19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2013 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL TURMEPA kurucusu Koç deniz kirliliğine dikkat çekti: Ne mutlu Türküm andını kaldıran, kamuda da türbanı serbest bırakan kararlarına karşı çıkan, eleştiren; en azından on beş yirmi beş milyon seçmenin vekili, Meclis’te bulunan muhalefet partileri... ...ya da 76 milyon nüfusun dörtte üçünün gönlünde yer etmiş olan Türklük andını yok saymasını sindiremeyerek daha sert biçimde eleştirenler mi? Kim mi, kimler mi bu “grup”? Ülkenin bölünmez bütünlüğünü, laik, sosyal demokrat ülkenin birlik ve dirlik ilkelerini… ...örneğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun son kapalı grup toplantısında yinelediği gibi; Cumhuriyetin temellerini saptayan, anayasadaki “ilk dört maddenin CHP’nin kırmızı çizgileri” olduğunu, vazgeçilmez ilke, laikliği iktidara karşı ve karşın savundukları ve… ...parti içinde ve dışında; Türk ve Türklük ifadelerinin hazırlanmakta olan yeni anayasada yer almamasında direnenlerle savaştıkları için ulusalcı diye anılanlar... Ulusalcı mulusalcı yok, millet var, diyor. Millet dediği de son seçimde aldığı yüzde 50 oy! Ya geride kalan yüzde 50 oy? Yok, onlar “bir grup”! Ya da laik, demokratik Cumhuriyeti dinci çerçeveye hapsetmeye çalışan iktidara özgü zihniyete karşı savaşım verenler? Millet veya milletin vekili bile değil; “bir gr up”! Muhalif olsun olmasın herkesin başbakanıyım der; lakin köşeyi dönerken halkın belleğine kazınmış ilkeleri silmeye çalışan çabalarına karşı duranları karalamak için, bir anda, o sırada işine geldiğinden daha önceki bir seçimden sonra parti balkonundan söylediklerini, vaatlerini unutur; tam tersini savunur... Muhalefet sözcülerinin dün söylediğinin, bugün tersini savunur olmasını açığa çıkaran eleştirine, çoktan kuldan vazgeçtik; inandığı Allah için bir gün olsun; hayır öyle demedim dediğine tanık oldunuz mu?.. HHH Taze örnek bir olay günlerdir gündemde. 45 gün önce; anadilinde özel veya resmi okullarda Kürtçe eğitimin ülkenin bölünmesine neden olacağını söyledi. 45 gün sonra açıkladığı demokratikleşme paketinde, Kürtçe eğitimi özel okullarda serbest bıraktığını ilan etti. Şimdi muhalefet ağzı diye karşılaması olası ve hazindir; yalaka yandaş ya da öyle olmaya heveslenen medyanın sessiz kaldığı bu ikilemi; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye yorumlamaz mısınız? HHH 1946’da demokrasiye ilk adımı attığımız, ilk çok partili seçimin yapılacağı sırada; propaganda gezisine çıkan bir muhalif vekil adayının Kızılırmak kenarındaki Orta Anadolu’nun bir ilinde bir vesile; “Burada deniz yok!” diyen seçmene; “İktidar olalım, buraya denizi de getireceğiz” dediğini Falih Rıfkı Atay’da okumuş, hayli gülmüştüm. Önceki akşam Star TV’nin ana haber bülteninde, Denizli’de bir adayın “Denizli’yi deniz getirerek liman kenti yapacağını” vaat ettiğini, üstelik canlı yayında kendi sesinden izleyince hayret etmekle gülmek arasında bocaladım doğrusu. Üstelik belediye başkanı olmaya aday kişi; soru üzerine Denizli’ye deniz getirmeyi yetkili kişilere incelettiğini ve... bu projenin araştırılması gereğini içeren, herhalde nezaket gereği olacak, başvuruya olmaz demeyen bir yanıt aldığını da çok ciddi ifadelerle söyledi. 2013 yılında da bazılarında hâlâ 1946 modeli demokrasi ve seçmeni enayi yerine koyan, birbirini aynısı kafa yapısını sergileyen bu iki örneğin sonuncusu... ...iktidarın sözde kalan, kimi propağanlarından cesaret alındığını kanıtlamıyor mu? HHH Arife günü ve bayramın ilk üç günü izninizi rica ediyorum. Gelecek cumartesi görüşmek üzere... İyi bayramlar... Acil önlem alınmalı İstanbul Haber Servisi Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) kurucusu ve Onursal Başkanı Rahmi Koç, deniz kirliliğinin yüzde 85’inin endüstriyel, evsel ve tarımsal atıklardan kaynaklandığına dikkat çekerek “Ölmek istemiyorsak denizleri temiz tutacağız” dedi. Deniz Temiz Derneği önceki gün Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde “2. Uluslararası Mavi Çözüm Platformu” toplantısı düzenledi. Koç, son çeyrek yüzyılda deniz, kara ve hava kirliliğindeki artışla mücadelenin geliştiğini anlatarak “Sanılanın aksine deniz kirliliğinin yüzde 85’i endüstriyel, evsel ve tarımsal atıklardan oluşmaktadır. Son 50 senede dünya nüfusu iki misli artarken su kullanımı da üçe katlandı. Bu gidiş çok ciddi ve önlem alınması gereken bir durumdur” dedi. Koç, “Yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yüzde 75’ini bize denizlerimiz sağlıyor. Ölmek istemiyorsak denizleri temiz tutacağız” diye konuştu. n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Balyoz davasında avukatları duruşmaya girmeyen sanıklara mahkeme heyeti tarafından daha fazla ceza verilmesine büyük tepki gösterildi İLHAN TAŞCI Hukuk skandalı Vardiya Bizde Platformu’ndan ‘onama’ Protestosu ANKARA Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz davasındaki 240 sanık yönünden kararı onarken avukatları duruşmaya girmeyen sanıklara daha fazla ceza verilmesi yönündeki yerel mahkemenin kararını da “hukuka uygun” bulmuş oldu. Sanık avukatlarından Celal Ülgen bu durumu, “Bir sanığın avukatının tavrı sanığa yansıtılamazdı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kuralı bile görmezden gelmiştir” sözleriyle yorumladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz davası görülürken sanık avukatları “savunma haklarının ihlal edildiği, avukatlara söz verilmediği ve yeni bilirkişi isteklerinin görmezden gelindiği” gerekçesiyle duruşmalara topluca katılmama kararı almış ve bunu uygulamaya sokmuştu. 10. Ağır Ceza Mahkemesi, kararını verirken sanıklar ile avukatlarının duruşmadaki tavırlarına göre hükmü oluşturmuştu. Buradan hareketle mahkemenin sanıklara 20, 18, 16 yıl arasındaki hapis cezası seçeneklerinde de bu ölçüt dikkate alınmıştı. Mahkeme, savunma yapmayan avukatların müvekkili olan sanıklara duruşmada iyi halli olmadıkları gerekçesiyle takdir indirimi uygulamamış, savunma yapanlara ise daha az ceza vermişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz davasına ilişkin kararı büyük oranda onamasıyla, bir anlamda ilk derece mahkemesinin bu kararını de yerinde görmüş oldu. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, bir avukatın tavrının müvekkiline yansıtılamayacağını belirterek, bu yaklaşımı “Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kuralı bile görmezden gelmiştir. Özel yetkili mahkemenin kararını onayarak ve kararında bu hususların ‘hâkimin takdirindedir’ diyerek aslında kendisi de avukatın tavrından kaynaklanarak sanığın cezasında indirim yapılamayacağı gibi sakil bir uygulamayı benimsemiş olmaktadır” sözleriyle değerlendirdi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararında soyut ve flu bir resim çizdiğini anlatan Ülgen, şu belirlemeleri yaptı: “Bu açıkça görülmektedir. Ancak gerçek böyle değildir. Şişirilmiş ve soyut anlatımlarla doldurulmuş boş bir çerçeve ile karşı karşıyayız. Örneğin dosyanın içine girerek birtakım tahliyeler konusunda karar verilmiş ancak bu kararlardaki gerekçeler ve benzer durumda olanların neden tahliye edilmedikleri konusu gerekçelendirilmemiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de kaba ve hukuk tekniğinden yoksun verdiği kararla kararın soyut ve flu kalmasını sağlamıştır. Bu karar hukuk devleti ilkesine yakışmadığı gibi dijital deliller konusunda gösterdiği bilişim cahilliği kokan genişlik aslında bu tür sahtecilerin Türkiye’de yeni işler kotarmasının önünü açmıştır. Artık hiç kimse güvencede değildir.” ‘Yargının yasını tutuyoruz’ İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, Yargıtay’ın dava ile ilgili kararını açıklamasının ardından ilk “Sessiz Çığlık” eylemini dün İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirdi. İstanbul’daki eylemde Asker yakınları, siyah giysiler giyerek ve yazısız siyah dövizler taşıyarak Yargıtay’ın onama kararlarını protesto ettiler. Eylemde, Yargıtay’ın kararına “Yargı ölmüştür. Yasını tuttuğumuz için siyahlar içindeyiz” sözleriyle tepki gösterildi. Beşiktaş’ta toplanan platform üyeleri adına basın açıklamasını, 18 yıllık hapis cezası onanan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz yaptı. tadır” diye konuştu. Sanatçılar Girişimi adına konuşan Canan Sezenler de gazetemiz yazarlarından şair Ataol Behramoğlu’nun “Hiçbir zaman kendinizi yalnız hissetmeyin. Ne içerdekiler ne de dışardakiler hiçbir zaman yalnız olmayacak” mesajını iletti. Öte yandan Ankara’da da Balyoz Davası kararları ile tahliye olan askerler, dava süresince yaz kış eylem yapan Vardiya Bizde eylemcilerine katıldı. Tahliye olan Sırrı Yılmaz, Hasan Basri Aslan, Veli Murat Tulga, Orkun Gökalp ve Mustafa Yuvanç, Sakarya Caddesi’ndeki Vardiya Bizde eyleminde ön saflarda yerini aldı. İzmir’de Konak’ta buluşan platform üyeleri “mücadeye devam” vurgusu yaptı. “Andımız”ı okuyarak “Sessiz Çığlık” adını verdikleri eylemlerine başlayan platform üyelerine, Balbay’a Özgürlük Girişimi, DSP İzmir İl Ögrütü ve Balyoz davasında avukatlık yapan Murat Ergün de destek verdi. Yurttaşlar, ellerinde “adalet öldü” pankartı taşıdı. ‘Siyasi hesaplaşma’ Yavuz, “Rütbe meselesinin malum medyada bu kadar coşku ile manşetlere taşınması, davanın bir siyasi hesaplaşma olduğunu ortaya koymak ‘Genelkurmay savunmazsa ‘Şişirilmiş boş çerçeve’ beni kim savunacak?’ İstanbul Haber Servisi Eski Donanma Komutanı Nusret Güner, Balyoz davasıyla ilgili olarak “Beni kim savunacak? Beni önce kendi adamım (Genelkurmay) savunacak. Çünkü benim ne kadar masum olduğumu o biliyor. Ben bunun için istifa ettim” dedi. Balyoz davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve cezası Yargıtay tarafından onanan Koramiral Deniz Cora’nın babası Mehmet Cora’nın cenaze törenine katılan Güner, Yargıtay’ın Balyoz kararını değerlendirdi. Balyoz ve İzmir’deki casusluk davalarını gerekçe gösterip, Donanma Komutanlığı’ndan istifa eden Oramiral Güner, kararla şunları söyledi: “Suçlu bile olsalar sahip çıkacaksın evlatlarına. Yazıklar olsun. Beni kim savunacak? Beni önce Genelkurmay savunacak. Çünkü benim ne kadar masum olduğumu o biliyor. Ben işte bunun için istifa ettim. Hepsinin masum olduğunu biliyorum. Ancak elimden bir şey gelmiyor. Personelimi koruyamazsam kim koruyacak? Kimse yargının arkasına sığınmasın, bunun hesabını verecekler. Hiçbir yerde veremezlerse ilahi adalete verecekler. Yandaş medya, yandaş muhalefet elele kol kola. Allah’a inanan bir insanım hepsi yarın hesap verecekler. Türk milleti sağduyuludur, anlar.” binlerce kuşböcek cıvıltısına rüzgârın tellerine dokunduğu yaprakların hışırtısı karışıyordu. Hemen altımızdan tatlı bir meyille akan su, taşların üstünde birdirbir oynayıp şırıltısıyla doğanın konserine eşlik ediyordu. Cıvıltılar, hışırtılar, şırıltılar içinde harmanlanıp beni coştururken, işini severek yaptığı her halinden belli olan orman görevlisi usulca seslendi: “Dünyanın en kalabalık orkestrasını dinliyorsunuz.” “Evet” deyip ekledim: “Dünyanın en güzel sahne düzeninde...” Çevremdeki renkleri Van Gogh gelse sayamaz. HHH 7 Ekim Pazartesi günkü ziyaretlerle Kaz Dağları’na ilişkin anılarım bir kez daha içimde cıvıldadı, hışırdadı, şırıldadı... O gün akşam üzeri CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli ile Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş ziyaretime geldi. Konu kısa bir süre sonra Kaz Dağları ve Kozak yaylasındaki altın madeni arama girişimlerine geldi. Anlattıkları hüzün vericiydi. Her tarafından bereket fışkıran, bunu çevresine cömertçe yayan Kaz Dağları’nda verilen maden ruhsatlarının tümüyle uygulamaya geçmesinin doğuracağı sonuçları tahmin etmek zor değil. Milletvekilliğinden önce de bölgede doğal hayatın korunması için mücadele eden Sarıbaş bu alanda da hukukun hiçe sayıldığını örnekleriyle anlatıyor. Türeli de Kozak yaylasında yaşananları ve endişeleri paylaştı. Özgürlükte eğer zaman sorunum yoksa Kuzey Ege’den İzmir’e ana yoldan değil, Kozak yaylasından giderdim. Çam ağaçlarının top top çizdikleri desenler gün ışığına göre sürekli değişir. Yüksekçe bir yerde seyir molası verdiğinizde gözünüzün önünde yeşillerin koyulaşıp açıldığını görürsünüz. Çoğu fıstık çamı olan bu ağaçlar bölge halkının da başlıca geçim kaynağıdır. Altın madeni arayıcılarının tehdidi altındaki çam ağaçları giderek verimsizleşiyor. İğne yaprakların uçlarındaki çürümelerin nedeni bir türlü saptanamıyor. Memlekette güven azalınca doğal olarak komplo teorileri artmış. Köylülerin aralarında tartıştıkları olasılıklardan biri şuymuş; “Çam ağaçlarını bilerek verimsizleştiriyorlar. Böylece bizim Kozak yaylasına olan ilgimizi azaltıp madencilere peşkeş çekecekler. Ormanın üstünden arada bir küçük uçaklar geçiyor. Belki de onlar ilaç atıyor...” Ertesi gün İzmir’den gelen sosyal avukatlarımla iki milletvekilimizle sohbetimizi paylaşıp neler yapılabileceğini konuştuk. Dahasını anlattılar. Efemçukuru’ndan güneye bütün bölgede maden ruhsatları kirliliğinin boyutları kaygı verici. Konu çevreden açılınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Çeşme ve Bostanlı’nın devamındaki kuş cennetindeki planlarına kadar uzandık. Öyle anlaşılıyor ki Çeşme’nin insan dokusunu değiştiremeyince bina dokusunu değiştirip düşünceleri betonlaştırmayı hedefliyorlar. Kuş cennetini mesleğin ilk yıllarında, o günlerde Ege Üniversitesi Fen Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Mehmet Sıkı sayesinde pek çok özelliğiyle birlikte tanımıştım. Şimdi bu bölgeye 65 katlı binalar öngörülüyor. Anlaşılan bakanlık kuşların konması bir yana uçmasını da önlemek istiyor. HHH Yukarıda özetlediğim çevre sorunlarıyla ilgili Çanakkale’den İzmir’e pek çok protesto eylemi yapıldığını biliyorum. Duyarlı milletvekilleri de konuları her fırsatta gündeme getiriyorlar. Ben de kendimi ayrıca sorumlu hissediyorum. Kamuoyu ile paylaşarak soru önergeleri verip Meclis daha sorumlu hale getirilebilir mi, diye düşünüyorum. Önümüzdeki seçimler, sadece önümüzdeki nesillerin değil, doğamızın geleceğini de etkileyecek. Cora’ya cenaze izni Balyoz’da aldığı 18 yıl hapis cezası onanan Koramiral Deniz Cora, dün babasının cenazesine katıldı. Cora, kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren babası emekli deniz subayı Mehmet Cora’nın (89) cenazesine katılması için, Hadımköy Cezaevi’nden bir günlük izinle çıkarıldı. Cora, 2 sivil asker eşliğinde Fenerbahçe Camisi’ne getirildi. Cora, gazetecilerin sorularını “Yeri değil, çok teşekkür ederim. Bir şey söylemeyeceğim” diye yanıtladı. Cenazeye Cora’nın ailesi, yakınları, silah arkadaşları ve Gölcük Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele katıldı. Cenaze Hekimbaşı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Deniz Cora’nın ağabeyi Mehmet Yüksel Cora da, 27 Eylül 2011’de kardeşini Hasdal Askeri Cezaevi’nde ziyaret ettikten hemen sonra kalp krizi geçirip ölmüştü. diyarbakır’da hain tuzak n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Aldıkları bir ihbarı değerlendiren İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Silvan’a bağlı Dolaplıdere köyü bölgesinde, terör örgütünce hazırlandığı saptanan 3 kilogram C4 patlayıcı ve çiviyle desteklenmiş iki ayrı el yapımı patlayıcı düzeneği buldu. Valilikten yapılan açıklamada, iki ayrı düzeneğin uzman ekiplerce kontrollü şekilde etkisiz hale getirildiği kaydedildi. Kurbanlık koyunlar gebe çıktı n Haber Merkezi Kurban Bayramı nedeniyle İzmir’deki Bornova Işıkkent Hayvan Pazarı’na Van’dan 125 adet koyun getiren Mehmet Şerif İncu (48), tüm hayvanlarının gebe olduğunu öğrenince büyük şaşkınlık yaşadı. İnşaatlarda işçilik yaparken biriktirdiği 55 bin lira para ile memleketi Van’dan 125 adet koyun alarak kurban bayramında satmak isteyen İncu, “Böyle olduğunu bilsem bu hayvanları getirmezdim. Hayvanların hepsi gebe çıktı” dedi. Bayram yine eziyete döndü Haber Merkezi Kurban Bayramı tatilini İstanbul dışında geçirmek isteyenlerin neden olduğu trafik yoğunluğu dün gece saatlerine kadar devam etti. Tatilciler, her bayram öncesinde olduğu gibi bu bayram öncesinde de TEM Otoyolu’nun Bolu Gerede ve Yeniçağa gişelerinin önünde 10 kilometreyi bulan araç kuyrukları oluşturdu. TEM Otoyolu’nun Ankara istikametinde de yoğunluk yaşanırken, İstanbul istikametine ise ulaşım rahat şekilde sağlandı. Karadeniz’e bağlantıyı sağlayan Trafik ekipleri, Gerede gişelerinin önünde oluşan yoğunluğu azaltmak için sürücüleri Yeniçağa gişelerine yönlendirdi. TEM Otoyolu’na bağlantıyı sağlayan yolun tek şerit olması nedeniyle adım adım ilerlemek zorunda kalan sürücüler sıkıntılı anlar yaşadı. Öte yandan, dün otogarlarda da büyük bir hareketlilik yaşandı. Neredeyse tüm otobüs firmaları yetişebilmek için ek seferler koydu. 43 kişiye ceza i sanıkÜlgen’in sözünü ettiğ a, “Orgeneınd lar ara a, nd ası ar lar miral Abral Bilgin Balanlı, Kora P Millet MH lu, oğ dullah Can Eren l Engin vekili emekli Korgenera gin Say Er ral ne rge i O Alan, emekl t Otuzbigun, Koramiral Mehme Deniz Coral mi ora i K ekl em roğlu, met Fey Ah ral mi ra, emekli Kora orgeneral Nei K ekl em ü, ütç Öğ yaz neral Süha jat Bek, emekli Tuğge Sekreteri el en K G Tanyeri, eski MG Sarıışık’ın krü Şü ral ne rge i O emekl alıyor. er şi y ki 43 ğu da bulundu 2 kişiye 763 biner tl n ANKARA (AA) Sayısal Loto’nun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “3, 12, 16, 25, 31 ve 42” olarak belirlenirken 6 bilen 2 kişi, 763 bin 159 lira kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1460 lira 95’şer kuruş, 4 bilenler 27 lira 95’şer kuruş, 3 bilenler 4 lira 90’ar kuruş ikramiye kazandı. n İstanbul Haber Servisi Yargıtay’ın cezasını onadığı Balyoz hükümlüsü, Silivri Cezaevi’nde olan emekli Tümamiral Engin Baykal’ın babası Ali Ulvi Baykal (86) dün sabaha karşı vefat etti. Alzheimerdan dolayı bir süredir hastanede tedavi gören ve kendisi de emekli astsubay olan Baykal’ın cenazesi bugün öğle namazının ardından Selimiye Camisi’nden kaldırılacak. Bir ‘Balyoz’ acısı daha n ANKARA (ANKA) TSK, Irak yerel yönetiminin iki bölücü teröristi Türkiye’ye teslim ettiğini açıkladı. TSK’den yapılan açıklamaya göre, örgüte Temmuz 2013’te katılan Serhat kod adlı Mahsun Aksu ile Haziran 2001’de katılan Botan Çiçek kod adlı Fevzi Çiçek, Silopi’de önceki gün saat 14.30’da Irak Yerel Yönetimi’nce silahsız ve teçhizatsız olarak güvenlik birimlerine teslim edildi. iki terörist teslim edildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle