23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2012 SALI 4 HABERLER Sendikalara randevu vermeyen Erdoğan’ın, TÜSİAD Başkanı’na da ‘İşine bak’ diye seslenmesi tepki çekti İçinize Siniyor mu? 15 Eylül Cumartesi, tutuklu olarak hapishenede beşinci yılını idrak eden Tuncay Özkan için Caddebostan Kültür Merkezi’nde toplanmıştık. Hapisten çıkalı, 24 saat bile olmamış olan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan da koşup gelmişti. Barış Terkoğlu, Tuncay’ın mektubunu okudu, salonda duygu dolu anlar yaşandı. İki Barış’ın o anda yaşamakta olduklarını, 26 yıl önce ben de yaşamıştım, onlarla özdeşleşmiş hissetmem gerekiyordu kendimi, ediyordum da... Ama bakıyordum da, içimdeki egemen duygu, eziklikti. Ne zaman Odatv, Balyoz, Ergenekon davası sanıkları gelse gündeme hep aynı duygularla doluyorum. Hele cumartesi günü, bu duygu tam doruktaydı. Gazetelerde bir haber yayımlanmıştı. Yasin Hayal’in ocak ayında tahliyesi gündemdeydi. Bu nasıl bir adalet sistemiydi? Tuncay, tutuklu olarak beşinci yılına girmiş, hâlâ içeride yatmaya devam ediyordu. Hrant Dink’in katili Yasin Hayal ise beş yıllık tutukluluktan sonra hakkındaki hüküm kesinleşmediği için çıkacaktı. Yasin Hayal’in olası tahliyesinin nedeni, hakkındaki kararın kesinleşmemiş olmasının yanı sıra, mahkemenin bu olayda örgüt bağlantısı kuramamış olmasıydı. Ama başka davalarda örneğin Balyoz’da düzmece kanıtlarla örgüt bağlantısı kurulmuştu. “Bu durumun sorumlusu kim?” diye düşününce, aklıma şike davasının savcılarından Mehmet Berk’in şu sözleri geliyor: Biz şike davasının da, Balyoz, Ergenekon gibi bir süre konuşulup unutulacağını sanmıştık öyle olmadı. ??? Mehmet Berk sorumluları açıklıyordu. Sorumlulular, Odatv, Balyoz, Ergenekon davasındaki haksızlıklara, Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım’a gösterdiği dayanışma ruhu kadar büyük bir dirençle karşı koşmayan kamuoyuydu. Yani hepimiz bu durumun sorumlularıydık. Cumartesi günü CKM’deki ezikliğimin nedeni buydu. Ben de onlarla yeterince dayanışma gösteremediğim duygusu içindeyim hep. Cuma günü mahkemenin karara bağlayacağı Balyoz davası konusunda dün bir eposta aldım. “Vardiya Bizde Platformu”nun gönderdiği iletiyi sunmayı görev sayıyorum. Okuyalım: ??? “Ali Bey Merhaba, Bildiğiniz üzere Balyoz Davası’nın sonuçlanmasına 5 gün kaldı. Deliller değerlendirilmeden, en önemli tanıklar dinlenmeden, tümü dijital belgelerle kurgulanmış davada mahkeme tarafından teknik bilirkişi raporu alınmadan ve iddianamedeki 1560 maddi hata ve 23 teknik bilirkişi raporu masumiyetimizi ispatlamasına rağmen yakınlarımız yıllardır tutuklu olarak yargılanmaya devam etmekle kalmayıp bu hafta sonunda muhtemel bir hükümle de karşı karşıya kalacaklar. Pek tabii hükmün olumlusu da olumsuzu da olabilir ancak benim sonuçtan bağımsız olarak merak ettiğim, bu mahkemenin yargılama biçiminin kamuoyunun içine sinip sinmeyeceğidir. Yani yukarıda saydığım birçok usul hatası apaçık ortadayken sözde darbeyi engellediği iddia edilen Aytaç Yalman’ın tanıklığı mahkemece reddedilmişken ve sözde delillerin sahteliğini ortaya koyacak teknik bilirkişi raporunun alınmasına yine mahkeme tarafından gerek görülmemişken... Mahkeme sanıklar için ne karar verirse versin sizin gibi bir elin parmakları kadar az sayıda kalmış aydın yazarımızın ve adalet duygusunu yitirmemiş halkımızın içi rahat olacak mı? 2006 yılından bu yana ülkenin gündeminin önemli bir bölümü Ergenekon, Balyoz ve türevi davalarla meşgul edilirken sonuç olarak ortada ne var? Sadece Türkiye’de değil tüm dünyaca kabul edilen KOCAMAN BİR HİÇ... Artık herkes bu HİÇ’in o kadar farkında ki mahkemeler daha fazla uzatmadan jet hızıyla hükme gitmeye çalışıyorlar. Bunun için de delil değerlendirme aşamasını atlıyorlar, en önemli tanıkları dinlemiyorlar, bilirkişi raporu almakla vakit harcamak istemiyorlar, daha ön savunmalar bitmeden esas hakkındaki mütalaayı savcıdan talep ediyorlar ve hatta avukatlar duruşma salonunda olmadan sanık savunmalarını alarak tarihte bir ilke imza atıyorlar. Bir an önce hükme gidilince verilen karar daha mı adil olacak? Böylelikle herkesin daha fazla içine sinecek bir karar mı alınacak? Cuma günü mahkemeden ne karar çıkarsa çıksın, yakınlarımızı sanık durumuna düşüren sahte CD’leri üretenleri bulana ve onların “adil” Türk mahkemelerinde yargılandıklarını görene kadar Anadolu’nun ve dünyanın dört bir köşesinde haklı mücadelemize yılmadan ve sabırla devam edeceğiz. Sizden bu aşamada tek ricam yukarıda belirttiğim tüm gerçeklerle birlikte en geç çarşamba gününe kadar köşenizde şu soruyu sormanızdır: “SİZİN İÇİNİZE SİNİYOR MU?” ve bu sayede cuma günü sanıklar hakkında verilecek mahkeme kararına dikkatleri çekmenizdir. Vardiya Bizde Platformu adına Evren ÖZDEMİR ‘Yüz kızartıcı bir söylem’ MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Yaklaşık 301 bin işçinin kilitlenen toplusözleşme krizini aşmak için işçi konfederasyonlarının görüşme talebine 1 aydır yanıt vermeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, yurttaşın Uludere’de, Afyon’da ne olduğunu öğrenmek, sorumlularını bilmek isteyeceğine dikkat çeken işveren örgütü TÜSİAD’ın Başkanı Ümit Boyner’e de “İşine baksın” demesi tepki çekti. CHP’nin İşveren Sendikaları ve Meslek Kuruluşları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan ? CHP’nin işçi örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya Başbakan’ın “Kendisi gibi düşünmeyenlerin ülke yararına düşünmedikleri” algısında olduğuna dikkat çekti. İşveren örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak da Erdoğan’ın sözlerini ‘Demokrasi tarihimiz için kara bir leke’ olarak değerlendirerek, ‘AKP, ülkeyi yönetemedikçe saldırganlaşıyor’ dedi. Toprak, “AKP’nin kurduğu rejim hiçbir demokratik değer ve ölçütü içermemektedir” dedi. Ülkenin Afyon’da, Uludere’de ne olduğunu merak ettiğini, Ümit Boyner’in de “bir cesaret gösterip” halkın merak ettiği bu soruları kamuoyu gündemine taşıdığını belirten Toprak, bu demokratik cesaret ve tepkiye Başbakan’ın verdiği yanıtın “yüz kızartıcı ve antidemokratik” olduğuna dikkat çekerek “Bu söz demokrasi tarihimiz açısından kara lekedir. Sayın Başbakan kendisinden başka kimsenin konuşmasına tahammül edemiyor. Türkiye bu otoriter yaklaşımla yönetilemez. AKP ülkeyi yönetemedikçe saldırganlaşmaktadır” dedi. CHP’nin işçi ve memur sendikaları, emekliler ve emek büroları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Başbakan’ın demokrasiyi özümseyememiş bir anlayışta olduğunu söyledi. Sendikaların sivil toplum örgütlerinin demokrasinin olmazsa olmazları olduklarını, açıklamalarını da bu çerçevede olgunlukla karşılamak gerektiğini vurgulayan Akkaya, Baş bakan’ın “hiçbir şeye tahammül etmeyen, kendisi gibi düşünmeyenlerin ülke yararına düşünmedikleri” algısında olduğuna dikkat çekti. Başbakan’ın, Türkİş, Hakİş, TİSK ve TOBB başkanlarının toplusözleşme krizini aşmak için randevu taleplerini yanıtsız bırakmasını da değerlendiren Akkaya, yaklaşık 300 bin işçinin şubat ayından beri toplu sözleşme yapamadığını, zamsız çalıştıklarını belirterek, “Tabiri caizse kul hakkı yeniyor. Buna başbakan sessiz kalıyor. Bu konudaki talepleri görmezden geliyor” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle