15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2012 CUMARTESİ 4 diyordu birileri, onlar açlıklarının, yoksulluklarının çaresizliklerinin derdindeler. Kararın adaletsizliği karşısında, mazlumu yalnız bırakan insan, açlığın adaletsizliği karşısındaki yalnızlığının çaresizliğinin aslında o toplumsal umursamazlığın ürünü olduğunu da bilmeli. Açlığın da zulmün de karşısında umarsızlıktan ancak toplumsal umursamazlıktan uzaklaştıkça kurtulabiliriz. Tüm adaletsizliklerin, umarsızlıkların baş nedenidir, toplumsal umursamazlık. ??? Bir toplumda mazlum ne denli tek başına görünürse görünsün, asla tek değildir. Bir masum hüküm giyerse bir toplumda, o toplumun bütün bireyleri mazlumdurlar. Çünkü onların hepsi, hatta kararda kullanılanlar dahi artık zulme açıktırlar. Gün gelir devran döner, zalimler ile mazlumlar yer değiştirirler, ama özde bir şey değişmez, mekanizma zalimlerle mazlumlardan oluşur gider hep. Dün bir karar verildi. Karar kimin adına verildi? Türk milleti adına. Karar kimin için verildi? Tüm Türk milleti için? Evet sevgili vatandaşlar, sakın sormayın “Karar kimin için verildi?” diye. Karar hepimiz adına hepimiz için verildi. Eğer adil ise karar, rahat edin rahatça uyuyun! Eğer adil değilse karar, korkun! Çünkü, adaletsizlik bir gün gelip sizi de vuracaktır. Dün bir karar verildi. Kararı okuyun, sonra gidin aynada yüzünüze bakın! Eğer o yüzde hem zalimi hem mazlumu görüyorsanız aynı anda bilin ki, işiniz kötü. Eğer masum bir yüz görürseniz merak etmeyin! Ama kararın adaleti konusunda en ufak bir şüpheniz varsa bile gitmeyin aynaya! Çünkü o takdirde, orada bir masum yüzü görmeniz olanaksızdır. Evet dün hepimiz için karar verildi ve orada olan, olmayan herkese tefhim edildi. HABERLER Erdoğan, tutuklu gazeteciler için ‘Terör örgütleriyle çalıştılar’ suçlaması yaptı Karar Ben yazarken bilmiyordum, siz okurken biliyor olacaksınız Balyoz davasının kararını. Kararı bilmiyor, ama merak da etmiyordum. Çünkü ne olduğunu bilmesem de, adil olmayacağını biliyordum. Meğer ki, bütün sanıkların beraatlarına hükmoluna. O da, şimdiden söyleyeyim ki, olmayacak. Çağdaş hukuk fiilleri yargılar, niyetleri değil. Birine bir suç isnat edildiğinde ispat yükümlülüğü iddia sahibine düşer. Suçun kanıtlarla kanıtlanması şarttır. Delillerle kanıtlanmamış isnat suç olamaz. Dava sırasında delillerin tartışılması, geçerliliklerinin kanıtlanması gerekir ki, suçun kanıtı olarak, onun sabit olduğunu belirtsinler. Balyoz davasında bu zorunluluklar yerine getirilmemiştir. Perşembe akşamı açıklanması gereken kararın yetişmediğinin söylenip, cumaya bırakılmasını acı bir tebessümle karşıladı, 12 Eylül adaletini de yaşamış olan bir dostum. Gören de karar için ince eleyip sık dokuyorlar sanır, dedi. Haklıydı, delillerin bile tartışılmadığı bir davada karara nasıl gidilebilirdi ki? Deliller tartışılmadan verilen karar bırakın adil olmayı şekil şartına bile uymuyordu. ??? Hiç adil olmayan bir mahkumiyet kararı okundu mu yüzünüze karşı? Bir toplumda, adil olmayan mahkumiyet kararları ne kadar çok okunursa insanların yüzlerine karşı o toplum o kadar geri demektir. Dün bir yerlerde bir karar okunuyordu, kimi insanların yüzlerine karşı. Dün o karar okunurken toplumun büyük kesimi olan bitenin farkında bile değildi. Mazur görmek gerek o insanları Hükmü verdi ? Washington Post gazetesine konuşan Başbakan Erdoğan, tutuklu yargılanan gazatecileri yargı süreci bitmeden mahkum etti. Gazetecileri terör örgütleriyle çalışmakla suçlayan Erdoğan, kanıt olarak da sarı basın kartları olmamasını gösterdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’li Washington Post gazetesine verdiği söyleşide, Cumhurbaşkanı olmak isteyip istemediği sorusuna “Talebe bağlı olarak, eğer halktan talep olursa ve siyasi partimin kararına bağlı olarak, göreceğiz” yanıtını verdi. Türkiye’de tutuklu gazetecilerin sarı basın kartı sahibi gazeteciler olmadıklarını söyleyen Erdoğan, “Dokuz tanesi var. Bunlar, terör örgütleriyle temasları olmuş ya da birlikte çalışmış kişiler. Diğerleri, bir terör örgütüne üye olmak ya da silah taşımak gibi nedenlerle cezaevindeler” dedi. Erdoğan, Washington Post gazetesine verdiği söyleşide “Cumhurbaşkanı olmak gibi bir isteğiniz var mı” sorusuna bugüne kadarki en net yanıtını verdi. Erdoğan, “Şimdiye kadar geldiğim hiçbir pozisyona, orada olmayı istediğim için gelmedim, insanlar benim o görevlere gelmemi istedi. Şu ana kadarki tüm görevlerimden bahsediyorum; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Parti Genel Başkanı, Başbakan... Cumhurbaşkanlığı konusuna gelince, talebe bağlı olarak, eğer halktan talep olursa ve siyasi partimin kararına bağlı olarak bakacağız. Türkiye’de bir sonraki Cumhurbaşkanlığı se ‘SURİYE KONUSUNDA BM VE ARAP BİRLİĞİ MÜDAHİL OLMALI’ Erdoğan, Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin geleceğini nasıl gördüğüne ilişkin soru üzerine, “Beşşar siyasi açıdan ölmüştür. Tabii ki bunun bir hafta mı, bir ay mı ya da ne zaman olacağını söylemek güç. Bu, Rusya ve Çin’in duruma nasıl yaklaştığıyla da alakalı bir husus” dedi. “Suriyeli muhaliflerin daha çok silaha ihtiyacı olup olmadığına” yönelik soru üzerine Erdoğan, Suriyeli muhaliflerin bölgeden ve Suriye’nin dışında yaşayan Suriyelilerden her tür desteği aldığını söyledi. Erdoğan, “Ancak Türkiye’nin katkısına gelince, biz lojistik destek sağlıyoruz. Buna Türkiye’deki kamplarda yaşayan 83 bin sığınmacı dahil” ifadesini kullandı. Erdoğan, “Uçuşa yasak bölgenin, BM olmaksızın, NATO üzerinden oluşturulmasını ister misiniz? BM’nin desteği olmadan ilerlemeye istekli misiniz” sorusu üzerine de “BM olmaksızın bir şey yaparak, tuzak olabilecek bir şeyin parçası olmayı kabul etmeyiz. Biz BM üyesiyiz ve (BM’nin) görevi dünyada barışı inşa etmek” dedi. Erdoğan, “Türkiye’nin, uçuşa yasak bölge oluşturulması için tek taraflı daha güçlü rol oynama ihtimali var mı? Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Suriye sınırına asker gönderip, o dönemki Suriye Devlet Başkanı Hafız el Esad’a (terör örgütü PKK’nin elebaşısı) Öcalan’ı saklamaktan vazgeçmesini, yoksa Türkiye’nin müdahale edeceğini söyledi. Esad, Öcalan’dan vazgeçti” sorusu üzerine, “Burada bazı yanlış bilgiler var. Suriye Öcalan’ı Yunanistan’a gönderdi. Öcalan Kenya’da yakalandı ve oradan Türkiye’ye getirildi” dedi. Başbakan Erdoğan, “O halde daha güçlü bir tek taraflı rol oynamayı düşünmüyor musunuz? Türkiye güçlü bir orduya sahip” sorusu üzerine, “Evet düşünmüyoruz. Eğer ülkemize bir saldırı olursa, o zaman gerekeni yaparız. Ancak bu durumun bir uluslararası boyutu ve İslam dünyasını kaygılandıran bir boyutu var. Dolayısıyla BM ve ayrıca Arap Birliği, Suriye konusunda müdahil olmalı” diye konuştu. çimleri, cumhurbaşkanının halkoyuyla seçileceği ilk seçimler olacak” diye konuştu. Gazetecinin, “Ülkede nereye gidersem gideyim, hiçbir suçlama yöneltilmeden hapiste tutulan gazetecileri işitiyorum. Niçin onları hapisten çıkarmıyorsunuz? Bu Türkiye için iyi değil. Niçin onların is tediklerini ifade etmelerine izin vermiyorsunuz” sorusu üzerine de Erdoğan şunları kaydetti: “Bu konuda bilgi kaynağınızın ne olduğunu bilmiyorum. Yayın organınızın bu asılsız fikir ve iddiaları böyle bir sorunun temeline oturtması üzücü. Bu gazeteciler sarı basın kartı olan gazeteciler değil. Do kuz tanesi var. Bunlar, terör örgütleriyle temasları olmuş ya da birlikte çalışmış kişiler. Diğerleri, bir terör örgütüne üye olmak ya da silah taşımak gibi nedenlerle cezaevindeler. Siz şimdi bu kişilerin gazeteci oldukları için serbest bırakılmaları gerektiğini mi söylüyorsunuz?” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle