28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 17 Huriye Necatigil uğurlandı Kültür Servisi Ünlü şair, yazar, eğitimci Behçet Necatigil’in eşi, yazar Ayşe Sarısayın ve mimar Selma Necatigil’in annesi emekli edebiyat öğretmeni Huriye Necatigil önceki gün Şişli Camii’ndeki ikindi namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenaze törenine Huriye Necatigil’in ailesinin yanı sıra aralarında PEN İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, Doğan Hızlan, Nursel Duruel, Selim İleri, Turgay Fişekci, Yüksel Pazarkaya, Hilmi Yavuz, Semra Aktunç, Turhan Günay’ın da bulunduğu çok sayıda edebiyatçı katıldı. Yazar, şair Turgay Fişekci, “Bütün bizim kuşağın genç şairlerinin de annesi sayılırdı. Necatigil Ödülleri’nin kurucusu olması, ödülleri bugüne kadar başarıyla sürdürmüş olması onu sadece Sevgili Necatigil’in eşi, Ayşe Sarısayın, Selma Necatigil’in annesi olarak değil edebiyatımız için de çok değerli kılıyor” dedi. Huriye Necatigil, yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle tedavi gördüğü hastanede geçen cumartesi günü yaşamını yitirmişti. Özgürlüğün simgesiydi Tuncel Kurtiz, güçlüydü, kuvvetliydi, kavga etti mi ederdi, dövdü mü döverdi... Gümbür gümbür sesiyle sahneyi de mahalleyi de inletirdi. Müziğin her dalını seviyordu Arnavutköy’ün Mumhane Yokuşu kış geceleri buz tutardı. Yokuşun ortasındaki 15 numaralı ahşap köşkün üst katında yalnız bizim dört kişilik ailemiz yaşamaktaydı. 1960’lı yılların başıydı. Ben konservatuvar ve Amerikan Kız Koleji öğrencisiydim. Buzlu bir gece yarısı kapımız çalındı. Korku içinde açtık. Tuncel Ağabey, yanında Tuncer Necmioğlu ve bir tiyatrocu daha. Benden uyku sersemi, hüzünlü bir Chopin çalmamı istiyorlar. Ama neden bu saatte? O sırada Kenter Tiyatrosu’nda u Ağabeyim Ergin Sander’in oynadıkları bir Chekov yakın arkadaşıydı Tuncel piyesinde intihar etmek üzere Ağabey. Sonra ailelerimiz olan kahramanın çaldığı müziği duyurmalıymışım. birleşti, ağabeyim Tuncel Eğer gün ortası gelselermiş Ağabey’in kız kardeşi ben kusursuz çalmaya gayret Sezgin’le evlendi. Ben edermişim, oysa buzlu bir benim ilk gençlik gece yarısı mutlaka intihar de zaman zaman onların yıllarımda özgürlüğün, etmenin ruh halini daha iyi gruplarına girdim. Hayatımda hatta biraz da çılgınlığın yansıtırmışım! Evet, kırık simgesiydi. İlk mitoloji ilk kez meyhaneye onlarla dökük bir Chopin Noktürn kitabını onda görmüştüm: çaldım onlara: Do diyez gittim. Tuncel Ağabey Edith Hamilton’un minör. Bütün mevsim onunla Mitolojisini ondan benim ilk gençlik yıllarımda oynadı piyes. Bana da Martı almıştım, o kitap özgürlüğün, hatta biraz da oyunu için iki kişilik davetiye hâlâ kitaplığımdadır. çılgınlığın simgesiydi. geldi. Mitolojiye tutkum da o Ağabeyim Ergin yıllarda başlamıştı. Deniz Sander’in yakın arkadaşıydı kenarındaki evlerinin Tuncel Ağabey. Sonra ailelerimiz birleşti, damına çıkınca bizim ev görünür, hatta ağabeyim Tuncel Ağabey’in kız kardeşi seslerimiz duyulurdu. Tuncel Ağabey Sezgin’le evlendi. Sezgin psikolojide zaman zaman çatıya çıkıp seslenerek okuyor, resim yapıyordu. Ağabeyim bana müzik ısmarlardı: “Beethoven hukukta okuyor, şiir yazıyordu. Ben de çal, gümbür gümbür olsun, duyalım zaman zaman onların gruplarına girdim. buradan!” Camları açıp Beethoven’in, Hayatımda ilk kez meyhaneye onlarla Schumann’ın parçalarını olabildiğince gittim: Arnavutköy’deki Arno ve Beti’nin gümbürtülü çalardım. Gerçekten duyar mahzeni! İlk kez kırmızı şarabı onlarla mıydı ya da dinleyebilir miydi, bilmem. tattım, buruk ve ekşi... Tuncel Ağabey Ama ben coşup çalardım işte... Beyoğlu Sahaf Festivali 7. Beyoğlu Sahaf Festivali üç gün gecikmeyle açıldı. Beyoğlu Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile düzenlediği festival bu yıl oldukça tartışmalı başladı. Festivale katılımın ücretsiz olması ve ziyaretçi çokluğu nedeniyle sahafların yoğun ilgisi var. Geçtiğimiz yıllarda da kime yer verileceği tartışma konusu olmuştu. Bu yıl “kim sahaf, kim değil” tartışmasına bir de “Gezi Parkı Direnişi’ni destekleyen sahaflar festivale alınmayacak” söylentisi eklenmiş. Sahaflar Birliği de dedikodulardan bezip organizasyondan çekilmiş. Görevi İBB meclis üyesi AK Partili Bülent Katkak’ın başkanlığını yaptığı Kültür Kenti Vakfı üstlenmiş. Vakfın Beyoğlu Belediyesi’ne projeler yapmak amacıyla kurulduğu söyleniyor. Kültür Kenti Vakfı “vergi levhasına sahip olmak, sahafların iştirak etmiş olduğu en az 3 fuara katılmış olmak, 2 adet sahaf referansı sunmak” şartlarına sahip sahafların festivale katılım için başvurabileceğini açıklamış. Bülent Katkak başkanlığında vakıf ve belediye görevlilerinden bir değerlendirme komitesi oluşturulmuş. 73 sahafın katılması onaylanmış. Komitenin sahafları hangi kıstaslarla seçtiği sorgulanıyor. Sahaf Festivali önce Galata’da, sonra Gezi Parkı girişinde yapılmıştı. Taksim Meydanı düzenlemesi nedeniyle de iki yıl önce Tepebaşı’na alınmıştı. Bu yıl yine Gezi Parkı’nda yapılacağını duyduk. Sonra stantların Taksim Meydanı’na kurulduğunu gördük. Orası da emniyetçe güvenli görülmemiş ve Tepebaşı’nda karar kılınmış. Taksim’de iftar yemekleri dışında hiçbir etkinlik yapılmasın isteniyor herhalde. Sahaflar gözden ırak olduğunu söyleseler de bence Tepebaşı daha uygun bir yer. Geçen yıllardaki okur ilgisi de bunun kanıtı. İlgiyi düşürecek olan festivalin 20 gün sürmesi. İdeali 34 gündür, en fazla bir hafta. İlginin düşmemesi için tanıtımın iyi ve sürekli olması gerekir. İstiklal Caddesi’nde gezenleri bile festivalin varlığından haberdar edemiyorsanız yeterince tanıtım yapılmamış demektir. Festivalin bir web sitesi bile yok. Sahaflar kendi olanakları ile sosyal medyadan tanıtım yapıyor. Beyoğlu Sahaf Festivali’nde esas sorun satışa sunulan ürünler. Genel olarak bir sahafta bulunması gereken nadir kitabı, dergiyi, efemera’yı, taş plağı değil ikinci el kitapları görüyorsunuz. Nadir kitap varsa da o büyük yığınların arasında kayboluyor. Türkiye’nin kıymetli sahafları katılsa da çoğu stant ikinci el kitapçı görünümünde. Sürümden kazanmak, çok satmak amacıyla festival stantları düzenleniyor. Dükkândan festivale gelirken kitap fiyatlarının zamlandığından, stant görevlilerinin kitap bilgisinin olmadığından şikâyet ediyor okurlar. Ziyaretçilerin çoğunun sahafların kapısını çalmak bir yana yerlerini bile bilmediğini biliyoruz. Çoğunluğu ucuz kitap peşindeki öğrenciler oluşturuyor. Ucuz test kitabı arayan anne babalar da var. O kalabalığın içinde nadir kitap aramak pek kolay değil. Diğer yandan da böyle büyük bir kalabalığın kitap almak için festivale gelmesi de hoş bir şey. Pahalılık imgesi yaygınlaştıkça festivale ilgi düşecektir. Adına festival diyorsanız, amaç sadece kitap satmak olmamalı. Sahaflık mesleğini tanıtacak etkinlikler yapılmalı. Sahaflığın şanındandır, bir müzayede de yapılmalı. Alanda bir sahne var ve etkinlik yapılacak deniyor ama festival alanında bir programa ulaşamadım. Festivalin amacı sahaflık mesleğini yaşatmaksa okurun sahafa gitmesini sağlayacak etkinlikler de yapmak gerekli. Sander ve Kurtiz ailesi. Nâzım şiirleri o sıralarda kurşunkalemle yazılmış defter sayfalarında aramızda dolaşıyordu. O şiirleri de ilk kez Tuncel Ağabey’den dinlemiştim. Sandalla Boğaz’da denize girdiğimiz zamanlar Şeyh Bedrettin Destanı’nı güneşin altında baştan sona okumuş ve oynamıştı. Sözcükleri hecelere bölüyor, uzatıyor kimi zaman düz okuyor, kimi zaman ezgisel ve ritmsel öğelerle coşturuyordu. Tempoyu ağırlaştırıp hızlandırması ise tekdüzeliği önlüyordu. Birkaç yıl sonra Aydın Engin’in Devri Süleyman’ını da baştan sona sandalda oynamıştı bizlere. Güçlüydü, kuvvetliydi, kavga etti mi ederdi, dövdü mü döverdi... Gümbür gümbür sesiyle sahneyi de mahalleyi de inletirdi. Müziğin her dalını seviyordu. Klasik, modern, caz, minimalist... Kaç yıldır Boğaziçi konserlerimize kombine bilet alıp eşi Menent ile geliyordu. Çarşamba geceleri onu çok arayacağız. Kültür Servisi Yaklaşık iki ay önce yaşamını yitiren şair Ahmet Erhan’ın ismi verilen park, siyaset ve edebiyat dünyasından birçok önemli isim ve Erhan’ın dostlarının katıldığı bir törenle açıldı. Ahmet Erhan’ın ismi Silivri Belediyesi tarafından Yeni Mahalle Müjdat Gürsu Caddesi üzerinde düzenlenen parka verildi. Parkın açılış törenine katılan şair ve yazarlar Ahmet Erhan’ı anlattı. Parkın açılışında şair Müslim Çelik ve Hüseyin Alemdar Erhan’ın şiirlerini okudular. Başak İnanç’ın bestele Ahmet Erhan Parkı açıldı yip, seslendirdiği Ahmet Erhan şiirlerine Emre Yaşar Kahraman enstrümanlarıyla eşlik etti. Açılışta konuşan Ataol Behramoğlu: “‘Alacakaranlıktaki Ülke”n şimdi daha da karanlıklara gömüldü. Ama bir yandan da aydınlık, olanca keskinliğiyle karanlıkları dağıtmaya, delip geçmeye başladı. Umut şarkıları, iyimser şarkılar, mutluluk türküleri söyleyeceğimiz günler de yakındır” derken şair Ahmet Telli de “Parklarına şairlerin adlarının verildiği bir kent, kent olma hakkını kazanır” dedi. PROJEYİ EMRE AROLAT MİMARLIK YAPACAK SİLİVRİ’DEKİ PARKIN AÇILIŞINDA ERHAN’IN ŞİİRLERİ OKUNDU ASLI ULUŞAHİN Üniversiteye modern ibadethane Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde, bu yıl başında yapılmasına karar verilen “ibadethane kompleksi”nin mimarı ve projesi belli oldu. 2014’te inşaasına başlanacak yapı için Emre Arolat Mimarlık’ın hazırladığı proje uygun bulundu. Öncesinde, üniversite rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ve mimarlık fakültesi dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, fikir alışverişinde bulunmak için 5 mimarlık şirketini Mardin’e davet etmiş, toplantıda, komplekste Müslümanlar için cami, Süryaniler için kilise ve Yezidiler için sembolik bir ibadet alanı olacağı açıklanmıştı. Proje ekibinden Nil Aynalı, üniversitenin kampusu içinde, öğrencilerin yemekhane ve kütüphanelerinin yakınında yer alacak komp leksin tasarımını yaparken, “üç ayrı dinin tek mekânda bir araya gelmesini gerçekçi bulmadıklarını, bu nedenle Mardin’de zaten var olan organik yapıdan esinlendiklerini” aktardı. Bir örüntü içinde, ibadethanelerin farklı yerlerde konumlandırıldığını söyleyen Aynalı, “üç dine mensup insanları zengin mekân deneyimi içinde bir araya getirmek istediklerini” vurguladı. “Dinlerin birbirine olan farkları üzerinde şekillendiğini; bu nedenle dinler ötesinde, insana dair temel bir duyu yaratmaya çalıştıklarını” ifade eden Aynalı, yapıda dini sembollere değil, mekâna odaklandıklarını anlattı. Örneğin yapıda minare gibi unsurlar bulunmayacak. Komplekste, Müslümanlar, Süryaniler ve Yezidiler dışında, üç dinle ilişkisi olmayanların kullanacağı bir meditasyon alanı da yer alacak. n Kültür Servisi Nezih Erdoğan’ın ilk romanı “Büyükler Ölünce Toprağa Gömülür” adlı kitabı İletişim Yayınları’ndan çıktı. Nezih Erdoğan bu ilk kitabında, 60’lı yılların orta sınıf bir aile hayatında, büyümek için biriktirilen her şeyle çocukluğun ne kadar da eksildiğini anlatmaya çalışıyor. Sinema ile ilgili olan ve akademik hayatını sinema bağlamında oluşturan Erdoğan’ın kitabında, yer yer Yeşilçam’ın ve filmlerin halkın hayatında ne kadar belirgin bir noktada durduğuna dikkat çekiliyor. Nezih Erdoğan’ın ilk romanı 21. YIL Bodrum’un Mavi Bayraklı Bitez koyunda doğanın güzelliğini cömertçe yansıttığı, yeşilin, kumsalın bütünleştiği ve sımsıcak dostlukların buluşma yeri. Kurban Bayramına Özel Eğlence Programları 10 Adımda Odanızdan Plaja Tatil Keyfi Denize sıfır özenle dizayn edilmiş kumsal plajı, 20 yılı aşkın kalite ve güler yüzün hizmete yansıdığı, evinizi aratmayacak lezzet ve damak tadını ön planda tutan titiz ve zengin mutfağı... • 2013 yılı restore edilmiş odalar • Tamamıyla yenilenmiş plaj alanı • Yepyeni restaurant, mutfak ve bar alanı • Odalarda uydu sistemli LCD TV • Kablosuz internet • Bitez’e özgü yürüyüş turları keyfi • LİG TV Keyfi TEL: 0252.363 79 04 GSM: 0533.722 81 81 Daha fazla bilgi için: www.manuelahotel.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle