtelif makine ve teçhizat ise satıldı. Haliç Dayanışması projeyi daha önce yargıya taşımış, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de kamu yararına açıkça aykırı olan bu ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Davalar sonuçlanmadan yapılan yer teslimi nedeniyle Haliç Dayanışması ilgili koruma kuruluna yasal bildirimde bulundu. Yasaya aykırı “yer teslimi” ve “satış” işlemlerinin sorumlusu olan kurum ve kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Haliç Dayanışması, yaptığı açıklamada, Haliç’te bir oldubittiye getirme çabası olduğuna dikkat çekildi. Genelkurmay’dan bir ilk ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı ilk kez 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla mesaj yayımladı. Mesajda, “Cumhuriyetimizin ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ini yetiştiren saygıdeğer öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun” denildi. Genelkurmay daha önce sadece afiş yayımlamayı tercih ediyordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, CHP tarafından yapılan Türkiye ile Rusya arasında Akkuyu Nükleer Güç Santralı Tesisi ve işletimini kapsayan işbirliğine ilişkin anlaşmayı onaylayan yasanın iptali için açtığı başvuruyu sonuçlandırdı. Mahkeme, iptal talebini reddetti . Akkuyu’nun iptali istemine ret İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın zeytinlik alanları yeniden tanımlayarak, 25 bin metrekare altındaki zeytinlikleri, hidroelektrik santral (HES) inşaatlarına, turizm tesislerine ve konut yapılanmasına açan yönetmeliğin yürütmesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla durduruldu. “Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair” yönetmelikte bakanlığın yaptığı değişiklik, 3 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin 4. maddesinde yapılan değişiklikle zeytinlik saha tanımı yeniden yapıldı. 23. maddedeki değişiklikle de 5 bin metrekarenin altındaki zeytinlikler konut, turizm ve enerji yatırımlarına açıldı. Bunun üzerine 8 baroyla CHP Balıkesir milletvekillerinin Danıştay 8. Dairesi’ne yaptıkları başvuru, “ehliyet” yönünden reddedildi. Ziraat ve çevre mühendisleri odaları, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, Edremit, Burhaniye, Kirazlı köylüleriyle Ziraat Mühendisleri Birliği’nin açtığı 6 ayrı dava ise, 3’e 2 oyla reddedildi. Bunun üzerine söz konusu kurumlar ve yurttaşlar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz ettiler. Yüksek mahkeme, Danıştay 8. Dairesi kararıyla, bakanlık yönetmeliğinin yürütmesini durdurdu. Oyçokluğuyla verilen kararda, zeytinlik alanların korunmasının ve amaç dışı kullanımının önlenmesinin kamu idarelerinin görevi olduğu vurgulandı. Zeytinliklere en az 3 kilometre uzaklıkta, bu alanlara zarar verebilecek yatırımların yaşama geçirilemeyeceğine dikkat çeken yüksek mahkeme, anayasanın tarım arazileriyle meraların kullanımına ilişkin 45. maddesini de anımsattı. ‘Aile hekimi kalmayacak’ İKLİM ÖNGEL ANKARA Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), aile hekimlerinin sıkıntılarına dikkat çekmek amacıyla bugün Sağlık Bakanlığı önünde “Farkındalık Eylemi” gerçekleştirecek. AHEF İkinci Başkanı Akif Emre Eker, yapılan tüm çağrılara karşın, aile hekimliğindeki sıkıntıların giderilmemesi nedeniyle eylem kararı aldıklarını kaydetti. Maaşlarının periyodik olarak azaldığını ve özlük haklarını kaybettiklerini söyleyen Eker, “Tükenmişlik kapıda, aile hekimliği uygulamasında bıçak kemiğe dayandı” dedi. AKP Hükümeti’nin “Sağlıkta Dönüşüm Programı”yla başlattığı aile hekimliğindeki çatlak büyüyor. İki yılda bir yenilenen sözleşmelerde sürekli yeni iş yükünün getirildiğini söyleyen Eker, “Mevcut iş yükümüz yetmezmiş gibi performansa tabi işler de bizlere dayatılıyor. Hekimlerin bir kısmı şartların zorluğu nedeniyle emekliliğini istemeyi düşünüyor. Gençler ise özlük hakkı ve maaş gibi nedenlerle TUS’a hazırlanıyor. İnsanlar bir dahaki yıl hem sağlık hizmetleri için para ödeyecek, hem de gidecek aile hekimi bulamayacak. En büyük endişemiz; sağlık hizmeti kalitesi azalıyor, hasta ile aramıza barikat örülüyor” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle