15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 İptal İçin Daha Ne Beklenir? Gençler İçin Samsun Atatürk Kültür Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Çelik’ten mektup geldi. Samsun’da 100 kız ve 100 erkek öğrencinin yararlanabileceği bir yurt açmayı başardıklarını, ancak yurtları işletmekte zorlandıklarını duyuruyor: “3 bin kişi ayda 10 lira verse işletme giderlerimizi karşılayabiliriz. Sözümüz kendilerine Atatürkçü, çağdaş, halkçı, laik, Cumhuriyetçi, demokrat, liberal, aydın, özgürlükçü ve benzeri sıfatı yakıştıranlara. Ülkenin, çocuklarının veya torunlarının geleceğinden endişe edenlere. Uzatın ellerinizi.” Ensar Vakfı kurucusu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dört dörtlük medrese yasasını eleştirenleri kendince küçümsemek, aşağılamak için “laikçi” diye nitelendirdi. Aslına bakarsanız, CHP’nin dört dörtlük medrese yasasının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusu, Ömer Dinçer’’in “laikçi” nitelemesine karşı tam bir yanıt niteliğinde. İşte o başvurudan kimi bölümler: “ Anayasa Mahkemesi’nin 1989 tarihli kararına göre; eğitim ve öğretimde, dinsel inanca devlet gücünün özel bir katkı vermesi düşünülemez. Laiklik bir bütündür. Özellikle eğitim ve öğretim alanında laikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizce, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması anayasa gereğidir. Laiklik, ulusal egemenliğe, demokrasiye, ilkesine bu açıdan da aykırıdır. Açıkça, seçmeli Kuranıkerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı dersleri yoluyla kişileri dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlayan düzenlemeler, anayasanın 24. maddesinin 3. fıkrasına ve ayrıca AİHS’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesinin 2. cümlesi ile bağdaşmaması nedeniyle anayasanın 90. maddesine aykırı olmanın yanında, anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınan 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu ile bağdaşmadığından anayasanın 174. maddesine de aykırılık oluşturmaktadır.” Aslına bakarsanız, dört dörtlük medrese yasası, “laikliğe aykırı eylemlerin odağı” olduğu onaylanmış AKP’nin, eylemden uygulamaya geçtiğini gösteren en önemli kanıttır. Ama nerede o kanıtı dava aşamasına taşıyacak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, nerede o davaya bakacak Anayasa Mahkemesi? Baksanıza: Bir hafta sonra açılacak okullarda öğrenciler ve velileri anayasaya aykırı uygulamalara zorlanacaklar, daha henüz CHP’nin iptal başvurusunun kapağı bile açılmış değil! Haç ve Hilal Yok. Bu kafa bizi felakete götürür. İtalyanlar Suriyeli mülteciler için çadır göndermişler. Türk makamları bu çadırları kabul etmemiş. Neden mi? Çünkü çadırların üzerinde Kızılhaç’ın amblemi olan haç işareti varmış! Alsınlar çadırlarını başlarına çalsınlarmış... Kardeşim, Kızılhaç’ın adı üstünde zaten. Bizim Kızılay çadırında da hilal var. İlle de Müslümanlara yardım edeceğiz diye bir kural yok ki... İnsani yardımın dini yoktu bugüne kadar. ??? Taze bir haber daha: Federal Almanya Şansölyesi Merkel, geçen mayıs ayında Gaziantep’i ziyaret ettikten sonra mültecilerle ilgili durumu takibe alan Göç, Mülteciler ve Entegrasyon Bakanı Maria Böhner’den Türkiye’deki kamplar hakkında bilgi almış. “Yerel yönetimlere sorun, neye ihtiyaçları varsa para, gıda, battaniye, insani yardımda bulunulsun” talimatını vermiş Merkel. Gelgelelim Ankara, daha doğrusu hükümet tam inat. “Kimseden yardım almayacağız. Birleşmiş Milletler üzerinden yapılsın yardımlar!” E o zaman da bekle dur. Şu anda 100 bin mülteci var. 500 bine çıkması kötümser bir tahmin değil. Daha mülteci sayısı 50 binlerde iken harcamışsın 300 milyon doları. Bu rakam çıkacak mı 3 milyar dolara? Çıkabilir. ??? Suriye’den kaçanların hepsi kampa gelmiyor. Suriye burjuvazisi aracılara yüzde 15 komisyon ödeyip parasını Türkiye’ye getiriyor. Ve Türkiye’de ev bark almak istiyor. Hayır, alamazsın! Bu durumda 3 bin Suriyeli aile olduğu tahmin ediliyor. Beşşar Esad’ın çevresi sadece Nusayrilerden oluşmuyor. Onun yarattığı bir Ermeni ve Sünni burjuvazi de var. Ermeni ve Sünni burjuvazi servetlerini Suriye’den kaçırıyor. Burjuvazinin Ermenisi Fransa ve Ermenistan’a, Sünnisi ise Dubai, Beyrut ve Türkiye’ye dağılıyor. Hali vakti yerinde Suriyeliye Türkiye’de apartman dairesi satın almak yasak. İlle de paravan bir şirket kurarsa ancak o zaman izin çıkar. Suriyelilere mülk edinmek yasak, ama şu anda Kuzey Suriye’de çok ciddi bir arazi el değişimi yaşanıyor. Birileri sınırdaki toprakları iki üç misli fiyat ödeyip hızla topluyor. Bu bilgiyi yalanlayana rastlamadım. Kim topluyor, orası belli değil. Her türlü komplo senaryosuna açık bir konu. Güney sınırımızda boydan boya kurulacak Kürt devletinin Lazkiye’den denize açılması için çabalar olacağını da unutmadan... ??? “One minute”le birlikte felaket zilleri sessizce çalmaya başladı, ama onlar “Araplar bize bayılıyor” rehavetindeydiler. Neymiş efendim, Araplara karşı Falih Rıfkı’nın Zeytindağı şartlanmışlığından kurtulmalıymış Türk aydını... Mavi Marmara ile de üstüne tuz biber ektiler. Bilmem ki akıl ederler mi bu saatten sonra İsraille ilişkileri düzeltmeyi. Önceki Cumhuriyet yöneticileri aptaldı da, bir tek siz mi akıllısınız? Tek Sorumlu Artık başkomutan da senden. Milli Güvenlik Kurulu denetiminde. Genelkurmay Başkanı emrinde. Örgüt ile yabancı ülkelerin gözetiminde gizlice görüştürdüğün MİT, “özel temsilci” sanıyla elinin altında. Düşman bellediğin komutanları da içeri attın, başını ağrıtan basını susturdun. Hiçbir bahanen kalmadı. Çöz de görelim şu ayrılıkçı şiddet sorununu. Unutma: Bundan böyle her bir ölümün tek sorumlusu sensin! Güçler Ayrılığı yledi. yargıya da gerekeni sö Sultanımız efendimiz, di: şim tün bü ve bir r çle Güçler ayrılığı bitti, gü ı. Yasama, yürüme, yazg derine boyun Ka . un ors e yaşıy Madem bu memlekett kardeşim... eğeceksin özgürlüğe ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Bireye kişilik ve özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyasetdin ve inanç ayrımını gerekli kılarak din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Laik bir düzende, din siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır; gerçek, saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır. Dünya işlerinin laik hukukla, din işlerinin de kendi kurallarıyla yürütülmesi, çağdaş demokrasilerin dayandığı temellerden biridir. Anayasanın 2. maddesinde laiklik ilkesi Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış ve bu ilkeye anayasal düzeyde değiştirilemezlik ve değiştirilmesi teklif dahi edilememezlik atfedilmiştir. Laikliğin özü, devletin resmi dininin olmaması ve tüm din, mezhep ve felsefi inançlara karşı tam anlamıyla yansız ve tarafsız olması, kayıtsız kalması ve hatta körleşmesidir. Ülke nüfusunun tamamı Müslüman dahi olsa resmi bir dini olmayan laik bir anayasal cumhuriyette, yasama organının ‘Hz. Peygamberimizin hayatı’ ismiyle yasa yaparak İslam dini ile devlet arasında bir aidiyetlik ilişkisi kurması anayasanın 2. maddesine aykırıdır. Laiklik ilkesi gereği dinler, mezhepler ve felsefi inançlar karşısında tam bir tarafsızlık içinde olması gereken laik devletin, herhangi bir dinin veya mezhebin ya da felsefi inancın misyonerliğine soyunması ve ilk ve ortaöğretim kurumlarını ‘dindar nesil yetiştirmek’ amacı doğrultusunda kullanılmayı amaçlanması, anayasanın 2. maddesindeki laiklik Yanlışlıklar Merkezi SADIK ÇELİK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Üniversiteye giriş sınavı, kamu personeli seçme sınavı, polis sınavı, Tıpta Uzmanlık Sınavı derken şimdi de sıra hâkim ve savcılar sınavı’na geldi. Nihayet bu sınav da kopya çekildiği gerekçesiyle iptaline ve tekrarlanmasına karar verildi. Soruları çalarak ya da cevaplarıyla birlikte hazır olarak alıp hâkim olmayı planlayan bu insanların kimlere ve nasıl adalet dağıtacakları bir yana insan bu kaçıncı diye sormadan edemiyor. Aslında ÖSYM’nin kurucusu ve ilk başkanı Altan Günalp’ın 1988’deki ölümünden sonra kopyalı, şifreli, şaibeli sınav sayısı gün begün artarak bugünkü zirve noktasına ulaştı. Merkezi sınav sisteminde bu derece yanlışlık yapılan bir ortamda hayatlarını bu sınavların sonucuna göre şekillendiren milyonlarca insanın kaybedilen haklarının ve vakitlerinin hesabını kim verecek? Daha geçenlerde öğrendik. 2 sene önce yapılan Tıpta Uzmanlık Sınavı’ndaki (TUS) varlığı önce reddedilip sonra kabul edilen yanlış sorular nedeniyle, tayin oldukları yerde 2 yıldır görev yapan insanların evlerine, birdenbire girdikleri sınavla ilgili yanlış sorular göz önünde bulundurularak yapılan yeni hesaplamalara göre, aslında bir başka uzmanlık alanını kazandıklarına dair yazı geliyor. Arada geçen iki yıl ve kurulan düzenler görmezden geliniyor ve affedersiniz, bir hata olmuş, denebiliyor. Ve işte şimdi de şaibeli bir hâkimler savcılar sınavı. Merkezi sınav sisteminin ve sistemi yönetenlerin aslında sistemi yönetemediklerini anlamak için daha kaç sınavın iptal olması, daha kaç milyon kişinin kendi geleceklerine dair verdikleri emeklerle alay edilmesi gerekiyor acaba? Eski ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan kendi döneminde gerçekleştirilen sınavlarda sorun çıkması üzerine Eylül 2010’da istifa etmişti. Ali Demir döneminde yapılan 10 sınavın 9’unda kopya, şifre ve şaibe çıkmasına, kamuoyunda buna yüksek tepkiler verilmesine rağmen bunların hem Ali Demir hem de onu atayanlar tarafından adeta görmezlikten gelinmesi söz konusudur. Bu aslında politik ve ahlaki bir mevzudur. Sınav sorularının sızdırılmasının, kişiye yönelik bir kayırılma eylemi olmanın ötesinde, belirli bir anlayışın, düşünce biçiminin korunmasına yönelik vuku bulan bir durum olma kanısı toplumda egemendir. İlerici olmayan bu düşüncenin getirmek istediği düzenin mimarlarıdır kayırılmaya çalışılan, dokunulmayan, dokundurulmayanlar. Soruşturma izni dahi verilmeyen, verilse de her seferinde beraat eden, yargılanamayan… Ali Demir onca kusuruna rağmen bu yüzden hâlâ o koltukta; arkasındakilere ve dolayısıyla kendine güveni tam. Son 10 yıldır esas alınan liyakat değildir artık. Kamu yönetimi yandaşlık esaslarına göre şekilleniyor. Merkezi sınavlar da bu doğrultuda düzenleniyor. Sızdırılmalar basit adli vakalar değildir. Planlıprogramlı, bilinçli olarak, belirli bir amaç doğrultusunda gerçekleşen faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin bir kısmı gün yüzüne çıkıyor ve buz dağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Toplumun inandığı resim işte budur. Bir dönem tasfiye ediliyor ve tasfiye edilenlerin yerini alan referanslar artık yandaşlıktan geçiyor. Deneyimlilik, yeterlik, eğitim sonraki planlara atılıyor. Devlet gelenekleri işte bu şekilde altüst ediliyor. İnsanlar alın teri dökerek, hak ettikleri için bir şeyleri elde edeceklerine artık inanmıyorlar. Ortaya çıkan güven bunalımının kapsamı ve yoğunluğu büyük. Bu da adalet ve ahlak duygusunu zedeliyor. Biz ve ötekiler ülkesi artık Türkiye. Ve “bizim tarafta” liyakat işlemiyor. Kayırma, kollama, suçu, kusuru, hatayı örtbas işliyor. Ötekiler ise… Onlar liyakat dahil birçok erdeme hâlâ değer veren, ancak değerleri asla bilinmeyen insanlardan oluşuyor. Ege sahillerindeki bir teknede ülkesindeki demokrasi ve insan hakları ihlalleri, yoksulluk, adaletsizlik ve savaşlardan kaçıp, Yunanistan’a gitmeye çalışan çoğu Suriyeli 120 mültecinin bulunduğu teknenin alabora olması sonucu 61 kaçak mülteci hayatını kaybetti. Ölenlerin 3’ü bebek, 30’a yakını da çocuk yaşta… Her sabah yeni bir yasa uyandığımız, aslında artık neyin yasını tutacağımızı şaşırdığımız ve ancak ne yazık ki üç gün sonra hepsini unutacağımız bir zamanda yaşıyoruz. (Not: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan araştırmada dünyanın en mutsuz ve kızgın gençlerinin hangi ülkede yaşadığı ortaya çıkmış dersiniz? Elbette Türkiye.) [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Mülteci Felaketi UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Anadolu’nun 1 birçok yöresinde, kaya mezar 2 larının ya da 3 mağara şeklin 4 de odaların bulunduğu yerlere 5 verilen ad. 2/ 6 Asya ile Avru7 pa’yı ayıran dağ sırası... Uzun 8 omuz atkısı. 3/ 9 Kuş kanadının 1 2 3 4 5 6 7 8 9 büyük tüyü... Düz ve geniş arazi. 4/ Öğütül 1 İ S P E N Ç M E müş tahıl... Fasıl mü 2 S İ O N E K A R ziğinde peşrevin ve saz 3 P O T A D A K semaisinin her hanesi 4 E N E L EMA N sonunda yinelenen par 5 N A L N A R A ça. 5/ “Ölmek değildir 6Ç E D E N E O F ömrümüzün en feci işi 7 K A M A İ N İ / Müşkül budur ki öl8 M A K A R O N L meden evvel ölür ” N A F İ L E (Y. K. Beyatlı)... Bir 9 E R nota. 6/ Sivas’ın bir ilçesi... Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir. 7/ Keçi ya da inek sütünün özel bir mantarla mayalanmasıyla hazırlanan ekşi bir içecek... İçine başka bir sıvı karıştırılmamış içki. 8/ Siirt’in Pervari ilçesinde bir yayla. 9/ Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabı... Deneme niteliğinde olan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kars’ın Akyaka ilçesinde, birçok kuş türünü barındıran bir göl. 2/ Muğla’nın Milas ilçesine bağlı turistik bir belde... Donmuş lav akıntılarıyla kaplı alan. 3/ Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses... Çapraz çubuklarla yapılan pencere siperi. 4/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi alışverişi. 5/ Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir... Yüzeni içeriye çeken deniz akıntısı. 6/ Bir cetvel türü... Mezar... İlgi eki. 7/ Ortasında lagün bulunan mercan adası... Yalnızca l’e ve kendisine bölünebilen pozitif tamsayılara verilen ad. 8/ Acemi boğa güreşçisi. 9/ Yassı ve dar biçimli metal parça... Kısık sesli küçük keman. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle