Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  20	KASIM	2013	ÇARŞAMBA  4  HABERLER  Başbakan Erdoğan, Ahmet Kaya’ya saldıranların Gezi’de de kendilerini hedef aldığını söyledi  Her şeyin suçlusu ‘Gezi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  Başbakan Tayyip Erdoğan, “Kürdistan” ifadesi nedeniyle kendisine yönelik eleştirileri ilk Meclis tutanaklarıyla yanıtlarken “Gazi Mustafa Kemal bölücü mü, ilk Meclis’te Kürdistan diyen mebuslar bölücü mü?” dedi. Osmanlı’da Kürdistan’ın eyalet olduğunu savunan Erdoğan, “Tarihimizin bir mirası, görmemezlikten gelemeyiz” dedi. Erdoğan, Ahmet Kaya’ya ödül töreninde saldıranların Gezi Parkı’nda hükümete saldıranlar olduğunu iddia etti. Erdoğan, grup toplantısında şu görüşleri dile getirdi: Diyarbakır’da tarihi gün: Diyarbakır’da tarihi anlar yaşadık. Hem Diyarbakır hem Türkiye genelinde, cumartesi günü evlerde, sokaklarda, dükkânlarda, televizyon başlarında anneler, babalar, gençler, çocuklar gözyaşı döktü. Ama bu gözyaşları sevinç, umut, vuslat ve kavuşmanın gözyaşlarıydı. Birilerinin yine bu sevinci, eyecanı paylaşamadıklarını, 4 gündür başta MHP olmak üzere siyasetçilerin Türkiye’ye egemen olan huzur ve kardeşlik iklimini yine hissedemediklerini gördük. Kürdistan, Meclis tutanaklarında: CHP ve MHP yöneticileri, Meclis kü  Ortadoğu’da	 Ortada… Diyarbakır’daki “gösteriye” karşın, AKP Türkiyesi, “bölge lideri”, “dünya gücü” derken “onurlu yalnızlık” gibi açıklamalara sığınmaya çalışsa da şimdi Mısır ve Suriyeİran sorunları üzerinden rakip kamplara ayrışmaya başlayan Ortadoğu’da ortada kalmış görünüyor. Şimdi bir yön değişikliği yapmaya çalışıyor. Ancak ülke politikaları, yüklü tankerlere benzerler, yeterli ön hazırlık yapılmadan dönmeye başlarsanız devrilebilirler. Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın hesaplarını Suriye fiyaskosu bozdu. ABD’nin 30 Ağustos Suriye Değerlendirmesi yayımlandıktan sonra, uluslararası basında Türkiye’yi mezhepçi politika izleyen, radikal Müslüman gruplara yataklık eden, destek veren, Suriye’de akan kanın sorumlularından biri olarak tanımlayan yorumlarda belirgin bir artış oldu. Türkiye, uluslararası askeri müdahale istemeye devam ettikçe, Suriye sorununu çözen değil çözümü zorlaştıran ülke olarak tanımlanıyordu. Bu durum hükümetin “Gezi olayı” fiyaskosunun üzerine eklenerek konuşuluyor, genelde bir iflas, “dönem sonu” resmi çiziliyor. Dış politika sorunlarının iç politika sorunlarıyla çakışma özellikleri de vardır. Hükümet partisinin, hatta siyasal İslamın içinde bir saflaşmanın, tartışmanın, Başbakan’ın siyasi ömrünü de kapsayacak biçimde şekillenmekte olduğu görülüyor. Bu görüntünün içinde, “meşru olan ve meşru olmayan yaşam tarzları”, Halife, Şura, “Gerçek demokrasi şeriatla gelir” gibi bugüne kadar dillendirilmeyen savların ortaya çıkması dikkat çekiyor. Bu yeni savların ortaya çıkışında “Türkiye siyasal İslamının Suriye’deki radikallerle içli dışlı olmasının etkisi var mı” diye sormak da gerekiyor. Bu içli dışlı olma, bir Hindistan atasözündeki duruma benziyor: “Kaplanın üzerine binebilirsiniz ama inemezsiniz” (inerseniz ısırır). Türkiye şimdi böyle bir noktada. AKP Türkiyesi’nin oynamaya çalıştığı Kürtleri bölme, Müslümanlıkla birleştirme oyunu da yaratacağı acılı sonuçlar bir yana, bu yalnızlığa çare olacak gibi görünmüyor: Barzani Ortadoğu’nun mezheplerle aşiretlerin sürekli salladığı, petrolle yağlanmış kaygan zemininde uzun süre bir noktada duramaz!  MUSTAFA KEMAL BÖLÜCÜ MÜ? azi	Mustafa	Kemal,	24	Nisan	1920’de	yapılan	gizli	oturumda	‘Gerek	Iraklıların	 gerek	Suriyelilerin	bu	iki	mıntıkadaki	dindaşlarımızın	kalpleri	bizimle	beraberdir’	diyor.	Yani	o	günün	Esed’ini	ifade	etmiyor,	Suriye	halkını	ifade	ediyor.	‘Irak	bize	ihanet	etti,	Suriye	bizi	arkamızdan	vurdu’	demiyor.	Türkiye’nin	yakın	tarihi	MHP	ve	 CHP’nin	çizdiği	tablo	gibi	kısır,	derinliksiz,	içe	kapanık	bir	tablo	değil.	Bize	ne	diyorlar	‘Şu	kavramı	kullan’	bölücü.	Peki,	Mustafa	Kemal	de	mi	bölücü?	Kürdistan	kelimesini	kullanan,	o	zamanın	bütün	Meclis	mebusları	da	mı	bölücüydü?	‘Kürt	damadımız	 var’	diyen	merhum	Alparslan	Türkeş	de	mi	bölücüydü?	Kelimelerden,	kavramlardan,	 kendi	icat	ettiği	tabulardan	korkanlar	büyük	devlet	inşa	edemez.	Dilden	korktular,	dili	 yasakladılar.	Türküden,	şarkıdan	korktular;	kasetleri,	plakları	yasakladılar.	Kimlikten	 korktular	asimile	etmeye	çalıştılar.	Büyük	bir	devletin	böyle	korkuları	olamaz.”	  Bal’dan	Erdoğan’a	  “G  ‘tweet’le	yanıt  ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)		Başbakan	Tayyip	Erdoğan’ın,	grup	toplantısında	söylediği	“Korkuyla	büyük	devlet	olunmaz”	sözlerinin	hemen	ardından	 AKP	Milletvekili	İdris	Bal,	Twitter’dan	attığı	mesajla	yanıt	verdi.	Bal,	“Korku	ile	 büyük	devlet	olunamayacağı	gibi,	hesapsız,	plansız,	günübirlik	küçük	hesaplarla	büyük	devlet	olunamaz,	ancak	büyük	hatalar	yapılır”	dedi.  Osmanlı’nın Kürdistan eyale ti: Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu ve  şı çıktıkları şeyi görecekler. En başta Gazi Mustafa Kemal’in nutuklarında görecekler. Kürt kelimesini, Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini, Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Anasırı İslam kavramını o zabıtlarda görecekler.  tüphanesine gittiklerinde, ilk Meclis, gizli celse zabıtlarını okuduğunda bugün kar  Mustafa Kemal işgal devletlerine küsmedi: Bizim Misakımilli adını verdi  Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz’in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler.  ğimiz toprakları işgal edenler uzaydan gel  memişti. Ama 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan ettikten sonra aynı Mustafa Kemal, işte bu devletlerle barışa, dostluğa, işbirliğine dayalı süreci başlattı. Küsmedi. Kin tutmadı, varsa da gizledi. Devletlerin ilişkileri intikam, nefret, öfke hissiyle yürümez. İşte bunu en iyi bilenlerdin bir tanesi de Gazi Mustafa Kemal’di. Muhalefete eleştiri: CHP de MHP de burada hazır olda ant okurken, biz Mustafa Kemal’in eğitim aldığı Manastır Askeri İdadisi’nin restoresini yaptık. Ama Türkiye’deki “yok ben medyanın amiraliyim, bilmem nesiyim” diyenler bunları görmü  yor. CHP lafını, biz uygulamasını yaparız. Onlar Gazi Mustafa Kemal’in resmini Türk Lirası’ndan, posta pullarından, sınıflardan kaldırdılar, İnönü’nün resmini koydular. Ulan hepiniz oradaydınız: Ahmet Kaya’ya ödül töreninde o gün orada saldırdılar. Kimler saldırdı? Hani Gezi Parkı’nda bize saldıranlar kimlerse onlar orada da Ahmet Kaya’ya saldırdı. O gün Kaya’ya saldıran sanatçıların bir kısmı diyor ki ‘O esnada tuvaletteydim, o esnada dışarıdaydım’. Ulan hepiniz oradaydınız be. Dürüst olun dürüst, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Sizin de artık mumunuz söndü.  AKP MYK’de dershane tartışması değerlendirildi  1999’da Ahmet Kaya’ya çatal bıçak atanların hiçbiri Gezi’ye katılmadı  ‘Yaygara koparılması rahatsız edici’ EMİNE KAPLAN ANKARA		Başbakan Tayyip	Erdoğan, Gülen cemaatiyle derinleşen dershane kavgasıyla ilgili olarak “Henüz	netleşen	bir	taslak	yok.	Buna	rağmen	yaygara	koparılması	rahatsız	edici” dedi. AKP kurmayları, cemaatin “yaklaşan	yerel	seçimleri	hükümetin	dershane	projesinden	 vazgeçmesi	için	baskı	aracı	olarak	kullandığı” yorumunu yaparken, Fethullah	Gülen’in konuyla ilgili sert açıklaması da “Belli	ki	hocaefendiye	 de	yanlış	bilgi	verilmiş” biçiminde değerlendirildi. Konuyla ilgili olarak hükümeti sert şekilde eleştiren AKP Kütahya Milletvekili İdris	Bal’ın disiplin suçu işlediği değerlendirmesi yapılırken, disiplin sürecinin başlatılabileceği belirtiliyor. Erdoğan’ın başkanlığında öncek gün toplanan MYK’de gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmeler yapıldı. Erdoğan, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili 10 dolayında taslak hazırlığı yapıldığını belirterek, henüz tasarının netleştirilmediğini söyledi. Toplantıda, bazı üyelerin Başbakan Yardımcısı Bülent	Arınç’ın Bakanlar Kurulu sonrası dershane sorunuyla ilgili ne açıklama yaptığını merak etmeleri üzerine metin getirildi. Erdoğan’ın Arınç’ın kullandığı “paydaşlar” ifadesiyle ilgili olarak “Bu	ne	demek”	diye	sorduğu,	 üyelerden	gelen	“Taraflar	demek	istiyor” demeleri üzerine “tamam”	dediği kaydedildi. Erdoğan, toplantıda genel af tartışmalarıyla ilgili olarak “Genel	af	gündemimizde	yok	ve	olmadı.	 Biz	gelecekteki	Türkiye	hayalini	ortaya	koymaya	çalışıyoruz.	Silahların	olmadığı,	cezaevlerinin	dolmadığı	bir	Türkiye’yi	hayal	ediyoruz” dedi. Erdoğan, dün gazetecilerin soruları üzerine de “Demek	ki	ben	iyi	anlatamamışım.	Ben	hayallerimi	anlatıyorum,	siz	genel	aftan	bahsediyorsunuz,	kesinlikle	yok	böyle	bir	şey” dedi. AKP’nin belediye başkan adaylarını belirleme çalışmalarında sona doğru yaklaşılıyor. 20’yi aşkın büyükşehir başkan adayının isminin büyük ölçüde netleştiği öğrenildi. Ankara’da Melih	Gökçek, İstanbul’da Kadir	Topbaş, Antalya’da Menderes	 Türel, Balıkesir’de Edip	Uğur, Manisa’da Hüseyin	 Tanrıverdi’nin isimlerinin kesinleştiği belirtiliyor.  O isimler eylemlerde yoktu 857 kişi tam 7 yıldır tutuklu 359	cezaevinde	30	Ekim	 2013	itibarıyla	111	bin	923’ü	 hükümlü,	28	bin	597’si	tutuklu	toplam	140	bin	520	kişi	olduğunu	açıklayan	Bakan	Ergin,	tutukluların	yüzde	 8.7’sinin	3	yıldan	fazla,	yüzde	0.3’ünün	ise	7	yıldır	tutuklu	olduğunu	söyledi.	Ergin’in	 açıkladığı	bu	yüzdelere	göre,	857	kişinin	7	yıldır	tutuklu	 bulunduğu	açığa	çıktı.	 FIRAT KOZOK ANKARA		Başbakan Tayyip	Erdoğan’ın, “Ahmet	Kaya’ya	ödül	töreninde	saldıranlar	bize	Gezi	Parkı’nda	saldıranlarla	aynıdır”	sözleri, Türkiye’nin yakın tarihine tanıklık edenlerce tepkiyle karşılandı. Çünkü 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreni için düzenlenen olaylı gecede yer alan ve Kaya’ya tepki gösteren şarkıcıların hiçbirisi Gezi eylemlerinde yer almadı. Ahmet Kaya, 10 Şubat 1999 günü Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreninde ödülünü almak için sahneye çıktığında yaptığı konuşmada yeni albümünde Kürtçe bir şarkının da yer alacağını açıklamıştı. Bunun üzerine başlayan protestolar arasında sahneden ayrılan Kaya’ya masalardaki çatal ve bıçaklar atılmıştı. Gecede sahne alan popçu Serdar	Ortaç’ın şarkısının sonunda “Bu	 vatan	bizim,	ellerin	değil” sözleri gerilimi daha da tırmandırmış, gazeteci Şenay	Düdek Kaya’ya, “Sünnetsiz	p....k” diye bağırmıştı. Kaya’ya tepki gösterenler arasında köşe yazarı Reha	Muhtar, şarkıcılar Mahsun	Kırmızıgül,	Ebru	Gündeş,	 İbrahim	Tatlıses,	Ajda	 Pekkan,	Mustafa	Topaloğlu,	Özcan	Deniz,	Ercan	Saatçi, işadamı Erdal	Acar	gibi isimler vardı. Kaya’nın eşi Gülten Kaya, o gece yaşananları bir televizyon kanalında yıllar sonra şöyle anlatmıştı: “Benim	alnıma	 bir	çatal	geldikten	sonra	çok	gerildi	eşim,	gözüme	gelebilirdi.	O	sırada	garsonlar	bizi	korudu,	onu	hiç	unutmuyorum.	O	tablo	benim	 için	çok	önemlidir.	Çok	 hüzünleniyorum.	Salonda	garsonlar	dışında	bir	tek	sağduyulu	insan	göremiyoruz.	Bir	 tek Mehmet Aslantuğ var	 bize	destek	olan.	Bir	de	 Savaş Ay.” Gülten Kaya, gecede Serdar Ortaç’ın 10. Yıl Marşı’nı, Reha Muhtar’ın da Memleketim şarkısını okutarak provokasyon yaptıklarını anlatmıştı. Ahmet Kaya, olaylı gecenin ardından Türkiye’yi terk edip Fransa’ya yerleşmişti. O geceye damgasını vuran ünlülerdenden hiçbiri Gezi Parkı eylemlerinde yer almadı.  CIA’nın bildikleri... Yukarıda değindiğim “30 Ağustos Değerlendirmesi”nin içinde de bence büyük riskler gizli. ABD yönetimi bu değerlendirmede Esad rejimini suçladı ama elinde kesin kanıtlar olmadığını da eklemeyi unutmadı. Kısa bir süre sonra sürecin Rusya ve Amerika ilişkilerinde İran’ı da içine çekerek “hiç beklenmedik” bir yöne döndüğünü gördük. Bu yeni yönde, Suriye’ye askeri müdahale opsiyonu masadan kalktı. Kimyasal silahların yok edilmesi süreci başladı. Hemen sonra dikkatler Suriye muhalefetinin cihatçı radikal özelliklerine, Türkiye’nin bunlarla ilişkisine odaklandı. “Aman Suriye’de Irak gibi bir kaos çıkmasın” yorumları Esad rejiminin kalıcı olma olasılığına kapı açtı. Bu, çok hızlı ve radikal bir değişimdi. Philip Grimaldi’nin 13 Kasım’da The American Conservative dergisinde yayımlanan “Suriye yüzünden istifa noktasına gelmek” başlıklı yorumu, bu değişimin arkasında çok önemli bir etkenin olduğunu gösteriyor. Grimaldi, eskiden CIA ajanıydı; halen muhafazakâr kesimin saygın yazar ve analistlerinden. Grimaldi, Beyaz Saray’ın 30 Ağustos değerlendirmesinin öncesinde CIA’dan bir grup analistin, Beyaz Saray’ı topluca istifa etmekle tehdit ettiğini yazıyor. Bu analistler, kimyasal silahların Esad rejimi tarafından kullanıldığına ilişkin hiç kanıt olmadığını, kullanmak için yapılması gereken ön hazırlıkların uydu fotoğraflarından gözlemlenemediğini, ileri sürülen kanıtların sahte olabileceğini, saldırıda kullanılan mühimmatın Esad ordusunun standartlarına değil muhalefetinkilere uyduğunu, saldırıyı muhalefetin yapmış olabileceğini vurgulayarak, eğer bunlar göz önüne alınmazsa Irak savaşı öncesindekine benzer bir duruma düşmemek için topluca istifa edeceklerini bildirmişler. Bunun üzerine Beyaz Saray değerlendirmesini muğlaklaştırmış, somut kanıt yok ifadesini eklemiş. Bir toplu istifa tehdidine kadar uzanan, ABD’nin Suriye politikasında ani bir dönüşe yol açan tepkinin, kimyasal silahları aslında kimin kullandığına ilişkin önemli bilgilere dayanmaması bana olanaksız geliyor. Bence CIA işin aslını biliyor. Bu bilginin kapsamının nereye, kimlere kadar uzandığı da ayrıca önemli bir konu.  ‘Cezaevlerinde yer yok’ ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)	 Adalet Bakanı Sadullah	Ergin, toplam kapasitesi 151 bin 444 olan cezaevlerinde toplam 140 bin 520 kişi olduğunu açıklarken yaklaşık 11 bin kişilik yer kaldığı anlaşıldı. Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı sunumda, AİHM’ye yapılacak başvuruları azaltmak amacıyla önümüzdeki 5 yıllık dönemi kapsayan hedeflerin belirlendiği “İnsan	Hakları	İhlallerinin	Önlenmesine	 İlişkin	 Eylem	 Planı” taslağı hazırladıklarını söyledi. Ergin, eylem planı kapsamında ilgili kurumlarla toplantılar yapılarak görüşlerinin alındığını belirtti. Ergin, Eylem Planı’nın Bakanlar Kurulu’nun onayının ardından uygulanmasına başlanacağını kaydetti. Ekim ayı itibarıyla cezaevlerinin mevcudunun 140 bin 520, toplam kapasitesinin ise 151 bin 444 olduğunu kaydeden Ergin, 2012’de 14 bin 122, 2013’te 5 bin 925 kişilik kapasite artışının sağlandığını söyledi. Ergin’in açıkladığı rakamlara göre, cezaevlerinde 10 bin 924 kişilik yer kaldı. Ergin, 2002’den itibaren 234 cezaevini kapattıklarını, 2017 yılına kadar 164 cezaevini daha kapatacaklarını söyledi.  ‘Mikrofondayken demokratlık kolay’ ANKARA	 (Cumhuriyet	Bürosu)		BDP Eşbaşkanı Selahattin	Demirtaş, af tartışması için “Genel	af	tartışması	Başbakan’ın	 iradesi	dışında.	Nasıl	boşalacak?	İçerideki	hasta	tutsaklar	bile	çıkamıyorsa,	kim	senin	 ‘cezaevleri boşalacak’	lafından	umutlanabilir?” değerlendirmesini yaptı. Demirtaş, Başbakan Tayyip	 Erdoğan’a “Diyarbakır’da	 ahkâm	kesmek	kolay,	demokrasi,	özgürlük	mikrofonda	konuşurken	kolay” diye seslendi. Demirtaş, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına Ahmet	Kaya	ve Seyit	 Rıza’yı anarak başladı. Başbakan Erdoğan’ın, Şivan Perwer için “38	yıldır	ülkesine,	vatanına	hasret	koyanlar	nasıl	hesabını	verecek?” dediğini anımsatan Demirtaş, “Şunu	unutuyor	 ki	38	yılın	12	yılı,	üçte	biri	 kendi	dönemi.	Üçte	birinin	 hesabını	bari	sen	ver.	12	 yıllık	iktidarında	Avrupa’da	 sürgünde	yaşayan	binlerce	 Ahmet	Kaya,	Şivan	 Perwer	var” dedi. Seyit Rıza’nın mezarının kayıp olduğunu anlatan Demirtaş, “Seyit	Rıza	konuşulmadan	Dersim	katliamı	konuşulamaz.	Seyit	Rıza	hadisesi	özür	dilenmesi	gereken	 örneklerden	biridir.	 Torununuza	Ali	ismi	koymak	güzeldir,	fakat	Alevilerin	derdine	derman	olan	bu	 değil” ifadesini kullandı. Çözüm sürecinin en hassas noktasının cezaevleri olduğunu dile getiren Demirtaş, “Diyarbakır’da	sürgünler	için	ağlarken	300	 siyasi	mahkumu,	binlerce	kilometre	ötede	ailesinin	göremeyeceği	cezaevine	gönderiyorsan,	senin	 sürgün	anlayışında	sakatlık	var” dedi. Erdoğan’ın mikrofanda demokrasi konusunda ahkam kestiğini anlatan Demirtaş “Mikrofonda	geçmiş	 80	yılın	hesabını	başka	iktidarlardan	sormak	kolay.	 Kendi	iktidarın	döneminde	 72	kişi	sadece	gösterilerde,	mitinglerde,	yürüyüşlerde	öldürülmüş.	Bunun	 hesabını	vermek	zor.”  ‘Türklerin kanını içmeye yeminli’ ANKARA	 (Cumhuriyet	Bürosu)		MHP Genel Başkanı Devlet	Bahçeli, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut	Barzani’yle Diyarbakır’da görüşen Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında “Ya Kandil	yetiştirmesi	ya	Türk	düşmanı	ya	da	Türk	 milletinin	kanını	içmeye	 yeminli	çevrelerin	özel	ve	 gönüllü	görevlisidir” diye konuştu. Bahçeli, grup toplantısında Edoığan’ın yaklaşık son bir yıldır dershane üzerinden yürüttüğü polemiğin esas gayesinin ne olduğunu sordu. Bahçeli, “Bu	yolla	neyin	örtülü	mesajı,	kimlere,	hangi	niyetle	verilmektedir?	11	yıldır	dershaneler	iyidir	de,	şimdi	mi	kötü	olmuştur?	Dershaneleri	 kapatma	kararı	iyice	yüzeye	vuran	bir	siyasi	kavganın	mı,	dünkü	ittifakların	 bir	mahsuplaşması	mı,	alttan	alta	devam	eden	restleşmenin	mi	eseridir?” diye konuştu. Erdoğan’ın Diyarbakır’da Barzani ile yaptığı görüşmeleri sert bir dille eleştiren Bahçeli, “Kimse	sabrımıza	aldanıp	da	gevşeklik	yapmasın,	 kuduz	gibi	oraya	buraya	sataşmasın;	yeri	ve	zamanı	gelince	Malazgirt	destanı	da	 tekrarlanır,	Söğüt	 ruhu	da	canlanır” dedi. Erdoğan’ın siyasi menfaat uğruna, Barzani’nin desteğini alma ve dört varil mazot amacıyla ayaküstü Kürdistan’a onay verdiğini kaydeden Bahçeli, “İnşallah	Allahınızdan	bulacağınız	günler	yakındır” dedi. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında şeytani ifadesini kullanan Bahçeli, Barzani’nin “Kuzey	Kürdistan’a	ve	şehrinize	hoş	geldiniz” denilerek karşılandığını belirterek “Başbakan,	bu	Kuzey	Kürdistan	neresidir?” dedi. Erdoğan’ın “Dağdakilerin	 indiğini,	cezaevlerinin	boşaldığını	göreceğiz” beyanıyla PKK’ye af müjdesi verdiğini belirten Bahçeli, “Bu	 süreci	çabuklaştırmak	için	 muhtemeldir	ki	PKK	sansasyonel	eylemlerini	artıracaktır” dedi.  ‘Firavun’ benzetmesini düzeltti  Gülen’den de  geri adım  ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)		Dershanelerin kapatılması tartışmasında dünkü Bakanlar Kurulu’nda alınan “tüm	paydaşlara	danışma” kararının ardından, dün Fethullah	Gülen’den dolaylı bir açıklama geldi. Gülen, açıklamasında Başbakan Tayyip	Erdoğan’a yönelik ‘firavun’ benzetmesinin çarpıtıldığını söyledi. Gülen ile birlikte ABD’de bulunan ve konuşmaların aktarıldığı Herkul.org internet sitesinin editörlüğünü yapan Osman	Şimşek, Twitter’da “Hocamızdan	da	teyit	aldım” diyerek attığı tweet’lerde, Gülen’in dershaneler konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah	Gül’e mesaj gönderdiğini açıkladı. Gülen’in 28 Şubat döneminde cemaat desteğiyle kurulan okulların yönetimini devretmeyi önerdiğini “onlarca	kez	anlattığını” anımsatan Şimşek, Gülen’in şimdi de “Çevik Bir’e	yaptığının	çok	 ötesinde	örnek	bir	davranışı” sergileyerek Gül aracılığıyla “kim	yönetirse	yönetsin,	ama	milletin	eseri	kapanmasın”	dediğini aktardı. Osman Şimşek, konuyla ilgili art arda attığı tweet’ler de “Maalesef	bir	gazete	‘Darbeciye Okul Erdoğan’a Öfke’ manşetiyle	çok	büyük	bir	 haksızlık	yaptı.	Firavun	misalini	çarpıttı” dedi.  DÜZELTME Prof. Dr. Sami Selçuk, önceki gün gazetemizde yer alan söyleşide bir yanlış anlaşılmaya neden olmamak için bir düzeltme yaptı. Sami Selçuk, kapsamlı bir affın çerçevesini çizmenin siyasal organın yetkisinde olduğunu belirterek, “Affın hangi suçları içerdiğini, hangi suçları dışladığını o organlar belirler. Bu hukukçunun işi değildir. Örnek olarak terör suçlarını dışlayabilir” değerlendirmesini yaptı.   
            
    
