19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2013 PAZAR 6 HABERLER İlhan Selçuk ve yazarların gazete üzerinde büyük etkisi küçümsendi. Şüphesiz ki ayrılığın ideolojiksiyasi yönleri vardı ve zaten bunlar etkili oldu... Hasan Cemal iyi bir yayın yönetmeniydi, ama yelken açtığı yeni sularda Cumhuriyet’in işi olamazdı. İlhan Selçuk ve diğer yazarların olmadığı bir Cumhuriyet? Benim, Özal ve Özalcılığı, liberalizme doğru kulaç atmayı, bir solcu ve bir Marksist bozuntusu olarak kabul etmem zaten mümkün değildi... HHH Nitekim İlhan Selçuk ve arkadaşlarıyla toplantılara katıldım. Neden ayrılmıyorsun sorusuna da, abi nasılsa döneceksiniz, ne yani dergiyi batırayım mı, dediğimi anımsıyorum!.. Bir hoşgörü vardı... Ama yine de gazeteden ayrılmadığım için “tam onlardan” değildim... Böyledir bu işler! Kimsenin kimsesi ve hınk deyicisi gibi bir pozisyonda olmak düşüncesi de bana uzak mı uzaktır. Tek başına insanım! Bilen bilir! İlhan Selçuk yeniden gazeteye döndükten sonra bir gece gazeteye uğradı, gece 12 olmuş, biz alt katta derginin yazılarıyla boğuşuyoruz... Belki de tek başınayım... Ne yapıyorsun burada hâlâ diye sordu... Abi gazeteyi kurtarmaya çalışıyoruz, yanıtıma da gülüştük... Çok zor zamanlardı! Sonra, haftada bir gazetede yazı yazacaksın dedi. Derken yazı sayısı üçe çıktı. Bir gün de İbrahim Yıldız’a pazartesileri de yazmak istiyorum deyince, 4 oldu... İlhan Selçuk döneminde yayın kurulu toplantılarında, en özgürce konuşan, eleştiren sendin, dedi sevgili kardeşim Mustafa Balbay... Henüz Silivri’deyken, son görüşmemizde... Yiğit adam, beş yıldır yatıyor hâlâ! Her gördüğümde ben yanında ezilip büzülürken, o bin kat güçlüydü karşımda!.. Bu alçaklığı tezgâhlayanlar ise dışarıda... Balbay aslında “yayın kurulunda donkişotluk yapıyordun” demek istiyordu! Düşündüklerimi söylememek, azap vericidir. En azından çıtlatırım, her şeyi söyleme zamanı gelmediyse ve henüz gerekmiyorsa! İlhan Abi bir seferinde beni yayın kurulundan atmayı bile düşündü, gözlerinden bunun gölgesi geçerken görmüştüm! Kendime, aman böyle atılmak bana onur verir sadece, diye söylediğimi anımsıyorum... Orada bir “süslük” olarak mı vardım! Bugün yayın kurulu var mı, var gibi ama yok... Artık ihtiyaç yok buna... Biliyorum, bugün hem şirketi hem de vakıf yönetimini elinde tutan ve gazeteyi yöneten patron konumundaki arkadaşlarımın hepsi müthiş deneyimli, bilgili insanlardır, gazetenin selameti için gereğini yapacaklardır. Şu basın, baskı ve siyaset cangılında çırpınıp durduklarını hissediyorum.. Merhaba demek istedim, buradayım, ben bir Cumhuriyet çocuğuyum.. Fikri hür vicdanı hür... ‘Devlet gözetiminde tecavüz’ u CHP’li vekiller, cezaevlerindeki sorunlar için çadır eylemi yapan Alınak’a destek ziyaretinde bulundu l ‘Nefret söylemi internetten yayılıyor’ İstanbul Haber Servisi Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Ayrımcı Söylem ve Sosyal Medya” panelinde konuşan Avrupa Konseyi’nde Online Topluluk Yöneticisi Laszlo Földi, nefret söyleminin daha çok internet yoluyla yaygınlaştığını belirterek, “Bunu engellemek için siyasi iktidarlarla değil, internet hizmeti sunan şirketlerle çalışılması gerekiyor. Çünkü hükümetler ve devletler interneti kontrol edemiyor. Güvenli internet bu şirketler aracılığıyla sağlanabilir” dedi. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Santralistanbul kampusunda dün gerçekleştirilen panele Földi, Avrupa’da aşırılığın yeniden doğduğunu belirterek, 1. ve 2. Dünya savaşlarında yaşananların nefret söylemleri olduğunun öğretilmemesi durumunda tarihteki o nefret dolu günlere geri dönülebileceğini ifade etti. Oslo Üniversitesi’nden Prof. Elisabeth Eide de şiddet eylemlerinde medyanın rolünün büyük olduğunu anlattı. Cumhuriyet’ten Ayrıldım mı? “Neden yazmıyorsun, hemen bir açıklama istiyorum...” En hesap soranı bu... Tabii Cumhuriyet’ten ayrılıp ayrılmadığımı soran sorana... Kimseye hesap vermem ama okur olunca boynumuz kıldan ince... Okur ve yazar birlikte varlar, biri yok diğeri de yok... Bazen bu ikilemi düşünürüm ve zaten bu yazıları kendime yazıyorum da derim... Bir yönüyle doğrudur da; düşünceni, bilgini, yorumunu dışavuruyorsun... Ama yazdıklarını paylaşmazsan, düşüncelerini yazar çekmecene atar mısın? Hadi bakalım gel de yanıt ver şimdi... Herkese açık bir vitrine çıkıyorsan, şüphesiz ki paylaşmak için yazıyorsun. O zaman da okur senden açıklama ister... Ben de sevinirim hesap veririm: ‘Hey Türkiye Nasılsın’ başlıklı kitabın son noktasını koymak için bayram tatilini fırsat bilmiştim. Uzadı... Bitirdim, ama dün de Dünya Cinsiyet Eşitsizliği Raporu açıklanınca bugün rakam düzeltmeleriyle uğraşacağım... Merak etmeyin sağlığım yerinde, Cumhuriyet’ten de ayrılmış değilim! HHH 90’lı yıllardaki Cumhuriyet ayrılığında, gazetede kalmıştım... Cumhuriyet’te olaylar patladığı sırada Florida üzerinde helikopterle uçuyorduk... Dergiyi çıkartıyorum sadece, yazı da yazmıyorum... En üst kat, İlhan Selçuk, yayın müdürü ve yazarların katı. Pek çıktığım bir yer değildi. Çağırırlarsa giderdim. Evet büyük bir anlaşmazlık vardı, ama tam da ayrıntısını ve hangi noktalara gelip dayandığını da bilmezdim... Döndüğümde sordum kendime, ne yapayım şimdi? Olay tamamen dışımda patlamıştı... Bu ayrılığa karşıydım, yani iki tarafın da biribirini yok etme derecesine gelmesine... Cumhuriyet’in temsil ettiği tarihsel gölgenin içinde kalmak koşuluyla, uç pozisyonlardan kaçınarak, bir arada, Cumhuriyet’e omuz vermek gerekir diye düşündüm... Aslında Cumhuriyet’te bu ayrılığın ana nedeni, Patronajın tutumudur. Ailenin gazetedeki icraaktif ayağı, açıkça yazayım Emine Uşaklıgil, taraf tutmasaydı, bir yana ağırlığını koymasaydı, gazetenin bütünlüğü yönünde faaliyet gösterseydi, belki de olay ayrılıkla sonuçlanmazdı... l ‘Hozat’ta jandarma da fişlemiş’ TBMM (AA) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Hozat Alt Komisyonu başkanı, AKP Milletvekili Mehmet Metiner, Tunceli Hozat’taki fişleme iddialarının doğru olduğunu, fişlemeyi sadece polisin değil, jandarmanın da yaptığını bildirdi. Hozat Alt Komisyonu’nun çalışmalarını tamamlama aşamasına geldiğini söyleyen Mehmet Metiner, iddiaları soruşturan Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı ile görüştüğünü anlattı. KANDIRA (DHA) CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, cezaevlerindeki olumsuz koşulları protesto etmek amacıyla Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde çadır kuran kapatılan DEP’in eski milletvekili Mahmut Alınak’ı ziyaret etti. Alınak’ı kutladığını söyleyen Ağbaba, “Türkiye’de herkesin etkilendiği bu sorunu dile getirdi. 2 yıldan beri Türkiye’de CHP Cezaevi Komisyonu üyeİstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, Galaleri olarak cezaevlerini gezi tasaray Meydanı’nda 448. kez gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu. Hüseyin Toraman’ın 22 yıl önyoruz. Cezaevlerinde tecrit, ce kaybedilişinin anlatıldığı eylemde, zamanaşımınkeyfi muamele, insanlık dışı uygulamalar, devletin göze dan davaları düşen Toraman ve Hasan Gülünay dosyalarının açılması istendi. Açıklamada, “Toraman’ı timinde tecavüz, çıplak aragözaltına alanlar, sorgulayanlar, kaybedenler, kayma var. AKP özgürlüğü sabedilmesine onay verenler bellidir ve devletin arşivdece kadının türbanı olarak lerinde mevcuttur. Toraman bulunmadan, katilleri yargılanmadan bu dava bitmez” denildi. görüyor. Ama cezaevinde kalan kadınlarımızın hangi sigesi verildiğini anımsattı. Işık, “Edinyasi görüşte olursa olsun çıplak olarak aranmasına tabi tutulduğu diğimiz bilgilere göre 150’si ağır, 550 nu biliyoruz. Özellikle çıplak uygulama mahkumun hasta olduğunu, cezaevinkonusundaki hükümetin uygulamış ol de kalmaması gerektiğini tespit etmişduğu politikalar dünyanın hiçbir yerin ken Adalet Bakanı sorduğum soruya ‘35 tane hükümlünün hasta olduğu’ yanıde yok” dedi. tını veriyor. Bilmemesi mümkün değil, 50 mahkum hasta’ bildiği halde doğru açıklamıyor. Ne yaIşık da, cezaevlerinin içler acısı durumda zık ki ne kadar güzel cezaevleri yaptıkolduğunu, bu hafta içinde cezaevlerindeki larıyla övünüyorlar. Aslında bu utanç tutukluların hasta ve hükümlülerin duru tablosudur” diye konuştu. Alınak, prosmunun görüşülmesi için araştırma öner tosunu bugün de sürdürecek. ‘Bu dava bitmez’ ‘5 MUSTAFA BALBAY’DAN ÖZÇELİK’E VEDA... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yazarımız CHP İzmir Milletvekili, İzmir Gazeteciler Cemiyeti üyesi Mustafa Balbay, 17 Ekim’de yaşamını yitiren gazeteci Şevket Özçelik için bir veda yazısı kaleme aldı. Yazısında Özçelik’in İzmir basının turnusol kâğıdı olduğunu belirten Balbay, duygu yüklü mektubunu “Gazeteci doğmak mesleğin yüzde 49’udur, gazeteci ölmek ise yüzde 51’idir. Şevket ağabey yüzde 100 gazeteci olarak ölümsüzlükteki yerini aldı” ifadeleriyle bitirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle