12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Yunanistan’dan sonra İspanya da Angela Merkel’in ‘iki ayrı hızda Avrupa’ hesaplarına tepki gösterdi: Frenler artık tutmuyor ? Berlin’in, Avrupa Merkez Bankası’nın İspanya’ya destek vermesini engellemesine dikkat çeken gözlemcilere göre, Başbakan Merkel izlediği bu kriz politikasıyla bir ‘Kuzey Avrosu’ yaratmanın peşinde. OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT İspanyol hükümetine yakın politikacıların Almanya Başbakanı Angela Merkel’in izlediği kriz politikasına yönelik eleştirileri ve Atina’nın son değerlendirmeleri, zengin Avro ülkelerinin bir “Kuzey Avrosu” için hazırlanmasına açık tepki olarak yorumlandı. Merkel’in haziran ayında açıkça “iki ayrı hızda Avrupa” ifadesini kullanması ve İspanya’nın krizle mücadele için gerek duyduğu büyük boyutlu finansal desteğin Avrupa Merkez Bankası (ECB) üzerinden İspanyol devlet tahvili satın alınarak yapılmasına Berlin’in karşı çıkması, birçok çevrede yaygın “Güney Avrupa’nın krizdeki ülkeleri Avro bölgesi dışına itiliyor” görüşünü destekledi. Alman hükümetinin küçük ortağı FDP’nin başkanı ve Federal Ekonomi Bakanı Philipp Rösler’in büyük tartışmalara yol açan “Yunanistan Avro’dan çıkması benim için korkunç bir şey olmaktan çıktı” sözlerini, Atina yönetimi, “Bizi Avro’dan kovuyorlar” şeklinde yorumladı. İspanya’daki hükümet partisi Partido Popular’dan (PP) bazı yöneticilerin, “İki ayrı hızda Avrupa da olmaz, iki ayrı Avro da olmaz” demeçleri Alman basınına da yansıdı. Salı günü Berlin’i ziyaret eden İspanya Maliye Bakanı Luis de Guindos’un Alman meslektaşı Wolfgang Schäuble’yi İspanyol tahvillerinin satın alınması için ikna etmeye çalıştığı öğrenildi. Guindos, Yunanistan’a yönelik önlemlerle İspanya’nın krizden çıkarılmasının mümkün olmaya cağının da altı çizdi. Bu arada, Yunanistan’ın bu koşullarda Avro’da kalabileceğine kimsenin inanmadığı ortaya çıktı. Alman iş dünyasının özellikle Alman Markı’na geri dönülmesi fikrine karşı cephe açtığı, ancak aynı çevredeki bazı kesimlerin borçlu AB üyeleri dışındaki zengin ülkelerde geçerli bir “Kuzey Avrosu” deneyimine de hazırlandığı savunuldu. Krizdeki ülkelere yönelik mali transferlerin Avrupa kamuoyunda “Bizi de batıracaklar” anlayışını tetikleyeceğinden ve bunun kıtadaki ayrılıkçı güçlere kan vermesinden korkuluyor. İtalya’da, yoksul ve borçlu güneye transfer ödemeleri yapılmasına karşı çıkan zengin “Lega Nord” örneğinin, Güney Tirol başta olmak üzere hızla yaygınlaşmasından da korkuluyor. Evdeki Bulgurdan Olmak... Adı önemli değil, yetkin bir ABD’linin gazetemizde yayımlanan söyleşisinde, iktidarlarımızı, çerçevesini anlayamadığım nedenlerle, sanırım izledikleri dış politikada kendilerinin çizdiği sınırları aşmaları bağlantılı, tehdit içeren bir üslupla şu keskin cümlelerle uyarıyordu: “Suriye yolunun kapanması ile Ortadoğu, Arap dünyası, İslam ülkeleri ile ticari bağlantılarınız, yollarınız kapandı...” AKP iktidarlarında yapısal çok önemli zaaflarına karşın piyasalar düzeni üzerinden ekonominin büyümesinde sihirli anahtarın, ABD’nin Irak işgali sonrası yaşanan ekonomikticari gelişmelerin payı tartışılmaz. İşgal süecinde kayıt dışı gelen önemli paranın kaynağı üzerine, hiç açıklama yapılmadığını kimi sorumlu ekonomistlerin uyarılarından biliyorum. En yakın bölge olarak işgal bağlantılı artan tüketim ürünlerinde Türkiye’nin resmi payı da büyük oldu. Merkezi Irak yönetimi ile daha sonra bozulan ilişkiler sürecinde Kuzey Irak Kürdistan yönetimi ile sıcak siyasi ilişkilerle atbaşı ticari ilişkiler imdada yetişti. Esad yönetimi ile ortak kabine oluşturacak boyutta dostane ilişkiler ise en kısa ticari yol olarak, Suriye potansiyelinin çok ötesinde, Ortadoğu’nun bütününe, İslam dünyasına açılan bir gelişmeyi getirdi. Yıllardır gelgitlerde büyüyen Güneydoğu ticaret ve sanayisinin odağında iç piyasanın çok küçük kaldığı bilgisine ek olarak, gelişen yatırım ve şirketlerde Ortadoğu ülkeleri ortaklar bağlantılarının öne çıktığını dinleyip duruyorduk. Sonra Suriye krizinin patlaması ile yaşanan kriz boyutunun, işlerin olumsuz tersine dönmesinin yakınmalarını ancak duyar olduk. Son biriki günün haberlerinde ise katlanan öfke, SOS çığlıkları var. Artık ekmek kavgası uğruna ticari ilişkileri sürdürmek isteyenler için çok derin bir krizin dehşetini bile ikinci plana atan can güvenliği tehdidi var. Üstelik sadece TC vatandaşlarının canlarını koruma adına kapıların kapanması ile ilgili bir durum değil. Değişen sınır komşuları olgusu ile gündeme gelen tehdidin çok farklı boyutları var... Hâlâ haritalar üzerinde Türkiye’nin en uzun sınır komşusu olarak Suriye görünüyor olsa da, IrakSuriye hattında çok daha uzun bir sınırın artık, ABD, şimdilerde Barzani liderliğinde Kuzey Irak Kürdistan yönetimi, uzun süreçte IrakSuriye ayakları ile Arap Kürtlerini birleştirecek, Güney Kürdistan yönetimleri, şimdilik resmen olmasa da fiilen gündemde. İşte Güneydoğu’da yatırım yapmış iş dünyası temsilcilerini kamuoyuna açık konuşmasalar da kaygılandıran, öngörülmemiş bu yepyeni tablo, olgu... Kürt kökenliler duygusal nedenlerle bir yanları ile sevinseler de, işadamı refleksleri ile çok ciddi kaygı içindeler. Türkiye için yıllar içinde oluşmuş çok anlamlı ticari olanakların kolay kolay geri dönüşü olamayacağı gerçeğini onlar da görüyorlar. Irkmezhep eksenli kanlı çatışmaların, iç savaşların uzun soluklu, yıllarca bitmeyecek yangın alanlarının, yangın olmayan bölgelere de geçişi kapadığını görüyorlar. ??? İlk öfkeleri, yetkin ABD’linin aylar önce apaçık yaptığı tehdidi göremeyen, kendilerini uzun soluklu bir OrtadoğuArapİslam dünyası sıcak ticari ilişkilerine inandırmış, buna göre yönlendirmiş, heveslendirmiş, eski Osmanlı’yı canlandırma, İslam dünyasına liderlik üzerinden düşlere yönlendirmiş iktidarlarına.. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmanın” siyasal sorumluluğunun iktidara ait olduğu gerçeğini anımsatarak, Irak iç savaşı ile tırmanan ancak Suriye krizi ile patlak veren sorunlarına seyirci kalmakla suçladıkları, genelde destekledikleri Erdoğan iktidarını bugünlerde çok öfkeli eleştiriyorlar... Bilmem dikkatinizi çekti mi? Çok uzakta olan ancak yatırımlarında pay sahibi olduğumuz Libya savaşı ile de iş dünyamız vurulmuştu. Dudak uçurtan rakamlarla yatırımlar, alacaklar ortada kalmıştı. Hükümetin, bugünün Libya iktidarına NATO şemsiyesinde verdiği büyük desteğin de gücü ile aylardır sürdürdüğü pazarlıklar sonucu gelinebilen nokta, uzlaşma şöyle: Libya’da yatırım yapmış, üretim karşılığı hak edilmiş alacakları kalmış şirketler, kanıtlamaları, yeniden yatırım yapıp, üretime geçmeleri koşulu ile hak edilmiş eski alacaklarının yarı yarıya varabilecek rakamlarını alabilecekler... İş dünyasının esneklik yeteneği ile bu anlamlı kayıplarının önemli bölümünü, vergiden dönüş, işçi haklarının üstüne oturma, yeni yatırımlara kayışta teşviklerle karşılama şansları var. İktidarlarımızın stratejik ortak düşleri ile düştükleri Ortadoğu tuzağında, Suriye’de istenen iktidar değişikliğine, Esad iktidarının devrilip Sünni egemenliğinde iktidar oluşması olgusuna öncülük yapma atağında, yeni sınır komşuları ile karşı karşıya kalmamıza hizmet etmiş olmalarının sonuçları sanılandan çok daha ağır tehditleri içinde barındırıyor. Güncel gündemimizdeki ticaret yapan vatandaşlarımız, TIR’larımızın başlarına gelenler sadece ayrıntı. Bölgemizdeki barış, insan hakları, güvenlik sorunlarının yeni boyutları, en çok da ülkemize dönük iç tehditler düşünüldüğünde; panik, öfke, çaresizlik katlanıyor. Savaşın bataklığına, odağına çekilme olasılığı da cabası... Almanya’da veriler kötüleşiyor Ekonomi Servisi Almanya’da IFO iş dünyası güven endeksi temmuzda da düşüşünü sürdürdü. Münih merkezli ekonomik araştırma kuruluşu IFO’nun verilerine göre Alman iş dünyası eğilim endeksi temmuzda 103.3’e gerileyip beklentilerin altında kalarak Mart 2010’dan bu yana en düşük değerini aldı. Endeksin 105.3 olarak açıklanan haziran ayı seviyesi ise 105.2’ye revize edildi. Yapılan değerlendirmede, Avro krizinin Alman ekonomisi üzerinde gittikçe artan olumsuz etkiye sahip olduğu belirtilirken; iş dünyası güveninin imalat sektöründe belirgin şekilde kötüleştiği ifade edildi. ‘İtalya kaygı verici’ İtalyan merkez sol Demokratik Parti lideri Pier Luigi Bersani, ülkedeki durumun ciddi ölçüde kaygılandırıcı olduğunu ve son yapılan AB zirvesinde piyasalardaki çalkantıların durdurulması için alınan kararların acilen uygulanması gerektiğini söyledi. İspanya sokakları durulmuyor İspanya’da ekonomik krizin aşılması için orta ve dar gelirli kesime fatura çıkarılmasına tepkiler büyüyor. Her geçen gün yeni bir protesto gösterisine sahne olan Madrid sokaklarında dün de sivil toplum kuruluşları “Kemer sıkmaya hayır” pankartları altında yürüyüş düzenledi. İngiltere ekonomisi üç çeyrektir daralıyor Ekonomi Servisi İngiltere ekonomisinde 2011’in son çeyreğinden beri süren daralma devam ediyor. İngiltere Ulusal İstatistik Ajansı, İngiltere gayrisafi yurtiçi hasılasının (GYSH) nisanhaziran döneminde yüzde 0.7 oranında küçüldüğünü açıkladı. GSYH’deki bu daralma 2009’un ilk çeyreğinden beri görülen en büyük düşüş oldu. Daralmanın beklentilerden fazla olduğu bildirilirken oranın gelecek aylarda yeniden gözden geçirileceği belirtildi. Rakamlara göre; üç çeyrek üst üste daralan İngiliz ekonomisi son 50 yılın en uzun süreli çift dipli resesyonunda. İstatistikler, inşaat sektöründeki keskin yavaşlamanın devam ettiğini, yılın ilk üç ayına oranla ikinci çeyrekte sektörün çıktısında yüzde 5.2’lik bir gerileme yaşandığını gösteriyor. Krizin kaynağı Avro 17 Avro uzmanının Yeni Ekonomik Düşünce Enstitüsü’ne sunduğu rapora göre ortalığı kasıp kavuran borç krizi, ortak para sisteminin kaçınılmaz bir sonucu Ekonomi Servisi İspanya ekonomisindeki son gelişmeler Avrupa’daki borç krizinin yayılacağına dair endişeleri tırmandırırken; Yeni Ekonomik Düşünce Enstitüsü’nün (INET) son raporu, krizin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi ile Londra Ekonomi Fakültesi LSE’den önde gelen 17 Avro uzmanının hazırladığı “Çıkmaz sokaktan geri dönüş Krizden çıkmanın yolu” raporuna göre; Avrupa bir uyurgezer edasıyla boyutları tahmin bile edilemeyen bir felakete doğru sürükleniyor. Rapora göre bu dramatik durum, Avro sisteminin bir sonucu ve nedeni sistemik bir başarısızlık. Çözüm için ise para ve finans sistemlerinde bir an önce köklü bir reforma gidilmesi şart. Raporda şu tespitlere yer verildi: L Ortak para birimi Avro uygulanabilir bir sistem olma özelliğini tamamen kaybetti. Köklü bir değişikliğe gidilmediği takdirde sistem hesaplanamayacak boyutta ekonomik kayba ve ıstıraba yol açarak çökecek. L Kriz Almanya’yı da etkilemeye başladı. Berlin’in kredi güvenilirliğine ilişkin şüpheler oluşmaya başladı L Her gün düşen yeni bir domino taşıyla birlikte hiç bitecek gibi görünmeyen Avro bölgesi borç krizinde son domino taşı İspanya oldu. İspanya bir likidite krizinden sadece birkaç gün uzakta. Öte yandan Alman hükümeti, 17 ekonomi uzmanının, Avrupa’nın felaketin eşiğinde olduğu şeklinde yaptığı uyarıyı paylaşmadığını açıkladı. Alman hükümetinin sözcü yardımcısı Georg Streiter, “Bu, dikkate aldığımız birçok uzman görüşünden bir tanesi” dedi. Bu politikalar yıkıma götürüyor Daily Telegraph, uyarının İspanya’yı saran Avro krizi salgınının İtalya’nın borçlanma maliyetini de tehlikeli seviyelere yükselttiği bir ortamda geldiğine dikkat çekiyor. Raporda şu ifadeler yer alıyor: “Borç krizinden Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden biri olan Almanya da etkilenmeye başladı. Ülkede imalat sanayi endeksi 2009’un ortalarından bu yana en düşük seviyeye indi. Ortak tahvil, borç havuzu, subvansiyonlar ve mali birlik üzerindeki tartışmalar; politikada suyu bulandırmaktan başka işe yaramıyor. Bunların hiçbiri mevcut tıkanıklığı gidermek için çare değil.” Rapora göre ayrıca; derinleşen resesyon, bütçe açığı olan ülkelerde sosyal yıkıma yol açıyor. Tünelin ucunda ışığın bir türlü görünmemesi, borçlu veya kreditör olan ülkelerin her ikisinde de popülist politikalara neden oluyor. 17 uzmana göre Avro bölgeAvrupa ile ilgili endiş sindeki mevken kredi derecelendirm eler sürercut sistem, tahvil piyasalarına tampon oluşturacak e kuruluşu Moody’s’ten bir darbe de Avrupa Finansal İsve son çare olarak kullanılacak bir borç verme metikrar Fonu’na (EFSF) kanizması kurulurak istikrara kavuşturulabilir. Bu geçici Aaa uzun vadeli geldi. Kuruluş fonun no da ya Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile ya da durağandan negatife dü tunun görünümünü, şürdü. EFSF, 2010’da Avrupa Kurtarma Mekanizması ESM’ye, Avro bölgesi üyesi ülk ele re finansal yardım sağECB’den borçlanması için bir bankacılık lisansı layarak Avrupa’da ma li istikrarın korunması amacıyla kurulmuştu. 400 verilmesi yoluyla olabilir. Teklif, Alman Konmi olan EFSF için 780 mi lyar Avro kredi kapasitesi seyi uzmanları tarafından hazırlanan bir plana lya miş taahhüt bulunuyor. r Avro tutarında da verildayanmakta. Uzmanlar borç krizinin aşılması Mo notunun düşürülmesin ody’s, EFSF’nin kredi için halihazırdaki borçların tüm Avro Bölgesi e arasında, özellikle Alm yol açabilecek riskler ülkeleri tarafından daha fazla sırtlanılması geanya, Fransa ve Holla nda gibi Avro bölgesi ülk rektiğini kaydediyor. Raporda krizden ancak Avelerinin kredi güvenilirl iği nd e ola bil ecek bozulm ro bölgesinde yapısal bir değişim yaşandığına danı ve bu ülkelerin EFSF anın yer aldığıir inandırıcı bir görünüm ortaya konduğu takdir’ye ahhütlerde ortaya çıkab verdikleri tade çıkılabileceği uyarısı yapılıyor. ilecek zafi Komşuda iflas tehlikesi sürüyor Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu’ndan oluşan Troyka, Yunanistan’ın 31.5 milyar Avro yardım almayı hak edip etmediğine karar vermek üzere temaslarını sürdürüyor. İngiliz gazetesi Guardian’a göre bir troyka temsilcisi, Yunanistan’ın bütçe açığını azaltmaya yönelik planı uygulamakta başarısız olduğunu söyledi. Atina’nın 2020’de toplam borcunun GSMH’ye oranını yüzde 120’ye çekebilme şansı zayıf gözüküyor. 20 Ağustos’ta da toplam 3.8 milyar Avro’luk da bir borç ödemesi de var. IMF’nin kredi musluğunu kapaması halinde Yunanistan için 20 Ağustos ya da en geç eylülde resmen iflas gözüküyor. Öte yandan, Atina’nın zor durumdaki kamu bankası Atebank’ı satmaya karar verdiği ileri sürüldü. Kararın Maliye Bakanı Yannis Stournaras ve Merkez Bankası Başkanı George Provopoulos tarafından alındığını belirtiliyor. Ne yapmalı? Son darbe kurtarma fonuna Piyasalar yine dalgalandı yetin kredi notuna olu msuz etki yapacağını belirtti. İspanya borç endişeleri ve Moody’s kararıyla sallanan piyasaları bu sefer de ECB’den gelen haber kurtardı. ECB Yönetim Kurulu üyesi Ewald Nowotny, Avrupa’nın kalıcı kurtarma fonu ESM’ye bankacılık lisansı verilmesi yönünde görüşmeler olduğunu söyledi. Aynı öneri INET’in raporunda da yer alıyordu. ESM’ye bankacılık lisansı verilmesi ECB’nin daha önce karşı çıktığı bir görüştü. Avro, İspanya ve Fransa’nın Avro bölgesinde istikrar için ortak stratejinin, banka denetim mekanizması benimsenmesini de içerdiğini açıklamalarının ardından dolar karşısında değer kazandı. Avrupa borsalarında kayıplar durdu ve endeksler yüzde 1 civarı yükseldi. En fazla yükseliş İSpanya ve İtalya’da yaşandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle