22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 oğa ve tarihin, Antalya D kadar kayırdığı bir başka dünya köşesi var mıdır? Başı karlı dağlarından sıcak sahillerine, dünyanın başka coğrafyalarında daha güzel yerler olabilir. Ama oralardan Antalya’yı oya gibi işleyen Likya, Yunan ve Roma gibi antik uygarlıkları geçmemiştir. Tarihin, Antalya’dan daha çok kültür ve sanat eseriyle bezediği, kıyas kabul etmeyecek kadar üstün değerde mücevher gibi işlediği yerleşkeler, elbette var. Örneğin Venedik, Floransa, vb… Ama oraları da doğa şımartmamış; kar duvaklı serin dağlardan, sereserpe uzanan sıcak kumsallara inilmiyor! Velhasılı yerküre dediğimiz mavi gezegende, zengin tarih ile güzel coğrafyanın en seçkin koşullarda buluştuğu yöre, sanırım Antalya’dır. Diyeceksiniz ki, Antalya’yı mesken tutan son uygarlık, yani bizimki, tarihi de coğrafyayı da epeyce bir zorluyor, toplumsalına benzetiyor. Doğru. Ama ne yapalım, zaten Türkiye genelinde durum bu… Sözde mimarlık eseri görgüsüzlük abidelerini saymazsanız, Antalya hâlâ çok güzel bir kent. Üstelik, rantiye sürüsünden bazen bir iki insan çıkıyor ve yöreye yararlı, kalıcı kurumlar kazandırmaya, rant iştahını kültürle dengelemeye çalışıyor. HHH Antalya Altın Portakal Film Festivali, işte bu güzel kurumlardan biri. Ülkemizin geleneği en oturmuş ve dünya çapında değer olabilmiş yegâne sinema şöleni. Bu yıl “gazeteci” profiline de çok uygun bu şahsiyet ve karşısındaki heykel, hem tanrıça, hem Venüs, hem de elinde portakal var, düşünebiliyor musunuz? Ödülü müstehcen bulmasa şaşılırdı zaten! HHH Neyse ki 2009’da Prof. Dr. Mustafa Akaydın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş de Altın Portakal’lı Venüs’ü özgürlüğüne ve festivali ödülüne kavuşturmuş, yeniden. Antalya’nın CHP’li Başkanı Mustafa Akaydın, bugün Antalya’nın organ naklinde dünya çapında bir merkez haline gelmesinde ve hepimizin gurur duyduğu o pırıl pırıl genç cerrahların yetişmesinde büyük emeği geçmiş bir tıp hocası. Başkan seçildiği ilk yıl, ilk iş, 46.’sı kutlanan Altın Portakal Film Festivali’ni “gazeteci” Menderes Türel’in harcadığı bütçenin yarısına mal etmiş. Üstelik, kenti Altın Portakal tutan Venüs heykelinin 100 kopyasıyla süslemiş. Bildiğiniz yobaz kafa, bunlardan birini yakmış, ama 99’u kurtulmuş. Altın Portakal Film Festivali’nin 50. yılını kutlamak, Başkan Mustafa Akaydın’a nasip oldu. Antalya’nın sinema ve kültür şöleni, 4 Ekim Cuma günü başlıyor. Festivali kuran ve 50. yaşını kutlayan iki Belediye Başkanı’nın tıp doktorları olmaları sizce raslantı mı? Bence değil. Belediye tabibi Dr. Avni Tolunay’dan, rektör Prof. Dr. Mustafa Akaydın’a, Antalya ve Altın Portakal’ın yarım yüzyılda aldığı yolu gösteriyor. “Açın şöleni yemek, mahpusun şenliği firar, ezilenin bayramı isyandır.” ROLAND ESCARPIT Venüs’ün Altın Portakalı 50. yaşını kutluyor. İlki 1963 yılında yapılan festivalin kurucusu, belediye tabibi iken Belediye Başkanı seçilen Dr. Avni Tolunay. Antalya’nın tarihi zenginliği ile coğrafyasının bereketini buluşturan simge de onun zamanında yaratılmış. Deniz köpüğünden doğan güzellik tanrıçası Venüs ve elinde tuttuğu altın portakal öylesine Antalya ki, doğal olarak festivali de isimlendirmiş. O gün bugündür pek çok kişinin emeği geçmiş, Altın Portakal sinema şenliğine. 1978 yılında Plastik Fotoğraf: ALTIN PORTAKAL ÖDÜLÜ Sanatları, 1985 yılında kurumsal bir organizasyon Akdeniz Akdeniz başlığıyla haline gelmiş. uluslararası bir müzik Burası Türkiye olur da yarışmasını katmış bünyesine. arada zurnanın zırt dediği Olanakların dar, politikanın deliğe basıldığı olmaz mı? sığ, baskıların askeri ve sivil Tarihçesinde zırt, hatta zort olduğu yıllar olmuş. Ama her sesi çıkaran notalar da var, ileri gidebildiğinde köklerini elbette. Örneğin, 2004’te derinlere salmış, gövdesini Belediye Başkanı seçilen büyütmüş, yeni çiçekler, “gazeteci” Menderes Türel taze yapraklar açmış, bu zamanında festivalin ödülü, kültür şenliği. 1995 yılından altın portakal sunan tanrıça öteye, Antalya Büyükşehir Venüs heykeli müstehcen Belediyesi öncülüğünde, olduğu gerekçesiyle ortadan kısaca AKSAV diye anılan kaldırılmış. 2011 yılında “Altın Portakal Kültür ve Sanat milletvekili seçildiği AKP’nin Vakfı” tarafından yönetilen eçen yıl büyük jüri üyesi G olmak onurunu Nasıl Bir Demokratikleşmedir Bu? Paket açıldı, gördük ki demokratikleşme adımları diye sıralanan maddelerin çoğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha önce TBMM’ye verdiği yasa önerileriydi. AKP, “nefret suçlarında zamanaşımı uygulanmaması”, “siyasal partilere seçimlerde aldıkları oy oranına göre devlet yardımı yapılması”, “farklı dil ve lehçelerde seçim propagandasına izin verilmesi”, “seçim barajının düşürülmesi”, “kişilere ait bilgilerin gizliliği / yasadışı dinlemelerin engellenmesi” gibi değişiklikler öngören bu önerileri reddetmişti. CHP’nin, Alevi yurttaşlarımızın istemleri doğrultusunda cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi konusundaki yasa önerisi yine TBMM’deki AKP çoğunluğu tarafından geri çevrilmişti. Paketten anladığımız kadarıyla AKP bu konuda Sünni İslam adına hâlâ ısrarcıdır. Dolayısıyla Başbakan’ın ana muhalefete yönelik “Bunlar hiçbir değişikliği istemiyorlar; hiçbir öneri getirmiyorlar” biçimindeki eleştirileri yanlıştır ve haksızdır. HHH Süryanilerin Mor Gabriel Manastırı’nın devlet tarafından gasp edilmiş topraklarının iadesi paketteki tek yeni adımdır. Gökçeada’da bir yandan devlet, öte yandan özel yağmacılar tarafından gasp edilen Rum yurttaşlarımızın mülklerinin iadesi talebinin ise pakette karşılığı bulunmamaktadır. Nevşehir Üniversitesi’ne Hacı Bektaş Veli adının konulması, Roman Dil ve Kültür Enstitüsü açılması gibi paket içerikleri vitrin süslemeleridir. Ayrıca böyle bir enstitü Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde 2010 yılında açılmış, fakat altyapı eksikliği nedeniyle atıl kalmıştır. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusu pakette yer almamıştır. AKP sözcüleri bunu Yunanistan ile TürkMüslüman azınlığa ilişkin karşılıklılık ilkesine bağlamaktadır. Ruhban Okulu’nun açılması Türkiye Cumhuriyeti uyruklu RumOrtodoks yurttaşlarımızın talebidir. Yunanistan kendi uyruğundaki TürkMüslüman yurttaşlarına haksızlık yapıyorsa, ayıp işliyorsa buna Türkiye’nin de kendi yurttaşlarına haksızlıkla, ayıpla karşılık vermesi devlet ciddiyetiyle bağdaşır bir tutum değildir. Hele “demokratikleşme” söz konusuysa… HHH Din ve mezhep nasıl insanın doğumuyla birlikte edindiği bir kimlik parçası ise anadili de doğumla edinilen bir kimlik parçasıdır. Anadilinde eğitim Türkiye Kürtlerinin güçlü ve (bence) haklı bir talebidir. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan herkes hayatın her alanında eşit olmalıdır. Demokratikleşme bir anlamda toplumdaki eşitsizliklerin giderilmesidir. Pakette bu sorun çözüm getirecek bir biçimde yer almamış, AKP tarzı göstermelik bir seçenekle geçiştirilmiştir. Uygar bir devlet yurttaşlarına kendi anadillerinde eğitim vermekle yükümlüdür. Kürt ailelerine, “Çocuğuna anadilinde eğitim aldırmak istiyorsan paranla özel okula gönder!” demek, o ailelerle alay etmekle eşanlamlıdır. Eğitimde yoksul ile varsıl arasında yeni bir uçurum yaratmak sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz. HHH İnsan Başbakan’ı dinleyip yazılan çizilenlere göz attıkça “Nasıl bir demokratikleşmedir bu” diye sormaktan kendini alamıyor. yaşadığım Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne, kaderin cilvesine bakın ki bu yıl “oyuncumsu” olarak dönüyorum, dostlarım. Oyuncu değilim, olamam da, ama ulusal Altın Portakal için yarışacak çok hoş, çok sevimli bir filmde, mini mini, kısacık bir rolüm var. Sevgili arkadaşım Serdar Temizkan’ın yönettiği “Kutsal Bir Gün”de sert bakışlı, kâbus bir sekreteri oynuyorum ve sıkı durun… Almanca konuşuyorum! Birkaç kelime söylüyorum tabii ama, inanın dilim dönene kadar göbeğim çatladı. Bir hafta süreyle siyasal sığlıktan ve toplumsal sıkıntılardan uzakta, Antalya’nın festival keyfini yaşayacak ve izin verirseniz, yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Gürhan Tümer... Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nce her ay düzenlenen “Kent ve Kültür Söyleşileri”ne İzmir’in yüz akı öğretmen mimarlarından Gürhan Tümer’i de çağıracaktık… Ancak nasip olamadı. 20 Eylül’de yitirdik. Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tümer, kent ve mimarlık alanındaki eleştirel ve gerçekçi fikirleriyle hepimizi etkileyen bir mimar düşünürümüzdü. Türkiye’nin temel sorunu “bozuk düzen kentleşme” ile bütünleşen “ranta tutsak mimarlığımız”ı tartışmak isteyenlerin önde gelen başvuru isimleri arasındaydı. Sadece öğrencilerini değil, örneğin “akitera. com”daki yazılarını okuyan; konuşmalarını dinleyip kitaplarını başuçlarından eksik etmeyen herkesi “eğiten” bir akademisyendi. Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde asistanken Fransız hükümetinin bursuyla 1 yıl Paris Vincennes Üniversitesi’nde doktora dersleri almış olmasına rağmen İzmir hakkındaki bir yazısında yer alan şu sözlerini hangi “Fransa hayranı” aydınımız söyleyebilir? “Türkiye’nin ‘Küçük Amerika’ olmasını kınayanların, İzmir’in ‘Küçük Paris’ olmasını hoş görmelerini, onaylamalarını, o günlere nostalji duymalarını anlamakta güçlük çekiyorum. Bence, Paris’in ‘küçüğü’ olmak, küçültücü bir şeydir, bir sömürge kimliğine, bir maymun kimliğine sahip olmak demektir. Bir tür kimliksizliktir.” Mimarlık ve düşünce dünyamız, Gürhan Tümer’in yeri doldurulamayacak alçakgönüllü kişiliğini unutmayacak.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr Son günlerde ardı ardına hüzünlü haberlerle baş başayız... Gürhan Tümer, yine İzmir’in yetiştirdiği öğretmen mimarlardan Prof. Dr. Ahmet Eyüce’yi yitirmemizin peşinden toprağa verilmişti. Herkesin hayranlık duyduğu Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanımız Eyüce de tüm Ardı ardına!.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN tahrip etmelerine artık dayanamamıştı.. Madran’ın ilk yas günü ise sinema ve sanat dünyamızın büyük ismi Tuncel Kurtiz’le vedalaşıyorduk. Yaşarken efsaneleşen kültür savaşçımız, geçen haziranda Tepebaşı söyleşilerimizin de konuğu olmuş, körelmeye yüz tutan umutları tazelemişti. HARBİ SEMİH POROY Ahmet Emre Eyüce Madran mimarlık ve kültür dünyamızı yasa boğmuştu. Geçenlerde ODTÜ, Kültür Bakanlığı ve Mimarlar Odası’nın kültür mirasımızı koruma militanlarından mimar Emre Madran’ı da uğurladık. Fark edilemeyen yorgun kalbi, belli ki şu “kalpsiz” çevre düşmanlarının tarihsel mirasımızı umarsızca Tuncel Turgut Kurtiz Özakman Ertesi gün tekrar sarsıldığımız acı haberse Cumhuriyetimizin değerini ulusumuza yeniden anımsatan Turgut Özakman’ı yitirmemizdi… Özakman için “Çılgın Türk öldü!” manşetini atanlar, acaba kendi varlıklarını da aynı “efsanevi çılgınlık”a borçlu olduklarını anımsamışlar mıydı? T.C. KOCAELİ 6. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/30 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda %18 KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 26/09/2013 1. İhale Tarihi: 12/11/2013 günü, saat 10.00 10.10 arası. 2. İhale Tarihi: 27/11/2013 günü, saat 10.00 10.10 arası. İhale Yeri: Fürsan İlkokulu karşısı No= 68 Güzeltekin İnş.Ort.Tic.Ltd.Şti Kartepe/Kocaeli No Takdir Edilen Değeri TL. Adedi KDV Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 1 30.000,00 1 %18 81DL453 Plakalı, 2009 Model, FIAT Marka, ducatomaxi 15 m3 Tipli, ZFA25000001564768 Motor No’lu, ZFA25000001564768 Şasi No’lu, Borçlu Sakman Mantar Gıda San.Tic. Ltd.Şti adına kayıtlı 81 DL 453 plakalı 2009 model Fiat marka ducatomaxi 15M3 tipi beyaz renkli frigofırik kasa dizel sol sinyal lambası kırık, arka camlarının olmadığı, camları kapatan sacın paslanmış olduğu, ön camının çatlak, arka sol plastiğinin kırık kamyonet. (İİK. m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:58630) Anadolu’da ‘Gezi ruhu’ Bu yıl her ayın ilk çarşambası yapılacak Tepebaşı Kent ve Kültür Söyleşilerimiz, “Anadolu’da Gezi Ruhu” temasını içerecek. İlk söz 2 Ekim’de İsa Çelik’te; “Gezi ruhu”nun Anadolu’daki yaşam gerçeklerini fotoğraf şöleniyle sergileyecek… Kasımda Ataman Demir, Anadolu mimarlığındaki gizli “Gezi ruhu”nu, aralıkta da Nezih Başgelen arkeolojimizin ilk ‘gezginler’ini anlatacak… Herkesi Eskişehir’e bekliyoruz... SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Badem 1 den yapılan 2 bir şerbet... Yayla fır 3 latılan ucu 4 sivri çubuk. 5 2/ Eski Türk6 lerde toplumsal bölüşümü 7 düzenleyen 8 sistem ya da 9 hukuk... Otlak. 3/ Sert 1 2 3 4 5 6 7 8 9 lik, katılık, sağ 1 K E R A V İ Y E lamlık. 4/ Bir vi 2 E L A M S E R A dada iki diş ara 3 Z İ L sında kalan çukur 4 B A D A S A Z A A K İ K A bölüm... Yüksek Ç bir makama su 5 B I R A K I T 6 İ Ğ B A R T A nulan mektup ya H A R A B A T da dilekçe. 5/ “İn 7 Y Ç A K I san bir ekin misali 8 E M İ R / Seni biçer bir 9 A N A V A T A gün” (Karacaoğlan)... Sosyolojide bir kabilenin bölündüğü iki ve daha çok parçadan her biri. 6/ Doğu Anadolu’da bir göl... Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 7/ Akıl... Silah olarak kullanılan ağır topuz. 8/ Peru’nun başkenti... Karı, eş. 9/ Gümüşbalığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Badem içi ve kavun çekirdeğiyle yapılan, boza koyuluğunda şerbet... Muğla’nın bir ilçesi. 2/ Yağlarda gliserin ile birlikte bulunan bir asit. 3/ Meyvesi şarap, reçel ve pasta yapımında kullanılan bir ağaççık... Kuzu sesi. 4/ “ gelicek cümle eksikler biter” (Yunus Emre)... Resim gibi güzel sevgili. 5/ Bir nota... Çıplak vücut resmi. 6/ 18. yüzyıldan sonra Osmanlı Devleti’ndeki ileri gelen Ermenilere verilen ad... Nâzım Hikmet’in soyadı. 7/ Vatanı Kuzey Amerika olup çay gibi haşlanarak içilen şifalı bir bitki. 8/ Önü hendekli siper... Sanı. 9/ Bir büyük yetke sahibini perde arkasından yöneten kimse.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle